Zum Inhalt springen
Qries Qries Qries Qries Qries Qries

Empfohlene Beiträge

  • 5 Monate später...

Selam kardesler,abiler, güzel bir konu ama isin mahiyetini pek anliyamadim? Yani benim bildigim ve cogu zaman sahit oldugum sey, Risale-i Nur'un bizzat entellektüel kesimde cok yaygin olmasidir. Evet cogu zaman kaynak olarak ismi verilmiyor olabilir ama mesela islami kitaplara bakarsak, en doyurucu ve besleyici kitaplar Nurlari taniyan abilerden, ablalardan yaziliyor. Yada Ilahiyata bakarsak, evet, ders programinda ele alinmiyor ama bilincli ilahiyat profesörleri taniyip ya ehil,arkadas,kardes veya talebe olabiliyorlar? Aklima Izmir Ilahiyat fakültesinden Hüseyin Yasar geliyor mesela, belki kitaplarindan tanirsiniz.

Ve özellikle Türkiyede "Nurcular" diye adlandirilan grup (maalesef bu tanitimda biraz "kendi aralarinda, birseyler yapan" grup gibi kullaniliyor,yani bir "daraltma" söz konusu) "cagdas,modern ve yinede Islamiyete bagli olanlar" olarak bilinir cogu kesimlerde.

Veyahut Dost TV. Abilerin cogu, yada tamami diyebilirim, entellektüeldir

veya Üniversite mezunu,talebesi yada Doktor, Psikolog vs...

Bu durum Türkyede böyle..

 

Ama maalesef saydiginiz "problemler" daha cok Almanyada mevcut gibi.

Link zu diesem Kommentar
Auf anderen Seiten teilen

Sanada Selamlar

Nasil bir sey mesela? Birde hangi abilerden bahs ediyorsun, secim bol?

Bazilari herhalde senin kastettigin tarzdalar, digerlerine ise..eski yada biraz gecmis zamane entellektüelleri diyebiliriz, yani kavram ayni ama anlayis nesile göre biraz degisiyor bence. (Mesela Yunus Emre, Harun Resid,Lokman Hekim vs gibi saheser insanlar "bizim zamane entellektüellerini" on basarlar :-) )

 

Konu hem iman ve hemde dünya bilgileri karisiminin nadir yada eksik olmasi mi?

Link zu diesem Kommentar
Auf anderen Seiten teilen

Entellektüel demek akademik düzeyde farkli alanlarda bilgi birikimine sahip olmak demektir. Mesela bir sungur abi fedakarlik, siddikiyet, samimiyet, ihlas, tevazu, gayret gibi konularda zirvedir. Ancak Risalei Nur haricinde akademik seviyede o derece bilgisi olmayabilir. Yunus Emre Harun Resid gibi insanlar kalb ve gönül insanlaridir. Alimden ziyade Velayet sahibi zatlardir. Ama Kelam ilminin önde gelen Taftazani gibi zatlar veya Imami Gazali gibi zatlar caglarina göre ayni zamanda entellektüel insanlardir. Mesela Ali Bulac bu devirde bir entellektüeldir. Felsefeyi bilir, hukugu bilir, siyaseti bilir, ekonomiyi bilir, ayni zamanda islam tarihini ve akaidinide bilir..

 

Link zu diesem Kommentar
Auf anderen Seiten teilen

Evet, Ahmet Akgündüz abi de aklima geliyor.

@Adem

Sagolasin o zaman tahmin ettigim seyden bahsediyordunuz. Yani imani ve "dünyevi" ilminin paralel iki raydan yürütülmesi, yani genel kültür genelde eksik oluyor bizim insanimizda. Gerci her meselenin uzmani olamaz insan, ama iste "genel kültür cercevesine" giren bilgileri bilmek isin söz konusu.

 

"Bu cesit insanlarin" arasinda Risale-i Nurun nicin fazla yaygin olmamasi, yukarida bahs ettiginiz eksikliklerden olabilir. En önemlisi ise, "böyle insanlara" muhatap olabilmek icin kendinde bir nevi o veya benzer seviyede ve bilincde olman gerek. Ve bu tip insanlar bizim camiada gercekden biraz nadirler, ama hic yok da denilemez.

Birde benim sahit odugum en büyük engel: bazilarinin kendi köselerine cekilip sosyal hayata bulasmama cabasi! Yani birde biraz baska görüsde olan insani "bos islerle ugrasmakla" itham ediyorlar? Belki sizde tanirsiniz su okumamak,üniversiteye gitmemek, "onlara alet olmamak" meselelerini.. :rolleyes:

Link zu diesem Kommentar
Auf anderen Seiten teilen

Webmaster bu objektiv ve samimi analizinden ötürü seni tebrik ediyorum. Onun haricinde dedigin gibi Metin Karabasoglu (zaten kendisi bu entellektüel yokluga takmis durumda :-) ), Bünyamin Duran, Ahmet Akgündüz, Ali Bulac, Ali Ünal sayilabilir.

 

Benim icin Abilerin yeri ayri. Onlar yürüyen Tarih, ahirzaman havarileri. Onlar farkli. Onlar belki felsefe falan bilmez ama onlardaki basiret kimsede yok.

Link zu diesem Kommentar
Auf anderen Seiten teilen

@Nur Efsan

 

Yani imani ve "dünyevi" ilminin paralel iki raydan yürütülmesi, yani genel kültür genelde eksik oluyor bizim insanimizda.

 

Cok güzel tarif ettin. Aynen katiliyorum.

 

Yani birde biraz baska görüsde olan insani "bos islerle ugrasmakla" itham ediyorlar?

 

Biliriz ;)

 

 

@Adem

 

Webmaster bu objektiv ve samimi analizinden ötürü seni tebrik ediyorum.

 

Estagfirullah. Bu düsüncelerimi üniversite tezimdede yazdim.

Link zu diesem Kommentar
Auf anderen Seiten teilen

  • 14 Jahre später...

[h=1]İlahiyat hocaları ve Nurculuk hareketi[/h]A+A-

 

Son zamanlarda, Bediüzzaman’a ve Nur talebelerine karşı madunluk hissi taşıyan bazı ilahiyatçılar, televizyon ekranlarına çıkıp, “F. Gülen Nur talebesidir; onu bu camiadan soyutlayamazsınız”, “F. Gulen’in yetiştiği bataklık Said Nursi’nin açtığı Nurculuk bataklığıdır. Önce onu kurutmalısınız” yollu açıklamalar yapıyorlar.

Öncelikle F. Gülen’in Bediüzzaman’la hiçbir alakasının bulunmadığını, F. Gülen sadece zemin bulmak için Bediüzzaman’ı kullandığını söylememiz lazımdır. Bu konuya tekrar döneceğiz. Fakat bu insafsız hocalara göre Bediüzzaman’ın açtığı yol bir bataklıktır. Nur talebeleri de bu bataklıkta türeyen ve öldürülmeleri gereken sivrisineklerdir. Öyle mi? Bu nasıl bir hayasızlıktır Allah aşkına? Bu ne biçim vicdansızlıktır?

Oysa eserleri 45 dile çevrilmiş bulunan Bediüzzaman sadece ve sadece Kur’an’dan ders almış ve sırat-ı müstakimde yol almış bir İslam âlimidir. Bu konuda İslam dünyasındaki alimler arasında bir konsensüs de hasıl olmuştur. Fakat, eserlerini okuyarak tenkit etme cesaretinde bulanamayan bu zevat, bir taşla iki kuşu vurmak ister gibi, F. Gülen üzerinden Bediüzzaman’ı ve Nurculuk hareketini tenkit ve tahkir etmek istiyorlar.

Şunu hemen belirtmeliyim ki, televizyonlarda konuşan İlahiyat hocalarının ekserisi nurculuk hareketinden ve Risale-i Nur’dan haberdar değillerdir. Başka bir deyimle, nurculuk ilahiyatçılar tarafından bilinen bir hareket değildir. İlahiyat hocaları Risale-i Nurları okumamışlar ki, nurculuğun ne olduğunu bilsinler. Bu itibarla yaptıkları tenkitler sadece bir-iki açıdandır ve tamamen sathidir. Peki, acaba neden ilahiyat hocaları genellikle Risale-i Nurları ve nurculuk hareketini sadece yüzeysel tanıyorlar?

Bu sorunun cevabını Bediüzzaman’ın mektuplarından da anlıyoruz. Bediüzzaman bir gün Risale-i Nurları tashih ederken, hastalık ve yalnızlık sebebiyle kardeşi Abdülmecit ve onun gibi hem hatları hem de Arapçaları güzel olan hocalara, “Ey İnsafsızlar! Benim hattım güzel değildir. Sizin Arapçanız ve hattınız güzel olduğu halde neden bana yardım etmiyorsunuz?” diye hiddetlendiğini söyler. Sonra üç sebepten dolayı hiddetinden vazgeçer. Birisi havf damarıdır. Çünkü Bediüzzaman’la temasa geçenler gözaltına alınıp soruşturuyorlardı. Diğeri derd-i maişettir. Bediüzzaman’ın yanına gelenler hapse atılırlar diye çoluk-çocuklarının rızkından endişe ediyorlardı. Üçüncü sebebi de de söylemek istemediğini ifade ediyor. Bu üçüncü sebebin de “İlmî enaniyet” olduğunu, başka mektuplarından anlıyoruz. Bediüzzaman birçok yerde hocalarda bir nevi ilmî enaniyet bulunduğunu ifade eder.

Şimdi Hasan Onat ve Hayri Kırbaşoğlu gibi zatlar, hayatlarında Risale-i Nurlardan bir tek kitap bile okumadıkları halde kalkıp televizyonlarda Bediüzzaman ve Nurculuk hakkında ahkâm kesiyorlar. Oysa Risale-i Nurlarda, her iki hocanın sahasıyla ilgili çok miktarda malzeme vardır. Siz “Risale-i Nurlar” diye bir külliyatın varlığından haberdar olduğunuz halde bunu kütüphanenize almayacaksınız, hatta incelemek için kitap yerine bile koymayacaksınız, sonra F. Gülen diye birisi çıkacak, taban bulmak için Risale-i Nur’u ve Bediüzzaman’ı kullanacak, sizler de buna uzun yıllar seyirci kalacaksınız. Fakat güçlenip palazlandığı zaman ona biat edeceksiniz, daha sonra terörizme bulaşıp sahtekârlıkları ortaya çıkınca da, onun üzerinden Bediüzzaman’a vuracaksınız… Bu nasıl hocalık? Bu ne biçin bilimsel anlayış? Bu nasıl insaf?

Eğer “Hayır biz kimseye biat etmedik” diyecekseniz, neden üç sene önce F. Gülen hakkında konuşmuyordunuz? Hatta 17-25 Aralıktan sonra neden onun sahtekâr ve din üzerinden şarlatanlık yaptığını söylemediniz? Onun hakkında konuşamazdınız, çünkü F. Gülen güçlüydü ve bir şekilde sizleri de kuşatmıştı. Ama bugün, devlet onun terörist olduğunu kabul etmiş; siz de cesaretlenip onun aleyhinde konuşabiliyorsunuz. Fakat onu vesile yaparak, hiçbir zaman hakkında konuşmadığınız Bediüzzaman’a ve Risale-i Nur’a dil uzatıyorsunuz.

Hayri Kırbaşoğlu bir TV programında, “Gülen’in Bediüzzaman'la ilgisi yoktur” diyenlere sert çıkıyor ve: "F. Gulen’i Bediüzzaman’dan koparmak istiyorlar ama Bediüzzaman'ı anlamadan F. Gülen'i anlayamazsınız. Türkiye'de yeni hareketlerin hepsi mesihcidir, mehdicidir. Buna İhvanı Müslimin de dâhildir" diyor.

Ey Kırbaşoğlu! Sen hadis hocasısın. Senden ve senin gibi birkaç hocadan başka hiçbir Müslüman, Müslim gibi sahih bir hadiste yer alan Hz. İsa’nın nüzulü ve Mehdinin gelmesi ile ilgili hadisleri inkâr etmez. Buna İhvan-ı Müslimîn de dâhildir. Müslümanlar 1300 yıldır bu hadisleri tevil etmeye ve bir şekilde anlamaya çalışıyorlar. Hadisleri su-i İstimal edenler olmuştur diye hadisleri inkâr mı edeceksiniz? İnkâr etmek kolaydır ve sizler her zaman kolay olan yolu tercih ediyorsunuz.

Sizler pekala F. Gülen’in Bediüzzaman’la bir ilgisinin bulunmadığını çok iyi biliyorsunuz. Siz 30 yıldır Ankara İlahiyatta Hocasınız ve F. Gülen’i izliyorsunuz. F. Gülen, “Başörtüsü teferruattır” dedi; Bediüzzaman ise Tesettür Risalesi yüzünden 9 ay Denizli hapsinde yattı. Bunun neden söylemiyorsunuz?

F.Gülen, “Cebrail bir parti kursa onun da partisine girmem” diyerek imkânsız bir benzetme yaptığı halde, 1999 seçimlerinde müritlerinden, DSP’ye oy vermelerini istedi. Bediüzzaman ise, ezanı Türkçe’den Arapça’ya çevirdiği, İmam-hatipleri ve Kur’an Kurslarını serbest bıraktığı için Adnan Menderes’e “İslam Kahramanı” diyordu, oyunu da açıkça ona veriyordu.

Bediüzzaman asla ikiyüzlülük yapmadı. En zalim ve en muannid idarecilere karşı: “Kur’an’ın bir tek hakikatına bin ruhum olsa feda etmeye hazırım” diyordu ve dediği gibi davranıyordu. Bediüzzaman’ın hiç mi anlatılacak, örnek alınacak bir fazileti yoktur? Siz neden tedlis yaparak onun hiçbir faziletinden söz etmiyorsunuz?

F.Gülen’in yanında yıllarca talebelik yapan öğrencileri, onun sırlarını ve sahtekârlıklarını ifşa ettiler. Buna göre Gülen’in görüşlerinde, İslam’a ve Ehl-i Sünnet itikadına aykırı şeyler vardır. Acaba bugüne kadar Bediüzzaman’ın aleyhinde konuşan bir tek talebesi görülmüş müdür? Onun Kur’an’a ve Ehl-i Sünnete aykırı bir görüşünü tesbit eden bir İslam alimi ortaya çıkmış mıdır? Varsa, sizler onun İslam’a aykırı görülerini neden söylemiyorsunuz?

Şimdi bütün bu hakikatlere rağmen, düne kadar korkudan tenkit edemediğiniz, fakat perde yırtılınca tenkit etmek için cesaretlendiğiniz F. Gülen üzerinden Bediüzzaman’ı insafsızca tenkit ediyorsunuz. Elbette ki, Bediüzzaman’ı da tenkit edebilirsiniz; fakat onu tenkit etmeden önce bir tek risalesini bile alıp okudunuz mu? Kaldı ki, daha önce ya Nur talebelerinden veya devletten korkarak hiç ağzınıza almadığınız ve tenkit etmediğiniz Bediüzzaman’ı, şimdi tenkit etmek ucuz kahramanlık değil midir?

 

 

Kaynak: Risale Haber, 22.08.2016 İlahiyat hocaları ve Nurculuk hareketi - Musa Kazım YILMAZ

Link zu diesem Kommentar
Auf anderen Seiten teilen

Kemal BENEK

 

E-posta: kemalbenek@gmail.com

 

Yazarın Tüm Yazıları >

 

11:0422 Ağustos 2016

 

İlahiyatçılara Risale-i Nur ve Said Nursi teklifi

 

A+A-

 

TERÖR ÜMİDİMİZİ ASLA KIRAMAYACAK

*

Türkiye artarak devam eden bir terör belasıyla muhatap oluyor. 15 Temmuz darbe girişimi FETÖ eliyle yapılan terörün zirve noktasıydı. Şükürler olsun Türkiye olarak cesaret ve imanla bunu püskürttük.

*

Darbe girişimi hedefine varmayınca eski taktikler devreye sokuldu. Diyarbakır, Elazığ, Van, Bitlis ve Gaziantep’te saldırılar gerçekleşti.

*

PKK, IŞİD, FETÖ görünen örgütler. Bunların arkasında ise zındıka komiteleri, ifsad şebekeleri var. Hiçbir insani ve vicdani ölçüleri yok. Kendi sınırları dışındaki dünyayı ateşe vermekten habis bir zevk alıyorlar.

*

Gaziantep’te çoğu çocuk 51 insanımız katledildi. Onlar için çocuklar ölmüş hiç önemi yok. Bunu yapanlar Irak’ta milyonlarca insanı öldürüp, yetim, öksüz, dul ve sakat bırakmadı mı? Fakir ülkeleri sömürerek milyonlarca insanı aç ve perişan hale getirmedi mi?

*

Komite ve şebekelerin en büyük amaçlarından biri insanların ümitlerini kırarak ruhen onları teslim almaktır. Terör bunun bir aracı. Ama onlara teslim olmayacağız. Kur’an-ı Kerim’de “Allah’tan ümidinizi kesmeyin” emrediliyor. Ümidimizi asla kaybetmeyeceğiz.*

 

BARDAKOĞLU, KIRBAŞOĞLU VE ONAT’A ELEŞTİRİN ÇAĞRISI

*

FETÖ’nün 15 Temmuz darbe girişimi sonrası yeni bir rüzgar estirilmeye çalışılıyor. FETÖ üzerinden cemaatler, tarikatler toptan bir kötüleme propagandası ile karşı karşıya. Özellikle Bediüzzaman Said Nursi ve Nur talebeleri töhmet altında bırakılmaya çalışılıyor.

*

Sistematik bir karalama kampanyası ile karşı karşıyayız. Kampanyanın öncüleri ise bir takım ilahiyatçılar. Bunlar güya FETÖ’nün mahiyetini anlatıyor ancak hedef Bediüzzaman ve Risale-i Nur hareketi.

*

İlk işaret fişeği Diyanet İşleri eski Başkanı Ali Bardakoğlu’ndan geldi. Bardakoğlu, Said Nursi’nin “Bana yazdırıldı” ifadesini gündeme getirdi.

*

Ardından Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyeleri Prof Dr. Hayri Kırbaşoğlu ve Prof. Dr. Hasan Onat televizyonlarda aynı ifade üzerinden Said Nursi’yi hedef aldı.

*

Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri, “bana yazdırıldı” derken "her fiilin gerçek sahibi Cenab-ı Hak'tır, her güzellik O'nun lütfudur, O'nun izni ve iradesi ile olur" manasına işaret ediyor. Ve bu söz milyonlarca Risale-i Nur okuyucusu için aynı şeyi çağrıştırıyor. Halkın arasında bile "Seni bana Allah gönderdi" gibi ifadeler kullanılıyor.* Ama koca koca isimler bunu “vahiy aldım” olarak anlıyor. Ya da anlamak istiyor. Ve kamuoyuna böyle çirkin bir çarpıtma ile anlatıyor.

*

Bu ülkede 7 yıl Diyanet İşleri Başkanlığı yapmış bir ismin ve yıllardır din uzmanı yetiştiren diğer hocaların takıldığı noktaya bakar mısınız?

*

Bediüzzaman Hazretleri hayatı boyunca Allah’a imanı, Kur’an’ın hakikatini, Peygamber Efendimizi (asm), haşir inancını, Allah’a neden ibadet edilmesi gerektiğini anlattı. İnsanların ebedi dünyasını kurtarmak için çalıştı. Risale-i Nur baştan sona bu esasları ihtiva ediyor.

*

Adı geçen ilahiyatçılar aslında işin kolayına kaçıyorlar. Bu hocalar bir gün olsun Kur’an’ın 40 yönden mucize olduğunu anlatan 25. Söz hakkında konuştu mu? Peygamber Efendimizi (asm) anlatan 19. Mektup hakkında iki kelam etti mi? Yeniden diriliş ve haşir inancını “iki kere 2 dört eder derecesinde bir kesinlikle” anlatan 10. Söz hakkında değerlendirmede bulundular mı? Çoğu kişinin anlamakta zorlandığı Mi’raç mucizesinin nasıl anlaşılacağını açıklayan 31. Söz’ü okudular mı? Cenab-ı Hakka*neden ibadet edilmesi gerektiğini en yalın bir şekilde anlatan eserleri okudular mı? Siz duydunuz mu? Ben hiç duymadım.

 

Prof. titri olan hocaların*sıradan bir insanın yapabileceği bir suçlamayı bırakıp Said Nursi’nin yukarıda adı geçen eserlerini –sırf tenkit nazarıyla bile olsa- akademik tahlil ve eleştirilerde bulunmalarıdır.*

 

Sayın Bardakoğlu, Sayın Kırbaşoğlu, Sayın Onat çağrım sizedir. Buyurun Risale-i Nur’daki bu konuları ele alın. Neresi eksik, neresi fazla eleştirilerinizi sıralayın. İnsanların ahiretlerini kurtarmaya, imanlarını kuvvetlendirmeye dönük fikri tartışmalara girin. Bu konularda uzman Risale-i Nur talebeleriyle canlı yayınlarda müzakerelerde bulunun. Veya yazılar kaleme alın. Bekliyoruz!

 

Kaynak: İlahiyatçılara Risale-i Nur ve Said Nursi teklifi - Kemal BENEK

Link zu diesem Kommentar
Auf anderen Seiten teilen

Dein Kommentar

Du kannst jetzt schreiben und Dich später registrieren. Wenn Du ein Konto hast, melde Dich jetzt an, um unter Deinem Benutzernamen zu schreiben.

Gast
Auf dieses Thema antworten...

×   Du hast formatierten Text eingefügt.   Formatierung jetzt entfernen

  Nur 75 Emojis sind erlaubt.

×   Dein Link wurde automatisch eingebettet.   Einbetten rückgängig machen und als Link darstellen

×   Dein vorheriger Inhalt wurde wiederhergestellt.   Editor leeren

×   Du kannst Bilder nicht direkt einfügen. Lade Bilder hoch oder lade sie von einer URL.

×
×
  • Neu erstellen...