Gast Geschrieben 14. November 2009 Teilen Geschrieben 14. November 2009 Venüs'ün Doðuþu... Bir opus magnum! Tarih: 15. asrýn sonlarý... Sandro Boticelli'den... Bu Platoncu þaheserin konusu ise, kýsaca, "masum güzel". Ama her þeyden önce güzel. Çünkü kadýn. * * * Güzellik ve masumiyet imgelerini biraraya getiren geleneksel düþünüþ, gerçekte, safiyet ve iffetten ayrý bir kadýn güzelliðini tasavvur etmekte zorlanýr. Çünkü güzellik demek masumiyet demektir; ve saflýk ve tazelik ve korunmuþluk... Ýsmet'ten türeyen masum sözcüðünün anlamý da bu tesbiti doðrular zaten. Meselâ peygamberlerin masum (ismet sahibi) olduklarýna inanýlýr; yani günahlardan 'korunmuþ' ve/veya 'uzakta tutulmuþ'. Yani bir zamanlar güzellik denilince anlaþýlan, "el deðmemiþ" bir güzellikti. El deðmemiþ, yani doðal ve saf ve tabii ki bakire... Tam da bu noktada bekâret'in iki anlamý da açýkça görülebilmeli: 1) bedensel/cinsel, 2) ruhsal/toplumsal. Demek ki masum güzelin sadece bedeni deðil, ruhu da korunmuþtur. Masum güzellik, iddiasýz bir güzelliktir. Doðal... meydan okumayan bir güzellik.... sahibinin deðerinin farkýnda bile olmadýðý bir güzellik... Öyle ki tüm çekiciliði, dokunulmaya müsait bir saflýkla hâlelenmiþ olmasýndandýr. Giorgione'nin Uyuyan Venüs'ü gibi. Korunmasýzmýþ gibi görünen bir güzellik... * * * Boticelli'den yaklaþýk bir buçuk asýr sonra, Ýspanyol bir ressam, Diego Velásquez, "Aynalý Venüs"ü resmedecektir; yani güzelliðinin farkýna varan Venüs'ü... Masumiyet, ne gariptir ki kadýnýn kendi güzelliðinin farkýna varýþýyla birlikte ortadan kalkmakta! Kendi narsisizmini kendi yaratan bir güzellik türüdür aynalý güzellik! Tutkuyla kendini seyreder çünkü. Yabancý bakýþlara ise sadece sýrtýný döner. Yabancý bakýþlar Venüs'ün bakýþýyla karþýlaþmak istiyorlarsa, önce aynaya bakmak zorundadýrlar. Venüs'ün þehlâ-nigâhý ancak bu kadar cömerttir! Bir tür "la femme fatale"! Yani elindeki gücü kullanmasýný bilen kötücül kadýn! Modern erkeðin hayalindeki kadýn! Ýnadýna sevimli! * * * Görülmek isteyen ve gözlere meydan okuyan kadýnýn davetkâr güzelliðini modern kadýnýn baþlýca özelliklerinden biri hâline getiren ilk teþebbüsün eseridir Olympia tablosu. Uyuyan Venüs, artýk uyanmýþtýr. 1863'te. Édouard Manet'nin eliyle. Tiziano'nun Urbino Venüsü gibi Manet'nin güzeli de sýrtýný dönmez seyircilerine. Bilâkis onlarýn ta gözlerinin içine bakar. Umarsýzca. Sanki biraz küçümseyerek. Alaylý alaylý. Sadece güzelliðinin deðil, bu güzelliðin pazar deðerinin de farkýndadýr. Ýstenen deðil, isteyendir; arzulayan deðil, arzulanan... maþuk deðildir artýk, ne yazýk ki sadece âþýk. En güzel yorum, on yýl sonra, Cézanne tarafýndan yapýlacaktýr. Cezanne'nýn Olympia'sýnda, ressam da resmin içindedir. Seyirciler, yaratýcýyla eserini birlikte görürler. Bakýþ noktasý deðiþtiðinde bakýlan da deðiþir. Güzellik masumiyetini kaybetmekte, buna mukabil þehvetle yakýnlýk kurmaktadýr. Modern güzel, þuh güzeldir. Bu nedenle o artýk masumiyeti ve el deðmemiþliði bir zayýflýk, bir kusur olarak algýlamaya baþlamýþtýr. Kapitalizmin kadýný, edilgenlikten vazgeçmiþ, böylelikle yaþam pratiðini deðil sadece, yaþam estetiðini de aktif özne olarak kendisi inþâ etmeye karar vermiþtir. * * * Modern dönemde ayna, artýk kadýnýn elindedir; yardýmcýsýnýn deðil. Dinî edebiyat açýsýndan "la femme fatale"in en dehþet verici örneði, sanatýn gözünde —biraz isteksizce de olsa— nedense hürmete lâyýk bulunur. Meselâ Dante Gabrielle Rossetti'nin resmettiði Lady Lilit'in (1867) elinde aynada imge yoktur. Kimse Lilit'in orada ne gördüðünü bilemez. Lilit'in, yani Adem'in ilk karýsýnýn... Adem'den ayrýldýktan sonra Ýblis'le evlenen kadýnýn... Adem'le Havva'ya elmayý uzatan kadýnýn... Sanat tarihinde Lilit'in son iki yüzyýl içerisinde boy göstermiþ olmasý, hiç de sebepsiz deðildir. Lilit'in, yani kötülüðün anasýnýn... üç büyük dinin de ortodoksisinin tanýmadýðý, tanýmlayamadýðý bir kadýn tipinin... Tarihteki ilk feministtir Lilit! Erkeðe isyan eden ilk kadýn! Adem'in kaburga kemiðinden deðil, bizzat Adem gibi topraktan yaratýlan kadýn! Yerini Havva almýþtýr. Uysal ve saf olan Havva! Adem'in eþi Havva, Ýblis'inki ise Lilit! Havva elmayý yiyen kadýn, Lilit'se elmayý elinde tutan kadýn! * * * Dindarlýðýn, 'kadýn'la 'modernite' arasýndaki iliþkiyi bir türlü kavrayamamasýnýn en temel nedeni bu! Hâlâ Ramazan fitrelerini arpa-buðday hesaplarý üzerinden yapan dindarlýk, kadýnlýðýn sorunlarýný da ister istemez Havva-Meryem düalitesinden hareketle kavramaya çalýþýyor. Hal böyle olunca da masumiyet kavramýný bedensel bekâret düzleminden öteye taþýyamýyor. Oysa Meryem bir eþ deðil ki, sadece anne! Zevce olmayan kadýn! Güzel ve masum. Ama yaþamýn dýþýnda. Manastýr'da. Modern gerilimin izleriyse Havva'yla Meryem arasýnda deðil bu yüzden, Havva'yla Lilit arasýnda. Ey talib, Ýblis'in adresini bulursan, sana Lilit'in yerini gösteririm! Zitieren Link zu diesem Kommentar Auf anderen Seiten teilen Mehr Optionen zum Teilen...
Empfohlene Beiträge
Dein Kommentar
Du kannst jetzt schreiben und Dich später registrieren. Wenn Du ein Konto hast, melde Dich jetzt an, um unter Deinem Benutzernamen zu schreiben.