Zum Inhalt springen
Qries Qries Qries Qries Qries Qries

Empfohlene Beiträge

Yayın Tarihi: 17-08-2006

Gezegen sayısı 9'dan 12'ye çıkıyor

 

Uluslararası Astronomi Birliği 'gezegen'in yeni bir tanımını yaptı. Çek Cumhuriyeti'nin başkenti Prag'da toplanan gökbilimciler, sunulan tanım üzerinde uzlaşırsa Güneş Sistemi'ndeki gezegen sayısı dokuzdan 12'ye yükselecek.

Toplantı Plüton üzerine uzun dönemdir devam eden bir tartışmaya odaklanıyordu.

 

Plüton 1930'da keşfedilmiş ve Güneş Sistemi'nin dokuzuncu ve son gezegeni kabul edilmişti.

 

Bu zamana dek Güneş Sistemi'nde sekiz gezegen vardı. Bunlar Güneş'e mesafe sırasıyla, Merkür, Venüs, Dünya, Mars, Jüpiter, Satürn, Uranüs ve Neptün'dü.

 

Ancak son dönemde bazı uzmanlar diğer sekiz gezegenden çok daha küçük, uzak olan; bir buz ve kaya kütlesi durumundaki Plüton'un gezegen kabul edilemeyeceğini savunuyordu.

 

Bilimadamlarının kavram kargaşasını önlemek üzere ortaya koyduğu yeni gezegen tanımı ise geniş ve basit:

 

"Gezegen kendi çekim kuvvetinin etkisiyle yuvarlak olan ve Güneş'in etrafında dönen ve kendisi yıldız olmayan gökcismidir."

 

Bu tanım, Plüton'un gezegen statüsünü korumuş oluyor.

 

Ancak aynı tanıma üç gökcismi daha giriyor.

 

Bunlar, şimdiye dek Plüton'un ayı kabul edilen Charon, üç yıl önce keşfedilen 2003 UB313 adlı gök cismi ve Mars ile Jüpiter arasındaki Ceres adlı dev bir asteroid.

 

Uzayın yeni ufukları

 

Kimi uzmanların 'Plütonlar' diye adlandırdığı Charon ve 2003 UB313'ün, Güneş çevresinde dönüşlerini tamamlaması 200 yıldan uzun sürüyor.

 

Yörüngeleri de tam yuvarlak değil ve çok eğimli.

 

Gökbilimciler yüzlerce yıl önce teleskopların gelişmeye başladığı dönemden itibaren, gezegenleri yıldızlar kadar çok parlamayan yuvarlak cisimler olarak kabul ediyordu.

 

Şimdi ise eldeki verilerin artması ardından bir asteroid ile gezegen arasındaki sınırın nerede çizileceği, ya da gezegen sanılan bir cismin aslında sönmüş bir yıldız olup olmadığı gibi cevap bekleyen sorular var.

 

Uluslararası Astronomi Birliği'nin yeni gezegen tanımı 24 Ağustos'ta üyelerin oyuna sunulacak.

 

Tanımın toplantıya katılan üç bin gökbilimci tarafından onaylanması halinde Güneş Sistemi'ni oluşturan gezegen sayısı 12 olacak.

 

Böylesi bir karar dünyanın dört bir yanında ansiklopedi ve ders kitaplarının gözden geçirilmesini gerektirecek.

 

Üç yıl kadar önce Güneş Sistemi'nin çevresinde, Dünya'ya yaklaşık 10 milyar kilometre mesafedeki Kuiper Kuşağı olarak adlandırılan alanda çok sayıda büyük gökcismi daha keşfedildi.

 

Teleskopların gelişmesiyle, gezegen tanımına girebilecek daha pek çok gök cismi ile karşılaşabileceğimizi savunan uzmanlar var.

 

Dahası, Uluslararası Astronomi Birliği şimdiden olası adaylar için bir izleme listesi oluşturmuş durumda.

 

Büyüklüğü ve yörüngesi hakkında veri toplanan cisimler arasında Güneş Sistemi'nin uçlarındaki Sedna, Orcus, Quaoar ve 2003 EL61 ile Vesta, Pallas ve Hygiea adlı göktaşları sayılıyor.

 

(BBC)

 

 

 

 

 

Risalede de gecen bir iki yer buyrun

 

 

 

Otuzuncu Lem'anın İkinci Nüktesi

"Adl" ismi

 

....

İşte gel, Güneş ile muhtelif oniki seyyarenin müvazenelerine bak. Acaba bu müvazene, Güneş gibi, Adl ve Kadîr olan Zat-ı Zülcelâl'i göstermiyor mu? Ve bilhassa seyyarattan olan gemimiz yâni Küre-i Arz, bir senede yirmidört bin senelik bir dairede gezer, seyahat eder. Ve o harika sür'atiyle beraber zeminin yüzünde dizilmiş, istif edilmiş eşyayı dağıtmıyor, sarsmıyor, fezaya fırlatmıyor. Eğer sür'ati bir parça tezyid veya tenkis edilseydi, sekenesini havaya fırlatıp fezada dağıtacaktı. Ve bir dakika, belki bir saniye müvazenesini bozsa, dünyamızı bozacak; belki başkasıyla çarpışacak, bir kıyameti koparacak.

....

 

Üçüncü Şua - Münacat

 

....

Ya İlahî ve ya Rabbî! Ben îmanın gözüyle ve Kur'anın talimiyle ve nuruyla ve Resûl-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm'ın dersiyle ve İsm-i Hakîm'in göstermesiyle görüyorum ki: Semavatta hiçbir deveran ve hareket yoktur ki; böyle intizamıyla senin mevcudiyetine işaret ve delalet etmesin. Ve hiçbir ecram-ı semaviye yoktur ki; sükûtuyla gürültüsüz vazife görerek direksiz durmalarıyla, senin rububiyetine ve vahdetine şehadeti ve işareti olmasın. Ve hiçbir yıldız yoktur ki; mevzun hilkatıyla, muntazam vaziyetiyle ve nuranî tebessümüyle ve bütün yıldızlara mümaselet ve müşabehet sikkesiyle senin haşmet-i uluhiyetine ve vahdaniyetine işaret ve şehadette bulunmasın. Ve oniki seyyareden hiçbir seyyare yıldız yoktur ki; hikmetli hareketiyle ve itaatli müsahhariyetiyle ve intizamlı vazifesiyle ve ehemmiyetli peykleriyle senin vücub-u vücuduna şehadet ve saltanat-ı uluhiyetine işaret etmesin!..

....

 

 

Alintidir : http://www.risale-inur.org/yenisite/moduller/haber/index.php?sid=996

Link zu diesem Kommentar
Auf anderen Seiten teilen

  • 4 Jahre später...

“Güneş ile muhtelif on iki seyyârenin muvâzenelerine bak. Acaba bu muvâzene, güneş gibi,Adl ve Kadîr olan Zât-ı Zülcelâli göstermiyor mu?” (Risale-i Nur)

 

Kur’an’dan aldığı feyizle nurlanan ve ortaya koyduğu fikirlerle çağımızı aydınlatan büyük alim Bediüzzaman Hazretleri, zamanın geçmesiyle daha iyi anlaşılıyor ve zaman onun fikirlerini doğrulayan büyük delillerin ortaya çıkmasına hizmet ediyor.

 

Bediüzzaman, öğrenime başladığı ilk zamanlardan itibaren dinin ve ilmin imtizaç ettiği bir eğitim sistemini benimsemiş ve savunmuştur. Telif ettiği altı bin sayfalık Risale-i Nur Külliyatında imani bir hakikati ispatlarken matematik, kimya, fizik, astronomi veya biyoloji gibi disiplinlere ait bilgileri kullanması onun eğitim sisteminin elle tutulur örnekleridir. Bu yazının konusunu da Üstadın kullandığı verilerden biri oluşturmaktır. Batı dünyasının henüz 9. gezegen olan Plüton’u bulduğu 1930′lu yıllarda O, yazdığı risalelerin muhtelif yerlerinde gezegen sayısını 12 olarak bildirmiştir. Bunlardan ikisini 33. Söz’ün 21. Pencere’sinde yer alan; “Manzume-i Şemsiye denilen küremizle beraber on iki seyyare..” ve 30. Lem’a'nın 2. Nükte’sinde söylenen; “Güneş ile muhtelif on iki seyyârenin muvâzenelerine bak” ifadeleri ile başlayan yerler oluşturur.

 

Şüphesiz her şeyin yazılı olduğu Kur’an’da da On iki seyyare (gezegen) konusuna işari olarak değinilmiştir. Yusuf Suresi’nin 4. ayetinde mealen şöyle buyurulmaktadır: “Hani Yusuf babasına demişti ki: Babacığım, ben rüyamda on bir yıldızın, güneşin ve ayın bana secde ettiklerini gördüm.” Yakup aleyhisselamın tabirine göre, Güneş babasına, ay annesine ve de 11 yıldız 11 kardeşine işaret etmektedir. Yusuf’da(a.s.) eklenince toplam sayı 12 etmektedir.

 

Batı’da Astronomi ile ilgilenen uzmanlar sadece gök cisimlerini, yapılarını ve hareketlerini keşfe çalışmakla yetinmemiş, Güneş Sisteminde yer alan gezegen sayısı üzerine de bir çok araştırma yapmışlardır. Bu araştırmalardan birisi Zecharia Sitehin’in 1977′de yayımladığı “The 12th Planet” (On İkinci Gezegen) adlı kitapta görülmektedir. Kitapta, ‘Güneş Sisteminde On İki Gezegenin olduğu’ iddiası İncil’den ve Sümer tabletlerindeki yazılı kaynaklardan deliller işlenerek ispat edilmeye çalışılmaktadır.

 

Altı bin yıllık Sümer tabletlerindeki yazılar ve şemalar çözüldükten sonra, Sümerlerin bir fazla gezegenin de içinde bulunduğu şu anki gezegen diyagramına çok benzeyen kabartmaları olduğu belirtilir. Hatta araştırmacı, Sümer kayıtlarında görülen bu gezegenin dönüş devrini 3600 yılda tamamladığını onların hesapladıklarını kaydediyor. Şunu da belirtmek gerekir ki, kitabın adını aldığı on iki gezegen sayısına güneş ve ay da dahildir.

 

Tüm bunları belirttikten sonra şimdi de astronomi dünyasına kısa bir göz atalım. 1846 yılında Neptün’ün Le Verrie tarafından keşfi, Neptün ötesi gezegenlerin arayışlarını hızlandırdı. Bunlardan en ilginci 1909-1915 yılları arasında Percival Lovell’in sonuç alamadığı araştırmalardır. Lowell’in gözlemlerinde Plüton’un iki belirsiz görüntüsü kayıtlı olmasına rağmen bunlar, 1930 yılında Plüton’un keşfine kadar fark edilmedi.

 

Güneş sistemindeki gezegen büyüklüğünde cisimler için yürütülen araştırmanın 1930 yılında Plüton’un keşfiyle sona erdiği sanılıyordu. Gel gelelim kimi astronomlar geçmişten gelen bazı birikimlerin boşa çıkmasına aldırmadan onuncu bir gezegeni bulma çabalarını inatla sürdürüyorlar.

 

Geçen yılın Ekim ayı başlarında ABD’li ve İngiliz araştırmacılar, birbirlerinden bağımsız olarak yürüttükleri çalışmaların sonunda Onuncu Gezegenin yeri ve büyüklüğü konusunda benzer görüşler ileri sürdüler. Bu görüşlere göre gezegen öyle yakınlarımızda falan değildi ve üstelik Plüton gibi bir enkaz parçasına da benzemiyordu. Aksine, Onuncu Gezegen Jüpiter’den bile kat kat büyük olabilecek bir gök cismi idi.

 

Yeni teknolojilerin gelişmesiyle uzmanların gezegen ve uzay araştırmaları artarak devam edecektir. Ama onların on birinciden sonra Kur’an ve Bediüzzaman ile karşılaşınca takınacakları tavrı doğrusu merak ediyoruz.

 

risaleinurenstitusu.org

 

 

 

Read more: http://www.nurnet.org/on-ikinci-gezegene-dogru/#ixzz1JbFeKmpK

Link zu diesem Kommentar
Auf anderen Seiten teilen

Dein Kommentar

Du kannst jetzt schreiben und Dich später registrieren. Wenn Du ein Konto hast, melde Dich jetzt an, um unter Deinem Benutzernamen zu schreiben.

Gast
Auf dieses Thema antworten...

×   Du hast formatierten Text eingefügt.   Formatierung jetzt entfernen

  Nur 75 Emojis sind erlaubt.

×   Dein Link wurde automatisch eingebettet.   Einbetten rückgängig machen und als Link darstellen

×   Dein vorheriger Inhalt wurde wiederhergestellt.   Editor leeren

×   Du kannst Bilder nicht direkt einfügen. Lade Bilder hoch oder lade sie von einer URL.

×
×
  • Neu erstellen...