Webmaster Geschrieben 15. Februar 2013 Teilen Geschrieben 15. Februar 2013 Alman medyasının yeni hedefi Gülen hareketi “Bu zamanın en büyük farz vazifesi, ittihad-ı İslam'dır” Said Nursi Alman medyasında son 3-4 aydır Gülen hareketine karşı ciddi ve planlı bir kampanya görüyoruz. Neredeyse herhafta büyük gazetelerde ve dergilerde Fethullah Gülen Hocaefendi veya hareketi hakkında menfi haberler çıkıyor. Genel olarak “Gülen'in gerçek kimliği”, “Hareketin asıl hedefleri“, “Türk okulları“, “Türkçe olimpiyatları“ gibi konular ele alınıyor. Kullanılan kaynaklara bakılırsa eskiden Türkiye´de 80lerde veya 90larda ortaya çıkan “kaynaklar” ve lobiler olduğu gözüküyor. Yani Türkiye´de 20-30 sene önce Hocaefendi ve hareketi hakkında söylenen yalan-yanlış haberler bugün Almanya´nın gündeminde. İbn-i Haldun “Tarih tekerrürden ibarettir” diyor. Dolayısıyla Gülen hareketi aslında bu oyunları daha önce oynadığı için çözebilecek kabiliyette olması gerekiyor. Diğer cemaatler ve gruplar ise bu oyunun sadece Gülen hareketine karşı oynanan bir oyun olmadığını bilmeleri gerekiyor. Dün Milli Görüş, bugün Gülen hareketi, yarin başka bir cemaat bu durumda olacak (Gülen Hareketinden sonra sıra UETD´ye, ardından BİG Partisine gelecek). Yani mesele her hangi bir cemaat meselesi değil, mesele prensip meselesi. Tüm cemaatlere karşı şüpheli bir yaklaşım var medyada. Ve hepsi bu yaklaşımdan nasibini alacaklar. Örneğin Ditib´e karşı “artık Türkiye´den hoca getirmeseniz” diyen sesler çoğalmakta. Bu yüzden hiç bir cemaat „aman bana dokunmasınlarda ne yaparlarsa yapsınlar“ dememeli. Böyle durumlarda ne yapılacağının en güzel örneğini Bediüzzaman´dan öğrenebiliriz. Bediüzzaman 28. Mektub´un 6. Meselesinde vehhabilikden bahsediyor. Fakat ilginçtir ki bu risaleyi önce yayınlamıyor. “Ortada müslümanlara karşı çok büyük fitne var. Bu fitne kalktıktan sonra yayınlayın” diyor. Yani zaten müslümanlara karşı bir fitne var iken bu fitnelere malzeme vermeyelim diyor. Maalesef bu hatalar zamanında Almanya´da çok yapıldı. Bazı cemaatler kötü duruma düşürülürken diğer cemaatler desteklemek yerine menfi malzemeler sundular. Örneğin İslam konferansında Milli Görüş içeri alınmayınca diğer cemaatler „kardeşlerimiz yok ise, biz de yokuz“ demeliydi. 4. Lem´a´da ise Bediüzzaman Sünni-Şii-Alevi konusuna değiniyor ve meseleyi şu cümlelerle bitiriyor: “Ey ehl-i hak olan Ehl-i Sünnet ve Cemaat! Ve ey Âl-i Beytin muhabbetini meslek ittihaz edenAlevîler! Çabuk bu mânâsız ve hakikatsız, haksız, zararlı olan nizaı aranızdan kaldırınız. Yoksa şimdiki kuvvetli bir surette hükmeyleyen zındıka cereyanı, birinizi diğeri aleyhinde âlet edip ezmesinde istimal edecek. Bunu mağlub ettikten sonra, o âleti de kıracak. Siz ehl-i tevhid olduğunuzdan uhuvveti ve ittihadı emreden yüzer esaslı rabıta-i kudsiye mabeyninizde varken, iftirakı iktizaeden cüz'i mes'eleleri bırakmak elzemdir.“ “Bu zamanın en büyük farz vazîfesi, ittihad-ı İslam'dır” diyen zamanın müceddidi Bediüzzaman´ın sözüyle yola çıkar isek Almanya´daki cemaatler yeni bir strateji geliştirmek zorundalar. Cemaatler birliği olan KRM bu konularda da girişimde bulunmalı. Cemil Şahinöz, Moral Haber, 15.02.2013 http://www.moralhaber.net/makale/alman-medyasinin-yeni-hedefi-gulen-hareketi/ Link zu diesem Kommentar Auf anderen Seiten teilen Mehr Optionen zum Teilen...
Empfohlene Beiträge