Zum Inhalt springen
Qries Qries Qries Qries Qries Qries

Empfohlene Beiträge

Avrupa´da Türk aile yapýsý

 

 

Aileler bir toplumun aynasý gibidirler. Sosyologlar aileye bakarlar ve böylece toplumu anlamaya çalýþýrlar. Nitekim aileler hem toplumun çekirdeðidirler, hemde kemiyeten “en küçük toplum”durlar. Bu nedenle devletler için ailenin rolü çok büyüktür. Her millet ve devlet aileye yatýrým yapar ve çökmemesi için çalýþýr. Çünkü aile olmassa cemiyet de olmaz. Ailelerin iyi ve saðlam olmalarý sayesinde cemiyet de iyi ve saðlam olur.

 

Bu ehemmiyet nedeniyle Avrupa´da yaþayan Türk Aile Yapýsý´ný analiz etmeye çalýþacaðýz. Avrupa büyük bir kýta olduðu için analizimizi bir ülkeyle sýnýrlandýracaðýz: Almanya. Almanya´da 3 milyona yakýn Türk yaþadýðý için Almanya´yý analiz ettiðimizde sonuçlarý diðer Avrupa ülkelerinede adapte edebileceðimizi düþünüyorum. Ayrýca “Aile nedir? Nasýl olmalý?” gibi klasik ve genel sorulara deðinmeyeceðim, istatistikler sayesinde durum tespiti yapmaya çalýþacaðým ve acizane bir çözüm yolu arayacaðýz.

 

En son araþtýrmalarýn sonuçlarýný (Kaynak: BMBF, Almanya Eðitim ve Araþtýrma Bakanlýðý) ayrýntýlara girmeden analiz edelim. Yapýlan araþtýrmaya 20982 kiþi katýlmýþ. Bunlardan 89,3% Alman, 4,7% Türk, 2,1% Eski Yugoslavya´dan, 0,9% Ýtalyan, 0,6% Yunan, 0,3% Ýspanyol ve Portekiz ve 2% diðerleri.

 

Öncelikle Aile yapýmýza bir göz atalým:

Anne-Baba beraber

91,9%

Sadece anne, baba yok

5,9%

Sadece baba, anne yok

2,2%

 

 

 

Allah´a þükür, “Ailevi Durum” meselesinde en üst sýralarda yer alýyoruz. Boþanmalarýn kol gezdiði Almanya´da en az boþananlar Türkler diyebiliriz. Aile yapýmýz halen “bir anne – bir baba”dan oluþuyor. Bu kültürel ve dini mirasýmýzý taþýmaya devam etmekteyiz. Bilindiði gibi Avrupa`lý insanlar evlenmeye yanaþmýyorlar. Evlenenlerin de boþanma oraný 51% (Almanya için geçerli). Özellikle “evlenmeden aile” kuranlarýn sayýsý gittikçe çoðalýyor. Bu akýntý içinde milli ve dini geleneklerimizi ayakta tutmak elbette kolay deðil. Bize düþen görev aile bilincimizi gelecek nesillere en iyi þekilde aktarabilmek.

 

Gelelim vatandaþýmýzýn iþ durumuna:

Ýþsiz

29,4%, Ýþci (Arbeiter) 63,9%

Memur

3,6%

Serbest iþci (Selbstständig) 3,2% Soruya cevap vermeyen 4,4%

 

 

 

Ýþ konusu pek iç açýcý deðil. Vatandaþlarýmýzýn yaklaþýk üçde biri iþsiz. Tabi genel olarak Almanya´da iþsizlik oraný çok yüksek, fakat bu oran en yüksek Türkler arasýnda. Yani en çok iþsiz olan Türkler.

 

Para durumunuda kýsaca ele alalým:

Geliri olmayan

1,6% 1250€ dan aþaðý geliri olan 50,2%

1250€ ve 2000€ arasý geliri olan 39,7% 2000€ ve daha çok geliri olan 4,1%

 

 

 

Tabi iþ durumumuzu gözden geçirdikten sonra böyle bir sonuç bekleniyordu. Enteresan olan Almanlar`ýn 30,2% 2000€´dan daha çok geliri var. Bu bizim ve Alman`larýn arasýndaki maddi uçurumu çok iyi gösteriyor.

 

Biraz da eðitim seviyemize göz atmamýz gerekiyor. Çünke aile deyince akla tabiki çocuk eðitimide geliyor. Çocuðun doðup büyüdüðü, hayata hazýrlandýðý, iyi ve kötü istikametlerde þekillendiði yer ailedir. Demek ki aile çocuðun en mühim meselesi olan hayata hazýrlanmasýnda en müessir rolü icra eden müessesedir. Ayný zamanda aile, insanlýðýn varlýðý ve devamý için zaruridir. Aile yapýlarý saðlam cemiyetler ve toplumlar sýhhatli, aileleri huzurlu, fertleri mes´ud ve bahtiyardýr.

 

Ýlk önce okul seviyemize bakalým:

Okuldan diplomasýz çýkan (ohne Abschluss) 30,2%

Sadece Hauptschule diplomasý 35,2%

Hauptschule diplomasý ve meslek sahibi 19,6%

Sadece Realschule diplomasý 1,4%

Realschule diplomasý ve meslek sahibi 2,2%

Sadece FHR yada ABÝ diplomasý 0,5%

FHR yada ABÝ diplomasý ve meslek sahibi 0,6%

Üniversite diplomasý 1,4%

 

 

 

Evet bu tabela durumumuzu ve geleceðimizi gösteriyor gibi. Neredeyse her üçüncü vatandaþýmýzýn hiç bir diplomasý yok. Realschule diplomasý alamayanlar 85%. Üniversiteye gidipte kazananlar 1,4%. Araþtýrmaya göre en az üniversiteye gidenler Türkler. Ve, yazýk ama gerçek, hiç bir diploma alamayanlar listesinde de baþý biz çekiyoruz.

 

Bayern elayetin´de ki öðrencilerimizin gittiði okullar:

Sonderschule

7,7%

Hauptschule

70,9%

Realschule

13,4%

Gymnasium 7,2% Baþka okullar 0,8%

 

 

 

Buradada görüldüðü gibi öðrencilerimizin büyük bir çoðunluðu Hauptschule´ye gidiyor. Çok az sayýda gencimiz Gymnasium´a ve Sonderschule´ye gidiyor. Ýþ bulma meselesinde yabancýlarýn durumu zaten kötü olduðu için, bu tabloda müjde verici deðil.

 

Bu verilerin ýþýðýnda Avrupa´da Türk aile yapýsýný çeþitli baþlýklar altýnda inceleyebiliriz:

 

Misafirperverlik:

 

Misafirperverliðimiz halen devam etmekte. Bunu hiç bir diploma ve maddi gelir deðiþtiremez. Fakat ciddi þekilde darbe almýþ bir vaziyette. Birinci ve ikinci neslin “misafirlik“ kültürü üçüncü nesle maalesef yansýmamýþ. Bunun en açýk örneðini Ramazan´larda ve bayramlarda görmek mümkün.

 

Çocuk Sayýsý:

 

Çocuk meselesinde ödünç vermemiþiz. Tipik bir türk ailesinde ortalama 3 çocuk var. Bunu alman ailelerle karþýlaþtýrýrsak tam 2 katý demektir. Açýkca söylenmesi gerekiyorsa bu durum Alman devletini çeþitli nedenlerden dolayý tedirgin ediyor.

 

Çocuk Yetiþtirmek:

 

Ýstatistiklerde gördüðümüz gibi yetiþen gençligin eðitim seviyesi çok düþük. Bunun farklý nedenlerý vardýr. Büyüklerimiz Türkiye´de eðitim gördükleri için Avrupa okullarýna uyum saðlamakta zorluk çekiyorlar. Anne-babanýn eðitimi yüksek olsa dahi çocuða okulda yeterince yardým edemediði için çocuðun eðitim seviyesi düþük kalýyor.

 

Dini eðitim:

 

Dini eðitim konusunda 1. ve 2. neslin arasýnda büyük farklar var. 1. nesil çocuklarýný, yani 2. nesli, hafta sonlarý Kur´an kurslarýna, camilere götürürdü. Yoksa Avrupa´da kaybolup gitme ihtimali var. Fakat 2. nesil zaten Avrupa´da yetiþtiði için bu tehlikeyi ya görememiþ yada umursamamýþ, çünkü bu neslin çocuklarý, yani 3. nesil, camiden ve Kur´an´dan uzak yetiþiyor. Yaþadýðý ortam bunu yadýrgamýyor aksine medeni bir davranýþ olarak görüyor.

 

Dil:

 

Gençlerimiz iki farklý dil ile büyüyor. Tabiki bir dilin getirdiði kültürel yapýda ister istemez benimseniyor. 1.nesilin almanca bilgisi nasýl yetersizse ayný þekilde 3.nesilin türkçe bilgisi yetersiz. Bu nedenle çoðu zaman anlayýþ ve ifade edebilme farklarý ortaya çýkýyor. Bu farklýlýklar yüzünden nesil çatýþmalarý kaçýnýlmaz oluyor.

 

Nesil Çatýþmalarý:

 

Genelde aile içi kültürel çatýþmalar yaþanýyor. Gerek dil olarak gerekse kültür ve anlayýþ seviyelerinde anne-baba ve çocuk arasýnda çok büyük farklar var. Çocuklar okulda ve sokakta Avrupa kültürünü öðrenip yaþýyorlar. Evde ise türk kültürüyle karþýlaþýyorlar. Bu nedenle çocuklarda iki farklý kimlik geliþiyor. Bu farklý kimlikler sayesinde hem çocuðun kendisinde, hemde anne-babasýyla çatýþmalar oluyor.

 

Peki Avrupa´lý nasýl yaþýyor? Yanýbaþýmýzda ki Avrupa ailesinin yapýsý nasýl? Yaþadýðýmýz Avrupa´da gayrimüslimlerin aile yapýsýyla bizim milli, dini ve kültürel aile yapýmýz arasýnda daðlar kadar fark var desek yeridir.. Aramýzdaki farklarý anlayabilmemiz icin iþte bir kaç misal:

 

*

18 yaþýna gelen bir Avrupalý genç, ya babasýna kira ödemek zorunda, yada kendine baþka bir ev bulmalý.

*

Misafirlik anlayýþý bu toplumda yoktur. Kimse birbirine „misafirliðe“ gitmez.

*

Aile arasý irtibatýn hiç önemi yoktur.

*

Aile fertli önemli deðildir. Bu nedenle çoðu Avrupa dillerinde ve kültürlerinde amca-dayý, teyze-hala, baldýz, kayýnço vs.. vs.. gibi terimler çok azdýr. Ýki üç kelimeyle tüm sülaleyi saymak mümkündür .

*

Tipik bir Avrupa ailesinde çocuklar anne-babalarýna isimleriyle hitap ederler.

*

Evlenmenin hiç bir deðeri yoktur. Nitekim Almanya´da boþanma oraný 51%.

*

Kariyer yapmak çocuk yapmaktan daha önemlidir. Bu nedenle kadýn baþý çocuk sayýsý Almanlar arasýnda 1,4´e düþtü.

 

 

 

Þimdi bütün bu gerçekler karþýsýnda ne yapmak gerekiyor? Çözüm aslýnda basit: “Avrupa´da Türk Aile Yapýsý”ný tekrar canlandýrmak. Yani Avrupa´da Avrupalýlar gibi deðil, kendi özümüze dönerek, milli ve dini deðerlerimize dayanarak yeniden bir yapýlanma gerekli.

 

Tabi ki yukarýdaki istatistiklerden yola çýkarak bir genelleme yapamayýz. Yinede bu sonuçlarý görmemezlikten gelemeyiz. Yaþadýðýmýz ülkede söz sahibi olmak istiyorsak, isteklerimizin yerine getirilmesini istiyorsak ve milletimize hizmet etmek istiyorsak eðitimli olmamýz þart. En iyi okullara biz gitmeliyiz, en iyi diplomalarý biz almalýyýz. Hatta sýnýfýn en iyisi biz olmalýyýz. Ve bunlarý para için deðil, kendimizin ve vatandaþlarýmýzýn refahý için yapmalýyýz. Ýlme teþvik eden dinimiz gereðince bunu yapmak zorundayýz. Unutmayalým, hedeflerde mütevazilik olmaz. Her zaman en iyi olmaya çalýþmalýyýz. Bizim en iyisine layýk olduðumuzu düþünüyorum. Ve bunu gerçekleþtirmek için herkesin seferberlik etmesi gerekiyor. Yapacaðýmýz iþ belli. Atalarýmýzýn tüm dünya´ya yaydýklarý ilim nurunu hatýrlayýp onlarýn izlerinden gitmek bize düþüyor.

 

Bu durumu deðiþtirmek için sadece ve sadece ”Aile“ye yönelmek gerekiyor. Evet, bu istatistikleri analiz etmemizin nedeni, çareyi ailede gördüðümüz için.

 

Yaþadýðýmýz bu toplum içinde aileyi zakkum aðacýnýn bir tohumu olarak deðil “Cennet köþelerinden bir köþe” haline getirmemiz gerekiyor.

 

Eriyip yok olmamak, maddi-manevi varlýðýmýzý, benlik ve þahsiyetimizi korumak için kendi deðerlerimize yeniden sarýlmamýz gerekiyor. Yani kýsacasý: Eski hal muhal, ya yeni hal, ya izmihilal.

 

 

Cemil Sahinöz, Moral Haber, 01.10.2009

http://www.moralhaber.net/yazidetay.php?Yazi_id=13031&yazar=493

 

Link zu diesem Kommentar
Auf anderen Seiten teilen

Gast
Dieses Thema wurde nun für weitere Antworten gesperrt.
×
×
  • Neu erstellen...