Zum Inhalt springen
Qries Qries Qries Qries Qries Qries

Empfohlene Beiträge

Bediüzzaman ve Geylânî hazretleri esaretten nasýl kurtuldu?

 

 

Dr. Habibullah Han ile Almanya’da tanýþtýk. Çocuklarýnýn hepsini de yetiþtirip yüksek tahsilini yaptýrmýþ. Zeki bir insan... Dr. Habibullah Han, Pakistanlý mühim âlimlerden Abdülmabud Geylânî hakkýndaki bilgilerini þöyle aktardý:

“Sene 1972 veya 1973... O sýralar Medine’deyim. Dediler ki, ‘Meþhur bir Þeyh gelecek...’ Ben de Medine’de Gulâm-ý Resûl isimli Pakistanlý birisini tanýyorum. Bu insan devamlý Medine kedilerine yiyecek verir. Onun için halk kendisine Ebu Hureyre ismini takmýþ... Gerçekten de kediler onu görünce sýraya geçiyorlar. Ben ondan sorup öðrenmek istiyorum. Medine’de Mescid-i Nebevî’de o zaman sabahtan öðleye kadar Peygamberimiz (sas)’in kabrini erkekler ziyaret ediyor. Öðleden ikindiye kadar da kadýnlara müsaade ediliyordu.

 

Ben öðleden sonra Efendimiz (sas)’in kabri ile mescidi arasýnda (cennet bahçelerinden bir bahçe, buyurulduðu için) bir yer kaptým, orada oturuyorum. Tam bu sýrada yaþlý bir kadýn erkeklerin arasýndan ta oraya kadar geldi ve Urduca; ‘Ey erkekler! Utanmýyor musunuz, tavuklarýn kuluçkaya yattýðý gibi burada oturuyorsunuz? Bu saatte burada sizin ne iþiniz var? Hakkýmýzý niye alýyorsunuz?’ diye baðýrarak konuþmaya baþladý. Gerçekten haklý, herkes kaptýðý yerden bir türlü kalkmýyor ve bütün gün orada oturuyor.

 

 

Ben de kendi kendime, ‘Kadýnýn hakký bana geçmesin.’ dedim. ‘Ya Rabbi ben evlad-ý Resûl’e hizmet etmek istiyorum. Bana yol göster.’ diye dua edip oradan kalktým. Doðruca kedilerin babasý Gulam-ý Resûl’ün yanýna gittim. ‘Pakistan’dan mühim bir Þeyh geliyormuþ, tanýyor musun?’ dedim. ‘Tanýyorum, bekle.’ dedi. Gulâm-ý Resul’ün olduðu yerde bir kapý var. Oralarý hep 40 sene Türkler ve Pakistanlýlar temizledi. O zaman Mescid-i Nebi’nin 28 kapýsý vardý. Þimdi 30 oldu. Benim yanýma birisini verdi ve beni Cennetül- Bakýyy Mezarlýðý’nýn yanýndaki bir eve gönderdi. (Þimdi o ev artýk yok.) Ben dua ederek o eve girdim. Baktým, içeride, yaþlý bir zat oturuyor. Nezle olmuþ. Doktor olduðum için ona bir ilaç verdim. O bana, ‘Sen yarýn gel.’ dedi. Öbür gün cuma idi. Ben önce, yine Gulâm-ý Resûl’e gittim. O fakirleri bilirdi. Ona fakirlere vermesi için para ve elbiseler verdim. Üzerimde sadece örtüm vardý. Geç kalmýþtým. Namazýmý kýlýp o zatýn yanýna gittim. Bana ‘Nezle olmuþtum, sen bana ilaç verdin, ben de Allah’ýn izin ve þifasý ile iyi oldum. Ben de sana dua ettim.’ dedi. Bu zât, Abdülmabud Geylânî idi... Babasý seyyid. Kendisi Iraklý. Üç kardeþlermiþ. Bir kardeþi konsolos, öbür kardeþi Baðdat Üniversitesi’nde Ýslâmî ilimlerde profesör. Almanya’ya yanýmda geldi. Hanýmým çok rahatsýzdý. Sürekli baþý aðrýyor. Tansiyonu zaman zaman 28’e çýkýyor... Sanki kafasý patlayýp ölecek... Dört hafta yattý. Çeþitli hap ve ilaçlar verdik iyi olmadý. Abdülmabud Geylânî bir dua yazdý. Sabah baktýk iyi olmuþ. (O gün bugündür bir daha öyle bir baþ aðrýsý duymadý.) Hangi âyeti yazmýþtý bilmiyorum. Yalnýz bizim hanýma icazet vermiþ. Bu tip hastalara da haným bu âyeti yazýp veriyor, Allah’ýn izniyle iyi oluyor.’

 

 

Bediüzzaman’la birlikte firar etmiþler

 

 

‘Þeyh Abdülmabud Geylânî bana Bediüzzaman’la Rusya’da bulunduklarýný, beraber firar edip Varþova yakýnlarýna geldiklerini söylemiþti. Hatta demiþti ki: ‘Polonya sýnýrýndaydýk. Bediüzzaman, Alman askerlerine, Ruslarýn gelmekte olduðunu söyledi. Onlar ‘Ruslar yüz kilometre uzakta.’ dediler. O ýsrarla ‘Çok yaklaþtýlar. Hemen hemen buraya gelmek üzereler.’ dedi. Ýnanmadýlar. Bu sefer, su getirdi, abdest ibriðini eline aldý, bir þeyler okuyarak bizim etrafýmýzda ibriðindeki suyu döke döke bir halka çevirdi. Bize, ‘Bu halkanýn dýþýna çýkmayýn.’ dedi. Biz oraya oturduk. Rus askerleri geldi. Bizi görmüyorlardý. Ayaklarýna dolanýyorduk, onlar kaldýrýma çarpmýþ gibi kenarýmýzdan geçip gidiyorlardý. Ama Almanlarý hep esir ettiler. Biz oradan Varþova’ya geldik. Oradan da Ýstanbul’a... Daha sonra Ankara’ya gittik. Yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti’ne yardýmcý olmaya çalýþtýk. Ben Þeyh Abdülmabud Geylânî’den bunlarý duyuyordum; ama Bediüzzaman’ý bilmiyordum. Yirmi sene sonra onun kim olduðunu anlayabildim. Þeyh Abdülmabud Geylânî 1986’da vefat etti...”

 

 

ABDULLAH AYMAZ

ZAMAN AÝLEM

Sayý: 176

Link zu diesem Kommentar
Auf anderen Seiten teilen

Dein Kommentar

Du kannst jetzt schreiben und Dich später registrieren. Wenn Du ein Konto hast, melde Dich jetzt an, um unter Deinem Benutzernamen zu schreiben.

Gast
Auf dieses Thema antworten...

×   Du hast formatierten Text eingefügt.   Formatierung jetzt entfernen

  Nur 75 Emojis sind erlaubt.

×   Dein Link wurde automatisch eingebettet.   Einbetten rückgängig machen und als Link darstellen

×   Dein vorheriger Inhalt wurde wiederhergestellt.   Editor leeren

×   Du kannst Bilder nicht direkt einfügen. Lade Bilder hoch oder lade sie von einer URL.

×
×
  • Neu erstellen...