Webmaster Geschrieben 11. Juni 2010 Teilen Geschrieben 11. Juni 2010 (1)”Bu zaman, þahs-ý mânevî zamaný olduðu için, böyle büyük ve bâkî hakikatler, fâni ve âciz ve sukut edebilir þahsiyetlere bina edilmez. (Sikkeyi Tasdik-i Gaybiyye , Sayfa 11) Hattâ þöyle bir cemâatin Þahs-ý mânevîsi bir velî-i kâmil hükmüne geçebilir; inâyâta mazhar olur.(Mektubat , sayfa 361) Madem Risale-i Nur þakirtlerinin bir þahs-ý mânevîsi var; þüphesiz o þahs-ý mânevî bu zamanýn bir âlimidir. (Lemalar , Sayfa 171 ) Zaman cemaat zamanýdýr. Cemaatýn ruhu olan þahs-ý mânevî daha metindir (Mesneviyi Nuriye , Sayfa 87) Bu zaman cemaat zamanýdýr. Ehemmiyet ve kýymet, þahs-ý maneviye göre olur. Maddi ve ferdi ve fâni þahsýn mahiyeti nazara alýnmamalý. (Kastamonu Lahikasý , Dayfa 8 ) bütün fazileti Kur’ân’ýn tefsiri olan Risale-i Nur’a ve dolayýsýyla Nur þakirtlerinin þahs-ý mânevîsine verip kendini âdi bir hizmetkâr bilmesi… “(Þualar , Sayfa 326 ) (2) " Bir rivayette,Ýslâm Deccalý Horasan taraflarýndan zuhur edecek (Kenzü’l-Ummal, 11:261,301; Þerü’s-Sünne, Begavi, 7:326.) denmiþ. Bunun bir tevili þudur ki: Þarkýn en cesur ve kuvvetli ve kesretli kavmi ve Ýslâmiyetin en kahraman ordusu olan Türk milleti, o rivayet zamanýnda Horasan taraflarýnda bulunup daha Anadolu’yu vatan yapmadýðýndan, o zamandaki meskenini zikretmekle Süfyanî Deccal onlarýn içinde zuhur edeceðine iþaret eder. “ (Þualar , sayfa 515) “Rivayetlerde, vukuat-ý Süfyaniye ve hâdisât-ý istikbaliye Þam’ýn etrafýnda ve Arabistan’da tasvir edilmiþ. Allahu a’lem, bunun bir tevili þudur ki: Merkez-i hilâfet eski zamanda Irak’ta ve Þam’da ve Medine’de bulunduðundan, râvîler kendi içtihadlarýyla, daimî öyle kalacak gibi mânâ verip, merkez-i Hükûmet-i Ýslâmiye yakýnlarýnda tasvir etmiþler, Halep ve Þam demiþler. Hadisin mücmel haberlerini, kendi içtihadlarýyla tafsil etmiþler.” (Þualar , sayfa 505) (Not: Ýslam’ýn en son Hilafet merkezi Ýstanbul olmasý hasebi ile yine Türkiye’ye iþaret vardýr) (3) Süfyan denilen Ýslâm deccalýnýn varlýðý hakkýnda bir çok hadis vardýr. Bunlardan birisi için bk: (el-Hâkim, el-Müstedrek: 4:520.) “Ýslâmlarýn Deccalý ayrýdýr. Hattâ bir kýsým ehl-i tahkik, Ýmam-ý Ali’nin (r.a.) dediði gibi demiþler ki: Onlarýn Deccalý Süfyandýr, Ýslâmlar içinde çýkacak, aldatmakla iþ görecek. Kâfirlerin Büyük Deccalý ayrýdýr. “ (Þualar ,Sayfa 504) (4) “Hazret-i Mehdînin cemiyet-i nuraniyesi, Süfyan komitesinin tahribatçý rejim-i bid’akârânesini tamir edecek, Sünnet-i Seniyyeyi ihyâ edecek, yani Âlem-i Ýslâmiyette risalet-i Ahmediyeyi (a.s.m.) inkâr niyetiyle þeriat-ý Ahmediyeyi (a.s.m.) tahribe çalýþan Süfyan komitesi, Hazret-i Mehdî cemiyetinin mucizekâr mânevî kýlýcýyla öldürülecek ve daðýtýlacak.”(Mektubat , Sayfa 426) “…çok dehþetli tahribatýný tamire çalýþacaðý rivayetlerden anlaþýlýr.” (Þualar , sayfa 514) (5) “Hazret-i Ýsâ Aleyhisselâm, Ýsevîlik þahs-ý mânevîsini temsil ederek, dinsizliðin þahs-ý mânevîsini temsil eden Deccalý öldürür; yani, inkâr-ý ulûhiyet fikrini öldürecek.(Mektubat , Sayfa 12) “Hem Âlem-i insaniyette inkâr-ý ulûhiyet niyetiyle medeniyet ve mukaddesât-ý beþeriyeyi zîr ü zeber eden Deccal komitesini, Hazret-i Ýsâ Aleyhisselâmýn din-i hakikîsini Ýslâmiyetin hakikatiyle birleþtirmeye çalýþan hamiyetkâr ve fedakâr bir Ýsevî cemaati namý altýnda ve "Müslüman Ýsevîleri" ünvanýna lâyýk bir cemiyet, o Deccal komitesini, Hazret-i Ýsâ Aleyhisselâmýn riyaseti altýnda öldürecek ve daðýtacak, beþeri inkâr-ý ulûhiyetten kurtaracak.”(Mektubat , Sayfa 426) "Ýþte böyle bir sýrada, o cereyan pek kuvvetli göründüðü bir zamanda, Hazret-i Ýsâ Aleyhisselâmýn þahsiyet-i mâneviyesinden ibaret olan hakikî Ýsevîlik dini zuhur edecek, yani rahmet-i Ýlâhiyenin semâsýndan nüzul edecek, halihazýr Hýristiyanlýk dini o hakikate karþý tasaffi edecek, hurafattan ve tahrifattan sýyrýlacak, hakaik-i Ýslâmiye ile birleþecek, mânen Hýristiyanlýk bir nevi Ýslâmiyete inkýlâp edecektir. Ve Kur’ân’a iktida ederek, o Ýsevîlik þahs-ý mânevîsi tâbi ve Ýslâmiyet metbû makamýnda kalacak, din-i hak bu iltihak neticesinde azîm bir kuvvet bulacaktýr.” (Mektubat, Sayfa 12) “Hazret-i Ýsa Aleyhisselâmýn nüzulüyle o dinsiz meslek mahvolur, ölür.” (Þualar,Sayfa 501) (6) “Birisi: Nifak perdesi altýnda risalet-i Ahmediyeyi (a.s.m.) inkâr edecek, Süfyan namýnda müthiþ bir þahýs, ehl-i nifakýn baþýna geçecek, þeriat-ý Ýslâmiyenin tahribine çalýþacaktýr. Ona karþý, Âl-i Beyt-i Nebevînin silsile-i nuranîsine baðlanan ehl-i velâyet ve ehl-i kemâlin baþýna geçecek, Âl-i Beytten Muhammed Mehdî isminde bir zât-ý nuranî, o Süfyanýn þahs-ý mânevîsi olan cereyan-ý münafýkaneyi öldürüp daðýtacaktýr. Ýkinci cereyan ise: Tabiiyyun, maddiyyun felsefesinden tevellüt eden bir cereyan-ý nemrudâne, gittikçe âhirzamanda felsefe-i maddiye vasýtasýyla intiþar ederek kuvvet bulup, Ulûhiyeti inkâr edecek bir dereceye gelir.” (Mektubat,Sayfa 60) "(Deccal) O kadar kuvvetlidir ve devam eder; yalnýz Hazret-i Ýsa (a.s.) onu öldürebilir, baþka çare olamaz" (Þualar, Sayfa 501) (7) “Hattâ Deccal ve Süfyan gibi eþhâs-ý müthiþe, kendileri dahi kendilerini bilmiyorlar (Þualar ,sayfa 498) “Deccâl dahi çýktýðý zaman çoklarý, hattâ kendisi de bidâyeten deccâl olduðunu bilmez.” (Sözler , sayfa 310) (8)” Hazret-i Ýsâ Aleyhisselâm geldiði vakit, herkes onun hakikî Ýsâ olduðunu bilmek lâzým deðildir. Onun mukarreb ve havassý, nur-u imanla onu tanýr. Yoksa, bedâhet derecesinde herkes onu tanýmayacaktýr.” (Mektubat , sayfa 61) (9) “Rivayetlerde Hazret-i Ýsa Aleyhisselama "Mesih" namý verildiði gibi her iki deccala dahi "Mesih" namý verilmiþ ve bütün rivayetlerde denilmiþ. Bunun hikmeti ve te’vili nedir? Elcevap: Allahu a’lem, bunun hikmeti þudur ki: Nasýl ki emr-i Ýlâhî ile Ýsa Aleyhisselâm, þeriat-ý Mûseviyede bir kýsým aðýr tekâlifi kaldýrýp þarap gibi bazý müþtehiyâtý helâl etmiþ; aynen öyle de, büyük Deccal, þeytanýn iðvâsý ve hükmüyle þeriat-ý Ýseviyenin ahkâmýný kaldýrýp Hýristiyanlarýn hayat-ý içtimaiyelerini idare eden rabýtalarý bozarak anarþistliðe ve Ye’cüc ve Me’cüc’e zemin hazýr eder. Ve Ýslâm Deccalý olan "Süfyan" dahi, þeriat-ý Muhammediyenin (a.s.m.) ebedî bir kýsým ahkâmýný nefis ve þeytanýn desiseleriyle kaldýrmaya çalýþarak, hayat-ý beþeriyenin maddî ve mânevî rabýtalarýný bozarak, serkeþ ve sarhoþ ve sersem nefisleri baþýboþ býrakarak hürmet ve merhamet gibi nuranî zincirleri çözer, hevesat-ý müteaffine bataklýðýnda birbirine saldýrmak için cebrî bir serbestiyet ve ayn-ý istibdat bir hürriyet vermek ile dehþetli bir anarþistliðe meydan açar ki, o vakit o insanlar gayet þiddetli bir istibdattan baþka zapt altýna alýnamaz.” (Þualar , sayfa 512) (10) “Ümmetin beklediði, âhirzamanda gelecek zâtýn üç vazifesinden en mühimi ve en büyüðü ve en kýymettarý olan iman-ý tahkikîyi neþir ve ehl-i imaný dalâletten kurtarmak…… O zatýn ikinci vazifesi, þeriatý icra ve tatbik etmektedir………O zatýn üçüncü vazifesi, hilâfet-i Ýslâmiyeyi ittihad-ý Ýslâma bina ederek, Ýsevî ruhanîleriyle ittifak edip din-i Ýslâma hizmet etmektir.” (Sikkeyi Tasdik-i Gaybiyye , Sayfa 11) (11) “Dinsizlik cereyanýna karþý ayrý ayrý iken maðlûp olan Ýsevîlik ve Ýslâmiyet, ittihad neticesinde dinsizlik cereyanýna galebe edip daðýtacak istidadýnda iken, âlem-i semâvatta cism-i beþerîsiyle bulunan þahs-ý Ýsâ Aleyhisselâm, o din-i hak cereyanýnýn baþýna geçeceðini, bir Muhbir-i Sadýk, bir Kadîr-i Külli Þeyin vaadine istinad ederek haber vermiþtir.” (Mektubat , Sayfa 60) “Hazret-i Ýsa Aleyhisselâm gelir, Hazret-i Mehdîye namazda iktida eder, tâbi olur" 1 diye rivayeti, bu ittifaka ve hakikat-i Kur’âniyenin metbuiyetine ve hâkimiyetine iþaret eder”.(Þualar , Sayfa 507) (12)” Ýsa Aleyhisselâmý nur-u iman ile tanýyan ve tâbi olan cemaat-i ruhâniye-i mücahidînin…(Þualar sayfa 508) Büyük Deccalýn komitesini ve bir kýsým icraatýný gösterdiler. (Þualar , sayfa 507) Hazret-i Mehdî’nin cemiyet-i nuraniyesi, Süfyan komitesinin tahribatçý rejim-i bid’akaranesini tamir edecek. (Mektubat , Sayfa 426) bundan bir asýr sonra zulümatý daðýtacak zatlar ise, Hazret-i Mehdînin þakirtleri olabilir.” (Þualar ,sayfa 620) (13)”büyük dairenin câzibedarlýðý cihetiyle küçük dairedeki lüzumlu ve ehemmiyetli hizmeti býraktýrýp lüzumsuz, mâlâyani ve âfâkî iþlerle meþgul eder. Sermaye-i hayatýný boþ yerde imha eder. O kýymettar ömrünü kýymetsiz þeylerde öldürür” (Þualar,Sayfa 184) “onlar hakikî vazifelerini yapýyorlar; mâlâyani þeylerle iþtigal etmediklerinden ve kaza ve kaderin vazifelerine karýþmadýklarýndan ve enâniyetten gelen hodfuruþluk ve tenkit ve telâþ etmediklerinden.. “( Þualar,Sayfa 282) “ Þapka ve ezan meseleleri ve Deccal ve Süfyan ünvanlarý, Risale-i Nur þakirtleri yabanîlere karþý lüzumsuz medâr-ý bahis ve münazaa edilmemek lazýmdýr ve ihtiyat etmek elzemdir ve itidal-i demmi muhafaza etmek vaciptir.” (Kastamonu lahikasý , sayfa 192) Zitieren Link zu diesem Kommentar Auf anderen Seiten teilen Mehr Optionen zum Teilen...
Empfohlene Beiträge
Dein Kommentar
Du kannst jetzt schreiben und Dich später registrieren. Wenn Du ein Konto hast, melde Dich jetzt an, um unter Deinem Benutzernamen zu schreiben.