Zum Inhalt springen
Qries Qries Qries Qries Qries Qries

Empfohlene Beiträge

Avrupa´da ölen yok mu?

Ölüm ile hayat iç içedir. Ölümsüz bir hayat yoktur. Hayatsız bir ölüm de yok. Hayat sahibi herkes ölecektir. Ölmek için, herkes hayat sahibi olacaktır. Yani ölüm, hayatın ta kendisidir. Hayatı sukut ettiren, hayatı anlamlı kılan, ama lezzetleride acılaştırandır.

Lezzetleri acılaştıran özelliğinden olsa gerek ki, bazı toplumlar ölümden ürkmüşler. Kendilerine ölümsüz bir hayat kurgulamışlar. Adeta ölüm yokmuş gibi, adeta hiç ölünmeyecekmiş gibi.

Ölümden korkan insanlar tüm yatırımlarını bu dünyaya yaptıkları için, lezzetleri acılaştıran ölümü hatırlamak, onları depresyona, psikolojik sıkıntılara sokar. Gerçek manada lezzet alabilmeleri için, ölümü unutmak, ölümsüz bir hayat tasavvur etmeleri gerekiyor.

Robert Anton Wilson bu durumu, “İlluminati Dokümanları“ kitabında çok güzel bir şekilde izah etmiş. Şöyle der Wilson kitabında: “Yaşamak çok güzeldir. İnsanın tek gayesi yaşamaktır. Keyif almaktır. Eğlenmektir. Tüm lezzetleri tatmaktır. Ama arkadaşlar… Öyle bir gerçek var ki, tüm lezzetleri ve eğlenceleri çekilmez hale getiriyor. Bu gerçeği durdurmamız gerekiyor. Bu gerçek: Ölümdür. Bütün elimizdeki ilim ve teknolojiyi, ölümü durdurmak için sarf ve seferber etmemiz gerekiyor. Ölümü kaldırmamız gerekiyor. 2010´lara vardığımızda ölümü kaldırmış olacağız.“

Wilson bu satırları 1980´de yazmış. Ve kendisi 2007 senesinde vefat etti. Acaba Wilson vefat etmeden önce, halen bu hayalle yaşıyormuydu, bilemeyiz. Acaba halen, “Bir gün ölümü durduracağız ve hayattan gerçek manada lezzet alacağız“ diye sayıklıyormuydu?

Ama Avrupa tam bu felsefesi sürdürmeye devam ediyor. Nasıl mı? İşte şöyle…

Avrupa´da tüm mezarlıklar şehirlerin uç köşelerindedir. Mezarlıkların genelde hepsi büyük duvarlarla, ağaçlarla kaplıdır. Dışarıdan neredeyse hiç bir tane mezar taşı göremessiniz. Eğer bir mekanın mezarlık olduğunu bilmiyorsanız, asla mezarlık oldugunu anlayamaysınız. Cenaze törenine rastlamak mümkün değil. Avrupa´da yasadigim sürece bir tane dahi cenaze törenine denk gelmedim.

Ya Avrupa´da insanlar ölmüyor….

Yada Avrupa´lı ölümü hayatından öldürmüş…

Ölümü, cenazeleri, mezarlıkları hayattan uzaklaştırmakla, lezzetleri kısa bir dönem için de olsa, acılaştırmamaya gayret ediyor. Yani dünya nimetlerinden, keyiflerinden ve eğlencelerinden sonuna kadar istifade edebilmek için, ölümü toplumdan uzaklaştırıyor. Ölümün hatıra gelmemesi için herşeyini sarf ediyor. Ölüm ölmediği için onu hayatından çıkarıyor.

… ama ölüm yinede birden ansızın çıkıp geliyor….

Hiç beklemediği, hazırlıklı olmadığı bir anda onu yakalıyor.

Avrupa´da herşeyi tartışabilirsiniz. Allah´ı, dini, kaderi… ama ölümü asla.

Cemil Şahinöz, Moral Haber, 28.09.2009

http://www.moralhaber.net/yazidetay.php?Yazi_id=12994&yazar=493

Link zu diesem Kommentar
Auf anderen Seiten teilen

Gast
Dieses Thema wurde nun für weitere Antworten gesperrt.
×
×
  • Neu erstellen...