Aşağı Saksonya’da şura bir esastır…

[Webmaster]

[h=1]Aşağı Saksonya’da şura bir esastır…[/h]Hiç kuşku yok, Almanya’da ilahiyat okulları, din dersleri, öğretmenlik formasyonları, İslam’ın resmiyeti ve gayri resmiyeti sonsuza dek tartışılmayacak. Almanya’da yaşayan insanımız şayet bu akışın farkında olursa ona yön verecek. Olamazsa gelecek nesiller bizim gafletimiz sebebiyle çok büyük ıstıraplar çekecekler. Almanya’da geleceğin sosyologlarını hayli meşgul edecek çok ilginç gelişmeler söz konusu. Yeni patlamış volkanların akıp akıp seylaplar olduğu, geniş vadilerin üzerinden geleceğin şahikalarına aktığı bir zemini yaşıyoruz. Daima değişime maruz, gelişmeye açık sosyo kültürel zemin şak şak olup yarılmakta, taze çatlaklar genç hamlelerin mümbit amalgamlarıyla dolmakta. Kimlikler kendini yeniden tanımlıyor, insanlar kendini ve yeni kültürleri yeniden keşfediyorlar. Hem iç hem de dış kendine yeni isimler arıyor.

Hiç kuşku yok bu zeminde akan lavlar sonsuza dek akmayacak. Birkaç vakit sonra buz kesilip donacaklar, akışın kalitesine, magmanın niteliğine göre üzerinde ya cennet gibi güzel bahçeler veya da cehennem misal çoraklıklar sökün edecek. İşte Almanya’da yaşayan insanımız şayet bu akışın farkında olursa çer çöp gibi akışın oyuncağı olmayacak tam tersine ona yön verecek, ulaşması gerektiği mecraya ulaştıracak.

Hiç kuşku yok, Almanya’da ilahiyat okulları, din dersleri, öğretmenlik formasyonları, İslam’ın resmiyeti ve gayri resmiyeti sonsuza dek tartışılmayacak. Bir zaman sonra bu fırtınalar sükut edecek yerini esen yellere bırakacaklar. İşte o fırtınalar bittiğinde elimizde üzerinde hiçbir ot bitmeyen, tohum ve meyve kabul etmeyen zeminler kalırsa vay halimize! Çünkü o hali değiştirmek kolay olmaz. Gelecek nesiller bizim gafletimiz sebebiyle çok büyük ıstıraplar ve sosyal baskılara maruz kalırlar. Bu işin hesabını da veremeyiz.

Almanya ne Berlin’den ne de Frankfurt’tan ibaret. Ülke içinde ülke, şehir içinde şehir, gül içinde güllerden müteşekkil bir bahçe. İşte Aşağı Saksonya da bu güllerden, bu şehirden biri. Burada Müslümanların –bence- yüz akı bir oluşum söz konusu ki adına “Schura” derler bir çatı kuruluşudur. Schura, gerçekten şuranın hakkını vererek içinde çok farklı yapılardan oluşan Müslüman gruplarını barındırabilmiş. Toplamda 95 camisi var. Bu camilerin 5 tanesi Caferi camisi. Çoğunluğunu Türklerin oluşturduğu bir topluluk fakat her farklı ses şura senfonisinde bir makam bulmuş çeşitliliği, çoğulculuğu ifade ediyor. Açıkçası bize sorulsaydı: İçinde farklı mezhep ve topluluklara ortak hareket edebilecekleri zemin hazırlamış bir dernek yapılanması Almanya’da var mıdır? Bunu olumlu cevaplayamazdık. Fakat Şura çalışması bu yapıyı oluşturabilmiş. Bunda renkli ve mütevazi kişiliğiyle Avni Altıner beyin de büyük payının olduğunu düşünüyorum.

Osnabrück Üniversitesi bünyesinde oluşmakta olan İlahiyat Enstitüsü çalışmasında Dr. Bülent Uçar ve Dr. Rauf Ceylan’ın da bu zeminde yetişen çiçekler olduğu aşikardır. Aşağı Saksonya Eyaletinde gerek din dersi, gerekse ilahiyat çalışmaları konusunda çok ciddi bir hareketlilik olduğu inkar edilemez. Bu hareketliliğin bir ucunda da eski Eyalet Başkanı şimdiki Federal Cumhurbaşkanı Sayın Dr. Wulff’un da büyük payı var.

Dine hizmet çok ağır bir hazineye hizmet etmektir. Bu sebeple bu hazine şimdiye kadar Peygamberler gibi en güçlü omuzlarda taşına geldi. Bu hazineyi taşımaya azmetmiş her fert nakli kolaylaştıracağından takdire şayandır ve makbuldür. Uzun bir zamandan bu yana yürütülen din dersi projesi var orada. Ders veren 32 kadar din öğretmeni var. Ders alacak 2500 ilkokul öğrencisi var. Bazen “en iyi” “iyinin” düşmanıdır. Başlanılmış bir hayrı tamamlamak, bir zinciri kalmış halkayı tamamlamak doğru olmaz mı? Eyalet Müslümanların bir üst çatı altında birleşmesini tavsiye ediyor. İslamın resmi tanınmasına bu şartı koyuyor. Varsın koysun, Müslümanlar birleşmiş olmakla neyi kaybedecekler? Şura çatısı Şii camilerini bünyesinde toplamakla neyi kaybetti ki?

 

Arhan Kardas, Zaman, 14.11.2010