Islam'da ömür boyu ask varmi?,..varsa kim hak ediyor?

Bu basliktan acmis oldugum soruyu, bugün bi abi ile kisaca konustugumuzda, Cemil Tokpinarin yazmis oldugu "Ömür boyu Ask" kitabindan cikti ortaya, daha dogrusu söyle bi soru cikti ortaya: Ömür boyu Ask'mi yoksa EBEDI olan bi Ask'mi var?

Asil baslikta yazmis oldugum gibi, bu Kainat'da ömür boyu ask veya daha dogrusu Ask-i Baki dedigimiz sonsuz ask varmidir? :verwirrt:

Kim bu insanin kainati icin celb edebilecek kalbine derc edilmis muhabbeti hak ediyor? Kim bizim masukumuz olabiliyor veya olmasi gerekiyor? Bir müstak masukunu hangi sifatlarindan dolayi sevmesi gerekiyor ve öyle sifati olan bir insan varmi? Fani olan biseye muhabbet beslemek elem ile hüzün getirmiyormu, cunki adi üstü "fani"..bir zaman yok olacak..? Hangi masuk ona beslenen muhabbete karsilik verebilir? vs. sorular devam edebilir..Asil soru "Aski-Baki" varmi?

Aleykumselam

Ömer Sevincgülün "Ask kutsal mi?" denen kitabinda okumusdum bu konuya dair bazi nükteleri:

"Ask derken insanlar arasi siddetli sevgiden, yakip kavuran tutkudan söz ediyorsak;bu ask zehirli bala benzer..

Tadi bir, sancisi bin. Masukunu kiskaniyor, derin acilarla kivraniyor asik..Araya ayriliklar giriyor, bazen karsilik bulamiyor askina, ardindan büyük bir bosluk..Siirlerden,sarkilardan aci dolu cigliklar damliyor hayata.

Insan, gercek bir insana asik olmuyor aslinda,bir hayale asik oluyor. Daha dogrusu kendi hayalinde büyütüp bambaska bir hale getirdigi sanal insana..Yemeyen, icmeyen, karni guruldamayan,uyurken asla horlamayan,neredeyse hic hata yapmayan, zayif yönleri olmayan bir sanal tip..

Önce göz görüyor, gönül begeniyor..Sonra ayri kaliyor,hayalini kuruyor...Ayrilik olmadi mi ask dogmuyor...Ayrilik ne kadar uzun, sevgili ne kadar ulasilamaz olursa, askin büyümesi o kadar cok oluyor..Kisi olmadik özellikler yüklüyor hayalindeki kalan imgeye, sisirdikce sisiriyor onu..Yepyeni bir kisilik kazandiriyor...

Iste bu hayale asik oluyor olan..Kavusma olunca bozuluyor büyü, gercek kisilik cikiyor ortaya.. Hayal kirikliklari basliyor o zaman, sevilen kisi, ne yaparsa yapsin,nasil olursa olsun dolduramiyor hayaldeki resmi..

Ask karsi cinse duyulan bir baglanti, Allah tarafindan verilmis olan bir vesile..Baska türlü nasil evlenirdi insanlar, kim kimin kahrini cekerdi ki..Evlilikler olmasaydi, insan soyu kesilirdi o zaman..

Insanlar arasi askin bütün kiymeti aile kurumuna hizmetindedir...Ise yarar bir "arac" aslinda.

Onu siirlerle,sarkilarla,romanlarla,filmlerle "ulvilestirme" cabasi gercegi perdeliyor. "Ask kutsaldir !" yalanini uyduruyorlar. Bu siirleri,öyküleri okuyanlar, sinema perdelerine dalip gidenler, bir ara önce asik olma arzusuyla yanip tutusuyorlar...Aska asiklar,aski özleyenler "herkes asik, ben niye asik olmuyorum acaba?" diye soruyorlar yalniz baslarina kalinca. Ardindan "bende bir eksiklik var galiba" diyor, kendilerinden kusku duyuyorlar. Asik olmak icin firsat kolluyorlar adeta. Sonra filmlerde gösterilen rolleri oynamaya basliyorlar.Kizlar Leyla,Jülyet,Türkan oluyor. Erkekler Mecnun,Romeo,Ayhan....

Hadi itiraf edelim... Biz, biraz da asik rolü oynamak icin asik oluyoruz! Aska asigiz da ondan..Bir de can sikintisi..Kendine bir mesgale arayanlar askin kollarina atiliyor, bir de baskalarina özenti varsa...

Ilgilerini bir baskasina yönlendirmekle kendi kendilerini yiyip bitirmekden kurtuluyorlar bir nevi...Bir roman kahramani, bir özel filmin basrol oyuncusu olmak...

Aski yücelten bütün yayin araclari etkili oluyor kuskusuz. Ama dini icerikli yada din kokulu kitaplarda "mecazi" askin yüceltilmesi daha da büyütüyor bu etkiyi...

Onun bir kutsal gaye gibi gösterilmesi, önce nefsi harekete geciriyor, sonra da kalbi etkiliyor. Yazar, belki de mecazi aski basamak yapip, ilahi aska ulastirmak istiyor okuyucusunu. Ama tehlikeli bir yol bu. Cünkü perdeyi delip ilahi aska ulasanlar yok denecek kadar az..

Manevi esintilerle ruhunu beslemek icin siirsel bir üslupla yazilmis dini kitaplara yöneliyor okuyucu. Önündeki sayfalada insanlar arasi askin meziyetlerini okuyor, güvenilir bir kaynakdan bir fetva almiscasina ici rahat. Ask atesine atiyor kendini. Sonra da roller geliyor ardindan özlemler,beklentiler,acilar,sitemler...

"Artik benimsin!" diyene kadar sürüyor bu yangin.

Her türlü kavusma öldürüyor bu ask heyulasini. Kabuk kirilir kirilmaz, istekler, beklentiler cikiyor icinden, azgin nefis firliyor disariya. Bu aldatici nefis, amacina ulasmak icin kalbi, dili,duygulari kullaniyor bir bakima, böylece ulasiyor amacina.

Bunu Hz. Yusuf kissasi güzel anlatir...Züleyha evinde büyüyen güzel gence "asik"tir. Yanar tutusur Yusuf as icin. Onu taniyanlar hemen sezerler bu durumu. Sehrin sosyetesi dedikodu eder, "Askindan kalbinin zari yirtilimis kadinin" derler. Ne yapar Züleyha? Evde yalniz kalir kalmaz, ilk firsatta, büptün cazibesiyle Yusuf´a yönelir, "Hadi gel " der. Iste "kutasl" askin meyvesi! Yusuf a.s. reddeder onu, ama nafile, kadin birakmaz pesini.Iffetini yirtamayinca gömlegini paralar...Sonra zindan hayati baslar Yusuf aleyhisselam icin.

Kissa sürer gider bu minval üzere...

Biz hisseye bakalim.........."

Gercekden abi tam isabetli ve akla yatkin sekilde yazmis...