Zum Inhalt springen
Qries Qries Qries Qries Qries Qries

Empfohlene Beiträge

Rüyanýn dinimizde bir baðlayýcýlýðý var mýdýr? Gördüðümüz rüyalarý gerçek hayat ve geleceðimiz açýsýndan nasýl deðerlendirmeliyiz? Rüya ile amel etmek ne derece doðrudur ?

 

Cevap

 

Rüya ve Gelecekten Haberler

 

Hemen herkes, her gece rü'ya görür. Bu rüyalarýn bir kýsmý, karmakarýþýk þeylerdir. Bir kýsmý, günlük olaylarýn rüyaya yansýmasýdýr. Bir kýsmý da, daha önceden hiç düþünülmeyen, hayal edilmeyen þeylerin görülmesidir. Gördüðümüz rüyalarý kaynaklarý bakýmýndan üç grubta toplayabiliriz:

1. Rahmanî

2. Nefsanî

3. Þeytanî

 

Bunlardan nefsanî rüya, ya geçmiþe dair hatýralarýn, veya kiþinin arzu ettiði þeylerin görülmesidir. Þeytanî rü'ya, þeytanýn telkîniyle görülen rüyalardýr. Rahmanî rüya ise, ya doðrudan doðruya Allah tarafýndan veya melek vasýtasýyla kalbe yansýyan ve gaybî manalarý taþýyan rüyalardýr. Bizim asýl olarak üzerinde duracaðýmýz, Rahmanî rüyalar kýsmý olacaktýr. Rü'yanýn bu kýsmýna "sadýk rüya" veya "salih rüya" da denilmektedir.

 

Konunun örneklerine geçmezden önce, bir meseleyi kýsaca ele almakta fayda görüyoruz. Þöyle ki: Freud'un temsil ettiði "Psikanaliz okulu" rüyalarý deðerlendirirken "Rahmanî rü'ya" kýsmýný, nazar-ý dikkate almamaktadýr. Bu görüþün temsilcisi olan Freud'a göre, “rüyalar içimizden ve dýþýmýzdan gelen etkilerden þekillenir. Hayal, bu etkileri biçimlendirilir. Rüyalarýmýzda önceden yaþadýðýmýz olaylarýn izleri vardýr. Çocuðun arzu edip de ulaþamadýðý þeyleri gece rüyasýnda görmesi gibi, her insan rüyasýnda, tatmin olmamýþ isteklerini elde ettiðini görür. Dînî inançlar veya kültürel baský sebebiyle þuur altýna itilmiþ istekler, rüyada su yüzüne çýkar. Görülen rüyalar, özellikle cinsî temayüllerin sembolik bir tezahürü durumundadýr.”

 

Her türlü rüyada bir cinsî temayül izi görmeye çalýþmak, bütün rüyalarý, sadece iç ve dýþ çevrenin tesirinde meydana geliyor sanmak, Ýslamî bir bakýþla bakýldýðýnda hiç de kabul edilir bir görüþ deðildir. Rüyalarý þuuraltýyla izah etmek bazý rüyalar için doðru olabilir. Fakat genelleme yaparak her rüyayý bununla izaha kalkmak doðru deðildir.

 

Öyle rüyalar vardýr ki, bunlar þuuraltýndan yansýyan birer görüntü olmayýp gaybdan kalp gözüne akseden parýltýlardýr.

 

Dolayýsýyla, psikanaliz okulunun rüyalara bakýþ açýsý, ancak bazý rüyalarý açýklayabilir, yoksa bütün rüyalarý deðil. Hemen her insan çok nadir de olsa, "Rahmanî rüya" dediðimiz gaybî mesajlar ve sýrlar taþýyan rüya çeþidine muhatab olmuþ ve olmaktadýr. Rüyada görülüp diðer gün, hatta yýllar sonra aynen çýkan rüyalar hiç de az deðildir. Bu þekilde gaybî mesaj taþýyan rüyalar, levh-i mahfuzda yazýlý olan þeylerin kalb aynasýna yansýmasýyla meydana gelir. Uyku halinde insanýn duygularý istirahat halinde olmakla beraber, hayal uyanýkken olduðu gibi, yine faal durumdadýr. Bundan dolayý levh’i mahfuz'dan kalbe yansýyan þeyler, hayalin giydirdiði bir suret ve temsille hatýrda kalýr. Kiþi uyandýðý zaman, hayalin giydirdiði bu suret ve temsilleri hatýrlar.

 

Rüyay-ý sadýkanýn bir yönü, kiþiye teselli vermeye, ona gaybî müjdeler getirmeye bakar. Hz. Peygamber, bu tür rüyadan "mübeþþirat" olarak bahsetmiþ ve þöyle buyurmuþtur:

 

 

"Risalet ve nübüvvet bitti. Benden sonra ne bir nebî gelecektir, ne de rasul... Lâkin "mübeþþirat" vardýr. Sahabe "Mübeþþirat nedir Ya Resulallah" diye sorar. Hz. Peygamber "Müslüman kiþinin gördüðü rüya" der. O, nübüvvetin cüzlerinden bir cüzdür." (Tirmizi, Rüya, 2)

 

 

Rasulullah'a vahyin sadýk rüyalar þeklinde baþlamasý, üstteki hadisi anlamamýza yardýmcý olmaktadýr. Hz. Aiþe'nin haber verdiði gibi, vahyin baþlangýcýnda Resulullahýn gördüðü rüyalar, sabahýn aydýnlýðý gibi açýk ve nettir. (Buhari, Bed'ü'l vahy, 3).

 

Peygamber efendimizin annesi Hz. Amine, vefatýna yakýn oðluna þunlarý söyler:

 

 

“Yavrum, rüyamda bana bildirilenler doðru ise, Sen insanlýðý kurtaracak kiþi olacaksýn.”

 

 

Kur'an-ý Kerîm'de, özellikle Yusuf suresinde rüyadan çokça bahsedilir. Bu surede bahsedilen ilk rüya Hz. Yusuf'un çocukluðunda gördüðü bir rüyadýr. Hz. Yusuf, bu rüyasýnda onbir yýldýzý, güneþ ve ayý kendisine secde ederlerken görür. Rüyayý babasýna anlatýr. Bunun üzerine babasý der ki:

 

 

"Rabbin seni böylece seçkin kýlacak. Sana ‘ehadisin tevilini’ öðretecek ve bundan önce atalarýn Ýbrahim ve Ýshak üzerine nimetini tamamladýðý gibi, senin ve Yakup oðullarýnýn üzerine de nimetini tamamlayacaktýr. Muhakkak ki Rabbin Alim'dir, Hakim'dir." (Yusuf, 6).

 

 

Hz. Yusuf'a öðretilen "ehadisin te'vîli", bir yönüyle "rüya tabiri" þeklinde açýklanmaktadýr. "Ýlâhî vahy ve iþaretin inceliklerini anlamak"; "meydana gelen olaylardan bunlarýn neticelerini hissetmek" þeklinde de deðerlendirilmektedir.

 

Bu rüya uzun yýllar sonra gerçekleþir. Hz. Yusuf, uzun maceralardan sonra Mýsýr Maliye bakaný olur. Anne- babasýný, kardeþlerini Mýsýr'a getirir. Onlar, Hz. Yusuf'un manevî büyüklüðü ve maddî saltanatý karþýsýnda saygý ile eðilirler. O zaman Hz. Yusuf, babasýna yýllarca önce gördüðü rüyayý hatýrlatýp þöyle der:

 

 

"Ey babacýðým. Ýþte bu, daha önce gördüðüm rüyanýn te'vîli. Rabbim onu gerçek kýldý." (Yusuf, 100).

 

 

Görüldüðü gibi, Hz. Yusuf rüyasýnda anne- baba ve kardeþlerini sembollerle görmüþtür. On bir yýldýz kardeþlerini, güneþ ve ay ise, anne- babasýný temsil etmektedir. Onlarýn secde etmeleri, Hz. Yusuf'un maddî- manevî büyüklüðünü göstermektedir.

 

Hz. Yakub, Yusuf'un rüyasýndaki sembollerin dilini çözmüþ, o rüyadaki gaybî mesajý yakalamýþtýr.

 

Yusuf suresinde zikredilen ikinci rüya, zindandaki iki kiþinin rüyasýdýr. Bunlardan biri üzüm sýktýðýný, diðeri de baþýnýn üstündeki ekmekten, kuþlarýn yediðini görür. Bir iftira neticesi zindanda bulunan Hz. Yusuf'tan, rüyalarýnýn tabirini isterler. Hz. Yusuf, bunlara önce tevhîd hakîkatýný anlatýr. Ardýndan, üzüm sýkanýn eski görevine döneceðini, diðerinin de asýlacaðýný haber verir. (Yusuf, 36-41).

 

Bu suredeki son rüya ise, Mýsýr hükümdarýnýn rüyasýdýr. Hükümdar rüyasýnda yedi cýlýz ineðin yedi semiz ineði yediðini görür. Ayrýca yedi tane ve yeþil ve kuru baþak müþahede eder. Rüyasýný etrafýndakilere anlatýr. Onlar yorum yapamadýklarýndan "anlamsýz rüyalar demeti" olarak nitelerler.

 

Bu rüyayý duyan zindandan kurtulan þahýs Hz. Yusuf'un rüya tabirciliðini hükümdara söyleyince rüyayý tabir ettirmesi için zindana gönderilir. Hz. Yusuf, "Bollukla geçen yedi yýldan sonra yedi yýl sürecek kýtlýk yýllarýnýn geleceðini" haber verir. (Yusuf, 43-49). Hz. Yusuf'un bu tabiri, masumiyetinin anlaþýlýp Mýsýr maliye bakaný olmasýna vesile olmuþtur. Rü'ya, tabir ettiði þekliyle gerçekleþir.

 

Hükümdarýn bu rüyasýndan, memleketin geleceðini düþünen kimselere rüyalarýnda, o konuda mesajlar geleceði manasý kendini hissettirmektedir.

 

Kur'an'da Hz. Peygamber'in birkaç rüyasýna da yer verilmiþtir. Bunlardan birisi, Hz. Peygamber'in Bedir savaþý öncesi gördüðü rüyadýr. Resullullah rüyasýnda, müþriklerin az olduðunu görmüþ ve bunu ashabýna müjdelemiþti. Ayet, bunu þöyle hikâye eder:

 

 

"O zaman Allah sana rüyanda düþmanlarýnýzý az göstermiþti. Eðer çok gösterseydi korkar ve cihada çýkýp çýkmama hususunda ihtilafa düþerdiniz. Fakat Allah, sizi korkudan ve ihtilaftan kurtarýp selâmete erdirdi. Þüphesiz O, gönüllerde olaný bilendir." (Enfal, 43).

 

 

Düþman sayýca çok olduðu halde Hz. Peygambere rüyada az gösterilmiþtir. Bu, mü'minlerin cesaretle, emin bir þekilde savaþa katýlmalarýný saðlamýþtýr. Bir cihetten bakýldýðýnda ise, onlarýn sayýca az gösterilmeleri, manen kuvvetsiz ve desteksiz olmalarýný temsîl etmektedir. Evet, sayýca çok idiler, ama kuru bir kalabalýktan ibarettiler. Kýymetli deðer ölçülerine, yüce ideallere sahip deðillerdi. Bu yönden bakýldýðýnda, Hz. Peygambere onlarýn gerçek durumunun gösterildiði anlaþýlacaktýr.

 

Hz. Peygamberin Kur'an'da temas edilen bir baþka rüyasý Müslümanlarýn Mekke'ye giriþiyle ilgilidir. Hz. Peygamber Hudeybiye barýþýnýn olduðu sene, Mekke'ye girdiklerini, Beyt'i tavaf ettiklerini görmüþ, bunu ashabýna haber vermiþtir. Bunun o sene olacaðýný sanan ashab, Hudeybiye barýþýyla mahzun bir þekilde dönerlerken nazil olan Fetih Suresi onlarýn gönüllerine su serpmiþ, kederlerini gidermiþtir. Surenin rüya ile ilgili bölümü þöyle demektedir:

 

 

“And olsun ki Allah, Resulünün rüyasýný doðru kýldý. Allah'ýn dilemesiyle siz emniyet içinde, baþlarýnýzý traþ etmiþ ve kýsaltmýþ olarak, korkmadan Mescid-i Haram'a gireceksiniz." (Fetih, 27).

 

 

Bu rüya, bir sene sonra umre þeklinde, iki sene sonra da Mekke'nin fethi þeklinde gerçekleþmiþtir.

 

Kur'an'da zikredilen bu ibretli rüyalar gaybdan birer haber veya kudsî bir teselli, bir müjde manasý taþýmakta veya yol göstermektedirler. Zindandaki iki adamýn rüyalarý ve Mýsýr hükümdarýnýn rüyasý, Peygamberlerden baþkasýnda da, gaybî mesaj yüklü rüyalarýn olacaðýný göstermektedir.

 

Asrýmýz müfessirlerinden Seyyid Kutub Amerikada iken gördüðü bir rüyasýnda yeðeninin gözünde kan olduðunu görür. Mektupla yeðeninin durumunu sorduðunda, gözünde iç kanama olduðu ve tedavî gördüðünü öðrenir. Çýplak gözle görülmeyen iç kanama kýtalar ötesindeki amcasýna rüyada gösterilmiþtir. (Kutub, IV, 197)

 

Tarihte meþhur olmuþ nice rüyalar vardýr. Bunlardan birini naklediyoruz:

 

"Amerikan Cumhurbaþkanlarýndan Abraham Lincoln, rüyasýnda tiyatro seyrederken öldürüldüðünü görür. Rüyasýný dostlarýna anlatýr. Diðer gün tiyatroda iken, temsîlin heyecanlý bir sahnesinde reisin bulunduðu yere giren birisi, silâhýný onun baþýna boþaltýr, öldürür. (14 Nisan 1865)

 

 

Rüya tabiri

 

Tabir ifadesi “ubur” kökünden gelir. Bu ise, nehri bir kýyýdan diðer kýyýya geçmek anlamýna delalet eder. O zaman "rü'ya tabiri" ifadesi, rüyanýn zahirinden batýnýna geçiþi bildirir. Yani, "âlem-i misaldeki görüntülerin manalarýný, âlem-i þehadete geçirmek" demektir.

 

Rüyanýn tabirini bilmeyenler zahirin kýyýsýnda beklemeye mahkûmdurlar. Trafik iþaretleri, bilene bir þeyler söylerken, bilmeyenlerce birtakým þekillerden ibaret kalýr. Onun gibi, rüyadaki sembol ve iþaretler de âlem-i misâle ait harf ve kelimeler durumundadýr. O dili bilenlerce tercüme edilmeleri gerekmektedir. Rüyalarýn sembolik dilini bilmek, gaybî birtakým sýrlarý yakalayabilmeyi saðlayacaktýr.

 

Ýmam-ý Azam rüyasýnda peygamber efendimizin kabrine girip O'nun kemiklerini bir araya getirdiðini görür. Heyecan içinde uyanýr, "acaba ben peygamber efendimize karþý bir su-i edepte mi bulundum?" diye düþünür. Uzun süre rüyayý kimseye anlatmaz.

 

Sonunda dayanamayýp meþhur rüya tabircisi Ýbn-i Sirin'e gider. Ýbn-i Sirin rüyayý dinleyince "efendim, zatýnýzý tebrik ederim, çok güzel bir rüya görmüþsünüz. Siz, Resululah'ýn sünnetini bir araya getireceksiniz" der. Gerçekten de Ýmam-ý Azam ilk mezhep imamý olarak tarihe geçer.

 

Birgün birisi Ýbn-i Sirin'e gelip "rüyamda incir yediðimi gördüm, acaba tabiri nedir?" diye sorar. Ýbn-i Sirin, "incir bir meyvedir, nimete mazhar olacaðýnýza iþaret eder" der.

 

Aylar sonra bir baþkasý gelir, rüyasýnda incir yediðini, bunun ne anlama geldiðini sorar. Ýbn-i Sirin,"aman dikkat et, bugünlerde dayak yiyebilirsin" der.

 

Ýbn-i Sirinin çevresindeki talebeleri, adam ayrýldýktan sonra "efendim, aylar önce bir baþkasý gelmiþti, ayný rüyayý o zaman nimete mazhar olmak þeklinde yorumlamýþtýnýz. Bu farklýlýðýn sebebi nedir?" diye sorarlar. Ýbn-i Sirin gülerek cevap verir:

 

“Birinci adam rüyayý gördüðünde yaz mevsimiydi. Ýncir aðaçlarýnda meyve vardý. Ama ikinci adam rüyayý kýþýn gördü. Kýþýn incir aðaçlarýnda kuru dallar kaldý. Bu da ancak dayakta kullanýlýr."

 

Hadis kitaplarýnda "Kitabü'r Rüya" bölümleri vardýr. Bu bölümlerde peygamber efendimizin rüya tabirlerine yer verilir. Peygamber efendimiz sabah namazýndan sonra cemaatiyle sohbet eder, bu sohbet esnasýnda hem kendi gördüðü rüyalardan anlatýr, hem de sahabenin rüyalarýný tabir ederdi. Nümune olarak bazýlarýný zikrediyoruz:

 

Bir defasýnda peygamberimiz þöyle der: "Rüyamda bana süt ikram edildi. Doyuncaya kadar içtim, geriye kalaný da Ömer'e verdim."

 

Sahabe,"tabiri nedir ya Resulallah?" dediler. Peygamberimiz "ilim" buyurdular.

 

Bir keresinde peygamberimiz rüyasýnda çirkin, saçý baþý daðýnýk bir kadýn gördüðünü, bu kadýnýn Medine'den çýkýp Yahudilerin falan beldesine doðru gittiðini söyler. Tabirini de þöyle yapar: "Medine’de görülen salgýn hastalýk bitecek, ayný hastalýk yakýnda Yahudilerin falan beldesinde zuhur edecek."

 

Sahabenin biri sorar: "Ya Resulallah, rüyamda baþýmýn benden ayrý bir þekilde önümde gittiðini gördüm, acaba ne demektir?" Peygamberimiz þöyle cevap verir: "Þeytan seninle dalga geçmiþ, bunu sakýn baþkalarýna anlatma!"

 

Peygamber efendimiz, zaman zaman isimlerden de yola çýkarak rüya tabir ederdi. Bir rüyasýný þöyle anlatýr:

 

"Ukbe bin Rafi'nin evinde "tabe" denilen hurmadan ikram edildi." Sahabe, "ya resulallah, tabiri nedir?" diye sorunca þöyle yorumladý:

 

"Dünyada rif'at (yükseklik) bizim olacak. Ukba’da (ahiretde) þan u þeref bizim olacak. Artýk iþimiz yoluna girdi."

 

Peygamber efendimiz bu rüyayý tabirde isimleri kullanmýþtýr. "Artýk iþimiz yoluna girdi" þeklindeki ifade hadis metninde "tabe emruna" þeklinde geçer. Peygamberimiz burada hurmanýn isminden yola çýkarak bu manayý bildirmiþtir.

 

Mesela birisi rüyasýnda Metin isimli bir dostunu görse ve ona "Tevfik Abiyi göremiyorum. Acaba nerede?" diye sorsa, Metin ona "haberin yok mu? Tevfik Abi öldü" dese, böyle bir rüyada isimlerden yola çýkarak bazý anlamlar çýkarýlabilir. Muhtemelen, rüyayý gören þahýs önemli bir meselede muvaffak olamayacaktýr. Ama bu baþarýsýzlýk onu ümitsizliðe sevk etmemeli, metin olmalýdýr. Ayný þahýs bir baþka gün rüyasýnda Tevfik Abi'nin kapýsýný çalsa ve Tevfik Abi kapýyý açsa, artýk o kiþi için baþarý kapýsý açýlmýþtýr, muvaffak olacaktýr.

 

Ýnsan, rüyasýnda Ýsmet isimli iyi bir dostunun uçurumdan düþüp öldüðünü görse, bir takým günahlara girdiðine veya gireceðine bir mesaj olarak bunu algýlayabilir. Bir baþka sefer Ýsmeti hayatta görse, o günahlarýn menfi hallerinden kurtulduðuna bir alamet þeklinde yorumlayabilir.

 

Rüyalarda kullanýlan dil semboliktir. Bu semboller kiþiden kiþiye farklýlýk arzedebilir. Adeta her bir insan, kendi rüya alfabesini oluþturur, bunlarla rüya görür. Mesela, müslüman birinin rüyada köpek veya domuz görmesiyle, hristiyan birinin ayný þeyleri görmesi ayný anlamlarý taþýmayabilir. Çünkü köpek ve domuz Müslümana göre necistir, hristiyana göre ise sevimlidir.

 

Rüyada bize hýrlayan bir köpek gördüðümüzde, bu bize sataþacak birine iþaret edebilir veya en azýndan kendi nefsimizi sembolize eder.

 

Çünkü insanýn nefsi hiç de rahat durmaz, onu günahlara sevk etmek ister. Rüyada bir merkebin peþinde gittiðini gören biri "acaba nefsin gayr-ý meþru arzularýnýn peþinden mi gidiyorum?” diye kendini bir kontrol etmelidir. Rüyasýnda beyaz bir kuþun baþý üzerinde uçtuðunu gören biri, o günlerde sýra dýþý bazý imkânlara kavuþabilir, kýsmeti açýlabilir.

 

Rüyasýnda treni kaçýrdýðýný gören biri, bir fýrsatý kaçýrdýðýnýn alametini görmüþtür. Böyle bir rüyayý treni bilen ve onu göz göre göre kaçýrmanýn ýzdýrabýný yaþayan biri görebilir. Yoksa ömründe hiç tren görmemiþ biri, asla bu tür bir rüya göremez. Fýrsatý kaçýrma manasý, onun âleminde kendi bildiði bir tarzda yansýr.

 

 

Rüya ile amel edilir mi?

 

Kiþinin gördüðü sadýk rüya, yol gösterici, yönlendirici, bazan da teselli edici olmakla beraber, rüya bilgi vasýtalarýndan biri olarak kabul edilmez. Çünkü insan, rüyasýnýn sadýk olduðunu çoðu kere ancak o rüya gerçekleþtiðinde bilebilir. Nitekim görünüþte güzel nice rüyalar vardýr ki, o kiþinin hayatý boyunca gerçekleþmemekte ve nefsin bir arzu ve temmenîsinin rüyaya yansýmasýndan ibaret kalmaktadýr.

 

Kur'an-ý Kerimde Hz. Ýbrahim'in rüyasýna yer verilir. Hz. Ýbrahim rüyasýnda oðlunu kurban ettiðini görür. Bunu oðluna anlattýðýnda, oðlu tam bir teslimiyetle, "Babacýðým, sana emredileni yap. Ýnþaallah beni sabredenlerden bulacaksýn" der. (Saffat, 102-107). Hz. Ýbrahim buna teþebbüs eder. Ama Ýlâhî irâde, Ýsmail'in kurban edilmesi deðil, baba- oðulun imtihan edilmeleri olduðundan, Hz. Ýbrahim semadan gelen bir koç hediyesiyle taltîf edilir, Ýsmail yerine onu keser.

 

Burada þu noktayý unutmamak gerekir:

 

 

"Peygamberlerin rüyasý vahiydir" (Buhari, Vudu, 5).

 

 

Onun için þeytan onlarýn rüyasýna müdahalede edip telkînde bulunamaz. Fakat diðer insanlar için böyle bir teminat söz konusu olmadýðýndan, meselâ birisi rüyasýnda oðlunu kurban ettiðini görse, bu rüyayla amel edemez. Etse, evlâd katili olur.

 

Bir de, görülen rüya baþkasýný baðlayýcý bir hüküm getirmez. Meselâ, birisi "Ben rüyamda gördüm. Hz. Peygamber sizden þunlarý yapmanýzý istedi" dese, bu rüya baþkasý için delîl sayýlmaz. Zira ard niyetli kiþilerce kötüye kullanýma sebep olabilir. Dolayýsýyla “Hz. Peygamber sizden þunlarý yapmanýzý istedi" denilen kimse “ben de ayný rüyayý görünce, denilenleri yaparým” deme hakkýna sahiptir.

 

Ýmam-ý Rabbani'nin de dikkat çektiði gibi, “rüyalara itibar etmek ve onlara dayanmak doðru deðildir.” (Mektubat, 32. Mektub)

 

Þadi Eren (Doç.Dr.)

 

www.sorularlaislamiyet.com

Link zu diesem Kommentar
Auf anderen Seiten teilen

Dein Kommentar

Du kannst jetzt schreiben und Dich später registrieren. Wenn Du ein Konto hast, melde Dich jetzt an, um unter Deinem Benutzernamen zu schreiben.

Gast
Auf dieses Thema antworten...

×   Du hast formatierten Text eingefügt.   Formatierung jetzt entfernen

  Nur 75 Emojis sind erlaubt.

×   Dein Link wurde automatisch eingebettet.   Einbetten rückgängig machen und als Link darstellen

×   Dein vorheriger Inhalt wurde wiederhergestellt.   Editor leeren

×   Du kannst Bilder nicht direkt einfügen. Lade Bilder hoch oder lade sie von einer URL.

×
×
  • Neu erstellen...