Zum Inhalt springen
Qries Qries Qries Qries Qries Qries

Empfohlene Beiträge

ARÝFÝN GIDASI

 

Her yavru, anasýnýn ardýndan gider... bununla da cinsiyet anlaþýlýr. Adem oðluna süt, göðüsten gelir, eþeðin sütü de bedeninin yarýsýndan, aþaðýlýk tarafýndan akar. Adalet taksimcidir, bölüþülecek þeyleri o bölüþtürür... fakat þaþýlacak þey þu ki bunda ne cebir vardýr ne de zulüm! Cebir olsaydý piþmanlýk olur muydu? Zulüm olsaydý Allah’nýn korumasý olur muydu?

 

Gün geçti, ders yarýna kaldý... sýrrýmýz hiç güne sýðar mý ki? Ey kötü kiþinin yaltaklanmasýna inanan, sözleri doðru sayan, sen su habbelerinden bir kubbe yapmýþsýn ama o öyle bir çadýr ki ipleri pek kuvvetsiz, hile yýldýrýma benzer... onun ýþýðýyla yolcularýn, yolu görmelerine imkan yok! Bu alemde de bir þey yok, bu alemdekilerde de! Her ikisi de vefasýzlýkta ayný gönüle sahip!

 

Dünyanýn oðlu dünya gibi vefasýz... sana yüz tutar ama o, yüz deðildir, arkadýr! Fakat o cihanýn ehli, o cihan gibi ebedi olarak ihsan ve keremdeki ahitlerinde, peymanlarýnda dururlar! Hiç iki peygamberin birbirine zýt olduðunu, birbirlerinin mucizesini kapýp aldýðýný gördün mü? O alemin meyvesi solar, bozulur mu? Akla mensup neþe kederlenmez ki!

 

Nefis, ahdinde durmaz; o yüzden gebertilecek bir þeydir ya! Kendisi de alçaktýr, kýblegahý da alçaktýr. Nefislere de bu alçaklar topluluðu layýktýr... ölüye mezarýn, kefenin layýk olduðu gibi! Zekidir, ince þeyleri bilir... bilir ama deðil mi ki kýblesi dünyadýr, onu ölü bil sen!

 

Allah’nýn vahiy suyu bu ölüye ispat etti de ölü topraktan bir diri zuhur etti. Fakat sen vahiy gelmedikçe sakýn o yüzüne sürdüðün ömrü uzun olasýca kýrmýzýlýða güvenip aldanma, gururlanma ha! Nazardan düþücü olmayan bir ses, bir þöhret... batmayan bir güneþe mensup parlaklýk ara! O ince hünerler, o dedikodular, Firavun’un kavmine benzer, ecel Nil nehrine!

 

Onlarý parlaklýðý kemerleri, sayvanlarý ve büyüleri, halký boyunlarýndan zorla çeker ama, Hepsini de büyücülerin büyüsü bil... Ölümse ejderha haline gelen o sopadýr. Bütün büyüleri bir lokma yaptý da yuttu... geceyle dolu olan bir alemi sabahýn yalayýp yutmasý gibi hani!

 

Fakat o yutmakla sabahýn nuru artmadý ki... evvelce nasýlsa yine de öyle! Çokluk, fazlalýk eserdedir, zatta deðil... zata ne artma vardýr, ne eksilme! Allah alemi yaratmakla çoðalmadý, artmadý... zaten önce olmayan þimdi olmuþ deðildir ki! Fakat halkýn yaratýlmasýyla eser çoðaldý, arttý. Yalnýz bu iki artmanýn arasýnda hayli fark var! Eserin artmasý onun zuhurudur... bu suretle sanatlarý ve iþi zahir olur, görünür. Zatýn artmasýna gelince bu, o zatýn sebeplere baðlý ve sonradan meydana gelmiþ olduðuna delildir.

 

Musa, büyü de insaný þaþýrtýr... ben ne yapayým ne iþleyeyim? Halk, mucizeyle büyüyü ayýrt edemez ki dedi. Allah dedi ki: O fark ediþi ben onlarda izhar eder, doðruyu eðriyi ayýrt edemeyen aklý görür, bilir bir hale getiririm. Onlar deniz gibi köpürdüler ama korkma ya Musa, sen üstün olacaksýn!

 

Sihir, zamanýnda övünülecek bir þeydi... fakat asa ejderha olunca bütün sihirler utanýlýr bir þey oluverdi! Herkes güzellik þirinlik davasýndadýr ama þirinliklere mihenk taþý ölümdür! Büyü de geçti gitti, Musa’nýn mucizesi de... her ikisinin de varlýk damýndan leðenleri düþtü! Büyü leðeninin sesinden yalnýz lanet kaldý; din leðeninin sesinden de yalnýz yücelik!

 

Mihenk taþý, erkekte de yok, kadýnda da... o gizli kalmýþ; artýk ey kalp, gel, safa karýþ da laf et, tam sýrasý! Lafýn tam zamaný þimdi... çünkü mihenk yok ortada, artýk seni yüce tutarlar, elden ele gezersin ey kalp! Kalp her an gururlanýr da der ki ben daima senin gibiyim a altýn... ne vakit senden aþaðýyým ki?

 

Altýnda evet ey kapý yoldaþý, der...fakat mihenk geliyor hazýrlan hele! Bedenin ölümü, sýr ehli için bir hediyedir...halis altýna makastan ne noksan gelir ki? Kalp, eðer sonuna baksaydý sonradan kararacaðýna önceden kararýrdý: önceden kararýnca da nifaktan, kötülükten uzak kalýrdý.

 

Fazilet ve ihsan kimyasýný isteseydi aklý, hilesinden üstün olurdu. Gönlü kýrýk bir hale gelince de kendisini anlar, kýrýklarý düzelten Allah’yý önünde görürdü. Davacý, sonunu görünce kýrýk, sýnýk bir hale gelir de derhal baðlanýr, sarýlýr, kýrýklýðý geçiverir!

 

Allah ihsaný, bakýrlarý iksire doðru sürer götürür... fakat o altýn yaldýzlý, bu ihsandan mahrum kalýr. Ey altýn yaldýzlý, davaya kalkýþma da sana müþteri olan hep böyle kör kalmaz, sen onu gör! Mahþer nuru, onlarýn gözlerini açar... onlarýn gözlerini sen baðlýyordun ya... bu yüzden rüsvay olursun sen!

 

Ýþin sonunu gören, canlarýn ve gözlerin hasedini çeken kiþileri gör! Bir de bu günkü gören kiþileri seyret! Bunlar, içleri bozuk kiþilerdir... asýldan baþ çekmiþler, ayrýlmýþlardýr! Bugünü görenlere, bu yüzden bilgisizlikte ve þüphede kalanlara göre suphu sadýkla suphu kazibin ikisi de birdir.

 

Suphu kazip, yüz binlerce kervaný helak yeliyle süpürmüþ, gitmiþtir civaným! Cihanda hiçbir nakit yoktur ki o, isteklileri yanýltmasýn... vay o kiþinin canýna ki mihengi makasý yoktur!

 

Ebu Süleyman dedi ki: ben de Ahmet’im... Ahmet’in dinini hileyle vurup kýracaðým! Ebu Süleyman’a de ki: Pek kibirlenme, iþin önüne bakýp böbürlenme, sonuna bak! Baþýna adam toplama hýrsýyla kýlavuzluða kalkýþma... kýlavuza uy, ardýndan git de önünde mum gidedursun, sen de yolunu gör!

 

Mum, ay gibi maksadýný gösterir... bu tarafta tane var, yahut burasý tuzak der! Elinde bir ýþýk oldu mu istesen de istemesen de doðan iziyle karga izini görür, ayýrt edersin! Fakat mumun yoksa buna imkan yoktur. Çünkü bu kargalar hilekardýr... akdoðanlarýn seslerini öðrenmiþlerdir.

 

Yiðit, hüthüdün sesini öðrense de nerede hüthüdün sesi, Seba’nýn haberi? Arýzi sesi, asýl sesten bil...padiþahlarýn taçlarý, hüthütlerin taçlarýndan alýnmadýr! Derviþlerin sözleriyle ariflerin nüktelerini þu hayasýzlar, dillerine dolamýþlardýr. Eski ümmetlerin helak olmasý, hep katý taþý öd aðacý sanmalarýndandýr!

 

Onu anlayacak, meydana çýkaracak temyiz kabiliyetleri vardý ama hýrs ve tamah, insaný kör ve saðýr eder! Körlerin körlüðü rahmetten uzak deðildir, onlara acýnýr. Fakat hýrs körlüðüne özür yoktur! Padiþahýn çarmýha gerdiði adama acýnýr, fakat haset çarmýhýna gerilen baðýþlanmaz!

 

A balýk, sonuna bak iþin, oltaya deðil! Fakat pis boðazlýðýn, senin iþin sonunu gören gözünü kapattý! Ýki gözle evveli sonu gör... kendine gel, iblis gibi tek gözlü olma! Tek gözlü ona derler ki yalnýz içinde bulunduðu hali görür... hayvanlar gibi baþka þeyden haberi yoktur.

 

Öküzün iki gözünü çýkarmanýn cezasý bir gözü çýkarma cezasýdýr... çünkü onda þeref yoktur ki! Öküzün iki gözü, deðerinin yarýsýdýr... çünkü onun iki gözle yapacaðý þeyi, sen ona yaptýrabilirsin! Fakat bir insanýn tek gözünü çýkarsan deðerinin yarýsýný vermek gerek! Zira insan gözü, baþlý baþýna baþka birinin yardýmý olmaksýzýn bir iþ görebilir!

 

Eþeðin gözü, iþin sonunu görmediðinden eþek, çift gözlü olsa da tek gözlü hükmündedir. Bu sözün sonu yoktur... o hafif akýllý, ekmek tamahý ile padiþaha mektup yazmaya koyuldu.

 

Mektubu yazmadan mutfak eminine gitti... ey cömert padiþahýn mutfaðýndaki hasis adam, dedi... nafakamdan bu kadar þey kesmek padiþahtan, padiþahýn himmetinden uzaktýr! Mutfak emini dedi ki: öyle iktiza etmiþtir de ondan kesmiþtir... ne hasisliktendir bu, ne de darlýðýndan!

 

Köle, hayýr dedi... vallahi bu söz, bu emir, padiþahýn deðildir... padiþahýn yanýnda eski altýn bile topraktýr adeta! Mutfak emini, ona on türlü delil getirdi... fakat o hýrsýndan hepsini reddetti. Kuþluk vakti nafakasý az gelince bir hayli söylendi, kötü sözler söyledi, fakat hiçbir faydasý olmadý.

 

Dedi ki: siz bunu kasten yapýyorsunuz. Mutfak emini “ hayýr biz emir kuluyuz!” bunu feri’den sanma, asýldandýr bu... yaya pek kabahat bulma, oku atan koldur. “Attýðýn vakit sen atmadýn” ayeti bir iptiladýr... fakat Peygambere de pek günah bulma; bu iþ Allah’dandýr!

 

“A gözü kamaþmýþ adam, su baþtan bulanýktýr... gözünü bir iyice aç da iþin önüne bak!” dedi. Köle kýzgýnlýkla, dertle bir bucaða çekildi, padiþaha kýzgýnlýðýný bildirir bir mektup yazdý. Mektupta padiþahý övdü... onun cömertlik incilerini deldi!

 

“Ey avucu, hacetler isteyeni hacetini vermede denizden de cömert olan, buluttan da cömert olan! çünkü bulut verir ama aðlaya aðlaya verir... halbuki senin elin, gülerek biteviye sofralar yayar” dedi. Mektubun zahiri medihti ama o medihlerden kýzgýnlýðýnýn kokusu duyuluyordu.

 

Senin iþin de týpký onun iþi gibi nursuz ve çirkin... çünkü sen, yaradýlýþ nurundan uzaksýn, uzak! Bayaðý kiþilerin iþi kesatlýdýr... taze meyve gibi o, çabucak bozulur, çürür! Dünyanýn parlaklýðý ve revacý da ondan kesat bulur... çünkü o, oluþ ve bozulmuþ alemindendir. Methedende kin oldu mu onun karihasýndan doðan medihler, insana hoþ gelmez! Gönül, kinden, pislikten arýn da sonra çevikçe hamd suresini oku! Aðzýnla hamd ediyorsun ama için bunu reddetmede... dilindeki hamd, ya þeytanlýktýr, ya efsun!

Ýþte onun için Allah “Ben dýþa bakmam, içe bakarým” dedi.

 

Bu ovanýn ne baþý var zaten, ne sonu... o köle de mektubuna cevap gelmediðinden sýkýlýp duruyor! Ne þaþýlacak þey, padiþah neden bana cevap yazmadý... yoksa kýzgýnlýðýndan mektubu götüren bir hýyanetlikte mi bulundu? Mektubu mu gizledi, yoksa padiþaha vermedi mi? Acaba bir münafýk mýydý, saman altýndan su mu yürüttü?

 

Tecrübe için baþka bir mektup yazar, hünerli, terbiyeli bir baþka elçi arar bulurum demekte, Cahilliðinden o bihaber, padiþahý, mutfak eminini, mektup götüreni ayýplamaktaydý. Hiç ben din yolunda eðri gittim, gavurluk ettim diye kendisine gelmiyor, kusuru kendinde bulmuyordu

 

O kötü zanda bulunan köle kýnamalarla, feryadu figanlarla dolu bir mektup daha yazdý. “ Bundan önce padiþaha bir mektup daha yazdým... fakat bilmem eline deðdi mi?” dedi. Güzel yüzlü padiþah o mektubu da okudu; ona da cevap vermedi, seslenmedi.

 

Padiþah ona aldýrmamaktaydý... o da tam beþ kere padiþaha mektup yazdý. Nihayet perdeci baþý “ o da sizin kulunuz... bir cevap verseniz deðer. Cevap verirseniz, bir kula, bir köleye lutuf ile bakarsanýz padiþahlýðýnýzdan ne eksilir ki?” dedi.

 

Padiþah dedi ki: bu kolay... fakat köle sersem... ahmak adam çirkindir, Allah merdududur. Suçunu, kabahatini affederim ama illeti bana da sirayet eder sonra! Bir uyuz, yüz kiþiyi uyuz eder... hele bu hareketi beðenilmez habis uyuz , büsbütün beterdi!

 

Kafir bile akýlsýzlýk uyuzuna tutulmasýn... yoksa þumluðu, bulutta bile yaðmur býrakmaz! Þumluðu yüzünden buluttan bir katra yaðmur yaðmaz... þehir, onun baykuþluðu yüzünden viraneye döner! O ahmaklarýn uyuzluðu yüzünden Nuh tufaný, koca bir alemi kötülüklerle yýktý gitti!

 

Peygamber “ Kim ahmaksa düþmanýmýzdýr... yol kesen gulyabanidir... akýllýysa canýmýzdýr; ondan gelen serin esinti ondan gelen rüzgar bize fesleðendir. Akýl, bana sövse razýyým... çünkü benim feyiz vericiliðimden bir feyze sahiptir. Onun sövmesi faydasýz deðildir... boþ elle kalkýp konukluða gelmez.

 

Ahmak, aðzýmý helva týksa onun helvasýndan hastalanýr, ateþlenirim! dedi. Latifsen. Gönlün aydýnsa þunu iyice bil: eþek götünü öpmede bir lezzet yoktur! Faydasýz yere býyýðýný pis pis kokutur... yemek yemeksizin elbise, onun tenceresiyle kararýr! Yemek dediðim akýldýr, ekmek ve kebap deðil... oðul, cana gýda akýl nurudur.

 

Ýnsana nurdan baþka bir yiyecek yoktur... o candan baþka bir þeyle beslenip yetiþmez insan. Bu yiyecekleri yavaþ yavaþ azalt... çünkü bunlar, eþek gýdasýdýr, hür adamýn gýdasý deðil! Bunlarý azalt da asýl gýdayý almaya kabiliyetin olsun, nur lokmalarýný yiyesin!

 

Bu ekmeðin ekmek oluþu, o nurun aksiyledir... bu canýn can oluþu, o canýn feyziyledir. Bir kerecik nur yemeðini yedin mi ekmeðin baþýna da toprak saçarsýn, tandýrýn baþýna da! Akýl, iki akýldýr: Birincisi kazanýlan akýldýr... sen onu mektepte çocuk nasýl öðrenirse öyle öðrenirsin.

 

Kitaptan, üstattan, düþünceden, anýþtan, manalardan, güzel ve dokunulmadýk bilgilerden. Aklýn artar, baþkalarýndan daha fazla akýllý olursun... fakat bu ezberlemekle de aðýrlaþýr, sýkýlýrsýn! Geze dolaþa adeta bir ezberleme levhasý kesilirsin... halbuki bunlardan geçen Levhimahfuz olur!

 

Öbür akýl, Allah vergisidir... onun kaynaðý candadýr. Gönülden bilgi ýrmaðý coþtu mu ne kokar, ne eskir, ne de sararýr! Kaynaðýn yolu baðlý ise ne gam! Çünkü o anbean ev içinden çoþup durmaktadýr!tahsil ile elde edilen akýl, ýrmaklara benzer... o, þuradan buradan çýkar, evlere gider. Yolu kapandý mý çaresiz kalýr, akmaz! Sen, çeþmeyi gönlünde ara.

 

 

 

Link zu diesem Kommentar
Auf anderen Seiten teilen

Gast
Dieses Thema wurde nun für weitere Antworten gesperrt.
×
×
  • Neu erstellen...