Gast Geschrieben 11. Juni 2009 Teilen Geschrieben 11. Juni 2009 Osmanlý padiþahlarý tüm icraatlarýný þeyhülislâmýn fetvasýna dayandýrmak zorundaydýlar… Bu hükümden biraz olsun ayrýlan padiþahlar karþýlarýnda þeyhülislamý buluyor, þiddetli tepki görüyorlardý. Meselâ Yavuz Padiþah, düzeni bozan Hýristiyanlarýn zorla Müslüman yapýlmasýný emredince, Þeyhülislâm Zembilli Ali Cemali Efendi þiddetle buna karþý çýkmýþ, böyle bir yetkisi olmadýðýný, ýsrar etmesi halinde ise tahttan indirilmesi için “fetva” vereceðini Yavuz Padiþah’a söylemiþti. Yavuz Padiþah ancak bu ciddi tehdit karþýsýnda verdiði karardan dönmüþ, iþ tatlýya baðlanmýþtý. O kadar ki, Kanuni Süleyman, her icraatýný Þeyh’in fetvasýna uygun yaptýðýný göstermek için fetva dolu sandýðýn mezarýna konmasýný istemiþ, Ýslâm inancýnda buna yer olmadýðýný söyleyerek merak içinde sandýðý açtýran Þeyhülislâm kendi fetvalarýný görünce, baþýný ellerinin arasýna alýp þöyle mýrýldanmýþtý: “Sen kendini kurtardýn Süleyman, ya biz kendimizi nasýl kurtaracaðýz!” Böyle bir dünyada, dinin hükmüne aykýrý icraat yapmanýn imkânsýzlýðý ortadadýr. Demek oluyor ki, padiþahlarýn hacca gitmemesi, altý yüz yýl Osmanlý’yý Ýslâm çizgisinde tutmak için kýlý kýrýk yaran Ýslâm âlimlerinin fetvasýyla gerçekleþmiþtir. Peki ama neden böyle bir fetva verdiler? Bu soruya çeþitli yayýn organlarýnda defalarca cevap verdiðimi hatýrlýyorum. Fakat Hazret-i Mevlâna’nýn buyurduðu gibi, “Okumayana hiçbir kitap yazýlmamýþtýr.” Üç temel sebep Biliyorum, bu yazý da bazýlarý tarafýndan okunmayacak, bu yüzden ayný sual zaman zaman yine gündemime girecektir. Ne yapalým, bu da yazarýn kaderi iþte! Þimdi gelelim Osmanlý padiþahlarýnýn hacca neden gitmedikleri þeklindeki sualin cevabýna… 1. Ýletiþim ve ulaþým imkânlarýnýn son derece sýnýrlý olduðu bir savaþlar ve isyanlar çaðýnda padiþahlarýn uzun süreli olarak baþkentten ayrýlmalarý, devletin varlýðýný tehlikeye düþürebilirdi. 2. Padiþahlarýn uzak bir yere gitmesi, kuþkusuz herhangi birinin gitmesiyle ayný olamazdý. Uzun yol boyunca uðrayabilecekleri saldýrýlarý püskürtmek için büyük bir orduyla hareket etmeleri gerekirdi… Ayrýca da hanýmlarýný, hizmetkârlarýný, aþçýlarýný, muhafýzlarýný, vezirlerini ve danýþmanlarýný beraberlerinde götürmek zorundaydýlar… Dahasý, gelip geçtikleri her beldenin önderleri, devlet geleneðinin bir icabý olarak, padiþahý merasimle karþýlayýp merasimle uðurlayacaklardý... Bütün bunlar için büyük masraflara katlanmak lâzýmdý. Gerçi devlet zengindi, ancak, padiþah da olsalar, kiþisel ibadetlerinin faturasýný devlete yükleyemezlerdi. Bu öncelikle hukuka, sonra da millete haksýzlýk olurdu. Kendi keselerinden karþýlamalarý ise mümkün deðildi: Çünkü hiçbir padiþahýn büyük bir orduyu Ýstanbul’dan Hicaz’a götürüp getirecek parasý yoktu. 3. Bütün bunlarý ve benzer mahzurlarý dikkate alan Osmanlý ulemasý, (ki aralarýnda Molla Gürani, Ak Þemsüddin, Molla Zeyrek, Molla Fenari, Ebussuud Efendi, Zembilli Ali Cemali Efendi, Molla Ýbn-i Kemal gibi, din ve hukuk bilgisi tartýþýlamaz âlimler de var) padiþahlarýn hacca gitmesine izin vermedi. Dolayýsýyla padiþahlar da hacca gitmediler. (Gitmeye kalkýþtýðý için çýkan kargaþa yüzünden, Sultan Genç Osman’ýn kellesi gitti) “Fitne katilden eþeddir” hükmünce, fitne çýkmamasý baðlamýnda, bir farzý terk etmek zorunda kaldýlar. Zitieren Link zu diesem Kommentar Auf anderen Seiten teilen Mehr Optionen zum Teilen...
Empfohlene Beiträge
Dein Kommentar
Du kannst jetzt schreiben und Dich später registrieren. Wenn Du ein Konto hast, melde Dich jetzt an, um unter Deinem Benutzernamen zu schreiben.