Webmaster Geschrieben 5. Januar 2016 Teilen Geschrieben 5. Januar 2016 [h=1]Bediüzzaman’ın şaşırtan özellikleri[/h]- Gurcan Sevgican http://blog.zaman.com.tr/wp-content/uploads/2015/12/bdz.jpg http://gravatar.com/avatar/3307b0a29ea9b726839fba2b10a7ce73?d=mystery&s=100&r=G - Gurcan Sevgican Bediüzzaman’da İnsan ve kadın hakları, Romanlara, Alevilere, Eşya ve Tabiat’a bakışı ve Hayvan hakları Hayvan hakları Bediüzzaman, bir caminin odasında kavurmaları yiyen sokak köpeğinin dövülmeye çalışılmasına ve arkasından hakaretvari konuşulmasına izin vermeyen birisidir.”Hayvanın gıybetini yapmayın ve helal edin” buyurarak aklı şuuru olmayan ve haramı helali bilmeyen, hatta insanların kendisini döveceğini bile bilmeyen aç kalmış bir hayvanın gıybetini ettirmez. Üstad, adeta gıybete hiçbir menfez bırakmayacak derecede takva sahibidir. Hapishane gibi dar ve sıkıntılı bir ortamda çamaşır iplerine konan sinekleri öldürtmez. Onların temizlikçi memurlar olduğunu söyler. Bugün hiçbir hayvan hakları savunucusunu sinekleri savunurken göremezsiniz. Üstad’ın eşya ile olan bağı hayvanlarla da aciptir. Topyekun Anadolu’ya savaşa hazırlanan Yunan kralı Aleksander’ı ısırarak öldüren ve tüm Yunan saldırı planlarını akamete uğratan Maymun için “Mücahid bir hayvan mersiyesi” kaleme alacak kadar müteşekkirdir. Maymun’a ”Ey maymun–i meymûn! Mü’minleri memnun, kâfirleri mahzun, Yunan’ı da mecnun eyledin” diye yazarak memnuniyetini dile getirir. Hatta ”Cennetle mübeşşer (müjdeli) olan hayvanların isrine (safına) gittin. Cennette saîdsin; çünkü gazi, hem şehidsin” diyecek kadar o maymunun yaptığı işin ehemmiyetini dile getirir. Ashab-ı Kehf’in köpeği ve Nemrud’u deli eden topal sivrisineğe bu zaviyeden bakmamız gerekmektedir. Eşya ve İnsan ilişkisi Said Nursi, kainat ve eşya ile enteresan uyum içinde olan natural bir insan. Fıtrî ve doğal hali ile tüm eşyaya bakışı çok farklı. Kendi eşyalarını tarif ederken bile bakın şu ifadeleri kullanır: ”24 seneden beri tıraşa hizmet eden bir ustura”, ”Çok zamandan beri bana hizmet eden bir çarşaf” (1). Kırılan bir çay kaşığının çöpe atıldığını duymasıyla üzüntüsü ve oradan çıkarttırıp tel ile onu bağlaması ve ona verdiği değer bunların hepsi bizlere kitaplar dolusu dersler vermektedir. Bediüzzaman’ın eşyaları O’nun mahremini bildiklerinden sanki O’nun ev halkı gibidirler. İnsan hakları Asrın çile ve ızdırap insanı Üstad, talebeleriyle bir yerden geçerken bir sarhoşa selam verir. Sarhoş hemen toparlanır ve selamını alır. İkinci gün tekrar selam verir. Sarhoş daha da ezilir ve selamını alır. Üçüncü kez ise selamın ardından yanına gider ve sarhoşa içkiyi bırakmasını ve namaza başlamasını ve kendisine dua edeceğini tavsiye eder. Sarhoş adam, kendisine değer atfeden ve selam veren kendisini önemseyen bu zattan çok etkilenir ve içkiyi bırakarak namaza başlar. Toplum içerisine karışır. Roman hakları Garibüzzaman ve kendisini anlayamadığımız merhamet timsali Said Nursi, kırlarda tefekkür için dolaştığı sırada Roman vatandaşların çadırları ile karşılaşır. Üstadın yanına gelerek dert yanarlar hallerinden. O da, her şeyde güzel gören güzel düşünen birisi olduğu için onlara: ”Sizler, dünyanın fani olduğunu anladığınız için ona bağlanıp kalmıyorsunuz. Bunun içindir ki diyar diyar dolaşıyorsunuz” diyerek hem onları teselli eder, hem de dünyanın faniliğini hatırlatıp tebliğde bulunur. Alevi hakları Bediüzzaman, Alevilere ehl-i beyt sevgisiyle dolu ve ehl-i kıble ve ehl-i tevhid olarak bakar ve kesinlikle başka güçlerce başka kılık ve kliklere çevrilmeye çalışılan Alevilik yorumlarına girmeden onları tevhid ve kıble ehli olarak İslam dairesinde ele alır. Hatta gelip kendisine “Münafık öldükten sonra namazı kılınmaz” ayetinin açıklaması bağlamında sorulan bir soruya, bu ayetin Alevilere teşmil edilemeyeceğini, Alevilerin ehl-i kıble olduklarını, yani İslam dairesi içinde yer aldıklarını yazar. (2) Bediüzzaman’da uzaklaştırma yoktur. Münekkidlik, tenkit hastalığı O’nda yoktur. O, Mevlana’nın herkes tarafından dilden düşürülmeyen ‘GEL GEL’ çağrısını hayatına hayat kılmış bir insandır. Zira Hz. Resullullah Aleyhisselam’ın sünneti bu çizgi üzerinedir. “Nur’un mesleğinde hubb-u Al-i Beyt esastır” diyerek Hz. Ali ve Al-i beyt düşmanlığı güden Vehhabiliğe karşı “Vehhabilik damarı nurun hakiki şakirtlerinde olmamak lazım geliyor” der. Bediüzzaman, Alevilerle ehl-i sünnet arasında köprüler kurmaya çok ehemmiyet vermiş. Onları kucaklamış dışlamamış. Kadın hakları Üstad, “Kadının en cazibedar, en tatlı güzelliği” olarak “kadınlığa mahsus bir letâfet ve nezaket içindeki hüsn-ü sîreti” yani iç güzelliğine işaret eder. Bir kadının “en kıymettar ve en şirin cemâli ise, ulvî, ciddî, samimî, nuranî şefkatidir” der. Onları mebzul bir meta (ucuz ve bol bir mal) gibi ele alınmasına şiddetle karşı çıkar. Onları hakettikleri ve Allah’ın onları yaratılışına uygun değerde ele alır. Onlar adına ahir zaman tehlikelerine karşı çok üzülür. Onları ve toplumu düşündüğünden uyarır. Ve Eskişehir’de bu uyarısı nedeniyle 11 ay hapis yatar ki aldığı ilk ve tek mahkumiyet kararıdır bu. Bediüzzaman Said-i Nursi hazretleri insan-ı kamil ve mü’min-i kamil olarak fıtrat dini olan islamiyeti çok iyi benimsemiş ve adetullah ve sünnet perspektifli çok iyi takip ederek asrımızın insanına rehber olmuştur. Ondan öğrenecek çok şeyimiz olduğu, deryadan bir damla nisbetindeki bu yazımızdan da anlaşılacaktır. (1)Emirdağ lahikası (2)Emirdağ lahikası @sgsevgican Zitieren Link zu diesem Kommentar Auf anderen Seiten teilen Mehr Optionen zum Teilen...
Empfohlene Beiträge
Dein Kommentar
Du kannst jetzt schreiben und Dich später registrieren. Wenn Du ein Konto hast, melde Dich jetzt an, um unter Deinem Benutzernamen zu schreiben.