Zum Inhalt springen
Qries Qries Qries Qries Qries Qries

Empfohlene Beiträge

Nazar - göz deðmesi gerçek midir ve büyüyle ilgisi var mýdýr?

 

Parapsikoloji dilinde “Psikokinezi” denilen nazar, yani göz deðmesi bir çeþit büyülemedir. Baktýðýmýz kiþilerden veya eþyalardan çok defa gözlerimizi alamadýðýmýz olur. Gözler ruhi fonksiyonlarý ve beyin gücünü en rahat ve en tesirli þekilde kullanabildiðimiz organlarýmýzdýr. Bilim adamlarýnýn da tespit ettikleri gibi, göz yoluyla bir çeþit hipnoz olayý gerçekleþmektedir. Yýlan, fareyi, kuþu veya diðer avlarýný böyle yakalar. Gözlerinden gönderdiði zehirli þualar yoluyla avýnýn beyin fonksiyonlarýný bozmakta ve talihsiz av, bir anlýk göz göze gelmenin bedelini hayatiyle ödemektedir.

 

Ýþte aynen insanlar için de geçerli olan bu husus, göz yoluyla karþý tarafa zarar verebilmektedir. Bir kýsým gözlerin nazar konusunda daha etkili olmasý da saydamlýðýnýn fazla olmasý ile ilgili olsa gerektir. Ýnsan özellikle kýskançlýkla ve kötü niyetle, yani kem gözle bir þeye baktýðý zaman daha çabuk zarar verebilir. Bu yüzden kiþinin beðendiði bir þeye ýsrarla bakmasý halinde ona, “Allah dilemezse hiçbir þey olmaz” anlamýna gelen “Maþaallah” veya “Allah’ýn bereketi üzerine olsun anlamýna gelen “Barekallah” demesi tavsiye edilmiþtir.

 

Göz deðmesi hakkýnda rivayet edilen hadisler, bunun hak ve gerçek olduðunu açýklýða kavuþturmakta ve nazara karþý yapýlmasý gereken hususlarý da ortaya koymaktadýr. Yani nazar, bazýlarýnýn zannettiði gibi “Batýl” bir inanç deðil, hak ve gerçektir. Buhari, Müslim ve Ebu Davud’un Ýbn Abbas’tan rivayet ettikleri bir hadisi þerifte Hz. Peygamber (s.a.v) þöyle buyurmaktadýr:

 

“Göz deðmesi haktýr. Eðer kaderi (delip) geçecek bir þey olsaydý, bu, göz deðmesi olurdu.” (1) Hz. Aiþe (r.a)’den rivayet edilen bir hadiste de Hz. Peygamber (s.a.v)’in, “(Göz deðmesinden) Allah'a sýðýnýn. Zira göz deðmesi haktýr.” buyurduðu nakledilmektedir. Yine Sahiheyn ve Ebu Davud'da Ebu Hüreyre (r.a)'tan: "Rasulullah (s.a.v)’in: "Göz deðmesi haktýr" dediði rivayet edilmiþtir.”(2)

 

Ebu Davud’un Hz. Aiþe (r.a)’den rivayet ettiði bir hadisi þerifte ise, gözü deðen ve kendisine göz deðmesinin zarar verdiði kimselere ait yapýlacak iþlemden bahsedilmektedir:

“Gözü deðene (ain) abdest almasý emredilir, onun abdest suyu alýnýr, bununla göz deðmesine uðrayan (main) yýkanýrdý.”(3) Ayrýca, Kalem suresinin 51. ve 52. ayetlerinin de nazara karþý tedavi edici özelliðinin bulunduðu söylenmektedir.

 

Nazardan korunmak için en saðlýklý yol dua etmek ve yukarýda Hz. Aiþe validemizden nakledilen hadise göre hareket etmek gerekir. Yoksa nazar boncuðu, öküz boynuzu, at nalý, sarýmsak vs. gibi, halk arasýnda yaygýn olan batýl inançlara itibar edilmemelidir. Bunlarýn hepsi yasaklanmýþtýr.

 

(1) Müslim, Selam 42, (2188); Tirmizî, Týbb 19, (2063).

(2) Buhari, Týbb 36, Libas 86; Müslim, Selam 41, (2187); Ebu Davud, Týbb 15, (3879).

(3) Ebu Davud, Týbb 15, (3880).

 

 

Arif Arslan

Link zu diesem Kommentar
Auf anderen Seiten teilen

  • 2 Jahre später...

Göz Deðmesi (NAZAR)

 

Kur'an-ý Kerim'de Hz. Yusuf Aleyhisselâm'ýn kýssasý anlatýlýrken Hz. Yakup Aleyhisselâm'ýn oðullarýný Mýsýr'a gönderdiði vakit onlarýn þehre girmeleri hakkýnda onlara þöyle tavsiyede bulunduðu zikredilmektedir:

"(Yakup) dedi: Oðullarým! (Þehre) hepiniz bir kapýdan girmeyin.

Ayrý ayrý kapýlardan girin (ki size nazar deðmesin.) Yine de Allah'ýn takdir ettiði bir þeyi ben sizden gideremem.

Hüküm ancak Allah'ýndýr.

Ben ona güvenip dayandým.

Tevekkül edenler de yalnýz ona güvenip dayanmalýdýrlar. (Yusuf, 12/67)

Hafýz Ýbn-i Kesir, bu ayeti tefsir ederken Selef imamlarýndan naklettiðine göre, Hz. Yakup Aleyhisselâm, küçük oðlu Bünyamin'i hazýrlayýp aðabeyleri ile beraber Mýsýr'a göndereceði zaman Mýsýr'da þehre girerken hepsinin bir tek kapýdan deðil, muhtelif kapýlardan þehre girmelerini onlara emretmiþti.

Hz. Yakup Aleyhisselâm'ýn böyle davranmasýnýn sebebi þu idi: Çünkü Hz. Yakup Aleyhisselâm, insanlarýn, çocuklarýna "nazar" etmelerinden korkuyordu. Zira onlar, çok güzel fizikî yapýya sahip idiler.

Yüce Allah (c.c.), kulu ve Resulü Hz. Muhammed (s.a.v.) Efendimize hitaben þöyle buyurmaktadýr:

"Doðrusu inkâr edenler, Kur'an'ý duyduklarý vakit (sana olan düþmanlýklarýndan dolayý) neredeyse gözleri ile seni yere sereceklerdi!

Hâlâ da (senin için): Mutlaka o, delidir! Diyorlar.

Halbuki Kur'an, bütün âlemler için bir öðütten baþka bir þey deðildir." (Kalem, 68/51-52)

Bir kýsým müfessirlerin beyanýna göre, müþrikler, peygamberimiz tiz. Muhammed (s.a.v.) Efendimize olan kin ve hasedlerinden dolayý onu gözleri ile öldürmek istiyorlardý. Yani, gözleri ile ona nazar ediyorlar ve onu kýskanýyorlardý.

Eðer Allah (c.c.)'ýn korumasý olmasaydý, ona fenalýk yapacaklardý.

Yüce Allah (c. c.), hasedcinin þerrinden kendisine sýðýnmamýzý emretmektedir:

"De ki: (Karanlýðý yarýp sabahý ortaya çýkaran) sabahýn Rabbine sýðýnýrým.

Yarattýðý þeylerin þerrinden,

(Karanlýk çöktüðü zaman) bastýran gecenin þerrinden,

Sihir yapmak için düðümlere üfleyen büyücülerin þerrinden,

Ve kýskandýðý zaman kýskanç kiþinin hasedinden (Allah'a sýðýnýrým.)" (Felâk Suresi, 113/1-5)

Bu surenin son ayetinde, hased eden kimsenin hasedinden Allah (c.c.)'a sýðýnýlmasý açýk bir þekilde emrolunmaktadýr,

Hasedci, Cenab-ý Hakk'ýn, kuluna verdiði nimeti çekemez ve o nimetin yok olmasýný ister.

Bu, genel bir tutumdur.

Hasedcinin nazar etmesini ve daha baþka musibetleri içine alýr.

Yukarýda zikrolunan ayetler, gözdeðmesinin hak ve gerçek olduðuna bir delildir.

Eðer gözdeðmesi (nazar) diye bir olay olmasaydý, onun þerrinden Cenab-ý Hakk'a sýðýnmaya da gerek olmazdý.

Yine onun hak ve gerçek olduðuna dair sünnetten de deliller vardýr.

Ýnsanlardan pekçoðu gözdeðmesi ile ilgili olaylara daima þahit olmuþlardýr ve þahit olmaya devam etmektedirler.

Bazan bu gözdeðmesinin farkýna varýrlar ve onu bilirler.

Bazan da onu bilip anlayamazlar.

Ýnsanlarýn baþlarýna gelen tecrübeler, zikredilenlerden çok daha fazladýr.

Nice ölen kimseler vardýr ki, onlarýn ölüm sebepleri bilinmez.

Nice saðlam, kiþiler de vardýr ki, hasta olup yataða düþerler fakat hastalýklarýnýn gerçek sebebini bilmezler.

Nazar (gözdeðmesi), toplumda vâki olan bir hususdur.

Bazý kimselerin gözlerinde bir hâl vardýr ki, konsantre olarak baktýðý kiþiye çeþitli zararlar verir.

Bir kýsým âlimlere göre, insanlarýn gözbebeklerinden ve parmak uçlarýndan görünmeyen ýþýnlar saçýlmaktadýr.

Gözdeðmesi gerçek olmakla beraber asýl sebebin ne olduðu bilinmemektedir.

Onu ancak Yüce Allah (c.c.) bilir.

Nasýl ki; mýknatýs, demiri kendine çeker. Fakat asýl çekme sebebini, onu yaratan Rabbimiz bilir. Nazar da öyledir.

Ýmam Kastalanî diyor ki: "Bir çanak içinde süt olsa ve hayýz gören bir kadýn, elini o sütün içine soksa, o süt özelliðini kaybeder ve bozulur.

Eðer temiz bir kadýn, elini o sütün içine soksa, süte bir þey olmaz."

Sebebini bilmediðimiz diðer þeyler de buna kýyas olunmalýdýr.

Gözü deðen bazý kimselerin anlattýklarýna göre, bir þeye gýpta ile bakýp imrendikleri zaman onlarýn gözlerinden bir hararet çýkmaktadýr.

Gözdeðmesi ile ilgili olarak pekçok hadis-i þerifler de vardýr.

Resûlüllah (s.a.v.) Efendimiz nazar olayýnýn, yaþanan bir gerçek olduðunu dile getirmiþ ve þöyle buyurmuþtur:

"Gözdeðmesi hak ve gerçektir." (Müslim. Abdullah b. Abbas (r.a.)'dan rivayet etmiþtir.)

Hafýz Ýbn-i Hacer diyor ki: "Yani, kem göz ile nazar edip gözdeðdirmek, toplumda var ve sabit olan bir þeydir."

Ýmam el-Kurtubî de gözdeðmesinin sabit olduðunu zikrederek þöyle demiþtir: "Bu durum, ulemanýn ittifak ettiði bir hususdur. Ancak bid'at ehli olan bir taife bunu inkâr etmiþlerdir.

Onlarýn görüþlerine karþý hadis-i þeriflerden pekçok deliller vardýr.

Yine bu olaylarý müþahede eden pekçok kimseler mevcuttur.

Nice yiðitler vardýr ki, gözdeðmesi, onlarý mezara koymuþtur.

Nice güçlü develer vardýr ki, nazar, onlarý da tencereye koymuþtur.

Bütün bunlarýn hepsi Cenab-ý Hakk'ýn dilemesi ile olmaktadýr."

Yüce Allah (c.c.) þöyle buyurmaktadýr:

"Onlar ise, Allah'ýn izni olmaksýzýn kimseye bir zarar veremezler." (Bkz. Bakara. 2/102.)

Aslý olmayan ve mesnedsiz bir þekilde inkâr yolunu seçerek þeriata ve akla muarýz (karþý) olan kimseye iltifat olunmaz.

Allâme Ýbn-i Kayyým diyor ki: "Vahiyden (dinden) ve akýldan nasibi olmayan bir taife, gözdeðmesi iþini geçersiz saymýþlardýr.

Onlara göre, bu nazar deðme iþi ancak bir evhamdan ibarettir. Onun aslý yoktur!

Bunlar akýl ve nakil bakýmýndan insanlarýn en cahilidirler.

Hicap (utanma) bakýmýndan da insanlarýn en kabasýdýrlar.

Sýfatlarýyla,

Fiilleriyle ve tesirleriyle onlar, ruh ve nefisleri bilmekten uzaktýrlar.

Akýllý olan kimseler, her ne kadar göz-deðmesinin sebebi ve tesiri hakkýnda ihtilâf etseler de nazar meselesini inkâr etmezler."

Hafýz el-Hattâbî de gözdeðmesi gerçeðine deðinmiþ ve þöyle demiþtir: "Kem gözle nazar eden kimsenin hain bakýþý, karþýsýndaki þahsa zarar verir."

GÖZ DEÐMESÝNÝN SEBEPLERÝ

Bilmiþ ol ki;

Gözdeðmesi (nazar) iki sebepten dolayý olur:

Biri, þiddetli düþmanlýktýr. Diðeri de, bir þeyi beðenip onu güzel bulmasýdýr.

Resulüllah (s.a.v.) Efendimiz þöyle buyurmaktadýr:

"Gözdeðmesi hak ve gerçektir. Eðer kaderin önüne geçen bir þey olsaydý, nazar, onun önüne geçerdi." (Müslim, Abdullah b. Abbas (r.a.)'dan rivayet etmiþtir.)

Bu hadis-i þerifte gözdeðmesinin tesirine ve isabet etmesinin sür'atine iþaret ve te'kid vardýr.

Hz. Peygamber (s.a.v.) Efendimiz yine þöyle buyurmuþtur:

"Allah (c.c.)'ýn kaza ve kaderinden sonra benim ümmetimden ölenlerin çoðu gözdeðmesindendir." (El-Bezzâr. Câbir b. Abdullah (r.a.)'dan rivayet etmiþtir.)

El-Elbânî bu hadis-i þerif için "Sahih" demiþtir.

Hafýz Ýbn-i Hacer de "Hasen" demiþtir.

Bazý insanlar bu nazar olayýný garip bulurlar.

Bazýlarý da dehþete kapýlýrlar. Bununla beraber olaylar onun varlýðýný tasdik etmektedir.

Nice kimse vardýr ki, Allah (c.c.) ona bolca mal ve nimet vermiþtir de bir hasedcinin nefsi o nimetlere takýlmýþtýr. Böylece o adamýn malý bir felâkete ve zarara uðramýþtýr. Yahut bütün malý ve mülkü yokolup gitmiþtir.

Yine nice insanlar ve özellikle de bazý kadýnlar vardýr ki, Allah (c.c.) onlara son derece fizikî güzellik vermiþtir de bir hasedcinin nefsi o güzelliklere takýlmýþtýr.

Böylece o güzele bir felâket.

Yahut bir hastalýk,

Ya da benzeri bir musibet gelmiþtir de uzman doktorlar onun tedavisinden âciz kalmýþlardýr.

NAZARDAN KORUNMA TEDBÝRLERÝ

Gözdeðmesi (nazar) illetine yakalanmadan önce korunmak için þu tedbirler alýnmalýdýr:

1) BÝRÝNCÝ TEDBÝR: Sabah ve akþam koruyucu dua, evrad ve zikirlere devam edilmelidir.

Onlarý okuyan kimseyi Allah (c.c.) nazardan muhafaza buyurur.

Okunacak sure ve dualar çoktur.

Bazýlarý þunlardýr:

Fatiha Suresi,

Ayetü'l-Kürsî,

Felâk Suresi,

Nâs Suresi,

Peygamber (s.a.v.) Efendimiz'in okuduðu muhtelif dualar.

Þimdi bunlarý açýklayalým:

a) Fatiha Suresi:

"Hamd, Âlemlerin Rabbi (olan) Allah'a mahsusdur.

O, Rahman ve Rahîm'dir.

Din gününün sahibidir.

Ancak sana kulluk ederiz ve yalnýz senden yardým dileriz.

Bizi doðru yola hidayet et.

Kendilerine nimet verdiklerinin yoluna (ilet). Gazaba uðrayanlarýn ve sapmýþlarýn yoluna deðil." (Fatiha, 1/1-7)

b) Ayetü'l-Kürsî:

"Allah, kendinden baþka hiçbir ilâh bulunmayan (Allah)'dýr.

O, Hayy ve Kayyûm'dur.

Onu ne bir uyku yakalar, ne de bir uyuklama.

Göklerde ve yerde bulunanlarýn hepsi onundur.

Onun izni olmadan katýnda hiç kimse þefaat edemez.

O, (kullarýnýn) yapmakta olduklarý þeyleri ve önceden yaptýklarýný bilir.

Onun dilemesi hariç, insanlar onun ilminden hiçbir þeyi tam olarak bilemezler.

Onun kürsüsü, gökleri ve yeri içine alýr.

Onlarý koruyup gözetmek, kendisine aðýr gelmez.

O yücedir, büyüktür." (Bakara, 2/255)

c) Felâk Suresi:

"De ki: (Karanlýðý yarýp sabahý ortaya çýkaran) sabahýn Rabbine sýðýnýrým.

Yarattýðý þeylerin þerrinden,

(Karanlýk çöktüðü zaman) bastýran gecenin þerrinden,

Sihir yapmak için düðümlere üfleyen büyücülerin þerrinden,

Ve kýskandýðý zaman kýskanç kiþinin hasedinden (Allah'a sýðýnýrým.)" (Felâk, 113/1-5)

d) Nâs suresi:

"De ki: Ýnsanlann Rabbine sýðýnýrým. Ýnsanlarýn melikine (mutlak sahibine).

Ýnsanlann ilâhýna (sýðýnýrým.)

Sinsi vesvesecinin þerrinden.

Ýnsanlann kalplerine þüphe ve tereddüt sokan.

Gerek cinlerden, gerek insanlardan." (Nâs, 114/1-6)

e) Peygamberimizin okuduðu muhtelif Dualar:

Nazara karþý þu duayý okumalýdýr:

"Yarattýðý þeylerin þerrinden Allah (c. c.)' in tam olan kelimelerine sýðýnýrým." (Ebu Davûd, Týp, 19; Dârimî, Ýsti'zan, 48; Muvatta, Ýsti'zan, 34; Ahmed b. Hanbel, 4/430)

Yine þu duayý okumalýdýr:

"Bütün þeytanlardan, zararlý hayvanlardan,

Kem gözlerden Allah (c.c.)'ýn tam olan kelimelerine sýðýnýrým.

Hiçbir iyinin ve kötünün yapamadýðý ve Allah (c. c.) 'in yaratýp vücuda getirdiði bütün þerlerin þerrinden,

Gökten inenlerin ve göðe çýkanlarýn þerrinden,

Yerde bitenlerin ve yerden çýkanlarýn þerrinden,

Gecenin ve gündüzün fitnelerinin þerrinden,

Ýyilik için kapý çalan hariç, gece ve gündüz her kapý çalanýn þerrinden Allah (c. c.) 'ýn tam olan kelimelerine sýðýnýrým.

Ey Rahman (olan Allah'ým)" (Buharî, Kitabü'l-Enbiya, 10; Müslim, Kitabu'z-Zikr, 54, 55; Ebu Davud, Kitabu't-Týb, 19; Kitabu'l-Edeb, 98; Tirmizî, Kitabu't-Týb', 18; Kitabu'd-Deavât, 40; Ahmed b. Hahbel, 2/181, 290, 375, 448, 4/57.)

Yine þu ayeti okumalýdýr:

"Doðrusu inkâr edenler, Kur'an'ý duyduklarý vakit (sana olan düþmanlýklarýndan dolayý) neredeyse gözleri ile seni yere sereceklerdi!

Hâlâ da (senin için) mutlaka o, delidir! Diyorlar.

Halbuki Kur'an, bütün âlemler için bir öðütten baþka bir þey deðildir." (Kalem, 68/51,52.)

Ýnsanlarýn ahvâline bakan kimse, nazar konusunda onlarda bir umursamazlýk olduðunu görür. Oysa ki, bilhassa bebeklerin ve küçük çocuklarýn þeriata uygun dualarla nazardan korunmalarý gerekir.

Resûlüllah (s.a.v.) Efendimiz, Hz. Hasan (r.a.) ve Hz. Hüseyin (r.a.)'ý þu dua ile koruyordu:

"Sizi, bütün þeytanlardan, Zararlý hayvanlardan, Kem gözlerden, Allah (c.c.)'ýn tam olan kelimelerine sýðýndýrýrým." (Buharî, Abdullah b. Abbas (r.a.)'dan rivayet etmiþtir.)

Resûlüllah (s.a.v.) Efendimiz, torunlarý olan Hz. Hasan (r.a.) ve Hz. Hüseyin (r.a.)'a hitaben yine þöyle derdi:

"Þüphesiz ki, sizin atanýz (Ýbrahim Aleyhisselâm) Ýsmail'i ve Ýshak'ý onlarla koruyordu." (Buharî, Ýbn-i Abbas (r.a.)'dan rivayet etmiþtir.)

2) ÝKÝNCÝ TEDBÝR: Nazar deðmesinden korunma yollarýndan biri de, korktuðu ve þüphelendiði kiþilerin yanýnda güzelliklerini teþhir etmemelidir.

Hafýz el-Baðavî "Þerhü's-Sünne" eserinde anlattýðýna göre, Hz. Osman b. Affan (r.a.) çok güzel bir çocuk görmüþtü.

Bunun üzerine, onu nazardan korumak için çocuðun velisine þöyle dedi: "Bu çocuðun çenesine siyah boya sürerek onun güzelliðini kamufle ediniz."

3) ÜÇÜNCÜ TEDBÝR: Gözdeðmesinden korunma yollarýndan biri de, görüp beðendiði bir þey hakkýnda, gören kiþinin bereketle dua etmesidir.

Bir kimse, kendi gözünün baþkasýna zarar vermesinden korkarsa, ona baktýðý zaman þöyle demelidir:

"Allah (c.c.) onu sana mübarek etsin." (Benzer ifade ile Bkz. Ebu Davud. Nikâh, 36; Tirmizî, Nikâh, 7; Ýbn-i Mâce, Ezan, 2; Ahmed b. Hanbel, Müsned, 3/281.)

Veya þöyle demelidir:

"Ya Rabbi! Ona mübarek eyle." (Benzer ifade ile Bkz. Müslim, Zühd, 74; Ebu Davud, Vitir, 31; Nesaî, Zekât, 12; Ýbn-i Mâce, Zühd, 8; Ahmed b. Hanbel, müsned, 3/108, 188, 5/77.)

Yahut þöyle demelidir:

"Mâþâallah (Allah ne güzel yapmýþ) Allah'tan baþka kuvvet (sahibi) yoktur." (Ebu Davud, Edeb, 101.)

Ya da buna benzer dualar etmelidir. O zaman Allah (c.c.)'ýn izni ile zarar defolur gider.

Ebu Ümâme (r.a.)'dan rivayete göre, Âmir b. Rebîa, Sehl b. Huneyf e uðramýþtý.

O sýrada Sehl b. Huneyf banyo yapýyordu.

Âmir b. Rebîa dedi ki: "Bugünkü gibi parlak bir cild görmedim."

Bunun üzerine Sehl b. Huneyf in durumu deðiþti.

Çok geçmeden sar'a nöbetine tutuldu. Bayýlýp yere düþtü.

Gelip Peygamber (s.a.v.) Efendimiz'e haber verdiler.

Ona þöyle dediler: "Yâ Resûlallâh! Sehl' in imdadýna yetiþ. Onu sar'a iletti tuttu ve yere düþtü."

Peygamber (s.a.v.) Efendimiz: "Kimin nazar etmesinden þüphe ediyorsunuz?" Diye sordu.

Dediler ki: "Âmir b. Rebîa'dan þüphe ediyoruz."

Bunun üzerine Resûlüllah (s.a.v.) Efendimiz þöyle buyurdu:

"Sizden biriniz kardeþinden hoþuna giden bir þey gördüðü zaman onun mübarek olmasý için dua etsin." (Ebu Ümâme rivayet etmiþtir.)

Daha sonra bir kap suya okudu ve Âmir'in o su ile abdest almasýný emretti.

Âmir de o su ile abdest aldý.

Ayrýca yüzünü yýkamasýný, Kollarýný dirseklere kadar yýkamasýný, Dizlerini yýkamasýný, Eteðinin iç kýsmýný yýkamasýný,

Ve yine üzerine su dökmesini emretti.

Zührî diyor ki: "Resûlüllah (s.a.v.) Efendimiz ayrýca ona, kabý ters çevirmesini emretti."

Hadis-i þerifte gözdeðmesinin ilacý beyan olunmuþtur. Buna göre, nazar eden kimsenin abdest azalarýný yýkadýðý ve bilhassa cildine temas eden iç çamaþýrlarýný yýkadýðý su alýnýr ve nazar olunan kimsenin arkasýndan dökülür.

Bir hadis-i þerifte Resûlüllah (s.a.v.) Efendimiz þöyle buyurmuþtur:

"Sizden yýkamanýz istenirse, yýkayýnýz." (Müslim rivayet etmiþtir.)

Yani, bir þahýs gelip de sizden birinizin abdest ve gusül suyundan elbisenin bir kýsmýna sürmek isterse, bunu yapsýn. Bundan dolayý ona kýzmasýn, demektir.

Kendi nefsinden, baþkasýna nazar deðmiþ olmasýndan þüphelenen ve endiþe duyan kimsenin yapmasý gereken þey, Allah (c.c.)'dan korkmasý ve gözdeðmesine sebep olabilecek þeylerden sakýnmasýdýr.

Bunun için Allah (c.c.)'ý çokça zikretmeye devam etmelidir.

Ýnsanlardan hoþa giden bir þey gördüðü zaman Allah (c.c.)'dan, onu mübarek kýlmasýný dilemelidir.

Yüce Allah (c.c.)'ýn, insanlara vermiþ olduðu nimetlere kesin olarak hased etmemelidir. Çünkü, eðer onlara hased ederse, sanki Rabbine karþý itirazda bulunmuþ gibi olur.

Ýþte bu da apaçýk bir hüsrandýr.

NAZAR DEÐMESÝNDEN SONRA

Yukarýda, nazar deðmemesi için alýnacak tedbirler ve korunma çareleri açýklanmýþtý.

Nazar deðdikten sonra da þeriata uygun çareler vardýr.

Kur'an-ý Kerim'de ve hadis-i þeriflerde bu hususa iþaret eden deliller bulunmaktadýr.

Yine þu sure ve ayetler dua maksadýyla okunmalýdýr.

a) Fatiha Suresi,

b) Ayetü'l-Kürsî,

c) Felâk Suresi,

d) Nâs Suresi,

e) Ayrýca Cebrail Aleyhisselâm'ýn, Resûlüllah (s.a.v.) Efendimiz'e okuduðu ve öðrettiði þu dua okunmalýdýr:

"Allah (c. c.) 'in ismi ile sana rukye ederim (okuyup üflerim).

Sana eziyet veren her þeyin þerrinden,

Her nefsin yahut hased edenin kem gözünün þerrinden Allah (c.c.) sana þifa versin.

Allah (c.c.)'in ismi ile sana rukye ederim" (Buharî, Kitabu't-Týb, 38; Müslim, Kitabu's-Selam, 40; Ebu Davud, Kitabu't-Týb. 19; Tirmizî, Kitabu'l-Cenâiz, 4; Ýbn-i Mâce. Kitabu't-Týb, 36. 37; Ahmed b. Hanbel, Müsned. 6/332.)

Yine Resûlüllah (s. a.v.) Efendimiz' in bir hastalýðý olduðu zaman Cebrail Aleyhisselâm gelir ve þu duayý okurdu:

"Allah (c.c.) 'in ismi ile sana rukye ederim (okuyup üflerim). Allah (c.c.) bütün hastalýklardan sana þifa versin.

Hased ettiði zaman hased edenin þerrinden ve bütün kem gözlülerin þerrinden (seni korusun.)" (Müslim, Hz. Âiþe (r.a.)'dan rivayet .etmiþtir.)

Bazý Ýslâm büyüklerinden nakledilmiþtir ki; gözden sakýnmanýn þartý, iyilikleri, güzellikleri, zînetleri gizlemektir. Bir kimsenin kendisini, ailesini veya çocuðunu süsleyip el âleme teþhir etmesi uygun deðildir.

Allâme Ýbnu'l-Kayyým diyor ki: "Kim bu dualarý okuyup tecrübe ederse, faydasýnýn derecesini ve ona ne kadar çok ihtiyaç bulunduðunu anlar. Bu dualar, nazar edenin tesirine mâni olur. Onu okuyan kimsenin imanýnýn kuvvet derecesine göre nazarýn etkisini giderir. Çünkü bu dualar silahdýr. Silah ise, kullanana göre etkili olur."

Kimi, tam merkezden vurur. Kimi de, ýskalar!

Abdullah es-Sâcî (r.a.)'ýn anlattýðýna göre, kendisinin çok güzel bir devesi vardý.

Birgün devesine binerek yol arkadaþlarý ile beraber sefere çýktý. Yolculardan biri vardý ki, gözü deðerdi. Bu durumu bilenler Abdullah'ý uyardýlar. Devesini o adamýn gözünden sakýnmasýný söylediler. Abdullah o adamýn, devesine bir zarar veremeyeceðini söyleyip pek aldýrmadý. Abdullah'ýn sözlerini ve davranýþýný da o adama anlattýlar. Adam, kendisini ispat etmek için Abdullah'ý kollamaya baþladý. Bir mola sýrasýnda Abdullah oradan ayrýlýnca, adam hemen gelerek deveye nazar etti. Biraz sonra deve hastalanýp yere düþtü. O sýrada Abdullah da çýkageldi. Deveyi o vaziyette görünce neler olduðunu sordu.

Dediler ki: "Sen gidince hemen o adam gelip deveye nazar etti.

Hayvana bakýnca o da bu hâle geldi."

Bunun üzerine Abdullah: "O adamý bana gösterin" dedi.

Onlar da gösterdiler. Abdullah, adamýn yanýna varýp karþýsýnda durdu.

Sonra þu duayý okudu:

"Allah (c.c.)'ýn ismiyle hapsedenin hapsinden, Kuru taþýn (þerrinden), Yakýcý kývýlcýmýn (þerrinden Allah 'c.c.)'a sýðýnýrým).

Nazar edenin gözdeðmesi, kendi aleyhine dönsün ve en sevdiði kiþinin üzerine dönsün.

Gözünü çevirip de (sema' ya) bak! Bir bozukluk görüyor musun? Sonra gözünü iki kez çevir de yine bak. Göz hor, Hakir, Bitkin ve ümidini kesmiþ olarak tekrar sana döner." (Bu duanýn son kýsmý, Mülk Suresi'nin 3. ce 4. ayetleridir. Bkz. Mülk, 67/3-4..)

Abdullah es-Sâcî bu duayý okuyunca gözdeðmesi kalktý.

Allah (c.c.)'ýn izni ile devesi iyileþti.

PEYGAMBERÝMÝZÝN (s.a.v.) RUKYELERÝ

Buharî'nin rivayetine göre, birgün Abdülaziz (r.a.), Hz. Sabit (r.a.) ile beraber Enes b. Mâlik (r.a.)'ýn ziyaretine gitmiþlerdi.

Hz. Sabit (r.a.): "Ya Ebâ Hamza! Biraz rahatsýzým" dedi.

Hz. Enes b. Mâlik (r.a.): "Senin üzerine Resûlüllah (s.a.v.) Efendimiz'in rukyesini okuyayým mý?" diye sordu.

Hz. Sabit (r;a.): "Oku" dedi.

Hz. Enes b. Mâlik þu rukyeyi okudu:

"Ey insanlarýn Rabbi! Zarar ve fitneyi gider. Þifa ihsan et. Þifa verici sensin. Senden baþka þifa verecek olan hiçbir kimse yoktur. Öyle bir þifa ver ki, hastalýktan eser kalmasýn." (Buharî, Abdülaziz (r.a.)'dan rivayet etmiþtir.)

Yine Resûlüllah (s.a.v.) Efendimiz hasta olan bazý ashabýný eliyle sýðayýp þöyle dua yapardý:

"Allah'ým! Ey insanlarýn Rabbi! Zarar ve fitneyi gider. Ona þifa ver. Þifa verici sensin. Senin þifandan baþka þifa yoktur. Öyle bir þifa ver ki, hastalýktan eser kalmasýn." (Buharî. Hz. Âiþe (r.a.)'dan rivayet etmiþtir.)

Resûlüllah (s.a.v.) Efendimiz yine þöyle buyurmuþtur:

"Ey insanlarýn Rabbi! Zarar ve fitneyi silip gider. Þifa, senin (kudret) elindedir. Senden baþka ona (yol) açýcý yoktur." (Buharî, Hz. Âiþe (r.a.)'dan rivayet etmiþtir.)

UYARILAR

1) BÝRÝNCÝ UYARI: Gözdeðmesi (nazar) bazan insanlardan olur. Bazan da cinlerden olur.

Mü'minlerin annesi Ümmü Seleme (r.a.)' dan rivayete göre, Resûlüllah (s.a.v.) Efendimiz, evinde bir kýz görmüþtü.

Kýzýn yüzünde bir deðiþme farketti ve þöyle buyurdu:

"Ona rukye yapýnýz (okuyup üfleyiniz). Çünkü onda gözdeðmesi (nazar) vardýr." (Buharî ve Müslim, Ümmü Seleme (r.a.)'dan rivayet etmiþlerdir.)

Hafýz el-Baðavî diyor ki: "Resûlüllah (s.a.v.) Efendimiz nazar deðmesine iþaret ederken cinlerden nazar deðmiþ olacaðýný kasdetmiþtir."

Deniliyor ki: "Cinlerin nazar etmesi, mýzrak ucundan daha tesirlidir."

Þüphe yok ki, insan kirli elbiselerini deðiþmek için çýkardýðý vakit, Yahut tuvalet ihtiyacýný gidermek için, Ya da bir baþka sebeple avret yerini açtýðý vakit cinlerin nazarýndan korunmak için dua etmelidir.

Bu da Cenab-ý Hakk'ýn ismini zikretmekle olur.

Resûlüllah (s.a.v.) Efendimiz þöyle buyurmuþtur:

"Onlardan (insanlardan) biri helaya girdiði zaman, baþka bir rivayette, elbisesini çýkarýp bir yere koyduðu zaman bismillah demesi, cinlerin gözleri ile Ademoðlunun avret mahallinin arasýnda bir perdedir." (Tirmizî. Sünen'inde ve Ahmed b. Hanbel de Müsned'inde rivayet etmiþlerdir.)

2) ÝKÝNCÝ UYARI: Cenab-ý Hakk'ýn ihsan ettiði saðlýðý, Güzelliði, Nâli olduðu nimetler ve sair sebeplerle gözdeðmesine hazýr olan kimse, daima tedbirli olmalý ve kendisini teþhir etmemelidir.

Özellikle kadýnlar kendi güzelliklerini ve bilhassa kýz çocuklarýnýn güzelliklerini aþýrý derecede teþhir etmemelidirler. Çünkü bunun sonucunda birçok üzücü olaylara þahit olunmaktadýr.

Bu konuda þâir diyor ki:

Kemâl sahibi sevilir,

Olgunluk baþta bir taçdýr.

Fakat yeri gelince onu

Nazardan koruyan ayba muhtaçtýr.

Resûlüllah (s.a.v.) Efendimiz Esma binti Umeys (r.a.)'a hitaben þöyle buyurmuþtur:

"Bana ne oluyor ki, kardeþoðullarýnýn cisimlerini zayýf görüyorum! Yardýma muhtaç duruma gelmiþler." (Müslim, Câbir b. Abdullah (r.a.)'dan rivayet etmiþtir.)

Bunlar Hz. Cafer b. Ebu Tâlib'in çocuklarý idiler.

Esma dedi ki: "Onlarýn bir hastalýklarý yok. Fakat onlara nazar deðdi."

Bunun üzerine Resûlüllah (s.a.v.) Efendimiz þöyle buyurdu:

"(O halde) sen onlara rukye yap. (okuyup üfle.)" (Ahmed b. Hanbel. Müsned, 3/333.)

3) ÜÇÜNCÜ UYARI: Ýnsanlardan bazýlarý rukye tedavisi (okuyup üfleme) talep ettikleri zaman okuyan kiþinin inancýnýn saðlam olup olmadýðýný, Maksadýný, Ýlmini araþtýrmýyorlar.

Bu sebeple de sahtekârlara, Büyücülere ve kötü maksadlý olanlara yöneliyorlar.

O bozguncular, yapýcý olmaktan çok yýkýcýdýrlar.

Hatta onlarýn içinde niceleri vardýr ki, haram olan þeyleri, Yahut bid'atlarý, Ya da þirk olan þeyleri insanlara emrederler. Böyle kimselerin þerlerinden muhafaza etmesini Yüce Allah (c.c.)'dan dileriz.

Rukye (okuyup üfleme) talep eden kimseye gereken þey, dikkatli olmasý ve iþini saðlam yapmasýdýr. Yani, ya kendisi okumalý, Yahut da buna ehil olan imanlý ve ihlâslý kimseleri bulmalýdýrlar.

Þunu da iyi bilmelidir ki; Eðer þeriatýn uygun gördüðü þartlar uygun olmazsa, rukye yapmak caiz olmaz.

Ýslâm þeriatýna uygun olan þartlar þunlardýr:

a) Okunan þeyler, Kur'an-ý Kerim ayetleri ya da Resûlüllah (s.a.v.) Efendimiz'in okuyup tavsiye buyurduðu dualar olmalýdýr.

b) Ayet ve hadisler orijinal metni ile ve mânâsý bilinerek okunmalýdýr.

c) Okuyanýn þunu da çok iyi bilmesi gerekir ki, rukye'nin kendisi hiçbir tesir icra etmez.

Her þey Allah (c.c.)'ýn takdiri ile olur.

Þifayý verecek olan da bizzat Allah (c.c.)'ýn kendisidir. O, bir þeyi sebep kýlmýþtýr.

d) Aslý esasý olmayan vehimlerden ve vesveselerden kaçýnarak,

Vesile olacak fiili iþleyerek sonucu Allah (c.c.)'a býrakmalý ve samimiyetle Cenab-ý Hakk'a tevekkül etmelidir.

Hz. Yusuf Aleyhisselâm'ýn kýssasýný anlatan þu ayetin mânâsýný derin derin düþünmeliyiz:

"Ayrý ayrý kapýlardan (þehre) girin (ki size nazar deðmesin.) Yine de Allah'ýn takdir ettiði bir þeyi ben sizden gideremem. Hüküm ancak Allah'ýndýr. Ben ona güvenip dayandým. Tevekkül edenler de yalnýz ona güvenip dayanmalýdýrlar." (Bkz. Yusuf, 12/67.)

e) Bilmelidir ki, gözdeðmesinden (nazardan) korunmak ve onu tedavi etmek, ancak Allah (c.c.)'dan ve onun Resûlü'nden gelen þeylerin doðruluðuna inanmakla mümkün olur.

Eðer bu konuda þüphe ve tereddütleri olursa, ilacýn tesiri de azalýr.

Link zu diesem Kommentar
Auf anderen Seiten teilen

Okunacak dualarin cetveli:

 

Fatiha Suresi,

Ayetü'l-Kürsî,

Felâk Suresi,

Nâs Suresi,

"Yarattýðý þeylerin þerrinden Allah (c. c.)' in tam olan kelimelerine sýðýnýrým."

"Bütün þeytanlardan, zararlý hayvanlardan,

Kem gözlerden Allah (c.c.)'ýn tam olan kelimelerine sýðýnýrým.

Hiçbir iyinin ve kötünün yapamadýðý ve Allah (c. c.) 'in yaratýp vücuda getirdiði bütün þerlerin þerrinden,

Gökten inenlerin ve göðe çýkanlarýn þerrinden,

Yerde bitenlerin ve yerden çýkanlarýn þerrinden,

Gecenin ve gündüzün fitnelerinin þerrinden,

Ýyilik için kapý çalan hariç, gece ve gündüz her kapý çalanýn þerrinden Allah (c. c.) 'ýn tam olan kelimelerine sýðýnýrým.

Ey Rahman (olan Allah'ým)"

"Doðrusu inkâr edenler, Kur'an'ý duyduklarý vakit (sana olan düþmanlýklarýndan dolayý) neredeyse gözleri ile seni yere sereceklerdi!

Hâlâ da (senin için) mutlaka o, delidir! Diyorlar.

Halbuki Kur'an, bütün âlemler için bir öðütten baþka bir þey deðildir."

"Sizi, bütün þeytanlardan, Zararlý hayvanlardan, Kem gözlerden, Allah (c.c.)'ýn tam olan kelimelerine sýðýndýrýrým."

"Þüphesiz ki, sizin atanýz (Ýbrahim Aleyhisselâm) Ýsmail'i ve Ýshak'ý onlarla koruyordu."

"Allah (c. c.) 'in ismi ile sana rukye ederim (okuyup üflerim).

Sana eziyet veren her þeyin þerrinden,

Her nefsin yahut hased edenin kem gözünün þerrinden Allah (c.c.) sana þifa versin.

Allah (c.c.)'in ismi ile sana rukye ederim"

"Allah (c.c.) 'in ismi ile sana rukye ederim (okuyup üflerim). Allah (c.c.) bütün hastalýklardan sana þifa versin.

Hased ettiði zaman hased edenin þerrinden ve bütün kem gözlülerin þerrinden (seni korusun.)"

"Allah (c.c.)'ýn ismiyle hapsedenin hapsinden, Kuru taþýn (þerrinden), Yakýcý kývýlcýmýn (þerrinden Allah 'c.c.)'a sýðýnýrým).

Nazar edenin gözdeðmesi, kendi aleyhine dönsün ve en sevdiði kiþinin üzerine dönsün.

Gözünü çevirip de (sema' ya) bak! Bir bozukluk görüyor musun? Sonra gözünü iki kez çevir de yine bak. Göz hor, Hakir, Bitkin ve ümidini kesmiþ olarak tekrar sana döner."

"Ey insanlarýn Rabbi! Zarar ve fitneyi gider. Þifa ihsan et. Þifa verici sensin. Senden baþka þifa verecek olan hiçbir kimse yoktur. Öyle bir þifa ver ki, hastalýktan eser kalmasýn."

"Allah'ým! Ey insanlarýn Rabbi! Zarar ve fitneyi gider. Ona þifa ver. Þifa verici sensin. Senin þifandan baþka þifa yoktur. Öyle bir þifa ver ki, hastalýktan eser kalmasýn."

"Ey insanlarýn Rabbi! Zarar ve fitneyi silip gider. Þifa, senin (kudret) elindedir. Senden baþka ona (yol) açýcý yoktur."

"Ayrý ayrý kapýlardan (þehre) girin (ki size nazar deðmesin.) Yine de Allah'ýn takdir ettiði bir þeyi ben sizden gideremem. Hüküm ancak Allah'ýndýr. Ben ona güvenip dayandým. Tevekkül edenler de yalnýz ona güvenip dayanmalýdýrlar."

Link zu diesem Kommentar
Auf anderen Seiten teilen

Dein Kommentar

Du kannst jetzt schreiben und Dich später registrieren. Wenn Du ein Konto hast, melde Dich jetzt an, um unter Deinem Benutzernamen zu schreiben.

Gast
Auf dieses Thema antworten...

×   Du hast formatierten Text eingefügt.   Formatierung jetzt entfernen

  Nur 75 Emojis sind erlaubt.

×   Dein Link wurde automatisch eingebettet.   Einbetten rückgängig machen und als Link darstellen

×   Dein vorheriger Inhalt wurde wiederhergestellt.   Editor leeren

×   Du kannst Bilder nicht direkt einfügen. Lade Bilder hoch oder lade sie von einer URL.

×
×
  • Neu erstellen...