Webmaster Geschrieben 5. Oktober 2009 Teilen Geschrieben 5. Oktober 2009 Hepsinin bende bir karþýlýðý var HACI BEKTAÞ -Nevþehir’de adýný taþýyan ilçeye gittiðimde herkes ondan ne anladýðýný anlatýyordu... Anlatýlanlardan benim anladýðým ise þuydu: Ne ararsan kendinde arayacaksýn... AHMET KAYA -Kendisine “çok fena iþler yapmýþ bir adam” muamelesi çekilirken de kalbim onunlaydý... Ne de olsa öðrenci evlerinde, demli çaylar eþliðinde dinlediðimiz “Marþ söylemeden ölmek bize yakýþmaz” türünden þarkýlarýn hatýrý vardý... PÝR SULTAN - Hayatým boyunca duyduðum en protest sözlerin sahibi... Sivas ellerinde çalan sazýn sahibi... “Ayný cemin bülbülü” olmaktan kývanç duyacaðýmýz bir þahsiyet... CEM KARACA - Tamam, kafasý karýþýktý rahmetlinin... Ama durun bakalým: “Parka”yý çýkarýrsak gençliðimizden ne kalýr? Ya o “Kibritsiz çýra yakan kýzlarýn türküsü”nü? Tamam, çok deðiþti ama kabul edelim: Hep kafa dengi oldu Cem Karaca... YUNUS EMRE - Kaç mezarý var, belli deðil... Gerçekten yaþadý mý, emin deðilim... Zaten bunlarýn hiç de önemi yok... Sonuçta ramazan ilahilerine kurban edilemeyecek denli güçlü ama sade þiirler söylemiþ bir garipti o... NÂZIM HÝKMET - Hayatýmda ilk kez Nâzým Hikmet adýný saðcý bir þairin yazdýðý “Nâzým Hikmet itini övenler çoðalmakta...” dizesini okuduðumda iþitmiþtim... Küçük bir çocuktum... “Ýt” diye hakaret edilen adama karþý bende büyük bir merak oluþmasýn mý? Daha da kötüsü ben bu adamý sevmeyeyim mi? AHMET YESEVÝ - Nedense Ahmet Yesevi dendiðinde iki kiþi gelir aklýma: Onun adýný yaþatmak için çýrpýnan Namýk Kemal Zeybek ve “Hoca Ahmet Yesevi’nin açtýðý yoldan...” diye baþlayan þarkýyý seslendiren Cem Karaca... MEHMET AKÝF - Çocukluðumun soðuk kýþ gecelerinde bir elimde “Safahat”, bir elimde “Osmanlýca Lügat”, çözmeye çalýþýrdým yazýlanlarý... “Koca Karý ile Ömer”deki roman tadýndan ne de çok hoþlan-mýþtým... Sonra saygýnýn diðer adý oldu benim için... MEVLÂN - A. Kadir’in çevirilerinden Semih Sergen’in seslendirdiði þiirlerini dinlerdik... Dinledikçe de “Ne güçlü þiirler bunlar” derdik... “Bugün Ahmet benim...” diye baþlayan bir þiiri vardý ki, þiire sevdalý günlerimden kalma yegâne yadigardýr. SABAHAT AKKÝRAZ - Aðýt söylerken bile yüzüne acý bir tebessüm yerleþtiren alçakgönüllü bir kadýn... Ben en çok onun “Ali... Ali... Ali...” deyiþini, bir de tevazuunu seviyorum galiba... TATYOS EFENDÝ - “Gamzedeyim deva bulmam” þarkýsýný kim sevmez? Peki ya “Bu akþam gün batarken gel” þarkýsýný... Hele de Safiye Ayla terennüm ediyorsa? Fazla söze ne hacet... Eðer bu þarkýlarýn adamýysanýz Tatyos Efendi yakýnýnýz olur... AHMEDÝ HANÝ - Babam Doðubeyazýt’ta görevliyken bizim mahalleye bir cami yapýldý... Caminin adýný “Ahmediye” koydular... Sormuþtum, “Ahmediye ne demek” diye... “Ahmedi Hani’dendir” demiþlerdi... Pek bir þey anlamamýþtým... SAÝD-Ý NURSÝ - Barla’yý ondan bildim... Isparta’yý... Emirdað’ý... Sürgünü... Sürgünü kabullenmeyi... Tarihçe-i Hayat’ta Mustafa Kemal’e nasýl itiraz ettiðini okur ve kimseye çaktýrmadan önemserdik bu itirazý... Hey gidi günler hey!... New York Times’ý Hürriyet verseydi HEMEN Ertuðrul Özkök’e biraz sertçe þu iki soruyu sorardým: BÝR: Ekin bir kýsmýnda yer alan Ýngilizce bölüm de neyin nesi? Ýngilizce bilen okur, çok meraklýysa alýr orijinalini okur... Neden senin ekini okusun ki? ÝKÝ: Gazete ömrü 24 saat olan bir üründür... Ayrýca bütünlüðü vardýr... Bu ekte ne zaman yayýnlandýðý, neye ve kime göre derlendiði bilinmeyen birkaç haber ve yoruma neden bakalým ki? Þeyh Edebali’ye özenerek yazdým Ey oðul... Aðlak metinler yazan kolpacýlardan, tatlý flört çabasýný tecavüz giriþimi sanan nadanlardan ve sonbaharda Ýstanbul’un köprülerinden kendini sakýn... Ey oðul... Çocuk taklidi yapan kadýnlardan, ideolojik olarak babasýný aþamamýþ oðlanlardan ve “þarabýn gazabý”ndan kendini sakýn... Ey oðul... Tiyatronun süper yapmacýk tarzýndan, þairin görünmek isteyeninden, romancýnýn projeciliðinden, bir de ikindi vakti birden patlayan saðanaklardan kendini sakýn... Ey oðul... Elindeki bilgiyi yazmaktansa kuytu köþelerde anlatmayý tercih eden köþe yazarlarýndan, bir mekana gitmeden önce rüzgarýný gönderen þanlý gazete yöneticilerinden ve kifayetsiz muhterislerden kendini sakýn... Ey oðul... Motosiklete binen Nurculardan, kýrmýzý giyen Nakþilerden, boðazýna düþkün Kadirilerden ve “tez kýzaran güller”den kendini sakýn... Ey oðul... Etrafýnda “yanlýþ yapýyorsun” diyen kimsenin bulunmadýðý devlet ricalinden, gözlerini sultanýn gözlerine dikenlerden ve zillete düþme endiþesi taþýmayanlardan kendini sakýn... Ahmet Hakan, Hürriyet, 05.10.2009 Zitieren Link zu diesem Kommentar Auf anderen Seiten teilen Mehr Optionen zum Teilen...
Empfohlene Beiträge
Dein Kommentar
Du kannst jetzt schreiben und Dich später registrieren. Wenn Du ein Konto hast, melde Dich jetzt an, um unter Deinem Benutzernamen zu schreiben.