Gast Geschrieben 30. Juli 2009 Teilen Geschrieben 30. Juli 2009 Mustafa, bir gün, dostlarýndan birinin cenazesiyle ve dostlarla mezarlýða gitti. Onun mezarýna toprak doldurdu, tohumunu yeraltýnda diriltti. Bu aðaçlar, toprak altýndaki insanlara benzerler. Ellerini topraktan çýkarýp; halka doðru yüz türlü iþaretlerde bulunurlar, duyana söz söylerler. Yeþil dilleriyle, uzun elleriyle topraðýn içindeki sýrlarý anlatýrlar. Kazlar gibi baþlarýný su içine çekmiþler...Karga gibiyken tavus haline gelmiþlerdir. Allah, onlarý kýþ vakti hapsetmiþse de baharda o kargalarý tavus haline getirir. Kýþýn onlara ölüm vermiþse de bahar yüzünden yine diriltip yapraklandýrýr, yeþertir. Münkirler der ki: “Eskiden beri olagelmiþ bir þey. Neden bunu kerem sahibi Allah’ya isnad edelim?” Onlarýn körlüðüne raðmen Allah, dostlarýn gönüllerinde baðlar, bahçeler bitirmiþtir. Gönülde kokan her gül, kül sýrlarýndan bahisler açar. Onlarýn kokularý, münkirlerin burunlarýný yere sürtmek için perdeleri yýrtarak dünyanýn etrafýný dönüp dolaþýrlar. Münkirler o gönül kokusuna karþý kara böcek gibidirler; dayanamazlar. Yahut davul sesine tahammül edemeyen beyni zayýf kimseye benzerler. Kendilerini meþgul ve müstaðrak gösterirler. Þimþek parýltýsýndan gözlerini yumarlar. Göz yumarlar ama, onlarýn bulunduklarý makamdaki göz deðildir ki. Göz odur ki bir sýðýnak görsün. Peygamber, mezarlýktan dönünce Sýddýka’nýn yanýna giderek konuþup görüþmeye baþladý. Sýddýka’nýn gözü, Peygamber’in yüzüne iliþince önüne gelip elini onun üstünü, sarýðýna, yüzüne, saçýna, yakasýna, göðsüne, kollarýna sürdü. Peygamber, “Böyle acele acele ne arýyorsun?” dedi. Ayþe “Bugün hava bulutluydu, yaðmur yaðdý. Elbisende yaðmurun eserini arýyorum. Gariptir ki üstünü, baþýný yaðmurdan ýslanmamýþ görmekteyim” dedi. Peygamber “O sýrada baþýna ne örtmüþsün, baþ örtün neydi? Diye sordu. Ayþe senin ridaný baþýma örtmüþtüm”dedi. Peygamber dedi ki: “Ey yeni yakasý tertemiz Hatun! Allah onun için temiz gözüne gayb yaðmurunu gösterdi.”O yaðmur, sizin bu bulutunuzdan deðildir. Baþka bir buluttan, baþka bir göktendir. Gayb aleminin baþka bir bulutu, baþka bir yaðmuru, baþka bir göðü, baþka bir güneþi vardýr. Fakat o, ancak havassa görünür, diðerleri “ Öldükten sonra tekrar yaratýlýp diriltileceklerinden þüphe ederler.” Yaðmur vardýr, alemi beslemek için yaðar. Yaðmur vardýr, alemi beslemek için yaðar. Yaðmur vardýr alemi periþan etmek için yaðar. Bahar yaðmurlarýnýn faydasý, þaþýlacak bir derecededir. Güz yaðmuruysa, baða sýtma gibidir. Bahar yaðmuru, baðý nazü naim ile besler, yetiþtirir. Güz yaðmuruysa bozar, sarartýr. Kýþ, yel ve güneþ de böyledir; bunlarýn tesirleri de zamanýna göre ve ayrý ayrýdýr. Bunu böyle bil, ipin ucunu yakala! Týpký bunun gibi gayb aleminde de bu çeþitlilik vardýr. Bazýsý zararlýdýr, bazýsý faydalý. Bazý yaðmurlar berekettir, bazýlarý ziyan. Abdalin bu nefesi de iþte o bahardandýr. Canda ve gönülde bu nefes yüzünden yüzlerce güzel þeyler biter. Onlarýn nefesleri, talihli kiþilere bahar yaðmurlarýnýn aðaca yaptýðý tesiri yapar. Fakat bir yerde kuru bir aðaç bulunsa cana can katan rüzgarý ayýplama! Rüzgar, iþini yaptý, esti. Caný olan da, rüzgarýn tesirini candan kabul etti. Peygamber, “Dostlar, bahar serinliðinden sakýn vücudunuzu örtmeyin. Çünkü bahar rüzgarý, aðaçlara nasýl tesir ederse sizin hayatýnýza da öyle tesir eder. Fakat güz serinliðinden kaçýnýn. Çünkü o, baða ve çubuklara ne yaparsa sizin vücudunuza da onu yapar “dedi. Bu hadisi rivayet edenler, zahiri manasýný vermiþler ve yalnýz zahiri manasýyla kanaat etmiþlerdir. Onlarýn halden haberleri yoktur. Daðý görmüþler de daðdaki madeni görmemiþlerdir. Allah’ya göre güz, nefis ve hevadýr. Akýlla cansa baharýn ve ebediliðin ta kendisidir. Eðer senin gizli ve cüzi bir aklýn varsa cihanda bir kamil akýl sahibini ara! Senin cüzi aklýn, onun külli aklý yüzünden külli olur. Çünkü Akl-ý kül, nefse zincir gibidir. Binaenaleyh hadisin manasý teville þöyle olur: Pak nefesler bahar gibidir, yapraklarýn ve filizlerin hayatýdýr. Velilerin sözlerinden, yumuþak olsun, sert olsun, vücudunu örtme, çünkü o sözler, dininin zahiridir. Sýcak da söylese, soðuk da söylese, hoþ gör ki sýcaktan, soðuktan ( hayatýn hadiselerinden) ve cehennem azabýndan kurtulasýn. Onun sýcaðý, hayatýn ilkbaharýdýr. Doðruluðun, yakinin ve kulluðun sermayesidir. Çünkü can bahçeleri, onun sözleri ile diridir. Gönül denizi, bu cevherlerle doludur. Eðer gönlün bahçesinden cüzi bir zevk ve hal eksilse aklý baþýnda olan kiþinin gönlünü, binlerce gam kaplar. Sýddýka’nýn aþký çoþup edebe riayetle Peygamber’e sordu: “Ey þu varlýðýn hülasasý, vücudun zübdesi! Bu günkü yaðmurun hikmeti neydi? Bu yaðmur, rahmet yaðmurlarýndan mýydý, yoksa tehdit için mi yaðýyordu, pek yüce, pek azametli Allah’nýn adaletinden miydi? Bu yaðmur, bahara ait lutuflardan mýydý, yoksa afetlerle dolu güz yaðmuru muydu?” Peygamber dedi ki: “Bu yaðmur musibetler yüzünden insanýn gönlüne çöken gamý yatýþtýrmak için yaðýyordu.” Eðer Ademoðlu, o keder ateþi içinde kalýp duraydý ziyadesiyle harabolur, eksikliðe düþer, ( hiçbir þey yapamaz bir hale gelir) di. O anda bu dünya harap olurdu, insanlarýn içlerinde hýrs kalmazdý. Ey can, bu alemin direði gaflettir. Akýllýlýk, uyanýklýk, bu dünya için afettir. Akýllýlýk o alemdedir, galip gelirse bu alem alçalýr. Akýllýlýk güneþtir, hýrs ise buzdur. Akýllýlýk sudur, bu alem kirdir. Dünyada hýrs ve haset kükremesin diye o alemden akýllýlýk, ancak sýzar, sýzýntý halinde gelir. Gayb aleminden çok sýzarsa bu dünyada ne hüner kalýr, ne de ayýp. Link zu diesem Kommentar Auf anderen Seiten teilen Mehr Optionen zum Teilen...
Empfohlene Beiträge