Zum Inhalt springen
Qries Qries Qries Qries Qries Qries

Empfohlene Beiträge

Bülent Uçar ve Uyum İmamları

 

Hiç merak ettiniz mi?

 

Kuranı Kerim uyum konusunda ne diyor acaba?

 

Uyum ile ilgili ayetler var mı?

 

Doğrudan olmasa bile dolaylı olarak uyumu ilgilendiren hiç ayet bulunamaz mı?

 

Kuranı Kerim’de bulunamaz ise, İslam’ın ikinci kaynağı olan Sünnet’te bulunamaz mı?

 

Mesela ulul emre itaat uyum bakanı Sayın Maria Böhmer’e uyun yönünde yorumlanamaz mı?

 

Bilmiyorum.

 

Ama bu yönde yorumların ortaya çıkması artık zaman meselesi görünüyor.

 

Yani..

 

Er geç bu yönde çalışmalar, yorumlar, tefsirler ortaya çıkacak gibi.

 

* * *

 

Prof. Bülent Uçar Almanya’da yetişen değerli bilim adamlarımızdan.

 

Osnabrück’te imamları eğitiyor.

 

Şimdi Rheinischer Merkur gazetesinde Almanya’da imamların eğitimine ilişkin uzunca bir yazısı yayınlandı.

 

Bülent hoca orada önemli tespit ve tekliflerde bulunuyor.

 

Bizim dikkatimizi çeken ise imamların fonksiyonu ile ilgili yaklaşımı oldu.

 

Bülent hoca din ve uyumun ayrılamayacağını söylüyor.

 

Dolayısı ile imamların uyum noktasında önemli rol oynadığı tespitinde bulunuyor.

 

Olabilir. Peki çözüm?

 

* * *

 

Bülent hoca DİTİB dışında diğer teşkilatların imamlarının maaşları konusunda sıkıntı yaşandığına işaret ediyor.

 

Ancak Almanya’nın da tarafsız bir devlet olarak imamlara maaş vermesinin mümkün olmadığının altını çiziyor.

 

Çözüm olarak ise bir vakıf kurulmasını veya bir fon oluşturulmasını ve buradan imamlara ‘uyum çalışmaları’ için maaş ödenmesini teklif ediyor.

 

İmamların maaşlarının bir kısmının devletten, bir kısmının da cemaatler tarafından karşılanmasını öneriyor.

 

Bu şekilde hem imamların hem cemaatlerine ve merkezi teşkilatlara karşı belli bir bağımsızlık kazanacağını..

 

Hem de yeni kimlik ve aidiyet ilişkilerinin gelişme şansı bulabileceğini kaydediyor.

 

Almanya’nın bu modeli başka dinlerde uyguladığını da eklemeyi ihmal etmiyor.

 

* * *

 

Bu süreçte artık hutbelerden Başbakanlığın veya uyum bakanlığın açıklamalarının okunması gündeme gelebilir.

 

Veya, “Allah’ım Afganistan’daki, Somali, Sudan’daki Kameradlarımıza, Hansçıklara havada, karada ve denizde zafer nasiiip eyle..” şeklindeki dualar edilebilir.

 

Şöyle de olabilir tabii:

 

Liebe Gemeindemitglieder, Sayın cemaatimiz;

 

Dayak çocuklarınızı cennete götürmez, ama sizi hapishaneye götürebilir.

 

Unutmayın ki, cennet anaların ayakları altındadır, kızlarınız da geleceğin anne adaylarıdır, birazcık aklınız varsa aranızı bozmayın..”

 

* * *

 

Doğrusunu söylemek gerekirse benim buna itirazım yok.

 

Ayrıca Bülent hocanın teklifi de mantıklı geliyor.

 

Peki ama Türkçeyi nereye koyacağız?

 

Türkçenin kolayca vazgeçilebilir lüzumsuz fazlalık gibi algılanması benim ağrıma gitmiyor değil.

 

Siz böyle bir camiye aidat öder miydiniz?

 

Ismail Kul, Zaman, 19.10.2010

Link zu diesem Kommentar
Auf anderen Seiten teilen

Prof. Bülent Uçar’ın cevabı

 

Geçen hafta kaleme aldığım ‘Bülent Uçar ve Uyum İmamları’ başlıklı yazıya Bülent hocadan cevap geldi.

 

Aynen sunuyorum:

 

* * *

 

Evvela şunu belirtmeliyim ki Alman basınında ve Alman kamuoyuna yönelik yazdığım makalenin Türk basın mensuplarınca da okunması beni sevindirdi. Ancak hemen akabinde fikirlerimi size sarih biçimde tekrar ifade etmek isterim:

 

İmamların ve genelde dinin uyum konusunda önemli fonksiyonlarının olduğunu söylemişim, doğrudur. Bu sözümün aksini düşünüyorsanız bunu lütfen açıkça yazın. Ayrıca bu konuda kısa süre önce yayınladığımız 650 sayfalık ‘Die Rolle der Religion im Integrationsprozess. Die deutsche Islamdebatte, Hamburg 2010 Peter Lang’ isimli kitabıma bakılabilir.

 

Ancak imamların birinci vazifesinin uyum sorumluluğu (Integrationslotsen) olmadığını -aksine dini ve imanı temsil ettiklerini- İçişleri bakanlarının huzurunda ve basın nezdinde defalarca söyledim, gerekirse şahitleriyle ve belgeleriyle size yollarım.

 

İmamların devlet tarafından maddi olarak desteklenmesini ve hatta mümkünse yarım kadroda din dersi öğretmeni olarak istihdam edilmesini istemişim, bu da doğrudur. Zira DITIB dışında bir çok caminin imamlara yeterince maaş ödeyemediği cümle alem tarafından hassaten bizatihi imamlarca bilinen gerçeklerdendir.

 

Ancak buradan Türkçenin camilerden kaldırılması ve yasaklanması, hutbelerin Alman devleti marifetiyle şekillendirilmesi gibi neticeler istinbat etmeye gelince bunlar bana ait düşünceler ve talepler değildir ve dolaylı biçimde polemik üslubu dahilinde dahi olsa şahsıma atfedilmesini kesinlikle men ederim.

 

Tam aksine hayatım boyunca seküler devletlerin dünyanın her yerinde dinlerin iç meselelerinde müdahil olmamaları gerektiği yönünde her zaman, her yerde fikir beyan etmişimdir ve bundan dolayı da epey zahmet çekmişimdir. Hele Türkçenin yasaklanması gibi bir düşünceyi neye dayanarak ifade ettiğinizi inanın anlayamadım. Her lisan bir insandır diye inanıp sorunun insanların Türkçeyi iyi bilmeleri değil Almancayı ve çoğu zaman Türkçeyi de bilmemeleri yönünde olduğunu hep ifade etmişimdir. Türkçe benim ana dilim ve yine bu konuda da her insanın ana dilini özgürce her şart altında dünyanın her ülkesinde konuşabilmesini öteden beri savuna gelmişimdir ve bunu bir insan hakkı olarak görmüşümdür.

 

Ancak imamların Almanya’yı ve Almancayı bilmelerinin herkes için ciddi faydasının olacağını ve uyuma da katkısının olacağını söyledim, aksini düşünüyorsanız lütfen gerekçesini de bildirerek söyleyin. Neticede imamların Almanya’da yetiştirilmesinden böylesi sonuçlar çıkarılmasına şaşırdım ve hayıflandım.

 

Hülasa edersek, kanaatimce meselede mühim olan husus sudur:

 

Türkiye’den gelen imamlar geçmişte ve halen çok önemli hizmetlerde bulunmuşlardır ve fakat bu imamlar Almanya’yı tanımadıklarından belli meselelerde yetersiz kalmaktadırlar. O bakımdan şu an Almanya’da üniversitelerde İslami ilimler bölümleri kurulmaktadır. Devletlerin bu kabil meselelerde belli hedefleri olabilir ve biz onaylamasak da bu bir ölçüde tabiidir de. Geçmişte Prof. Kalisch meselesini ve kamuoyunun buna tepkisini hepimiz ibretle izledik. Nitekim Türkiye’de İlahiyat fakültelerinin kuruluş gerekçesini öğrenmek için 1947 yılında CHP kurultayında yapılan müzakereleri tekrar gözden geçirin. Böylesi bölümlerin kurulmasıyla ilgili bir çok soruya cevap bulabilirsiniz orada. Lakin Mevla’nın hesabı ve takdiri dışında iş olmaz. Mühim olan kanaatimce kurulan bu bölümlerdeki hocaların ehil ve layık akademisyenlerden oluşmasıdır. İnşa edilen bölümlerin kabulü ve başarısı bakımından temel mesele budur. Burada da İslami cemaatlerin söz sahibi olması önemli bir kontrol mekanizmasıdır ve bu cemaatlerin tabanın sesi adına anayasaya uygun biçimde söz sahibi olması konusunda geçmişte şahsım kadar kimse sesini yükseltmemiştir. Bütün bu meseleler birbiriyle irtibatlı olduğundan tek taraflı bakmamanın elzem olduğunu düşünüyorum.

 

Takdir sizindir, hürmet ve selamla.

 

 

Ismail Kul, 22.10.2010, Zaman

Link zu diesem Kommentar
Auf anderen Seiten teilen

Dein Kommentar

Du kannst jetzt schreiben und Dich später registrieren. Wenn Du ein Konto hast, melde Dich jetzt an, um unter Deinem Benutzernamen zu schreiben.

Gast
Auf dieses Thema antworten...

×   Du hast formatierten Text eingefügt.   Formatierung jetzt entfernen

  Nur 75 Emojis sind erlaubt.

×   Dein Link wurde automatisch eingebettet.   Einbetten rückgängig machen und als Link darstellen

×   Dein vorheriger Inhalt wurde wiederhergestellt.   Editor leeren

×   Du kannst Bilder nicht direkt einfügen. Lade Bilder hoch oder lade sie von einer URL.

×
×
  • Neu erstellen...