Webmaster Geschrieben 22. September 2009 Teilen Geschrieben 22. September 2009 Bu Müslüman millet... (1) Bizim milletimiz Müslüman’dýr. Nüfusun tamamýna yakýn kýsmýnýn, yani yüzde 98,5’inin dini Ýslâmiyet’tir. Geri kalan yüzde 1,5 civarýndaki bölümü de, Müslümanlarla iç içe yaþayarak hemhâl olmuþ vatandaþlarýmýzdýr. Tabiatýyla, kayýt üzerinde Müslüman olmakla birlikte, marjinal ‘ateist’ bir grup da bulunmaktadýr. Türkiye’deki bir kýsým aydýn ‘lâiklik’ ile ‘dinsizliði’ karýþtýrmakta, laisizmi/lâikçiliði sanki ayrý bir dinmiþ gibi algýlamaktadýr. Son iki asýrlýk dönemde, bazý yabancýlaþmýþ aydýnlar tarafýndan Ýslâmiyet, Türkiye’nin geri kalmýþlýðýnýn müsebbibi olarak gösterilmiþtir. Ýslâm’ýn yanlýþ yorumlanmasýnýn modernleþme karþýtý bazý istisnaî hareketleri tahrik ettiði doðrudur. Ancak, bu hatâlarýn sebebini Ýslâm’da aramak en büyük haksýzlýk ve bühtandýr. Jöntürkler’den ve Ýttihatçýlar’dan beri, bu Müslüman Millet’in özellikleri anlaþýlamamýþ ve imanlý halkýmýz ‘mürtecî’ olarak görülmüþtür. Özellikle inançlý siyasî ekiplerin yönetimde aðýrlýk kazandýðý dönemlerde, ‘lâikliðin elden gittiði’, ‘irticanýn hortladýðý’, Türkiye’nin Ýran’a ve Malezya’ya döndürüldüðü ya da bilimsel kýlýf giydirilmiþ bir paranoya ile ‘muhafazakârlýðýn arttýðý’, ‘Türkiye’nin dindarlaþtýðý’, ‘Mahalle baskýsýnýn þiddetlendiði’ iddia edilmiþtir. Son zamanlarda yapýlan çeþitli araþtýrmalarda ‘Ýslâmlaþmadan’ bahsedilerek lâikçi gruplar korkutulmakta ve ‘zinde güçler’ tahrik edilmektedir. *** Halbuki, yakýn tarihinde yaþanan görülmemiþ baskýlara ve dayatmalara raðmen, Millet-i Ýbrahim’in en büyük takipçisi ve on asýr Ýslâm’ýn bayraktarlýðýný yapan Türk Milleti, hiçbir zaman Ýslâm’dan kopmamýþ ve Ýslâmiyete baðlýlýðý ve imanýyla temayüz etmiþtir. Bizdeki oligarþik despotlar, jakoben zorbalar ve halktan kopuk yabancýlaþmýþ aydýnlar, merhum Ecevit’in fark ettiði -lâkin ne yazýk ki bir türlü düzeltemediði- ‘tarihî yanýlgý’yý aslâ anlayamamýþlardýr. Onlarýn nazarýnda bu Müslüman Millet, gerici, irticacý, mürteci, laiklik ve modernlik düþmanýdýr. Aziz Milletimizin dinine, imanýna baðlýlýðý bu yabancýlaþmýþ jakoben taifesi tarafýndan düþmanca deðerlendirilmiþtir. Toplumun dindarlýðý konusunda geçmiþte yapýlmýþ araþtýrmalar yoktur. Son yýllarda anketlerle yapýlan araþtýrmalar, daha önceki dönemlerle karþýlaþtýrma imkâný bulunmayan, sadece mevcut durum tespitini aksettiren çalýþmalardýr. Kimse alýnmasýn ama bu çalýþmalarýn çoðunluðunda, halkýn ne kadar ‘dindar’ (onlara göre gerici) olduðunu gösterme gayretiyle yapýlan yönlendirmeler ön plândadýr. Böylece, güya mevcut iktidarýn ne derece ‘irticacý’ olduðu ve ülkeyi irticaya sürüklediði gösterilecektir. *** Elimizde, Osmanlý’nýn son dönemi, Cumhuriyet’in çeþitli dönemleri ve bugünkü durumu mukayeseli olarak gösterecek bir araþtýrma yok. Ancak biz, Türk toplumunun Ýslâmiyet’e merbutiyetinin zamanla deðiþmediðini, pozitivist akýmlardan ve materyalist felsefeden hiç etkilenmediðini düþünüyoruz. ANAR araþtýrma þirketinin, ‘Zinde Sosyal Geliþim Derneði’ için gerçekleþtirdiði ‘Kuran’ýn Anlamý ile Buluþmak Araþtýrmasý’, Türk toplumunun hayatýnda dinin yerini açýkça ortaya koymasý bakýmýndan, bizce son yýllarýn en önemli araþtýrmasýdýr. Hedeflerini, ‘Türkçe konuþan herkesi Kuran’ýn anlamýyla buluþturmak’ olarak açýklayan dernek yöneticileri, bu deðerli araþtýrmanýn yapýlmasýna vesile olmuþlar (Bu konuda ayrýntýlý bilgi ‘Kuranimiz.net’ adlý siteden edinilebilir). Geçen gün Radikal Gazetesi’nde de ‘Türk halkýnýn hayatýnda dinin yeri ne?’ baþlýklý bir haberde yayýnlanan bu araþtýrmada þu sorular dikkati çekiyor: ‘Dinin hayatýmýzdaki önemi nedir? Aþaðýdaki mezheplerden hangisine baðlýsýnýz? Evinizde Kur’an-ý Kerîm var mý? Kiþisel olarak kendinizi ne kadar dindar buluyorsunuz? Kurban Bayramý’nda kurban keser misiniz? Ramazanda oruç tutar mýsýnýz? Vakit namazlarýný kýlar mýsýnýz? Cuma namazýna gider misiniz?’ Gelecek yazýmýzda anket sonuçlarýný deðerlendireceðiz. Hasan Celal Güzel, Radikal, 22.09.2009 Zitieren Link zu diesem Kommentar Auf anderen Seiten teilen Mehr Optionen zum Teilen...
Webmaster Geschrieben 24. September 2009 Autor Teilen Geschrieben 24. September 2009 Bu Müslüman millet... 2 Önceki yazýmýzda Türk Milleti’nin Müslüman olduðunu ve Ýslâmî deðerlere sýmsýký baðlý bulunduðunu anlatarak, bu konuda yapýlan bir sosyal araþtýrmadan bahsetmiþtik. Bugünkü yazýmýzda bu araþtýrma sonuçlarýný deðerlendireceðiz. Araþtýrmaya katýlanlarýn çok büyük çoðunluðu, yüzde 92,6’sý, dinin hayatlarýnda önemli bir yer tuttuðunu söylemiþtir. ‘Önemli deðil’ cevabýný verenlerin oraný sadece yüzde 2,3’tür (Geri kalanlarýn net bir fikri yoktur). Bu durumda, Türk toplumunda nüfusun tamamýna yakýn kýsmýnýn dinin hayatlarýndaki yerin önemine inandýðý söylenebilir. Deneklerin yüzde 82,2’si çocuklarýnýn dindar olarak yetiþmesini istemektedir. Deneklerin yüzde 74,6’sýnýn yani dörtte üçünün ilk dinî bilgilerini anne-babadan aldýklarý tespit edilmiþtir. Modernleþme ve artan þehirleþme süreçlerine raðmen ailenin, toplumun hâlâ ana çekirdeðini oluþturduðu gözlenmektedir. Dinî konularda ilk baþvurulan yerin, yüzde 30,8 oranýyla cami hocalarý olduðu görülmektedir. Ýmam-Hatip okullarýndan dinî eðitim aldýðýný söyleyenlerin oraný ise, bir bardak suda koparýlan fýrtýnalara raðmen sadece yüzde 2,6’dýr. Sosyo-ekonomik statü ve eðitim seviyesinin yükselmesine baðlý olarak, namaz, oruç gibi ibadetlerin nispeten daha düþük oranda eda edildiði gözlenirken, zekât, sadaka ve fitre vermenin ise daha yüksek oranlarda ifa edildiði müþahade edilmektedir. ‘Kiþisel olarak kendinizi ne kadar dindar buluyorsunuz?’ sorusuna cevap olarak deneklerin yüzde 79,8’i, yani beþte dördü kendilerini dindar olarak görmekte ve yüzde 13,9’luk kýsým ‘ne dindarým ne deðilim’ kategorisinde bir orta yol tercih etmektedir. Burada önemli olan nokta, deneklerin sadece yüzde 1,4’ünün ‘hiç dindar deðilim’ tepkisi ile yüzde 3,3’ünün ‘dindar deðilim’ cevabýdýr. Kýsaca, toplumda kendisini dindar olarak görmeyenlerin toplamý sadece yüzde 4,7’dir. ‘Evinizde Kuran’ý Kerîm var mý?’ sorusuna, deneklerin yüzde 94’ü evet , sadece yüzde 5,9 hayýr diye cevap vermiþlerdir. Diðer taraftan, ‘Aþaðýdaki mezheplerden hangisine baðlýsýnýz?’ sorusuna cevaben deneklerin yüzde 82,4’ü Sünnî , yüzde 4,9’u Alevî , yüzde 0,4’ü Þiî olduklarýný söylemiþler; yüzde 8,6’sý bilmiyorum , yüzde 2,7’si ise fikrim yok demiþlerdir. Daha önceki çeþitli çalýþmalarda ortaya çýkan yüzde 5’lik alevî oraný -ki, 3,5-4 milyon civarýnda bir nüfusa tekabül etmektedir- bu araþtýrmayla da teyid edilmiþtir. *** Araþtýrmanýn ibadetler kýsmýndaki namaz kýlma, oruç tutma ve kurban kesme hakkýndaki deðerlendirmeler þu þekildedir: Araþtýrmada Bayram Namazý’na gidenlerin oraný konusunda bilgi yoktur. Ancak benzeri anketlerde bu oranýn yüzde 90 civarýnda bulunduðu bilinmektedir. Cuma Namazý kýlanlarýn oraný ise yüzde 88,3’e ulaþmakta, bu miktarýn yüzde 65,6’sý Cuma’ya düzenli olarak gittiðini söylemektedir. Demek ki, Türk toplumunun çok büyük çoðunluðunun alný secdeye deðmektedir. Vakit Namazlarýný düzenli olarak kýlanlarýn oraný ise yüzde 45,8’dir (TESEV’in araþtýrmasýnda da ayný oran bulunmuþtur). Beþ vakit namazý ‘zaman zaman kýlarým’ diyen yüzde 30,1’lik kýsmý da ilâve ederseniz toplumun yüzde 75,9’unun, yani dörtte üçünün vakit namazlarýný kýldýðýný veya kýlmaya çalýþtýðýný söyleyebiliriz. Oruç Ýbadeti, Türk toplumunda en fazla benimsenmiþ ve yaygýn ibadettir. Araþtýrmada düzenli olarak oruç tutanlarýn oraný yüzde 79,3 ve kýsmen oruç tutanlarýn oraný yüzde 9,7’dir. Diðer bir ifadeyle, toplumun yüzde 89’u oruç tutmaktadýr. Ayrýca saðlýk sorunlarýndan ötürü tutamayanlar (yüzde 3,4), eskiden tuttuðu hâlde þimdi tutamayanAlar (yüzde 1,7) da ilâve edilirse bu oranýn yüzde 94,1’e ulaþtýðý görülmektedir. Buna mukabil, ‘oruç tutmam’ cevabýný verenlerin oraný ise sadece yüzde 5,7’dir. ‘Kurban Bayramý’nda kurban keser misiniz?’ sorusuna verilen cevaplarda, yüzde 51,2 ‘her bayram keserim’, yüzde 22,4 ‘bazý bayramlar keserim’ demiþler ve böylece kurban kesenlerin oraný yüzde 73,6 olarak belirlenmiþtir. Ancak bu orana, ‘maddî durumundan ötürü kesemiyorum’ diyen yüzde 13,8’lik grup ile ‘ailem keser’ diyen yüzde 1,9’luk bölüm de eklenirse, toplumda Kurban Bayramý’nda kurban kesme eðilimindeki grup oranýnýn yüzde 89,3 gibi çok büyük bir çoðunluða ulaþtýðý görülecektir. Diðer taraftan, ‘kurban kesmem’ diyenlerin oraný sadece yüzde 7,3’te kalmaktadýr. (Yarýn deðerlendirmemize devam edeceðiz). Hasan Celal Güzel, Radikal, 24.09.2009 Zitieren Link zu diesem Kommentar Auf anderen Seiten teilen Mehr Optionen zum Teilen...
Webmaster Geschrieben 25. September 2009 Autor Teilen Geschrieben 25. September 2009 Bu Müslüman Millet... (3) ANAR’ýn anketini deðerlendirmeye devam ediyoruz. Bu yazýmýzda anket sonuçlarýndan da faydalanarak toplumumuzun Ýslâmiyet ile irtibatýnýn sosyal ve siyasî neticelerini anlatmaya çalýþacaðýz: 1. Türk Milleti Müslüman bir millettir. Türk Milleti’ni ve toplumunu meydana getiren nüfusun yüzde 98,5’i, Türk, Kürt, Arap, Çerkez vb. unsurlarýn, Türkiye Cumhuriyeti Vatandaþlýðý dýþýndaki müþterek kültürel kimliði Müslümanlýk’týr. 2. Söz konusu araþtýrmada Türk toplum hayatýnda Ýslâmiyet’in ne derece önemli olduðu açýkça ortaya çýkmýþtýr. Deneklerin yüzde 92,6’sý dinin hayatlarýnda önemli bir yer tuttuðunu belirtmiþ; yüzde 79,8’i ise kendilerini dindar olarak vasýflandýrmýþtýr. Türk toplumunun ibadetler konusunda da hassas olduðu ve toplumun büyük çoðunluðunun ibadetlerini eda ettikleri görülmektedir (Cuma Namazý kýlanlarýn oraný yüzde 88,3; Vakit Namazý kýlanlarýn oraný yüzde 75,9; Oruç tutanlarýn oraný yüzde 94,1; Kurban kesenlerin ve kurbaný tasvip edenlerin oraný yüzde 89,3’tür). 3. Araþtýrma sonuçlarý deðerlendirildiðinde, ortalama yüzde 5 civarýnda bir azýnlýðýn Ýslâmî konularda aykýrý düþüncelerde olduðu anlaþýlmaktadýr. ‘Din hayatýmda hiç önemli deðil’ diyenlerin oraný yüzde 1,0 olurken, ‘hiç dindar deðilim’ diyenlerin oraný ise yüzde 1,4’ü geçmemektedir. Dine önem vermeyenlerle, kendini dindar bulmayanlarýn toplam oraný ise yüzde 2,3 ile yüzde 4,7 arasýnda seyretmektedir. Diðer taraftan, ‘Cuma Namazýna gitmem’ diyenlerin oraný yüzde 10,7; ‘oruç tutmam’ diyenlerin oraný yüzde 5,7; ‘kurban kesmem’ diyenlerin oraný yüzde 7,3 olarak belirlenmiþtir. Sonuç olarak din ve ibadetle ilgisi bulunmayan, ya da dine karþý olanlarýn oraný en fazla yüzde 2 ile yüzde 10 aralýðýný geçmeyen marjinal bir azýnlýktan ibarettir. 4. Türkiye’deki oligarþik tahakküm iþte bu ortalama yüzde 5’lik marjinal grubun baskýsýyla ortaya çýkmaktadýr. Bu grup, ne yazýk ki, medyanýn, yüksek yargýnýn, üniversitenin, sanat çevresinin ve kýsmen TSK’nýn yönetimini ele geçirmiþ; köþebaþlarýný milletin deðerlerini hor gören ve kendi toplumuna yabancýlaþmýþ aydýnlar tutmuþtur. Bu marjinal grup, Türk toplumunun Müslümanlýðý’ndan ürkmekte ve müzminleþmiþ bir ‘irtica paranoyasý’na tutulmuþ bulunmaktadýr. Bu yüzden, Müslüman Türk Milleti devamlý olarak ‘irticacý’ ithamýna mâruz kalmaktadýr. 5. Türkiye’de Osmanlý döneminden beri adý konulmamýþ bir ‘seküler’ devlet anlayýþý vardýr. Türk toplumu, ‘din ile devlet iþlerinin ayrý olmasýný’, ‘devletin dininin bulunmamasýný’ ve ‘dinî inancý ya da inançsýzlýðý ne olursa olsun vatandaþlara eþit þekilde davranýlmasý gerektiðini’ benimsemiþtir. Esasen Osmanlý’da ‘Millet Sistemi’ adý altýnda, ayrý dinden olanlarýn asýrlar boyunca barýþ ve huzur içinde beraberce yaþamalarý saðlanmýþtýr. Türkiye’de millet, halk ve fertler Müslüman’dýr ama devlet Lâik’tir. 6. Türk Milleti, dinine, imanýna, örf, âdet ve ananelerine baðlý ‘muhafazakâr’ bir millettir. Lâkin aslâ gerici ve tutucu deðildir. Deðiþime, teknolojik geliþime ve modernizme bu derece açýk bir toplum gösterilemez. Ýslâmiyet, Türk Milleti’ne hiçbir þekilde ayak baðý olmamýþ; bilâkis inançlý nesiller Türkiye’nin ýþýklý istikbalinin ana motorunu teþkil etmiþtir. Millî Kimlik Ýslâmiyet sayesinde korunabilmiþ; birkaç istisna dýþýnda Ýslâmiyet’ten uzaklaþan Türkler, millî kimliklerini de kaybetmiþlerdir. 7. Türkiye’deki yüzde 5’lik yabancýlaþmýþ bir azýnlýðýn hâkimiyeti yüzde 95’lik halka kabul ettirilmeye ve dayatýlmaya çalýþýlmaktadýr. Böyle bir garabetin millet iradesine dayanan demokratik rejimle baðdaþmadýðýnýn farkýna varanlar, antidemokratik ve gayrýmeþru anayasalarla milletin elini kolunu baðlamakta bu da yetmeyince gizli örgütler ve darbelerle sisteme müdahale etmektedirler. 8. Türkiye’de siyaset yapanlar ve milletin yönetimine talip olanlar, aslâ deðiþtiremeyecekleri Müslüman Türkiye gerçeðini bilmek zorundadýrlar. Bu itibarla, aydýnlar ve politikacýlar bu gerçeði kabul ederek Müslüman Türk Toplumu’nun deðerlerine saygýlý olmak mecburiyetindedirler. 9. Ýslâm, Türkiye’nin bir sorunu deðil, bilakis Türk Milleti’nin en büyük dayanaðý ve millî varlýðýnýn teminatýdýr. Liberal demokratik deðerlere ve hür düþünceye önem vererek, geliþimci ve deðiþimci bir muhafazakârlýk, bütünleþtirici bir milliyetçilik, sosyal adaletçi bir sosyal dayanýþma; Türk Milleti’nin bugüne kadar olduðu gibi, bundan sonra da ana dinamizmini oluþturacaktýr. Yeter ki, oligarþik azýnlýðýn tahakkümünden kurtulabilelim ve ‘lâik devlet’ anlayýþýyla birlikte millet iradesini hâkim kýlabilelim. Hasan Celal Güzel, Radikal, 25.09.2009 Zitieren Link zu diesem Kommentar Auf anderen Seiten teilen Mehr Optionen zum Teilen...
Empfohlene Beiträge
Dein Kommentar
Du kannst jetzt schreiben und Dich später registrieren. Wenn Du ein Konto hast, melde Dich jetzt an, um unter Deinem Benutzernamen zu schreiben.