Zum Inhalt springen
Qries Qries Qries Qries Qries Qries

10. Mektup


EMRE

Empfohlene Beiträge

Onuncu Mektub

 

(Ýki sualin cevabýdýr)

 

بِاسْمِهِ وَاِنْ مِنْ شَيْءٍ اِلاَّ يُسَبِّحُ بِحَمْدِهِ

 

Birincisi: Otuzuncu Söz'ün Ýkinci Maksadýnýn tahavvülât-ý zerrat tarifine dair olan uzun cümlesinin Hâþiyesidir.

 

Kur'an-ý Hakîm'de "Ýmam-ý Mübin" ve "Kitab-ý Mübin", mükerrer yerlerde zikredilmiþtir. Ehl-i tefsir, "Ýkisi birdir"; bir kýsmý, "Ayrý ayrýdýr" demiþler. Hakikatlarýna dair beyanatlarý muhteliftir. Hülâsa: "Ýlm-i Ýlâhînin ünvanlarýdýr" demiþler. Fakat Kur'anýn feyzi ile þöyle kanaatým gelmiþ ki: "Ýmam-ý Mübin", ilim ve emr-i Ýlahînin bir nev'ine bir ünvandýr ki; âlem-i þehadetten ziyade âlem-i gayba bakýyor. Yani zaman-ý hâlden ziyade, mazi ve müstakbele nazar eder. Yani, herþey'in vücud-u zâhirîsinden ziyade aslýna, nesline ve köklerine ve tohumlarýna bakar. Kader-i Ýlahînin bir defteridir. Þu defterin vücudu, Yirmialtýncý Söz'de, hem Onuncu Söz'ün Hâþiyesinde isbat edilmiþtir.

 

Evet þu "Ýmam-ý Mübin", bir nevi ilim ve emr-i Ýlahînin bir ünvanýdýr. Yani, eþyanýn mebadileri ve kökleri ve asýllarý, kemal-i intizam ile eþyanýn vücudlarýný gayet san'atkârane intac etmesi cihetiyle elbette desatir-i ilm-i Ýlahînin bir defteri ile tanzim edildiðini gösteriyorlar ve eþyanýn neticeleri, nesilleri, tohumlarý; ileride gelecek mevcudatýn proðramlarýný, fihristelerini tazammun ettiklerinden elbette evamir-i Ýlâhiyenin bir küçük mecmuasý olduðunu bildiriyorlar. Meselâ: Bir çekirdek bütün aðacýn teþkilâtýný tanzim edecek olan proðramlarý ve fihristeleri ve o fihriste ve proðramlarý tayin eden o evamir-i tekviniyenin küçücük bir mücessemi hükmünde denilebilir.

 

Elhasýl: Mâdem "Ýmam-ý Mübin", mazi ve müstakbelin ve

 

sh: » (M: 37)

 

âlem-i gaybýn etrafýnda dal-budak salan þecere-i hilkatin bir proðramý, bir fihristesi hükmündedir. Þu manadaki "Ýmam-ý Mübin", kader-i Ýlahînin bir defteri, bir mecmua-i desatiridir. O desatirin imlâsý ile ve hükmü ile zerrat, vücud-u eþyadaki hidematýna ve harekâtýna sevkedilir.

 

Amma "Kitab-ý Mübin" ise, âlem-i gaybdan ziyade, âlem-i þehadete bakar. Yani, mazi ve müstakbelden ziyade, zaman-ý hazýra nazar eder ve ilim ve emirden ziyade, kudret ve irade-i Ýlahiyenin bir ünvaný, bir defteri, bir kitabýdýr. "Ýmam-ý Mübin", kader defteri ise; "Kitab-ý Mübin", kudret defteridir. Yani: Herþey vücudunda, mahiyetinde ve sýfât ve þuunatýnda kemal-i san'at ve intizamlarý gösteriyor ki; bir kudret-i kâmilenin desatiri ile ve bir irade-i nafizenin kavanini ile vücud giydiriliyor. Suretleri tayin, teþhis edilip; birer miktar-ý muayyen, birer þekl-i mahsus veriliyor. Demek o kudret ve iradenin, küllî ve umumî bir mecmua-i kavanini, bir defter-i ekberi vardýr ki; herbir þey'in hususî vücudlarý ve mahsus suretleri ona göre biçilir, dikilir, giydirilir. Ýþte þu defterin vücudu "Ýmam-ý Mübin" gibi kader ve cüz'-i ihtiyarî mesailinde isbat edilmiþtir. Ehl-i gaflet ve dalalet ve felsefenin ahmaklýðýna bak ki: Kudret-i Fâtýranýn o Levh-i Mahfuzunu ve hikmet ve irade-i Rabbaniyenin o basirane kitabýnýn eþyadaki cilvesini, aksini, misalini hissetmiþler; hâþâ "Tabiat" namýyla tesmiye etmiþler, körletmiþler. Ýþte "Ýmam-ý Mübin"in imlâsý ile, yani kaderin hükmüyle ve düsturu ile kudret-i Ýlâhiye, icad-ý eþyada herbiri birer âyet olan silsile-i mevcudatý, "Levh-i Mahv-Ýsbat" denilen zamanýn sahife-i misaliyesinde yazýyor, icad ediyor, zerratý tahrik ediyor.

 

Demek harekât-ý zerrat o kitabetten, o istinsahtan; mevcudat, âlem-i gaybdan âlem-i þehadete ve ilimden kudrete geçmelerinde bir ihtizazdýr, bir harekâttýr. Amma "Levh-i Mahv-Ýsbat" ise, sabit ve daim olan Levh-i Mahfuz-u Azam'ýn daire-i mümkinatta, yani mevt ve hayata, vücud ve fenaya daima mazhar olan eþyada mütebeddil bir defteri ve yazar bozar bir tahtasýdýr ki, hakikat-ý zaman odur. Evet herþey'in bir hakikatý olduðu gibi, zaman dediðimiz, kâinatta cereyan eden bir nehr-i azîmin hakikatý dahi "Levh-i Mahv-Ýsbat"taki kitabet-i kudretin sahifesi ve mürekkebi hükmündedir.

 

لاَ يَعْلَمُ الْغَيْبَ اِلاَّ اللّهُ

 

sh: » (M: 38)

 

Ýkinci Sual: Meydan-ý Haþir nerededir?

 

Elcevap: وَالْعِلْمُ عِنْدَ اللّهِ Hâlýk-ý Hakîm'in herþeyde gösterdiði hikmet-i âliye, hattâ tek küçük bir þey'e, çok büyük hikmetleri takmasýyla tasrih derecesinde iþaret ediyor ki: Küre-i Arz, serseriyane, bâd-i heva azîm bir daireyi çizmiyor. Belki mühim bir þey etrafýnda dönüyor ve meydan-ý ekberin daire-i muhitasýný çiziyor, gösteriyor ve bir meþher-i azîmin etrafýnda gezip, mahsulat-ý maneviyesini ona devrediyor ki; ileride o meþherde, enzar-ý nâs önünde gösterilecektir. Demek yirmibeþ bin seneye karib bir daire-i muhitanýn içinde, rivayete binaen Þam-ý Þerif kýt'asý bir çekirdek hükmünde olarak o daireyi dolduracak bir meydan-ý haþir bastedilecektir. Küre-i Arz'ýn bütün manevî mahsulatý, þimdilik perde-i gayb altýnda olan o meydanýn defterlerine ve elvahlarýna gönderiliyor ve ileride meydan açýldýðý vakit, sekenesini de yine o meydana dökecek; o manevî mahsulatlarý da, gaibden þehadete geçecektir. Evet Küre-i Arz bir tarla, bir çeþme, bir ölçek hükmünde olarak o meydan-ý ekberi dolduracak kadar mahsulat vermiþ ve onu istiab edecek mahlukat ondan akmýþ ve onu imlâ edecek masnuat ondan çýkmýþ. Demek Küre-i Arz bir çekirdek ve meydan-ý haþir, içindekilerle beraber bir aðaçtýr, bir sünbüldür ve bir mahzendir. Evet nasýlki nuranî bir nokta, sür'at-i hareketiyle nuranî bir hat olur veya bir daire olur. Öyle de: Küre-i Arz sür'atli, hikmetli hareketiyle bir daire-i vücudun temessülüne ve o daire-i vücud mahsulatýyla beraber, bir meydan-ý haþr-i ekberin teþekkülüne medardýr.

 

قُلْ اِنَّمَا الْعِلْمُ عِنْدَ اللّهِ

 

اَلْبَاقِى هُوَ الْبَاقِى

 

Said Nursî

Link zu diesem Kommentar
Auf anderen Seiten teilen

Gast
Dieses Thema wurde nun für weitere Antworten gesperrt.
×
×
  • Neu erstellen...