Zum Inhalt springen
Qries Qries Qries Qries Qries Qries

Empfohlene Beiträge

  • 2 Wochen später...
  • Antworten 85
  • Erstellt
  • Letzte Antwort

Top-Benutzer in diesem Thema

Baþbakan nasýl yanýltýlýr?

 

Askeri kiþilerin sivil mahkemede yargýlanmasýnýn önünü açan yasal düzenlemenin Meclis'te kabul edilip yürürlüðe girdiði günden itibaren bir paniktir gidiyor. Herkesi Cumhurbaþkaný Gül'ün yasayý onaylarken koyduðu þerh doðrultusunda 'En kýsa zamanda düzenleme yapma' telaþý sardý.

 

Cumhurbaþkaný'nýn 'Uygulanmada askerlik hizmeti bakýmýndan disipline ve hukuki güvencelere iliþkin olarak ortaya çýkmasý muhtemel tereddütleri giderecek yasal düzenlemelerin yapýlmasýnda fayda gördüðü; belirtilen hususlarda gerekli yasal düzenlemenin ivedilikle yapýlmasýnýn uygun olacaðýný belirttiði' kaydedilince çoðu kimsenin zihninde mevcut mevzuatta yeterli güvence olmadýðý, bundan böyle bir savcýnýn rastgele bir ihbara veya gazete haberine dayanarak genelkurmay baþkaný ya da ordu komutanlarý hakkýnda soruþturma açabileceði, daha ötesi bu kiþileri ifadelerini almak için adliyeye davet edebileceði kanaati oluþtu.

 

AKP adýna TV ekranlarýndan yapýlan konuþmalarda, hükümet adýna yapýlan açýklamalarda ki konuþanlar hukukçu kimliði bilinen kiþilerdi- 'noksanýn farkýnda olunduðu, yeni yasama dönemi baþlar baþlamaz konunun ele alýnýp çözüleceði, dolayýsýyla endiþeye mahal olmadýðý' ifade edilir oldu. Ve sanýyorum -ki Tayyip Erdoðan da estirilen havaya bakýp telafi edici bir düzenleme için onay verdi.

 

Oysa yeni adý 'Memurlar ve diðer kamu görevlilerinin yargýlanmasý hakkýnda kanun' olan eski Memurin Muhakemat Kanunu'nda bu konuda yeterli güvence hatta fazlasý mevcut.

 

Kanunun 3. maddesinin 2004'te deðiþtirilen halinde 'Bakanlar Kurulu kararýyla veya Baþbakanlýk ve bakanlýklarla, baðlý kuruluþlarýn merkez teþkilatýnda görevli olup ortak kararla atanan memurlar' diye tanýmlanan kiþiler hakkýnda ancak ilgili bakan veya baþbakanýn izniyle soruþturma açýlabileceði hükme baðlanýyor... Genelkurmay baþkanlarýnýn bakanlar kurulu kararýyla, komutanlarýn üçlü kararnameyle atandýðý düþünüldüðünde yasaya göre Baþbakan'ýn veya Milli Savunma Bakaný'nýn izni dýþýnda bir savcýnýn silahlý kuvvetlerin komuta kademesi hakkýnda dava açmak bir yana soruþturma yapmasý bile söz konusu deðil. Daha ötesi ayný yasanýn 4. maddesine göre savcýlarýn kaybolma ihtimali bulunan delilleri tespitten baþka bir iþlem yapmalarý yasak: "Cumhuriyet baþsavcýlarý, memurlar ve diðer kamu görevlilerinin bu kanun kapsamýna giren suçlarýna iliþkin herhangi bir ihbar veya þikayet aldýklarýnda veya böyle bir durumu öðrendiklerinde ivedilikle toplanmasý gerekli ve kaybolma ihtimali bulunan delilleri tespitten baþka hiçbir iþlem yapmayarak ve hakkýnda ihbar veya þikâyette bulunulan memur ve diðer kamu görevlisinin ifadesine baþvurmaksýzýn evrakýn bir örneðini ilgili makama göndererek soruþturma izni ister."

 

Kanun genel nitelikte ihbar ve þikayetlerin dikkate alýnmayacaðýný, ihbar veya þikayetin, kiþi, olay belirtilmediði, suça dair ciddi bulgu ve belgeye dayandýrýlmadýðý takdirde iþleme konulmayacaðýný öngörüyor. Þayet ihbar-þikâyet konusu olay ilgili kamu kurumunda ele alýnýp ön inceleme yapýlmýþsa, savcýlar ancak ellerine yeni bir belgenin geçtiðini ve bu belgenin hükmü deðiþtirecek nitelikte olduðunu gerekçe göstererek soruþturma izni isteyebiliyorlar.

 

Türkiye'nin gündemindeki düzenleme ve oluþan gerginliðin 'Ergenekon Davasý' diye ünlenen dosya/soruþturma ve gerçek olup olmadýðý henüz kesinlik kazanmayan 'Ýrticayla Mücadele Belgesi' dolayýsýyla yaþandýðýný biliyoruz. Bu konularda soruþturma ve yargýlama yetkisinin askeri mahkemede mi yoksa adli yargýda mý olduðu tartýþmasýnýn devam ettiðini de.. Ancak gerek Silahlý Kuvvetlerin görev tanýmlamasýný yapan Ýç Hizmet Kanunu gerekse yürürlükteki Askeri Ceza Kanunu'na dayanýlarak; hükümetin, bir siyasi partinin ya da bir grubun muzýr olduðu kanaatiyle bunlarý kamuoyu nezdinde gözden düþürülmeye veya suçlu mevkiine sokulmaya matuf plan ve provakasyon hazýrlamayý 'Askeri görev' saymak, dolayýsýyla bu yolda faaliyetleri askeri suç kapsamýnda görmek akýl ve iz'anla baðdaþýr bir durum deðil.

 

Özetle; bir suçun askeri nitelikte olup olmadýðýnýn göstergesi, suçlunun/ suçlularýn asker olmasý deðil, iþlenen suçun kanunun askeri hizmet olarak tanýmladýðý nitelikte görevin ifasý sýrasýnda meydana gelip gelmediðidir.

 

Avni Özgürel, Radikal, 15.07.2009

Link zu diesem Kommentar
Auf anderen Seiten teilen

FADÝME Þahin’i hatýrlýyor musunuz? Birçoðunuzun “Evet” diyeceðine eminim.

Birçoðunuz da birkaç detay verince, biliyorum diyecektir. Ne garip, bir dönem günlük hayatýmýzýn tam ortasýna bomba gibi düþmüþtü Fadime Þahin ve onu seks tuzaðýna düþüren Aczmendi tarikatý þeyhi Müslüm Gündüz. Upuzun saçlarý,

sakallý ve elinde asasýyla dolaþan bu tarikat þeyhi ve renkli gözleri aðlamaktan þiþmiþ güzel yüzlü tesettürlü kýzýn dramý, her gece televizyonlar aracýlýðýyla evimizdeydi. “Pes artýk!” demiþtik. Din uðruna neler yapýlýyor! Þimdi daha iyi hatýrladýnýz herhalde. Sonra malum 28 Þubat’ýn geliþi, tanklarýn yürüyüþü... Türkiye’nin kaderi darbelerin, bu sefer “postmodern”i gelmiþti. Fadime Þahin unutuldu gitti... S

 

onra galiba Reha Muhtar yýllar sonra buldu ortaya çýkardý. Estetik ameliyat yaptýrmýþtý ve baþýný açmýþtý. Ne gariptir ki bu durum kimseyi þaþýrtmamýþtý. Öyle çok manipülasyon, öyle çok yanlý haberler yapýlýyordu ki... Neyi yazýp çizeceðimize, neye inanacaðýmýza þaþýrmýþtýk. Fadime Þahin-Müslüm Gündüz basýlmasý, 28 Þubat sürecinin kuþkusuz tek nedeni deðil ama gidiþatý hýzlandýran etkilerinden biri olmuþtu. Kamu vicdaný yaralanmýþtý. Bu kýsa zihin tazelemeden sonra gelelim bugüne... Geçtiðimiz günlerde Yeni Þafak, Ergenekon soruþturmasý kapsamýnda ifadesine baþvurulan bir gizli tanýðýn söylediklerini okuyucularýna þöyle aktardý.

 

“Fadime Þahin, aslýnda pavyonda çalýþan bir telekýzdý. Oradan alýnýp, özel bir görevle Aczmendi Lideri Müslüm Gündüz’ün metresi haline getirildi. O dönemde yine gündemde olan cinci hoca Ali Kalkancý da aslýnda bir alkolikti. Bütün bu isimler Refahyol’u düþürmek için organize edildi”

 

Bazýlarýný acý acý gülümseten, bazýlarýna “Hadi caným, saçma” dedirten bu bilgiyi doðrulamak aslýnda çok kolay olmalýydý. Bulursun Fadime Þahin’i, anlatýr olup biteni. Ergenekon savcýlarý da ayný þeyi yaptý. Fadime Þahin’i tanýk statüsünde ifade vermeye çaðýrmak istediler. Ama bulamadýlar. Fadime Þahin, sanki buhar olup uçmuþtu. Buhar olup derken abartmýyorum.

 

NASIL MI?

 

Fadime Þahin’in bu ülkede, hatta bu dünyada yaþadýðýna dair ortada ne bir belge, neresmi, ne de kiþisel bir evrak var. Þahin’in nüfus kayýtlarý, SSK kayýtlarý yok. Hepimizin günlerce izlediði Müslüm Gündüz basýlmasýnýn ardýndan gelen mahkeme kayýtlarýnda ise kendisinden üstünkörü bahsediliyor. Sadece bir iki cümle. Ýnanabiliyor musunuz? Ortada Fadime Þahin diye biri yok artýk.

 

PEKÝ NE OLDU?

 

Önce Fadime Þahin’in geçmiþiyle baþlayalým. Fadime Þahin, muhafazakâr bir aileden geliyor. 1972 Malatya Arguvan doðumlu. Hayat ona pek de adil davranmamýþ olacak ki 1995 yýlýna kadar Aksaray’da þu anda restoran hizmeti

veren bir mekânda, konsomatris olarak çalýþýyor. Bir gün kapýsýný iki kiþi çalýyor. Biri, kamuoyunun yakýndan bildiði, hatta geçtiðimiz günlerde Ergenekon kapsamýnda ifadesi alýnan bir isim S.S. Bu ismin önderliðinde Fadime Þahin bir süre Fatih’te dini bir eðitimden geçiriliyor, görüntüsü deðiþtiriliyor. Ardýndan Müslüm Gündüz ile tanýþtýrýlýyor. Gündüz ne kadar bu iþlerin içindeydi, bu kumpasa ne kadar kendi isteðiyle katýldý, bilemem. Benim araþtýrmalarým Fadime Þahin ile sýnýrlý. Fadime Þahin-Müslüm Gündüz iliþkisi planlanýrken Þahin bir iþadamýnýn yanýnda sekreter olarak iþe baþlýyor.

 

O iþyerinde iki ismi var. Bazýlarý kendisine “Kevser” diyor, bazýlarý “Fadime” diye sesleniyor. Çalýþtýðý þirketin ismi Avitaþ. Avitaþ 1969 yýlýnda Mak. Yük. Müh. Eþref Avdagiç tarafýndan kurulmuþ, kompozit plastikten komponentler imal eden ve otomotiv sanayiine yönelik çözümler üreten bir þirket. O dönem Pendik SSK’da kayýtlý olarak gözüken Fadime Þahin’in patronu ise Eþref Avdagiç’in oðlu Þekip Avdagiç. Fadime Þahin’i bizzat iþe alan da o. Ýyi de biz bu ismi nereden biliyoruz?

 

Þekip Avdagiç, Nuri Çolakoðlu’ndan boþalan 2010 Ýstanbul Kültür Baþkenti Yürütme Kurulu Baþkanlýðý’na gelen isim. Hadi bakalým buradan buyurun. Ne alaka yani? Biraz araþtýrdým. Avitaþ, Baþbakan Erdoðan’ýn Ýstanbul Belediye Baþkanlýðý döneminde kamuoyuna ÝGDAÞ yolsuzluðu olarak geçen tablonun da baþaktörü. Gerçi açýlan davalar zaman aþýmýndan düþmüþ ama Avitaþ’ýn ve Avitaþ’ýn eski ortaðýnýn kurduðu Kimelsan Kimya’nýn baþý, bir dönem naylon

faturalar konusunda epey aðrýmýþ. Aslýnda olup biteni anlamak zor olmasa gerek. O dönemdeki vergi beyannameleri ortada. Ama bu da baþka bir yazý konusu.

Dönelim Fadime Þahin’e... Ne dedik? Buhar oldu uçtu. Kanýt mý istiyorsunuz?

Buyurun TC kimlik numarasýný: TC 37570863278. Araþtýrýn bakalým ortada böyle biri var mý? Hani týpký þu ünlü Bourne Identity filmi gibi. Kadýna ait bütün bilgiler yok edilmiþ. Ben en iyisi mi size neler olduðunu anlatayým. Fadime Þahin o kanal bu kanal dolaþýp aðladýktan sonra birilerinin emriyle önce Hollanda’ya gönderilmiþ. Bir süre bu ülkede yaþayan Þahin, oradan Almanya’ya geçmiþ. Þimdi ise Türkiye’de ama Fadime Þahin olarak deðil.

 

PEKÝ ONU BUHAR EDEN KÝM?

 

Fadime Þahin, “Tanýk Koruma Programý”yla yeni bir kimlik kazanmýþ. Þu anda Türkiye’de ama Ýstanbul’da deðil. Yeniden estetik ameliyat yaptýrmýþ. Görenlerin söylediklerine göre yüzü fazla deðiþime uðramamýþ ama tarzý farklý. Baþý açýk, son derece modern giyimli. Hayatýný Ýstanbul dýþýnda sürdürüyor. Çalýþýyor ve yeni kimlik numarasý, yeni ismi ve yeni nüfus kayýtlarý var. Ýsmi mi ne olmuþ? Fadime Þahin’in artýk iki ismi var. Bu ismi ve soyadýný yayýnlamak doðru deðil diye düþünüyorum, o yüzden birinci ismi ve soyadýnýn baþ harflerini veriyorum.

 

Fadime Þahin, artýk Tuðba A.Y. olarak hayatýna devam ediyor. Geçtiðimiz günlerde Ýstanbul Emniyeti bünyesinde, sesiz sedasýz, ilk defa Tanýk Koruma Þube Müdürlüðü kuruldu ve baþýna da Organize Þube Müdür Yardýmcýsý, deneyimli

polis Azmi Araz getirildi. Bu geliþme bile resmi olmayan tanýk koruma programlarýndan duyulan rahatsýzlýðýn önemli bir göstergesidir.

 

Þimdi gelelim aklýmý kurcalayan sorulara:

 

1- Fadime Þahin, niye Tanýk Koruma Programý’na alýndý?

2- Fadime Þahin, neyin tanýðý?

3- Hayatý tehlikede mi? Kim tarafýndan tehdit ediliyor?

4- Fadime Þahin, Ergenekon soruþturmasý kapsamýnda tanýk olarak mý dinlenecek yoksa sanýk olarak mý tutuklanacak?

 

28 Þubat döneminin baþaktrislerinden Fadime Þahin’e ne olup bittiði, onun geçmiþi ve yaþadýklarýný bilmeye hakkýmýz var diye düþünüyorum. Üstelik 28 Þubat süreciyle ilgili bazý gerçeklerin ortaya çýkmasýný saðlayacaksa eðer,

çok daha önemli diye düþünüyorum. Fadime Þahin’in Tanýk Koruma Programý’yla buharlaþtýrýlmasý ise Türkiye’nin gündemini doðru algýlayabilmemiz için önemli bir bilgi.

 

NOT: HABERTÜRK, Fadime Þahin’in “MÝT’in koruma programý” ile kimlik deðiþtirdiði iddialarý üzerine MÝT’i aradý. Teþkilat adýna verilen yanýtta “Teþkilatýn bir tanýk programý olmadýðý, hele hele Fadime Þahin ile herhangi bir ilgilerinin bulunmasýnýn dahi düþünülemeyeceði” açýklandý.

 

Habertürk

Balçiçek Pamir'in Yazisi.

Link zu diesem Kommentar
Auf anderen Seiten teilen

'Ergenekon'a paralel bir örgüt var'

 

http://www.moralhaber.net/resimler/haberler/65996.jpg

 

Tuncay Güney, Ergenekon, AK Parti ve Gülen'i bitirme planý, Albay Dursun Çiçek, Demokrat Parti ve Cindoruk, MÝT'in tavrý ve Alman istihbaratý hakkýnda önemli açýklamalar yaptý.

 

Mahmut Övür'ün röportajý

 

'Ergenekon'a paralel bir örgüt var'

Kanada'nýn Toronto kentinde Tuncay Güney'le iki saate yakýn konuþtuk. Sýk sýk TV'lere çýkýp konuþmasý güvensizlik yaratsa da herkes yeni geliþmeler hakkýnda ne düþündüðünü merak ediyor. Ayrýca Güney'in Türkiye ile iliþkisi de hayli sýcak. Ben de son dönemin önemli olaylarýný Güney'e sordum. Özellikle Almanya'nýn Türkiye ve bölge üzerindeki etkisiyle ilgili söyledikleri hayli çarpýcýydý.

 

"AK Parti ve Gülen'i bitirme planý": Bu büyük bir klasörden devþirme yapýlmýþ, özet çýkartýlmýþ bir kopya rapordu. Normalde zaten Ýslami kesim üzerine pek çok operasyon, askeri istihbaratça hazýrlanmýþtý. Tabii raporlar da dahil. AKP meselesi sonradan devreye girdi. Daha önce Tayyip Bey'le ilgili belediye baþkanlýðý döneminde de raporlar, planlar vardý.

 

Albay Dursun Çiçek: Savcýlýk bu konuda patinaj yaptý. Bu AKP ve Gülen'i bitirme belgeleri için fotokopi diyorlar. Benim elimden geçen birçok belge de fotokopi. Dikkat ederseniz Ergenekon savcýsýnýn elindeki hiçbir kâðýtta Ergenekon'un soðuk mührü bulunmuyor. O zaman fotokopi ile dava açýlýyor da þimdi neden açýlmasýn? Eðer Albay Çiçek'i býrakýyorsanýz, General Veli Küçük'ü de býrakmanýz gerekiyor.

 

Kürt meselesi çözülebilir mi?: Türkiye'nin önünden PKK'yý da kaldýrýrsanýz içerde birtakým kurumlarýn ne önemi kalacak? AB ve ABD diyor ki, "Ordu kýþlasýna geri dönsün." Ama içteki dinamikler bunu istemiyor. Türkiye için bir demokratikleþme planý uygulanmalý. Ama o paketler içine demokrasi sýkýþtýrýlmamalý. Mesela ben diyorum ki, Kürt sorunu Abdullah Öcalan'la biter. Bugün Öcalan kadar uluslararasý ve Türkiye'de dönen dolaplarý bilen bir adam yoktur. Ama o da konuþmuyor. Bence Öcalan yargýya güvenmiyor.

 

MÝT'in tavrý: MÝT tam sivil bir örgüt deðil. Ama pek çok þeyi biliyor. Özellikle Þenkal Atasagun birçok olayý iyi bilir. Mehmet Eymür de...

Ergenekon'a paralel bir örgüt daha var: Emniyet'te söylediðim kasetlerde bir yanlýþlýk yok. Doðrularý söyledim ama neden kabul etmedim. Ýþkence vardý. Bana diyorlar ki, "Adil Serdar Saçan'a dava aç." Ona niye dava açayým ki... Sadettin Tantan bakanlýk döneminde, "Ülkede Tapýnak Þövalyeleri örgütü var" dedikten sonra ben alýndým. Ergenekon'u kastediyordu. Eðer dava açacaksam Tantan'a açarým. Ben, en son beni alýrlar diyordum, en salak benim. Önce beni aldýlar. Saçan Ergenekon'un içinde deðil, Ergenekon'a paralel bir grubun içinde. Bu bir savaþ. Ergenekoncular ve Ergenekon'a paralel bir örgüt daha var. Bu iki örgütün kavgasý yaþanýyor ülkede.

 

Demokrat Parti ve Cindoruk: Cem Ersever Ýzmit Ýl Jandarma Alay Komutanlýðý'na gelmiþ, Veli Küçük'le görüþmüþtü. Oradan da Cindoruk'la Ankara'ya görüþmeye gitti. Cindoruk Türkiye'nin derin devletinin avukatýdýr. Cindoruk her þeyi bilir. Ýlginçtir o görüþmenin ertesi günü Cem Ersever öldürüldü.

 

Alman istihbaratý: Türkiye'de Alman Ýstihbaratý güçlüdür. Almanlar dünyada en iyi bilgi bankasýdýr. ABD'nin reklamý var ama Almanlar daha güçlü. Apoletli iþadamlarýnda da güçlüler. Eðer Ergenekon sayfalarý daha çok açýlýrsa altýndan Almanya çýkar. Bugün ikide bir Deniz Feneri diye bir dosya çýkarýyorlar. Ben hükümetin yerinde olsam ya da savcýlýðýn yerinde, Almanya, Ergenekon iliþkisini ve Kürt-Alman iliþkisi dosyasýný açarým. Beyrut'tan Lübnan'dan Abdullah Öcalan'la kavgalý olan Selim Çürükkaya'yý sözde Kýzýlhaç kaçýrmýþtýr Avrupa'ya. Hayýr, Veli Küçük yardýmcý olmuþtur. Çürükkaya'yý Almanlar yurtdýþýna çýkarmýþtýr. Yoksa Öcalan, Selim'i de öldürtebilirdi.

 

Ergenekon etnik bir gruptur: Almanya'nýn halen Ortadoðu'da ekonomik bir savaþý vardýr ve bu savaþý etnik gruplarý yönlendirerek yapýyor. Ergenekon etnik bir gruptur Türkiye içinde. Sadece Kürtler etnik grup deðildir. Bütün etnik gruplara bakýn, Cemalettin Kaplan gibi tüm gruplarda, sol gruplar da dahil, hepsinde Almanlar vardýr. Türkiye üzerinde deðil, Ýran üzerinde de ayný þekilde etkililer. Ýran istihbaratýný Almanlar eðitmiþtir.

 

Sabah, 19.07.2009

Link zu diesem Kommentar
Auf anderen Seiten teilen

Mustafa Sungur cemaatini yok etme plani

 

Arkadaslar, forum üyeleri, asagidaki notlari okuyun ve kücük dilinizi yutun. Bediüzzamanin talebelerinden olan Mustafa Sungur agabeyin "cemaatine" sizip, komplolar kurup, onu ve tüm nurculari yok etme plani. Ergenekon dosyasindan hepsi.

 

selamlar

 

cemil

 

.....

 

2.Ýddianamede Münafýk Yüksel Dilsizin Nur Cemaatine Sýzmasý ve Sungur Aðabeyi Çürütmek ve Cemaati Bölmek Çabalarý..

25 Mayýs 2009 Pazartesi, 18:51

 

 

 

Þüpheli Yüksel Dilsiz’den elde edilen siyah renkli ajandanýn incelenmesinde;

 

 

01. sayfasýnda Kendisinin Ýzmir ilinde Eyüp isimli þahsýn yanýnda olduðunu ve Cemaat

 

içerisinde ki þahýs ve kendisini sorguladýðý el yazýsý ile yazýlmýþ notun bulunduðu,

 

 

02. sayfadan -16 sayfaya kadar olan bölümde, El yazýsý ile þahýs ve yer isimleri yazýlmýþ

 

ve karþýsýnda telefon numaralarý olan ve plaka ve þahýslar hakkýnda kýsa notlar tutulduðu,

 

Bunlardan ÝÇJÞ-3 12-42572l4,M.Dirinci=537265 1306, Nureddin ýsp5327995839 Beþevler4s

 

18626 Konsolosluk 2123932121-2515030-2515289 (Hollanda Baþkonsolosluðuna ait olduðu) “,

 

Yavuz Astsubay Gelibolu Muhabere ,KD Yzb Ahmet 1 .Astsubay” gibi ýýotlar tuttuðu yer isimleri

 

ile kayýt ettiði telefon numaralarýnýn þahýslar adýna çýktýðý ancak bulunduðu yerler itibariyle notun

 

tutulduðu þahýslar hakkýnda elde edilen bilgilerin kaydedildiði,

 

18.sayfada el yazýsý ile “Selman BATTAL Astsubay Ankara Çubuk Hava Savunma, Ankara

 

Emek’teki Mehmet KURDOÐLUNA ait yerlerde sohbetlere katýlan astsubaylar” biri Kütahyalý

 

ýþýklar Bursa Askeri Lise mezunu (Binbaþý Habib ö… zamanýnda)” yazdýðý, bu þekilde kamu

 

görevlileri hakkýnda bilgi toplayarak kayýt tuttuðu,

 

20.SAYFADA el yazýsý ile “Adem BÝLGÝN Demetevler 12 cad. Demsa Bloklarý A Blok

 

Kat.2. Çevik Kuvvet Personeliyle istihbarat Birimlerindeki memurlarla ilgilenen yetkili- Sohbetler.

 

12.ead. Binnur Apartmanýnda yapýlýyor” þeklinde not olduðu, bu þekilde kamu görevlileri hakkýnda

 

bilgi toplayarak kayýt tuttuðu,

 

22.SAYFADA el yazýsý ile “Suç Örgütü Lideri Sedat PEKER’in adamlarý ve bunlarý takip

 

eden birim ve görevliyi” not ettiði,

 

26.SAYFADA el yazýsý ile “Kilise ve Rahipler hakkýnda ‘Türk Dünyasý Prespiteryan

 

Kiliseleri Rulýani Kurul Baþkaný Turgay ÜÇAL- Rahip 4584022- Santora 2456412 gibi isimlerin”

 

yer aldýðý,

 

28.SAYFADA el yazýsý ile Kilise ve Rahipler hakkýnda “Bursa Protestan Kiliseleri Feraizci

 

sok Duran Apt. No:9 Kat 2 Daire 6 -2245249 notlar ve Erkan MUMCU’ nun imzaladýðý ve açýlan

 

yer” yazdýðý,

 

30.SAYFADA el yazýsý ile; “Recep Tayip ERDOÐAN, Abdul Kadir AKSU, Vecdi

 

GÖNÜL “ isimlerinin not edildiði, Ayrýca Ruþen PINARBAÞI mali Melis sok 30/14 Sincan ve

 

Feyzi ALLAHVERDÝ 5052127645” notlarýný kayýt eden Ergenekon Silahlý Terör ÖrgütüÜyesi

 

Yüksel Dilsiz’ in Darbeye yönelik eylemler için Hükümette görevli Baþbakan ve Bakanlarýn

 

isimlerini kayýt ettiðinin anlaþýldýðý,

 

32, 34, 36, 40 ve 42. sayfalarda el yazýsý ile Kütahya baþlýðý altýnda Dershaneler, Ýlçeler ve

 

Þahýs Ayarlama notu, 34.sayfada Çanakkale baþlýðý altýnda Askeri personel isim görev yerleri

 

kaldýðý yerler, vakýf ve yurtlar hakkýnda bilgilerin bulunduðu,

 

44.SAYFADA el yazýsý ile “Ýnþaat Tb. Yavuz Astsubay Gelibolu(Bingöllü) Kd. Yüzbaþý

 

Ahmet(Muhabere), Gelibolu Ýlçe Merkez Kurdoðluna ait 7 Astsubay ve Rahmi Astsubay Gökçeada

 

notalarýndan sonra “siyasi camiasýnýn geniþ faaliyetleri ve m.s. ile görüþme tarihleri-Almancadan

 

gelen heyet hakkýnda geniþ malumat alýnmasý-daha önce verilen isimler üzerinde geniþ bilgi ve

 

detay elde edilip dosya haline getirilmesi” s.k-t.r.a.z i372.1678.k.a.t.s pm.2.sun. þifreleri yazýlarak

 

Siyasetçiler, Ülkemize gelen heyet ve tüm isimler hakkýnda geniþ araþtýrma yapýlarak dosya

 

oluþturulmasý gerektiðini not edildiði,

 

46. ve 50. Sayfalarda el yazýsý ile (Nerede ne zaman kiminle görüþtükleri ve muhteviyatý)

 

notunu kayýt ettiði, 50.Sayfada; Ýstanbul-Numan KURTULUÞ- Atýf ÖZBEY SP.Özel Kalem-

 

Faruk ÇELIK -Kader bizi bir gün ayný yerde buluþturacak buda çok yakýn bir zamanda olacak

 

B.ARINÇ-Melih GOKÇEK Aytaç DURAK-Rýfat HISARCIKLIOGLU” notlarýný düþen

 

Ergenekon Silahlý Terör ÖrgütüÜyesi Yüksel Dilsiz’ in Darbeye zemin hazýrlama giriþiminde

 

bulunmak için Hükümette Kamu hizmetlerinde, Ekonomide çalýþan herkesin takip edilmesini

 

görüþmelerini ve içeriklerinin takip edilmesi gerektiðini el yazýsý ile açýk olarak not ettiði,

 

52.ve 54 Sayfada el yazýsý ile “Anakaradan Kiliseye giden Baþ komiser Binali Bey” notunu

 

54.Sayfada ýse; mustafa KURALKAN’nýn aldýðý 2.Daire-Ýstanbul Ýl Saðlýk Müdürü-4

 

Milletvekilinin istifasý-Adalet Bakaný Cemil ÇÝÇEK- notlarýný düþen Þüpheli Yüksel Dilsiz’ in

 

Devletin bütün birimlerinde çalýþan ve Kamu görevi yapan herkesin çalýþtýðý yer ile mevkisini takip

 

ettiði ve not ettiði,

 

62. 64. ve 66. Sayfalarda el yazýsý ile “F.H. K. (Avukat)-Adýyaman D. K.nun oðlu

 

Adýyaman il Sorumlularý arasýnda Mütevelli heyeti, C. T.(Diyarbakýr), M.r G.(Erzurum), R.

 

A.(Erzurum), F.. G.(Hatay)Hizmetvakfý Müdürdü, M. B.(Kocaeli) k.Ýli Eðitim Kültür Vakfý,

 

Ahmet B. A..(Konya)Birlik Vakfi(Sorumlusu) M. E.(Mersin)Sorumlusu ve 66. Saybýda

 

Askeriyede görevli personelin isimleri ve görev yerleri ile bir adresin “- notlarýný düþen þüpheli

 

Yüksel Dilsiz’ in Devletin bütün birimlerinde çalýþan ve Kamu görevi yapan herkesin çalýþtýðý yer

 

ile mevkisini takip ettiði ve not ettiði,

 

68. sayfada el yazýsý ile “Dosyam SK.61 SUN.T.R.A.Z. ve tam olarak okunmayan not ile

 

Yaðýz AKSÖZ” yazdýðý, bu þekilde Þüpheli Yüksel Dilsiz’ in ifadesinde de belirttiði gibi Darbeye

 

zemin hazýrlamak için birlikte hareket ettiði Terör örgütü üyelerine sunmak üzere hazýrladýðý dosya

 

hakkýnda kendisine verilen önceden belirlenmiþ þifreler kullandýðý,

 

70. Sayfada el yazýsý ile Orhan S. Yarbay Ýst/l-harbiye Müzesi Ýstihkâm (Ýnþaat Tek)

 

Volkan Yzb.535…12, Sami K. Ast. 5354…09 ve telefon numarasý isim ve Askeri personel isim

 

görev yerleri hakkýnda bilgilerin kayýtlý olduðu,

 

74.ve 76. Sayfalarda el yazýsý ile Abdurrahman Aras’a uðranacak,

 

1)Medya meselesi,

 

2)Infal edilenlerden birine indiren birim kitap meselesi mevzusu yazdýrýlacak,

 

3)M.s... büyütüp d bomba patlatýlacak,

 

4)Türkiye genelinde tekrar kaos yaratýlacak

 

5)A:Araþ cemaati ileri gelenleriyle görüþüp bu mecal ya halledilecek

 

6)Salim bir hayat tarzý gündeme konulacak

 

7)Mustafa SUNGUR F.Hoca baðlantýsý gündeme getirilecek

 

8)Cemaat bölünmesi medyaya Aktarýlacak)

 

9)Maðdurlar medyaya verilip gündemde tutulacak

 

10)Cemaatin bu hali iktidara hamledilecek

 

11)Suffa bertaraf edilecek notlarýný düþen Þüpheli Yüksel Dilsiz’ in Örgüt üyelerince

 

kendisine eylemler bazýnda verilen görevleri madde madde sýraladýðý bu eylemler ile mevcut

 

Hükümeti sorumlu tutarak darbeye zemin hazýrlama planlarýnýn açýk olarak maddeler halinde Not

 

edildiði,

 

78.ve 80. Sayfalarda el yazýsý ile Mustafa Karaman

 

1)Mustafa SUNGUR ile görüþmesi

 

2)Cemaatin sað kolu olan A..) piyimin sahibi (M. K.) aldýrýlacak yer hakkýnda malumat

 

toplanmasý

 

3)Tamer GODE’den malumat alýp malumat yollanacak

 

4)Cemaatin ileri gelenleriyle toplanýp 200 hakkýnda tebligat yapmasý ve Mustafa SUNGUR

 

malumat verilmesi

 

Mustafa K.. ..ile görüþelim

 

5)Ýleri gelen esnaf K. ...görüþmeler saðlansýn

 

6)1.. ..Bey aðabey ile randevu alýp görüþelim

 

7)Cemaate iki hasým tesis edilmesi

 

8)Yeni Asya ile görüþmeler baþlatýlmasý

 

9)F.Hocanýn tutumunun tekrar gündeme getirilmesi

 

I0)Cemaat iliþkilerin tam notlarýný düþen þüpheli Yüksel Dilsiz’ in örgüt üyelerince

 

kendisine eylemler bazýnda verilen görevleri madde madde sýraladýðý bu eylemler ile mevcut

 

Hükümeti sorumlu tutarak darbeye zemin hazýrlama planlarý açýk olarak maddeler halinde not

 

edildiði,

 

82.ve 83. Sayfalarda el yazýsý ile Cemaat Ýktidarý 1)Cemaate mensup muhtelif kesimlerin

 

ve bölümleri medyaya sýzdýrýlacak 484.223.1177-Siirt Ýl Jandarma Siirt Ýl Jandarmaya yollanan

 

Rüzgar adlý dosyanýn içeriði detayýný alýnýp tekrar Ýl Jandarmaya yollanacak notlarýný düþen

 

Þüpheli Yüksel Dilsiz’ in Örgüt Üyelerince kendisine eylemler bazýnda verilen görevleri madde

 

madde sýraladýðý bu eylemler ile mevcut Hükümeti sorumlu tutarak darbeye zemin hazýrlama

 

planlarýnýn açýk olarak maddeler halinde not edildiði Ayrýca örgüt üyesinin ikametinde yapýlan

 

aramada elde edilen ve internetten indirildiði anlaþýlan gazete yazýsýnda örgüt Üyelerince

 

Hükümette görevli Bakanlarýn telefonlarýnýn tespiti ve dinlenmesine yönelik çalýþmalar ile ilgili bir

 

dosya oluþturulduðu ve Siirt Ýl Jandarma Alay Komutanlýðýna gönderildiði konusu ile alakalý

 

olarak notlarý kayýt ettiði,

 

86.ve 88 Sayfalarda el yazýsý ile Mustafa KURAL dosyaya eklenecek “Cevizli detayý ile

 

öðrenilip bildirilecek”(gün.Ay.yýl) Mustafa KURAL ile müspet dosya görüþülecek. Kadir de kaset

 

tevdi edilip M.S.ile görüþmelere baþlanacak Aya....notlarýný düþen Þüpheli Yüksel Dilsiz’ in Örgüt

 

tarafýndan alýnan eylem kararlarý doðrultusunda yapýlacak iþleri not ettiði,

 

92.ve 93. Sayfalarda el yazýsý ile; “Memduh K. 88 doðumlu Baba Adý=Davut Mesir mah.

 

Ebru sok. No/9/1 Manisa ev tel:2362333117 ve Mustafa ÜNVERJJÝ Terminalde ast” T.Ziyaeddin

 

AKBULUT, A.YÜKSEL kavuþtu, Hacý BÝNER, Muzaffer GÜLYURT gibi notlarý düþen Þüpheli

 

Yüksel Dilsiz’ in Örgüt tarafýndan alýnan eylem kararlarý doðrultusunda yapýlacak iþleri ve Bazý

 

yerlerde görevli kamu görevlileri ve Siyasette görev alan kiþilerin bilgilerini not ettikleri

 

anlaþýlmaktadýr.

 

96. Sayfada el yazýsý ile; Erol AD Çanakkale 116 Janr-Bursa il Jandarma Kolme istihbarat

 

OZPAZMMM.SK.86P-XXOO86MMM.XP86.86 notlarýný düþen Þüpheli Yüksel Dilsiz’ in

 

ifadesinde beyan ettiði ve irtibatlý olduðu birlikte hareket ettiði eski Bursa Jandarma Alay

 

Komutanlýðýnda görevli Örgüt üyesi Albay Erol Ersöz ile ilgili notlar ve kendi aralarýnda

 

belirledikleri þifreleri not ettiði,

 

97. 98. 99 ve 100. Sayfalarda el yazýsý ile Þüpheli Yüksel Dilsiz’ in Serkan ZÜMBÜL 40+.

 

Ýlker.2.Ý+Mehmet.2 gibi birçok Kiþi isimleri ve karþýlarýnda sayýlar yazdýðý notlarý olduðu,

 

102. ve 104. Sayfalarda el yazýsý ile “Suat Gürbüz —paþa-5364857149, Murat Yavuz,

 

Osman Ferahlýer, Gökhan BULUT, Semih EKÝN, Tamer YAÞAR, Mollarap malý. Sezgin sok.

 

Þirinler parkýnda Tugay DÝKMEN notlarý ile, 104. sayfada; Ekrem TANRIKUT, Ali ÞAHÝN, Nuri

 

TURAN P.Memurlarý 18/8791.T.R.A.Z-SUN Bedreddin DALAN, Cavit ÇAÐLAR notlarý düþen

 

þüpheli Yüksel Dilsiz’ in Örgüt tarafýndan alýnan eylem kararlarý doðrultusunda yapýlacak iþleri ve

 

Bazý yerlerde görevli kamu görevlileri ve Siyasette görev alan kiþilerin bilgilerini not ettiði,

 

110. Sayfada el yazýsý ile 1)Tekirdað vali yardýmcýsý, 2)Konuþma metni=Toktamýþ, 3)Murat

 

AKSU=Antalya, 4)Rusya Maliye Bakaný, 5)Sudan Büyüke1çilii ile Hikmet BUCAK, 6)Murat

 

AKSU. Detine iþleri, 7) Adaylarýn dosyalarý. Demetevlerde emeldi bir asker. Saat 22.30 civarý

 

notlarýnýn düþen Þüpheli Yüksel Dilsiz’ in Örgüt tarafýndan alýnan eylem kararlarý doðrultusunda

 

yapýlacak iþleri ve Bazý yerlerde görevli kamu görevlileri ve Siyasette görev alan kiþiler ile

 

Ülkemizde bulunan Yabancý devletlerin Büyükelçilikleri ve Siyasetçileri hakkýnda dahi bilgileri

 

not ettiði,

 

128. Sayfada el yazýsý ile Edirne Vali Yardýmcýsý iki sene önce eþi Devlet Hastanesinde

 

Baþhekim Hasan=Ali ERBAÞ: Ýskender AMAÇ Ermeni asýllý Üsküdar da oturur Diþçi ofisi var,

 

Ihlamur Kaya Seyrantepede, O. Kýr Kâðýthane, Ömer Kýr Kaðýthane Belediyesinde görevli

 

Gönen/Balcýdede Köyü notlarýný düþen Þüpheli Yüksel Dilsiz’ in Örgüt tarafýndan alýnan eylem

 

kararlarý doðrultusunda yapýlacak iþleri ve Bazý yerlerde görevli kamu görevlileri ve kiþilerin

 

uyruklarý gibi tüm bilgilerini kayýt ettikleri,

 

140. 141. ve 142 Sayfalarda el yazýsý ile Fehmi KORU, Ahmet AKAN, Ergun BABAHAN,

 

Mehmet Altan, Ali BAYRAM isimleri not edilerek isimlerin altýnda 141. 142 sayfalarda dahil tam

 

olarak okunamayan bir notun da yazýldýðý Þüpheli Yüksel Dilsiz’ in örgüt tarafýndan alýnan eylem

 

kararlarý doðrultusunda Ulusal Basýnda Yazan kiþiler hakkýnda notlarý kayýt ettiði,

 

145. sayfada el yazýsý ile “Emin YILDIRIM 13.11.89 Rahmanlar mah Kartal 216.3067487

 

Baba Mehmet Muhamet Emin Yýldýrým TC.17776994730” notu ile kiþilerin tüm bilgilerini kayýt

 

ettiði,

 

147. 151. ve 153 Sayfalarda el yazýsý ile; Rýza ÖZTÜRK 538.2083115 T.R.A.Z SUN

 

S1C61- 212 Ýbrahim Doðan Silahlý Ku —Polat.5323674137 151 Sayfada; T.r.s.816897

 

M.S.N.T.R.Z, 153 SAYFADA; 5323217248 Z.K.A.T.SUN SK.61 T.R.A.Z Ece Özbek

 

544.8030303 notlarý Örgüt Üyesi Yüksel Dilsiz Örgüt tarafýndan kendisine verilen þifre ile birlikte

 

kiþilerin bilgilerini kayýt ettiði,

 

167. sayfada el yazýsý ile Doðan GÜREÞ, Hüseyin KIVRIKOÐLU, Hrant DÝNK, B.... G

 

Aydýn DOÐAN, Eski Hava Kuvvetleri Komutaný, Veli Küçük, K ve =R. notlarýný yazan Þüpheli

 

Yüksel Dilsiz’ in Örgütün Eylemlerine yönelik yaptýðý çalýþmalar içerisinde Genelkurmay

 

Baþkanlýðý yapanlar, Öldürülen Gazeteci, Kuvvet Komutanlarý, Ýþadamlarý ve Ergenekon Silahlý

 

Terör ÖrgütüÜyelerinin isimleri ile birlikte not edildiði.

 

169.Sayfada el yazýsý ile 5000 Adnan yol, 40.000 Adnan Çanakkale, 50.000 Ýsmail Albay

 

harçlýk, 10.000 Ogün yol harçlýk gibi 24 kalem Adnan-Ýsmail Albay ve Ogün isimli þahýslara

 

verilen para miktarý ile nedeninin kayýt edildiði not olduðu,

 

170. 489. Sayfalarda el yazýsý ile Þahýslar, çalýþtýðý yer. Ýkamet adresleri. Telefon

 

numaralarý, e-mail adresleri gibi bilgileri not ettiði,

 

190. 191. Sayfalarda el yazýsý ile “Baltalimaný Polisevi 5357145297 ev3274616=, Mehmet

 

YILDIRIM 2165328941 Suger, Hasan Ýzmir 17 5053075785 (Kayseri) Emre 17.Ankara

 

5556519155 Ustad (Isa) Methi Milletvekilleri Ýbrahim Nur Yurtdýþý çocuk” notlarýný yazan

 

Ergenekon Silahlý Terör ÖrgütüÜyesi Yüksel DÝLSIZ’ in Örgütün Eylemlerine yönelik yaptýðý

 

çalýþmalar içerisinde Kamu görevlileri hakkýnda bilgi topladýðý bazý þahýslara sýfat vererek not

 

ettiði,

 

192. 193. 194. ve 195. Sayfalarda el yazýsý ile, Hamdi ÇÝÇEK Haber Muhabiri, Cem

 

SAÇAR 5059250337, Uður KIVRAK Ayþekadý hamamý mah.5052253092, atv 2123369409-

 

8832825, Özel Harp 312.2771895, Terörle Mücadele 3124199040, notlarýný yazan Þüpheli Yüksel

 

Dilsiz’ in Ulusal basýn TV kanallarý, Askeri Daire ve Emniyet Terör Þubesinin telefonlarýný not

 

ettiði,

 

Þüpheli Yüksel Dilsiz’ den el konulan CD’lerin yapýlan incelemesinde;

 

0l numara ile numaralandýrýlan CD içeriðinde, Gündüz vakti yaya yürüyüþüne açýk olan

 

bir yerde bankta oturan bir þahýsla kamera ile gizli çekim yapan bir þahsýn yaptýðý görüþmede;

 

“Gizli çekim yapan þahýslarýn iki kiþi olduðu bankta oturan þahsa hangi okulda okuduðunu,

 

memleketinin neresinin olduðunu, evde kaç kiþinin kaldýklarýný ve bir süre sohbet ettikten sonra bir

 

parka geçerek burada oturarak görüþtükten sonra çekim yapan þahýslar diðer þahýslar ile bir araca

 

binerek bulunduklarý yerden ayrýlarak bir binaya gittikleri burada onlarý karþýlayan þahýslarýn

 

olduðu ve hep birlikte bina içerisine girdikleri burada kendisini Engin olarak tanýtan bir þahýsla

 

yaptýklarý görüþmede ise, yakýný olan bir öðrencinin Vakýf olarak faaliyet gösteren burada kalmasý

 

için buranýn ekonomik þartlarý ile kaldýðý süre içerisinde herhangi bir sakýncanýn olup olmayacaðý

 

konusunda görüþtükleri sonrasýnda oda içerisine birkaç kiþinin daha gelerek aralarýnda geçen

 

görüþmede nur cemaati ve risale nur hakkýnda fikir alýþ veriþi ve bilgi verildiði” Gizli çekim

 

devamýnda grup halinde bulunan gençlere hitaben konuþan bir þahsýn Said Nursi ve onun eseri

 

hakkýnda gençlere bilgi vererek temin etmek isteyenlere yapýlacak kolaylýklardan bahsettiði ve

 

baþka bir toplantý halinde gruba öncülük eden bir þahýs etrafýnda toplanan þahýslara dini konularda

 

bilgiler verilerek toplantýnýn sona ermiþ olduðu,

 

02 numarasý ile numaralandýrýlan CD içeriðinde, duvarlarý beyaz boyalý bir oda

 

içerisinde Yüksel Dilsiz’in kendisinin düzenek kurduðu ve kendi oturuþ pozisyonlarýna göre ayar

 

yaptýðý kamera karþýsýna geçerek yaptýðý görüntülü ve sesli kayýtta; Mustafa SUNGUR ve cemaati

 

hakkýnda bazý tehdit ve þantajlarýn bulunduðu CD olduðu görülmüþtür.

 

03 numarasý ile numaralandýrýlan CD içeriðinde, Geceleyin kamera çekimi ile yapýlan ve

 

duvarlarý tuðladan yapýlmýþ eski bir barakadan ibaret olan bir yerde kalabalýk halde bulunan

 

gruptaki þahýslarýn ve yaþý küçük çocuklarýn dini içerikli söylemler eþliðinde zikir denilen

 

hareketleri yaptýðý devamýnda gruba önderlik yapan þahýsýn kenarda oturarak grubun hareketlerini

 

izlediði zikir hareketlerinin sona ermesiyle türkü ve ilahi söylemelerinin baþladýðý,

 

04 numarasý ile numaralandýrýlan CD içeriðinde, Amatör kamera çekimi ile kutsal

 

topraklarda hac dönemine ait Kabe etrafýnda tavaf edenler ile burada bulunan þahýslara ait

 

görüntülerin olduðu,

 

05 numarasý ile numaralandýrýlan CD içeriðinde, Gizli kamera çekimi ile yapýlan ve eski

 

bir barakadan ibaret olan bir yerde gruba önderlik yapan þahsýn öncülüðünde dini konularda vaaz

 

verildiði ve gruptaki þahýslarýn dini içerikli söylemler eþliðinde zikir denilen hareketleri yaptýðý

 

toplantý devamýnda grupta bulunan þahýslarýn sorularýna grup lideri tarafýndan cevaplar verildiði,

 

06- 07numarasý ile numaralandýrýlan CD içeriðinde, Bir þahýs tarafýndan çekilen ve ýssýz,

 

þehirden uzak ve daðlarýn eteðinde beyaz renkli çadýrlarý arasýnda tek katlý bir binanýn olduðu bina

 

çevresinde küçük aðaçlarýn olduðu dýþarýda küçük çocuklarýn oynadýðý traktör üzerinde bulunan

 

gençlerin evin önüne geldikleri ..binanýn bulunduðu yerin ön tarafýnda birkaç aracýn daha

 

olduðu,dýþarýda birkaç þahsýn ayaküstü konuþmalar yaptýðý, gizli kamera çekimi olduðu

 

görülmüþtür.

 

08 numarasý ile numaralandýrýlan CD içeriðinde, Tek lamba ile aydýnlatýlmýþ geniþ

 

sývasýz bir kapalý alanda Müslüm GÜNDÜZ’ ün yere baðdaþ kurarak oturmuþ vaziyette yanýnda

 

ayný þekilde oturan 4-5 kiþinin ellerinde TEF’ ve benzeri çalgýlarla tempo tuttuklarý ve yüksek sesle

 

zikir için baðýrdýklarý, bunlarýn karþýsýnda yine baðdaþ kurmuþ büyük bir kalabalýðýn olduðu ve

 

onlarýnda ileri geri sallanarak zikir yaptýklarý, kalabalýðýn daha sonra ayaða kalkarak elde tutuþarak

 

halay çeker gibi ve ileri geri sallanarak bir çember oluþturmuþ vaziyette ortada ki çemberde 10-14

 

yaþlarýnda bir grup çocuðun ayný þekilde zikir yaptýklarý bazý kýsýmlarda bu çocuklardan bazýlarýnýn

 

ellerinde cep telefonu ile görüntü aldýklarý, çekimin bir insanýn omuz seviyesinden kamera ile gizli

 

olarak çekilmiþ olabileceði,

 

09 numarasý ile numaralandýrýlan CD içeriðinde, Gizli kamera çekimi ile yapýlan ve eski

 

bir barakadan ibaret olan bir yerde gruba önderlik yapan cübbeli, sarýklý ve uzun sakallý þahsýn

 

öncülüðünde dini konularda vaaz verildiði, grupta bulunan þahýslarýn sorularýna grup lideri

 

tarafýndan cevaplar verildiði toplantý devamýnda gruptaki þahýslarýn dini içerikli söylemler

 

eþliðinde zikir denilen hareketleri yaptýðý.

 

10 numarasý ile numaralandýrýlan CD içeriðinde, Gizli kamera çekimi ile yapýlan ve eski

 

bir barakadan ibaret olan bir yerde gruba önderlik yapan þahsýn öncülüðünde dini konularda vaaz

 

verildiði, grupta bulunan þahýslarýn sorularýna grup lideri tarafýndan cevaplar verildiði toplantý

 

devamýnda gruptaki þahýslarýn dini içerikli söylemler eþliðinde zikir denilen hareketleri yaptýðý,

 

11 numarasý ile numaralandýrýlan CD içeriðinde, 26.01.1994 yýlýný gösteren gizli kamera

 

çekimi ile yapýlan dini motiflerin olduðu bir yerde grup halinde bulunan þahýslarýn dini içerikli

 

söylemler eþliðinde zikir denilen hareketleri yaptýðý, gruba önderlik yapan þahsýn dini konularda

 

vaaz verdikten sonra gruptaki þahýslarýn önderlik yapan þahýs ile onun yanýnda bulunan birkaç

 

kiþinin ellerini öpmesiyle toplantý sona ererek daðýlmaya baþladýklarý.

 

12 numarasý ile numaralandýrýlan CD içeriðinde, dosya içerisinde Türkçe dili

 

karakterinde birkaç þahsýn toplantý halinde dini içerikli söylemlerin olduðu,

 

13 numarasý ile numaralandýrýlan CD içeriðinde, 24 adet fotoðraf kaydýnýn olduðu bu

 

resimlerden 01. resmin küçük bir kýzýn PKK terör örgütünün kullandýðý sözde bayrak renklerinin

 

baþýnda bandana olarak taktýðý, 07. resmin sözde Kürdistan bayraðýnýn olduðu, 19 ve 20.resimlerin

 

bir bayanýn resmiyle birlikte sözde Kürdistan bayraðý slayt gösterisinin olduðu, 22.resmin

 

internet’ten indirilen bir çocuðun elinde sözde Kürdistan bayraðýný taþýdýðý,

 

14 numarasý ile numaralandýrýlan CD içeriðinde, yeni klasör-3- isimli bir dosya

 

oluþturulduðu dosya içeriðinde 47 adet resim olduðu 09-10-11 VE 25 sýrada bulunan resimlerin

 

Yüksel Dilsiz olduðu 26 resmin fotoðraf- 0031 adlandýrýldýðý ve a. aksu ile Yüksel Dilsiz’in

 

birlikte resimlendiði,

 

15 numarasý ile numaralandýrýlan CD içeriðinde, “kazý alaný” ismiyle oluþturulan dosya

 

içeriðinde 4 þahsýn ormanlýk alanda ilerledikleri ve bir kazý alanýna gelerek çalýlar ile gizlenmiþ bir

 

tünele girerek kazý alaný resimlerinin olduðu ve Yüksel Dilsiz’in bir resminin olduðu,

 

16 numarasý ile numaralandýrýlan disket içeriðinde, Ýnternet üzerinden indirilen “Üstat

 

Bediüzzaman ve onun eserlerinden” isimleri yazýlý bazý eserlerin yer aldýðý dini içerikli yayýnlarýn

 

olduðu,

 

17 numarasý ile numaralandýrýlan DVD-r içeriðinde, 09.04.2006-10.04.2006 tarihleri

 

arasýnda 22.49 saniye süreli görüntü ve ses kaydýnýn bulunduðu dosya olduðu, Aczimendi lideri

 

Müslüm GÜNDÜZ’ün de yer aldýðý Gizli kamera çekimi ile yapýlan ve eski bir barakadan ibaret

 

olan bir yerde gruba önderlik yapan þahsýn öncülüðünde dini konularda vaaz verildiði, grupta

 

bulunan þahýslarýn sorularýna grup lideri tarafýndan cevaplar verildiði toplantý devamýnda gruptaki

 

þahýslarýn dini içerikli söylemler eþliðinde zikir denilen hareketleri yaptýðý,

 

18 numarasý ile numaralandýrýlan DVD-r içeriðinde, 06.01.2005 tarihinde 2.54 saniye

 

süreli gizli kamera çekiminin 09.04.2006 tarihinde 13.44-14.06-21.33 saat göstergelerinin olduðu

 

üç ayrý dosya halinde DVD-R’ye aktarýldýðý görüntülerin devamýnda, Aczimendi lideri Müslüm

 

GÜNDÜZ’ün yer aldýðý Gizli kamera çekimi ile yapýlan ve eski bir barakadan ibaret olan bir yerde

 

gruba önderlik yapan þahsýn öncülüðünde dini konularda vaaz verildiði, grupta bulunan þahýslarýn

 

sorularýna grup lideri tarafýndan cevaplar verildiði toplantý devamýnda gruptaki þahýslarýn dini

 

içerikli söylemler eþliðinde zikir denilen hareketleri yaptýðý,

 

19 numarasý ile numaralandýrýlan DVD-r içeriðinde, Müslüm GÜNDÜZ’ün de yer aldýðý

 

Gizli kamera çekimi ile yapýlan evde yer alan gruba önderlik yapan þahsýn öncülüðünde dini

 

konularda vaaz verildiði, yanýnda ayný þekilde oturan 4-5 kiþinin ellerinde TEF ve benzeri

 

çalgýlarla tempo tuttuklarý ve yüksek sesle zikir için baðýrdýklarý, bunlarýn karþýsýnda yine baðdaþ

 

kurmuþ büyük bir kalabalýðýn olduðu ve onlarýnda ileri geri sallanarak zikir yaptýklarý, kalabalýðýn

 

daha sonra ayaða kalkarak ele ele tutuþarak halay çeker gibi ve ileri geri sallanarak bir çember

 

oluþturmuþ vaziyette ortada ki çemberde 10-14 yaþlarýnda bir grup çocuðun ayný þekilde zikir

 

yaptýklarý bazý kýsýmlarda bu çocuklardan bazýlarýnýn ellerinde cep telefonu ile görüntü aldýklarý,

 

daha sonraki yapýlan gizli çekimde grubun daðýlmasýyla traktör üzerinde birkaç kiþinin toplantýdan

 

ayrýlarak tarlaya doðru gittikleri,

 

Þüpheli Yüksel Dilsiz’ in Toshiba marka Y7287400 K seri numaralý dizüstü

 

bilgisayarýn içerisinde bulunan Hitachi marka 071102BB0200WBGV59AC seri numaralý

 

hard disk incelendiðinde,

 

AKP.Doc. isimli belge içerisinde; Yargýtay Cumhuriyet Baþsavcýlýðýnýn 14.03.2008 tarih ve

 

Sp.Hz.2008/01 sayýlý AKP nin kapatýlmasý için hazýrlanan Ýddianame olduðu,

 

E.Doc. isimli belge içerisinde; Darbe Planý baþlýklý belgede Yüksel Dilsiz isimli þahsýn

 

kendisinin istihbarat elamaný olarak Levent Ersöz ve Þener ERUYGUR ile ilgili yaptýklarý

 

çalýþmalar ile ilgili bilgileri anlattýðý Baþbakana hitaben yazýlmýþ yazý olduðu,

 

Erg Erg Doc. belge içerisinde; ERGENEKON Nihayetteki Bidayet baþlýklý belge de;

 

Yüksel Dilsiz’ in kendisinin cemaatler içerisine nasýl girdiðini ve bu cemaatlerden ayrýlmasýný,

 

Cemaatlerden ayrýldýðý sýrada cemaat üyeleri tarafýndan darp edilmesini ve darp neticesinde

 

Organize Suçlarla Mücadele Þube Müdürlüðüne geldiðini, Adil Serdar SAÇAN ile

 

görüþtürüldüðünü, daha sonra Levent Ersöz ile tanýþmasýný ve Levent Ersöz’ ün talimatlarý ile

 

Cemaatler hakkýnda yaptýðý çalýþmalarý, Cemaat üyesi olduðunu iddia ettiði Milletvekilleri,

 

Bakanlarýn takip edilmesi ve haklarýnda bilgi toplanmasý olaylarýný anlattýðý, O dönemde Türkiye

 

Büyük Millet meclisinde görevli 550 milletvekilinin dosyalarýnýn elde edildiðini, Fiþlemiþ bütün

 

Milletvekillerinin Araçlarý, ev Adresleri ve telefonlarýnýn takibe alýndýðý, bakanlarýn telefonlarýnýn

 

hariç tutulduðunu, Bakanlarýnda þoför ve yakýn korumalarýnýn telefonlarýnýn teknik takibe

 

alýndýðýný, Hatta Abdülkadir AKSU’ nun içerisinde bulunduðu birkaç Bakanýn telefon numaralarýný

 

Levent Ersöz’ ün teknik takibe aldýrmak istediðini, ancak Merkezden bu takibatýn fark edileceðini

 

düþünerek, telefonlarýn dinlenme iþlemini baþka ilden yaptýrma kararý aldýðýndan bahsettiði,

 

c-Örgütsel Ýrtibatlar

 

Bilgi sahibi Murat KAYA’ nýn Bursa KOM Þube Müdürlüðünde alýnan ifadesinde özetle;

 

2002 yýlý Kasým ayý içresinde askerlik hizmeti için Aydýn ilindeki Jandarma Er Eðitim Taburuna

 

gittiðini, daha sonra Ankara Jandarma Genel Komutanlýðý Ýstihbarat Baþkanlýðýna daðýtým

 

olduðunu, Levent Ersöz Ýstihbarat Daire Baþkaný olduktan sonra kendisinin emir eri olduðunu,

 

Levent Ersöz’ ün yanýnda bulunduðu dönemde, Yüksel Dilsiz’ i Levent Ersöz’ ün yanýnda yüzbaþý

 

olarak tanýdýðýný, Yüksel Dilsiz’ in sýk sýk Levent Ersöz ile Makamýnda görüþtüðünü, ayný

 

dönemde Cem UZAN, sanatçý ÇELÝK, Turkcell Genel Müdürü (bayan), Uludað Üniversitesi

 

Rektörü Mustafa YURTKURAN, Star Gazetesi Genel Müdürünün Levent Ersöz’ ün yanýna gelip

 

gittiklerini, Cem UZAN’ ýn görüþmeye her geldiðinde Levent Ersöz ile bir buçuk iki saat kadar

 

kaldýðýný, Türkcell genel müdürü olarak tanýdýðý bayanýn 40-45 yaþlarýnda saçlarýný sarýya boyayan

 

bir kiþi olduðunu, kendisinin Bursalý olmasý sebebiyle Yüksel Dilsiz ile aralarýnda bir samimiyet

 

oluþtuðunu, 2004 yýlý Þubat veya Mart aylarýnda askerliðini bitirdikten sonra Bursa’ya geldiðinde,

 

Yüksel Dilsiz’ in kendisini telefon ile aradýðýný, beraber Ýstanbul Balta limanýnda bulunan polis

 

evine gittiklerini, daha sonra gazetelerde çýkan haberler üzerine Yüksel Dilsiz hakkýnda bilgi sahibi

 

olduðunu beyan etmiþtir.

 

d-Delillerin ve Hukuki Durumunun Deðerlendirilmesi

 

Þüpheli Yüksel Dilsiz savunmasýnda; görev yaptýðý süre içerisinde Gruptaki görevlilerin

 

ERGENEKON konusunda konuþmalar yaptýðýný, örgütün adýný kýsaca ERGENE olarak telaffuz

 

ettiklerini, Levent Ersöz’ e Veli Küçük’ ün emekli olmasýna raðmen neden bu kadar güçlü olduðunu

 

sormasý üzerine Levent Ersöz’ ün, “Veli Küçük emekli olmasýna raðmen örgüt içerisinde 7 numaradýr.

 

Ancak kýsa zamanda çok baþarýlý oldu. Güzel örgütlenme yaptý. Fazla ön plana çýkýyor, görüyorsun.

 

Bizi kimse biliyor mu? Þener ERUYGUR’ u kimse biliyor mu? , Çevik BÝR’ i bilen var mý? Baronlar

 

kendisini ortaya çýkarmaz” þeklinde beyanlarda bulunduðu, buradan da ERGENEKON SÝLAHLI

 

TERÖR ÖRGÜTÜadýna faaliyetler yaptýðý anlaþýlmaktadýr.

 

Ýkametinde yapýlan aramada elde edilen "DARBE PLANLARI BAÞLIKLI" ile baþlayan

 

dokümanýn içeriðinde; 2002 yýlýnda Tuðgeneral Levent Ersöz ile Bursa Bölge Komutanlýðý

 

döneminde tanýþýp haber elemaný olarak çalýþtýðýný, bu dönemde rüzgar001 ismi altýnda

 

cemaat baðlantýlý siyasiler hakkýnda çalýþma yaptýðýný, bu çalýþmayý dönemin Jandarma

 

Genel Komutaný Org.Þener ERUYGUR’ un bizzat elden aldýðýný, akabinde Levent Ersöz’ ün

 

Jandarma Genel Komutanlýðý Ýstihbarat Daire Baþkanlýðý görevine atandýðýný, Levent Ersöz

 

Ankara da göreve baþladýktan sonra dönemin grup komutaný Albay Salih tarafýndan kendisine oda

 

tahsis edildiðini, beyan ettiði buradan da bu þüpheliler ile irtibatlý olduðu, ancak yaptýrýlan iþlerin

 

yasal olmamasý sebebiyle örgüt adýna faaliyet gösterdiði anlaþýlmýþtýr.

 

Þüpheli Yüksel Dilsiz’ in ortaya çýkan evraklar ve beyanlarýndan; sanýklar Doðu

 

PERÝNÇEK, Ferit ÝLSEVER ve Serhan BOLLUK ile örgütsel irtibatlarýnýn bulunduðu

 

belirlenmiþtir.

 

Þüphelide elde edilen sahte kimlik ve ruhsatsýz tabancayla alakalý ve cinsel istismar

 

suçlarýndan Bursa da dava açýldýðý ekli iddianameden anlaþýlmýþtýr.

 

Þüpheli Yüksel Dilsiz den elde edilen dokümanlar, beyanlarý ve gizli tanýk beyanlarý göz

 

önüne alýndýðýnda, ERGENEKON SÝLAHLI TERÖR ÖRGÜTÜNÜN faaliyetleri çerçevesinde,

 

toplamak olmadýðý, kendisinin birçok yasa dýþý iþlerde kullanýldýðý, Bakanlardan milletvekillerine

 

kadar bir çok kiþinin takip edilip Cumhuriyetçi Çalýþma Grubu faaliyetleri sýrasýnda oluþturulan

 

ÖZEL ÝSTÝHBARAT ARÞÝVÝ adlý illegal arþiv için bu bilgi ve gizli kamera çekimleri yapýldýðý

 

anlaþýlmaktadýr.

 

Þüphelinin ayrýca þüphelinin ayný suç iþleme kararýyla tüm milletvekillerinin fiþlenmesi ve

 

kiþilerin siyasi, felsefi veya dini görüþlerine, ýrki kökenlerine, hukuka aykýrý olarak ahlaki

 

eðilimlerine, cinsel yaþamlarýna veya sendikal baðlantýlarýna iliþkin bilgileri kiþisel veri olarak

 

kaydedilmesi suçunu da iþlediði anlaþýlmakla,

 

Þüpheli Yüksel Dilsiz’in örgüt üyesi olduðu eylemleri gereðince TCK.nun 314/2, 135/1-

 

2, 43, 3713 Sayýlý Kanunun 5.md., TCK.nun 53, 58/9 ve 63 maddeleri gereðince

 

cezalandýrýlmasý talep edilmiþtir.

Link zu diesem Kommentar
Auf anderen Seiten teilen

  • 2 Wochen später...

Tatilde Zekeriya Öz aradý!

 

Tam Topkapý Palace’ýn kapýsýnda mehter marþýyla karþýlanýrken telefonum çaldý. Arayan Zekeriya Öz’dü. Son yazýmda tatil mesajý verince dikkatini çekmiþ, hemen telefona sarýlmýþ: “Kardeþim benim, tatile çýkýyormuþsun, eðer bir planýn yoksa seni aðýrlamak isterim. Hem 3. iddianameyi de bitirdim, biraz dinlenmek istiyorum.”

 

“Neden olmasýn?” dedim.

 

Devam etti: “Ýstanbul’da bað evi yok ama hakim evi var. Ýstersen diðer savcý arkadaþlarýmýz da katýlýr.”

 

Baktým, kadro kalabalýk. Adamlar, devlet memuru. Beslendikleri öyle iþadamlarý da yok. Aðalýk bende kalsýn istedim. Onlarý Antalya’ya Topkapý Palace’a davet ettim. Otel Müdürü Alpaslan Güney de iþinin ehli, bizi iyi aðýrladý.

 

Nerdeysen duymuþsa, muhtemelen emniyetten, Baþbakan Erdoðan aradý. Birkaç kilometre ötede Rixos’ta kalýyor ya, sitem etti: “Ben de davanýn savcýsý sayýlýrým, neden görüþmeden haberim olmadý, gelin Rixos’a sizleri ben aðýrlayayým.”

 

Atladýk gittik. Masalar kuruldu, fotoðraflar çekildi.

 

Fakat, o da ne?

 

Hürriyet’in yazýiþleri müdürlerinden Necdet Açan aramasýn mý: “Þamilciðim, Ergenekon soruþturmasýný yürüten savcýlarla yemek yemiþsiniz, baþbakan da katýlmýþ. Fotoðraflar elimizde.”

 

Hemen savunmaya geçtim: “Necdet aðabey, bunda kötü ne var? Ben Ergenekon’un kitabýný, onlar da iddianameyi yazdý. Böyle diye dostlarýmla yemek yiyemeyecek miyim? Vefa denen bir þey yok mu?”

 

Açan ýsrarlýydý: “Gizli bir soruþturmayý yürüten savcýlarla o konuda kitap yazan gazetecinin yemekte buluþmasý normal deðildir.”

 

Kýzdým bu sefer: “Ararým Ertuðrul (Özkök) aðabeyimi, tek satýr koydurtmam.”

 

Güldü: “Ýstesen de bulamazsýn. Þimdi o, vanilyalý prezervatif uzmaný Serdar Turgut’la gazeteciliðin geleceðini konuþuyor.”

 

Umudumu kestim, Ankara’daki dostlarýmý aramayý düþündüm bu kez, onlar da Kürt Çalýþtayý’ndalar. Hiç olmazsa baþbakaný uyarayým dedim, o da YAÞ’a geçmiþ, Ýlker Baþbuð Paþa’nýn yanýnda.

 

Ertesi gün, Hürriyet’te manþet: Ergenekon Skandalý...

 

Kan ter içinde uyanýnca fark ettim, kabus görmüþüm. O gün tövbe ettim, yatmadan önce Ali Suat Ertosun ve Ömer Faruk Eminaðaoðlu haberleri izlemeyeceðim. Hele tatile giderken asla...

 

Samil Tayyar, Star, 03.08.2009

Link zu diesem Kommentar
Auf anderen Seiten teilen

http://www.moralhaber.net/resimler/haberler/66690.jpg

 

 

3. Ergenekon ÝDDÝANAMENÝN TAM METNÝ

 

 

Ýstanbul 13. Aðýr Ceza Mahkemesi, 12 Haziran 2007 tarihinde Ümraniye ilçesinde patlayýcý maddelerin ele geçirilmesiyle ilgili baþlatýlan soruþturma sonucu ortaya çýkarýlan ''Ergenekon'' isimli organizasyonla ilgili hazýrlanan üçüncü iddianameyi incelemeyi tamamladý.

 

Mahkemenin, 1454 sayfadan oluþan üçüncü iddianameyi kabul etmesinin ardýndan 37'si tutuklu 52 sanýk hakkýnda dava açýlmýþ oldu.

 

Ýddianamenin tamamlanmasýnýn ardýndan Ýstanbul Cumhuriyet Baþsavcýlýðý'nca yapýlan yazýlý açýklamada, iddianamede operasyon kapsamýnda 10 Ocak ile 17 Nisan 2009 tarihleri arasýnda gözaltýna alýnan ve tutuklanan sanýklarýn yer aldýðý ifade edilmiþti.

 

Ýþte idianamenin tam metni.

Download:

http://media.samanyoluhaber.com/media/fotogaleri/2009/08/05/1/050820093_iddianame.pdf

 

 

Ýddianamede yer alan suçlamalar þöyle:

 

"Açýklanmasý Yasaklanan Gizli Bilgileri Temin Etme,

Býcak veya Diðer Aletleri Ýzinsiz Olarak Satma Satýn Alma Taþýma veya Bulundurma,

Devletin Güvenliðine Ýliþkin Belgeleri Tahrip Etme Amacý Dýþýnda Kullanma Hile Ýle Alma Çalma,

Devletin Güvenliðine Ýliþkin Gizli Belgeleri Temin Etme,

Hukuka Aykýrý Olarak Kiþiler Verileri Kaydetmek,

Hukuka Aykýrý Olarak Kiþisel Verileri Kaydetmek,

Pek Az Sayýda Mermi Bulundurma veya Taþýma,

Ruhsatsýz Ateþli Silahlarla Mermileri Satýn Alma veya Taþýma veya Bulundurma, Sayý ve Nitelik Bakýmýndan Vahim Olan Silah veya Mermileri Satýn Alýnmasý Taþýnmasý Bulundurulmasý,

Silahlý Terör Örgütü Kurma veya Yönetme,

Silahlý Terör Örgütüne Üye Olma,

Tehlikeli Maddeleri Ýzinsiz Olarak Bulundurma veya El Deðiþtirme,

Türkiye Büyük Millet Meclisini Ortadan Kaldýrmaya veya Görevini Yapmasýný Engellemeye Teþebbüs Etme,

Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini Ortadan Kaldýrmaya veya Görevini Yapmasýný Engellemeye Teþebbüs Etme, Örgüte Bilerek Ýsteyerek Yardým Etme,

Özel Hayata Ýliþkin Görüntü ve Sesleri Ýfþa Etmek,

Özel Hayatýn Gizliliðini Ýhlal Etmek"

Link zu diesem Kommentar
Auf anderen Seiten teilen

  • 3 Wochen später...

 

http://picfu.net/c4f403/thumbnail.jpg

 

 

 

 

Sadýk Yalsýzuçanlar, son romaný Dem'de yazdý: "Bediüzzaman, kitaplarýnda pek çok yerde, "gizli ve dehþetli bir komita"dan söz eder... "

 

 

Sibel Oral’ýn röportajý:

 

Türk edebiyatýnda kendine has anlatýmý ve duruþuyla farklý bir yerde duruyor Sadýk Yalsýzuçanlar. Timaþ Yayýnlarý'ndan çýkan son romaný Dem ise bizi yine hiç þaþýrtmadý.

1970'lerin Anadolu kasabasýnda hayatý anlamaya çalýþan bir öðrencinin ve dönemin toplumsal gerçeklerine mercek tutan roman, bu esnada Said-i Nursi'yi ve yaþadýðý acýlarý da ele alýyor. Ve iki ayrý dönemle birlikte bütün acýlar, arayýþlar birbirine öyle baðlanýyor ki, okur kendini her iki tarihte birden buluyor.

Romanda Hrant Dink'ten Dev Genc'e, Wittgenstein'dan Adnan Menderes'e kadar birçok isme rastlamak mümkün. Yazar, geçtiðimiz yýllarda derin devlet kavramýnýn Said-i Nursi tarafýndan teþhis ve ifade edildiðini yazmýþtý.

Hazýr yeri gelmiþken Yalsýzuçanlar'a bunu sorduk ve Ergenekon benzeri bir yapýlanmanýn Said-i Nursi tarafýndan teþhis edildiðini söyledi.

Dem 'i yazarken çocukluk ve ilkgençlik acýlarýný yeniden yaþayan Yalsýzuçanlar, Türk romanýnýn estetik öðeleri yönetme performansýna evrildiðini düþünüyor ve buna itiraz ediyor.

 

 

 

Dem adlý romanýnýz Said-i Nursi'nin yanýþýný yakýn tarih bir kuþaðý da anlatýyor. Ýkisini birbirine kurgulamaya götüren neydi?

 

 

 

Eþrefoðlu Rumi, "Kendi derdim söylerem/gayrý hikayet etmezem" der. Kendi kuþaðýmýn, kendimin hikâyesi içinden anlatmayý yeðledim. Sahici, samimi olmaktan yanayým.

Türkiye'de roman, estetik öðeleri yönetme performansýna evrildi.

Buna itiraz ediyorum. Bir baþka nedeni, Said-i Nursi gibi bilgelerin yaþamýný anlatmak güç.

Ancak onlarla iliþkilerimizi, onlardan ne anladýðýmýzý, yani payýmýza düþeni anlatabiliriz sanýrým.

 

 

 

O dönemin kuþaðýyla, þimdiki kuþak arasýnda fark olduðu kesin. Ne düþünüyorsunuz bu konuda, umutsuz musunuz?

 

 

 

Bediüzzaman, "Osmanlý, Avrupa'ya hamiledir, bir Avrupa toplumu doðuracak" demiþti.

Sanýrým bu gerçekleþiyor. Geç kapitalizm... Genel olarak zaten modernleþme, kitlesel ve küresel karakteriyle önüne geleni silip süpürüyor(du). Bundan biz en patolojik yanlarýyla fazlasýyla nasiplendik. Tümüyle umutsuz, bedbin deðilim. Çürüme belli düzeylerde olacaktýr, bu kaçýnýlmaz. Aksine umutluyum. Zaten dibe vurmadan yüzeye çýkýlamaz.

 

 

 

Daha önce sizinle Türk edebiyatýnýn yakýn tarihe olan yakýn ilgisizliðinden konuþmuþtuk. Dem 'de de Dev Genç'ten Hrant Dink'e kadar pek çok ize rastlamak mümkün...

 

 

 

Dedem, Þeyh Said'in oðlu Þeyh Ali Rýza Efendi'ye intisaplý bir derviþti. 50 yaþýna kadar daðlarda çobanlýk yapmýþtý. Kendisi gibi ümmi bir kýzla evlendi ve 107 yaþýnda öldü. Babam, Malatya'da sinema iþletmeciliði yapan CHP delegesi, Eþref Kolçak-Ayhan Iþýk'a benzeyen bir adamdý. Dayým Dev-Yol'cu, aðbim Dev-Genç'liydi.

Ben, bir süre aðbimin mabedine takýldým, lise ikideyken halis bir nur talebesine yakalandým. Böylesi bir yerden geldim. Çocukluk acýlarýmýn beni daima beslediðini gördüm. Zaten bu yüzden anlata anlata bitiremiyorum. Hepimizin tek tek öyküsünün biricikliðine hep inandým. Bu öykülerin toplamý 'bu topraklar'ýn hikâyesini oluþturuyor.

 

 

 

Geçtiðimiz yýllarda "derin devlet'in Said-i Nursi tarafýndan teþhis ve ifade edildiðini yazmýþtýnýz. Bunu biraz açabilir miyiz?

 

 

 

Bediüzzaman, kitaplarýnda pek çok yerde, "gizli ve dehþetli bir komita"dan söz eder. Bu, öteden beri ilgimi çekiyordu ama içini dolduramýyordum.

Kendisi de zaten pek ayrýntý vermiyor.

"Hükümeti, devletin kurumlarýný, aktörlerini, aleyhimizde iðfal eden, kýþkýrtan bir yapý bu" diyor. Zorbalardan söz ediyor. Despotik bir yapýlanmadan.

Bugünkü Ergenekon türü birþey bu. Bu komitanýn cinayet iþlediðinden, suistimaller yaptýðýndan, kamu kaynaklarýný fütursuzca kullandýðýndan filan...

Bunu biraz didikleyince, imalarýnýn gerisinde ne türden bir yapý olduðunu görebiliyorsunuz. Her türden hukuksuzluðun kol gezdiði, faþizan bir yapý yani.

 

 

 

Kitaplarýnýz genelde Ýslam ve Ýslam âlimleri üzerine kurulu. Türk okurunu bu açýdan yeterli buluyor musunuz?

 

 

 

1980 yýlýndan beri yazýyorum.

Ýlk öykü kitabým Þehirleri Süsleyen Yolcu'dan itibaren uzunca bir zaman soyutlama düzeyi yüksek, alegorik öyküler yazdým. Arada daha çok anýlardan oluþan oylumlu bir hikâye sayýlabilecek Yakaza adlý bir anlatý deneyi olmuþtu. Bu arada sinemaya, televizyona iliþkin, onlarýn doðasýný didikleyen kitaplar çalýþtým. Kürt sorunu üzerine yazdým. Son yýllarda ise, daha çok okuduðum ve etkilendiðim, yaþamlarý her yönüyle bana çekici ve olaðanüstü gelen bilgelerle ilgili yazýyorum.

Ýbn Arabi, Harakani, Mýsri bunlar arasýnda idi. Son olarak Dem ile kendi acýlarým ve anýlarýmýn içinden bir Said-i Nursi portresi belirdi. Siluet biçiminde... Onun hâlâ doðru okunduðunu sanmýyorum. Þerif Mardin'in bir giriþimi oldu biliyorsunuz, o da bir tür linç edildi. Bilimler Akademisi'ne alýnmadý. Oysa Bediüzzaman modern zamanlara adeta bir göktaþý gibi düþmüþ gerçek bir bilge. Teoloji içinden okunmasý zor. Ben, kendi kiþisel öykümün içinden okumaya çalýþtým.

 

 

 

Dem ile okuru gerçekten demliyorsunuz ama yazarken acý çeken ve arayýþ içinde olan bir kahramanýnýz da var. Onun ve Said-i Nursi'nin çektikleri, yazar Sadýk Yalsýzuçanlar'a nasýl etki etti?

 

 

 

Söz, söyleyenin neresinden çýkarsa okurun orasýna ulaþabiliyor, Dem'e iliþkin ilk geri dönüþler bunu gösterdi. Bir çýrpýda ve ýslak yünün içinden dikenli bir dalýn çýkarýlýþý gibi çýkmýþtý öykü. Yazarken anlattýðým çocukluk ve ilkgençlik acýlarýmý yeniden yaþadým. Yazarken kelimelerin hýzýna gerçekten parmaklarým yetiþemiyordu.

 

 

 

Taraf

 

 

Link zu diesem Kommentar
Auf anderen Seiten teilen

  • 4 Wochen später...

Elma + Armut= Hürriyet politikasý

 

 

Hürriyet, Türkiye’nin en etkili gazetesi ve bu gücünü sürekli olarak bireye karþý devletten yana kullanan bir gazete.

 

Bu tavýr Ergenekon Davasý sürecinde doruða çýktý.

 

Hürriyet gemisinin dümenini elinde tutan Ertuðrul Özkök dün köþesinde akýllara ziyan bir yazý yayýnladý.

 

Özkök, Fransa eski Baþbakaný Dominique de Villepin aleyhine açýlan iftira davasýný Ergenekon Davasý ile kýyaslamýþ.

 

Villepin, þimdiki baþkan Sarkozy’nin yolunu kesmek amacýyla, 100 milyon Euro rüþvet aldýðýna iliþkin sahte bir belge düzenlemekle suçlanýyor ve Özkök buradan yola çýkarak iki davayý özdeþ kýlýyor.

 

Neymiþ, dava 5 yýldýr hazýrlanýyormuþ, kimse tutuklu deðilmiþ ve 40 günde sonuçlanacakmýþ.

 

Özkök tutukluluk süresine iliþkin itirazýný baþka davalarda dile getirmiþ olsa ikna olacaðýz.

 

Mesela bankasýna elkonulduðunu öðrenince apar-topar Türkiye’ye dönen Dinç Bilgin’in tutuklanmasý onu hiç rahatsýz etmemiþti.

 

Ama Ergenekon davasýndaki tutukluluklar ediyor.

 

Yani Özkök, yargý sistemizdeki bu uygulamadan genel bir rahatsýzlýk duymuyor, özel olarak bu davadaki tutuklamalardan rahatsýzlýk duyuyor.

 

Ayrýca, gördüðüm kadarýyla gariban sanýklar cezaevinde yatarken arkasý kalýnlarýn sahte doktor raporuyla taburcu olmasýndan da rahatsýzlýk duymuyor.

 

Bu davayý takip eden gazetelerin yaptýðý haberlerden ise çok rahatsýzlýk duyuyor.

 

Baþta Hürriyet, Doðan Grubu gazetelerinin zora giren rakiplerinin dava sürecinde attýðý manþetleri hatýrlamaz görünüyor.

 

Bu davanýn Fransa’daki davayla çok benzer olduðunu bile ileri sürebiliyor.

 

Soralým o zaman:

 

- Fransa’da Villepin, Sar

kozy’nin önünü kesmek için veya iktidardan düþürmek için muhalif gazetelere bomba atýlmasýný organize etmiþ mi?

 

- Villepin’in dahil olduðu grup Fransa’nýn yüksek yargý mensuplarýna suikast düzenlenmesine irtibatla suçlanmýþ mý?

 

- Villepin’in baðlý olduðu örgüt, Sarkozy’ye, farklý dini ve azýnlýk liderlerine yönelik suikast planlarý hazýrlamýþ mý?

 

- Villepin ve arkadaþlarý yeraltýna silahlar gömmüþ, evlere el bombalarý saklamýþ mý?

 

- Villepin’in ülkesinde 1960’dan bu yana sýk sýk darbeler meydana gelmiþ, Gladio tipi örgütler Kahramanmaraþ, Çorum, 1 Mayýs gibi katliamlara karýþmýþ mý?

 

Bu iki davayý birbiriyle kýyaslamak için Ertuðrul Özkök’ün bizi ve Hürriyet okurlarýný çok saf buluyor olmasý gerekir.

 

Çünkü böyle bir kýyaslama ortalama zekaya hakarettir.

 

Çünkü, Türkiye’deki davanýn özü tam da budur.

 

Türkiye’yi kaosa sürükleyerek askeri müdahaleye uygun bir ortam hazýrlama çabasý.

 

Bunun için gerekirse Kemalist gazetenin bombalanmasý da, Danýþtay’a baskýn düzenlenmesi de mübah görülüyor.

 

Bunu ben söylemiyorum, savcýlar söylüyor.

 

Bu iddalarý ciddiye alan hakimler de yürürlükteki hukuka göre tutulama kararý veriyor.

 

Belki de Özkök’ün bu yazýyý yazmasýnda Pazar eki yazarý, Adli Týp Kurumu eski Bakaný Sevil Atasoy’un ricalarýnýn etkisi olmuþtur.

 

Taraf Gazetesi dün Atasoy’un Ýstanbul Üniversitesi öðretim görevlileri hakkýnda 1. Ordu Komutanlýðý’na ihbar niteliðinde mektuplar yazdýðýný haber yaptý.

 

Atasoy, Hürriyet’te yazý yazmaya baþladýðýnda da, dönemin 1. Ordu Komutaný’nýn ricalarýnýn etkili olduðu iddia edilmiþti.

 

Dönemin 1. Ordu Komutaný kimdi hatýrlýyor musunuz?

 

Ergenekon sanýðý Hurþit Tolon...

 

 

Ergun BABAHAN - STAR, 24.09.2009

Link zu diesem Kommentar
Auf anderen Seiten teilen

  • 2 Wochen später...

Kurtlar Vadisi - Para

 

Wall Street Journal’a konuþan Baþbakan Erdoðan, Aydýn Doðan’ý vergi kaçakçýlýðý suçundan ömrünü hapiste geçiren Al Capone’a benzetmiþ. Aydýn Doðan, Kurtlar Vadisi’nde de “Medya Patronu Davut Tataroðlu” karakteriyle anlatýlýyordu.

 

Capone benzetmesini “aðýr” buldum. Ama kavgada bu tür yumruklar sürpriz sayýlmaz. Tataroðlu ise dizide pek makbul biri deðildir, Capone’a rahmet okutur.

 

Karakterin mucidi Soner Yalçýn þimdi Hürriyet’te yazýyor. Dizinin kendi de Aydýn Doðan’a ait bir TV kanalýnda yayýnlanýyor.

 

Ne hikmetse, birden kötü adamýn iyi huylarýný keþfetmeye baþladýk, dizinin konsepti ise Soner Yalçýn’ýn eski Ergenekon konseptine doðru evrildi.

 

Ergenekon konusunda 3 kitap ve sayýsýz makale yazmýþ biri olarak, Kurtlar Vadisi’ne dalmadým. Ancak, gelinen nokta, sessizlik eþiðini aþmýþtýr.

 

Ergenekon Vadisi

 

Projektörlerimizi geriye doðru çevirdiðimizde, Ergenekon’un darbe senaryolarý piþirdiði dönemle Kurtlar Vadisi’nin sahneye çýktýðý dönemin eþ zamanlý olduðunu görürüz. Sarýkýz, Ayýþýðý, Yakamoz ve Eldiven darbe senaryolarý, 2003-2004 aralýðýnda mayalanmýþtýr.

 

2002 yýlý sonunda iktidara gelen AK Parti’yi sandýk yoluyla devirmenin imkansýz olduðunu gören darbeciler, o tarihlerde faaliyetlerini yoðunlaþtýrmýþlardý.

 

Derken, 2003 yýlýnda Kurtlar Vadisi doðdu. Konsept danýþmaný, JÝTEM’e yakýnlýðý ile bilinen Perinçek ekolünden Soner Yalçýn...

 

Yönetmeni Osman Sýnav ise þimdi Ergenekon davasý sanýðý olan Jandarma Ýstihbarat Albayý Hasan Atilla Uður’la yakýn iliþki içindeki bir isimdir.

 

2006 yýlýna kadar bu iliþkinin, diziye hayat verdiðini görüyoruz. JÝTEM’in örtülü þekilde korunduðu, MÝT ve Emniyet’in kötülendiði bir konseptle karþý karþýyayýz. Bu iki kurum, ABD ile iliþki içindedir, vataný satar. MÝT’i çaðrýþtýran “Mito” karakteri de öyle...

 

Ancak, asker kökenli MÝT Müsteþarý Fuat Doðu ve Orgeneral Eþref Bitlis karýþýmý olarak vadide sunulan “Doðu Eþrefoðlu” karakteri farklýdýr...

 

Doðu’da yýllarca JÝTEM adýna kan akýtan “Yeþil” rolündeki Aslan Akbey, fena adam deðildir...

 

Faili meçhul cinayetlere kurban giden Savaþ Buldan ve Behçet Cantürk gibi isimler “kafalarýna kurþun sýkýlmayý hak etmiþ” gibi gösterilen “Barýþ Bulman” ve “Behiç Türkcan” karakterleriyle anlatýldýlar.

 

Dündar Kýlýç’ýn karakterize edildiði “Laz Ziya”, Alaattin Çakýcý’nýn anlatýldýðý “Süleyman “Çakýr” da öyle...

 

Kurtlar Vadisi’nde ilk 3 yýl; ABD karþýtý-Ulusalcý eksende JÝTEM’i koruyan MÝT ve Emniyet’i kötüleyen, Ergenekon zihniyetinin bilinçaltýndaki izdüþümüne tekabül eden bölümlerle geçti. Kurtlar Vadisi Terör’le Kürt düþmanlýðý iyice körüklendi.

 

Hidayet yýllarý

 

2007 yýlýndan itibaren Kurtlar Vadisi’nin konsepti tümden deðiþti. Bu deðiþiklikte; aðýrlýklý olarak Soner Yalçýn’dan boþalan konsept danýþmanlýðýna Ömer Lütfü Mete’nin gelmesi, 22 Temmuz seçimleriyle AK Parti’nin kalýcýlýðýnýn ortaya çýkmasý ve Ergenekon operasyonu etkili oldu.

 

Askeri istihbaratýn vadideki etkisi asgari düzeye indi. Dizi, genel hatlarýyla, Ergenekon iddianamesi düzleminde geliþti. Veli Küçük’ü tarif eden Ýskender Büyük karakteri, en çarpýcý örnektir.

 

Baþkahraman Polat ise neredeyse Savcý Zekeriya Öz’e benzer hale geldi. Savcýnýn silahlý hali gibi...

 

Soruþturma safhasýndaki bazý gizli bilgiler de henüz iddianameye dönüþtürülmeden önce vadide yer buldu. Bu durum, kimi izleyicilerde “önceden biliyorlar” algýsýný güçlendirirken, kitleler üzerindeki etkisini arttýrdý. Ancak, Silivri’de “istenmeyen dizi” oldu.

 

Rotadan çýktý

 

Bu dönem, 2 yýl sürdü. Kamuoyuna yansýdýðý kadarýyla, ekonomik kriz yüzünden Show’da yayýna ara veren Kurtlar Vadisi, tekrar döndüðünde 2003-2006 konseptiyle barýþýr gibiydi. Yani, Ergenekon’un manyetik alanýna geri döndü sanki.

 

Ýskender Büyük, “devlet menfaatlerini koruyan adam” pozuna büründürüldü, kahramanýmýz Polat’la Cumhurbaþkanýnýn refakatinde barýþ turuna çýkarýldý.

 

Kamuoyunda; Ergenekon davasýnýn örtülmesi için üst düzey giriþimlerin baþlatýldýðý ve taraflarýn bir araya getirildiði algýsý oluþturuldu. Kimi Ergenekoncu siteler de ayný minvalde Silivri’deki davanýn 1 yýl içinde düþürüleceði iddiasýný iþlemeye baþladýlar.

 

Ana tema da deðiþmeye baþladý. ABD ve AB karþýtlýðý, Kürt düþmanlýðý, Ulusalcýlýk yükselen deðerler gibi algýlanýr oldu.

 

Dizi, Doðan Grubu’na transfer olduktan sonra iyice zývanadan çýktý. Aydýn Doðan’ýn karakterize edildiði Davut Tataroðlu’nun kerametlerini görür olduk. PKK’lý bir bölge sorumlusuna benzetilen Muro karakteri, bir anda öldürüldü. Ergenekon’un söylemiyle Kurtlar Vadisi’nin konsepti kolkola girdi.

 

Pusu oldu Para

 

Maalesef, Kurtlar Vadisi, aradan geçen 6 yýlda, paraya göre rotasýný belirleyen, girdiði kaba göre þekillenen “Kurtlar Vadisi-Para” formatýna bürünmüþtür. Hiçbir inandýrýcýlýðý kalmamýþtýr.

 

Karþý çýksak da eskiden kendi içinde anlam bütünlüðü ve idealize edilen deðerler sistematiði vardý. Hiç olmazsa Ergenekon’a inanýyordu. Þimdi, ABD Dolarý’nýn yeþil rengine göre yalpalayan bir dizi var.

 

Þiddeti teþvik eden, kan akýtýcýlarý meþrulaþtýran ve hukuksuzluðu devlet nizamýnýn üzerinde gösteren bir anlayýþýn hortlatýlmaya çalýþýlmasý ise cabasý...

 

MHP kontenjanýndan seçilen RTÜK üyesi Esat Çýplak’ýn, diziye ceza verilmesini isterken ortaya koyduðu þu tarihi gerekçeyi dip not olarak düþmek istiyorum: “Toplumda ki adalet duygusunun zedelenmesi, devlet algýsýnýn bozulmasý ve þiddetin bir yöntem olarak meþrulaþmasýnýn sonuç olarak hukuk devleti idealini baltalayacaðýna inanýyorum.”

 

Yerden göðe kadar haklýdýr.

 

Samil Tayyar, Star, 07.10.2009

Link zu diesem Kommentar
Auf anderen Seiten teilen

  • 1 Monat später...

“Ülkemizde, 4653 faili meçhul cinayet mevcut olduðu” haberini okuyunca, inanýnýz ki çok þaþýrdým. Adeta aklým kilitlendi. Birkaç dakika baþka bir þey düþünemedim.

Öyle yâ; ülkemizin her köþesine kadar ulaþan güçlü bir yargý sistemimiz var.

 

Tonlarca para ödediðimiz MÝT kadromuz var.

Milyonlarca kiþilik kadrosu olduðu bilinen, gizli ajanlarýmýz var.

• Böylesine ciddi bir kadro ile tek bir faili meçhul kalmamasý gerekirken, 4563 faili meçhûl cinayet (yani, katili bilinemeyen veya üstü örtülmüþ cinayet) niçin ve nasýl olabilir?...

Acaba böylesine güçlü kadrolarýn içinde, çeþitli entrikalarla ört-baslar, yargýya müdahaleler, sinsi ve gizli oyunlar, rüþvetler, kayýrmalar veya birtakým istismarlar mý oluyor?...

• Keþke bu endiþelerimizde yanýlmýþ olsak!

Ama ne yazýk ki, ETÖ’NE müdahaleler ve faillerin ÝTÝRAFLARI maalesef ortada!...

 

Yakýn çevremizde ve medyada izlediðimiz kadarýyla, polisimizin her gün, binlerce olayýn ardýndan yakaladýðý failler, ya birilerinin emriyle (!) salýveriliyor. Ya da Hâkim karþýsýna çýktýktan kýsa bir zaman sonra, Ergenekon Terör Örgütüne kol kanat geren bir zihniyet ve malûm derin güçler tarafýndan beraat ettiriliyor veya salýveriliyor.

10’uncu Cumhurbaþkaný A. N. Sezer bile yanýltýlarak, bir sürü örgüt elemanýnýn af edildiði ve salýverildikten sonra da, askerlerimizle çatýþýrken öldürüldüðü veya yakalandýðý çokça yazýldý… (Bkz.: Ýnt. Google, ‘Necdet Sezer’in Af listesi’.)

Bu çirkin tezgâh öyle makamlara sirayet etmiþ ki, insanýn inanasý gelmiyor.

TSK þemsiyesi altýndaki JÝTEM’den ve bazý paþalardan tutun da, yüce yargý mensuplarýnýn, hattâ önceki Cumhurbaþkaný makamýnýn, maalesef birçok ciddi kurum ve makamýn da adý karýþtý.

Þu durumda, masum ve maðdur vatandaþ ne yapabilir ki?

Hani; “anamý döven kadý (hâkim), ben kime þikâyet edeyim?” þeklinde þâyi olmuþ atasözünü hatýrlamamak ve hak vermemek mümkün deðil…

Bu hamur çok su götürür.

Bendeniz konunun bu yönünü uzmanlarýna býrakarak, çok önemli olan fakat genellikle gözden kaçýrýlan bir baþka yönünü ele alacaðým.

 

*******

 

• Ýþte þu keþmekeþ asrýmýzda görüyoruz ki, zalimler zulümleriyle, mazlumlar ise çektikleri ýstýraplarla inleyerek, haklarýný alamadan göçüp gidiyorlar.

Ýþte 1993 baþbaðlar katliamý. Bu olayla ilgili 100 saldýrgan içinden sadece 20 kiþi yakalandý ve 18’i salýverildi. 100 saldýrgandan, sadece iki kiþi mi suçluydu? Perde arkasýndaki câniler, ellerini ovuþturarak baþka katliam planlarý ile baþ baþa kaldýlar…

Ýþte Sivas katliamý, 1 Mayýs 1977 Taksim katliamý, 1978 Maraþ katliamý, iþte Dersim katliamý. Mardin Bilge köyü katliamý ve daha niceleri!...

Diðer yandan Çin’in Sincan’ýnda yüzlerce, Küdüs’te, Tunus’ta, Irak’ta binlerce, Afganistan’da, Bosna’da, Hiroþima’da ve daha nice beldelerde zulümler sürüp gidiyor.

 

Bunlarýn (ülkemizdekilerin) yarýsýndan çoðu, sýrtýný devlete dayamýþ zihniyetler tarafýndan iþlendiði de dillere destandýr. Son günlerde faili meçhuller ilk defa MALÛM olmaya baþladý. Ergenekon soruþturmalarý derinleþtirildikçe, JÝTEM merkezli bir kara delik su yüzüne çýktý çýkmasýna, fakat ana muhalefetten tutun da HSYK ve AYM’DE de rahatsýzlýklar baþladý. Hattâ AYM baþkan yardýmcýsýnýn ve eþinin ismi çokça geçiyor...

Bu olaylarý, doðrusuyla-eðrisiyle benden çok daha iyi takip edenleriniz var.

Bendeniz, detayýný ferasetinize havale ederek, þu can alýcý sorumu soracaðým:

—Açýkça görüldüðü gibi, çoðu zaman zalimler zulümleri ile mazlumlar ise çektikleri ile burada hakkýný veya intikamýný alamadan ÖLÜP GÝDÝYORLAR. Bu nasýl adalet?...

• Oysa tüm Kâinatý kusursuz bir þekilde, sapan taþý gibi evirip-çeviren, ilmi ve KUDRETÝ her þeye yeten, sýnýrsýz merhamet sahibi ve mutlak ÂDÝL olan Allah c.c. bu olaylarý da elbette görüyor. Madem gerçekler böyle, bu zulümlere ve haksýzlýklara NÝÇÝN MÜDAHALE ETMÝYOR?...

 

Bu sorunun cevabýný da bu dünyanýn ve Âhiret âlemin HÂKÝMÝ’NDEN dinleyelim.

• Sûre 14, Âyet 42.: Ey Resûlüm: Sakýn ola ki Allah’ý, zalimlerin yaptýklarýndan habersiz zannetme; ancak O, gözlerin dehþetten dýþarý fýrlayacaðý bir güne kadar, onlarý cezalandýrmayý ertelemektedir.

• Sûre 21. Âyet 35.: Her canlý ölümü tadacaktýr. Biz, sizi sýnamak için gâh þerle, gâh hayýrla imtihan ederiz. Sonunda Bizim huzurumuza getirileceksiniz.

• S.37, Â.22 ve 23.: Yüce Allah meleklere þöyle emreder: “O zalim müþrikleri, yoldaþlarýný ve Allah'tan baþka putlaþtýrdýklarý nesneleri toplayýn ve hepsini doðru Cehenneme sevk edin!...”

• S.40, Â.52.: O dehþetli günde zalimlere; özür dilemeleri de, mazeretleri de hiçbir fayda vermez. Onlara lanet vardýr, onlara yurdun kötüsü (Cehennem) vardýr.

• S.42, Â.45.: …Gerçek þu ki zalimler, EBEDÎ bir azaba mahkum olacaklar…

 

Madem gerçekler böyle, hiç üzülmeye ve endiþe etmeye gerek yok. Zaten, Kýyamet ve Âhiret de çok uzak deðil. “ZALÝMLER ÝÇÝN YAÞASIN CEHENNEM…”

*******

• Ýlericilik, yani ileriyi görmek; hayatýn sadece dünya ile ilgili bölümünü görebilmek deðil, mutlaka gidilecek olan Âhiret âlemlerini görüp, tedbir almaktýr.

Sûre 6, Âyet 27.: Onlar ateþin karþýsýnda durdurulduðunda; “Ah n'olurdu, dünya’ya bir daha geri döndürülsek de Rabbimizin âyetlerini inkâr etmesek, müminlerden olsak!” dedikleri zaman, onlarý bir görsen. Neler olacak neler!... ( Kur’ân meali: Prof. Dr. Suat Yýldýrým)

29.S./64.A.: ..Âhh keþke bunlarý bir bilselerdi!...

 

 

Link zu diesem Kommentar
Auf anderen Seiten teilen

Erdoðan'ýn gittiði secdeye bile küfür...

 

http://www.moralhaber.net/resimler/haberler/70293.jpg

 

AK Parti'yi kapatmak için yeniden kollarý sývayan Yargýtay Cumhuriyet Baþsavcýsý, yaptýðý bu çalýþmalarla tepki çekiyor.

 

Star Gazetesi, AK Parti'yi yeniden kapatmak üzere harekete geçen Yargýtay Cumhuriyet Baþsavcýsý Abdurrahman Yalçýnkaya'nýn bir önceki kapatma sürecinde hangi kaynaklardan yararlandýðýný tek tek yazdý. Ortaya çok ilginç bir tablo çýktý. Star Gazete'sinin haberine göre Yalçýnkaya bakýn neler yapmýþ:

 

1-) www.cunta.com’dan kapatma delili buldu

 

Yargýtay Cumhuriyet Baþsavcýsý Abdurrahman Yalçýnkaya’nýn ‘google davasý’ olarak da adlandýrýlan AK Parti hakkýnda açtýðý kapatma davasýnda, Genelkurmay’ýn resmen kabul ettiði ‘kara ve gri propaganda’ sitelerinden delil topladýðý ortaya çýktý. Baþsavcý Yalçýnkaya, AK Parti’nin laiklik karþýtý fiillerin odaðý olduðunu kanýtlamak için çeþitli internet sitelerinde yer alan haberleri delil olarak dava dosyasýna koydu.

 

‘APRONDA NAMAZ ÞOV’ HABERÝ

 

Baþsavcý Yalçýnkaya’nýn delil topladýðý siteler arasýnda psikolojik harp sitelerinden “irtica.org”un da olduðu ortaya çýktý. www.irtica.org’dan alýnmýþ “Apronda namaz þovu” baþlýklý haberin küpürü AK Parti davasýnýn dealil klasörüne girmiþ. AK Parti kapatma davasýna delil üreten irtica.org sitesinin haberleri altýnda yer alan okuyucu yorumlarý da dosyaya kondu. Yorumlarda kutsal deðerlere yönelik aðýr küfürler ve hakaretler de var. hakaret, Baþbakan’a ‘alçak’ demeyi eleþtiri saydý. Yasal dinlemeleri gerekçe gösterip AK Parti hakkýnda inceleme

 

YORUMLARDA ALLAH’A KÜFÜRLER VAR

 

Bazý okuyucularýn sitenin editörünü protesto edip bu yorumlarýn yayýndan çekilmesini istemesine raðmen yorumlarýn sitede kaldýðý görülüyor. Ýþte dosyada yeralan yorumlardan birkaç örnek:

 

“Bu avradýný ... namaz kýlacak baþka mekan bulamamýþ mý. Senin gittiðin secdeyi ... Amerika ýrakta masum insanlarý katletsin sen de burada namaz kýl. Kýblesini ... yobazý. Az kaldý yakýnda para kaynaklarýnýz Amerika tarafýndan kesilince sizi çýktýðýnýz yere geri sokacak devam edim ... ... yobazlarý. 01-10-2007 18:39”

 

“Ulan mezarýný ... ... Meydaný boþ mu buldunuz. Sizleri deðil sizi ... böylesi baþýboþ itleri dünyaya peydahlamýþ: Senin anan Irak’ta Amerikalýlardan ... doðururken gelsinde Allahýnýz sizi kurtarsýn. Analarýný ... Amerikan uþaklarý.02/10/2007 18:09”

 

AYM ‘FARKLILAÞTIRILMIÞ DELÝL’ DEDÝ

 

Anayasa Mahkemesi, AK Parti’yi kapatmama gerekçesinde, Baþsavcý Yalçýnkaya’nýn çeþitli internet sitelerinden topladýðý haberleri delil olarak kabul etmeyip “Bir kýsmýnýn yalnýzca belirli bir yayýn politikasý olan gazete ve/veya internet sitelerinde yer aldýðý, herhangi bir ses veya görüntü kaydýyla desteklenmediði, farklý ya da karþýt gazete ve/veya internet sitelerinde de yer almadýðý, bir kýsmýnýn farklý gazetelerde farklý içerik ve uzunlukta yer aldýðý ve davalý parti tarafýndan da kabul edilmediði, bir kýsmýnýn gazetelerde veya internet sitelerinde yer aldýðýndan farklýlaþtýrýlmýþ biçimde iddianameye alýndýðý ya da eksik ve parçalý biçimde aktarýlmýþ olduðu” ifadelerine yer vermiþti.

 

2-) Baþbakan’a ‘lan’ demek ‘sanattýr’

 

Yargýtay Baþsavcýsý Abdurrahman Yalçýnkaya’ýn eski Cumhurbaþkaný Ahmet Necdet Sezer ve Baþbakan Tayyip Erdoðan’la ilgili iki ayrý davada farklý tavýr sergilediði ortaya çýktý. Baþsavcý, Erdoðan’a yönelik “lan, alçak, .iç” gibi ifadeleri “sanatýn icrasý” olarak deðerlendirirken, Sezer için kullanýlan “kýna yaksýn” ifadesini hakaret kabul etti.

 

ÞARKI DEÐÝL HAKARET YUMAÐI

 

“PÝT 10” takma adýný kullanan Ýstanbul Bilgi Üniversitesi Müzik Ses Teknolojileri bölümünde öðrenci Server Uraz, yazdýðý rap parçada Baþbakan Erdoðan için “Tayyip ulan, ülke elden gidiyo lan, kastýn var alçak, baþbakanýn has mürettabatý, p...ç ihtilali..” gibi sözlere yer verdi. Uraz, “ses çýkartma” isimli rap parçasýný youtube baþta olmak üzere internet sitelerinde yayýnladý. Bunun üzerine Ankara Cumhuriyet Baþsavcýlýðý, 11.Sulh Ceza Mahkemesi’nde kamu davasý açtý. Mahkeme, 11 Temmuz 2007 günlü kararýnda, þarký sözlerinde hakaret olmadýðý için Uraz’ýn beratýna karar verdi.

 

YARGITAY 4. CEZA: HAKARET VAR

 

Baþbakan Erdoðan’ýn avukatlarý karara Yargýtay nezdinde itiraz etti. Yargýtay 4.Ceza Dairesi, yerel mahkeme kararýný ‘Baþbakan Erdoðan’a defalarca hakaret edildiði”” gerekçesiyle bozdu. 11. Sulh Ceza ‘beraat’ kararýnda direndi ve dosya Yargýtay Ceza Genel Kurulu’na gitti. Yargýtay Baþsavcýlýðý, davaya iliþkin 21 Aðustos 2009 tarihli tebliðnamesini Kurul’a sundu.

 

BAÞSAVCI: SANATINI ÝCRA ETMÝÞ

 

Yalçýnkaya’nýn teblinamesinde, sanýðýn nakaratta kullandýðý ‘lan’ kelimesini “yaptýðý müziðin (sanatýn icrasý) niteliðinde kullandýðýný” ve “hakaret amacý taþýmadýðý” gerekçesiyle suç sayýlamayacaðý savunuldu.

 

3-) Sezer’e ‘kýna yaksýn’ demek aðýr hakaret

 

Vakit Gazetesi yazarý Abdurrahman Dilipak’ýn 9 Kasým 2003 tarihli yazýsýnda, baþörtülü bir avukatýn Yargýtay salonuna alýnmamasýný eleþtirmek için kaleme aldýðý köþe yazýsýnda, 10. Cumhurbaþkaný Ahmet Necdet Sezer için “Sezer kýna yaksýn” ifadeseni kullandý. Bunun üzerine Dilipak hakkýnda 28 Nisan 2004’te Baðcýlar 2. Asliye Ceza Mahkemesi’ne hakaret davasý açýldý.

 

MAHKEME ‘BERAAT’ DEDÝ

 

Mahkeme, 12 Ekim 2006’da verdiði kararýnda, söz konusu ifadenin hakaret kapsamýnda olmadýðýna karar verdi. Kararda “...Sanýðýn kendince türbanýn bir sorun haline gelmesine neden olan kiþi olarak gördüðü Cumhurbaþkanýný eleþtirmesi niteliðinde görülmüþtür... (...) sözleri kaba olduðu, nezaket sýnýrlarýný aþtýðý kabul edilebilir ise de deyimin salt argo da yer alan olumsuz anlamý göz önüne alýnarak deðerlendirilmesi doðru olmaz...” denildi.

 

YARGITAY ‘BERAAT’I BOZDU

 

Mahkemenin kararý cumhuriyet savcýlarý tarafýndan sanýk Abdurrahman Dilipak aleyhine temyiz edilince dosyayý inceleyen Yargýtay 9. Ceza Dairesi, 15 Haziran 2009 tarihinde beraat kararýný onadý. Ancak Yargýtay 9. Ceza Dairesi’nin kararýna bu kez Yargýtay Baþsavcýlýðý itiraz ederek dosyayý Yargýtay Ceza Genel Kurulu’na götürdü. Baþsavcýlýk tebliðnamesinde “Cumhurbaþkaný hakkýnda okurlarýna karþý kin ve nefret duygularýný uyandýracak biçimde küçük düþürücü deðer yargýsýnda bulunup (...) Cumhurbaþkanýnýn görev ve yetkilerini kötüye kullandýðý yolundaki küçük düþürücü ithamlarda bulunmuþ” dedi ve cezalandýrýlmasýný istedi. Ceza Genel Kurulu, itirazý uzun tartýþmalar sonunda 11’e karþý 13 oyla kabul etti.

 

4-) Baþbakan’ý yasadýþý dinleyen ÝP’i görmezden geldi

 

Baþsavcý Abdurrahman Yalçýnkaya, Adalet Bakanlýðý Müfettiþleri’nin, Ergenekon sanýklarýyla iliþkisi tespit edilen bazý hakim ve savcýlar hakkýnda mahkemelerden dinleme kararý çýkartmasýný da AK Parti için kapatma davasý gerekçesi sayarak harekete geçti. Ancak ayný Yalçýnkaya, Genel Merkezi ve yayýn organlarýnda yüzlerce yasadýþý dinleme kaydý ele geçirilen Ýþçi Partisi hakkýnda hiçbir iþlem yapmadý. ÝP’in yayýn organlarýnda geçtiðimiz haftalarda Baþbakan Erdoðan’ýn 6 yýl boyunca mahkeme kararý olmadan yasadýþý dinleme kayýtlarý ele geçirildi. 2 yönetici tutuklandý, Baþsavcý yine ÝP’in yasadýþý dinleme kayýtlarý için hiçbir giriþimde bulunmadý. ÝP’in Genel Baþkaný ve çok sayýda yöneticisinin ‘Ergenekon’ kapsamýnda tutuklu olmasý da Yalçýnkaya için yeterli delil olmadý..

 

 

 

Moral Haber, 19.11.2009

Link zu diesem Kommentar
Auf anderen Seiten teilen

Hürriyet'in gazeteciliði... Zalim ve mazlum

 

 

Ahmet Altan’ýn Hürriyet ve Sabah’ý Kafes Planý haberini görmemeleri nedeniyle baþlayan bir tartýþma var ortada.

 

Deniz Feneri haberini vermediler diye gazeteleri yerden yere vuranlar, eleþtirilere tek bir cevap veriyor: Sana ne?

 

Bunlarýn tiyniyeti böyledir.

 

Onlarýn her türlü hesap sorma hakký vardýr ama hesap verme yükümlülüðü yoktur.

 

Her dönemin hükümraný onlardýr aslýnda.

 

Onlar Ergenekon’un en kilit isimleriyle kucak kucaða olabilir, kimi yazar yapýp yapmayacaklarýna ordu komutanlarýyla karar verebilir, Ergenekon’un altýný oymak için her türlü yayýný yapabilir, siz eleþtiri yaparsanýz ihbarcý olursunuz.

 

Bunu yazarken hiç yüzleri kýzarmaz.

 

Çünkü Ahmet Kaya’yý, Orhan Pamuk’u, Hrant Dink’i nasýl ihbar ettikleri akýllarýna gelmez.

 

Ýkisi ölen, biri sürgüne giden bu insanlarýn baþlarýna gelen olaylardan dolayý utanç da, sorumluluk da duymaz.

 

Aslýnda Ahmet Altan eksik yapýyor.

 

Neleri yazmadýðý kadar, neleri, nasýl yazdýðý da önemli Hürriyet gazetesinin.

 

Kafes planýnda ‘’operasyon’’ diye nitelenen Hrant Dink cinayetini ýsrarla üç-beþ maceracý gencin eylemi diye yazdý mesela.

 

Hükümeti zora sokmak için planlandýðý anlaþýlan Danýþtay baskýnýný irticai eylem ilan etti.

 

Ergenekon Ýddianamesi’ni ilk baþta gayri ciddi göstermek için deli gibi yayýn yaptý.

 

Mýzrak çuvala sýðmayýnca ‘’vahim’’ insan haklarýný gündeme getirdi.

 

Bilmeseniz Hürriyet’i Türkiye’nin insan haklarý savunucusu sanýrsýnýz.

 

Özkök’ün aksine biz bizim

 

gibi düþünmeyen insanlarý yandaþ, faþist diye nitelemiyoruz.

 

Bunu, elinde silah ve planlarla yakalanan, çocuklarý öldürmek için uygun aný bekleyenler ve onlara sahip çýkanlar için yapýyoruz.

 

Yeraltýndan çýkan silahlarý gömenler, masum insanlarýmýzý öldürmeye yönelik planlar yapanlar faþist katillerdir.

 

Bugüne kadar 1 Mayýs’ta Taksim’de, 16 Mart’ta Beyazýt’da nelere muktedir olduðunu gördüðümüz bu katillere sahip çýkanlar, en hafif deyimle onlarýn yatakçýsýdýr.

 

Sen önce Sevil Atasoy’u, Ergenekon zanlýsý Hurþit Tolon’un talebi üzerine neden yazar yaptýðý, yazarlýða baþlattýðýn hafta köþeni ona ayýrdýðýný, sayfa sayfa tanýtým

 

yaptýðýný, gerçek ortaya çýkýnca da apar topar iþine son verdiðini anlat.

 

Ergenekon zanlýlarýna ulaþýp savunmalarýný yapmakta üstüne yok.

 

Þu amiral Öðütçü’ye de ulaþsan ve ‘’Ne bu iþ’’ diye sorsan.

 

Çocuklarý bombayla havaya uçurmaya çalýþmakla itham edilen emekli generale savunma hakkýný kullanma þansýný versen.

 

Ya anlamýyorsun ya da anlamamakta ýsrar ediyorsun.

 

Biz sana fikirlerinden dolayý karþý çýkmýyoruz.

 

Tekrar edeyim, darbecileri savunmak için canýný diþine taktýðýn için karþý çýkýyoruz.

 

Karargahýn sesi olarak, darbe müsveddesi olarak yayýn yaptýðýn için karþý çýkýyoruz.

 

Olan biteni bütün çýplaklýðýyla görmene raðmen, vicdanýnýn sesini dinleyip gerçekleri halktan gizlediðin için karþý çýkýyoruz.

 

Kendi halkýna karþý eylem planý yapan bir ordu olamaz.

 

Bu orduya sahip çýkan mevkuteye gazete, onu yapana gazeteci denemez.

 

Demokrat ise hiç denemez.

 

 

Ergün Babahan, Star, 25.11.2009

Link zu diesem Kommentar
Auf anderen Seiten teilen

  • 3 Wochen später...

Cemaate nifak sokan ajanýn itirafý

 

http://www.risalehaber.com/images/news/58552.jpg

 

Ergenekon sanýðý emekli Tuðgeneral Levent Ersöz'ün talimatýyla cemaatlere sýzdýðýný anlatan 'Ahmet Faruk', özel olarak yetiþtirildiðini söylüyor: "Levent Ersöz bana, 'Senin Zekeriya Beyaz'dan, Yaþar Nuri'den neyin eksik? Sen onlardan kat kat üstünsün' diyordu."

 

Gizli tanýk Ahmet Faruk, milletvekilleri ve bakanlarý takip ettirmek için Ersöz'ün kendini nasýl kullandýðýný da ayrýntýlarýyla anlatýyor: "Ben Ziyaeddin A. (Konya milletvekili) ile görüþtüm. Beni hatýrladý. Ankara Birlik Sitesi'ne yakýn Zümrüt Apartmaný'nda daha çok AKP milletvekillerinin sýkça gittikleri, cemaat tarzý toplantýlar yaptýklarý bir yerden bahsetti. Bana 'Sen Risaleleri iyi biliyorsun, mübarek bir insansýn. Sen orada kal, bize hocalýk yaparsýn.' dedi. Ben de onun isteði üzerine oraya yerleþtim. Bu olayý Levent Paþa'ya anlattýðýmda sevinçten ayaða fýrladý. Gözü parladý. Beni defalarca kucaklayýp öptü. 'Hadi göreyim seni.' diye defalarca haykýrdý. Hatta beni onurlandýrmak için Ankara Güvercinlik'te sadece paþalarýn girebildiði Jest isimli lokantaya gönderdi."

 

Levent Ersöz'ün kendisine 10 madde halinde yapýlacaklar listesi verdiðini aktaran gizli tanýk, þu ifadeleri kullanýyor: "Oradaki talimatlar cemaatlerin arasýna nifak sokulacak, ortalýk karýþtýrýlacak, medya ile iliþkiye geçilecek, kitap yazýlacak gibi notlardan ibarettir. Bunlarýn bir kýsmýný gerçekleþtirdik. Ben Müslüm Gündüz, Haydar Baþ, Mahmut Hoca, Cübbeli Ahmet Hoca, Kayseri'de bulunan Abdurrahman Aras Hoca gibi gruplara girip, burada sözü dinlenen kiþiler ile temasa geçecektim."

 

Zaman, 14.12.2009

Link zu diesem Kommentar
Auf anderen Seiten teilen

Kim daha kahraman: Ýlker Baþbuð mu, Mehmet Altan mý?

 

http://www.moralhaber.net/resimler/haberler/71271.jpg

 

Seçilen mekân sadece savaþ için kullanýlabilecek bir mekân. Deniz Kuvvetleri'mizin en modern savaþ gemilerinden Oruç Reis Firkateyni. Kýyafet, askerlerin "arazi kýyafeti" dediði savaþ kýyafeti.

Ayný kýyafetlerle kuvvet komutanlarý, içtima düzeninde doksan derecelik açýyla yan yana dizilmiþ. Yanlýþ anlamamýz imkânsýz. Genelkurmay Baþkaný bu fotoðrafýn anlamýna akýl erdiremeyecek olanlara da açýklama getiriyor. Konu, Ýlker Baþbuð'un daha önce de "asimetrik psikolojik harekât" diye nitelediði asker-terör iliþkisine yönelik süreçler ve eleþtiriler. Yani Ergenekon davasý ve etrafýnda süren tartýþmalar. Savaþ gemisinde, bir savaþý yönetiyormuþ gibi konuþmasýný "Bu konuya özellikle, bugün üzerinde beraber olduðumuz TCG Oruç Reis Firkateyni'nde deðinmemin özel bir anlamý vardýr. Herhalde herkes, açýkça ne demek istediðimi anlamaktadýr." Çok açýk bir ihsas deðil, ama bir tehdit hem de silahlý bir tehdit olduðu galiba açýk.

 

Öbür tarafta bir iktisat profesörü. Aydýn bir gazeteci ve köþe yazarý. Uluslararasý ekonomide deðiþen paradigmalarý konuþmak için katýldýðý canlý yayýnda, önüne savaþ gemisinden yapýlan bu basýn toplantýsý geliyor. Son derece doðal ve anlýk tepkilerle, Genelkurmay Baþkaný Ýlker Baþbuð'un sözlerine cevap veriyor. Sözlerinin özü, bu silahlý meydan okumaya boyun eðmediðinden ibaret. Galiba tam da Baþbuð'un þikâyet ettiði "asimetrik psikolojik savaþ"ýn örneklerinden biri ile karþý karþýyayýz. Kaleminden ve çenesinden baþka gücü olmayan bir profesör, tam müsellah, savaþ gemisinin güvertesinde ordusunun baþýndaki komutana cevap yetiþtiriyor.

 

Bir yýðýn soru arasýndan benim aklýma gelen, baþlýða aldýðým soru. "Kim daha kahraman: Ýlker Baþbuð mu, yoksa Mehmet Altan mý?" Yanlýþ duran þeyleri ve baþarýsýz yürüyen "gerçek asimetrik psikolojik harekâtý" deþifre etmek için, bu sorunun cevabýný takip etmek lâzým.

 

Ýlker Baþbuð ne diyor?

 

Bu müsellah ve çok fazla muharip görüntü içinde Genelkurmay Baþkaný sadece bir polemik yürütüyor. Polemiðin konusu ise Ergenekon davasý ile gündeme gelen asker kiþilerin yer aldýðý iddia edilen, ordu içindeki kurumsal bir illegal yapýlanmayý gündeme getiren terör plan ve eylemleri. Kafes Planý, Danýþtay suikastý, Zir Vadisi bombalarý, Poyrazköy kazýlarý, Ýrticayla Mücadele Eylem Planý vs. Ýlker Baþbuð gemi güvertesinde, savaþ kýyafeti ile basýna yaptýðý açýklamalarda yargýya hitap ediyor ve "adlî makamlarýn ihbar mektuplarýna ve gizli tanýklarýn ifadelerine karþý daha duyarlý ve daha dikkatli hareket etmeleri" talimatýný veriyor. Ben þahsen bu cümlenin peþinden gelen "aksi durumlarda kurumlar arasý çatýþmalara neden olunabileceði" uyarýsýndan, Oruç Reis Firkateyni'nin bu "çatýþma"da yer alacaðý sonucunu çýkartmadým. Beþiktaþ iskelesinin yanýndaki Beþiktaþ Adliyesi'ne bu geminin toplarýný çevireceðine, savcýlarýn da ihtimal vereceðini sanmýyorum. Ama yine de bu cümlelerin "yargýçlara talimat verilemeyeceði ve telkinde bulunulamayacaðý"ný amir Anayasa'nýn 138. maddesine aykýrý olmasý durumu deðiþmiyor. Bir hukuk devletinde böyle bir manzara olabilir mi? Askerin siyasete müdahalesinden daha vahim bir durum. Genelkurmay Baþkaný, bir savaþ gemisinin güvertesine çýkýp yargýçlara mesaj verebilir mi?

 

Devamý daha dehþetli: "Terör olaylarýný Türk Silahlý Kuvvetleri ile iliþkilendirmeyi, PKK destekleyicileri, PKK sempatizanlarý yapabilir. Ancak böyle iliþkilendirmeleri ve bu amaca yönelik imalý konuþmalarý siyasiler, akademisyenler ve medya mensuplarý yapamaz, yapmamalýdýr." Bu ifade Ergenekon davasýný toptan reddetmiyor mu? Ýfade muðlak, ama TSK bünyesinde görevli her subayýn, Ergenekon'da aklanmasý lâzým. Bir darbe davasý ve bu darbenin þartlarýný oluþturmak için giriþilen ve planlanan provokatif terör eylemlerini "Türk Silahlý Kuvvetleri ile iliþkilendirmeden" nasýl ortaya çýkartabiliriz? "Ýrticayla Mücadele Eylem Planý"na "kâðýt parçasý" diyen ve savcýlara "bu belgenin sahte olduðunu ispatlama" görevi veren kiþi, bu sözlerin de sahibi deðil mi?

 

"Toplumsal huzura giden yolun, ortak deðerlerimizin güçlendirilmesinde olduðunu düþünüyoruz. Farklýlýklara elbette saygýlý olmalýyýz. Ancak farklýlýklara saygýlý olmak her zaman farklýlýklarýmýzý öne çýkarmayý da gerektirmez." Ýlker Baþbuð'un bu sözlerindeki "farklýlýklarý öne çýkartmayýn" uyarýsýna itiraz edenler olabilir. Ama genel olarak ortak deðerlere, toplumsal huzura yapýlan vurgu güzel. Sorun sadece bu sözlerin bir savaþ gemisinin güvertesinde, silahlý bir güç gösterisi eþliðinde söylenmesi. Çeliþki burada. Bu sözleri koca ordunun baþýndaki komutanýn bir tehdit havasýnda telaffuz etmesi. Ve bu ayrýntý bir ülkeyi medeni ülkelerin fersah fersah uzaðýna düþüren esaslý bir ölçüyü veriyor. Tekrarlamaktan çekinmeyelim: Genelkurmay Baþkaný'nýn bir savaþ gemisinin güvertesinde yüksek komuta heyetinin huzurunda kendi kurumunu ilgilendiren bir dava ile ilgili yargýçlara talimat verdiði, siyasetçileri, akademisyenleri ve medya mensuplarýný hizaya çekmeye kalktýðý bir ülke medenî bir ülke olabilir mi?

 

Bir hukuk devleti olamayacaðý zaten ortada. Allah aþkýna bu manzaranýn Türkiye'ye yakýþtýðýný söyleyen biri çýksýn. Bu ülkenin dýþarýya karþý korunmasý için benim vergilerimle alýnmýþ bir savaþ gemisinde, benim vergilerimle maaþlarý ödenen komutan nasýl herkesi hizaya çekmeye, tehditler savurmaya cesaret edebilir? Allah aþkýna söyleyin: Benim ülkem bu komutanlara müstehak mý?

 

Asýl can alýcý soruya dönelim: Bu ülkenin askerleri mi, yoksa aydýnlarý mý daha kahraman? O kadar silahýn arasýndan korkutucu bir fonun önünde meydan okumak mý daha cesurca? Yoksa Mehmet Altan'ýn yaptýðý gibi televizyonda canlý yayýnda bu yüksek perdeden çekilen zýlgýta çatýr çatýr cevap vermek mi? Kim daha cesur ve kahraman?

 

Sonuç: Kahraman aydýnlara sahip olduðuna göre, bu ülkenin hâlâ medenî bir ülke olma þansý mevcut. Ve dahi sorunlarýný silaha müracaat etmeden barýþçý yöntemlerle çözme, saðduyu ile birliðini ve dirliðini tesis etme ihtimali hâlâ var. Çünkü en az silahýn gölgesinde konuþulabilenler kadar cesurca þeyleri söyleyebilen aydýnlarý var.

 

 

Mümtazer Türköne, Zaman, 18.12.2009

 

 

Vidyo icin: Mehmet Altan hem medya hem askere kýzdý

http://medya.moralhaber.net/medyaizle.php?haber_id=5925

Link zu diesem Kommentar
Auf anderen Seiten teilen

Dýþ kaynaklý operasyonlar

 

Ülkemizde dýþ kaynaklý operasyonlardan söz edince hemen saldýrýya varan eleþtirilere maruz kalýnýr. Yabancý etkisinden söz etmenin bir paranoya olduðu söylenir.

 

Ülkemiz dünyadaki konumunu deðiþtirecek bir süreci yaþýyor. Bundan olumsuz etkilenecek odaklarýn olmasý ve bunu engellemek ya da yönlendirmek istemeleri doðal sayýlmalý ve iç dinamikler kadar dýþ dinamiklerin de bu süreci etkileyeceði beklenmelidir. Oysa bize göre Ergenekon ve PKK’dan baþka bir aktör geliþmeleri etkileyecek bir rol oynamamaktadýr.

 

Dýþ operasyonlar yabancýlar tarafýndan uygulanmaz. Ülkedeki kiþiler ya kanarak ya da bilinçli olarak bu eylemleri gerçekleþtirirler. Dýþ odak eylemin planlayýcýsýdýr.

 

Kamuoyunu yönlendiren bir eylem gerçekleþtiði zaman medya soru sorabilir ama bu sorulara cevap vermemelidir. Çünkü verilen cevaplar çoðu zaman operasyonu yapan odaðýn amacýna hizmet eder. Bir örnek vermek gerekirse 33 erimizin þehit edildiði olayý inceleyebiliriz. Olay gerçekleþtirildiðinde normal bir terör eylemi kabul edildi ve bu çerçevede deðerlendirildi. Oysa sorulacak birçok soru vardý ve bu konudaki gözlemlerim bazý gazetelerde yayýnlandý. Þu sorularý sordum: Neden eylemciler askerlerin bulunduðu araca ateþ etmedi, onlarý araçlarýndan indirip farklý bir yere götürdüler ve saatler sonra onlarý öldürdüler? Bu süre içinde yerleri neden tespit edilmedi ve yardýma gidilmedi? Olay neden bir ateþkes sürecinde yapýldý? Olay neden Ýslamcý ve milliyetçi partilerin çoðunlukta olduðu bir bölgede gerçekleþtirildi? Teröristlerin saklanabilmesi için çevrenin siyasi açýdan eylemcilere uygun olmasý gerekmez miydi?

 

Daha sonra eylemin örgüt içinde Öcalan’ýn hasmý olarak bilinen Þemdin Sakýk tarafýndan gerçekleþtirildiði söylendi. Bu kiþi Kuzey Irak’ta güvenlik güçleri tarafýndan mý yakalandý yoksa, Öcalan’ýn söylediði gibi, onun tarafýndan teslim mi edildi?

 

Ama asýl soru þu: O zaman kimsenin fazla üzerinde durmadýðý ve benim komploculukla suçlanmama neden olan sorularým cevaplandýrýlmadýðý halde bugün neden gündemin baþ köþesine oturtuldu? Reþadiye baskýný ile bu eylem arasýnda benzerlik kuranlara þu soruyu soruyorum: 33 er pikniðe gider gibi uzak bir yere götürülürken neden Reþadiye’de araçlar tarandý?

 

Bir eylem gerçekleþtirildiðinde kimin ne amaçla yaptýðýný hemen söylerseniz yanýlma ihtimaliniz çok yüksektir. Çünkü operasyonu yapanlar sizi istedikleri sonuca götürmek için gerekli ipuçlarýný da önünüze sererler. Siz de onlarýn istedikleri sonuca vararak operasyonun bir parçasý olursunuz. Dýþarýdan bakanýn yapacaðý þey sorular sormak ve cevabýný ilgili kurumlarýn vermesine býrakmaktýr. Eðer olaylarý biz çözecek olsaydýk istihbarat teþkilatý kurmaya ve ona bir sürü para harcamaya ne gerek vardý? Ancak soru sormak onlarý denetlemek anlamýna gelir. Çünkü mantýk dýþý izahatta bulunamazlar.

 

Son zamanlarda ülkemizde dýþ kaynaklý birçok operasyonun yapýldýðýný hissediyorum. Gerektiðinde soru sormakla yetineceðim ve operasyonun bilinçli ya da aldatýlmýþ bir parçasý olmamaya çalýþacaðým.

 

Mahir Kaynak, Star, 22.12.2009

Link zu diesem Kommentar
Auf anderen Seiten teilen

Kuþkusuz bu bir düþman operasyonu

 

Ýstihbaratçýlar bir kere meydana gelen olayý önemsemez. Çünkü herhangi bir þey olabilir. Almanlar buna "Einmal ist kein mal" derler. Yani "bir kere olan, olmamýþ demektir." Olayýn anlam kazanmasý tekrarlanmasý gerekir.

Ama bir olay iki kez meydana gelirse, üzerinde durulmasý gereken ilginç bir tesadüften söz edilir. Kaþlar kalkar, kulaklar dikilir.

Ya olay üç kere olursa?

Ýþte o zaman kuþku kalmaz:

Bu bir düþman operasyonudur!

 

***

Þimdi bu bakýþ açýsýný aklýmýzda tutarak gelin ilgili haberler arasýnda turlayalým:

Deniz Yarbay Ali Tatar: Ergenekon soruþturmasý baðlamýnda ikinci kez yakalama emri verilmesinin ardýndan intihar etti.

Emekli Kurmay Albay Ali Bergütay Varýmlý: Milli Savunma Bakanlýðý Teftiþ Baþkanlýðý da yapan, Ergenekon Davasý'nda ifade veren rütbeliler arasýnda bulunan Varýmlý, 10'uncu kattaki evinden düþerek öldü.

Albay Varýmlý, eski deniz kuvvetleri komutanlarýndan Ýlhami Erdil'in yargýlandýðý davada tanýklýk yapmýþtý.

Varýmlý'nýn ölümünden sonra Sarýkýz ve Ayýþýðý kod adlý darbe planlarýný deþifre eden subay olduðu ortaya çýkmýþtý.

Emekli Albay Abdülkerim Kýrcý: PKK itirafçýsý ve JÝTEM çalýþaný Abdülkadir Aygan'ýn, faili meçhul birçok cinayetin sorumlusu olarak gösterdiði Kýrcý, askeri lojmanda intihar etti.

Özel Harekât Dairesi Baþkaný Behçet Oktay: 13 yýl Daire'ye baþkanlýk yapan Oktay, tabancasýyla baþýna ateþ ederek intihar etti. Ergenekon'dan tutuklu Ýbrahim Þahin'in sað kolu olarak gösterilen Oktay, solak olmasýna raðmen silahý sað eliyle ateþlemiþti!

Deniz Albay Birol Atakan: 28 Þubat döneminde Güven Erkaya ile birlikte çalýþtý. Özden Örnek ile Karahanoðlu arasýndaki köprü isim olarak tanýndý. Bir trafik kazasýnda öldü.

Hâkim Yarbay Tanju Ünal: Ýlhami Erdil'e rütbelerini söktüren yargýç, karargâhtaki makam odasýnda ölü bulundu.

Yüzbaþý Olgun Vural: Ergenekon savcýlarýnýn komutanlýktaki yapýlanmayý deþifre eden listeyi ele geçirmesinden sorumlu tutulurken intihar etti.

Deniz Tabip Yarbay Nursal Gedik: Ýntihar etti. Ailesi ulaþmamasý gereken bazý bilgileri elde ettiði için öldürüldüðünü ileri sürüldü.

 

***

Çoðunluðu asker olan bu kiþiler arasýndaki ortak sözcük, Ergenekon: Kimi Ergenekoncu...

Kimi Ergenekon karþýtý...

Hiçbir istihbaratçý ve (istatistikçi) bunca ölüme, tesadüf demez! Her bir ölümün makul bir açýklamasý yapýlsa dahi, böyle bir silsile mümkün deðil.

Bazýlarýnýn susturulduðu, bazýlarýnýn da cezalandýrýldýðý bir operasyon bu!

 

Emre Aköz, Sabah, 22.12.2009

Link zu diesem Kommentar
Auf anderen Seiten teilen

Baþbakan söz verdi

 

Biliyorsunuz, hükümet, Türk Ceza Kanunu'nun dört maddesinde deðiþiklik yaparak hukuk dýþý telefon dinlemeleri ve gizlilik ihlalleriyle ilgili cezalarý arttýrmayý planlýyor. Ancak, iyi niyetle yola çýkýlmýþ olsa da bu maddeler, basýn özgürlüðünün daha da sýnýrlandýrýlmasý sonucunu doðuracaðý için tepkiliyiz.

 

Eleþtirilerimi ilk olarak 18 Kasým 2009 tarihli yazýmda dile getirmiþtim. Deðiþiklikle ceza miktarlarý arttýrýlmak istenen TCK'nýn 132. maddesi "Haberleþmenin gizliliðini ihlal", 133. maddesi "Kiþiler arasýndaki konuþmalarýn dinlenmesi ve kayda alýnmasý", 134. madde "Özel hayatýn gizliliðini ihlal" ve 285. maddesi "Gizliliðin ihlali" suçlarýna iliþkin yaptýrým hükümlerini kapsýyor. Bu maddelerde cezalar arttýrýlýrsa ne olur?

 

Hapis cezasýnda alt sýnýr 2 yýla çýkacaðý için hükmün açýklanmasýný geriye býrakma, erteleme veya paraya çevirme imkaný ortadan kalkýyor.

 

Yani, cezayý alan doðru cezaevine... Zaten basýn özgürlüðü, Avrupa standartlarýnda deðil, bir de bu cezalar eklenirse düþünceye cezaevi yolu tümden aralanmýþ oluyor. Kaldý ki Ergenekon sürecinde bu maddeler, çetelerin üzerine giden gazeteciler aleyhine "sopa" gibi kullanýlýrken, çeteleri koruyan "kalkan" haline getirilmeye çalýþýlýyor. Ceza artýrýmýyla bu adaletsizlik daha da teþvik edilmiþ olacaktýr. Tepkimi son olarak pazartesi günkü yazýmda ortaya koydum. Dedim ki: "Pýnarhisar'daki Tayyip Bey'i arýyorum"

 

Dün Akþam Baþbakanlýk Danýþmaný Yalçýn Akdoðan'ýn düðününde Baþbakan Erdoðan'la görüþtük. Önce, Pýnarhisar yazýmý hatýrlatarak sitem etti: "Þamil bizi çok üzdün..."

 

Çok samimi ve içten geçen sohbete þöyle devam ettim: "Ergenekon sürecinde 4 bin civarýnda gazetecilere açýlmýþ dava ve soruþturma var. Her gazete ve televizyon kanalýndan ceza alan arkadaþlarýmýz var. TCK'daki sözkonusu maddeler, basýn özgürlüðü önünde tehdit unsuru haline getirildi. Yakýnda cezaevleri gazetecilerle dolar. Bir de cezalar arttýrýlýrsa basýn büyük yara alýr."

 

Baþbakan, çok tarihi bir söz verdi: "Hangi düþüncede olursa olsun, bir gazetecinin makalesi veya kitabý yüzünden, düþünceleri yüzünden cezaevine girmesine gönlüm razý olmaz. Her zaman hak

 

kýn ve hukukun yanýnda olduk, bundan sonra da oluruz."

 

Araya girdim: "Sözkonusu kanun tasarýsý hazýr..."

 

Baþbakan kararlýydý: "Hiç fark etmez. Basýn özgürlüðü önünde bir engel oluþturuyorsa gerekli düzenlemeyi hemen yaparýz. Biz basýn özgürlüðünü engelleyici veya ortadan kaldýrýcý bir yaklaþým içinde olmayýz."

 

Peki nasýl olacak bu?

 

Hükümette medya ile iliþkilerden sorumlu Baþbakan Yardýmcýsý Bülent Arýnç ve Adalet Bakaný Sadullah Ergin'in bu konuda ortak bir çalýþma yürüteceði mesajýný veren Erdoðan, tüm basýn kuruluþlarý ve gazetecilerin önerilerine de açýk olduklarýný bildirdi: "Herkes fikrini söylesin, basýn özgürlüðünün sýnýrlarýný hep birlikte geniþletelim."

 

Açýkcasý, baþbakaný çok samimi buldum, bu duyarlý tavrýndan dolayý meslektaþlarým adýna teþekkür ederim. Ýnanýyorum ki, en kýsa zamanda gerekli düzenlemeler yapýlýr, basýn özgürlüðünü tehdit eden maddelere ayar çekilir.

 

Baskýnýn þifreleri

 

Baþbakan Yardýmcýsý Bülent Arýnç'a yönelik suikast veya takip iddiasý, bir anda boyut deðiþtirdi. Kontrgerillanýn kalbine yolculuk baþlatýldý.

 

Çukurambar soruþturmasýnda eldeki materyaller þöyle özetlenebilir: Ergenekon sanýðý Ergun Poyraz'ýn "Musa'nýn Gülü" kitabýnda yer alan Cumhurbaþkaný Gül'e yönelik "Ýngiliz ajanlýðý, sabetayistlik, ABD vatandaþlýðý" gibi iddialarla kiþisel takip notlarýnýn harmanlandýðý bilgi notlarý...

 

Yine Ergenekon sanýðý Ergun Poyraz'ýn "Musa'nýn Çocuklarý Tayyip ve Emine" isimli kitabýndaki Baþbakan Erdoðan'a yönelik benzer iddialarla kiþisel takip notlarýnýn karýþtýrýldýðý bilgi notlarý...

 

TBMM Baþkaný Þahin'in Cevizlidere'deki evinin bulunduðu sokaðýn krokisi...

 

Baþbakan Yardýmcýsý Arýnç'ýn Çukurambar'daki evinin adresi...

 

Askerin tavrý, olayýn büyütülmemesi yönünde... "Yanlýþ yapaný biz kendi içimizde enterne ederiz" havasýndalar.

 

Ancak hükümet, TSK içindeki cuntacýlarla yeterli mücadelenin verilmediði kanaatinde... "Basit ve sýradan vaka" gibi görme eðilimine tepkili.

 

Zihinlerde kuþku uyandýran ve cevabý aranan soru þu: TSK içindeki cunta, darbe hazýrlýðý mý yapýyor?

 

Özel Kuvvetler'deki aramalarda "darbe hazýrlýðýnýn" izlerine rastlanýrsa, Ankara'da yeni bir darbe davasýna hazýr olun. Ama sanýldýðý kadar kolay olduðunu düþünmeyin. Ergenekon ve TSK içindeki uzantýlarý, bulanýk havada avlanmak istiyorlar. Kimi emekli askerler, cuntanýn Baþbuð'u hükümetin üzerine salývermek ve kendileriyle ittifaka zorlamak için provokasyonlara yöneldiðini söylüyorlar. Sorunun önemli bir boyutu da bu...

 

Samil Tayyar, Star Gazetesi, 30.12.2009

Link zu diesem Kommentar
Auf anderen Seiten teilen

  • 2 Monate später...

Þimdi devam etmekte olan kavga bu!

 

Bugün sizinle tarafsýzlýk üzerine hasbýhal etmek istiyorum.

 

Zira biraz yardýmýnýza ve nefes almaya ihtiyacým var. Çünkü maþaallah Ergenekon taraftarlarý müthiþ çalýþýyorlar. Bana kadar bile uzandýlar ki “Bari sen tarafsýz ol!” diye. Eski dostlarýmdan ve en yakýnlarýmdan bile duymaya baþladým bunu!

 

Nasýl bir tarafsýzlýk istiyorsunuz bilmiyorum? Ne yaparsam tarafsýz olurum onu da kestiremiyorum. Ben size düþüncemi anlatayým, sonra siz nasýl tarafsýz olabileceðimi söylersiniz, olmaz mý?

 

Önce bir soru:

 

-Hangi gazetecinin kendine has bir dünya görüþü yoktur?

 

Eðer ‘dünya görüþü olmayan gazeteci de olmaz, yazar da!’ diyorsanýz o zaman ben de derim ki, ‘benim de bir dünya görüþüm var!’ Size uyar uymaz, bilmem ama ben bir Müslümaným! Bütün eylem ve düþüncelerimi o çerçevede þekillendirme gayretindeyim.

 

Ýþte bakýn gazetecilerin kimisi liberal, kimisi sosyalist, kimisi kapitalist, kimisi ateist! Beri taraftan birileri faþist, bir kýsmý dinci, beriki muhafazakâr, milliyetçi! “Ben otum, hiçbir dünya görüþüm yoktur!” diyene rastladýnýz mý?

 

Hayýr!

 

Mademki bir dünya görüþünüz var, öyleyse ‘taraf’sýnýz! Beni tarafsýz olmaya çaðýranlar hangi taraftalar acaba?

 

Beyler, bu hayat insaný taraf olmadan rahat býrakmýyor. Ya Hakk’a tarafsýnýz ya Batýl’a! Bu bir Âdem ile Þeytan kavgasýdýr. Bu bir Ýbrahim ile Nemrut kavgasýdýr. Bu bir Musa ile Firavun kavgasýdýr. Ben ortadayým diyen, ortada telef olmuþtur. Ýyilikten yana deðilseniz, þer sizi kuþatýr! Bîtaraf olamazsýnýz. Hakký alkýþlamaktan vazgeçtiniz mi haksýzlýk sizi kendine binek yapar. Tarih bunu gösteriyor. Hangi ‘nemrut taraftarý’, ‘ibrahim’in yakýlmasýna hayýr dedi! Hayýr diyenler zaten ‘ibrahim’den yana olanlardý. Bu böyledir ve böyle devam edecektir!

 

Adil olunmasý gereken tek yer adliyedir, adalettir, yargýdýr. Onlardan adil olmalarý beklenir! Yakýn tarihî geçmiþimizde yaþanan sayýsýz insani trajediler, hak ve hukuk skandallarý, ‘sizi buraya týkan irade böyle istiyor’ kanununa(!) göre hükmeden yargýç uygulamalarý gösteriyor ki asýl yaramýz orda! Esasýnda adalet dahi, her dönemde izafi olmuþtur.

 

Dersim topa tutulurken, Mustafa Muðlalý masumlarý kurþuna dizerken, Said Nursi sürüm sürüm sürünürken, Nazým zindan zindan koþtururken, Atsýz, düþüncelerinden dolayý hapis odalarýnda bir tutam tütüne muhtaç býrakýlýrken hangi hangi adalet vardý? Hangi ‘çaðdaþ’ gazeteci sistemin karþýsýna dikilip ’haksýzlýk yapýyorsun, tarafsýz ol’, diyebildi? (Çoðu gazeteci duvar ustasýdýr. Önüne konan planý inþa eder. O hep sahnede olmaya, nan u nime kavuþmaya bakar!)

 

Bakýn þu saydýðým insanlarýn dünya görüþleri farklýydý. Hatta birbirlerine hasýmdýlar. Hepsi de ayný dönemde zulme tanýk oldular. Oysa sistem hiç birisine insaf etmedi. Hiçbiri de sistemi memnun edemedi. Çünkü müstebit cuntacýlarýn efendisi olan saklý zýndýka komitesi bu milletin iþi deðil. O Efendi, bu milletten de deðil. Ne ise…

 

(Esasýnda þu hal, nasýl bir frankeþtayn ile karþý karþýya olduðumuzu gösteriyor ama anlamayana davul zurna yetmiyor.)

 

Mesela, Firavun döneminin, hangi insaflý bürokratý, teknokratý, yargýcý ve hakimi kendisini tanrý bilen Firavun’un karþýsýna çýkýp ‘Musa’ya yaptýðýn zulümdür’ diyebildi?

 

Demedi, diyemezdi. Hem niye desin ki. O firavunlar, zulmü, ancak alkýþlayýcýlarý sayesinde yaparlar. Çünkü alkýþlayan, zulme taraf olandýr. Ýþte bugün de yaþanan bu!

 

Malum, insanlar önce bazý þeyleri kutsarlar. Sonra o kutsal için kurban vermeye baþlarlar. Biz de bu asrýn baþýnda istiklalimizi ve devletimizi kaybetmekle yüz yüze gelince onlarý önceledik ve kutsallar haline getirdik. Sonra da o ikisini ayakta tutmak için zulmü dahi meþru gördük! Yoksa Ýstiklal Mahkemeleri’ni hangi vicdan ile izah edebilirsiniz? Bakýn, bütün dosyalar açýldý da o mahkemelerin dosyalarý açýlamýyor. Çünkü o dosyalar açýldýðýnda, ulusal bir devlet inþa etmek için ne büyük insafsýzlýklar yapýldýðý da ortaya çýkacak! (1915 - 20 arasý da hala kapalý!)

 

Mamafih, heterojen bir alanda, ulus devlet inþa etmeye kalkýþan hiçbir milletin eli diðerinden daha temiz deðildir! Çünkü insan bir þeyi kutsal saymaya görsün. Her adaletsizliði onun uðruna iþler de yine de kendisini adil bilir.

 

(Aslýnda ilahi metinlerin sürekli tekrarlanýp durmasý da bu, her seferinde adaletsizlik üzerinde karar kýlan beþeri hukuku insaf çizgisine çekmek içindir.)

 

* * *

 

Ýþte biz dindarlar, ulus devlet ve onun dini olan laisizm adýna bize yapýlanlara artýk tahammülümüz kalmadýðýný söylüyoruz ve diyoruz ki bu halin devamýna hizmet eden her türlü yapýlanma ve kurum artýk ya deðiþmeli, ya ortadan kalkmalýdýr!

 

Kalkar mý deðiþir mi bilmem tabii. Ama arzumuz bu ki, adalet-i mahza hakim olsun. Devlet kendi bekasýný sürdürmek için, milleti ve milletin mukaddeslerini kurban etmeye son versin!

 

Ýþte bu Ergenekon denilen meselelere de bu gözle bakýyorum. Birileri, bunun böyle olmadýðýna, yaþanmakta olanlarýn sadece bir iktidar kavgasý olduðuna ikna etsin, emin olun ki ben de tarafsýz olacaðým.

 

Çünkü biz dindarlar ve manevi deðerleri konusunda muhafazakârlar diyoruz ki; bugüne kadarki siyasetlerinizden, yönetimlerinizden, keyfi muamelelerinizden çok çektik, artýk yeter!

 

Elbette daha önce de böyle düþünenler ve diyenler çýktý. Ama her seferinde bir saklý irade ortaya çýkýp, onlarý susturdu, pusturdu.

 

Sonunda millet durumu fark etti, oyunu yutmuyor artýk! Yine ayný þeyler olsun istemiyor. Bugüne kadar sadece icraatlarýný gördüðü o saklý iradenin (yani gizli cunta komitesinin) bu kere elini iþ üstünde yakaladý. Onu bir daha býrakmak istemiyor. (Haa, onun bu iktidar döneminde ortaya çýkmasýnda, iktidarýn rolü var mý yok mu onu tarih yazacak! Þimdi bizi, o eli yakalamýþken, iþi sonuna kadar götürüp o eli kontrol eden gövdeyi ve baþý bulmak ilgilendiriyor…)

 

Ýþte devam etmekte olan kavga bu, bana göre! Milleti ilgilendiren de bu. Ben bu kavgada Musa’nýn tarafýndayým, Ýbrahim’in yanýndayým ve Adem ile beraberim. Talut ile yürüyorum. Elbette ýrmaða ulaþtýðýnda kana kana içenlerden (iktidar olunca mal toplayanlardan) de hesap sorulacaktýr. Denizi geçtikten sonra buzaðýya tapanlara (iktidara gelince verdiði sözü unutanlara) da hesap sorulacaktýr. Ama önce Firavun ile hesabýmýz bitmeli. Ýbrahim’i Nemrut’un ateþinden kurtarmalý ve ‘beni Ýsrail’i (vahye muhatap olmayý kabul etmiþ ‘hak üzere zahir’ topluluðu) Deniz’den geçirmeliyiz.

 

Siz can havliyle firavun sultasýndan kurtulmaya çalýþan bir adama, tarafsýz ol diyorsunuz. Ýbrahim ateþe atýlýrken, heyecanýný bastýr diyorsunuz. Olmaz be kardeþim olmaz! Yapamam!

 

Beni ikna edin ki, bu Ergenekoncu taifesi, bu her gün baþka bir cunta hazýrlýðý ile yakalanan silahlý adamlar grubu, kanunlarý keyiflerine göre yorumlayan Anayasacý, Yargýtaycý, Sayýþtaycý esnafý, þu ‘yiyici siyasetçiler’den daha temizdir, daha vatanperverdir, daha lazýmdýr! Ben de tarafsýz olayým!

 

Benden tarafsýz olmamý istiyorsunuz. Buyurun olalým. Ýþte görüyorsunuz Doðan ve Karamehmetler gurubu medyasý, Türkiye’de yaþananlara sanki hiç muttali deðiller. Ortalýkta birtakým sanal rivayetler dolaþýyor. Ýnsanlar öylesine ölüyor. Ýktidar zorla ve belgesiz kanýtsýz birilerini alýp derdest ediyor. Sonra da hapse týkýyor. Sanki onlarý tutuklayanlar, bu ülkenin hakim ve savcýlarý deðil de parti teþkilatý görevlileri....

 

Siz o medya gruplarýna bugüne dek kaç kere ‘tarafsýz olun/adil olun’ önerisinde bulunabildiniz? Bu iktidarýn hiç mi iyi yaný yok? Hiç mi güzel þeyler yapmadýlar? Bu ülkede hiç mi darbe olmadý? Hiç zulüm yaþanmadý, diye sorabiliyor musunuz? Neden o basýn bunlardan da bahsetmez?

 

Hayýr! Çünkü size beþ para ehemmiyet vermezler. Milleti adam yerine koymadýlar ki seni koysunlar!

 

Yok, neymiþ yandaþmýþým! Sevsinler böyle yandaþlýðý! Benim yaþantým da hayatým da ortada. Birileri bana arabamý yenileyip yenilemediðimi soruyor. Beni o kadar tanýdýðýný iddia ediyorsan ortalama vatandaþ mütevaziliðinde geçindiðimi de bilmen gerekir!

 

Yazýk. Edep etmeyi bilmeyenler, zalime alkýþ tutanlar güya ulusalcýlýk ve milliyetçilik dersi vermeye kalkýþýyorlar!

 

O tiplere Erbakan vaktiyle þöyle derdi:

 

Hadi oradan sizi gidi cuntacýlar sizi!

 

Mehmet Ali Bulut, Haber 7, 02.03.2010

Link zu diesem Kommentar
Auf anderen Seiten teilen

  • 3 Monate später...

Abdullah Öcalan ve Ergenekon

 

 

Abdullah Öcalan’a açýk mektup yazýnca ben de açýk ya da kapalý çok sayýda mektup aldým. Özellikle Öcalan’ýn Kürt muhalifleri hep ayný nokta üzerinde duruyorlar...

 

Çoðu Batý Avrupa þehirlerinde yaþayan Öcalan muhalifi bu Kürt milliyetçisi aydýnlarýn hemen hepsi Öcalan’ýn ilk çýkýþýndan beri “derin devletin adamý” olduðunu sürekli tekrarlýyorlar. Son derece inandýrýcý kanýtlarý arka arkaya sýralýyorlar ve þu anki Ergenekon-PKK ittifakýnýn son derece doðal olduðuna sözü getiriyorlar...

 

Öcalan’ýn çýkýþý ve yükseliþi itibariyle Türk derin yapýlanmasý tarafýndan desteklenmiþ ve önü açýlmýþ biri olduðuna kimse itiraz etmiyor zaten... Genelkurmay, MÝT ve Emniyet yetkilileri de bunu özel konuþmalarýnda belirtmekten kaçýnmýyorlar. Öcalan’ýn palazlanmasýnýn ardýndan da bu iliþkinin devam ettiðine dair net kanýtlar var. Fakat bütün bu gerçekler Kürt yurttaþlarýmýzýn Öcalan algýsý noktasýndaki realiteyi deðiþtirmiyor. Ýster devlet eliyle ister kendiliðinden ama bir þekilde Ortadoðu politik arenasýnda bir “Öcalan fenomeni” oluþtu. PKK’nýn Kürt halkýyla iliþkisi bakýmýndan 32 yýllýk tarihi þu cümleyle özetlenebilir: PKK’nýn ideolojisi tutmamýþtýr, bu pozitivist ideoloji halkýn çok kýsýtlý bir kesimini etkileyebilmiþtir ama PKK’nýn liderliði tutmuþtur, Öcalan realitesi denen olgu oluþmuþtur. Bu realite gözardý edilerek bu mesele tamamen çözülemez...

 

Türkiye’nin sivil yönetici eliti açýsýndan þu an kritik soru, bu fenomenin kontrolünün kimlerde olduðudur... Öcalan, Ýmralý’da mahpus. Ýmralý’nýn kontrolünün kimde olduðu ise hâlâ muðlâk. Bu konuyu görüþtüðüm bir AK Parti milletvekili 2005 yýlýna kadar Ýmralý’nýn kontrolünün tamamen askerlerde olduðunu söylüyor. Öcalan’ýn avukatlarýyla görüþmelerinde daima askerî yetkililer hazýrda bulunuyor. Öcalan’ýn daha evvel defalarca ifade ettiði üzere dört tane asker Öcalan’la “devlet adýna” o adada görüþtüler... Adanýn kontrolü bir dönem, Ergenekon sanýðý Orgenaral Hurþit Tolon’a baðlýydý. Yine Ergenekon sanýklarý Levent Ersöz ve Hasan Atilla Uður da Ýmralý’nýn kontrolü noktasýnda görev almýþ diðer isimler... Öcalan bir görüþme notunda “Benimle devlet adýna görüþen paþalardan biri þu an Ergenekon’dan içerde” deyince, gözler Hurþit Tolon’a çevrilmiþti. Hurþit Tolon ise asla Öcalan’la görüþmediðini, tüm kayýtlara bakýlabileceðini söylüyor...

 

Þu anki KCK iddianamesinde ise Çevik Bir’in Öcalan’la yakalandýktan sonra Ýmralý’da görüþtüðü, belli noktalarda anlaþtýðý belirtiliyor... Fehmi Koru ta 1999 yýlýnda bu görüþmeyi yazmýþtý. Koru’ya göre Çevik Bir, Öcalan’ýn yakalanmasý öncesinde de sürekli Öcalan’la temastaydý. 25 Ocak 1999’da Suriye’de yayýmlanan El-Vasat isimli dergiye Abdullah Öcalan “Son iki yýldýr Türk Genelkurmayý’yla temastayýz. Altý maddelik bir siyasi çözüm planý üzerinde mutabýk kaldýk” diyordu. O röportajda Abdullah Öcalan’ýn “Sürekli temastayýz” diye adýný andýðý isim de 28 Þubat darbesinin baþ aktörü Çevik Bir’di...

 

Ergenekon soruþturma sürecinde de gizli tanýk “Ýlk Adým”, Cemil Bayýk ile dönemin Jandarma Ýstihbarat Daire Baþkaný Levent Ersöz’ün Hezil Çayý kýyýsýnda görüþerek birbirilerine zarflar verdiðini söyledi. Yanlarýnda telsizle 10 dakika görüþen ikili görüþme sonrasýnda telsizin kablolarýný söküp çaya atmýþ, sonra da ayrýlmýþtý... Bu görüþme Öcalan’ýn yakalanmasýnýn hemen sonrasýnda oluyordu. Bir diðer Ergenekon sanýðý Hasan Atilla Uður da 2002 yýlýna kadar Ýmralý’da sorumlu komutanlardan biriydi. H.A.U, Öcalan Þam’da ikamet ederken de askerî ateþe olarak ayný þehirde ikamet ediyordu. Öcalan’ýn en yakýn adamlarýndan biri olan Þerif Þener, dönemin askerî ataþesinin Öcalan’la Þam’da görüþtüðünü yazýyor. Þamil Tayyar bu ismin H.A.Uður olduðunu yazdý. Uður, Tayyar’ý dava etti ama bu davayý kaybetti... H.A.U. Ergenekon duruþmalarý sýrasýnda, Öcalan’ýn ilk sorgusunda olduðunu da açýkça söylüyor. Öcalan, yakalanýr yakalanmaz 16-18 Þubat 1999 arasý Bandýrma’daki üste iki gün boyunca sadece askerî görevliler tarafýndan sorgulanmýþtý. Bu sorguya ne savcýlýk ne Emniyet ne de MÝT alýnmýþtý...

 

 

Bir yandan “Devlet, Öcalan’la, PKK ile görüþmez, ayný masaya oturmaz” deniyor, bir yandan da Genelkurmay kanadýnda Öcalan’la ayný masaya oturan bir dolu adam olduðu ortaya çýkýyor. Kimi istihbarat ve güvenlik yetkililerinin Baþbakan’ýn emri ve kontrolü altýnda Öcalan’la görüþmesi, perde arkasýndan barýþýn önünü açmak için çabalamasý doðrudur, özellikle istihbarat teþkilatlarýnýn amacý budur... Fakat Baþbakan’dan ve sivil hükümetten tamamen baðýmsýz, otoritesini nerden aldýðý belli olmayan bir karanlýk çetenin “barýþýn önünü açmak” için deðil, bir kaos ve çatýþma ortamýnýn sürdürülmesi için yaptýðý temaslar bu ülkeye ihanettir...

 

Aðustos 2004’ten itibaren “devlet kontrolünde” Öcalan’ýn alenen þiddeti týrmandýrmasý, göz göre göre savaþ emirleri vermesi, bir yandan da o dönem çok ciddi darbe planlarýnýn yapýlmasý ne kadar tesadüftür? 31 Mayýs 2010 kararý da ayný þekilde. Sonra bir soru daha: Niçin 2005 yýlýnda atanan sivil gözlemciden Öcalan çok rahatsýz olmuþ ve bunu dillendirmiþtir? Niçin, niçin?

 

Rasim Ozan Kütahyali, Taraf, 30.06.2010

Link zu diesem Kommentar
Auf anderen Seiten teilen

  • 8 Monate später...

Ergenekon´da neler oluyor?

 

Ergenekon davası 4 yaşına girdi, yazının üzerinden 2 yıl geçti. El yordamıyla rakamlara göz attığımızda şunu görüyoruz: Sanık sayısı 500’ü, iddianame sayfası 8 bini aştı, klasör sayısı 2 bine ulaştı.İtalya’daki Gladyo temizliği emsal kabul edilirse, bu rakamlar, “devede kulak” bile sayılmaz. İtalya’da 7 bini aşkın kişiyi yargı önüne çıkardılar.

Ama izledikleri yöntem farklıydı. Hücre tipi örgütlenen gizli yapıları, hücrelere bölerek hesabını sordular. Her hücrenin “1 Numara”sını kulağından tutup deşifre ettiler, adliye koridoruna taşıdılar.

İçlerinde cumhurbaşkanlığı veya başbakanlık yapmış çok önemli isimler vardı. Asker vardı, yargıç vardı, gazeteci vardı...

Derin yapıların siyaseti, toplumu ve devleti biçimlendirme fonksiyonları göz önüne alındığında; nüfuz ve etkileme gücü olan her birimden yararlanmak istemesi kaçınılmaz bir gerçektir, aksi halde güç tesis edemez.

Bizden farklı oldukları bir husus daha vardı ki, çok hayatidir. Yargı, ordu ve istihbarat birimleri dahil devlet tüm arşivini soruşturmayı yürüten savcılara açtı veya açmak zorunda kaldı. Kamuoyu sürecin arkasındaydı.

Ya bizde?

Devlet, tüm kapıları kapattı. Yargı ve medya, savunma hattı oluşturdu.

Ergenekon’un üzerine gazeteciler kuşatma altına alındı; 5 bin civarında soruşturma ve dava açıldı, binlerce yıl hapis cezaları istendi, mahkumiyet kararları otomatiğe bağlandı, Ergenekon’u sulandıranlar ödüllendirildi.

Bu gerçeklik karşısında şaşırdığımı söyleyemem. Çünkü bu cumhuriyet ve kurumları, entrikalarla biçimlenmiş Osmanlı derin devletinin ürünüdür. Darbeci iklimde yeşermiş, filizlenmiş ve dal budak sarmış bu ruhun, ordu, yargı ve medya gibi kurumları nasıl esir aldığını biliyoruz.

27 Mayıs’ta, 12 Mart’ta, 12 Eylül’de, 28 Şubat’ta, Balyoz’da ve Sarıkız’da el ele hortladılar, kimi zaman başardılar kimi zaman hüsrana uğradılar. Silahları bazen tank, top, tüfek oldu, bazen kağıt, kalem...

Dümene bazen silahlı kuvvetler geçti, bazen silahsız kuvvetler...

Gazete ve televizyon gibi kitle iletişim araçları, darbe senaryolarının en önemli unsurlarıdır. Darbe ortamının hazırlanması, darbe yönetiminin pazarlanması ve darbe sonrası gelecek planlaması, medyayla yapılır.

Bunun için silaha gerek yoktur, kimi zaman kalem, silah gibi kullanılır.

Şükürler olsun, Türkiye’yi karanlığa mahkum eden 200 yıllık bu köhnemiş ve kokuşmuş pis gelenekler bertaraf ediliyor. Türkiye hızla değişiyor, değiştikçe dönüşüyor, demokratik ve şeffaf bir yapı inşa ediliyor.

Elbette, bu kutsal doğum, sancılı olacaktır. Milli iradenin yetkilerini gasp edip milletin arazisine gecekondu inşa edenler, demokratik dönüşüm projesine karşı direnecektir. O nedenle, mücadelede kararlılık esastır.

Ancak...

Halis duygular, intikam hevesine bulaştırılmamalıdır. Oda TV platformunu hiçbir zaman gazetecilik mecrası olarak görmedim, faaliyetlerini de bu bağlamda değerlendirmedim. Ancak, bağlantılı operasyonlarda kuşkulara yol açan bazı gelişmeler var, izaha muhtaçtır.

Nedim Şener örneğinde olduğu gibi...

Bu konuda kamuoyu ikna edilemezse, Ergenekon’un hukuk davası olmaktan çıkarılıp intikam davasına dönüştürüldüğü algısı oluşabilir.

Bakın, Cumhurbaşkanı Gül’ün bile kafası karışık. Milliyet’e ayrı Zaman’a ayrı konuşmuş, duyduğum kadarıyla iki konuşma arasında geçen sürede ilave bilgilere sahip oldukça kanaati değişmiş.

Milliyet’e “kaygı duyuyorum” açıklamasını yapan cumhurbaşkanı, Zaman’a şöyle diyebiliyor: “Umarım, hiçbir gazeteci mesleğini başka bir amaç için kullanmaz.”

Eğer bu dava, hukuk davası olmaktan çıkarılır, intikam davasına dönüştürülürse, bilinsin ki, niyet farklı olsa dahi Ergenekon’un değirmenine su taşınmış olur.

Daha tehlikelisi, Yeni Türkiye Projesi akamete uğrayabilir, bu milletin aydınlık gelecek beklentisi yeniden karanlığa gömülebilir.

Hiç kuşku yok, kendi iradesi dışında olsa bile siyasi faturayı da iktidar öder. Siyasi iktidara düşen temel görev, süreci yakından takip edip hukuk dışı zorlamalar varsa gereğini yapmasıdır.

Gazeteciler ve meslek örgütleri de süreci iyi okumalıdır. Ergenekon’un üzerine giden gazetecilere “yaratık” muamelesi yapıp haklarındaki cezalar karşısında el ovuştururken, iftiracılara ödül dağıtırken, İşçi Partisi’nin forse ettiği gösterilerde ağızları bantlamanın toplumsal karşılığı olmaz.

Onlar da Ergenekon’un dümen suyunda neden kulaç attıklarını, öyle değilse muhalefet/örgüt üyeliği arasındaki ince çizginin nerede başlayıp nerede sonlandığı konusunda kamuoyunu ikna edici argümanları ortaya koymalıdır.

Suçlananları tenzih ederim, darbecilik, basın özgürlüğünün kapsama alanında değildir. 9 Mart cuntasının neredeyse yarısının gazeteci olduğunu, her darbede aktif rol oynadıklarını hatırlayacak olursak, sicili bozuk bu sektörün kendisini aklama zamanı geldi, geçiyor.

Şimdi ders zamanı...

 

 

Samil Tayyar, Star, 07.03.2011

Link zu diesem Kommentar
Auf anderen Seiten teilen

Dein Kommentar

Du kannst jetzt schreiben und Dich später registrieren. Wenn Du ein Konto hast, melde Dich jetzt an, um unter Deinem Benutzernamen zu schreiben.

Gast
Auf dieses Thema antworten...

×   Du hast formatierten Text eingefügt.   Formatierung jetzt entfernen

  Nur 75 Emojis sind erlaubt.

×   Dein Link wurde automatisch eingebettet.   Einbetten rückgängig machen und als Link darstellen

×   Dein vorheriger Inhalt wurde wiederhergestellt.   Editor leeren

×   Du kannst Bilder nicht direkt einfügen. Lade Bilder hoch oder lade sie von einer URL.


×
×
  • Neu erstellen...