Webmaster Geschrieben 29. April 2013 Teilen Geschrieben 29. April 2013 Anne-Baba Hiçbir Sey Için Terk Edilmez Fethullah Gülen Anne, bir milleti yetistiren ailenin en önemli unsurudur. O, Islâm nazarinda o kadar mukaddestir ki, Allah Resûlü (sallallahu aleyhi ve sellem): "Cennet, annelerin ayaklari altindadir" buyurur. Öyledir; zira anne, bir milleti yoguran mukaddes bir el ve toplumun ilk hücresini teskil eden yuvanin da kurucusudur; içinde civil civil çocuklarin etrafa saadet ve nes'e aksettirdikleri bir yuvanin kurucusu... Bu yönüyle Islâm, anneye öyle yüce bir pâye verir ki, bunun ötesinde ona yeni pâyeler vermeye kalkismak, o mukaddes varligi hoyratlastirmak, onun basindaki zeberced kakmali taci alip yerine cam parçalariyla süslenmeye çalisilmis bir külah geçirmek gibi olur. Kadini ve erkegi yaratan Allah (cc), kâmet-i kiymetlerine göre onlari teçhiz buyurmus ve istidatlari açisindan da verdigini vermistir. Kadin maddeten zayif ve nahiftir; hadiselerden daha çabuk etkilenir. Iste bu tabiattaki birini, yaratilisina mülâyim gelen islerden uzaklastirarak onun incelik, zerafet ve sayginligiyla telif edilemeyen islerde istihdam etmek açiktan açiga ona bir zulümdür. Aslinda kadin dedigimiz bu nazik varlik öyle seylerle teçhiz edilmistir ki, o yönüyle erkegin fersah fersah önündedir. O bir sefkat kahramanidir; evlâtlari ugrunda öyle titrer ki bu konuda erkek onunla yarisamaz. Bu durum sadece insanlik âlemine mahsus da degildir; tavugun bütün sermayesi kendi hayati oldugu hâlde, yavrusunu köpegin agzindan kurtarmak için çok defa kendini feda eder. Iste bütün canlilarda yavrularina karsi, Allah tarafindan verilen bu engin sefkat duygusu, anneler için öyle muallâ bir sermayedir ki, bunu onun elinden alip da ona hangi pâyeyi verirseniz veriniz, Allah'in verdiginin yaninda çok sönük kalacaktir. Cihangirleri anneler yetistirir. Büyük insanlari, Insanligin Iftihar Tablolarini hep anneler sekillendirir. Kadin kendine ait bu meziyetlerle, erkek de yine kendisine ait kabiliyetlerle örfaneye istirak ederse, bu bütünlesmeden cennet ikliminin yasandigi bir aile ve fazilet toplulugu vücûda gelir. Ilk hocam mualla validemdir Benim ilk Kur'an hocam validemdir. Kendi anlattigina göre bana dört yasimda Kur'an okumayi ögretmis. Bir ay içinde de hatmettigimi söyler. Ben, hatmettigimi hatirlamiyorum. Ancak bütün köylüye yemek verdiler. Birisi de bana "Senin dügünün oluyor" dedi. Utandim, agladim. O günden hatirimda kalan sadece bu hatira var.. O devirde Kur'an okutmak yasak oldugu için annem beni gece yarisi uykudan kaldirir ve bana Kur'an ögretirmis. Zaten bütün köyün kadin ve kizina Kur'an'i validem ögretmisti. Babasindan gelen bir terbiye ve Kur'an aski o en sikintili ve zor dönemlerde dahi validemin Kur'an ögretmesine mani olamamisti. Esasen tek basina bir kadinin, 15-20 kisinin sofraya oturdugu bir evin bütün islerini yaptiktan sonra bir de Kur'an ögretmeye vakit bulabilmesi, beni hayrette birakan bir husustur. Hem o günkü kadina ait isler, sadece ev isleriyle de sinirli degildi. Davarlarin sagimini yaptigi gibi, kadinlar tarla ve bahçede de çalisirlardi. Iste bir taraftan ceberut bir idarenin baskisi, diger taraftan kendine ait yapmasi gereken zor isler; buna ragmen gündüz bos vakitlerinde köyün kadin ve kizina, geceleri de bana Kur'an ögretmek, hakikaten sasilacak bir gayret ve çalisma örnegidir.. Annemin bu örnek davranisi, Kur'an ögretmekteki hassasiyet ve aski, ibadetindeki kusursuzlugu ve hayatini hep izdirapli geçirmesi çocukluk ihsaslarimla o gün anlamamis olsam dahi bugün çok iyi anliyorum ki bana tesir eden en mühim hususlardandir. Zannediyorum bu sadece fakire has bir hususiyet degildir. Hemen herkesin hayatinda anne ilk muallim rolündedir. Iste bu sebeple anne ve baba hiçbir sey için terk edilmez. Yalniz onlar, "Iman ve Kur'an'a hizmet etme!" diyorlarsa, yani isyan emrediyorlarsa sadece bu mevzuda onlara itaat edilmez. Bununla beraber onlara yine de, "Eger onlar seni, Hakk'in seriki olduguna dair cahilce ve bilgisizce bazi seyleri, Bana ortak saymaya zorlarlarsa sakin onlara itaat etme! Ama o durumda dahi kendileriyle iyi geçin, makul bir tarzda onlara sahip çik!" (Lokman Suresi, 31/15) ayet-i kerimesinin ifadesiyle iyilikle mukabele etmek gerekir. Evet, anne ve babanin gönlü her zaman hos tutulmali; ancak onlara Allah'a ve O'nun emirlerine karsi isyan etme mevzuunda itaat edilmemelidir. Anasina babasina itaat etmesi gereken hususlarda itaat eden bir insanin hayatinda, kazancinda, ilminde yümün ve bereket olur. Allah, bugün olmasa bile yarin onu baslara tac yapar ki, bu husus, pek çok tecrübeyle sabit bir hakikattir. Son olarak, babamdan dinledigim, mevsuk kitaplarda ise görmedigim bir hususu arz etmek istiyorum: Allah bir beldenin altini-üstüne getirmeyi kader planinda yazmis; derken kaza vakti gelmis. Tam o esnada bir çocuk, annesi hamur yogururken bir ihtiyacindan dolayi çiglik çigliga bagirmaya, aglamaya baslamis. Annesi ellerini temizleyip onun yanina gidinceye kadar biraz vakit geçmis. Bu arada anne, çocuguna karsi söyle sesleniyormus: "A be evladim, ne diye öyle çilginca bagiriyorsun? Allah bile bir ülkeyi helâk ederken bu kadar acele etmez." Iste bu söz üzerine, Cenâb-i Hak atâsi ile kaderi bozmus ve o ülkeyi helâk etmemis. Görüldügü gibi Allah'a bir yönelis, bir teveccüh, bir güzel hal ve tavir, böylesi ilâhî atâlarin meydana gelmesine vesile olabiliyor. Ancak insanlar, O'na karsi firavunlardan daha mütemerrid davraniyorlarsa... Evet bu sart cümlesinin cevabi yok. Zitieren Link zu diesem Kommentar Auf anderen Seiten teilen Mehr Optionen zum Teilen...
Empfohlene Beiträge
Dein Kommentar
Du kannst jetzt schreiben und Dich später registrieren. Wenn Du ein Konto hast, melde Dich jetzt an, um unter Deinem Benutzernamen zu schreiben.