Webmaster Geschrieben 22. November 2010 Teilen Geschrieben 22. November 2010 KEMALİZM NEDİR?! http://www.dunyabizim.com/images/news/21603.jpg Bunu bir de Albay'a sormalı! Hakan Albayrak: Konfor içinde yüzen sen mi göğsünü Cumhuriyet’e siper edeceksin? 22 Kasım 2010 Pazartesi 17:40 http://www.dunyabizim.com/images/news/21604.jpgGeçtiğimiz günlerde bir 10 Kasım’ı daha geride bıraktık. 10 Kasımlar kimileri için garip ve anlaşılmaz, kimileri içinse yaslı bir gündür. Şahsen 10 Kasım’ı yas günü olarak görenlerin çoğunun samimiyetine inanmıyorum. Laik amcalar alınmasınlar ama 10 Kasımlarda içlerindeki paganı tatmin etmekten başka bir şey yapmıyorlar. Bense 10 Kasım’ı garip ve anlaşılmaz görenlerdenim. http://www.dunyabizim.com/images/news/21605.jpgBu 10 Kasım’da saat dokuzu beş geçe vatandaşlarımız hayatlarını durdurmaya zorlandığında ben İstanbul trafiğindeydim. Hergün ne olacak bu şehrin hali, vize uygulanmalı, herkes buraya gelmemeli, bıktık artık, şoför bey biraz hızlı gitsene işe yetişeceğiz, şoför bey biraz yavaş gitsene insan taşıyorsun diye şikayet eden Türk vatandaşları bu sefer trafiği kendi elleriyle kilitlemişlerdi. Kilitlendiğimiz noktada otobüsün camından dışarıya baktığımda köprüye doğru çıkan yolda insanlar arabalarından inmişler ve kaskatı ayakta dikiliyorlardı. O an için zamanın donduğu ve insanların hareketsiz kaldığı bir bilim kurgu filmindeyiz sandım ve endişelenmeye başladım. Neyse ki endişem bir dakika sürdü. İyi ki saygı duruşları bir dakika, ya on dakika olsaydı halimiz nice olurdu? Ne yazık ki bir dakika kilitlenen trafiğin çözülmesi otuz dakika sürüyor İstanbul’da. Yetişmem gereken bir dersim olduğu için otobüsten indim ve hızlı hızlı yürümeye başladım. http://www.dunyabizim.com/images/news/21606.jpgO esnada son model bir jeep’in içinde yine son model makyaja sahip bir laik teyzemiz onuncu yıl marşını sonuna kadar açmış ve arabanın koltuğunda dans ediyordu. Evet, hakikaten dans ediyordu. ‘Hey gidi laik teyze konfor içinde yüzen, sadece bir aylık yakıtı belki bir araba parası tutacak olan jeep’e binen sen mi göğsünü cumhuriyet için siper edeceksin? Sen hayatında hiçbir değere siper ettin mi göğsünü? Bir değerin var mı senin?’ diye kendi kendime dertlenirken Hakan Albayrak’ın “Kemalizm Terakkiye Manidir” kitabında ifade ettiği göğsünü cumhuriyete siper etmekle ilgili düşünceleri aklıma üşüştü. Kemalizme göre esas olan millet değil rejimdir Hakan Albayrak’a göre 10. yıl marşındaki bu ifadeler esas olanın millet değil, rejim olduğunu ifşa eden ifadeler. Akşam eve döndüğümde kitabı tekrar elime aldım ve okumaya başladım. Bu konuda kitapta geçen ifade aynen şöyle: “Bu anlayışa göre milletin varlık sebebi rejime siper olmaktır; esas olan millet değil rejimdir; millet icabında rejime kurban edilebilir…” http://www.dunyabizim.com/images/news/21607.jpgHakan Ağabey’in kitabını elinize aldığınızda ifadelerindeki netlik ve sözünü sakınmama sizi kendine çekiyor ve kitabı elinizden bırakamıyorsunuz. Nitekim ben de bırakamadım ve zaten altmış üç sayfa olan kitabı baştan sona bir daha okudum. Türkiye rövanşa hazır olmadığı için laik oldu Kitabın devamında Hakan Ağabey, Kemalizm’in 1920’li yılların şartlarında geliştirilmiş bir savunma stratejisi olduğu, Anadolu’yu mekan planında kurtardığını ancak mekan planında kurtuluşun bizim için yeterli olmadığını, Anadolu’yu mana planında da kurtarmamız gerektiğini ama bizim bunu seksen yıldır gerçekleştiremediğimizi ifade ediyor. Kitapta General Muhsin Batur’dan yapılan bir alıntı bazı Kemalistlerin de bunun farkında olduğunu gösteriyor. Şöyle diyor Muhsin Batur: “Batı, İslam dünyasının üzerine 1400 yıllık bir kinle yürüyordu. Yegâne müstakil İslam ülkesi olan Türkiye’nin bu yürüyüşü tek başına durdurması mümkün değildi. Gerçekçi olalım, biz Yunan’ı denize dökmekle Yavuz’ların Kanuni’lerin gücüne ulaşmış olmadık. Türkiye rövanşa hazır olmadığı için laik oldu.” http://www.dunyabizim.com/images/news/21608.jpg Peki ya, bizim anadan doğma CHP’li, Kadıköy çocuğu ve Kemalizm dinine mensup vatandaşlarımıza ne demeli? Birkaç hafta önce Kemalizm’in dört dinin sembolleriyle birlikte gösterildiği tabelalar sergileyen bir organizasyona tepki göstermişler ve o tabelaları zorla imha etmişlerdi. Ah benim ülkemin sanatı her şeyden üstün tutan, sanat üst kimlikli budalaları. İşte sizin sanata saygınız. O organizasyonda oluşturulan o tabela Türkiye’nin bir gerçeğinin ifadesiydi. http://www.dunyabizim.com/images/news/21609.jpgKemalizm bir ideal değil, kurtuluş stratejisidir Kemalizm’i idealize edenler canımızı zor kurtardığımız, kurtulmak için düşmana olmayacak tavizler verdiğimiz 1920’leri gidilebilecek en ileri ufuk olarak görüyorlar. Böyle görmelerinde yıllardır ders kitaplarıyla oluşturulan Atatürk imgesi ve Atatürk heykellerinin payı büyük. Kitabın isminde de dediği gibi Atatürk heykelleri ve Kemalizm hakikaten terakkiye mâni. Bu insanlar Atatürk’ün konjonktüre göre hareket eden, Anadolu topraklarını kurtarabilmek için İslam’ın kurtuluşu adına yurdun dört bir yanında vaazlar verdirip halkı örgütleyen, gerektiğinde de düşmana karşı bazı noktalarda taviz veren biri olduğunu göremiyorlar. http://www.dunyabizim.com/images/news/21610.jpgBu tür manevralarla Atatürk Anadolu topraklarını mekân planında kurtarmayı başardı ancak bu onun ideal biri olduğunu göstermez. Kurtuluş savaşının bir 1919 ruhu bir de 1924 ruhu vardır; “1919’da millet “dîn u devlet”ine sahip çıkmaya ve “zincire vurulan Halife-i Rû-yı Zemîn hazretlerini kurtarmaya” çağrılmıştı. 1924’te ise hilafet ilga edildi, halife sürgüne gönderildi ve bu suretle Türk devletinin İslam davasından vazgeçtiği ilan edildi.” Dünyanın altını üstüne getirebiliriz Bu yüzden Kemalistler bir an önce Kemalizm’in bir ideal değil, kurtuluş stratejisi olduğunu görüp bu saplantıdan vazgeçmelidirler. Çünkü içinde bulunduğumuz dönemde rövanşa 1919’a göre daha hazırız. Afrika’ya, Asya’ya, Ortadoğu’ya, Kafkaslar’a, Balkanlar’a kulak kabartmalıyız. http://www.dunyabizim.com/images/news/21611.jpgHakan Ağabey’in ifadesiyle: “1919’da Anadolu’yu ayağa kaldırmaktan başka bir şey düşünecek durumda değildik, bugün ise dünyanın altını üstüne getirmeyi düşünebiliriz.” Bu dertle yollara düşmeliyiz. Aynı renkte olmasak da aynı duyguları paylaştığımız, aynı şekilde ibadet ettiğimiz insanlar var o yolun sonunda. Kemalizmin ne idüğünü anlamak için Hakan Albayrak’ın Vadi Yayınlarından çıkmış olan bu kitabı mutlaka okunmalı. Unutulmamalıdır ki Kemalizm Atatürk’ten sonra idealize edilmiş ve ne zaman bu ülke sıçrayacak olsa ayağına pranga edilmiştir. 1920’lerin kurtuluş mücadelesi bizi kesmemeli, yeni fetihlere yelken açmalıyız. Zitieren Link zu diesem Kommentar Auf anderen Seiten teilen Mehr Optionen zum Teilen...
Empfohlene Beiträge
Dein Kommentar
Du kannst jetzt schreiben und Dich später registrieren. Wenn Du ein Konto hast, melde Dich jetzt an, um unter Deinem Benutzernamen zu schreiben.