Webmaster Geschrieben 23. Juni 2012 Teilen Geschrieben 23. Juni 2012 Atatürk ve İnönü Said Nursi'yi böyle fişlemiş 23 Haziran 2012 / 09:37 Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü'ne devredilen belgelerede Bedîuzzamân Said Nursi'nin fiş dosyası da ortaya çıktı Tahir Alperen'in haberi: Geçtiğimiz günlerde Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü'ne devredilen ve milyonlarca dosyadan oluşan Emniyet Genel Müdürlüğü'nün gizli arşivinde, hayatı takibat altında geçen Bediuzzaman Said Nursi'nin fişlenme belgeleri ortaya çıktı. Tek parti zulmü altında Nursi'nin adım adım izlendiğini gösteren jurnal kayıtlarının 10 klasörü aştığı öğrenildi. Bazılarının üzerinde 'üç hilal' mührü yer alan ve 'çok gizli' anlamını taşıyan belgelerin altında Said Nursi'yi takip ettiren yöneticilerin imzaları görülüyor. ÜÇ HİLAL MÜHÜRLÜ JURNAL 35 yıl boyunca vatandaşlık haklarından mahrum edilen Said Nursi, 'irticai ve dini faaliyetler yaptığı gerekçesiyle' devlet görevlileri tarafından adım adım takip edildi. Emniyet Genel Müdürü Mehmet Kılıçlar'ın talimatıyla Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü'ne devredilen ve milyonlarca dosyadan oluştuğu belirtilen belgelerin arasında Said Nursi'nin yıllarca adım adım takip edildiğini belgeleyen 10'dan fazla klasör olduğu belirtildi. Fişleme bilgilerinin oldukça hassas kağıtlara yazıldığı, bundan dolayı dijital ortama aktarmakta güçlük çekildiği de öğrenildi. Dönemin güvenlik birimlerine ait imzaların bulunduğu jurnal belgeleri 'hizmete özel', 'kişiye özel' ve 'çok gizli' anlamlarına gelen 'hilal' mühürleri barındırıyor. Osmanlı döneminde de kullanılan sınıflandırma sistemine göre, belgelerin üzerinde 'tek hilal' mührü varsa bu, 'hizmete özel' anlamını taşıyor. 'İki hilal' mührünü taşıyan fişleme belgeleri 'kişiye özel', 'üç hilal' mühürlü belgeler ise 'çok gizli' anlamına geliyor. Said Nursi'ye ait izleme tutanaklarının birçoğunda 'çok gizli' anlamına gelen 'üç hilal' mührünün bulunduğu ifade ediliyor. SELAM VERDİKLERİ BİLE KAYIT ALTINDA Devlet ekabirinin talimatlarıyla takibe alınan Bediuzzaman Said Nursi'ye ait bilgilerin saklandığı klasörlerin içerisinde yer alan çok gizli belgelerin dönemin devlet yetkililerine rapor halinde sunulduğu ve bazılarının altında, Nursi hangi ilde takip edilmişse o ilin emniyet müdürünün, valisinin ve jandarma komutanının imzasının bulunduğu öğrenildi. Nereye gittiği, ne yaptığı, kiminle selamlaştığı bile kayıt altına alınan Said Nursi, İçişleri Bakanlığı'nın 'Gizli' yazılı emriyle takip edilmiş. Bediüzzaman hakkında tutulan 'üç hilal' damgalı fişleme raporlarının düzenli olarak Başbakan ve Cumhurbaşkanı'na da sunulduğu ifade ediliyor. YILLARDIR SIR GİBİ SAKLANIYORDU Şimdiye dek Emniyet Genel Müdürlüğü arşivinde yer alan belgeleri tarihçi ve akademisyenler inceleme imkanı bulamıyordu. İnceleme yapmak isteyen araştırmacılara "Arşiv Dokümantasyon Daire Başkanlığı'nda çalışanlar ve bazı üst düzey emniyet yetkilileri dışındaki şahısların, söz konusu belgeleri inceleme yetkisi yoktur" denilerek belgeler gösterilmiyordu. Sözkonusu milyonlarca belgenin Devlet Arşivleri'ne devrinin ardından araştırmacılar da bu kayıtlara ulaşma imkanına kavuştu. Böylece yakın bir zamanda "Said Nursi'nin mezar yeri" de dahil olmak üzere geçmişte sır olarak kalan birçok hususun aydınlığa kavuşması bekleniyor. İstihbarat Çankaya'ya Emniyet Genel Müdürlüğü'nün arşiv belgeleri arasında bulunan 1935 yılına ait bir kayıt, Bediuzzaman Said Nursi'ye ait jurnallerin 'Cumhurbaşkanlığı' makamı tarafından da gün gün takip edildiğini ortaya koyuyor. Dönemin İçişleri Bakanı Şükrü Kaya tarafından Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği'ne gönderilen belgede, Nursi'nin Isparta'da bulunduğu döneme ilişkin jurnal kayıtları ve polis tutanaklarının ekte gönderilmiş olduğu belirtiliyor. 'Riyaseti Cumhur Kütibi Umumisi' Hasan Rıza Soyak'a sunulan 'tek hilal' mühürlü belgede şu ifadeler dikkat çekiyor: "İkamete memur Bediuzzaman Saidi Kürdî'nin meydana çıkarılan gizli tarikat işçenliği hakkında Isparta Valiliği'nden alınan 16/5/935 günlemeç ve 125 sayılı yazı örneğini bilgi için ilişik olarak saygılarımla sunarım." "Atatürk'le ilgili her türlü mahrem bilgiyi İsmet İnönü'ye sızdıran adam" olarak bilinen Hasan Rıza Soyak'a gönderilen fiş belgesinde Nursi'nin (Kürdî), –her hareketi takip altında olmasına rağmen– 'irticai faaliyetlerde bulunduğu ve gizli tarikat kurma çalışmaları yürüttüğü' ileri sürülüyor. Yaşadığı dönemin en çok izlenen âlimi Bediuzzaman Said Nursî, sürgünler, davalar ve hapis hayatıyla geçen yaşamının yaklaşık 30 yıllık diliminde, Eskişehir, Afyon, Denizli, Emirdağ, Barla, Isparta ve Kastamonu gibi il ve ilçelerde sürekli gözetim altında tutuldu; sürgün ve hapis hayatı yaşadı. 23 Mart 1960'da Şanlıurfa'da vefat eden Nursî, Urfa'daki Halil-ur Rahman Dergahı'na defnedildi. Ancak 12 Temmuz 1960'da 27 Mayıs Darbesi hükümetinin emriyle mezarı yıktırıldı ve Nursî'nin cenazesi açıklanmayan bir yere nakledildi. Yeni Şafak, 23.06.2012 Zitieren Link zu diesem Kommentar Auf anderen Seiten teilen Mehr Optionen zum Teilen...
Webmaster Geschrieben 17. November 2013 Autor Teilen Geschrieben 17. November 2013 17 Kasım 2013 Pazar 08:33 [h=1]Said Nursi'nin ilk kez yayınlanan fişlenme belgesi[/h] ‘Devletin Gizli Belgelerinde Said Nursî Günlüğü’ Samet Altıntaş'ın haberi: Aksiyon Dergisi Ankara Temsilcisi İdris Gürsoy, yeni kitabı ‘Devletin Gizli Belgelerinde Said Nursî Günlüğü’nde ilk kez yayımlanan belgelere yer veriyor. Arşivlerde Üstad için, “Kötü emellerini tahakkuk ettirmek için gizliden gizliye faaliyet sarf ettiği…” ifadeleri yer alıyor. Bediüzzaman Said Nursî, çileli hayatında her türlü takibatı, tatbikatı yaşamış, son devrin din mazlumlarından… Öyle ki bu halini, “Seksen küsûr senelik bütün hayatımda dünya zevki namına bir şey bilmiyorum. Bütün ömrüm harp meydanlarında, esaret zindanlarında yahut memleket hapishanelerinde, memleket mahkemelerinde geçti. Çekmediğim cefa, görmediğim eza kalmadı.” sözleriyle anlatmak zorunda kalır. Aksiyon Dergisi Ankara Temsilcisi İdris Gürsoy, Zaman Kitap’tan çıkan “Devletin Gizli Belgelerinde Said Nursî Günlüğü” adlı kitabında, bu gerçeği ilk kez yayımlanan belgelerle bir kez daha gözler önüne seriyor. Devlete göre, Risale-i Nurlar ‘suç aleti’, Üstad da ‘Kürt milliyetçiliği fikir ve gayelerini daima din ve tarikat maskesi altında inkişaf ettirmeye’ çalışan biri. http://www.risalehaber.com/d/other/idris_gursoy.jpgİdris Gürsoy, “Devlet işi gücü bırakmış bir din âlimini takip ediyor. Vali, emniyet müdürü ve jandarma bizzat işin içinde.” diyor Yazar, 1955 tarihli ilk defa yayımlanan belgeye göre Isparta’da vali yardımcısı, jandarma komutanı ve emniyet müdürünün fiş komisyonu olarak toplandığını açıklıyor. Buna göre Said Nursi’nin A fişinde kalmasına karar verilmiş. Bu durumun Demokrat Parti iktidarı zamanında olduğunu hatırlatan Gürsoy, dönemi şu sözlerle anlatıyor: “Said Nursi’nin de desteğiyle DP yeniden iktidar olmuş. Ne beklersiniz? Fiş komisyonu bu belgeleri tozlu raflara koymalı değil mi? Hayır tam tersi, ‘irtica’ kampanyalarının da etkisi ile kitaplar toplatılıyor, baskınlar yapılıyor, mektuplarına el konuyor, seyahat hürriyeti engelleniyor. Ziyaretine gelenler sorgulanıyor, fişleniyor. Bazı davalar açılıyor.” MİT’e ait 22 belge mevcut Bediüzzaman’ın talebelerine hep meşruiyeti telkin ettiğini hatırlatan Gürsoy, Üstad’ın demokratik ve yasal yollardan hizmetine devam ettiğini ifade ediyor. Bu arada Başbakan Adnan Menderes ve milletvekillerine yazdığı mektuplarla DP’yi ikaz ediyor. Gürsoy, fişlemelerin Menderes’e rağmen yapılmasını tek cümle ile özetliyor: “DP iktidardı ama muktedir değildi.” Dönemin Millî İstihbarat Teşkilatı, belgelerde ‘MAH’ diye geçen Millî Emniyet Hizmetleri Riyaseti. “Yazışmalarda tarihler ve imzalar üzerinde özellikle durdum.” diyen Gürsoy, belgelere göre Said Nursî’nin 1929’dan itibaren takip edildiğini, öldükten sonra dahi fişlendiği yazıyor. Üstad, mezarında bile rahat bırakılmamış. Gürsoy’u dinleyelim: “İki ay sonra Şanlıurfa’dan bir gece yarısı naaşı alınarak Isparta Şehir Mezarlığı’na getiriliyor. Oradan da talebeleri vasiyeti gereği mezarını başka bir yere naklettiler. Belgeler, Isparta Şehir Mezarlığı’na kadar. Ölüm raporları, nakil için yakınlarına imzalatılan kâğıtlar belgeler arasında.MAH, Milli Emniyet Hizmetleri Riyaseti bugünkü adı ile MİT’e ait 22 belge mevcut. En önemlisi fiş kaydı. Mektuplar, kitap katalogları, gazetelere gönderilen açıklamalar, dağıtılan bildiriler, aramalarda ele geçirilen yayınlar, bir doçentin Risale-i Nurlarla ilgili değerlendirmesi, ‘suç dosyası’nda yer alıyor.” Menderes de dini siyasete alet etmekle suçlanıyor http://www.risalehaber.com/d/other/kitap.20131117083745.jpgBelgelerde en dikkat çeken isim, dönemin MAH Başkanı Ziya Selışık. Gürsoy’un verdiği bilgilere göre Selışık, 1900 Kırşehir doğumlu. Kara Harp Okulu’ndan mezun olup TSK’nın çeşitli kademelerinde hizmet verdikten sonra 25 Ağustos 1938’de Milli Emniyet Hizmeti Riyaseti’ne atanıyor. 1950-1960 DP iktidarı döneminde de bu görevini sürdürüyor. 27 Mayıs 1960 darbesinden sonra kurumun başına getiriliyor. 13 Temmuz 1965’te yaş haddinden emekli oluyor. Yerine Fuat Doğu atanıyor. Ziya Selışık, DP’nin bürokratı bir bakıma. Belgelere göre, DP’nin iktidardan düşmesinden sonra Menderes’ten ‘düşük’ ve ‘sakıt’ diye bahseden de o. Menderes’in aleyhinde bilgi ve belge toplayan bürokrat. MAH belgelerinde Menderes, dini siyasete alet etmekle suçlanıyor. İdris Gürsoy, Emniyet Müdürlüğü’nün 6 sayfalık gizli belgelerinde, ‘Nurcuların muhtelif vilayetlerdeki temsilcileri, Nur talebelerinin yoğun olduğu iller, kurumlar’ın sıralandığını dile getiriyor. Emniyet raporlarındaysa bilirkişilerin görüşleri, Said Nursi’nin hayatı, eserlerinin isimleri, hakkında açılan davalar yer alıyor. Gürsoy’un işaret ettiği bir husus var, Emniyet Müdürü de asker kökenli ve belgelerin altındaki tarihler 1950-60 yılları arasını kapsıyor. İlk kez yayımlanan fişleme belgesi Suret: Çok gizli Adı soyadı: Said Kürdi, Said Nursi, Bediüzzaman Kayıtlı bulunduğu kısım ve sıra numarası: A fişinin 5 sayısına kayıtlıdır Yaptığı iş: Boşta gezer Daha bir müddet bulunduğu kısımda kalması gerekiyorsa bu kanaati takviye eden hususlar: Fırsat düşkünü, sinsi, kurnaz bir şahıs olan adı geçenin, kötü emellerini tahakkuk ettirmek için gizliden gizliye faaliyet sarf ettiği müşahede olunmaktadır. Durumunun denetlenmesinin devam olunmasında fayda mülahaza edilmektedir. 23.3.1955 Üstad’ın vefatından sonraki fiş kaydı Suret: Belediye ve hükümet tabipliğinde kalacak dip koçanı sıra numarası: 174 1- Vesikanın doldurulduğu: A- Vilayet: Urfa B- Kaza: 2- Ölünün: a- Adı: Said b- Soyadı: Nursî c- Baba adı: Mirza d- Ana adı: Nuriye e- Yaşı: 83 f- Cinsiyeti: Erkek g- Açık adresi: İpek Palas Oteli h- Ölüm nedeni: (Esas sebep yazılacak) asistoli ve pinomoni i- Öldüğü tarih: 23.3.1960 3- Ölümü tetir eden hekimin a- Adı: Doktor Sait b- Soyadı: Öner Yukarıda adı ve soyadı ve hüviyeti yazılı ölünün gömülmesine izin verilmiştir. Resmî mühür ve imza Zaman http://www.risalehaber.com/d/other/belge.20131117083851.jpg Risale Haber, 17.11.2013 Zitieren Link zu diesem Kommentar Auf anderen Seiten teilen Mehr Optionen zum Teilen...
Webmaster Geschrieben 21. November 2013 Autor Teilen Geschrieben 21. November 2013 MUSTAFA KEMAL’İN İMZASINI TAŞIYAN BEDİÜZZAMAN’IN KASTAMONU’YA SÜRGÜN EİLMESİ İLE ALAKALI 25.4.1935 TARİHLİ BAKANLAR KURULU KARARI Bediüzzaman, Eskişehir mahkemesi ve hapsinin ardından, Kastamonu’ya bir sene polis gözetimi altında tutulmak üzere gönderilir ve 1936 Nisanında Kastamonu’ya vâsıl olur. Nüfus kaydı da buraya alınır. Artık Üstad Kastamonu’ludur. Bizim bildiğimiz budur. Ancak arşive belgelerinden çıkan netice farklı bir manzarayı karşımıza çıkarıyor. Bediüzzaman 25.4.1935 tarihli Bakanlar Kurulu Kararnamesiyle Kastamonu’ya sürgün edilme kararı alınıyor. Ancak hızını alamayan rejim, daha sonra bundan vazgeçerek ve daha doğrusu bunu erteleyerek Eskişehir Mahkemesinde yargılamayı tercih ediyor. Bakanlar Kurulu Kararının altında Cumhurbaçkanı olarak Mustafa kemal’in ve Başbakan İsmet İnönü’nün imzaları var. Elbetteki diğer bakanların da. Gerekçe belli: Eski Dar’ül-Hikmet’il-İslamiye üyesi olan Bediüzzaman, güya Şeyh Said isyanı ile ilişkili imiş; Isparta’da rahat durmayarak dinî ve irticâ’î hareketlerde bulunduğundan daha fazla buralarda kalması zararlı imiş. Bu ibret belgesini sizlerle paylaşmak istedim. Daha yüzlerce bilinmeyen belge için Arşiv Belgeleri Işığında Bediüzzaman Sadi Nursi ve İlmî Şahsiyeti adlı eserimizin II. Cildini bekleyiniz. “Bir zaman ihtiyarlık vaktinde, Eskişehir hapsinden -bir sene cezayı çekip- çıktım. BeniKastamonu'ya nefyettiler. Polis karakolunda iki-üç ay misafir ettiler. Benim gibi sadık dostlarıyla görüşmekten sıkılan bir münzevi ve kıyafetinin tebdiline tahammül etmeyen bir adam, böyle yerlerde ne kadar azab çeker anlaşılır. İşte ben bu me'yusiyette iken, birden inayet-i İlahiye ihtiyarlığımın imdadına geldi. O karakoldaki komiser, polislerle beraber sadık dost hükmüne geçtiler. Hiçbir vakit şapkayı başıma koymayı ihtar etmedikleri gibi; benim hizmetçilerim misillü, istediğim zaman beni şehrin etrafında gezdiriyordular. Sonra o karakolun karşısındaKastamonu'nun Medrese-i Nuriyesine girdim, Nurların te'lifine başladım.” Lem'alar ( 263 ) http://www.risalehaber.com/d/other/saidnursi_surgun_karar.jpg Zitieren Link zu diesem Kommentar Auf anderen Seiten teilen Mehr Optionen zum Teilen...
Empfohlene Beiträge
Dein Kommentar
Du kannst jetzt schreiben und Dich später registrieren. Wenn Du ein Konto hast, melde Dich jetzt an, um unter Deinem Benutzernamen zu schreiben.