Zum Inhalt springen
Qries Qries Qries Qries Qries Qries

Empfohlene Beiträge

Cehennemden çýkacak kiþilerin alnýzda iz olacaðýný belirten bir rivayet bilmiyoruz. Eðer böyle bir rivayet olsa bile bu özellik, Cehennenmden en son çýkan kiþiye ait olabilir. O da sadece Cehennemde inananlardan hiç kimsenin kalmadýðýný göstermek içindir. O kiþinin yüzündeki siyahlýk da geçici olacak, sonra Allah o siyahlýðý yok edecek ve onu üzmeyecektir. Çünkü cennet saadet yeridir. Eðer alnýnda leke olarak cennette kalýrsa bu durum onu üzecektir. Bu nedenle cehennemden en son çýkacak kiþinin alnýnda bir leke olsa bile, o asla devam etmeyecek ve silinecektir.

 

Cehennemden en son çýkacak kimseyle ilgili bazý rivayetler :

 

1- Ebû Zerr -radýyallâhu anh- anlatýyor; Peygamber Efendimiz buyurdu ki, “Ben cehennemden en son çýkacak ve cennete en son girecek olan kimseyi yakînen bilirim. Bu öyle bir adamdýr ki kýyâmet gününde, getirilir ve, «Küçük günahlarýný kendisine gösterin, büyük günahlarýný ise gizleyin.» denilir. Bunun üzerine ona küçük günahlarý gösterilir ve:

 

– Sen falan gün þunu þunu, falan günde þunlarý yaptýn deðil mi? denilir. Adamcaðýz da inkâr edemeyerek:

 

– Evet, der. Ancak bunlarýn ardýndan büyük günahlarýnýn da gösterilmesinden korkmaya baþlar. Tam bu esnada ona:

 

– Senin için her kötülüðün yerine bir iyilik vardýr, denilir. Bunun üzerine adam:

 

– Yâ Rabbî, ben bir kýsým (günah) iþler yaptým ki onlarý burada göremiyorum, der.”

 

Ebû Zerr -radýyallâhu anh-'ýn belirttiðine göre Efendimiz -sallallâhu aleyhi ve sellem- bu haberi anlattýktan sonra azý diþleri görününceye kadar gülmüþtür. (Müslim, Ýmân, 314)

 

2- Abdullah bin Mesûd'un naklettiði þu rivâyette de Efendimiz'in güldüðünü görmekteyiz; “Allâh Resûlü -sallallâhu aleyhi ve sellem- þöyle bir hâdise anlattý: «Ben cehennemden en son çýkacak olan insanýn durumunu bilirim. O, cehennemden sürünerek çýkar. Kendisine:

 

– Haydi git, cennete gir! denilir. Bunun üzerine o adam cennetin yolunu tutar. Varýp kapýsýndan içeri bakýnca cennet ehlinin tamâmen yerlerini aldýklarýný, her tarafýn dopdolu olduðunu görür. Geri döner ve:

 

– Ya Rabbi, herkes yerini almýþ, her taraf týklým týklým dolu, girecek yer kalmamýþ! der. Kendisine denilir ki:

 

– Önceki bulunduðun zamaný (n yani dünyânýn ne kadar geniþ olduðunu) hatýrlamýyor musun? O da:

 

– Evet ya Rabbi! der. Sonra ona:

 

– Öyle ise gönlünden ne geçiriyorsan dile, denilir. O da dilediðini ister. Neticede kendisine:

 

– Sana bu isteklerinin hepsi ve ayrýca dünyanýn on katý daha verilecektir, denilir. Bunun üzerine adam:

 

– Yâ Rabbi, der. Benimle istihzâ mý ediyorsun! Sen ki þâný yüce bir Hükümdarsýn!» ”

 

Abdullah bin Mesûd -radýyallâhu anh-, Resûlullah -sallallâhu aleyhi ve sellem-'in bu hâdiseyi anlattýktan sonra azý diþleri görülecek derecede güldüðünü ifâde eder. (Müslim, Îmân, 308; Tirmizî, Cehennem, 10)

 

3- Cehennemden en son çýkacak olan kimseyi Efendimiz (asv.) -manen- söyle tarif eder:

 

Bu adam kâh yerde sürüklenerek, kâh yürüyerek, kâh yüzünü ateþ yalayarak cehennemden çikar. Geriye dönüp cehenneme bakarak söyle seslenir:

 

- Beni senden kurtaran Allah yücelerin en yücesidir. Andolsun ki Allah gelmiþ geçmiþ hiç kimseye vermedigi en büyük nimeti bana vermiþtir. (Müslim, Iman 310)

 

Öncelikle Cennet üzüntü ve elem yeri deðildir. Kesinlikle bu kimseler cehennemden çýktýklarý bilinse dahi cennete girdiklerinde bir elem hissetmezler. Bundan dolayý üzüntü duymayacaklardýr. Hadislerde cehennemden çýkanlarýn üzerinde cehennemden kalan yanýk izi olmayacaðý bidirilmiþtir.

 

1. Ebu Said'den: Resulullah (sav) buyurdular ki:

 

"Hakkýyla cehennemlik olan cehennemlikler var ya, onlar cehennemde ne ölürler ne de yaþarlar. Lakin günahlarý -yahut hatalarý denmiþtir- sebebiyle ateþe duçar olan bir kýsým kimseler vardýr ki, ateþ onlarý tamamen öldürür. Yanýp kömür olduktan sonra, kendilerine þefaat edilme izni verilir. Böylece grup grup getirilirler ve cennet nehirlerine daðýtýlýrlar. Sonra: "Ey cennet ehli! Bunlarýn üzerlerine su dökün" denilir. Bunlar, sel yataðýnda biten bir ot gibi yeniden biterler."

Müslim, Ýman 306, (185)

 

2. Musa ibnu Ýsmail Vuheyb'den, o Amr ibnu Yahya'dan, o ba­basýndan o da Ebu Saîd el-Hudrî Radýyallahü Anh'den Resulullah Aleyhisselâm'ýn þöyle buyurduðunu rivayet ediyor:

 

"Cennet ehli cennete cehennem ehli de cehenneme girdiðinde Allahü Teala: Kimin kalbinde bir hardal tanesi aðýrlýðýnda iman varsa onu çýkarýn, diye buyurur. Bunlar kavrulmuþ kömür olmuþ bir halde çýkarýlýrlar. Hayat nehrine atýlýrlar. Selin getirdiði yýðýndaki tanenin bitmesi gibi bunlar orada biterler. Resulullah Aleyhisselâm ayrýca þöyle buyurdu: Onu görmez misiniz, nasýl sarý ve kývrak bir vaziyette biter. Buharî: Rikak: 51

 

3. Bu hadisi Buharî, Kitabul-Ýman'ýn, "Ýman Sahipleri­nin Ameller Yönünden Birbirlerine Üstünlüðü" baþlýklý babýnda rivayet ediyor:

 

Ýsmail îbnu Ebi Uveys ibni Abdullah el-Esbahi el-Medeni (Daru'l-Hicre Ýmamý, Ýmam Malik'in kýzkardeþinin oðlu), Ýmam Malik'den, o Amr ibnu'l-Yahha el-Mazinî'den, o babasýndan, o da Ebu Saîd el-Hudrî Radýyallahü anh'den Resulullah Aleyhis-selâm'ýn þöyle buyurduðunu rivayet ediyor:

 

"Cennet ehli cennete cehennem ehli de cehenneme girer. Al-lahü Teala: Kalbinde bir hardal tanesi aðýrlýðýnda iman olaný (ce­hennemden) çýkarýn, diye buyurur. Bunlar kararmýþ vaziyette çýkarlar, Haya veya Hayat -burada imam Malik þüpheye düþmüþ­tür- nehrine atýlýrlar. Selin kýyýsýndaki tanenin bitmesi gibi onlar da bu nehirde biterler. O tanenin nasýl sarý ve kývrak bir þekilde bit­tiðini görmediniz mi?

Buharî: iman: 15

 

Hadislerin Þerhi:

 

"Kimin kalbinde bir hardal tanesi kadar iman varsa..." yani asýl tevhid inancýna ilave olarak, yani kimin iyilik niteliðinde bir imaný varsa, demektir, iman maddi bir þey olmadýðý için aðýrlýk veya ha­cimle hesab edilemez. Burada kastedilen ameldir. Ameller cevher­ler ile temsil edilirler. Buna göre, iyilik kefesindeki ameller, beyaz, parlak cevherler þeklinde, günah kefesindeki ameller ise siyah, ka­ranlýk cevherler þeklinde görünürler.

 

"Kalbinde (hardal tanesi) kadar imaný olaný cehennemden çýkarýn..." sözünden imam Gazali: "Ýmanýn gerçeðini anlamýþ, ancak, þehadet kelimesini söylemesine ölümün engel olmuþ olduðu kimselerin cehennemden çýkarýlacaðý" hükmünü çýkarmýþtýr.

 

Ýmam Gazali doyar ki: Ancak bir kimse, þehadet kelimesini söylemeye muktedir olur da ölünceye kadar söylemez, bununla bir­likte kalbiyle inanýrsa bunun, þehadet kelimesini söylemekten kaçýnmasý, namaz kýlmaktan kaçýnmasý gibi sayýlýr. Cehennemde ebedî olarak kalmaz. Ancak tersi de olabilir. Gazali'nin dýþýndakiler, diliyle söylememesinin ebedî cehennemde kalmasýný gerektireceði görüþündedirler. Burada, yani bu görüþe göre, ha­diste geçen "kalbinde" sözünün teViline ihtiyaç vardýr. Buna göre bu söz "gücü olursa kalbindeki imaný dili ile de söylemesi þartý ile" manasýna alýnýr.

 

Bu iki ihtimal þundan kaynaklanýyor: imaný dil ile de söyleme­nin imandan sayýlacaðý ve dolayýsýyla bu yapýlmadan iman tamam olmayacaðý görüþünde ihtilafa düþülmüþtür. Alimlerden bir grup ou görüþü kabul etmektedir. Ýmam Þemsuddin ve Fahru'l-îslam görüþte olanlardandýr. Yahut imanýn dil ile söylenmesi dünyevi hükümlerin uygulanmasý için þarttýr. Bu da tahkik ehli alimlerinin çoðunluðunun görüþüdür. Hadis ve ayet metinleri ise bu konuda biraz kapalý bir durum (müteþabih) arz etmektedir. Taftazanî de böyle söyleyen­lerdendir.

 

Bu hadisi Müslim, Kitabu'l-Ýman'da da rivayet etmiþtir. Ancak Buharî'nin rivayetindeki senet Müslim'in rivayetindeki senetten daha kýsadýr. (Yani Buharî'nin rivayetinde ravi sayýsý daha azdýr ki, buna uluvv denmektedir. Çünkü bu durumda hadisin sýhhat derecesi artmaktadýr. -Mütercim). Bu hadisi, Nesâî de rivayet etmiþtir.

 

Bu hadis Mürcie'nin görüþünün yanlýþlýðýný ortaya koyuyor. Çünkü hadiste iman olsa da, günahýn kiþiye zarar vereceði bildiri­liyor. (Mürcie ise imanla birlikte günahýn zararý olmayacaðý görü­þünü savunuyor). Hadis ayný zamanda, büyük günah iþleyenlerin ebedî cehennemde kalacaðýný ileri süren Mutezile ve ayný görüþü paylaþanlarýn iddiasýnýn yanlýþlýðýný da ortaya koyuyor.

 

4. Suveyd ibnu Saîd, Hafs ibnu Meysere'den, o Zeyd ibnu Es-lem'den, o Ata ibnu Yesar'dan, o da Ebu Saîd el- Hudrî'den rivayet eder ki:.......

 

......Sonra Yüce Allah: 'Tekrar gi­din, kalbinde bir dinarýn yarýsý aðýrlýðýnda hayýr bulduklarýnýzý çýkarýn diye buyurur. Kalabalýk bir topluluk daha çýkarýrlar. Son­ra:

 

'Ey Rabb'imiz, orada iyilik sahibi hiçbir kimse býrakmadýk' derler. Ebu Saîd Radýyallahü Anh dedi ki; Eðer siz beni bu hadis hususunda doðrulamýyorsanýz, isterseniz þu ayeti okuyun

 

"Allah bir zerre aðýrlýðýnca bile zulmetmez, eðer iyilik olursa onu kat kat yapar, ve kendi, katýndan büyük bir karþýlýk verir". Allah Azze ve Celle bütün bunlardan sonra:

 

'Melekler þefaat etti, Peygamberler þefaat etti, Mü'minler þefaat etti, sadece rahmet edicilerin en merhametlisinin þefaati kaldý' diye buyurur. Bundan sonra cehen­nemden bir avuç (Kabza) alýr, oradan hiç hayýr nedir bilmeyen bir topluluk çýkarýr. Bunlar kömürleþmiþ bir haldedirler. Bunlarý cen­netin giriþlerinde bir nehire atar. O nehire 'hayat nehri denilmek­tedir. Selin getirdiði yýðýndaki tanenin çýkmasý gibi oradan çýkarlar. Görmez misiniz, taþýn veya aðacýn güneþ yönüne gelen tarafý hafif sararmýþ ve yeþilimsi olarak görünür. Gölge tarafýna gelen kýsmý ise beyaz olur. Oradakiler:

 

'Ey Allah'ýn Resulü, sen âdeta, sahrada çobanlýk yapmýþ gibisin dediler. (yani sahra ahalisi gibi her þeyi gayet güzel örneklendirerek ve sahradaki benzerleri ile açýklayarak anlatýyordu) Resulullah Aley-hisselâm sözüne þöyle devam etti:

 

Ýnci gibi çýkarlar. Boyunlarýnda mühürler vardýr. Cennet ehli onlarý tanýr. Bunlar Allah'ýn azadlýlarýdýr, iþledikleri bir amel olmaksýzýn, önden gönderdikleri bir hayýr bulunmaksýzýn Allah onlarý cennete koymuþtur. Sonra Cenab-ý Allah onlara:

 

'Cennete girin, gördükleriniz sizindir diye buyurur. Onlar: 'Ey Rabb'imiz, alemlerden kimseye vermedikleri­ni bize verdin' derler. 'Size Benim katýmda bundan daha üstünü vardýr' denilir. Onlar: 'Ey Rabb'imiz, bundan daha üstün ne olabilir' derler. Yüce Allah: 'Rýzam, artýk bundan sonra Ben ebediyen size kýzmam' diye buyurur"

 

Bir rivayette "Hiçbir amel iþlemeksizin, hiçbir hayýr göndermeksizin Allah bunlarý cennetine koydu. Onlara: 'Bu gördükleriniz ve bir o kadarý sizindir' denilir" diye ilave vardýr.

Müslim: Ýman: 302

 

Hadislerde cehennemden çýkanlarýn haya veya hayat nehrinde yýkandýktan sonra inci gibi parlayarak çýkacaklarý da ifade edilmektedir. Bunlarýn üzerinde cehennem izi yoktur.

 

Üzerlerinde bir hatem bulunacaðý ifadesi olan rivayet ise "Boyunlarýnda mühürler vardýr". Et-Tahrir müellifi diyor ki: Burada mühürler ile kastedilenler, onlarýn tanýnmasý için boyun­larýna asýlan þeylerdir. Sadelikleri, temizlikleri, yüzlerindeki se­vinç ve güzellik dolayýsýyla da "inci gibi" olarak vasfedilmiþlerdir. Çünkü artýk üzerlerinde ateþ ve yanýk izi kalmayacaktýr. En doðru olaný Allah bilir.

 

"Bunlar Allah'ýn azadlýlarýdýrlar". Yani bir kimsenin þefaati ile olmaksýzýn, Allahü Teala'nýn kendi fazlý ve ihsaný ile çýkarýlan bu kimselere cennettekiler "Bunlar Allah'ýn azadlýlandýr" derler.

 

"Ýþledikleri bir amel, önden gönderdikleri bir hayýr olmaksýzýn Allah onlarý cennete koymuþtur". Yani Allahü Teala, onlarý sa­dece imanlarý dolayýsýyla, iman dýþýnda hiçbir güzel amelleri-bu­lunmamasýna raðmen cennete koymuþtur.

 

"Þu gördüklerinizin hepsi sizindir". Yani gördüklerinizin mülkiyeti ve ondan istifade hakký size aittir. Onlar sadece kendile­rine ayrýlan nimetleri göreceklerdir.

 

"Ey Rabb'imiz alemlerden kimseye vermediklerini bize verdin". Yani cehennemliklere vermediðini bize verdin. Ama kendilerin­den önce cennete girmiþ olan cennetlikler, elbette onlardan daha çok nimete sahip olurlar. Onlar bu sözü zan üzere de söylemiþ olurlar. Çünkü o anda kendilerine verilen þey gözlerine büyük görünür.

 

"Size benim katýmda bundan daha üstünü vardýr" sözünü du­yunca, kendilerine verilenin üstünde, hissedilir bir nimet nasýl olur diye hayret ederler. Allahü Teala da, kendilerinden razý olduðunu ve bir daha ebediyen onlara gazab etmeyeceðini bildirir. Elbetteki Allahü Teala'nýn rýzasý nimetlerin en büyüðüdür. Nite­kim Kur'an-ý Kerim'de de: "Allah'ýn onlardan razý olmasý ise hep­sinden büyüktür. îþte büyük kurtuluþ budur" diye buyuruyor. (Nevevî'nin Sahih-i Müslim Þerhi).

 

Ýmam Müslim, Kastallanî'nin Hamiþine göre C.2, s.l28'de, "Þefaatin Ýsbatý ve Tevhid Ehlinin Cehennemden Çýkarýlmasý" baþlýklý babda þöyle demektedir:

 

Harun ibnu Saîd el-Eyll, Abdullah ibnu Vehb'den, o Malik ibnu Enes'den, o Amr ibnu Yahya ibni Ýmare'den, o babasýndan o da Ebu Saîd el-Hudrî Radýyallahü Anh'den Resulullah Aleyhis-selâm'ýn þöyle buyurduðunu rivayet etmiþtir:

 

"Allahü Teala cennet ehlini cennete sokar, dilediðini de kendi rahmeti ile sokar. Cehennem ehlini de cehenneme sokar. Sonra: "Kalbinde bir hardal tanesi aðýrlýðýnda iman bulduðunuzu (cehen­nemden) çýkarýn" diye buyurur. Bunlar kömürleþmiþ, kavrulmuþ bir vaziyette çýkarýlýrlar. Hayat ýrmaðýna atýlýrlar. Selin ke­narýndaki tanenin bitmesi gibi orada biterler ( hayat bulurlar ) Onu görmediniz mi nasýl sarý kývrak bir þekilde çýkar". Müslim:Iman:304

Link zu diesem Kommentar
Auf anderen Seiten teilen

Dein Kommentar

Du kannst jetzt schreiben und Dich später registrieren. Wenn Du ein Konto hast, melde Dich jetzt an, um unter Deinem Benutzernamen zu schreiben.

Gast
Auf dieses Thema antworten...

×   Du hast formatierten Text eingefügt.   Formatierung jetzt entfernen

  Nur 75 Emojis sind erlaubt.

×   Dein Link wurde automatisch eingebettet.   Einbetten rückgängig machen und als Link darstellen

×   Dein vorheriger Inhalt wurde wiederhergestellt.   Editor leeren

×   Du kannst Bilder nicht direkt einfügen. Lade Bilder hoch oder lade sie von einer URL.

×
×
  • Neu erstellen...