Webmaster Geschrieben 20. Juli 2011 Teilen Geschrieben 20. Juli 2011 Anavatan Türkiye yahut Babavatan Almanya Almanya´dan göç eden türkler Sosyolog Georg Simmel´e göre yabancı ve misafirin ayrımı şu şekildedir: „Misafir bugün gelir, yarın diğer. Yabancı bugün gelir, yarın kalır.“ Almanya 1955 ve 1973 seneleri arasında 2. Dünya Savaşından sonra ülkeyi tekrar kalkındırmak için yurtdışından misafir işçi almaya başladı. İtalya, eski Yugoslavya ve Türkiye´den yüzbinlerce insan Almanya´ya çalışmak için geldi. Bu bağlamda 30.10.1961 tarihinde Almanya ve Türkiye arasında anlaşmalar imzalandı. Kasım 1973´de işçi alımı bittiğinde daha fazla işçi alınmadı, fakat gelmiş olan vatandaşların aile birleşimi için ailelerini Almanya´ya getirme imkanı oldu. Almanya´ya misafir işçi – hoş, bizim anlayışımıza göre misafir işçi olarak çalıştırılmaz – olarak gelen türk vatandaşları hepsi geri dönme arzusundaydı. Traktör parası kazanıp, geri dönmek istiyorlardı. Geri dönmek istedikleri için Almanya´ya entegre olmak, almanca öğrenmek gibi bir dertleri de yoktu. Alman siyasetinin de bu konular pek umrunda değildi. Nasıl olsa misafirler geri dönecekti. Misafirler dönmediler. Simmel´in tarifine göre yabancı oldular. Bir çok traktör parası biriktirdiler, Mercedes markalı arabalarıyla, son model radyolarıyla köylerine tatil amaçlı döndüler, fakat Almanya´da yaşamaya ve çalışmaya devam ettiler. Fakat uzun seneler “Anavatan“ dedikleri topraklara dönme hayalini hiç yitirmediler. Alman bir atasözüne göre insanın vatani, kendisini rahat hissettiği yerdir. Almanya´lı türkler kendilerini Almanya´da rahat hissetmeye başladılar. Hatta 1980´de Almanya “Geri Dönüş“ yasasını çıkarttığı ve geri dönüşü maddi olarak desteklediği zaman, bazı türk aileleri Türkiye´ye geri döndüler. Fakat döndüklerinde, bıraktıklarını bulamadılar. O eski köy, artık yeni köy olmuştu. Ve “Vatanım“ dedikleri yerde uyum sorunu yaşamaya başladılar. Bunların arasında tekrar Almanya´ya geri dönenler bile oldu. Yani hiç fark etmeden çoktan iki vatanlı insan olmuştular. Bu mümkündü. Bir insanın bir annesi ve bir babası olur. Türkçe´de Anavatan denilirken, almancadaBabavatan (Vaterland) deniliyor. İki vatanli olmak en azından kelime olarak mümkündü. Birisi ana, diğeri baba. Veyahut birisi vatan, diğeri memleket. Tam 60 sene sonra… Şimdi eskiden olduğu gibi gibi Almanya yine yurtdışından işçi istiyor. Fakat bu sefer herhangi işçileri değil, uzman ve profesyonel işçileri talep ediyor. Yani işin ehlini Almanya´ya getirmek istiyor. Benzer girişimler 90´lı senelerin ortasında da olmuşdu. O zamanları bilgisayar mühendislerine ihtiyaç duyuluyordu ve özellikle Hindistan´dan işçileri Almanya´ya getirmek istediler. Bu istek tam bir fiaskoyla sonuçlanmışdı, çünkü Hindistanlı bilgisayar uzmanları Almanya´ya gelmek istemiyorlardı, Amerika´daki Silicon Valley´i tercih ediyorlardı. Uzman işçi konusunda şuan Alman ekonomisi ve siyaseti ciddi bir sıkıntı yaşıyor. Son senelerin araştırmaları gösteriyorki, Almanya´da uzmanlar, üniversiteyi bitirenler ve genel olarak çocuk sayısı azalıyor. Var olan uzmanlar da ülkeyi terk ediyorlar. Bu durum türkler de farklı değil. 2002´den beri Türkiye´den Almanya´ya gelenlerin sayısı düşüyor, fakat Almanya´dan Türkiye´ye giden (dönen) türklerin sayısı çoğalıyor. Ve ilk defa 2006´dan beri Almanya´dan giden türklerin sayısı, gelenlerden daha yüksek oldu. Örneğin 2009 senesinde 35.000 türk vatandaşı ve 4600 alman vatandaşı olan türk Almanya´yı terk etmiş. Sadece 27.000 türk vatandaşı Almanya´ya gelmiş. Almanya´dan Türkiye´ye „kaçan“ların yapısı veya statüsü hakkında yapılan araştırmalar yok. Her türden insan, farklı nedenlerden dolayı Almanya´yı terk ediyorlar. Terk edenlerin arasında üniversiteyi bitirmiş akademisyenlerin olması özellikle dikkat çekiyor. Yani sadece tahsilli olmayanlar değil, tahsilli, uzmanlar ve üniversite bitirmiş türkler dahi Almanya´yı terk ediyorlar. Araştırmalara göre Almanya´daki türkler´in %3,2´sinin üniversite diplomalısı var. Bu orana alman vatandaşı olmuş olan türkler dahil değil. Sadece türk vatandaşı olanlar bu istatistik´de yer alıyor. Biz yinede %3,2`den hareket edersek, 2009 senesinde 1280 uzman türk Almanya´dan göç etmiş oluyor. Bu ciddi alınması gereken bir rakam. Yine 2009 senesinde türk akademisyenler ve üniversiteli öğrenciler arasında yapılan bir araştırmaya göre, ankete katılanların %36´sı Almanya´yı terk etmeyi düşündüklerini söylüyorlar. Tabiki Türkiye´den Almanya´ya gelenlerin sayısının azalmasının da önemli faktörleri var, örneğin Almanya´ya gelebilme imkanlarının ciddi bir şekilde zorlaştırılması, Almanya´nın ekonomik cazibesini kaybetmesi gibi. Fakat biz şuan sadece Almanya´dan Türkiye´ye kaçışların sosyolojik nedenlerini anlamaya çalışalım: Almanya´ya vatan gözüyle bakılmıyor: Bir çok yabancı – sadece türkler değil – Almanya´da doğmalarına, almancayı anadillerinden daha iyi bilmelerine, anavatanlarına senede bir kere veya iki senede bir gitmelerine rağmen, Almanya´yı hiç bir zaman kendi vatanları gibi sevemediler. Bu duyguyu onlara yaşatmadılar. Kendilerini hep farklı ve yabancı hissettiler. Kendilerini Almanya´ya ait hissetmediler. Aidiyet duygusu gelişmedi. Doğal olarak kendilerini ait hissettikleri topraklara gitmek istiyorlar. Uyum tartışmaları: Son senelerde Almanya´da yapılan uyum tartışmaları türkleri – ve özellikle bütün müslümanları – hedef tahtasına taşıdı. Müslümanların hepsi aynı kefeye koyuldu. Hatta müslümanlığa geçen almanlara dahi aynı gözle bakıldı. Buna birde ırkçı partilerin yükselişde olduğunu eklersek, çok vahim bir durum ortaya çıktı. Bu sıkıntılardan dolayı birçok yabancı Almanya´yı terk etmeye başladı. “Problemli ve Sorunlu grup“ imajı: Uyum tartışmalarının neticesi olarak yabancılara – bilhassa müslümanlara – sorunlu insanlar gözüyle bakılmaya başladı. Sanki giderilmesi gereken bir eksiklikleri varmış gibi, problemli varlıklarmış gibi muamele edildi. Bu durum bir çok müslümanı savunma psikolojisine soktu. Ötekileştirme ve önyargılar ciddi sorun olmaya başladı. Türkiye´deki iş imkanları: Almanya´daki akademisyenlerin Türkiye´de iş bulma imkanları çok daha yüksek. Türkiye´den birçok üniversite Almanya´da üniversite bitirmiş, almancayı çok iyi bilen, Almanya´da doğmuş, büyümüş elemanlar arıyor. Bu da tabiki akademisyenler için çok cazibedar oluyor. Biryandan çocuk sayısının sürekli düşmesiyle ortaya çıkan siyasi ve demografik sorunlar, biryandan da uzman eleman eksikliği ile düşüşe geçen alman ekonomisi, aslında muhtaç olduğu elemanlara sahip. Sahip, ama sahiplenmesi gerekiyor. Asıl sorun da burada yatıyor zaten. Var olan kaynaklar ve elemanlar kullanılmıyor, dışarıdan aranıyor. Dışarıdakiler de elbette gelmiyorlar. Sorunu çıkmaza götüren bu kısır döngüsünden çıkabilmek için hem uyum ve eğitim siyasetinde hem de göçmenlerin Almanya´ya vatan olarak bakma konusunda ciddi paradigmaların değişmesi gerekiyor. Cemil Sahinöz, Moral Haber, 20.07.2011 http://www.moralhaber.net/makale/almanyadan-kacan-turkler-1/ Link zu diesem Kommentar Auf anderen Seiten teilen Mehr Optionen zum Teilen...
Empfohlene Beiträge