Webmaster Geschrieben 9. September 2015 Teilen Geschrieben 9. September 2015 Bedîüzzaman Kürt Ayrımcılığına Karşı Çıkıyor (Ahmet Akgündüz) [h=1]· Kürd Te’âlî Cemiyeti, Şerif Paşa, Paris BarışKonferansı ve Bedîüzzaman’ın Şiddetle Kürt Devletine Karşı Çıkması[/h][h=1]· Kürdler ve Ermeniler Aynı Irktan Değildir; Olsa da İslâm Kardeşliği Bize Yeter[/h]Bedîüzzaman ırka dayalı bütün teşebbüslere muhâlif gidiyor; sadece İslamiyet milliyetiçerçevesinde oluşacak gelişmelere taraftar oluyordu. Bunun için de Osmanlı Devletiniyeniden ihyâ edelim diyordu. Ayrılıkçı bir Kürdistan’a başından beri karşıydı. İsviçre’de bulunan hemen bütün Türk ve Kürd aydınlar, 16 Ocak 1919 günü Cenevre’debir kongre toplayarak, Paris Barış Konferansı’nda İtilaf Devletleri nezdinde OsmanlıDevleti’nin haklarını savunması için Şerif Paşa’yı delege seçmişlerdi. Yani Şerif PaşaParis’e Osmanlı temsilcisi sıfatıyla gitti. Ancak Kürd Te’âlî Cemiyeti Şerif Paşa’yaKürdleri de tem- sil etme yetkisi tanımıştı. 16 Nisan 1919 tarihinde ise Şerif Paşa Osmanlıtemsilciliğinden çekilerek, görevini yalnızca Kürd temsilcisi sıfatıyla sürdüreceğini duyurdu. Kürd Te’âlî Cemiyeti Şerif Paşa’ya yardımcı olmak üzere emrine girecek bir heyeti,Arif Paşa’nın başkanlığında Paris’e gönderme kararı aldı. Böylece cemiyet Şerif Paşa’nınPariste’ki girişimlerini desteklemekle tepki topluyordu. Şerif Paşa, Kürdleri temsilen 22Mart 1919 ve 1 Mart 1920’de Paris Barış Konferansları’na katılıp, Ermeni Bogos NobarPaşa ile birlikte hareket ederek, iki muhtıra ve Kürdistan haritası sundu. Şerif Paşa buçalışmayı bilinen emperyalist Ermeni isteklerine karşı karar vericileri aydınlatmakamacıyla kaleme aldığını vurguluyordu. Ona göre Kürdistan, kuzeyde Ziven (Kafkasyahududu)’den başlıyor. Batıya doğru Erzurum, Erzincan, Kemah, Arapkir, Behisni, Divrik’ide içine alacak şekilde genişliyordu. Güneyde Harran, Sincar dağları, Tel Asfar, Erbil,Kerkük, Süleymaniye, Akelman, Sinna çizgisini takip ederek, Doğu’da Revan- duz,Başkale, Vezirkale’den geçerek İran hududu ile birleşiyordu. Şerif Paşa “Hamidiye Süvarileri” konusuna da girerek, Kürdler’in Osmanlıhâkimiyetinde geniş bir hoşgörü ortamında yaşadıklarını fakat asla muhtari- yetlerindentaviz vermediklerini de yazıyordu. Şerif Paşa muhtırada Wilson prensipleri doğrultusundageleceklerine kendilerinin yön vereceği siyasî hak- lar istiyordu. Bu hedefe yönelikgayretlerin ilk aşaması olarak Barış Konferansı’ndan Kürdistan’ın hudutlarını belirleyecekmilletlerarası bir komisyo- nun yörede çalışmalara başlamak üzere tesbitini öneriyordu. Buarada Ermeniler adına Aboronyan ve Bogos Nobar Paşa da kendi isteklerini İtilaf Dev-letleri üyelerine kabul ettirebilmek için büyük çaba gösteriyorlardı. Konferans’ta BogosNobar ile Şerif Paşa Doğu Vilayetlerinin Ermeni ve Kürd bölgel- erine bölünmesikonusunda anlaştılar (Şerif ve Bogos Nobar Paşaların Muhtırası, Tasvîr-i Efkâr, 20 Şubat 1920, Sy. 2992) Ermeniler üzerinde o güne kadar etkin olan Rus propagandası sebebiyle İngilizlerözellikle Kürd isteklerine ilgi gösterdiler. 30 Ocak 1919 tarihinde İngiltere tarafından buistekler doğrultusunda, Türkiye’den ayrılacak toprak- lar üzerinde kurulması düşünülen“Kürdis- tan” gündeme alındı. İngilizler Konferans metnine; “Ermenistan, Suriye,Mezopotamya ve Kürdistan, Filistin ve Arabistan Osmanlı İmparatorluğu’ndan tamamenayrılmalıdır” maddesini koydurdular. İstanbul Hüküme- ti ise bağımsız bir Kürdistankurulmasına karşı idi. Anlaşmanın yapıldığı sırada Seyyid Abdülkadir’in bir gazetecininsorularını ceva- plarken, Şerif Paşa’nın cemiyet delegesi olduğu, Kürdleri temsiledebileceği, Altı Doğu ilinde Kürdlerin çoğunlukla bulunması nedeniyle bu iller içinözerklik istendiği ve kimin çoğunlukla olduğunun bir kurul tarafından yerinde araştırılmasıiçin Ermenilerle anlaşıldığını söylemesi büyük tepkilere neden oldu. 20 Kasım 1919 tarihinde Bogos Nobar ile Şerif Paşa “Kürd-Ermeni antlaşması”nıimzaladılar. Bu andlaşmaya göre Ermenilerin istedikleri altı vilayette, Kürdlerinçoğunlukta bulundukları ileri sürülerek bu bölgeye bir heyet gönderilmesi önerisiKonferans tarafından kabul edildi. Bogos Nobar Kürdler aleyhinde propagandaya son vermeyi ka- bul etti. Ayrıca aynı devletin mandası altında birleşip bağımsız Ermenistanve bağımsız Kürdistan kurulmasını, azınlık haklarına saygı gösterilmesini, iki devletarasındaki sınırın Paris Barış Konferansı’nda çizilmesini de ka- bul ettiler. Böyle birittifakın gerçekleşmesine rağmen İngiliz ve Fransız diplomatik çevreleri Şerif Paşa’nınKürdlerigerçektentemsilettiğine inanmıyorlardı. İngilizler Şerif Paşa’nın rolüne uygundüşmediğini ve kendi kendine “gelin- güvey olduğun”u düşünüyorlardı. Bu antlaşma beklenenin tam tersi sonuçlar doğurdu. Antlaşmaya tepkiler sadece Kürd halkı tarafından değil, onun öncüleri durumunda olan siyasî hareketleri tarafından da geldi. Şimdiye kadar hiçbir zaman açıkça bağımsızlık taleplerinde bulunmayan Cemiyetiçerisinde ciddi fikir ayrılıkları doğdu. Seyyid Abülkadir bir açıklama yaparak ŞerifPaşa’nın Kürd Te’âlî Cemiyeti’nin temsilcisi olduğunu doğruladı, fakat varılan anlaşmanınönemini azaltmaya çalışarak; “Türk-Kürd ayrılığı söz konusu değil- dir. Özerklikten fazlasıistenmemektedir.” diyordu. Bu açıklamalar dernekte kopmalara yol açtı. 13 Haziran 1919’da Siverek Kürd Kulübü’ne gelen İngiliz Binbaşı Noel bölgede İngil-tere’nin desteğinde bağımsız bir Kürdistan’ın kurulacağını söylemiş; ancak bu sözleri yörehalkı üzerinde olumsuz tepki yapınca hemen bölgeyi terk etmek zorunda kalmıştır. Ana-dolu’daki örgütlenmenin İstanbul’da yapılan bir toplantı sonunda kararlaştırıldığı anlaşıl-maktadır. Gençlerin “Teşkilat için” Anadolu’ya gitmeleri bu toplantıda planlanmıştır.Dersim ve Sivas aşiretleri arasında çalışma görevi Divriği, Kangal veterinerliğine atananBaytar Nuri Beye verilmiştir. Koçkirili Mustafa Paşa’nın iki oğlu (Haydar ve Alişan)özellikle Sivas bölge- lerindeki örgütlenmeleri ve eylemleri (Koçkiri isyanı gibi)yönetmişlerdi. İşte böyle bir dönemde Bedîüzzaman hazretleri yine hem İslâm birliği ve hem de mil-letin beraberliği için meydandaydı. Burada Bedîüzzaman’ın tepkilerini şu başlıkta top-layabiliriz: [h=1]Kürdler ve Ermeniler Aynı IrktanDeğildir; Olsa da İslâm Kardeşliği BizeYeter[/h]Öncelikle Ermeni Bogos Paşa ile Kürd Şerif Paşa’nın bu manadaki ittifaklarına en öncekarşı çıkanlar Kürd Aşiretleri olmuştur. Ermeniler Doğu Vilayetlerinde tamamen azınlıktabulunduklarından dolayı, ne keyfiyet ve de kemiyet itibariyle herhangi bir iddiada buluna-mayacaklarından, Kürdleri kendi maksatları uğrunda kullanmak istemişlerdir. Kürdler na-mına hareket ettiğini iddia eden Şerif Paşa’yı kullanmışlardır. Kürdlerin Ermenilerle aynı ırktan olup olmaması meselesine gelince, Kürdlerin Ermeni-lerle aynı ırktan değil, bilakis Araplarla aynı ırktan yani Sami ırkından gelmektedirler. Aksigörüşte olanlar, Kürdler, Irak, İran, Türkiye ve Suriye’de yaşayan, Hint-Aryan kökenli olanhalk olduğunu iddia etmektedirler. Bu konuyu Bediüzzzaman’dan dinleyelim. “KÜRDLER VE İSLÂMİYET Bogos Nobar Paşa ile ma’hûd Şerif Paşa’nın birleşerek Kürdleri câmi’a-i İslâmiyeden ayırmak teşebbüs-ihâinânesinde bulundukları haber alınır alınmaz, gerek burada gerek Kürdistan’da bü- tün Kürdler kemâl-i nefretleprotestolarda bulundular. Salâbet-i diniye hususunda pek yüksek bir mertebede bulunan Kürd ihvân-ı dinimizdenbeklenen de bu idi. Her millet arasında zuhur ettiği gibi, Kürdler arasında da türeyen birkaç hamiyetsiziftirakçının bulunacağının hiçbir kıy- meti olamayacağı şüphesizdir. Bilakis bu kabil kesânın izhâr-ı nifaketmeleri vahdet-i İslâmiyeyi daha ziyade te’yid ve teşyîd eder. Nitekim o haber üzerine umum Kürdlerin galeyân vetezâhürât- vahdetkârânesi bunu pek güzel isbat etmişdir. Bu hususda en ziyade söz söylemek salâhiyyetine haiz bulunan veKürdlerin salâbet-i diniye, necabet-i ırkiye ve celâdet-i İslâmiyesini bihakkın temsil eden ve “Dar’ül-Hikmet’il İslâmiye” azasından Kürd eşraf ve mütehayyızanından bulu- nan fazıl-ı şehîr Bedîüzzaman Said-i Kürdî Efendi Hazretleri buyuruyorlar ki: Bogos Nobar ile Şerif Paşa arasında akdedilen mukaveleye en müskit ve beliğ cevap, vilayat-ı şarkiyede Kürdaşairi rüesası tarafından çekilen telgraflardır. Kürdler camia-i İslâmiyeden ay- rılmaya asla tahammüledemezler. Bunun aksini iddia edenler mutlaka makasıd-ı mahsusa tahtında hareket eden ve Kürdlük namınasöz söylemeye selahiyettar olmayan beş on kişiden ibarettir. Kürdler, İslâmiyet nam ve şerefini i’la için beşyüzbin (500.000) kişi feda etmişler ve makam-ı Hilâfete olan sa- dakatlerini, îsar ettikleri kan ile bir kat daha te’yid eylemiş- lerdir. Ma’hud muhtıranın esbab-ı tanzimine gelince: Ermeniler Vilâyat-ı Şarkiye- de ekall-i- kalil derecesinde bulundukları için; asla bir ek- seriyet teminine ve ne kemiy- yeten, ne de keyfiyyeten Şarkî Anadolu’da iddia-yı temellüke muvaffak olamayacaklarını son zamanlarda anladılar.. Maksadlarına Kürdler namına hareket ettiğini iddia eden Şe- rif Paşayı alet etmeyi müsaid ve muvafık buldular. Bu suret- le Kürd ve Ermeni davası orta- da kalmayacak ve Şarkî Ana- doludaki iftirak âmâli mevki-i fiile çıkmış olacaktı. İşte, bu gaye ile o ma’hud beyânnâme müştereken im- zalandı ve Konferansa takdim olundu. Ermeniler’in mak- sadı Kürdleri aldatmaktan başka bir şey olamaz. Çünkü ileride Kürdlerin kemiyyeten hal-i ekseriyette bulunduk- larını inkâr edemeseler bile, keyfiyyeten, yani ilmen, irfa- nen kendilerinden dûn oldukları bahanesiyle,Kürdleri bir millet-i tabie haline getirecekleri muhakkaktır. Buna ise, aklı başın- da olan hiçbir Kürd taraftardeğillerdir. Zaten Kürdler bu beyânnâmeye yalnız sözle değil, bilfiil muhalif oldukları isbat ediyorlar. Kürdlük davası pek mânâsız bir iddiadır. Çünkü herşeyden evvel Müslümandırlar.. Hem de salâbet-idiniyeyi taassub derecesine isal eden hakiki Müslümanlardan... Binaenaleyh, Erme- nilerle aynı ırktan bulunup bulunmadıkları meselesi, onları bir dakika bile işgal etmez. الْجَاهِلِيَةَ الْعَصبِيةَ جَب اَإلِسْلاَمِ İslâm, uhuvvet-i İslâmiyeye münafi olan kavmiyyet davasını men’ eder. Esasen bu, tarihe ait bir şeydir.. Kürdlerin asıl ve nesepleri ne olursa olsun, İslâmdan ifti- raka vicdan-ı millîleriasla müsaid değildir. Bununla beraber, Kürdlerin Arap kavm-i necibi ile ır- ken alâkadar bulunduğu hakâik-itarihiyedendir. İslâmiyyet, herhangi bir ırkın diğer bir unsur-u İslâm aleyhine olarak menfî surette intibah hâsıl etmesini kabul edemez. Binaenaleyh, Kürdleri Müslümanlıktan ayırmak isteyenler esasat-ı İslâmiyeye muhalif hareketediyorlar. Fakat bunlar da kimlerdir? Bir iki kulüpte toplanan beş on kişiden ibaret!.. HakikiKürdler kimseyi kendilerine vekil-i müdafi’ olarak kabul etmiyorlar. Onların vekili ve Kürdlüknamına söz söyleyecek ancak Meclis-i Meb’ûsân-ı Osmaniyedeki mebuslar olabilir. Kürdistan’averilecek muhtariyetten bahsediliyor... Kürdler, Ecnebî himayesinde bir muh- tariyeti kabul etmektense,ölümü tercih ediyorlar. Eğer Kürdlerin serbesti-i inkişafını düşünmek lazım gelirse; bunu Bogos Nobar ile Şerif Paşa değil, Devlet-i Aliye düşünür. Hülâsa: Kürdler bu hususta kimsenin tevassut ve müdahalesine muhtaç değildirler. Seyyid AbdülkadirEfendi’nin beyanat-ı ma’lumesine gelince: Bu hususta şimdilik bir şey söyleyemem. Bununla beraber, bubeyanatın tahrif edilip edilmediğini bilemiyorum”. Mesele bununla da kalmamış; Kürd ulemâ ve meşâyihi Şeyhülislâmlığa çektikleri telg-raflarla bu hareketi tel’în eylemişlerdir.2 Vatan-ı İslâm’ın bölünmesine karışanlar hakkındaacaba Seyyid Abdülkadir ne diyor? Sorusunu soran gazeteciye, Seyyid Abdülkadir’in“Erme- niler altı vilâyetin kendilerine verilmesini istediler. Biz de buralarda çoğunlukKürdlerdedir; bize muhtariyet verin” haberini tekzip etmemiştir. Bunun üzerine, Meclis-iUmumî’deki Kürd Milletvekilleri, bunun anayasal bir suç olduğunu söyleyerek kendisiniprotesto eylemişler- dir. Baban-zâde Ahmed Naim ise Mecliste yaptığı konuşmada şu müskit cevabı vermiştir: Şerif Paşa ile Nobar arasındaki ittifakı hayretle karşılıyorum. Kürd Milleti adına bunu söyle- me yetkisi mevcutdeğildir. Kürdler Hz. Ömer zamanından beri câmi’a-i İslâmiye arasına girmiş ve İslâm’ın kılıcı ve kalkanıolmuştur. Osmanlı hâkimiyetine de kendi istekleriyle girmişler ve kendi istekleriyle de çıkmıyorlar. Bin senedirTürkler ile kardeşçe yaşamışlardır. Buarada, Beyazıt(Ağrı) Mebusu Dursun Ağazâde Mehmed Şefik Bey’in(Şefik Baydar’ın), o zamanki Osmanlı Meclisinde kürsüye çıkarak şu haykırışına neden olmuştur:1 1- Kürdler, Osmanlı Devleti’nin kuruluşundan itibaren bütün mevcudiyeti ile Türk kardeş- leri ile el elevermiş ve bu güne kadar yekdiğerinden ayrılmamak suretiyle yaşamışlardır. Bizler dinimizin bağları ilebirbirimize bağlıyız. Doğu Vilayetlerinin nüfusunun yüzde doksan beşini çoğunluğunu oluşturan bu muazzamMüslüman kitle içinde Türk ve Kürd’ün hiçbir farkı yoktur. Aralarında ayrı gayrı yoktur. 2- İslâmiyet, kavmiyet ve milliyetin çok çok üzerindedir. (İslâmiyet’te hiçbir kavmin diğerin- den üstünlüğü yoktur. Üstünlük ancak takvadadır) 3- Şerif Paşa nereden ve kimden izin almıştır? Hangi bir Kürd’ün vekâletine sahiptir? Şerif Paşa, ErmenilerleKürd’lerin bir kavim olduğu iddiasında bulunuyor. Hiçbir Kürd, Ermeni ola- maz, hiçbir Ermeni de, Kürdolamaz. Her ikisinin de ayrı ayrı milletler olduğu tarihlerden beri bilinir. Seyyid Abdülkadir neticede yanlış davranışını kabul eylemiş Siverek Meb’usu Nakib’ül-Eşrâf Bekir Sıdkı Bey’in BeyânâtıÜzerine Padişah Memnuniyetini ifade etmiştir (Tasvîr-i Efkâr, Sy. 3014, 16 Mart 1920) 4- Şerif Paşa emin olmalıdır ki, kendisinin verdiği bu kararı her Kürd, lanetle ve nefretle yü- züne çarpacaktır.Şerif Paşa sırf kendi namı ve hesabına bir anlaşma düşünüyor. Fakat bendeniz, Kürdler namına söz söylüyorum.Temsilci ve vekilleri olduğum Beyazıt sancağında meskun bu- lunan Celali, Ademan’lı, Zilan’lı, Sıpkan’lı,Hayderan’lı, Serah’lı, Cibran’lı, Camedan’lı aşiretleri ve bunlara mensup binlerce kabile ve yüz binlerce Kürdüntemsilcisi sıfatı ile söylüyorum ki, Şerif Paşa’nın bu kararını kabul edecek hiçbir Kürd yoktur. 5- Şerif Paşa’nın bu kararı, haysiyet ve din duyguları dağlar kadar muazzam olan Kürd’lerin, lanetle red edecekleri bir karardır. Yine bu asil kavme izafeten söylüyorum ki, Kürd aşiretlerinin hilâfet ve saltanattanayrılmaya katiyen iltifat etmeyeceklerini, böyle bir şeyin hatır ve hayalle- rine bile getirmeyeceklerini beyan iletemin ediyorum. Bu asil kavim ki, Rus Çarlığı’nın Dünyayı dehşetle korkuttuğu zamanlarda dahi her türlüfedakârlık göstererek İslâmi Camia’dan ve sal- tanat ve hilâfetten ayrılmadılar. O yiğit cengaverler ki, sonharpte Rusların her türlü iltifat ve kandırmacasına kapılmayarak vatanlarını adım adım savunarak destan olacakkahramanlıklar göstererek ve toprakları üzerine kanlarını akıtarak, milyarlarla mal ve servetlerini feda ederek,dâhili Osmani’ye ye hicrete mecbur ve bin türlü sefaletle zarurete düştüler. Yine o Aslanlardır ki, Ağrı Dağı’nıve Zilan deresini tutarak Ruslar’ın yenilgisine kadar Ruslar’a teslim olmadılar, savunmada sebat ettiler. 6- Evet, Kürd aşiret ve kavimlerinin bazı talepleri vardır. Kürdler ne ister? Kürdler; bulun- dukları yerde Türkkardeşleri ile birlikte medrese ve mektep ister. Yol ister. Adâlet ve mali yar- dım ister. Bu da hakkıdır. Fakat bunubaşka taraftan değil, makam-ı Devlet’ten ve Yüksek Mec- lis’inizden ister. Bu taleplerin de zamanını bilir. 7- Kürdlerin bugün ve gelecekte yegâne istediği şey, bütün varlığı ile saltanat ve hilâfete bağlı kalmaktır. Bubağlılığı da hiçbir tesir ve kuvvet bozamayacaktır. Bedîüzzaman bununla da kalmamış ve bazı Kürd âlimleriyle birlikte şu tarihî protesto-yu de imzalamıştır. Evvela İkdâm Gazetesinin konuyla alakalı takdimini verelim: KÜRDLER VE OSMANLILIK Şerif Paşa’nın Ermeniler ile İtilâfı; Kürdler’in Hiddet ve Galeyanı Paris’de bulunan Şerif Paşa’nın Bogos Nobar Paşa ile Kürd milleti nâm ve hesâbına olarak akdetdiği itilâf hakkında yazmış olduğumuz baş- makalede bu itilâfınciddî ve hakiki olamayacağı fikir ve kanaatini dermeyân etmiş idik. Ziraher zamân, merd ve necîb Kürd milletinin câmi’a-i Osmâniye’den iftirâketmeyi aslâ hatırından ge- çirmediğini ve Hilâfet’e dâimâ merbût kalmakfikir ve emeli perverde eylediğini, o kavmin şimdiye kadar gösterdiğiharekât ve sekenâtdan tamâmen anlamış idik. Fi’l-hakika makalemizin intişârı üzerine birçok Kürd mu’teberânıidârehânemize gelerek Şerif Paşa’nın itilâfı umûm Kürd milletine izâfeedilemeyeceğini ve Şerif Paşa’nın böyle bir itilâf akdine aslâ salâhiyetdârolmadığını beyân eyle- mişlerdir. Şehrimizde sâkin Kürd ricâlinden bu itilâfı protesto yolunda birçokmuharrerât vârid olmuş- dur. Bunlardan birini ber-vech-i zîr aynen dercediyoruz: Sebîlürreşad Mecmuası, XVIII, Sy. 458, sh. 193 İkdam Ceride-i Muteberesine! Evvelki günkü gazeteler, Paris’de Şerif Paşa ile Ermeni heyet-i murahhasası reisi Bogos Nobar Paşa arasında Kürdistan veErmenistan hakkın- da bir i’tilaf akd edildiğini yazarak, Kürd efkâr-ı umumiyesinden istizahatta bulunuyorlardı. Dörtbuçuk asırdan beri vahdet-i İslâmiyenin fedakar ve cesur hâdim ve taraftarları olarak ya- şamış ve dinî ananesinesadakati gaye-yi hayat bilmiş olan Kürdler; henüz beşyüzbine karib şühe- dasının kanı kurumadan, şişlere geçirilen yetimlerinin,gözleri oyulan ihtiyarlarının hatıralarını teessürlerle anarken; İslâmiyet’in zararına olarak, tarihî ve hayatî düşmanlarıylai’tilafı akdetmek suretiyle; salabet-i diniyeleri hilafında iftirak- cûyane âmâl takib edemezler. Binaenaleyh, Kürd vicdan-ı millisinin bu tarz tahassüsüne muğayir hareket eden zevatı da tanımazlar veyegane emelleri de; vahdet-i dinî ve millîlerini muhafaza olduğundan, keyfiyyatın izahına delalet buyurulmasınımuhterem gazetenizden istirham ediyoruz. [TABLE] [TR] [TD]Sadat-ıBerzenciye’denDava VekiliAhmet Arif [/TD] [TD]Hizan Sadat-ıKiramından İhtiyatBinbaşısıMuhammed Sıddık [/TD] [TD] Ulema-iEkrad’danSaid-iKürdî1 [/TD] [/TR] [/TABLE] Bu arada Şeyh Hazret Ziyaüddin’in de aralarında bulunduğu Şark Ulemâ ve Meşâyıhının Sebîlürreşad Mecmuasına gönderdikleri şu beyânât da çok önemlidir: Bu kısa bilgilerden sonra, Osmanlı Devleti’nin son döneminde çıkan ve Kürdler tarafın-dan yayınlanan gazete ve dergilere de dikkat çekelim. Sebîlürreşad Mecmû’a-ı İslâmiyesine; Mukaddes başşehrimiz İstanbul’un milletlerarası camiada sıkıntılar içinde olduğunun far- kındayız vevarlığımızı uğruna feda etmeye hazırız. İslâm’ın ruhu olan ve hem kudsî ve hem de örfî değerlerimizi taşıyan buvatan için başlarımızı gövdelerimizden ayırmaya kalkanlar muvaf- fak olmasın; Müslümanların kanı denizleriboyasın. Var oldukça İslâmî ve tarihî haklarımızdan ferağat etmeyeceğimizi arz ederiz. Kürdistan ŞeyhlerindenHazret Zıyâüddin Garzan Şeyhlerinden Şeyh Mahmud Ulemâdan Celal Ulemâdan Reşîd Garzan Ümerasından Şeyh Hasan Bahri Ümeradan Hacı Fettah Paşa-zâde Şah ve Şikunan Aşiret Reisi Resul Piregân Aşireti Reisi CemîlYabusi Aşireti Reisi İsmail 21 Cemâziyelâhir 1338/12 Mar 1910.1 Yurdun pek çok yerinde Kürd alim ve reisleri bu tarz fikirlerini açık bir şekilde ifadeediyorlardı. Van ileri gelenleri adına yayınlanan bildiri muhteva itibarıyla Bedîüzzaman’ındaha evvel yayınlanan mektubuna bir tasdik niteliğindeydi: Kürd Rüesâ-yı Mümtazesi Tarafından Gönderilmiştir: Kıymetli bir Vesika-iUhuvvet Bedhâhların Yüzleri Kızarsın Vilson Prensibi üzere bazı bedhâh yaygaracılar tarafından uyandırılmış olan Kürdistan dâiyyesinden henüz feragat edilmediğine dair pek geç vakit aldığımız malûmat bizi bu bâbdaki muhitimizefkârının kat’i ve muhtasar bir lisânla arzına ve bu saha üzerinde koşmakta olanla- rın çıkmaz yola sapmışolduklarını izaha sevk etti. Van Kürdleri bütün Vilâyât-ı Şarkiye efkârına tercüman olamaz. Şu kadar diyebilirizki Van Vilâyeti ahâlisi umûmiyyet üzere gerek Kürd ad- dedilsin ve gerekse Türk sayılsın bu iki millet KadisiyeMuharebesinden başlayan on üç asır- lık bir tarih, bir din, bir ırk, ve bir âdet ile birbirine bağlı ve gayr-ı kabilinfak, müşterek bir hayat-ı iktisâdiyeye mâliktir. Bu iştirak ve alâka ile müftehir ve memnûn olan KürdleriArnavut ve Araplara benzetmek ve Camia-yı Osmaniye’den birer suretle ayrılmakla millet ve hissiyât-ıictimâiyye ve inkişâfiyyelerini Düvel-i İ’tilâfiyye’nin zîr-i pây-ı ihtirâsatinâ esir veren sâir kâbâil-i İslâmiye’ninisrini ta’kib ecek kadar câhil ve budala Kürd’ü bu havalide aramak bir nev’-i ceha- lettir. Bu gibi vâhî mefkurelerin bazı nifakçı ve menfaat-peres siyasîlerin, Kürdlüğün istiklâl ya muhtariyetiyleuğraşacaklarına onların terakki ve inkişâfına masdar olacak yeni muvafık usul-i idareler tesisiyle iştigâl eylemişolsalar daha salim neticelere destres olurlar. Badema memleketin ahvâl-i ruhiye ve ictimâ’iyesine tamamiyle mutabık ve vakıfane bir idare tesis edeceği kat’i suret- te me’mûl bulunan Hükûmet-i Osmaniye’den daha adil bir hükü- met, Hilâfet-iİslâmiye’den daha kavî bir istinâdgâh ve Türklerden daha munis ve müşfik bir vatandaşa Küre-i Arzda tesadüf edilemeyece-ğine kanaat getiren Kürdler mukad- deratını, maksat uğrunda didinen kimselere ve Kürd Teâvün Kulübüne hukuk vekilliğibahşine cesaret ede- meyeceğini cihan siyâsetinin sem’-i ıttılâ’ına isâli en mühim vezaif-i milliyesinden sayar ve bu tarihtensonra bu esâs dâhilinde vekil-i mut- lakı olarak Ankara’da Müdâfaa-i Hukuk-ı Milliye Heyet-i Temsiliyesi ile İrâde-iMilliye Gazetesini veya naşir efkâr-ı olarak Dersaâdet’te Tasfir-i Efkâr Gazetesini tanır. Van’ın Mübkî Beylerinden Mu- tı’ullah Geradi Aşireti Reisi Lezkî Kürdî Aşireti Reisi Cafer Mamhorân Aşireti Reisi İsmail Eyun Aşireti Reisi Hüseyin Kareki Aşireti Reisi Derviş Oraz Aşireti Reisi Simo Dilân Aşireti Reisi Kulihan Dilan Aşireti Reisi Dursun Dilan Aşireti Reisi Hasan Cidaranlı Aşireti Reisi Yusuf Cidaran Aşireti Reisi Emin Kuoli Aşireti Reisi Kulihan Şemseki Aşireti Reisi Ömer Yörüklü Aşireti Reisi Ali Sülale-i Abbasiye’den İhsan Dir Aşireti Reisi Rustem Çölemelikler ve Ergiri aşairi namına Abdullah Şeyh HamidpaşazâdeAbdullah Kubanlı Ali Biremanlı Reis Hasan Nakuri Aşireti Reisi Sultan.1 Netice itibariyle 8 Haziran 1919 tarihinde Diyarbakır Vali Vekili Mustafa Bey, 9. OrduMüfettişi Mustafa Kemal Paşa’ya telgraf çeker. Telgrafında bazı gençlerden oluşan KürdCemiyeti’nin İngiliz koruyuculuğunda bir Kürdistan kurma düşüncelerini yanlarındabulunan Süleymaniye siyasî hâkimi (İngiliz subay) Mr. Noel ile birlikte propagandaetmeleri üzerine halk arasında tepkiler oluştuğunu, bu durumun cemiyetler kanununa aykırıbulun- duğunu ve cemiyetin kapatılarak haklarında yasal kovuşturma başlatıldığını yazar. 14 Nisan 1925’te Şeyh Said ve 47 arkadaşı içinde Seyyid Abdülkadir de tutuklandı,yargılandı ve asıldı. Prof. Dr. Ahmed Akgunduz Zitieren Link zu diesem Kommentar Auf anderen Seiten teilen Mehr Optionen zum Teilen...
Empfohlene Beiträge
Dein Kommentar
Du kannst jetzt schreiben und Dich später registrieren. Wenn Du ein Konto hast, melde Dich jetzt an, um unter Deinem Benutzernamen zu schreiben.