Webmaster Geschrieben 25. Juni 2009 Teilen Geschrieben 25. Juni 2009 Hürriyet ve Atatürk Önce bir borcumuzu ödeyelim. Önceki gün Hürriyet gazetesinde, Ýzmir’de yapýlan Cumhuriyet Mitingi’nin resmi yayýmlanmýþtý. Bu son mitinge çok az insan katýldýðý halde, gazete yaklaþýk bir milyon insanýn geldiði ilk mitingin resmini sayfasýna koymuþtu. Ben de bunu Hürriyet’in adýný vermeden eleþtirerek, bu tür iþlerin “tuhaf iþaretler” olduðunu yazmýþtým. Dün Ertuðrul Özkök aradý. Ertuðrul’u gazeteciliðe ilk baþladýðý zamanlardan tanýrým. Ben Hürriyet’in dýþ haberler þefiyken o da gazetenin danýþmanlarýndan biri olmuþtu. Ertuðrul, “ilk mitingin resminin yanlýþlýkla kullanýldýðýný, kýrk bin baskýdan sonra resmin deðiþtirildiðini” söyledi. Hepimizin baþýna gelebilecek bir gazetecilik hatasý olmuþ, yanlýþ resim kullanmýþlar. Bunu özel bir amaçla yapmamýþlar, hatalarýný da hemen düzeltmiþler. Hürriyet’in günahý çoktur ama bu resim o günahlardan biri deðil. Bir hakkaniyetsizlik olmasýn diye bu gerçeði açýkladýktan sonra gelelim Atatürk meselemize. Burasý garip bir memleket. Devletle toplum arasýnda, cumhuriyet kurulduðundan beri süren bir gerginlik ve güvensizlik var. Devlet kendini haksýz bir þekilde “toplumun üstünde ve toplumdan baðýmsýz” bir konuma yerleþtirdiði için sürekli bir tedirginlik içinde yaþýyor. Topluma hizmetle görevli bir örgüt olduðu halde kendini “toplumun efendisi” olarak kabul ettirmeye çalýþmasý her þeyi temelinden bozuyor. Bu bozukluðu gözlerden saklamak, insanlarýn devletin konumunu sorgulamasýný, bu saçmalýðý anlamasýný önlemek için de “kutsal tabular” yaratýyor. Bu tabularýn “en büyüðü ve en kutsalý” da Atatürk. Her yere Atatürk’ün heykelleri dikiliyor, havaalanlarýna, caddelere, meydanlara onun adý veriliyor, çocuklara sürekli onun “büyüklüðü” öðretiliyor, devlet erkâný her lafa “ulu önder” diyerek baþlýyor, “onun ilke ve inkýlâplarý” tek yol gösterici olarak kabul ediliyor. Bu, normal bir ülkede olabilecek bir iþ deðil. Bir ülkenin bütün varlýðý “tek bir adama” indirgenemez. Ayrýca birçok insan Atatürk’ün “ilke ve inkýlâplarýný” kendine yol gösterici olarak kabul etmiyor bugün, altý oktaki “devletçiliði” benimseyen çok az insan olduðu gibi Atatürk’ün “ilkeleri” arasýnda bulunmayan “demokrasiyi” isteyen de çok insan yaþýyor bu ülkede. Demokrasi isteyen biri, “umdeleri” arasýnda demokrasi bulunmayan bir tarihî þahsiyeti nasýl “tek ölçü ve tek önder” olarak kabul edebilir? Atatürk’ü kendi tarihsel rolü içinde saygýyla anmak, onu bu ülkenin tarihindeki önemli yerine yerleþtirmek yerine bugünkü yapýnýn çarpýklýðýný, anlamsýzlýðýný “onun isminin arkasýna” saklamaya çalýþmak sonunda her þeyi saçmalaþtýrmaya baþlýyor. Latinlerin dediði gibi “zehiri yapan dozdur.” Siz yetmiþ yýl önce ölmüþ birini 2009 yýlýnda “tek ve tartýþýlmaz ölçü” olarak sunduðunuzda, herkesin de bunu kayýtsýz þartsýz benimsemesini istediðinizde, her lafýn baþýna, her tartýþmanýn içine Atatürk’ü yerleþtirdiðinizde iþ þirazesinden çýkar. Sýk sýk da çýkýyor zaten. Geçenlerde on dört yaþýnda bir öðrenci, derste herhalde arkadaþlarýný güldürmek için Atatürk’ün resmini göstererek “her þey bu inek yüzünden oluyor” demiþ. Saygýsýzca ve zýrzopça bir laf. Ýyi de oðlan on dört yaþýnda, tam zýrzopluk çaðýnda. Siz “Atatürk, Atatürk” diye bastýrýnca bir yerinden çatlýyor iliþkiler ve böyle saygýsýzlýklarla da karþýlaþýyorsunuz. Yapýlacak iþ, çocuða iyi bir nasihat çekmek, “saygýsýzlýðýn” kötü bir özellik olduðunu öðretmek, hadi bilemedin disiplin kuruluna gönderip ona eðitim sistemi içinde bir ceza vermek. Peki, biz ne yapýyoruz? Çocuðu mahkemeye veriyoruz. Saçmalýk en tepeden baþladýðý zaman böyle dalga dalga yayýlýyor iþte. Allahtan yargýç halden anlar, aklý baþýnda bir adammýþ, “çocuðun kötü niyeti yok, kendince þaka yapmaya kalkýþmýþ” deyip oðlaný beraat ettirmiþ. Ama iþin peþini býrakmamýþlar. Dava Yargýtay’a gitmiþ. Yargýtay “beraat” kararýný bozmuþ. Çocuk, üç yýl hapisle yeniden yargýlanacak þimdi. On dört yaþýnda bir çocuktan bahsediyoruz. Bu devlet sistemi, “kendinde bir kusur” olmadýðýna mutlak bir þekilde inandýðýndan kendine benzemeyen her vatandaþýný cezalandýrmak istiyor. Ýþ çocuklara kadar geldi dayandý. “Slogan attýlar” diye çocuklarý “örgüt üyeliðinden” yargýlayan bir devlet, Atatürk hakkýndaki manasýz bir lafý da “büyük suç” sayýyor. Kendi toplumuyla didiþtiði yetmedi, þimdi de çocuklarla didiþiyor bu sistem. Bakýn, bir sistem “slogan attý, þaka yaptý” diye çocuklarý mahkemelere doldurmaya baþladýðýnda artýk o sistemin sonu gelmiþ demektir. Bu saçmalýklarýn, bu manasýz baskýlarýn, bu gereksiz yasaklarýn, bu bunaltýcý ve sýkýcý tabularýn miadý doldu. Sistem kendisi için en tehlikeli noktaya, “gülünç” olma noktasýna geldi. Siz, “gülünç” bir sistemin varlýðýný sürdürebildiðini hiç gördünüz mü? Ahmet Altan, Taraf, 24.06.2009 Zitieren Link zu diesem Kommentar Auf anderen Seiten teilen Mehr Optionen zum Teilen...
Empfohlene Beiträge
Dein Kommentar
Du kannst jetzt schreiben und Dich später registrieren. Wenn Du ein Konto hast, melde Dich jetzt an, um unter Deinem Benutzernamen zu schreiben.