(18.10.2023) Dünyayı bilerek ahirete tercih etmek

[Webmaster]

Dünyayı bilerek ahirete tercih etmek

Bediüzzaman Said Nursi, Kastamonu Lahikasında „Bu asrın bir hâssası şudur ki hayat-ı dünyeviyeyi, hayat-ı bâkiyeye bilerek tercih ettiriyor“ cümlesiyle, modern dünyanın insanı nasıl bir “hayat-ı dünyeviye” tutkusuna düşürdüğünden bahsediyor. Bu tutku, insanı o kadar kuşatmış durumdadır ki, en küçük bir dünyevi ihtiyaç bile, en büyük bir dini meseleyi bile gölgede bırakabilmektedir.

Bediüzzaman, bu tutkunun iki temel sebebini göstermektedir. Birincisi, modern dünyanın insan fıtratına aykırı bir hayat tarzı dayatmasıdır. Bu hayat tarzı, insanı hırs, zevk ve lüksün esiri haline getirmektedir. İkincisi ise, şeytanın ve onun yandaşların sürekli olarak insanları dünyevi hayata teşvik etmesidir.

Bu tehlikeli tutkuya karşı da Risale-i Nur’ları bir çare olarak gösterir. Risale-i Nur, insanı gerçek hayata, yani ebedi hayata yönlendiren bir rehberdir. Bu rehber sayesinde insan, dünyevi hayatın geçiciliğini kavrayabilir ve ona gereken önemi verebilir.

Bu dönemde toplum, geçici dünyevi yaşamı ebedi olana tercih eder bir hal almıştır. Öyle ki, bu tercih, kırık bir cam parçasını sonsuz değerdeki elmaslara tercih etmek gibidir. Bu, aslında insanoğlunun içsel özelliklerinin bir yansımasıdır. İnsanın hayat hırsı ve zevk peşinde koşma isteği, birçok etkenle yaralanıp, diğer duygusal yönlerini göz ardı etmesine yol açar.

Halbuki 17. Söz´de denildiği gibi, dünya “bütün şâşaasıyla, âhirete nisbeten bir zindan hükmündedir”. Yani ahiret ve dünya kıyaslanamayacak kadar farklılar. Sonsuz ahiret hayatı ile kıyaslandığında geçici dünya hayatının zerre kadar önemi kalmıyor. Hatta dünyada yaşanan sorunlar, problemler ve hastalıklar bile önemsizleşiyor.

 
Bugünün toplumunda, cazip gelen şaşaalı eğlencelere her kesimden insan kapılıp gider. Bu da onların gerçek görevlerini unutmalarına sebep olur. Zevk, israf, sefalet, sarhoşluk, cahillik insanı asil görevinden uzaklaştırır.

Bu çağın sorunlarından bir diğeri de, insanların malzeme hırsı ve kanaatsizlikleri sebebiyle hayatta neyin gerçekten değerli olduğunu görememeleridir. Ekonomik zorluklar ve yaşam şartlarının ağırlaşması, insanları manevi değerlerden uzaklaştırıyor. Bediüzzaman Said Nursi, modern dünyanın insanın dini duygularını körelttiğini ve onu dünyevi hayata hapsettiğini vurgulamaktadır. Bu çağın zorluklarına rağmen, her bir bireyin bu yolculukta birbirine destek olması gerekir. Bu tehlikeli durumdan kurtulmanın yolu ise, Risale-i Nur’un rehberliğinde gerçek hayata yönelmektir. Risale-i Nur, bu çağın karmaşasına karşı bir çözüm sunar.

Dr. Cemil Şahinöz