Webmaster Geschrieben 26. August 2014 Teilen Geschrieben 26. August 2014 Avrupa'da yaşayan Türklerde kumar sorunu Aileler toplumun aynası gibidirler. Sosyologlar aileye bakarak toplumu anlamaya çalışırlar. Nitekim aileler hem toplumun çekirdeğidirler, hemde sayısal olarak “en küçük toplum”durlar. Bu nedenle her devlet için ailenin rolü çok önemlidir. Her millet ve devlet aileye yatırım yapar ve ahlaken çökmemesi için çalışır. Çünkü aile olmaz ise cemiyet de olmaz. Ailelerin iyi ve sağlam olmaları sayesinde cemiyet de iyi ve sağlam olur. Almanya´da üç milyondan fazla türk yaşıyor. Almanya Eğitim ve Araştırma Bakanlığı´nın yaptığı araştırmaya göre türk ailelerinde boşanma oranı %8,1. Türklerin %63,9´u işci olarak çalışıyor. %29,4´ü işsiz, %3,6´sı memur ve %3,2´si serbest işci. Gelir dağılımına baktığımızda araştırmada çıkan sonuçlar şu şekilde: Geliri olmayan %1,6, 1250€ dan aşağı geliri olan %50,2, 1250€ ve 2000€ arası geliri olan %39,7, 2000€ ve daha çok geliri olan %4,1. Almanlar`ın %30,2´si 2000€´dan daha çok geliri var. Bu bizim ve almanların arasındaki maddi farkı çok iyi gösteriyor. Yinede bu rakamlara bakarak karamsar olmamak gerekir. Çünkü Almanya´da doğup büyüyen ve buradaki şartlara göre yaşamını sürdüren nesillerden dolayı bu rakamlar her sene daha iyi seviyeye ulaşıyor. Hem Avrupa´da hem tüm dünyada ailenin temellerini yıkan en önemli unsurlardan bir tanesi de kumar bağımlılığı. Nitekim Avrupa´da bir çok türk ailelerinin boşanma sebeplerinin arasında kumar ilk başlarda yer alıyor. Öncelikle bağımlılık tanımını göz önünde bulunduralım. Eğer bir tutumun daha çok zararları var ise, bu bir rahatsızlık oluşturur. Buna ilave olarak her bağımlılıkta bir kontrol kaybı vardır. Eğer bir davranış kişinin kendisini veya çevresini, mesela hayatını, işini, ailesini vs., olumsuz etkilemeye başladıysa, sürekli yapılıyorsa, kişi hayatını olduğu gibi bu davranış ile geçiriyor ise ve kişi bu davranışını terk edemiyorsa, bağımlılıktan söz edebiliriz. Kumar bağımlısı olmanın bir çok sebepleri var. Arkadaş çevresi, başka sorunlardan kaçış, adrenalin, heyecan hissetme isteği, para kazanmak veya sırf eğlence bile olabilir. Ama kumarda eğlence çok çabuk bağımlılığa dönüşüyor. Şakasına oynayalım, eğlence olsun, gazozuna oynayalım diyerek başlıyor. Özellikle bir çok kumar bağımlısı “spor bahisleriyle” başladıklarını söylüyorlar. Ve ilk oyunda kazandıysanız, aslında kaybettiniz demektir. Çünkü ilk oyunda kazananlar öyle bir başarı duygusu içerisine girerlerki, artık iş gittikçe büyür ve kontrol kaybedilir. Zincirleme hatalar başlar. Aile içi kavgalar, kredi çekmeler, borçlanmalar, boşanmalar vs. Özellikle Avrupa´da göze çarpan sebep ise göç meselesi. Bağımlıların bir çoğu Türkiye´de hiç kumar oynamadıklarını söylüyorlar. Avrupa´ya geldikten sonra ise bir boşluğa düşüyorlar. Avrupa´da bir çok türk yaşamasına rağmen, Türkiye´deki türk kültürünü bulamıyorlar ve kendilerini yalnız hissediyorlar. Buna ilaveten bir de yaşadıkları ülkenin dili bilinmediğinde işsizlik eklendiğinde depresif durumlar meydana geliyor. Bir çok yetişkin erkek böyle bir durumda kendisini faydasız ve gereksiz hissediyor. Sosyalleşmek adına kendilerini türk kahvelerine atıyorlar. Fakat bu kahvelerin Türkiye´dekilerle en önemli farkı, buralarda kahve ve çay içilmesinden çok kumar oynanması. Bir çok kumar bağımlıları burada ilk kumar tecrübelerini yaşıyorlar. Daha sonra ise Avrupa´da her köşede bulunan kumar salonlarına adım atıyorlar ve bağımlılık çok hızlı bir şekilde gelişiyor. Alman Sağlık Bakanlığının yayınladığı istatistiklere göre Almanya´da 100.000 kumar bağımlısı var. Bunların yaklaşık 32.000´i spor bahisleri bağımlısı. Yine 30.000´i kumarhane oyunlarına bağımlı. Diğer 25.000´i kumarhanelerdeki otomatlara bağımlı. Geriye kalan 13.000´i piyango bağımlısı. Etnik olarak olaya bakarsak hemen göze çarpan grup türk gençleri. Verilere göre türk gençlerinde kumar bağımlılığı her yıl fazlalaşıyor. Bağımlılık yaşı da düşüyor. Sadece Aşağı-Saksonya eyaletinde yaklaşık 15.000 14-yaşındaki türk gençleri kumar bağımlısı. Bunların büyük bir çoğunluğu yine internetteki kumar oyunları ve spor bahisleri bağımlısı olarak gözüküyor. Avrupa´daki birinci kuşak türkler daha fazla kahvelerde kart oyunları, okay vs. oynuyorlar. İkinci nesil daha fazla bahis lokallerinde, oyun salonlarında, kumarhanelerde otomatiklerde oynuyorlar. Çok ilginçtir, Almanya´da kumarhanelerde yazılar almanca, ingilizce ve türkçedir. Almanya´da milyonlarca türk yaşamasına rağmen bu sadece kumarhanelerde böyledir. Diğer yerlerde türkçeye neredeyse hiç rastlamassınız. Demekki kumarhanelerde rağbet çok. Üçüncü nesil ise hem otomatları oynuyor hem de internette kumar oyunlarını oynuyor. Bağımlılık sebebiyle aşırı sosyal ve ruhsal sorunlar yaşanır. Onun için konuyu ciddi almak gerekir. Mutlaka terapiye başvurmak gerekir. Bağımlı olmaktan daha kötü bir durum, bu bağımlılığı kabul etmeyip yardım aramamakta yatıyor. Araştırmalara göre Avrupa´da türk erkekleri genellikle bağımlı olduklarını kabul etmiyorlar ve profesyonel yardıma ihtiyaç duymuyorlar. Özellikle türk gençleri spor bahisleri oyunlarını kumar olarak dahi görmüyorlar. Hakikatende psikologlara veya psikiyatristlere başvuranların neredeyse büyük bir çoğunluğu genelde bayanlar, anneler veya bağımlıların eşleri. Halbuki kumar bağımlılığını çözebilmek için profesyonel bir terapi almak şart. Bu bağımlılıktan kurtulabilmek için gereken ilk şart, bağımlının hastalığını ve yardım almayı kabul etmesi. Ciddi almamak bağımlılığa giden ilk adımdır. İlk hatalardan bir tanesi de böyle bir problem yokmuş gibi davranmak. Yani “sakın kimse duymasın” mantığıyla örtbas etmek çözüm değil. Ailenin içinde sorunu çözmek ise çok zor, çünkü ister istemez ailevi bağlar nedeniyle duygusallık ön plana çıkıyor. Bu nedenle profesyonel yardıma başvurmak gerekir. Buradaki sorun ise Avrupa´da çok az sayıda türk kumar terapistinin olması. Sadece türkçe bilenler ise diğer terapistlere gidemiyorlar. Hatta yaşadıkları ülkelerin dillerini bilen bağımlılar dahi kendi kültürlerinden gelen bir terapisti tercih ediyorlar, çünkü böyle bir terapist bağımlıyı daha iyi anlayabilecektir. Dolayısıyla türk kumar uzmanlarının yok denilecek kadar az olması bu konuda en büyük sorunlardan bir tanesi. Avrupa´da kumar bağımlılarının ailelerinin çok sık yaptığı hatalardan birtanesi de bağımlının borçlarını kapatmak. Yapabileceğiniz en büyük hatalardan birisidir bu. Borcu kapattığınız zaman bağımli kişiye oynaması için yeni sebepler vermiş olursunuz. Bunun dışında “zaten para kazanmıyorsun, bırak bu oyunu, günahdır” gibi nasihatlar çok faydasız. Bağımlı olan kişi kendisi de para kazanmadığını veya dindar ise günah islediğini biliyor zaten. Onun oynama sebepleri farklı. Hatta böyle nasihatlar bazen ters tepki verebiliyor. Terapi için öncelikle kumar bağımlısını ikna etmek gerekir. Eğer kişi bağımlı olduğunu kabul ediyorsa diğer adımlar daha kolay atılır. Çünkü bağımlılıktan kurtulabilmek için gereken ilk şart, bağımlının hastalığını ve yardım almayı kabul etmesi. Eğer kabul etmiyorsa farkındalık oluşturulmalı. Yani hayatının zor durumda olduğunu, hayatını riske attığını farkına varması gerekiyor. Sadece kendisinin değil, birlikte yaşadığı insanların da hayatını tehlikeye attığını fark ettirmek gerekiyor. Yani farkındalık düzeyini arttırmak gerekiyor. Farkındalık oluştuktan sonra, değişim için motive etmek gerekir. Değişmek için bağımlının aldığı kararların uygulamasında destek vermek gerekir. Yani başkalarının hedeflerini örnek göstermek yerine kişinin aldığı hedeflere saygı gösterip desteklemek gerekir. Psikolojik tedavide bu şekilde hareket ediyoruz: Farkındalık – Değişme isteği – Değişebileceğine inanç - Motive – Değişim. Cemil Şahinöz, Yesilay Dergisi, Agustos 2014 http://www.yesilay.org.tr/yesilaydergisi/Agustos_2014/index.html#38 Link zu diesem Kommentar Auf anderen Seiten teilen Mehr Optionen zum Teilen...
Empfohlene Beiträge