Adem Geschrieben 16. September 2003 Teilen Geschrieben 16. September 2003 Aslinda kibir ile vakarin farkini soracaktim ama neyse yanlis olmus. Bence Kibir kisinin noktai istinadinin kendi olmasindan Vakar ise Allah olmasindan kaynaklaniyor. Kibirli insan herseyde kendine pay bicer ve enaniyetlidir. Ben ettim, ben yaptim, benim, diye düsünür. Adeta enesini Cenabi Hakka layik bir sekilde savunur ve hürmet eder. Ona yapilan tüm saldirilar ona göre haksizdir. Kendinde bir nevi Rububiyet yani Rablik düsünür. Vakarli insan ise dis görünüs itibariyle ciddidir, gururlu gibi bir izlenim birakir. ama onun ciddiyeti enaniyetinden degil imanin verdigi izzeti nefistendir. Mesela kahkaha atmaz ama Resulullah sevmedigi icin vs. Bunlar tabi benim fikirlerim. Ben diger arkadaslar ne düsünüyorlar merak etmsitim. selamlar Adem Zitieren Link zu diesem Kommentar Auf anderen Seiten teilen Mehr Optionen zum Teilen...
Webmaster Geschrieben 19. September 2003 Teilen Geschrieben 19. September 2003 @Adem Bence kibirin kaynagi nefisdir ve vakarin kaynagi Allah korkusudur. Ne dersin? Ne yazik ki, insanlarin cogu vakar, yani, agir basli olan insanlari kibirli, gururlu zannediyorlar. Zitieren Link zu diesem Kommentar Auf anderen Seiten teilen Mehr Optionen zum Teilen...
Adem Geschrieben 19. September 2003 Teilen Geschrieben 19. September 2003 @webmaster Aynen katiliyorum. Yani Hz Ömer de ciddi idi, Yavuz sultan selim de öyle. Bu insanlara distan bakan biri kibirli diye düsünebilirdi belki. Halbuki hepsi de tevazu sahibi mübarek insanlardi. Hatta Kanuni bir gün Biz milletin hizmetkarlariyiz diyecek kadar mütevazi idi. Demekki dis görünüse her zaman aldanmamak gerekir. Üsteli Vakarli olmak müminin güzel sifatlarindandir. Mesela Resulullah hic kahkaha atmazdi. Ama her zaman yüzünde bir hafif tebessüm vardi. Allah bizleri de öyle olayi nasip etsin insallah. selamlar Adem Zitieren Link zu diesem Kommentar Auf anderen Seiten teilen Mehr Optionen zum Teilen...
Gast Geschrieben 28. Dezember 2003 Teilen Geschrieben 28. Dezember 2003 Cenâb-i Hak nefse demis ki: Ben neyim,sen nesin? Nefis demis: Ben benim,Sen sensin. Azap vermis,Cehenneme atmis,yine sormus. Yine demis: Ene ene,ente ente. Hangi nevi azâbi vermis,enâniyetten vazgeçmemis. Sonra açlikla azap vermis.Yani aç birakmis. Yine sormus: Men ene?Ve mâ ente? Nefis demis: Ente Rabbiye'r-Rahîm,Ve ene abdüke'l-âciz. Yani, Sen benim Rabb-i Rahîmimsin.Ben senin âciz bir abdinim. Zitieren Link zu diesem Kommentar Auf anderen Seiten teilen Mehr Optionen zum Teilen...
Gast Geschrieben 28. Dezember 2003 Teilen Geschrieben 28. Dezember 2003 Es´selamu aleykum güzel insanlar,.. tabii ki enenin mahiyetini idrak edebilmek icin, ilk basta insanin kullanim kilavuzu olan kur´ana ve sünnet-i seniyyeye ittiba etmesi gerekir. Ve ittiba derken bunu gelisi güzel anlamamak lazim, tam tersine tüm detaylarina kadar ve ehemmiyetini idrak etmis bir sekilde tatbik etmek gerekir....Gülkokulu´nun sav ibadet ve adet sünnetleri de cok ehemmiyetlidir. Ene insana bir vahid-i kiyasi olarak verilmis, yani bir seyin mikdarini ve sair hussusiyetlerini ölcmek icin kendi cinsinden degismez olarak tayin edilen parca veya mikdar.Mesela:uzunlugun vahid-i kiyasisi metredir.Hava tazyiklerinin ve sicakliklarininki de derecedir .(kaynak yeni lugat) Yani nihayeti olmayan ve hicbir baska bir sey ile karsilastirilamayan ALLAH cc tanimak icin verilen bir kiyas aleti, ene.. Örnegin basta o mevhum rububiyetini kullanarak ben bu evimi nasil süsledim ve tanzim ettim, bu kainati da süsleyen tanzim eden biri var diyerek Rabbini bulur, ve sonra görür ki, o mutlak tasarrufun icinde yani bu dünyada, yani O´nun mülkünde gerek kendi komplex vücudi yapisi ile ve gerek nihayetsiz olan maneviyat alemiyle bir Rabb tarafindan idare edildigini anlar. ve artik elimi kaldirdim degil, elimi kaldirttin Rabbim, gördüm degil, gördürttün Rabbim,diyerek, ne kadar ona yaptirilan efaller ve ona naksedilen istidatlar varsa,sahibine teslim eder.... ve mevhum ve sadece hendesedeki farazi hatlar gibi gecici bir süre icin verilen o eneyi gasp ve temellük etmez...büyütmez.. Ve enenin suunat-i ilahiyenin merkezi oldugunu idrak eder. Ve yürümeden tutun, konusmaya, düsünmeye bütün efalleri ALLAHa cc vere vere, enaniyetten kurtulurarak, Fenafillah makamina yanasir. Zitieren Link zu diesem Kommentar Auf anderen Seiten teilen Mehr Optionen zum Teilen...
Webmaster Geschrieben 29. Dezember 2003 Teilen Geschrieben 29. Dezember 2003 "Dördüncü Kelam: Ene ile tabir edilen benlik, yani kendisine bir vücut, bir kiymet vermektrir ki, bu ene, Cenab-i Hakkin sifatini, suunatini bilmek icin bir santral ve bir vahid-i kiyasidir (ölcü birimi). Said Nursi, Mesnevi-i Nuriye, s.46 Yani mesele Eneyle Allah´i tanimak. Insan önce kendisini kesfetmesi lazim, yeni Enesini, böylece Allah´i daha iyi taniyabilir. Zitieren Link zu diesem Kommentar Auf anderen Seiten teilen Mehr Optionen zum Teilen...
Gast Geschrieben 22. Juli 2004 Teilen Geschrieben 22. Juli 2004 Peki Ene´yi ne icin kullanabilirim? Zitieren Link zu diesem Kommentar Auf anderen Seiten teilen Mehr Optionen zum Teilen...
Adem Geschrieben 23. Juli 2004 Teilen Geschrieben 23. Juli 2004 @Bekir Rabbimizi tanimak icin! Eneye vücüd vermemeye calismak lazim. yani erimek, "ben kendim icin yaratilmamisim, Onun icin yaratilmisim, hersey ondandir, ben hakikatte hicim " seklinde düsünmek. Bu böyle olursa insan egosunun getirdigi zorluklardan da kurtulur ayrica. Cünkü Ene öyle bir sey ki önem verdikce kalinlasir ve daha hicbir sey onu doyurmaz olur. Herkes ve hersey sanki Onun etrafinda onun icin dönüyor. Böyle insanda tevazu, anlayis, samimiyet, Ihlas bulunmaz. Ene diye birsey hakikatte yoktur zaten, o sadece farazi bir ölcü birimidir. Buhar gibidir. Mahiyeti bilinmezse o zaman mevcut gibi algilanir ve buhar git gide buzlasir yani kaskati olur. Böyle insanin kalbi de katidir ve hidayet nurlari o kalbe girmekte zorlanir. Adem Zitieren Link zu diesem Kommentar Auf anderen Seiten teilen Mehr Optionen zum Teilen...
Gast Geschrieben 25. Juli 2004 Teilen Geschrieben 25. Juli 2004 Demek Enesini tanimayan, Allah´i da tanimaz. Peki benim Enem, Nefis ike ne baglantisi var? Eneyle Nefis ayni sey mi? Zitieren Link zu diesem Kommentar Auf anderen Seiten teilen Mehr Optionen zum Teilen...
Adem Geschrieben 27. Juli 2004 Teilen Geschrieben 27. Juli 2004 @Bekir Hayir Ene bir ölcü birimidr. Hakikatte yoktur. Sadece Rabbin bilinmesi icin verilmis. Ama Nefis ise Allahi bilmek icin degil, insanin yükselmesi icin verilmis. Bazilari nefsi kötü birsey saniyorlar. Aslinda Nefis yontulmamis bir elmas gibidir. Nefsin mahiyeti bilinmezse insan onun yüzünden cehenneme gidebilir. Ama mahiyeti anlasilir ise insan en yüksek mertebelere cikabilir. Nefsin en alt mertebesi Nefsül emmaredir. Bu nefis her zaman kötülügü emreder. Sonraki mertebe Nefsil levvamedir. Yani bu nefis gerci günah isler fakat bundan dolayi psimanlik duyar. Sonra nefsil mutmain gelir, ki bu mertebe ibadetten zevk alir. Ve bu yükselir gider. Eneyi ortdadan kaldirmaya calismak gerekir. Yani halk arasindan "Kibir, kendini begenmislik, bencillik, yada Egoismus" dedigimiz seyi ortadan kaldirip herseyin Allahtan geldigini bilmek ve tüm müslümanlari kardes telakki etmek icab eder. nefisi ise tanimak ve onu kullanmak gerekir. Yoksa onun esiri olunma tehlikesi var. Mesela yemek konusunda insan eger "yasamk icin yemiyorda yemek icin yasiyorsa nefis bu hususta o insani esir almis demektir. Yada kisi namaz kilmayi istiyor ama kilamiyorsa nefsine yenilmis demektir. Bu yüzden nefsin mahiyetini iyi bilmek gerekir. Bu ise hakkiyla iman etmek ve tahkiki imanla olur. Allahi tam manasiyle bilmesiyle olur. Kitap okuyup Allahin anlatildigi sohbetlere gitmekle olur. Yoksa nefse hicbir zaman itimat edilmez. HzYusuf bile ben nefsimi temize cikarma, o kötülügü emreder" demistir. Umarim anlatabilmisizdir. Daha baska sorular varsa insallah elimizden geldigince yazariz. Adem Zitieren Link zu diesem Kommentar Auf anderen Seiten teilen Mehr Optionen zum Teilen...
Gast Geschrieben 28. Juli 2004 Teilen Geschrieben 28. Juli 2004 Sagol Allah razi olsun Adem kardes. "Ama mahiyeti anlasilir ise insan en yüksek mertebelere cikabilir. " Peki bazi ehl-i tarikatlar, nefsi öldürmemiz gerekdigini söylüyor. Bu konu hakkinda ne düsünüyorsunuz? Zitieren Link zu diesem Kommentar Auf anderen Seiten teilen Mehr Optionen zum Teilen...
Webmaster Geschrieben 29. Juli 2004 Teilen Geschrieben 29. Juli 2004 @Bekir Üstad, nefsi öldürmenin gerekmedigini söylüyor. Cünkü helal daire insana kafidir, yani nefsi öldürmeyip, nefsi helal dairede tutup, susturmak, sükut ettirmek gerekdigini söylüyor. Nefsi öldürenlerde, bir zaman sonra, tamamen ters yöne dönme tehlikesi var. Zitieren Link zu diesem Kommentar Auf anderen Seiten teilen Mehr Optionen zum Teilen...
Adem Geschrieben 31. Juli 2004 Teilen Geschrieben 31. Juli 2004 @Bekir Webmasterin dedigi cok dogru. Iki yöntem var: 1 Nefsi öldürmek. 2 Nefsi terbiye etmek Bir kere nefsi öldürmeyi bu zamanda unutabilirsin. O belki yüzyillar önce, dag basinda, herkesten uzak inzivada belki mümkün olabilirdi. Ikincisi bu yol cok saglikli degil. Cünkü Allah gayesiz faydasiz birsey yaratmaz. Nefis de insanin bir parcasi, yani insandan bir parca. Siz elmasi parlatmaya mi calisirsiniz yoksa parlatmayip atarmisiniz. Yada söyle diyelim: Yabani bir atiniz var...Bunu öldürmek mi iyi yoksa islah edip üsütnebinmek mi? Nefsi öldürmek tasavvufi bir yöntemdir ve evrensel bir islam düsturu degildir. Bir fikirdir. Biz onu diyenlere de saygi duyariz. Ama isin evlasi ve en güzeli ve SÜNNETE EN UYGUN OLANI Nefsi terbiye etmektir. Cünkü Resulullah sav "Nefsinizin de sizin üzerinizde haklari vardir" demistir. Zannederim özellikle bu asirda insanin birseyin adindan ziyade manasini ve özelliklerini bilip tanimasi gerekir.Nefsini bilmeyen onu terbiye edemez. Iradesini güclendirmeyen ve evhama maruz kalan bir kalp seytanin esiri olur. Allaha giden yol nefsi bilmekten gecer, ki oyüzden "Nefsini bilen Rabbini bilir" denir. Adem Zitieren Link zu diesem Kommentar Auf anderen Seiten teilen Mehr Optionen zum Teilen...
Gast Geschrieben 3. August 2004 Teilen Geschrieben 3. August 2004 Bu konu hakkinda bana verdiginiz bilgilerden gercekden faydalandim. Bu siteyi yapanlardan ve yürütenlerden Allah razi olsun. Bir sorum daha olacak: Nefsimi en kolay sekilde nasil susturabilirim? Zitieren Link zu diesem Kommentar Auf anderen Seiten teilen Mehr Optionen zum Teilen...
Webmaster Geschrieben 3. August 2004 Teilen Geschrieben 3. August 2004 Nefis terbiyesi? Cok kolay: Az yemek, az uyumak ve az konusmak! Bunlari dene! Baska hic bir seye gerek yok... Eger nefsin susmassa, gel bana bir tane..... ;-) Zitieren Link zu diesem Kommentar Auf anderen Seiten teilen Mehr Optionen zum Teilen...
Gast Geschrieben 10. August 2004 Teilen Geschrieben 10. August 2004 Benimde bir sorum var. Nefisi anliyorum. Fakat ENE yi oek anlamadim galiba. Anladigima göre ENE aslinda yok, sadece Allah´i tanimamiz icin bir ölcü. Bu dogrumu? Zitieren Link zu diesem Kommentar Auf anderen Seiten teilen Mehr Optionen zum Teilen...
Webmaster Geschrieben 11. August 2004 Teilen Geschrieben 11. August 2004 Esselam Recai kardes, Üstad söyle diyor bu konu hakkinda: "Dördüncü Kelam: Ene ile tabir edilen benlik, yani kendisine bir vücut, bir kiymet vermektrir ki, bu ene, Cenab-i Hakkin sifatini, suunatini bilmek icin bir santral ve bir vahid-i kiyasidir (ölcü birimi). " Said Nursi, Mesnevi-i Nuriye, s.46 Yani ENE Allah´i daha iyi tanimak icin bir ölcü birimi. Zitieren Link zu diesem Kommentar Auf anderen Seiten teilen Mehr Optionen zum Teilen...
Levent Geschrieben 23. September 2004 Teilen Geschrieben 23. September 2004 Kaynak: www.sorularlarisaleinur.com “Cenâb-ý Hak, emanet cihetiyle, insana “ene” namýnda öyle bir miftah vermiþ ki, âlemin bütün kapýlarýný açar.” Sözler Ene, “ben” demektir. Benlik, insanýn kendi varlýðýndan ve sýfatlarýndan haberdar olmasý, nefsini ve malýný kendine nispet edebilmesidir. Ýnsan, güttüðü koyunlar için ‘benim koyunlarým’ diyebildiði halde o koyunlar, meselâ, kendi ayaklarý için ‘benim ayaklarým’ diyemiyorlar. Güneþ de gezegenlerine sahip çýkamýyor. Ýnsana bu imtiyaz niye tanýnmýþ? ‘Benim aklým, benim elim, benim çocuðum, benim tarlam’ diyebilmesi niçin? “Arzýn halifesi olduðu için...” Halife, sultanýn mülkünde, O’nun namýna tasarruf eder. ‘Benim malým, benim mülküm’ derken, mülkün gerçek sahibini hatýrýndan çýkarmaz. Onun böyle deyiþi, bir askerin ‘benim tüfeðim’ yahut ‘benim koðuþum’ demesi gibidir. Benlik gerçekte büyük bir nimet, büyük bir sermaye... Ama onu yerinde kullanmak þartýyla... Arzýn halifesi olduðunu unutmayýp Kâinat Sultaný’nýn namýna hareket etmek, O’nun emanetlerini, yine O’nun rýzasý yolunda kullanmak þartýyla... Hiçbir icraatýna þahsî reyini, hevesini ve nefsini karýþtýrmamak þartýyla... ‘Nefsini bilen Rabbini bilir’ sýrrýna ermek, ‘ben’ diyebilmeyi bir anahtar yapýp ‘O’ diyebilmek þartýyla... Tarlasýna tohum serperken, rüzgârdan pek farklý bir iþ yapmadýðýný, keza bahçesini sularken de yaðmurun vazifesini taklide çalýþtýðýný bilmek, týpký onlar gibi kendisinin de Allah’ýn mülkünde bir hizmetçi olduðunu unutmamak þartýyla... Kendi varlýðýný düþünürken, ‘Bana bu varlýðý kim lûtfetti ise, þu bütün âlemi de yoktan var eden ancak O’dur.’ diyebilmek ve mutlak varlýðýn ancak O’na mahsus olduðunu bilmek þartýyla... Ýlmini ve kuvvetini düþünürken de, ‘Bana ilmi tattýran elbette Âlim, bana kuvvet bahþeden elbette Kâdirdir.’ diyebilmek þartýyla... Kendisine takýlan diðer sýfatlarý, kabiliyetleri ve halleri de bu mânâda deðerlendirebilmek þartýyla... Kâinat, bir yönüyle, ‘benlikten’ uzak tutulanlar ordusu!.. Semâ yüksekliðine güvenmez, toprak çiðnenir aldýrmaz. Ay, dünyaya baðlý olmayý mesele yapmaz, bülbül sesiyle övünmez, arý balýyla gururlanmaz... Niçin? Cevap tektir: “Hiçbirinde benlik olmadýðý için.” Benlikten uzak tutulan her mahlûk, bir yönüyle mahrumdur, ama diðer yönüyle korunmuþtur. Meselâ, þu güneþimiz, “ben” diyebilseydi, belki Allah’ý bilme ve sevmede hayli yol kat edebilirdi. Ama bilemiyoruz, belki de büyüklük iddiasýnda bulunur, kuvvetine güvenir, gezegenleriyle gururlanýr, ziyasýyla övünürdü... Bu ise onun için feci bir hâl olurdu... Þimdi bu gafletten korunmuþ ve bu sapýklýktan uzak, sürdürüyor vazifesini... Bir de melekler âlemi var. Onlar benlik dâvâsý gütmekten çok çok uzaktýrlar. Gurur nedir bilmez, kýskançlýktan anlamaz, hasedi tanýmazlar. Bu isyansýz varlýklar, Rablerine kim daha iyi ibadet ederse onu daha çok severler. Kaynak: www.sorularlarisaleinur.com Zitieren Link zu diesem Kommentar Auf anderen Seiten teilen Mehr Optionen zum Teilen...
Empfohlene Beiträge
Dein Kommentar
Du kannst jetzt schreiben und Dich später registrieren. Wenn Du ein Konto hast, melde Dich jetzt an, um unter Deinem Benutzernamen zu schreiben.