Sunnit Geschrieben 21. Januar 2012 Teilen Geschrieben 21. Januar 2012 Vücudun azalarını iyice belli edecek şekilde giyilen dar pantolon ve dar gömlekle namaz sahih olsa da, meşru görülmez. Üzerinde etek veya pardesü gibi bir elbise giydiği takdirde kılmasının bir sakıncası yoktur. Namazın farzlarından birisi de setr-i avrettir, namazda örtülmesi gereken yerleri örtmektir. Kadının namaza durmadan önce örtmesi gereken yerleri; eli, yüzü ve ayaklarının dışında bütün bedenidir. Bazı müçtehitlere göre hanımın ayakları da avretten sayıldığından, namaz kılarken ayaklarını kapatması gerekir. Ancak Hanefi mezhebinin "mutemed" görüşüne göre, namazda hanımın ayakları avretten sayılmaz. Bu nedenle kadınların çorapsız namaz kılması bazı alimlere göre mekruh ise de yine de namazları geçerlidir. Diğer mezheplere göre kadının ayakları da avretten sayılmaktadır. Meselâ Hanbelî mezhebinin bu husustaki delili şu hadis-i şeriftir: Ümmü Seleme Validemiz (r.a.) anlatıyor: "Yâ Resulallah! Kadın bir entari ve başörtüsü ile namaz kılabilir mi?" diye sordum. Şu cevabı verdiler: "Bu elbise ayaklarını örtecek derecede uzun ise, evet." (Ebû Dâvud, Salat: 83.) Giyilen elbise bedenin rengini belli edecek kadar ince olmamalıdır. Böyle bir elbise ile kılınan namazı yeniden kılmak gerekir. Başörtüsü de alttan saçını gösterecek şekilde ince olmamalı, sık dokunmuş başörtüsü kullanmalıdır. Namazda giyilen elbise fazla dar olmamalıdır. Bu takvaya ve namazın âdabına uygun düşmez. Dize kadar çorap giyilecek olsa, etek ancak diz kapağına varsa, her ne kadar namaz sahih olsa da namaz mekruh olur. Bunun için namazda uzun bir elbise veya etek giymek icap eder. Giyilen çorabın da alttan ayağı gösterecek şekilde şeffaf ve ince olmaması gerekir. Bunun için koyu renk veya sık dokunmuş çorap giyinmelidir. Kadın kısa kollu elbise ile namaz kılamaz. Yani dirseklerine kadar uzanan bir elbise ve gömlekle namaza durulmaz. Çünkü namaz kılan bir kimsenin avret sayılan azalarından birinin tamamı veya dörtte biri açık olursa namaz sahih olmaz. Meselâ, dirseklere kadar kol ve kulak birer azadır. Bunun için bir hanım kısa kollu bir gömlek ve elbise ile namaz kılarsa sahih olmaz. Kısacası müstehap olan, yani en güzeli, namaza duracak bir hanım, geniş ve ayaklarını örtecek kadar uzun bir elbise, boynunu ve başını örtecek bir başörtüsü ile gömleğin üstünden bürüneceği sabahlık gibi bir elbise giymelidir. Bir erkeğin hanımının giydiği gömlek ve kazakla, hanımın da beyinin gömlek ve kazağıyla namaz kılmasında bir mahzur yoktur. Zaten bir yerde bu durum bir zaruretten kaynaklanmaktadır. Ayrıca namazda aranan en önemli husus avret yerlerinin örtünmesidir. Namaz için farz olan örtünme sağlandıktan sonra mesele halledilmiş demektir. Zitieren Link zu diesem Kommentar Auf anderen Seiten teilen Mehr Optionen zum Teilen...
Sunnit Geschrieben 21. Januar 2012 Autor Teilen Geschrieben 21. Januar 2012 (bearbeitet) Bir televizyon kanalini seyrederken bir Bayan kapali kardes gördüm. Ve önceki zamanlarda bir kac bayan kardes gördüm ve bunlarda fark ettigim bazi seyler oldu. Benim tuhafima giden, kendi kafalarina göre giyim ve alisgin olmadigim sekilde bir bayan modeli görmüs olmam. Bu yüzden bu konuyu arastirmak istedim ve bu sayfaya rasladim internette. Sizinle paylasmak isterim ve konuyu katkili olmanizi beklerim. Sonucta bu konular sadece bayan icin degil bay icinde önemlidir. Burda bazi satirlar cok ilgimi cekti: "Namazın farzlarından birisi de setr-i avrettir, namazda örtülmesi gereken yerleri örtmektir. Kadının namaza durmadan önce örtmesi gereken yerleri; eli, yüzü ve ayaklarının dışında bütün bedenidir. " Bu setri avret meselesi cogu kisi biliyor. Namazin sartlarindan. "Giyilen elbise bedenin rengini belli edecek kadar ince olmamalıdır. Böyle bir elbise ile kılınan namazı yeniden kılmak gerekir. Başörtüsü de alttan saçını gösterecek şekilde ince olmamalı, sık dokunmuş başörtüsü kullanmalıdır. " Bu konu benim icin yenidi. Bu mesele hakkinda ayet le alakali bilginiz varsa paylasin ltf... Simdi eteklerin ayaklrin topuklarina göre uzun olmasi gerekmezmi namazin kabülü icin, bu görüse göre öyle olmasi gerekir... Kisa eteklerin ayaklari degil diz kapagina kadar göstermesi söz konusu, ister vucun rengini belli etmemesede... "Kadın kısa kollu elbise ile namaz kılamaz. Yani dirseklerine kadar uzanan bir elbise ve gömlekle namaza durulmaz. Çünkü namaz kılan bir kimsenin avret sayılan azalarından birinin tamamı veya dörtte biri açık olursa namaz sahih olmaz. Meselâ, dirseklere kadar kol ve kulak birer azadır. Bunun için bir hanım kısa kollu bir gömlek ve elbise ile namaz kılarsa sahih olmaz. " Mesela burda zaten acik söyleniliyor, yani kisa gömeklerin dogru olmadigi. Setri Avret arizaya ugruyormus gibi geldi bana. Bu tehlike mevcut. "Ayrıca namazda aranan en önemli husus avret yerlerinin örtünmesidir. Namaz için farz olan örtünme sağlandıktan sonra mesele halledilmiş demektir." Teraren vurgulaniyor avret meselesinin önemi. Kisa etek diz akapaigi altina kadar giyseler, ve altinda bir corab, o halde setri avret olmus olmaz ki, cünkü corab diz kapak altini örtmüs olmuyor, formu ve sekli gözüküyor, sadece rengi kapatilmis olmaktadir. Saygiyla.. Bearbeitet 21. Januar 2012 von Sunnit Zitieren Link zu diesem Kommentar Auf anderen Seiten teilen Mehr Optionen zum Teilen...
Sunnit Geschrieben 21. Januar 2012 Autor Teilen Geschrieben 21. Januar 2012 Bunuda eklemek isterim setri avretin önemi aiklanmasi icin: Müslüman erkeklerin ve kadınların değişik ortam ve farklı kişilerin yanında vücutlarının ne şekilde örtülmesi gerektiğini ifade eden bir fıkıh ıstılahı. "Setere" fiilinden türeyen "setr", örtmek, kapatmak, "Avret" ise örtünmesi gereken yerler demektir. Setr-ı avret, namazın farzlarından biridir. Erkeklerin avret yerleri ile kadınların avret yerleri farklı olduğu gibi, mahrem (yakın) olan akrabalar karşısında kapatılması gereken avret yerleri ile yabancılar karşısında kapatılması gereken avret yerleri de farklıdır. Kadınların yanında kapatılacak yerlerle erkeklerin yanında kapatılacak yerler yine farklıdır. Erkeklerin avret yeri: Hz. Peygamber (s.a.s) erkeklerin avret yerini şöyle açıklamıştır: Erkekler için kapatılması gereken yerler, göbekten diz kapağına kadar olan kısımdır. Erkekler, belirtilen yerlerini açamaz, başka erkeklere ve kadınlara gösteremezler. "Kardeşinin edep yerlerine bakan lanetlenmiştir" buyuran Rasûlüllah bir diğer hadisinde; "Yemin ederim ki, bir insanın edep yerlerine bakmaktan yahut da başkasının edep yerlerimi seyretmesine razı olmaktansa, gökten yere düşerek iki parça olmayı tercih ederim" (el-Mebsut, Kitabul-İstihsan). Başka bir hadisinde ise "Dikkat, çıplaklıktan sakının. Çünkü tuvalette bulunduğunuz, eşinizle buluştuğunuz vakitler hariç, yanınızdan hiç ayrılmayan ve daima sizinle olan birisi vardır" buyurmaktadır. Erkeklerin zikredilen bu avret yerleri, kendisine mahrem olsun yabancı olsun, ister erkek ister kadın, herkes için aynıdır. Bir erkek edep yerlerini ancak hanımının yanında açabilir. Hukuken hiç bir günahı yoktur, istedikleri yere bakabilirler. Ancak haya duygusunun yok olmamasını isteyen İslam, karı-koca arasındaki ilişki anında bile tamamen açılıp saçılmayı hoş görmemiştir. Rasûlüllah şu tavsiyeyi yapmıştır: "Eşinize yaklaştığınız zaman örtünmelisiniz. Eşekler gibi çıplak olmayın" (İbn Mâce, Cinsi münasebetteyken Örtünme babı). Ancak bu tavsiyenin kesin bir hüküm olmadığı bir başka hadisten anlaşılmaktadır: "Edeb yerlerini koru. Ancak ailen ya da elinin altında bulunan (cariyen) hariç" (Müslim, Ebû Davûd, Tirmizî, İbn-i Mâce). İslâm âlimleri cinsel yakınlaşma anında eşlerin birbirinin tüm organlarına bakabileceğini; ancak, haya-utanma gibi duyguların tamamen yok olmaması için en azından erkeklik ve kadınlık organlarına bakılmamasını; birleşmenin bir örtünün altında yapılmasını uygun görmüşlerdir. Hayanın imandan olduğunu bildiren İslâm peygamberi, insanın yalnız başına olduğu zaman bile tamamen çıplak olmasını uygun görmemiştir. Çünkü tuvalette ve eşiyle birleşme anının dışında her zaman insanın iki omuzunda kirâmen kâtibin * melekleri ve her yerde hazır olan Allah onu görmektedir. Kendi avret yerlerini göstermedikleri gibi başkalarının avret yerlerine de bakmamaları gereken müslümanların plaj ve hamam gibi haya duygusundan yoksun insanların kendilerini teşhir ettikleri yerlerden uzak durmaları bundan dolayıdır. Diğer bir husus da, hastalık hallerinde doktorun bakabileceği durumlar vardır. Zaruret hallerinde doktor bir müslümanın avret yerine bakabilir, gerekirse eliyle değebilir. Ancak günümüzün kadın-erkek ilişkilerinin kontrolsüz olduğu bir ortamda erkek doktor varken kadın doktorlara görünmemek gerekir. Ancak erkek doktor, bulunamadığı hallerde sağlığın tehlikede olduğu bir durumda kadın doktora da görülebilinir. Avret yerinin göbekle diz kapağı arası olması, müslüman erkeklerin bu kıyafette dolaşabilecekleri anlamına gelmez. Onlar yine, vücutlarını kapatmakla yükümlüdürler; giyilecek elbiseleri olduğu halde bu kıyafetle dolaşamazlar. Bu kadarı, farz olan örtünmedir. Bunun dışında, giyinmenin sünneti, adabı vardır ki, Rasûlüllah bu konuda bir örnektir. Kadınların avret yerleri Kuran-ı Kerim'in Nur süresi 31. ve Ahzab süresi 59. âyetleri müslüman kadınların yabancı erkekler karşısında ve sokağa çıktıkları zaman "kendiliğinden görünen kısımlar" dışında bütün vücutlarını kapatmalarını; "cilbab"larının başlarından aşağı yaka ve omuzlarına sarkıtmalarını; süslerini açıp göstermemelerini; gizledikleri süslerin de başkaları tarafından bilinmesi için uygunsuz hareketler yapmamalarını istemekte; Ahzâb 32. âyette de Peygamber'in hanımlarının şahsında tüm müslüman kadınlardan, yabancı erkeklerle konuştukları zaman sözü yumuşak bir eda ile söylememeleri, ciddi ve gerektiği kadar konuşmaları istenmekte; bütün bunlardaki amacın ise kalbinde kötülük duygusu olan fasıkların ümitlenmemesi ve kıyafetinden hayalı bir müslüman kadın olduğu bilinsin de rahatsız edilmemesi içindir. İslâm âlimleri, "kendiliğinden görünen kısımlar" dan kadınların nerelerinin kastedildiği, "cilbab"ın Hangi tür örtü olduğu üzerinde değişik görüşler ortaya koymuşlardır. Kendiliğinden görünen kısımlar bazı âlimlere göre vücudu örten dış elbiseler şeklinde anlaşılırken, bazılarına göre el ve yüz olarak anlaşılmış; elin ve yüzün de ne kadar açılabileceği hakkında farklı görüşler ortaya çıkmıştır. Bu görüşler özetle şunlardır: a) Bütün vücut örtülmelidir. Ancak bu dış örtüler görülebilir. b) Yüz ve eller ile eldeki kına, yüzük, gözdeki sürme gibi süsler açık tutulabilir. c) Yüz kapatılmalıdır. Yalnız el açılabilir, eldeki yüzük, bilezik gibi şeyler de elle birlikte açılabilecek kendiliğinden görünen süslerdir. d) Eller açılabilir; yüz ise tamamen olmasa da göz bölgesi asgari seviyede açılabilir. Tüm bu görüşler müslümanlar tarafından benimsenen âlimler tarafından ileri sürülmüştür. İbn Mes'ud, İbrahim en-Nehâî, Hasan-ı Basrî, İbn-i Abbâs, Evzaî, Mücahid, Ata, İbn-i Ömer, Enes, Dahhak, Said b. Cübeyr, Said b. Müseyyeb, Hz. Aişe, Katade ve Hanefi, âlimleri yukarıdaki görüşlerden birini benimsemişlerdir. "Cilbab" kelimesinin bütün vücudu örten örtü şeklinde anlaşılması sebebiyle Hz. Peygamber zamanında ve daha sonra müslüman kadınların birçoğu ellerini eldivenle, yüzlerini de peçe ve yaşmak adı verilen örtülerle kapatmışlardır. Ancak yukarıdaki farklı görüşlere dayanarak yüz ve ellerini açan müslüman kadınların sayısı da az değildir. Bu konuda Hicab adlı eserinde Ebul-A'la el-Mevdudi şunları söylemektedir: "Kadın bizzat düşünür, hesabını yapar, elini mi açacağını, yüzünü mü göstereceğini tespit eder. Nerede hangisi uygunsa onu yapar. Hatta öyle durumlar ve yerler olur ki, elini bile göstermemesi gerekir... Bir kadın, durumuna göre, bazen evinden dışarı çıkmak mecburiyetinde kalabilir. Çalışması gerekebilir. O zaman, elbette ki hem ellerini hem de yüzünü açacaktır. Çünkü böyle hallerde yüzün ve ellerin açılması kesin bir zorunluluk belirtir. Fakat söz konusu şartların dışında kalan kadınlar, sırf zevk olsun diye şüphesiz bu şekilde hareket edemezler. Buna göre, "şerîatın gayesi güzelliğin görünmesini önlemektir. O halde güzelliğin teşhiri için açılmak suçtur..." Kadınların örtünmesinin amacı, yabancı erkeklere kadınlıklarını hatırlatmayacak, erkeklerin kalbine kötü duygular getirmeyecek bir ortam oluşturmaktır. İslâm toplumunda, sokağa çıkıp erkeklerin arasına karışan müslüman kadınlar, süslü ve kokulu olmayan sade bir dış örtüyle kendilerini örterler; yürüyüşlerine, konuşmalarına dikkat ederler; ağırbaşlı olurlar. Bu şartlara uyan müslüman bir hanım toplumun ahlâkî yapısını da dikkate alarak el ve yüzünü ihtiyaç oranında açabileceği gibi, fitnenin yaygınlaştığı zamanlarda gerek görürse tamamen kapanır, hatta zorunlu olmadıkça sokağa dahi çıkmaz. İslâm toplumunun erkekleri de, "Yabancı bir kadına arzu ile bakan bir kimsenin gözlerine, kıyamet günü erimiş kurşun dökülür" hadisini akıllarından çıkarmaz ve elleri-yüzü açık olan müslüman bir hanıma şehvetle bakmaz. Yabancı erkekler karşısında bu örtünme biçimine uymak zorunda olan müslüman kadınlar, bazı durumlarda dış elbiselerini giymek zorunda değildirler. Bunlar; a) Kendisi ile evlenmesi ömür boyu haram olan erkeklerin yanında, b) Şehvet duygularını yitirmiş olan yaşlı ve hunsa erkeklerin yanında, c) Evinde hizmetçi olarak kullandığı köle ve cariyelerinin yanında, d) Henüz kadınların özel yerlerinden haberdar olmayan küçük çocukların yanında dış elbiselerini giymeyip ev kıyafetiyle durabilir. Ancak bu, onların yanında açılıp saçılmasını gerekli kılmaz. Aynı evi paylaşmanın getirdiği zorunluluklar sebebiyle kadın sürekli olarak her tarafını kapatamayacağı için bu izin verilmiştir. Haya duygusunu yitirmemiş bir müslüman hanım babasının, kardeşinin yanında bile kollarını, bacaklarını, başını, boynunu açmamalıdır. Ancak zorunlu hallerde veya hava şartlarının neticesinde bazı hafif yerlerinin açılmasında bir sakıncanın olmadığını da bilmelidir. Haram olmayan bir şeyi haram gibi görmemelidir. e) Kadınların yanındaki giyimi için iki değişik durum vardır. Müslüman olan, haya duygularını koruyan, Allah'tan korkan kadınların yanında kapatması zorunlu olan avret mahalli, göbekle diz kapağı arasıdır. Müslüman olmayan veya müslüman olduğu halde iffet duygusu zayıf olan kadınların yanında yabancı erkekler karşısında nasıl örtünüyorsa öyle örtünmesi gerekir. Çünkü onlar, o müslüman hanımın vücudunu birlikte oldukları erkeklere anlatabilir, yabancı erkekler sanki onu görmüş gibi zihinlerinde onun hayalini çizerler. Bir müslüman hanımın iffetli vücudu yabancı erkeklerin hayallerini süslememelidir; o kadın bu gibi sonuçları doğuracak durumlardan kendini korumalı rastgele her kadının yanında "kadındır" diye açılmamalıdır. f) Evlenmek isteyen bir erkek, sözkonusu kadına tekrar tekrar dikkatlice bakabilir. Ancak bakışlarına şehvet duygusu karıştırmamak ve bu izni suistimal etmemekle yükümlüdür. Aynı ölçüler içinde kadın da erkeğe bakabilir. g) Hac anında kadın el ve yüzünü kapatamaz. Mutlaka açması gerekir. h) Bir hastalık anında kadın doktorun bulunmadığı ya da elverişli olmadığı zaman tedavî için gerekli olduğu kadarıyla yabancı bir erkek doktor veya müslüman olmayan ya da günahkâr bir kadın doktor müslüman bir kadının vücuduna bakabilir. Ancak öncelik sırasına dikkat edilmeli; önce müslüman bir kadın doktor, o olmazsa günahkâr bir kadın doktor, ardından sırasıyla, müslüman olmayan kadın doktor, İslâm'a bağlı ahlâklı bir müslüman erkek doktor, o da olmazsa ancak o zaman başka erkek doktorlara sıra gelir. ı) Mahkemede şahit olarak dinlenecek bir kadının, kimliği belli olsun diye yüzünü açması gerekir. i) Erkeklerde hiç bir arzu uyandırmayacak kadar yaşlanmış kadınlar yabancı erkeklerin yanında dahi dış örtülerini açabilirler. Ancak örtünmeleri daha iyidir. Setr-i avret tabiri bir de, namaz için örtünme amacıyla kullanılır. Namazın farzları arasında, bir deyim haline gelen "setr-i avret" de vardır; namaza duracak olan bir kişinin örtmesi gereken yerleri ifade eder. Erkek ile kadının avret yerleri farklıdır. Erkeklerin avret yeri göbekle diz kapağı arasıdır. Kadının avret yeri ise elleri ve yüzü hariç bütün vücududur. Namazda avret yerlerinin açılması halinde namaz bozulur. Ancak bunun bazı ayrıntıları vardır. Hanefi mezhebine göre örtünerek namaza duran bir kişinin elbisesi kaza ile açılmışsa, namazın bozulup bozulmadığını anlamak için açılan yerin alanı ve açık kalma süresi dikkate alınır. Bir uzvun dörtte birinden az bir kısmı açık kalırsa o namaz bozulmaz; ancak bundan fazlası üç kez "sübhanellah" diyecek kadar açık olursa namaz bozulur. Hiç bir elbisesi olmayan bir kişi çıplak olarak namaz kılabileceği gibi; çalıntı olan bir elbiseyle de namaz kılınabilir. Çünkü zaruret vardır. Çıplak olarak kılınan namaz ima ile kılınır, hareket yapılmaz. Kalın elbise varken ince, geniş elbise varken dar elbiseyle namaz kılınması uygun değildir. Temiz elbise bulunamadığı zaman eğer temizlemek için zaman yoksa üzerinde pislik olan elbise ile namaz kılınabilir. Bütün vücudu örtecek kadar elbise yoksa öncelik avret mahalline verilir. Eteğin alt tarafından veya yakanın üstünden bakınca vücut görülüyorsa bu, namaza engel olmaz. Çünkü dışarıdan bakılınca normal şartlarda görünmüyorsa namaz geçerli olur. Ancak bütün bunlar giyilecek temiz, kalın ve geniş elbisesi olmayanlar için verilen izinlerdir. Namaza durmak isteyen bir müslümanın, kendisini en güzel şekilde kapatacak yeni ve temiz elbiselerini giymesi gerekir. Yüce Allah bu konuda şu ölçüyü koyuyor: "Ey Ademoğulları her mescidde ziynetlerinizi üzerinize alın" (el-A'raf, 7/31). Zitieren Link zu diesem Kommentar Auf anderen Seiten teilen Mehr Optionen zum Teilen...
Sunnit Geschrieben 21. Januar 2012 Autor Teilen Geschrieben 21. Januar 2012 Çünkü namaz kılan bir kimsenin avret sayılan azalarından birinin tamamı veya dörtte biri açık olursa namaz sahih olmaz dörtte biri acik olursa avret sayilan bir azanin Namaz sahih olmaz deniliyor. Bundan benim anladigim diz kapak altina kadar uzun etek giymek bu acidan arizalidir ve kabul olmama tehlikesi vardir veyahut Namaz sahih degildir. Yanlis isem siz düzeltin beni, cünkü Din nasihattir. Hayirli Günler... Zitieren Link zu diesem Kommentar Auf anderen Seiten teilen Mehr Optionen zum Teilen...
Sunnit Geschrieben 21. Januar 2012 Autor Teilen Geschrieben 21. Januar 2012 "Ey Ademoğulları her mescidde ziynetlerinizi üzerinize alın" (el-A'raf, 7/31). Setr-i avret tabiri bir de, namaz için örtünme amacıyla kullanılır. Namazın farzları arasında, bir deyim haline gelen "setr-i avret" de vardır; namaza duracak olan bir kişinin örtmesi gereken yerleri ifade eder. Erkek ile kadının avret yerleri farklıdır. Zitieren Link zu diesem Kommentar Auf anderen Seiten teilen Mehr Optionen zum Teilen...
Empfohlene Beiträge
Dein Kommentar
Du kannst jetzt schreiben und Dich später registrieren. Wenn Du ein Konto hast, melde Dich jetzt an, um unter Deinem Benutzernamen zu schreiben.