Zum Inhalt springen
Qries Qries Qries Qries Qries Qries

Empfohlene Beiträge

Her zaman özellikle batida Suudi Arabistan örnek bir Islam devleti gibi gösterilerek, Seriat elestirilrken insanlara delil olarak sunulur. Peki Arabistan ne kadar Islami yansitabilir. Iste bu önemli konuyu cok net bicimde cevaplayan bir yazi:

 

Suudi Arabistan'da Yargý Mekanizmasý

 

Bilindiði üzere Ýslâm þeriatýna göre yargýnýn yönetimden baðýmsýz olmasý gerekir. Buna göre kanunlar gerektiðinde yönetenleri de cezalandýrýr. Yönetenler kanunlarý lastik gibi esnetme yetkisine sahip deðildirler. Bir suçlunun ne þekilde cezalandýrýlacaðýna kanunu iyi bilen, takva sahibi ve adil bir yargýç karar verir. Evet, Ýslâm hukuk düzeninde diðer hukuk düzenlerindekinden farklý olarak yargýcýn ayný zamanda takva sahibi (yani yaptýðý her þeyden Allah huzurunda hesaba çekileceðini ve hiçbir kötülüðün cezasýz kalmayacaðýný bilen, hayatýna da bu inancý doðrultusunda yön veren) ve adil bir insan olmasý gerekir.

Suudi Arabistan'da ise her þeyden önce yargý baðýmsýz deðildir. Yargý mekanizmasý yöneticilere karþý iþlemez. Çeþitli ilmi ve insani kuruluþlarýn yapmýþ olduklarý incelemelere dayanarak hazýrladýklarý raporlarda Suudi Arabistan'daki yargý mekanizmasýnýn iþleyiþ þekli ve nitelikleri hakkýnda þu bilgiler verilmektedir:

 

1.Krallýk ailesi ve onun etrafýna aldýðý kiþiler baþta olmak üzere belli bir grubun yargý dokunulmazlýðý vardýr. "Siyâde" adý verilen bu gruba mensup bir kiþi hakkýnda dava açýlabilmesi için mahkemenin bölge emirine müracaatta bulunmasý gerekiyor. Emirlikten izin çýkmadýðý takdirde dava açýlamýyor.

2.Ýçiþleri ve Belediyeler bakanlýðýnýn bütün yargýçlarý baðlayýcý genelge yayýnlama ve bir mahkeme kararýný durdurma yetkileri var.

3.Belli bir avukatlýk ve savcýlýk düzeni yok. Gerek görüldüðünde hiçbir hukuki bilgisi olmayan komiserlere bile savcýlýk görevi verilebilmektedir.

4.Yönetim, yargý organlarýnýn bazý davalara bakmasýný engelleyebiliyor. Bunun için gösterilen tek gerekçe ise davanýn devlet prestijiyle ve sýrlarýyla ilgili olmasý. Bu konuda da belli bir düzen olmadýðý için yöneticiler istedikleri dava hakkýnda: "Bu dava devlet prestijiyle -veya sýrlarýyla- ilgilidir" diyebiliyorlar. Mahkemenin buna karþý herhangi bir itiraz hakký da yok.

5.Yönetim, sonuçlandýrýlmýþ bir davayla ilgili hükmü dondurabiliyor yahut bir baþka mahkemeye veya kurula devrederek yeniden incelenmesini dolayýsýyla istediði gibi sonuçlandýrýlmasýný saðlayabiliyor.

6.Bazý davalarda þikâyetçi tarafýn duruþmada hazýr bulunmasýna imkân verilmiyor. Özellikle yönetici kadroyla baðlantýsý olan bir kiþi hakkýnda açýlan davalarda bu yola baþvuruluyor.

7.Pek çok davada savcýnýn soruþturmayý belli bir noktadan ileri götürmesine engel olunuyor. Dolayýsýyla bilgi ve belge yetersizliðinden dolayý dava düþüyor. Örneðin pasaportlar, istihbarat, gizli soruþturmalar alanýna giren davalarda yönetim soruþturmayý bir noktada durdurabiliyor. Buna göre örneðin, bir vatandaþýn haksýz yere pasaportuna el konulmuþsa mahkeme yoluyla onu geri almasý mümkün olmuyor.

8.Mahkemenin verdiði kararýn aynen uygulamaya konmasý zorunluluðu yok. Mahkeme kararýnýn uygulamaya konabilmesi için bölge emirinin yahut kralýn da muvafakat etmesi gerekiyor. Eðer kral veya bölge emiri muvafakat etmezse kararýn uygulanmasý belirsiz bir tarihe kadar erteleniyor. Bu yüzden çok sayýda karar yýllardan beri uygulamaya geçirilmeyi bekliyor.

9.Yargýçlar Yüksek Yargý Kurulu tarafýndan atanýyor. Ancak Yüksek Yargý Kurulu'nun baþkaný dahil bütün üyeleri kral tarafýndan belirleniyor. Bu yüzden yargýçlarýn tamamý da dolaylý olarak kralýn isteði doðrultusunda tayin edilmiþ oluyor. Bunun yaný sýra herhangi bir bölgenin mahkeme baþkaný ancak o bölgenin emirine danýþýlarak belirlenebiliyor.

10.Yönetim, yargýçlarýn terfilerine müdahale edebiliyor. Bir yargýcý bir yerden baþka yere sürgün edebiliyor veya daha iyi bir yere tayin edebiliyor. Bunun için herhangi bir kanuni iþleme gerek görülmüyor.

11.Normalde bir yargýcýn görevine son verilebilmesi için Yüksek Yargý Kurulu'nun karar vermesi gerekiyor. Ancak Krallýk Divaný gerek gördüðünde herhangi bir yargýcýn görevine son vermesi için adý geçen kurula baský yapabiliyor. Örneðin 1992 yýlýnda Abdulmuhsin el-Abikan'ýn görevine bu tür bir baskýyla son verildi. Ayný þekilde Krallýk Divaný görevine son verilen bir yargýcýn yeniden görevine iade edilmesi için baský yapabiliyor.

12.Yönetim gerek görürse bir davaya kendi istediði bir yargýcýn veya mahkemenin bakmasýný saðlayabiliyor.

13.Yöneticiler yargýçlarý kendi istedikleri yönde hüküm çýkarmak istememeleri durumunda çeþitli þekilde tehdit edebiliyor, hata dövebiliyor ve hapse atabiliyorlar. Örneðin Hamis Meþit'te dört yargýç bir davada Ebhâ emiri Halid Faysal'ýn istediði doðrultuda hüküm vermediklerinden hapse atýldýlar ve birkaç gün hapiste kaldýlar.

14.Yargý organlarý normal devlet dairelerinden farksýz görüldüðünden onlara ayrý bir statü tanýnmýyor. Bu yüzden yargý organlarý ülkenin maddi açýdan en geri resmi kurumlarý durumunda.

Suudi Arabistan'da yaþayan veya yaþamýþ olan tanýdýklarýmýn vermiþ olduðu bilgiler ve bizzat kendimin bu ülkeyi ziyaretim esnasýndaki gözlemlerim de bu tespitleri te'yid etmektedir.

 

Ahmet Varol

Link zu diesem Kommentar
Auf anderen Seiten teilen

Yasama Yetkisi Kralýn Tekelinde

 

Yasama kanun çýkarma demektir. Bilindiði üzere Ýslâm hukukuna göre Kitap ve Sünnet'ten kesin delillere dayanan þer'i hükümler birer kanundur. Güncel meselelerle ilgili hükümler ve kanunlar da, Fýkýh Usulü'ne göre ve gerek Fýkýh Usülü'nü, gerekse Ýslâmi hükümler açýsýndan iki kesin kaynak niteliðindeki Kitab'ý ve Sünnet'i çok iyi bilen ilim adamlarý tarafýndan belirlenir. Suudi Arabistan'da ise durum oldukça farklý. Bu ülkede yasama yetkisi tamamen kralýn ve kraliyet ailesinin tekelinde. Fetva makamlarýnýn yaptýðý çoðunlukla kralýn uygulamalarýna þer'i kaynaklardan deliller aramaktan ibaret kalýyor. Bu yüzden bazen uygulamayla hiç ilgisi olmayan ayet ve hadisler delil olarak gösterilebiliyor. Örneðin, Körfez savaþý öncesinde ABD askerlerinin Suudi Arabistan topraklarýna doldurulmalarýnýn þeriata aykýrý olmadýðýný ispat için: "Tedbirinizi alýn" ve: "Onlara karþý gücünüzün yettiðince kuvvet hazýrlayýn" mealindeki ayeti kerimeler delil olarak gösterildi. Bu uygulama esasta kralýn ve çevresinin þeriata aykýrý düþmeme gayretinden kaynaklanan bir uygulama deðil. Öyle olsaydý kral ve adamlarý yapacaklarý iþlerin þeriata uygun olup olmadýðýný baþtan araþtýrýrlardý. Suud Kralý Fehdu'bnu Abdilaziz ve çevresinin yaptýklarý iþlere ayet ve hadislerden delil bulma ihtiyaçlarý halkýn ikna edilmesi ve direk bir tepki göstermesine engel olunmasý amacýný taþýyor. Fetva makamlarý kralýn uygulamalarýna Kitap ve Sünnet'ten hiçbir delil bulamadýklarý yahut uygulamanýn Kur'an ve Sünnet'e tamamen ters düþtüðünü gördükleri zaman da yönetimin kendi özel yetkilerini kullanarak kanun çýkarma hakkýnýn olduðunu ileri sürüyorlar. Kralýn çýkarmýþ olduðu bir kanunun iptal edilmesi için baþvurulabilecek bir makam mevcut deðil.

 

Ülkenin anayasasý olan "düstur" tamamen kral tarafýndan belirlenmiþ. Anayasayý deðiþtirme yetkisi de sadece kralýn elinde. Kanunlarýn ve tüzüklerin metinlerini hazýrlayan kurullar kral tarafýndan belirleniyor. Alimler Yüksek Konseyi'nin bütün üyelerini kral tayin ediyor.

Suudi Arabistan'da halkýn iradesini yönetime aksettirecek ve yönetimin uygulamalarýný kontrol edecek bir parlamento bulunmuyor. Kral, ülkede son zamanlarda meydana gelen bazý ufak tefek çalkantýlarý sakinleþtirmek amacýyla bir Þura Meclisi oluþturacaðý vaadinde bulundu. Ancak þu ana kadar herhangi bir adým atmýþ deðil. Bununla birlikte bu Þura Meclisi'nin üyelerinin serbest seçimlerle belirleneceðinden de þüphe ediliyor.

Bazý ilim adamlarý kralýn birtakým aþýrýya varan uygulamalarýný protesto için geçtiðimiz yýl bir ültimatom yayýnladýlar. Ama kral onlarýn bu ültimatomlarýna sert bir þekilde tepki göstererek hepsini susturdu. Söz konusu ültimatoma imza atan ilim adamlarýnýn içinde Ýlmi Araþtýrmalar, Fetva, Davet ve Ýrþâd Yönetimleri genel baþkaný ve halk üzerinde önemli etkinliðe sahip bir kiþi olan Abdulaziz bin Baz da vardý.

 

Ýnsan Haklarý Ýhlalleri

 

Yasama ve yargýnýn bu þekli aldýðý bir ülkede insan haklarý ihlallerinin olmasý da doðaldýr. Çünkü halkýna karþý adil davranacaðýndan þüphe etmeyen bir yönetim kendi uygulamalarýný yargý denetiminin dýþýnda tutmaz. Hata yapmasý halinde kendisine nasýl davranacaklarýný halkýna sormaktan çekinmeyen ve halkýnýn bu durumda kendisini kýlýçlarýyla düzeltecekleri yolunda cevap vermelerinden dolayý Allah'a þükreden Hz. Ömer (r.a.) yönetimiyle bugünkü Suud yönetimini yan yana koyduðunuzda arada ne kadar büyük farklar olduðunu göreceksiniz. Bu gerçeði görmezlikten gelerek, herkese huzur ve güveni saðlamayý taahhüt eden Ýslâm adaletiyle, yaptýklarý haksýzlýklara þeriattan kýlýf bulmaya çalýþan yöneticilerin uygulamalarýný ayný kefeye koyanlarýn tutumlarý da elbette maksatlýdýr. Bu hususa dikkat çektikten sonra þimdi Suudi Arabistan'daki insan haklarý ihlallerine geçelim.

Kral, onun ailesi ve "siyâde" sýnýfýna giren yönetici kadro yargý denetiminin dýþýnda olduðundan, bunlar yaptýklarý haksýzlýklardan dolayý mahkeme önüne çýkarýlamadýklarýndan dolayý vatandaþlarýný huzursuz edici, insan haklarýný ihlal edici davranýþlardan da çekinmemektedirler. Biz onlarýn uygulamalarýndan bazý örnekler vereceðiz:

 

1.Kasýtlý olarak adam öldürme: Örneðin Kraliyet ailesinden Emir Seyfulislâm ibnu Suud bir vatandaþýný kasýtlý olarak öldürdü. Yönetim öldürülen kiþinin akrabalarýný mali tazminat almaya zorladý. Dolayýsýyla katil hakkýnda kýsas cezasý uygulanamadý. Ayný þekilde Emir Muþ'il bin Abdulaziz iki yýl önce, izinsiz arazisine girdiklerinden dolayý Kahtan kabilesinden iki kiþiyi öldürdü. Bunlardan birini döverek diðerini de silahla öldürdü. Bu örnekler çoðaltýlabilir.

2.Dayak ve özel tutukevlerine atma: Bazý yöneticiler hiçbir yargý yoluna baþvurmadan insanlarý kendi kararlarýyla cezalandýrabiliyor ve bu cezalarý anýnda uygulayabiliyorlar. Buna göre bazen söz konusu yöneticilerin özel koruma görevlilerinin insanlara dayak attýklarý, tutuklayarak yöneticilerin saraylarýndaki özel tutukevlerine attýklarý olmaktadýr. Emir Muþ'il'in, Emir Abdullah bin Abdurrahman'ýn ve daha baþka bazý yöneticilerin bu yollara çok sýk baþvurduklarý bilinmektedir.

3.Vatandaþlarý silahla tehdit: Yöneticiler serbestçe silahla taþýyabildikleri gibi kalabalýk yerlerde insanlarý silahla tehdit ettikleri de olmaktadýr.

4.Cinsel taciz: Yöneticiler bu suçlarý çoðunlukla gizli iþlemektedirler. Riyad polisi bu nitelikte birçok suç ortaya çýkardý. Ancak Riyad emirliði olaylara müdahale etti, suçlarýn yargýya intikal etmesini önledi ve söz konusu suçlarý ortaya çýkaran polisleri de cezalandýrdý. Bazý yöneticiler de beðendikleri kýzlarýn anne babalarýna kýzlarýný kendilerine nikâhlamalarý için baský yapmaktadýrlar. Hatta bazýlarý birtakým erkeklere karýlarýný boþamalarý için baský yapmakta, onlarýn boþamalarýndan sonra da bu kadýnlarla kendileri evlenmektedirler.

5.Arazilere ve mal varlýklarýna el koyma: Bunun bir örneðinden yukarýda söz ettik. Yönetim gerek gördüðünde bir kimseyi herhangi bir þeyle suçlayarak yargý yoluna baþvurmaksýzýn onun bütün mal varlýðýna el koyabiliyor. Yukarýda zikrettiðimiz þekilde kraliyet ailesinin ve onun seçtiði kadronun yargý denetimi dýþýnda tutulmasý onlara bu konuda gayet rahat hareket etme imkâný vermektedir. Örneðin Emir Abdurrahman bin Abdulaziz, babasý Kral Abdulaziz'in kendisine bu konuda bir vasiyetinin olduðunu ileri sürerek Cidde'nin ortasýnda deðiþik þahýslara ait geniþ bir araziye el koydu. Daha sonra bu arazi üzerine geliri kendine olmak üzere resmi te'sisler kurdurdu. Arazinin sahipleri ise bu uygulamaya hiçbir þekilde itiraz edemediler ve mülklerini geri almak için mahkemeye baþvuramadýlar. Bir diðer örnek Emir Muþ'il bin Abdulaziz'in Riyad'ýn kuzeybatýsýndaki bazý te'sislere hiçbir gerekçe göstermeden el koymasýdýr. Emir Abdullah bin Abdurrahman, Emir Mut'ab ve Emir Sultan bin Abdulaziz bu þekilde özel arazilere el koymakla ün salmýþ kiþilerdir.

6.Hak sahiplerinin hak ettiklerinin verilmemesi veya ödemelerin geciktirilmesi: Bu da resmi ihalelere giren ve projeleri gerçekleþtiren bazý insanlara hak ettiklerinin zamanýnda veya hiç ödenmemesi þeklinde olmaktadýr. Yine birtakým satýþlarda da buna benzer uygulamalar olmaktadýr.

 

Ýdari Baskýlar

Suudi Arabistan rejimi dünyanýn en katý baský rejimleri arasýndadýr. Bu yüzden devlet oldukça kapsamlý çalýþan bir gizli istihbarat aðý oluþturmuþtur. Yaklaþýk 14 milyon nüfusa sahip olan Suudi Arabistan'da 300 binden fazla gizli istihbarat elemanýnýn olduðu sanýlmaktadýr. Yani her 46 kiþiye bir istihbarat elemaný düþmektedir. Bunlardan en az dörtte üçünün istihbarat elemanlarýný ilgilendirecek bir iþ yapamayacak durumdaki çocuklardan, yaþlýlardan, köylülerden vs. oluþtuðunu düþünürsek her 11 kiþinin baþýna bir gizli istihbarat elemanýnýn dikildiði sonucuna varýrýz. Bu durum bütün insanlarýn birbirlerinden þüphe etmeleri sonucunu doðurmaktadýr. Suudi Arabistan'da müþahede edilen manzara da budur. Týpký eski komünist ülkelerde olduðu gibi herkes birbirinden þüphe ettiðinden insanlar çok özel sohbetlerinde bile yönetimin yanlýþ uygulamalarýný tenkit etmekten çekiniyorlar. Öte yandan ülke topraklarýný dýþ tehditlere karþý savunmak amacýyla kurulmuþ olan milli orduda görevlendirilen asker ve subaylarýn sayýsý yüz bini geçmiyor.

Suudi Arabistan'da istihbarat elemanlarýnýn toplamýþ olduðu bilgiler insanlarýn hapsedilmesi, iþkenceye maruz býrakýlmasý ve benzeri cezalandýrmalar için deðerlendirilebiliyor.

Basýn yayýn organlarý üzerinde aþýrý bir baský var. Hiçbir yayýn organý kralý veya etrafýndaki insanlardan birini tenkit eden, yanlýþlarýný gündeme getiren yayýnda bulunamaz.

Her ne þekilde olursa olsun bir tören düzenlemek, hayýr amaçlý çalýþmalar yürütmek, toplumsal ve kültürel faaliyetlerde bulunmak ancak yönetimin özel izniyle mümkün olabilmektedir.

Hayýr cemiyetleri kurma yetkisi sadece devletin elindedir. Þahýslarýn böyle cemiyetler ve siyasi partiler kurma haklarý yoktur. En ufak bir dernek yöneticilerinin belirlenmesinde bile seçime gidilmez. Bütün yöneticiler merkezden taþraya doðru tayinle belirlenir.

Þimdi bazý baský uygulamalarýndan örnekler sunmak istiyoruz:

 

1.Mecburi ikamet: Alt kademedeki bir devlet memurunun yazýsýyla bile bir kiþi mecburi ikamete tabi tutulabilmektedir. Mecburi ikamete tabi tutulanlarýn isimleri derhal bilgisayar kayýtlarýna geçirilmekte dolayýsýyla her ne þekilde olursa olsun mecburi ikamete tabi tutulduðu bölgenin dýþýna çýkmasý önlenmektedir. Bugün ülkede birçok üniversite hocasý mecburi ikamete tabidir. Bunlardan bazýlarý: Selmân el-Udeh, Abdulvehhab et-Tariri, Dr. Nasýr el-Umer, Dr. Said bin Zu'ayr, Dr. Muhammed el-Mis'ari.

2.Sýký denetimler: Teyp ve video kaseti satanlar, kitap, dergi, broþür gibi basýlý malzemeleri çoðaltanlar ve satanlar Ýçiþleri ve Enformasyon bakanlýklarý tarafýndan oluþturulan kurullarýn sýký denetimlerinden geçmektedirler. Bu kurullarýn yasak yayýnlarý çoðaltan veya satanlarý derhal tutuklama ve cezalandýrma yetkileri vardýr. Yasak yayýnlar da resmi kurullarca belirlenir.

3.Akamedik çalýþmalara müdahale: Yönetim üniversitelerdeki ilmi ve akademik çalýþmalara da müdahale etmektedir. Bu müdahale hem üniversitelerdeki idari kadrolarýn oluþturulmasýnda hem de ilmi çalýþmalarýn denetiminde kendini göstermektedir. Buna göre bir kimsenin bir konuyu akademik düzeyde araþtýrabilmesi için Ýçiþleri bakanlýðýndan izin almasý gerekiyor. Ýçiþleri bakanlýðý gerek gördüðünde bazý tezlerin halka açýk olarak tartýþýlmasýný önlemekte bu gibi tezlerin gizlice tartýþýlmasýný þart koþmaktadýr.

4.Ýfade özgürlüðünün kýsýtlanmasý: Suudi Arabistan ifade özgürlüðünün en çok kýsýtlandýðý ülkelerden biridir. Bu özgürlük basýn, yayýn alanýyla ilgili yasaklar, dernek, sendika vs. kurma yasaðý, izinsiz sosyal faaliyette bulunma yasaðý vs. gibi yasaklarla kýsýtlanmaktadýr. Ayný þekilde camilerde hutbe veren veya vaaz eden hatipler de devletin aðýr bir baskýsý altýndadýrlar. Bunlarýn her ne þekilde olursa olsun yönetimin uygulamalarýný tenkit etme haklarý yoktur.

Suudi Arabistan'daki insan haklarý ihlallerinin hepsi bu kadar deðil. Biz bu ülkedeki yönetiminin gerçek yüzünü ortaya koymak amacýyla birkaç örnek sunmak istedik. Bütün bu uygulamalarýn þeriatla ne kadar ilgisinin olduðuna ve Suud yönetiminin þeriat hükümlerini ne kadar uyguladýðýna artýk siz karar verin.

Ahmet Varol

Link zu diesem Kommentar
Auf anderen Seiten teilen

"2.Ýçiþleri ve Belediyeler bakanlýðýnýn bütün yargýçlarý baðlayýcý genelge yayýnlama ve bir mahkeme kararýný durdurma yetkileri var."

 

Amerika'da da Gouverneur veya Präsident'in mahkeme kararini durdurabilme veya son karari verme gibi yetkileri var... Arabistan'dan farklari yok yani bu noktada...

Link zu diesem Kommentar
Auf anderen Seiten teilen

Azra ablamizin dediyi cok dogru. Bu tür seyleri okuyup ögrenmemiz lagzimki, insanligin nekadar düsdüyünü ve alcaldigini görüpde buna karsi biseyler yapalim. Herkez göz yumarak veya görmemezlikden gelerek insanlik bukadar düsüse gecdi malesef...

 

 

Vesselam

Link zu diesem Kommentar
Auf anderen Seiten teilen

kardeslerim insanlarin hatasi oldumu görmemezlikten gelirler mesela fransa gibi gördügünüz gibi bize soy kirimi yaptik diye AB ye girmemizi istemiyorlar ama kendileri cezaire cektirdiklerini ve soykirimi yaptiklarini hic göz önüne getirmiyorlar ayni amerika gibi bunlar insanligin gözyaslari ve untanci neden se kendi hatalarimizi hep kapamaya calisiyoruz ama insallah hersey düzelecek müslümanlar hatalarini düzelteceklerdir gecen gün dost TV de bir sohbet vardi hoca efendi cok güzel bir söz söyledi "GECMISTE YAPTIGIMIZ HATALRI BUGÜN DÜZELTTIK MI YOKSA HALAMI YAPIYORUZ BILEBILE" evet kardeslerim önemli olan gecmiste yaptigimiz hatalar degil gelecekte hatalarimizi düzteltmektir insallah bizede nasip olur bu
Link zu diesem Kommentar
Auf anderen Seiten teilen

Arabistan hakkinda daha degisik bir bilgi....

 

Die Bushs und die Sauds

Öl, Macht und Terror (Buchtitel)

 

Öl, Geld, Terror und Macht: Die geheimen Verbindungen zwischen den Sauds und den Bushs. Eine bestürzende Lektüre, die den Präsidenten-Clan von einer gefährlichen Seite zeigt.

 

Daß George W. Bush bei seinem Feldzug gegen die »Achse des Bösen« ausgerechnet Saudi-Arabien, die Heimat Bin Ladens und vieler »Banker des Terrors«, verschont, hat einen einfachen Grund: die Abhängigkeit der USA vom arabischen Öl – und die finanziellen Interessen des Bush-Clans an diesen Geschäften. In dem korrupten und fundamentalistischen Feudalstaat verdienen die mächtigen Texaner seit Jahrzehnten Millionen. Das Königshaus Saud und die zahlreichen saudischen Geschäftspartner haben mit der einen Hand Bushs Wahlkampf und mit der anderen Hand den islamistischen Terror finanziert. Craig Unger hat über Jahre die Beziehungen der Familie Bush mit Saudi-Arabien recherchiert und veröffentlicht hier erstmals die schockierende Wahrheit.

 

 

 

Craig Unger

Craig Unger war Chefredakteur des Boston Magazine und des New York Metro. Er lebt als freier Journalist in New York und schreibt unter anderem für Vanity Fair, The New Yorker und New York Magazine.

 

(Autorenfoto: Kathryne Hall)

 

Link zu diesem Kommentar
Auf anderen Seiten teilen

Dein Kommentar

Du kannst jetzt schreiben und Dich später registrieren. Wenn Du ein Konto hast, melde Dich jetzt an, um unter Deinem Benutzernamen zu schreiben.

Gast
Auf dieses Thema antworten...

×   Du hast formatierten Text eingefügt.   Formatierung jetzt entfernen

  Nur 75 Emojis sind erlaubt.

×   Dein Link wurde automatisch eingebettet.   Einbetten rückgängig machen und als Link darstellen

×   Dein vorheriger Inhalt wurde wiederhergestellt.   Editor leeren

×   Du kannst Bilder nicht direkt einfügen. Lade Bilder hoch oder lade sie von einer URL.

×
×
  • Neu erstellen...