Zum Inhalt springen
Qries Qries Qries Qries Qries Qries

Empfohlene Beiträge

[h=2]Tapınak Şövalyelerinden Post-Modern Masonlara[/h]"Tüm gerçekler üç aşamadan geçer. Önce alaya alınırlar; sonra kendilerine şiddetle karşı çıkılır; ve son olarak ise doğruluklarının çok açık olduğu ilan edilir.“ Arthur Schopenhauer

Kesin olmamakla beraber, büyük bir ihtimal ile bugünki bildiğimiz masonculuğun kökeni Tapınak Şövalyelerine dayanıyor.

12. Yüzdılda kurulan ve bizzat Papa tarafından resmileştirilen Tapınak Şövalyeleri yaklaşık 200 sene Katolik Kilisesine büyük katkılar sağlamıştır. Özellikle Hıristiyan dünyasının ticari hayatının gelişmesinde Tapınak Şövalyeleri büyük rol oynadı. İslam dünyasının hazineleri ve büyük zenginlikleri Şövalyelerin de başını döndürüyordu. İştahları kesilmediği için, yağmacılık güdüsüyle sürekli savaşlar düzenliyor ve Doğu´nun hazinelerini Batı´ya getiriyorlardı. Bu seferlerin daha sonra ismi „Emperyalizm“ olarak önümüze çıktığı da aşıkardır.

Hıristiyan dünyasında ticaretin gelişmesinde Tapınak Şövalyelerin başka bir rol oynadıkları da kayıtlarda geçiyor. Eskiden nakit para taşıyan tüccarlar zor durumlarla karşılaşırlardı. İşte bu güvenlik sorununu aşabilmek için, Tapınak Şövalyeleri devreye girdi. Şövalyeler tarihin ilk sistematik ´senet uygulamasını´ geliştirdiler ve bu nedenle iktisadi anlamda ticarete sistemak bir kolaylık getirdiler. Hatta şuan kullandığımız birtakım ticari sistemlerin kaynağı da o döneme ve uygulamalara dayanıyor.

Tapınak Şövalyeleri ismi, Hz. Süleyman´ın mabedinden esinlenerek konduğu biliniyor. Bu mabed hem bağlı oldukları Hıristiyan inancında, hem de düşman oldukları Yahudi inancında kutsaldı. Buna rağmen, hıristiyan olan Şövalyelerin kendilerine Tapınak Şövalyeleri ismini neden verdikleri bilinmiyor.

Genel olarak Tapınak Şövalyeleri Hıristiyan dünyasında önemli görevler üstlenmiştir. Birçok fanatik kilise için İslam´a karşı bir güç olarak kullanılmışlardır. Hatta kilise, Kudüs´ü „kurtarma“ aşkını hep Tapınak Şövalyelerinin şahsında yaşattı.

Sürekli Haçlı Seferleri düzenleyen Tapınak Şövalyeleri, hırsları yüzünden başlangıçtaki ´semavi´ amaçlarını kısa bir süre içerisinde unuturlar. Haçlı Seferlerin ganimetleri ve İslam dünyasından ele geçirdikleri zenginlikler, Şövalyelerin ne kadar açgözlü olduğunu, aslında Hıristiyanlık için değil, kendi dünyevi amaçları için çabaladıkları ve servet avcılarından farkları olmadıklarını ortaya çıkarır.

Bütün bu süreç içerisinde Tapınak Şövalyeleri çok iyi örgütlenmeyi başarmışlardı. Örgütleri gizlilik esasına dayanıyordu. Haçlı Seferler dışında nerede ne yaptıklarını hep gizli tutuyorlardı. Gizliliklerine mistik ve mitolojik unsurlar kattıkları da kayıtlarda geçiyor. Mistik unsurları, katılanların yeminleriyle birleştirdiğiniz zaman, ortaya muazzam bir sadakat çıkıyor.

Gizli örgütleri sadece erkeklerden oluşuyordu. Kadınlarla hiç temasları olmuyordu. Bu nedenle kısa sürede cinsel sapıklıklar içinde oldukları hızla yayılmıştı ve daha sonra kendilerine karşı yapılan ´darbe´de de sık sık dile getirildi.

Tapınak Şövalyeleri güçlendikçe, Kraliyetin de gücü zayıflıyordu. Aynı zamanda Papa´da bu örgüt hakkında çıkan dedikodular nedeniyle rahatsızdı. Papa´nın desteklediği bir örgütün hıristiyanlığa zarar verdiği kanaatine varılmıştı. Ama asıl sebep yine güç ve hakimiyet davası idi. Tapınak Şövalyeleri güç ve ilgi kazandıkça, Papa´nın ve Kral´ın etkileri azalıyordu. Bu sepeble hem Papa, hem de Fransız Kralı Tapınak Şövalyelerinden rahatsızdı. 1307 senesine gelindiğinde Fransız Kralı IV. Philip bir gecede Fransa´nın dört bir yanından üç bin Şövalyeyi tutuklattırdı. Liderleri Jacques de Molay idama mahkum edildi ve 1314´de öldürüldü. 1312 senesinde Papa resmi olarak Tapınak Şövalyelerini aforoz etti.

Şövalyelere yapılan ilginç suçlamalardan birisi de „Bafomet“ adındaki bir puta tapmalarıydı. Fransızlar bilindiği gibi Hz. Muhammed (sav)´ın adını „Mahomet“ olarak okuyorlardı. Bafomet ve Mahomet arasında ilginç bir ses benzerliği mevcut. Buradan iki sonuç çıkarmak mümkün 1. Psikolijik Savas yürüterek, Tapınak Şövalyelerin İslam´dan etkilendiklerıni göstererek halkın gözünden düşürmek. Ya da 2. Gercekten Tapınak Şövalyelerinin Kudüs´de bir şekilde İslam´dan etkilenmiş oldukları. Bilindiği gibi Selahaddin-i Eyyubi 1187´de Kudüs´ü aldığında Tapınak Şövalyeleri Kudüs´de mevcuttu. Hatta Şövalyelerin liderinin kılına dokunmadan Kudüs´ü terk edebilmesine izin verilmişti.

Örgütün dağıltılmasından sonra, o muazzam servetin ne olduğu hakkında kesin bilgiler yok. Bazı araştırmalar kilise ve kraliyetin o serveti ele geçirdiğini söylüyor. Yine başka araştırmalara göre, Şövalyeler saraydaki casusları kanalıyla operasyonun olacağını öğrendiler ve serveti gizli bir yere aktardılar.

Kaçabilmeyi başaran Şövalyeler Avrupa´nın farklı ülkelerine yerleştiler ve duvarcı ustaları olarak gizlendiler. Daha sonra İskoçya´da yeniden ortaya çıktılar ve örgütlendiler. Örgütlenmelerinin amaçlarını Fransız hanedanından intikam almak olarak açıklarlar. Örgütlerine isim olarak “duvarcı ustası” manasına gelen “Mason” ismini verirler.

Bu şekilde yeniden tüm Avrupa´da gizli örgüt olarak yayılmayı başarırlar. Daha önce dini unsurlar bulunmasa da siyonist unsurlar çok daha sonra, 18. Yüzyılda mason örgütlerine girmeye başlar.

21. Yüzyıldaki masonculuk, hem geçmişdeki masonculuktan hem de Tapınak Şövalyelerin anlayışından çok daha farklı. Bu nedenle bu tür masonculuğa post-modern masonculuk veya Neo-Masonculuk tabirini kullanıyorum.

Post-Modern masonculuk´da dinin bir önemi yoktur. Her dinden insan mason olabilir. Bu nedenle örgüt mensuplarının hangi dinden olduğu bir önem arz etmiyor. Masonların hepsini yahudi zannetmek, bilgisizlikten kaynaklanıyor.

Bugün Avrupa´nın neredeyse her bölgesinde bir mason locası vardır. Bu locaların masonları, çoğu zaman ticari sebeblerden dolayı örgüte girerler. Bölgenin en zengin iş adamı, en başarılı avukatı, en tanınmış doktoru vs. aynı örgütte toplanırlar ve bu şekilde birbirlerine ticari anlamda yardımcı olurlar. Heryerde olan bu örgütlenmelerin global masonculuk ile pek alakası yok.

Yani yerel masonların, „dünyayı ele geçirmek istedikleri“ iddia edilen komplo teorilerindeki masonlarla, bilderbergcilerle, İlluminatiyle, CFR veya Rockefeller ve Rothschild´lerin Trilateral Comissionlarıyla fazla bir ilgisi yok. Bu yerel masonlar sadece kendi ticari amaçları için biraraya gelirler. Bu bağlamda komplo teorilerini abartmamak gerekir.

Yerel masonlar halka şirin gözükmek için hayırsever görünmeye özen gösterirler. Yaşadıkları şehirlere önemli sosyal ve maddi yardımda bulunurlar, mesela hastane arabası bağış ederler, hayvanat bahçesi yaptırırlar vs.

Küresel masonlar bilerek veya bilmeyerek küresel sermayeye hizmet ederler. Bu bağlamda istihbarat birimleri tarafından sürekli kullanılırlar.

Masonların hepsinde bir seçkinlik duygusu hakimdir. Yani kendilerini başka insanlardan daha önemli ve özel olarak görürler. Sadece birbirlerine verdikleri desteklerle bu durumu daha da güçlendirmeye çalışırlar.

Bazı Avrupa ülkelerinde „Tapınak Şövalyeleri“ dernekleri mevcut. Bu derneklerin hem geçmişdeki Tapınak Şövalyeleriyle hem de masonlarla bir ilgisi yok.

Bir de tabiki masonsuz yaşayamayan İslami Cemaatler var. Bütün hataları, kötülükleri ve kendi beceriksizliklerini masonlara veren cemaatler çok yaygındır. Özellikle 90lı yillarda her taşında altında bir mason aranması ve bütün masonların yahudi zannedilmesi düşüncesi hakimdi.

Aslında yerel masonlar, küresel masonlar, Rotary masonları, Lions masonları, Bilderbergciler, CFR üyeleri, Trilateral Comission üyeleri ve hatta Tapınak Şövalyeleri birleştiren tek bir unsur vardır: Aşırı derece para ve makam sevgisi. Yani Peygamber Efendimizin (sav) kötülüklerin başlangıcı olarak bildirdiği dünya sevgisi.

Cemil Şahinöz, Moral Haber, 27.07.2011

http://www.moralhaber.net/makale/tapinak-sovalyelerinden-post-modern-masonlara-1/

Link zu diesem Kommentar
Auf anderen Seiten teilen

Gast
Dieses Thema wurde nun für weitere Antworten gesperrt.
×
×
  • Neu erstellen...