Webmaster Geschrieben 19. August 2009 Teilen Geschrieben 19. August 2009 Ne zaman adam oluruz? Baþlýðý, Habertürk gazetesinin “cesur” ve “erkek” genel yayýn yönetmeni Fatih Altaylý’dan arakladým. Pekala, “Kimler genel yayýn yönetmeni olmuþ?” da diyebilirdim. Demiyorum. Kendisiyle bir meselem yok. Kendisi (yani Altaylý) “Kimler Genelkurmay Baþkaný olmuþ?” diye bodoslamadan dalabilir. Ben “kendisi” deðilim... Ayrýca, kendisinin mesele yaptýðý þeylerle de bir sorunum yok. Peki, kendisini sever miyim? Ýlgi alanýmýn dýþýnda bir adam... Ne severim, ne sevmem. Uzak dururum... Böylelerinin her zaman korkutucu bir taraflarý vardýr. Fatih kardeþimiz de, ölçüsüz cüreti, kaba saba üslubu, humour duygusundan nasibini alamamýþ esprileri, duygusal patlamalarý, adeta “eðitim þart” diye ünleyen arkaik muallim tavrýyla “korkulasý” ve “uzak durulasý” bir adamdýr. En azýndan, bir zamanlar öyleydi. Bir de, galiba, bu halka bir özür borcu var... Kendisine benzemeyenin hukuku konusunda pek rakik deðildir, bunu biliyoruz da... Meþ’um ve menfur 28 Þubat sürecinin en akýlda kalan figürlerinden biriydi. Bütün iþi, zaten gadre uðramýþ kesimlere gadretmek, zaten her türlü aþaðýlamaya maruz kalmýþ insanlarý aþaðýlamaktý. Bir de, fena halde küfürbazdý. Neredeyse “sinkafa” varacak aðýrlýkta küfürler ve çirkin yakýþtýrmalar. Baþörtülü kýzlar nasibini aldý bu küfürlerden... Merve Kavakçý aldý. Demokratik parlamenter sistemi savunanlar aldý. Postmodern darbeyi eleþtirenler aldý. Bu tutumuyla, hem bir tür meþruiyet (dokunulmaz meþruiyet) elde etti ve konumunu saðlamlaþtýrdý, hem de muarýzlarý nezdinde “fenomen” deðeri kazandý. Bize, iþte bu “edinilmiþ” konumdan sesleniyor Fatih Altaylý. Eskisine göre daha durmuþ oturmuþ, daha sükûn bulmuþ, daha politize olmuþ bir üslubu var. Denilebilirse, daha maslahatçý... Fakat, maðdura yönelik maço ve erkek tavýrda bir deðiþiklik yok. “Erkekliðin” tebarüz ettiði alanlarda bir deðiþiklik yok. Dünkü yazýsýnda, eski Genelkurmay Baþkaný Hilmi Özkök’e çakmýþ. Özkök’ü, Ýmralý’daki þahsýn aðzýyla konuþmakla itham ediyor. Ýlaveten, bol bol tahkir ve aþaðýlama cümlesi... “Ýmralý’daki þahsý aratmayan eski Genelkurmay Baþkanlarýmýz var”, “herkes eþek, o uyanýk” gibi... Hilmi Paþa’ya vurmak moda... Bir zamanlar Emin Çölaþan bunu görev edinmiþti. Ýþçi Partililer vuruyor. Darbeciler vuruyor. Darbesever rektörler vuruyor. Hürriyet gazetesi vuruyor. Baykal vuruyor. Fatih Altaylý vuruyor. Soru þu: Darbeci paþalarýn karþýsýnda nezaketten kýrýlanlar, neden Özkök’e þamar oðlaný muamelesi yapýyor? Bazý “derin” ve “heyecanlý” selefleri gibi “yapýlmasý gereken” iþlere tevessül etmediði, ýsrarla “Anayasa çizgisini” savunduðu, sýk sýk ordunun parlamentonun emrinde olduðunu hatýrlattýðý, arada sýrada da olsa “demokratik çýkýþlar” yaptýðý için mi? Eski Genelkurmay Baþkanlarýndan Doðan Güreþ, “Demokrasilerde gerçek patron millettir. Tansu Haným þak diye emreder, ben tak diye yaparým!” dediði için medyada alay konusu olmuþtu, hatýrlayacaksýnýz. Darbenin tedvirine memur yazýlmýþ gazeteci arkadaþlar adýný “Tak-Þak Paþa”ya çýkarmýþlardý. Hatta bir de fotomontajla etek giydirmiþlerdi. Etekli olmak, aþaðýlanma nedeniymiþ gibi... Demek ki ne zaman adam olurmuþuz? Erkekliðimizi ve “delikanlýlýðýmýzý” darbeci paþalara da gösterdiðimiz zaman... Ahmet Kekeç, Star, 19.08.2009 Zitieren Link zu diesem Kommentar Auf anderen Seiten teilen Mehr Optionen zum Teilen...
Empfohlene Beiträge
Dein Kommentar
Du kannst jetzt schreiben und Dich später registrieren. Wenn Du ein Konto hast, melde Dich jetzt an, um unter Deinem Benutzernamen zu schreiben.