Zum Inhalt springen
Qries Qries Qries Qries Qries Qries

Empfohlene Beiträge

 

 

Cevabýmýz

 

Deðerli Kardeþimiz;

 

 

Cin ve Þeytanlarýn Atasý Ýblis

 

Cin ve þeytanlarýn atasýnýn kim olduðu hususunda bir kaç görüþ söylenmiþtir. Daha önce de geçtiði gibi Rahman ve Hicr surelerinde geçen “Cân”nýn, cinlerin atasý olan varlýðýn ismi olduðu, Ýblis’in de onun neslinden olduðu söylenmiþtir. Bu görüþte olanlar, cin ve þeytanlar açýsýndan Ýblis’in, insanlara nazaran Nuh(a.s)'un konumunda olduðunu söylemiþlerdir. Yani nasýl Nuh Tufanýndan sona onun neslinden baþka bütün insanlar yok olmuþ ve o, adeta insanlýðýn ikinci atasý konumuna gelmiþse, daha çok Ýsrailî bazý rivayetlere göre, yeryüzündeki azgýnlýklarý sebebiyle, melek ordularý tarafýndan cinler öldürülünce, henüz isyan bayraðýný açmamýþ olan Ýblis, cinlerin ikinci atasý olmuþ, bundan sonraki cinler onun soyundan türemiþtir.

 

Fakat bu genel kabul gören görüþ deðildir. Bu isimlerin manalarýndan bahsederken de kýsaca iþaret ettiðimiz gibi, Kur’an’ýn ilgili ayetlerini ve hadisleri temel aldýðýmýzda, Ýblis’in, cinleri ve þeytanlarýn atasý olmasý görüþü daha aðýr basýyor. Dolayýsýyla biz de bunu esas alarak baþlýðý, “Cin ve Þeytanlarýn Atasý Ýblis” þeklinde koyduk ve konumuzu bu açýdan iþleyeceðiz. Bir de, tabiri caizse, konuyu iþlerken kronolojik bir sýra izleyeceðiz.

 

A) ÝBLÝS’ÝN YARATILMASI

 

Kur’an-ý Kerimde iki yerde, Ýblis’in ateþten yaratýldýðý bildirilir(1). Âdem(a.s)'e secde ile emrolunduðu zaman itaat etmeyiþinin sebebi olarak, cevherini, yani kendisinden yaratýldýðý varlýðý ileri sürerek, “Ben o(Âdem’den) daha üstünüm. Çünkü (ey Allahým), beni ateþten yarattýn, onu ise çamurdan yarattýn.” (A’raf, 12; Sad, 76) demiþti. Cenab-ý Allah’ýn þeytanýn sözü olarak naklettiði bu söz, Ýblis’in yaratýlýþýný bize haber veriyor.

 

Kur’an’ýn iki yerinde de, “Cân”nýn, ateþten yaratýldýðý bildirilir. “(Allah) Cân’ný da ateþin mâricinden yarattý.” (Rahman, 15) ayeti yaratýlýþýn “mâric”den olduðunu bildirir. Mâric, hem dumanla karýþýk olan ateþ, hem de dumansýz-yalýn-saf ateþ manasýna gelmektedir. Ama. ayette ayrýca ateþ kelimesinin zikredilmesi bunun, dumansýz-saf ateþ manasýnda olduðunu gösteriyor. Böylece Cân’nýn, katýksýz-öz ateþten yaratýlmýþ olduðu anlaþýlýyor(2). Ýbn Abbas(r.a.)'a göre bu ifade, “ateþin en güzeli ve safý” manasýnadýr. Mücahide göre de, ateþ yakýldýðý zaman yükselen, sarý ve yeþilimsi alevdir(3). Âlusî, bunu “dumansýz saf alev” olarak tefsir eder(4). Dikkat edilirse, bunlarýn hepsi hemen hemen ayný manaya gelmektedir.

 

“Allah Teala, insaný salsâldan, yani katýksýz-özlü çamurdan yarattýðýný bildirdiði gibi, cânnýn da katýksýz ateþten yaratýldýðýný beyan etmiþtir. Eðer, me’âric kelimesi “katýksýz” manasýna olduðu halde, ayný zamanda “karýþýk” manasýna olduðu nasýl söylenebilir?” denilirse, buna söyle cevap verilir: “Ateþ kuvvetli olduðu zaman, alevleri yükselir ve biribirine alabildiðine karýþýp, týpký güzel ve uyumlu bir þekilde birbiriyle imtizaç etmiþ, birbirinden ayýrt edilemez hale gelmiþ ve adeta, iyice karýþmýþ çamur gibi yekpare olmuþ olur. Bu durum iyice tutuþmuþ fýrýnda da gözlenir: Eðer o fýrýna odun atýlacak olsa, hemen onu tutuþturur. Ýþte cinlerin yaratýldýðý “me’âric”, aynen bunun gibi, kýsýmlarý birbirine girip, tek parça haline gelmiþ bir ateþtir ki bu ateþin dumaný, alevi ve yerde yanan kýsýmlarý birbirinden ayýrt edilemez olmuþtur.”(5)

 

Bu husustaki ikinci ayette Allah Teala iki cins varlýðýn yaratýlýþýný anlatarak, “Andolsun ki biz, insaný piþmemiþ çamurdan, kokuþmuþ cývýk balçýktan yarattýk. Cân’ný da (insandan) daha önce semûm ateþinden yarattýk.” (Hicr, 26-27) buyurur. Ayetten anlaþýldýðý gibi Cân, insanoðlundan önce(6) yaratýlmýþtýr. Ýnsanýn yaratýlýþýnýn, kainattýn yaratýlýþýnda son halka olduðu düþünülürse, Cân sondan bir önceki halka olarak yaratýlmýþtýr(7).

 

Ayetteki “semûm ateþi” hususunda, bazýlarý, “Bu, ateþin alevidir.” demiþler; bazýlarý da “O, öldürücü derecede sýcak olan sam rüzgarýdýr.” demiþlerdir(8). Önceki ayetin de yardýmý ile, Ýbareden anlaþýlan bunun bir çeþit ateþ olduðudur. Fakat, bedenin gözeneklerine, yani derideki o küçücük deliklere nüfuz edip, içine iþlediði için buna, “semûm” ismi verilmiþtir. Ýnsanýn içine iþleyen rüzgara da bu yüzden “sam rüzgarý” denmiþtir(9) . Bir rivayette, “Semûm, dumansýz ateþtir. Yýldýzlar da bu ateþten yaratýlýr.” denmiþtir(10) ki, bu, “semum ateþi” ile geçen ayetteki “ateþin mârici”’nin ayný olduðunu gösterir. Buna göre ayný þeyi anlatan bu kelimelerden biri, o ateþin yalýn, saf ve dumansýz bir ateþ olduðunu, diðeri de yakýcý ve kavurucu olduðunu anlatmýþ olur. Âlûsî “semum ateþi”ni, “fevkalade hararetli ateþ” diye tefsir ederken buna iþaret etmektedir(11). Bazý hadislerde Cân’nýn yaratýldýðý ateþin, bildiðimiz ateþlerden çok daha sýcak olduðu bildirilmektedir. Ebu Davud et-Tayalisî’nin Ýbn Mes’ud(r.a.)'dan naklettiði bir hadise göre, “Bu (dünyada gördüðümüz) ateþler, Cân’nýn yaratýldýðý ateþten yetmiþ kat daha hafiftir.”(12)

 

Ahmed Hulusi konumuzla ilgili kitabýnda yeni bir yaklaþým ortaya koyarak, ayetteki “semum ateþi”nin, ýþýnlar olabileceðini söylüyor ve þu fikirleri ileri sürüyor: “Kur’an-ý Kerim’de, geldiði günün anlayýþ seviyesi nazar-ý itibara alýnarak, “Biz, cinleri filanca ýþýnlardan yarattýk.” þeklinde açýklanmamýþ; mecazi bir ifade ile, “dumansýz ateþ”, “en ince gözeneklere nüfuz edici ateþ” diye tarif edilerek, insanlarýn anlayýþýna, ilimlerinin bu konuyu anlayacak bir seviyeye gelmesine býrakýlmýþtýr.”(13)

 

Son iki ayette konu, Cân’nýn yaratýlmasý; ilk iki ayette de Ýblis’in yaratýlmasý idi. Ýblis ile Cân’nýn ayný olup olmadýðý tartýþýlmýþtýr. Daha önce de geçtiði gibi, Hasan Basrî, “Cân, cinlerin atasý olan Ýblis’tir.” derken, Mücahid, “O, cinlerin atasýdýr, ama Ýblis deðildir.” demiþtir. Kimileri de, “Cân, bütün cinleri içine alan bir cins ismidir.” derler(14). Buna göre, insan kelimesi, nasýl bütün insanlarý ve atalarý olan Hz.Âdem’i içine alan bir isim ise, Cân da, bütün cinleri ve atalarý olan Ýblis’i içine alan bir cins ismidir. Zaten dikkat edilirse, son ayette, genel olarak insanýn çamurdan, cânnýn ateþten yaratýldýðý anlatýlýrken, sanki iki cins varlýktan bahsedilmektedir.

 

Taberî, Hasan Basri gibi, Ýblis’in, cinlerin atasý olduðu ve buradaki Cân ile Ýblis’in kastedildiði görüþündedir(15). Mukatil, Katade ve Atâ gibi önemli müfessirler de bu görüþtedir. Ýbn Abbas(r.a.) da bu görüþtedir ve ondan gelen, “Cân, cinlerin atasýdýr.” þeklindeki rivayet(16) farklý bir görüþü ortaya koymuyor, Cân’nýn ayný zaman da Ýblis olduðunu gösteriyor. Bazý kimseler daha deðiþik bir görüþle, “Cinler, þeytandan baþka bir cinsdir.” demiþlerse de, görüldüðü gibi çoðu alimin kabul ettiði doðru görüþ, þeytanlarýn, cinlerle ayný cins olduðu ve mümin olmayan cinlere, þeytan ismi verildiðidir(17).

 

Ýblis ile Cân’nýn ayný olduðuna, bazý hadisleri de delil gösterebiliriz: Hz.Âiþe(r.a.)'den gelen bir rivayette Resulullah(a.s), “Melekler nurdan, Cân ateþ alevinden, Âdem de, size (Kur’an’da) anlatýldýðý þeyden yaratýlmýþtýr.” demiþtir(18). Ýbn Merdûye’nin yine Hz.Âiþe annemizden rivayet ettiði hadiste, “Allah, melekleri Arþ’ýn nurundan; Cân’ný, ateþ alevinden; Âdem’i de, (Kur’an’da) size anlatýlan þeyden yaratmýþtýr.” buyurulmuþtur(19). Bu gibi hadislerde, yukarýdaki ayetlerde geçen “insan” yerine, insanýn atasý olan Âdem konduðuna göre, “Cân” yerine, o cinsin atasý olan, daha önceki ayetlerde açýk ismi ile geçen Ýblis konabilir(20). Zaten Kur’an’da, Hz.Âdem’den bahsedildiði yerde, hemen yanýsýra ve ona karþý olan cins olarak Ýblis’den bahsedilmektedir. Hadislerde de durum aynýdýr. Fakat görüldüðü gibi bu bazan Ýblis ismi ile, bazan Cân ismi ile bazan da þeytan sýfatý ile olmaktadýr.

 

Bu iki cinsin yaratýlýþlarýný mukayeseli olarak ele alan þu izahlar da enteresan görünmektedir: “Cinler açýsýndan Cân, týpký biz insanlar açýsýndan Âdem gibidir. Bizim cinsimizin ilki “salsâl”dan, yani katýksýz özlü çamurdan, ondan sonra gelenlerimiz de onun sulbünden yaratýlmýþ ise; ilk cin de ateþden, ondan sonra gelen zürriyeti ise “mâric”den, yalýn ateþten yaratýlmýþtýr..”(21)

 

B) ÝBLÝS’ÝN ALLAH’A ÝLK ÝSYANI

 

Ýnsandan önce yaratýlmýþ olan Ýblis, ayetlerden anlaþýlabildiði gibi, meleklerle beraber göklerde ve cennetlerde yaþamaya baþlamýþ ve kibrini zedelemeyen bir takým emirlerle sorumlu tutulmuþ olmalý. Bazý israilî rivayetler de bunu destekliyor. Derken Allah Teala meleklere Âdem’in yaratýlýþýný ve ona vereceði önemli yetkiyi haber verdiðinde, melekler kýsmýnda uzun uzun anlattýðýmýz gibi, onlar itiraza benzer bir uslubta, ama insanýn yaratýlýþýndaki o derin hikmeti anlamak maksadý ile bunun sebebini sorduklarýnda, muhtemelen yanlarýnda bulunan Ýblis’in nasýl bir tavýr aldýðýný bilemiyoruz. Çünkü ilgili ayetler bundan bahsetmiyor. Belki o meleklerle beraber ayný soruþ, Ýblis için de sözkonusu idi. O noktada Ýblis açýsýndan bir problem yoktu. Olsa idi, isyan bayraðýný o anda açardý.

 

Allah Teala Âdem(a.s)'i yaratýp, ona bir þekil verdikten sonra, meleklerine, ona secde etmelerini emretti (A’raf,11). Bu emir, önceden yaratýlmýþ olup, meleklerle beraber bulunan Ýblis’i de içine alýyordu. Ýblis, bunun farkýnda idi. Bütün melekler, Allah’ýn emrine uyup, Âdem’e secde ettiler. Ama Ýblis, Allah’ýn emrine uymadý, isyan etti, baþ kaldýrdý. Allah Teala bunu hatýrlatarak þöyle buyurur: “Hatýrla ki biz, meleklere, “Âdem için secde edin.” demiþtik ve onlar da secde etmiþlerdi. Fakat Ýblis secde etmemiþ,” (Ýsra, 61), “ dayatmýþtý.” (Taha, 116).

 

Ýblis’in bu isyaný Kur’an-ý Kerim’de bu þekilde yedi yerde tekrar edilip, vurgulanýr. Çünkü bu, yaratýlmýþlar tarihinde ve insan için çok önemli bir hadisedir:

 

“Hatýrla o zamaný ki hani Rabbin meleklere, “Ben, kupkuru hale gelmiþ bir çamurdan ve suretlenmiþ bir balçýktan bir insan yaratacaðým. Binaenaleyh onun yaratýlýþýný bitirdiðim ve ona ruhumdan üflediðim zaman, siz derhal onun için secdeye kapanýn.” demiþti. Bunun üzerine bütün melekler toptan secde ettiler. Ancak Ýblis, secde edenlerle beraber olmadý, dayattý.” (Hicr, 28-31; Sâd, 71-74) ayetleri, Allah Teala’nýn secde emrini, Âdem(a.s)'in yaratýlýþýndan önce haber verdiðini gösteriyor. Dolayýsýyla bu, muhataplarýn düþünme fýrsatý bulamadýðý anî bir emir deðildi. Bu ayný zamanda Ýblis’in isyanýn da fevri olmayan, inceden inceye düþünülmüþ bir hareket olduðunu gösterir.

 

“Ýblis’den baþka bütün melekler Âdem’e secde etti. Ýblis ise dayattý, kibirlenmek istedi. Çünkü o kafirlerden idi veya kafirlerden oldu.” (Bakara, 34; Sâd, 74), yani Allah’ýn ezelî ilminde, ileride baþ kald,ýrýp, kafir olacaðý bilinenlerden idi, veya “Âdem’in yaratýlmasýndan önce yeryüzünde bulunan ve yeryüzünde fesat çýkardýðý için helak edilen o kafir milletten idi.”(22). Bir diðer kuvvetli tefsire göre de “Daha önce kafir deðilken, kibirlenip secde etmeyerek kafirlerden oldu.”(23) Böylece o, çoðu alime göre Allah Teala’ya ilk karþý çýkan ve ilk kafirlik, yani nankörlük eden oldu(24). Çünkü Allah’ýn emrine uymayarak isyan etmesi ve Allah’a karþý büyüklenip, kibirlenmesi kafirlikti(25).

 

Ýblis bir melek mi idi?

 

Ýblis, meleklerden biri, yani bir melek mi idi ki, meleklere verilen bu emre itaat etmeyiþi bir isyan sayýldý? Ýþte bu da, Ýslam alimleri arasýnda farklý görüþlerin söylendiði konulardan olmuþtur.

 

Ýlgili ayetler, bütün meleklere secdenin emrolunduðunu, hepsinin bu emre uyduklarýný, sadece Ýblis’in uymadýðýný; emre uyanlardan, “istisna” olduðunu gösteriyor. Ayetlerin açýk manasýný alýrsak, bu “istisna”nýn, Arapça teknik tabiri ile, “müstesna-ý muttasýl” sayýlarak, Ýblis’in meleklerden kabul edilmesi gerekir(26). Yani mesela “Ýnsanlar çok günahkardýrlar, peygamberler müstesna...” dediðinizde, peygamberlerin de, insanlara dahil olduðunu, ama farklý bir derecede olduklarýný vurgulamýþ oluyorsunuz. Ýþte bu þekilde, istisna edilenler ve edilmeyenler, ayný cinsten varlýklar olunca, buna “müstesna-ý muttasýl” denir. Buna göre de “Melekler secde ettiler, Ýblis müstesna..” dediðinizde, ilk bakýþta bu, “Demek ki Ýblis de meleklerden birisi idi.” manasýna gelir.

 

Allah Teala Kehf Suresi’nde, “Meleklere, “Âdem’e secde edin.” dedik, Ýblis müstesna, hepsi secde ettiler. O, cinlerdendi; Bundan dolayý rabbisinin emrinden çýktý...” (Kehf, 50) buyurarak, böyle bir mananýn yanlýþ olduðuna, yine teknik tabiri ile buradaki istisnanýn, “müstesna-ý munkatý”, yani istisna edilen ile edilmeyenlerin, iki ayrý cins varlýk olduðunu göstermektedir. Bu, mesela “Köylüler geldi, ama eþekleri gelmedi.” cümlesindeki istisna türündendir.

 

Keza bu ayette Ýblis’in Allah’ýn buyruðunun dýþýna çýktýðý bildirilmiþtir. Meleklerle ilgili baþka ayetlerde ise, meleklerin kesinlikle, Allah’ýn emrinin dýþýna çýkmayacaklarý bildirilmektedir. Zaten ayetin son cümlesi, Allah’ýn emrini tutmayýþýnýn kaynaðýna iþaret ediyor.

 

Ýslam alimleri bu hususta çeþitli izahlar yapmýþlar, bazý kelimelerin ayný anda farklý manalara geliþinden dolayý ayetlere farklý manalar vermiþlerdir: Bir kýsmý Ýblis’in, cinler taifesinin atasý olduðunu söylerken; bir kýsmý da, “O bir melekdi. Ama Allah’a isyan etmek suretiyle kafir oldu.”, “Nasýl kafir olan bir insan, insan tabiatýnýn dýþýna çýkmazsa, o da ateþten olan melek tabiatýnýn dýþýnda çýkmadý.”(27) demiþlerdir.

 

Ýbn Abbas(r.a.)'dan gelen bir rivayete göre, “Ýblis, meleklerin bir kabilesindendi. Bu, kendilerine cin denen ve yakýcý ateþten yaratýlmýþ olan bir kabile idi. Ýblis’in o zamanlar ismi “Hâris”di ve cennet bekçilerindendi. Bu kabile dýþýndaki melekler, nurdan yaratýlmýþlardý.” Yine Ýbn Abbas(r.a.)'dan gelen bir baþka rivayete göre, “Ýblis’in ismi, “Azâzîl” idi ve yeryüzünde kalýrdý. Meleklerin, bilgi ve akýl bakýmýndan en kuvvetlilerindendi.”(28)

 

Yeryüzünün ilk sakinleri, cinlerdi. Cinler yeryüzünde karýþýklýk çýkardýlar ve kan döktüler. Allah Teala, meleklerden bir ordu baþýnda Ýblis’i onlarýn üzerine gönderdi. Ýblis, ordusu ile bu azgýn varlýklarý maðlup edip, adalara ve daðlarýn eteklerine sürdü. Ýblis ve meleklerden ordusu yeryüzünün mamur ve verimli yerlerine yerleþtiler(29) Bu iþi yaptýktan sonra, kendi kendine, “Daha önce kimsenin baþaramadýðý bir þeyi baþardým.” diye gurura kapýldý. Tabii ki Allah Teala, onun bu gururundan haberdardý. Ama beraberinde bulunan melekler bunu bilmiyorlardý.

 

Allah Teala meleklere, yeryüzünde bir halife yaratacaðýný söylediðinde, “Daha önce cinlerin yaptýðý gibi, orada fesat çýkarýp, kan dökecek bir varlýk mý yaratacaksýn? Biz bu yüzden onlarýn üzerine gönderilmiþtik.” diye sordular. Allah Teala da, “Ben sizin bilmediðinizi biliyorum.” yani, “Ben, Ýblis’in kalbinde olup da sizin bilmediðiniz o kibir ve gururu biliyorum.” dedi. Ýþte bundan sonra Allah Teala, Âdem’in topraðýnýn getirilmesini emretti. Toprak getirildi ve Allah, Âdem’i yarattý... Âdem, bir tarafa atýlmýþ cansýz heykel olarak kýrk gece bekledi. Ýblis, onun bu cansýz heykeline geliyor, ayaðýyla vuruyor ve ondan ses çýkarýyordu; bir kamýþýn içine üfler gibi, içine üflüyor; aðzýndan girip, arkasýndan çýkýyor; arkasýndan girip, aðzýndan çýkýyordu. O kupkuru çamura, “Sen bir hiçsin. Eðer sana musallat olsam, seni mahvederim. Eðer sen bana musallat olsan, seni dinlemem.” diyordu...”(30)

 

Ýbn Abbas ve Ýbn Mes’ud(r.a.)'a dayanan bir rivayette de, “Ýblis, birinci göðün ve yeryüzünün idaresi ile vazifelendirilmiþti ve meleklerin, cin denilen bir kabilesine mensubtu. Bu kabileye, cenneti korumakla görevli olduklarý için “cin” denilmiþti. Binaenaleyh Ýblis ayný zamanda cennetin bekçilerindendi.”(31) denilmiþtir.

 

Bu rivayetlerde Ýblis’in cinlerden olduðu, cinlerin de bir çeþid melek olduðu ifade edilmektedir. Her ne kadar bu rivayetler, ayette Ýblis’in isyan sebebi olarak gösterilen, “O cinlerdendi, bundan dolayý rabbisinin emrinden çýktý.” ifadesi ile, Meleklere yönelik secde emrine muhatab oluþunun zahiren çeliþmesi problemini çözüyorsa da, ilgili ayetleri oldukça zorladýðý için fazla kuvvetli görünmemektedirler.

 

Bu husustaki farklý izahlarý ve neticeyi, Fahreddin Razî’nin bakýþ açýsý ile vermek istiyoruz:

 

“Allah Teala bu ayette, Ýblis’in cinlerden olduðunu söylemiþtir. Alimlerin bu konuda üç izahlarý var:

 

1) Ýblis, meleklerden idi. Onun meleklerden olmasý, ayný anda cinlerden de olmasýna ters deðildir....Çünkü meleklerden bir kabile, cin diye adlandýrýlmýþtý... Bir de cinlere, gözle görülemediði için bu ad verilmiþtir. Melekler de görülemez. Dolayýsýyla melekler de, cinler sýnýfýna dahildir. Ayrýca Ýblis, cennetin bekçilerinden idi ve bundan dolayý cennete nisbet edilerek, “O, cinlerdendi.” denilmiþtir. Hatta bir rivayete göre o, yaratýldýklarýndan beri, cennetliklerin takýlarýný kalýba döken bir melek kabilesi olan, “cinânîler”dendi.

 

2) Bu husustaki ikinci izaha göre ise, Ýblis ateþten yaratýlmýþ olan cin þeytanlarýndandý ve onlarýn ilk atasýydý.

 

3) Üçüncü görüþe göre o, meleklerdendi, ama sonra þeytana dönüþtürüldü.. Ýblis’in meleklerden olmadýðýna delalet eden asýl þey, Allah Teala’nýn, bu ayette, yani Kehf, 50. ayetin sonunda, “Ama siz beni býrakýp da, sizin düþmanlarýnýz olduklarý halde, onu ve soyunu dostlar ediniyorsunuz.” buyurarak, Ýblis için zürriyetin olduðunu bildirmiþ olmasýdýr. Halbuki melekler için zürriyet ve tenasül, yani doðurarak soy sahibi olma söz konusu deðildir. Binaenaleyh Ýblis’in meleklerden olmamasý gerekir.”(32) Bu görüþte olan Ýbn Zeyd,

 

“Âdem (a.s) insanlarýn atasý olduðu gibi, Ýblis de cinlerin atasýdýr.” der(33). Halbuki meleklerin atasý olarak, hiçbir varlýktan bahsedilmez. Eðer onlarda da bir tenasül olsaydý, insanlar ve cinler gibi onlarýn da bir atasý olurdu. Binaeaaleyh Allah onlarý, üreme-türeme yoluyla deðil, direkt olarak yaratmaktadýr

 

Yine Ýblis’in meleklerden olmadýðýný ileri sürenler þu hususlarý delil gösterirler: Allah Teala Kur’an’da, Ýblis’i ateþten yarattýðýný haber veriyor; melekleri neden yarattýðýný ise bildirmiyor. Sonra Kur’an’da, Ýblis’in, meleklerin yaratýldýðý maddeden yaratýldýðýna dair bir haber yok. Ayrýca Ýblis’in, cinlerden olduðu da haber verilmiþtir. Binaenaleyh Ýblis’i, Allah Teala’nýn nisbet ettiði þeyin dýþýnda birþeye nisbet edilmesinin caiz olduðunu söylemek doðru deðildir.”(34)

 

Taberî bu delillere itiraz ederek þöyle der: “Bu deliller, sahiblerinin bilgilerinin zayýflýðýndan kaynaklanmaktadýr. Çünkü Allah Teala’nýn, meleklerin çeþitli sýnýflarýný, kimini nurdan, kimini ateþten, kimini de dilediði herhangi birþeyden olmak üzere, çeþitli þeylerden yaratmýþ olabileceði inkar edilemez. Zaten Kur’an’da meleklerin neden yaratýldýðýna dair bir bilgi yok ve Ýblis’in yaratýldýðý þeyin haber verilmiþ olmasý da, meleklerden olmadýðýný göstermez. Ayný þekilde bu, Ýblis’in, Allah Teala’ýn ateþten yarattýðý bir melek zümresinden olma ihtimaline engel deðildir. Keza Ýblis’in soyunun bulunmasý da, meleklerden olmamasýný gerektirmez. Çünkü Allah Teala, onun günah iþlemesini murad ettiði zaman, diðer meleklere verilmeyen lezzet hissi ve þehvet duygusu vermiþtir. Yine Allah Teala’nýn, Ýblis’in cinlerden olduðunu haber vermesi de melek olmasýna engel deðildir. Çünkü sadece Ýblis’e deðil, insanlarca görülemedikleri için ve her görülemeyen þeye “cin” denebildiði için,meleklere de bu isim verilmiþtir.”(35)

 

Görüldüðü gibi Taberî, Ýblis’in aslýnda bir melek iken, emr-i ilahiye itaat etmediði için þeytan olduðu görüþündedir. Ama Ýbn Kesir ayný görüþte deðildir. O, Ýblis’in, meleklerden olmadýðý halde, onlarla beraber “Âdem’e secde” emrine muhatab sayýlmasýný þöyle izah eder: “Allah Teala, meleklere, Âdem’e secde etmelerini emrettiðinde, Ýblis de bu emre dahil sayýldý. Çünkü o, onlarýn cinsinden olmadý halde, onlara benziyor; onlarýn amellerini iþliyordu. Bundan dolayý meleklere yönelik olan bu emre, Ýblis de muhatab sayýldý. Emri yerine getirmediði için de kýnandý.”(36)

 

Âlûsî de Taberî gibi, Ýblis’in meleklerden olmadýðýný söyleyenlerin delillerini zikredip, bunlara karþý cevaplar vererek, ayný görüþü paylaþýr. Onun tesbitine göre bir kýsým alimler, “O cinlerdendi.” (Kehf, 50) ayetini; meleklerin kibirlenmez oluþuna karþýlýk, Ýblis’in kibirleniþini; hadis-i þerifte bildirildiði gibi, meleklerin nurdan yaratýlýþýna karþýlýk, Ýblis’in ateþten yaratýlýþýný ileri sürerek, “Ýblis, cin denen ve meleklerden baþka olan bir taifedendi.” demiþlerdir. Âlûsî bu noktada ,

 

“Sahabenin ve tabiînin bütün alimleri ise, meleklere Âdem’e secde etmelerini haber veren ayetlerde, Ýblis’in bu emre uymadýðýný gösteren “istisna” kýsmýnýn, istisna-ý muttasýl olduðunu ileri sürerek, Ýblis’in meleklerden olduðunu söylemiþlerdir.” der(37). Merhum Âlûsî’nin bu sonuca nasýl ulaþtýðýný bilemiyorum. Eðer böyle olsaydý, Ýblis’in meleklerden olduðu görüþü, ümmetin sonrakileri tarafýndan itirazsýz benimsenirdi.

 

Ýblis’in meleklerden olduðu görüþünü benimsemiþ görünen Âlûsî, delillere þöyle cevap veriyor: “Meleklerin kibir sahibi olmamalarýna raðmen, Ýblis’in kibirlenmesi, meleklerden olmasýna engel deðildir. Bu da, ya melekler içinde masum olmayanlarýn bulunmasýndan dolayýdýr, ya da Allah Teala’nýn Ýblis’den meleklik sýfatlarýný soyup, ona þeytanlýk sýfatlarýný giydirmesinden dolayýdýr. Buna göre Ýblis, þeytanlýk sýfatlarýný giydikten sonra isyan etmiþtir... Ýblis’in ateþten yaratýlmasýna karþýlýk meleklerin nurdan yaratýlmýþ olmasý da bu duruma engel deðildir. Çünkü ateþ ile nur, özde birdir... Yine de doðrusunu Allah Teala bilir.”(38)

 

Mahlukatýn yaratýlýþý konusuna deðiþik bir açýdan bakan bazý mutasavvýflar, meleklerin ve Ýblis’in yaratýlýþýndan da bahsederler. Fakat bu yorumlarýn sahih saðlam dayanaklarýný bulmak oldukça zor. (39)

 

Ýblis’in meleklerden mi, cinlerden mi olduðu konusunda seleften iki türlü de rivayetler gelmiþtir. Daha önce de benzerleri geçtiði gibi, Ýbn Abbas(r.a.)'dan gelen bir rivayete göre;

 

“Meleklerden, cin isminde bir kabile vardý. Ýblis, o kabileye mensubtu ve önceleri gök ile yer arasýnda gider gelirdi. Ýsyan edince, Allah ona gazablandý ve onu þeytana çevirip, lanetledi... Eðer meleklerden olmasaydý, bu secde ile emrolunmazdý.”

 

Tabi’înden Sa’id b. Müseyyeb de, “Ýblis daha önce en aþaðý semanýn meleklerinin reisi idi.” demiþtir. Katade’ye göre Ýblis, Allah Teala’ya itaat etmekten yüz çevirdiði için, taatý gizlediði için, “taatý gizleyen”, yani yapmayan manasýnda “cin” ismini aldý. Bir baþka tabi’în alimi Hasan Basrî ise, “Ýblis, bir an bile meleklerden olmamýþtýr.”(40) “Çünkü o, ateþten, melekler ise nurdan yaratýlmýþlardýr. Melekler Allah’a ibadet etmekten asla kaçýnmazlar, büyüklenmezler, yorulmazlar ve isyan etmezler. Halbuki Ýblis, böyle deðildir. O, isyan etmiþ ve büyüklenmiþtir. Melekler cinlerden deðildir. Ama Ýblis cinlerdendir. Melekler, Allah’ýn elçileridir; ama Ýblis böyle deðildir.... Meleklerle beraber Ýblis de secde etmekle emrolununca, Allah onu istisna etmiþtir. Ýblis’in adý baþka birþey idi. Fakat Allah’a isyan edince, Allah onu bu ad ile isimlendirdi. O, Rabbine isyan edinceye kadar mümin idi ve göklerde ibadet ediyordu. Ýsyan edince, yeryüzüne indirildi.” der(41).

 

Görüldüðü gibi selefte iki görüþ de bulunmaktadýr. Bu hadise ile ilgili rivayetlerin sýhhatleri de kesin deðildir. Buna dikkatlerimizi çeken Ýbn Kesir, “Ýblis’in ilk zamanlarý ile ilgili olarak seleften, yani sahabe ve tabi’înden birçok rivayetler gelmiþtir. Bunlarýn çoðu, insanlarýn ilgisini çekmek için nakledilen israilî rivayetlerdir.”(42) diyor. Âlûsî’nin naklettiði þu haber de, hemen hemen ayný durumdadýr: “Ýblis’den önce de cinler vardý. Fakat onlar helak olmuþlar ve onlardan sedece Ýblis kalmýþtý. Binaenaleyh bugünkü cin ve þeytanlar, onun zürriyetidir. Buna göre de Ýblis’in cinler içindeki yeri, Nuh(a.s)'un insanlar arasýndaki durumu gibidir.”(43)

 

Yukarýdan beri anlattýklarýmýzdan görülecegi gibi, iki tarafýn da delilleri ve karþý cevaplarý bulunmaktadýr. Ama Ýblis’in bir melek olmadýðý, ayrý bir cins olduðu görüþü daha aðýr basmakta(44) ve ayetler ile hadislerin zahirine daha uygun düþmektedir(45). Bu husustaki delillerin en önemlilerinden biri, Razî’nin de dikkat çektiði gibi(46), Sebe, 40-41. ayetlerdir. Bu ayetlerde, kýyamet günü, Allah Teala’nýn meleklere, kafirlerle ilgili olarak, “Bunlar size mi tapýyorlardý?” sorusuna karþýlýk meleklerin, “(Ey Rabbimiz) seni tenzih ederiz. Bizim dostumuz onlar deðil sensin. Doðrusu onlar cinlere tapýyorlardý.” þeklinde cevap verecekleri bildiriliyor. Bu açýk ifade meleklerin ve cinlerin iki ayrý cins olduklarýný gösteriyor.

 

 

 

Son olarak þöyle bir soruyu da kýsaca cevaplamak gerekir:

 

 

 

Soru: Kur’an’da “Kane” sözcüðü “idi, oldu” anlamýnda kullanýlýr. Bakara, 34’de “kane minel kafirin” ifadesi “kafirlerden oldu” diye çevrilirken, Kehf, 50’de “kane minel cinni” ifadesi “cinlerdendi” diye çevrilir. Halbuki “cinlerden oldu” þeklinde çevrilmiþ olsaydý; Ýblis’in daha önce melek olduðu ama Allah’ýn emrine karþý gelince meleklikten düþürülüp cinlere katýldýðý anlamý çýkacaktý. O halde neden böyle bir çeviri yapýlmýþtýr?

 

Cevap: “Fe secedû illâ iblîse= Ýblis hariç hepsi secde ettiler” ayetindeki istisna, -daha önce de açýklandýðý üzere- müttasýl deðil, münkatýdýr. Münkatý/ayrýk istisnada müstesna, müstena minh’in cinsinden deðildir. Örneðin, cae’l-kavmu illa bakaraten=bir inek hariç bütün halk/topluluk geldi” cümlesinde, inek kelimesi, kavimden müstesnadýr. Ama, onlarýn cinsinden deðildir. Demek ki, bu ayetten –gramer bakýmýndan- þeytanýn meleklerden olduðunu söyleme zorunluluðu yoktur.

 

Kane’nin bazen “idi”, bazen “oldu” þeklinde tercüme edilmesi, kelimenin geniþ anlamý yanýnda Türkçe lisanýnýn bir kuralý olarak ortaya çýkmaktadýr. “Oldu” kelimesinin sonradan oldu þeklinde anlaþýlabileceði gibi, eskiden beri böyle idi/oldu þeklinde de anlaþýlabilir.

 

Bu sebeple, þayet “cinlerden oldu” denilse bile, bundan “Ýblis’in daha önce melek olduðu ama Allah’ýn emrine karþý gelince meleklikten düþürülüp cinlere katýldýðý anlamýný” çýkarmak yanlýþ olur. Çünkü, cin ve melek kavramý, -sonradan kazanýlan- bir mertebeyi, bir vasfý, bir özelliði deðil, -fýtrî olarak var olan- bir soyu, bir cinsiyeti anlatmaktadýr. Þekli, vasfý, itaat veya isyaný ne olursa olsun, hiçbir melek cin olmayacaðý gibi, hiçbir cin de melek olamaz. Melekler kadar Allah’a itaat eden peygamberlerden hangisi melek olmuþ? Veya þeytandan daha þeytan olan nice firavunlar gelip geçmiþ hangisi cinlerin soyuna katýlmýþtýr? Nas suresinin, cinnî ve insî þeytanlarý ayýrmasý konumuzu anlamaya önemli kolaylýk ve açýklýk getirmiþtir.

 

Halbuki “küfür-iman” kavramlarý, soydan gelen bir özellik olmayýp, sonradan kazýnýlan birer özellik, birer vasýftýr. Bu sebeple, isyandan sonra kazanýlan küfrü ifade eden “ kane minel kafirin” ifadesini “kafirlerden oldu” þeklinde tercüme etmek gerekir.

 

Dipnotlar:

 

(1) Razî, 19/117.

 

(2) Razî, 21/88.

 

(3) Taberî, 27/74; Ýbn Kesir, 6/487.

 

(4) Âlûsî, 14/34.

 

(5) Razî, 21/88.

 

(6) Âlûsî, 14/34; Razî, 14/92; Ýbn Kuteybe, el-Me’ârif, s.8..

 

(7) Taberî, 14/21.

 

(8) Taberî, 14/21; Ýbn Kesir, 4/160; Âlûsî, 14/34.

 

(9) Âlûsî, 14/34; Elmalýlý, 5/3059.

 

(10) Âlûsî, 14/34.

 

(11) Âlûsî, 14/34.

 

(12) Ýbn Kesir, 4/160. Elmalýlý, 5/3059.

 

(13) Hulusi, Ahmed, s.22.

 

(14) Âlûsî, 27/105.

 

(15) Taberî, 14/21.

 

(16) Razî, 14/92.

 

(17) Razî, 14/92; Âlûsî, 14/35.

 

(18) Müslim, zühd, 61(4/2294).

 

(19) Ýbn Kesir, 3/149.

 

(20) Razî, 19/117.

 

(21) Razî, 21/88.

 

(22) Âlûsî, 1/231.

 

(23) Âlûsî, 23/225.

 

(24) Razî, 2/385.

 

(25) Taberî, 23/119.

 

(26) Âlûsî, 8/87.

 

(27) Behiy, s.150.

 

(28) Taberî, 1/178.

 

(29) Ýbn Kuteybe, el-Me’ârif, s.8.

 

(30) Taberî, 1/158.

 

(31) Taberî, 1/178.

 

(32) Razî, 15/200.

 

(33) Taberî, 1/179-180.

 

(34) Taberî, 1/180.

 

(35) Taberî, 1/180-181.

 

(36) Ýbn Kesir, 1/133.

 

(37) Âlûsî, 1/229.

 

(38) Âlûsî, 1/230.

 

(39) Âlûsî, 1/230-231.

 

(40) Taberî, 15/169-170.

 

(41) Razî, 10/299-300.

 

(42) Ýbn Kesir, 4/397.

 

(43) Âlûsî, 15/292.

 

(44) Razî, 2/337-342.

 

(45) Ýbn Hazm, 4/34.

 

(46) Razî, 2/338.

 

 

Selam ve dua ile...

Sorularla Ýslamiyet Editör

Link zu diesem Kommentar
Auf anderen Seiten teilen

Dein Kommentar

Du kannst jetzt schreiben und Dich später registrieren. Wenn Du ein Konto hast, melde Dich jetzt an, um unter Deinem Benutzernamen zu schreiben.

Gast
Auf dieses Thema antworten...

×   Du hast formatierten Text eingefügt.   Formatierung jetzt entfernen

  Nur 75 Emojis sind erlaubt.

×   Dein Link wurde automatisch eingebettet.   Einbetten rückgängig machen und als Link darstellen

×   Dein vorheriger Inhalt wurde wiederhergestellt.   Editor leeren

×   Du kannst Bilder nicht direkt einfügen. Lade Bilder hoch oder lade sie von einer URL.

×
×
  • Neu erstellen...