Webmaster Geschrieben 5. Oktober 2010 Teilen Geschrieben 5. Oktober 2010 Fethullah Gülen’e 19 Soru Fethullah kardeþim, sizi gençlik yýllarýmdan tanýrým. Babamla içli dýþlý bir dostluðunuz olmasa da birbirinizle tanýþýyordunuz. Babam Mustafa Kemal’in Samsun’a çýktýðý 1919 yýlýnda, siz de 19 yýl sonra Mustafa Kemal’in öldüðü 1938′de dünya’ya gelmiþtiniz. Ben de sizden 19 yýl sonra uzay çaðýnýn baþladýðý 1957′de bu gezegene ýþýnlandým. Babamla karþýlýklý saygýya dayanan ama üslup, tavýr ve vurgu farklýlýklarýyla parçalanmýþ bir dostluðunuz vardý. Babam sizi uzlaþmacý, siz de onu aþýrý bulurdunuz. Ýkiniz de köylüydünüz ama siz þehirli adabýný benimseyip özümsediniz. Babam duygularýný toplum içinde ifade etmezdi, siz ise binlerce kiþinin huzurunda aðlayabiliyordunuz. Sizi izleyen bir cemaati, özellikle öðretmenleri, uzun sürecek bir mücadele için eðitiyor ve büyük bir hareketin taktik ve stratejisini engelli ve labirentli yollarda kompleks hesaplar yaparak, gözyaþý dökerek, arada bir takiyye ruhsatýný kullanarak sabýrla belirliyordunuz. Babamýn ise böylesi yetenekleri ve hesaplarý yoktu. Babam bildiði ve inandýðýný pek hesap yapmadan ilan ediyordu. Sonuç malum: Sizin dünya çapýnda geliþen, politik ve ekonomik alanda güçlenen bir cemaatiniz var. Ýçine çekilen bireyi eðitip öðüten, yeni bir dil öðreten ve hatta ayný biçimde býyýk traþlatan bir cemaat… Hala kuluçka döneminde olan ve Fethullah’ýn fethini bekleyen bir hareket… Yumurtadan ne doðacaðýný belki sizin ve yakýn arkadaþlarýnýzýn dýþýnda herkes merak ediyor. Babam Sadreddin veya Sadrettin, Nurcusundan Süleymancýsýna, Selametçisinden Ýhvanýna, Çarþambalýsýndan Menzillisine kadar her camianýn lider kadrosunun saygý gösterdiði veya ciddiye aldýðý bir kiþiydi. Kapýsý herkese açýktý. Ýnsanlar arasýnda rütbe ve mevki ayýrýmý yapmazdý. Diðer “alimler” babamýn laik T.C devletine karþý gösterdiði cesur duruþu taklid edemiyorlarsa da gizlice takdir ederlerdi. 1 Temmuz 1986′da babamla yollarýmýz ayrýlmasýna raðmen, babamýn dürüstlüðünü, samimiyetini ve ender görülen cesaretini takdir ederim. Babam, Said-i Nursi hayraný Sünni bir hocaydý. Ancak tipik bir Nurcu deðildi. Yani, sabah akþam Risale-i Nurlara talim etmiyor, Risaleleri Kuran yerine ikame etmiyordu (Maalesef, her sünni gibi babam hadis ve fýkýh kitaplarýný Kuran’a tercih ediyordu). Mezhepler üstü olamasa da mezhepçileri ürkütecek derecede mezheplerarasý bir mollaydý. Babam zamanla Saidi Nursi, Seyyit Kutup, ve Ayetullah Humeyni’den oluþan antika bir üçgenin açý ortayýnda karar kýldý. Hemþehrisi, Bitlis’li Kürt Said gibi fen bilimleri ve felsefi tartýþmalarý az çok takdir eden babam, Mýsýr’ýn milliyetçi diktatörü Abdun Nasýr tarafýndan katledilen Sünni Seyyid gibi Ýslami bir devlet özlemiyle yaþarken nihayet 1979 yýlýnda Þii Ayetullah Humeyni’nin þahsýnda hayalindeki ideal devleti acem makamýnda da olsa Ýran’da buldu. Siz Ýran’a hiç sempati duymadýnýz. Uslubunuz ve metodunuzla çeliþiyordu her þeyden önce. Dahasý, siz Osmanlý hayranýydýnýz. Nitekim, Yetmiþli yýllarýn kardeþi kardeþe düþman eden siyasi ortamýnda saðcý militanlar tarafýndan Fatih Camisi avlusunda þehit edilen kardeþim Metin Yüksel için, Necmettin Erbakan ve Alpaslan Türkeþ dahil birçok parti ve cemaat liderinin gönderdiði taziye mektuplarý arasýnda sizinkisi alfabesi ve diliyle dikkati çekiyordu. Daha sonra dergi ve kitaplarda yayýmlanan taziyeniz, Osmanlýca yazýlan tek mektuptu. O mektup içeriði kadar lisani haliyle çok þeyler söylüyordu: Es-selamu aleyküm ve rahmetullahi ve beraketuhu Muhterem Hocam Mahdûm-i âlîlerinin mazlûmen þehîd edilmesi peder-i muhteremleri sizler için ciðer-sûz bir hâdise olmakla beraber “Allah yolunda katledilenleri ölüler olarak saymayýn” medlûl-i âlîsince Hazret-i pervardigâra takdîm edilmiþ bir tuhfe-i mübeccele olduðu zât-ý devletlerince derkârdýr. Mazlûm-ý muhtereme Hazret-i Rabbu’l-Ýzzet’den derecât-ý âliyât dileði ile siz çok muhterem hocaamýn ve mazlumun vâlide-i muhteremelerinin gamnâk olan fuâd-ý münkesirelerinin sabrýyla medâr-ý teselli-yi vâridat-ý celile-i seniyyenin devam ve temâdisini niyâz ederim muhterem hocam Ed-Dâ’i Ve’l-Müsted’î M. Fethullah (Mektubun Arap alfabesiyle olan elyazý orijinalinin kopyasý için bak: Þehid Metin Yüksel: Kardelenlerin Kan Kýrmýzý Açtýðý Gün, Mehmet Ali Tekin, Beka Yayýnlarý, 3. Baský, 2008, sa: 215,) Kuran 30:22 ayetinde dillerimizin farklýlýðýnýn Allah’ýn ayetlerinden (iþaretlerinden) olduðunu bildiriyor ve diller arasýnda bir üstünlük ayýrýmý yapmýyor. Böyle olunca, Araplar Arapça’yý, Kürtler Kürtçeyi, Türkler de Türkçe’yi düzgün konuþmalýydý. Diller birbirlerinden sözcük alýþveriþinde bulunur. Ama yukarýdaki ifadeler, bu normal alýþveriþin boyutlarýný aþýyor. Farsça ve Arapça’ya kutsallýk atfeden bir yaklaþýmýn ürünü gibi. (Bu konuda size ve hayranlarýnýza Cengiz Özakýncý’nýn Dil ve Din adlý kitabýný tavsiye ederim.) Sizinle yollarýmýz birkaç kez kesiþti… Popüler bir sünni yazar olduðum gençlik yýllarýmda, Demirin Kuran’daki Kimyasal Esrarý adlý bir makalem sizin Dahhak takma ismiyle baþyazýlarýný aðdalý bir dille yazdýðýnýz Sýzýntý dergisinde yayýnlandý. Daha sonra sizinle Ýstanbul’da bir caminin imam odasýnda görüþüp tanýþmýþtým. Size mürit olacak bir yapýya sahip deðildim; ama dostça bir yaklaþýmla sizi, daha doðrusu seni tanýmak istiyordum. Beni hatýrlamaný beklemiyorum, ama yýllar sonra bir mezhep mukallidi olmaktan vazgeçip aklýný kullanan bir müslüman olmaya karar verdiðimde kopan yaygarayý iþitmiþsinizdir, izlemiþsinizdir. Liderliðini yaptýðýnýz grup beni “mürted” diye ölüme mahkum etmedi. Gazete ve dergilerinin ilk sayfalarýnda aleyhimde iri puntularla naralar atan Selametçi (Milli Gazete), Nurcu (Sur Dergisi), Tarikatçý (Türkiye Gazetesi), Milliyetçi (Tercüman Gazetesi), Süleymancý (Yeni Sabah), Ýrancý (Vahdet), Entellektüel Ýslamcý (Giriþim Dergisi, Kitap Dergisi) gibi birçok mezhep ve meþrebin linç koalisyonuna katýlmadý. Ancak cemaatiniz, “Yahu, kitaplarý þeriatçý çeteler tarafýndan toplanan, kendisine yöneltilen eleþtirilere ve iftiralara cevap hakký verilmeyen, kendi imkanlarýyla yayýmladýðý cevabi makalelerini içeren kitabý daha daðýtýlmadan matbaadan çalýnan , sesi kesilen, geleceði karartýlan ve babasý tarafýndan bile reddedilen bu öksüz delikanlýya hep birden saldýrmaktan utanmýyor musunuz?” diye adil bir tavýr da koymadý… Sýzýntý Dergisi ismine layýk bir tepki gösterdi: dini medyada koparýlan fýrtýnayý sessizce izledi. Sýzýntý’ya daha sonra Yaðmur ve Aksiyon dergileri eklendi. Bunlarý Fýrtýna mý Tufan mý yoksa Gökkuþaðý mý izleyecek bilmiyorum. Size hayran olup sizi göklere çýkaranlar olduðu gibi sizden nefret edip yerin dibine batýranlar var… Ben her iki gruba da dahil deðilim. Bu tür duygusal tavýrlarý göstermiyorum. Sizi ve cemaatinizi arada bir uzaktan izliyorum. Ben bir cemaatin kelle sayýsýndan veya sahip olduklarý maddi imkanlardan etkilenen biri deðilim. Ancak cemaatteki disiplin, odaklaþma ve gayret bana Amerika’daki Mormonlarý veya Evangelistleri anýmsatýyor. Olaðanüstü liderlik yeteneðinizi ve gayretinizi takdir etmemek mümkün deðil. Maþallah, Orta Asya’dan Amerika’ya kadar cemaatýn okullarý papatyalar gibi açýyor. Geçen yýl Kazakistan’da katýldýðým bir konferansta cemaatýn açtýðý okullarýn tedrisatýndan geçmiþ birkaç gençle tanýþtým. Hatta yaþadýðým çölün ortasýnda bile okul açtýlar þakirtler. Okulun ismini daha önce Daisy (Papatya) koydular, ama bu isim erkek öðrencilerin ilgisini çekmeyince deðiþtirdiler. Arý gibi çalýþýyorlar ve baþarýlýlar. Burada da yollarýmýz kesiþti… Ülkesinde ana dili yasaklandýðý için Kürtçe’yi pek konuþamýyan bir Kürt olduðum halde, kaderin bir cilvesi olarak, Amerika’da devlet okullarýnda ilk kez Türkçe dersi öðretme þansýna sahip oldum. Üniversitede felsefe, mantýk ve hukuk derslerine ek olarak, 2001 yýlýndan bu yana, oðlumun öðrencisi olduðu bir ortaokulda ve lisede yüzlerce Amerikalýya Türkçe öðrettim ve hala öðretiyorum. Yýllar sonra sizi izleyenlerin Türkiye dýþýndaki okullarda medyada abartýldýðý gibi olmasa da Türkçe eðitimi baþlattýklarýný görmek beni bir bakýma sevindiriyor bir bakýma da düþündürüyor. Sizi anlayamýyorum, çözemiyorum… Sizi anladýklarýný sananlarý da anlayamýyorum. Siz benim için kara bir kutusunuz. Havada kanatsýz uçan bir kutu… Yere düþüp bin parça mý olacak yoksa kanat açýp Anka kuþuna mý dönüþecek bilmiyorum. Benim gibi sizi ve amacýnýzý anlamakta zorlananlarýn aydýnlanmasý için bazý sorular yönelteceðim size. Sorularý bir mürit veya size yaltaklýk yapmaya çalýþan bir gazeteci edasýyla sormayacaðým. Babamdan miras aldýðým üslupla ve sevip saydýðýnýz Said-i Nursi’nin pervasýzlýðýyla soracaðým. Sorulara geçmeden önce önemli bir konuya deðinmek istiyorum. Sizin Kelime-i Tevhidi, yani birleme ifadesini, Kuran’a göre düzelttiðinizi ve birlemeyi ikilemeye çýkaran Muhammed eklemesini çýkardýðýnýzý duydum. La ilahe illa Allah. Eðer bu doðruysa, ve bunu politik hesaplarla deðil de, Allah’ýn son peygamberinin getirdiði mesaja uyma amacýyla gerçekleþtirdiyseniz sizi caný gönülden tebrik ederim (3:18; 3:64; 39:45; 72:18; 6:22-23; 2:285; 63:1-3) Nitekim, Quran: a Reformist Translation‘in notlar bölümünde sunduðum arkeolojik deliller, Muhammed peygamberi putlaþtýranlarýn uydurduðu bu büyük bidati ifþa ediyor ve Kuran’da otuz kez Muhammedsiz geçen tevhid ifadesini destekliyor. Bazý sorularý suçlayýcý bir uslupla yazdým ama cevabýnýzý aldýktan sonra vicdanýmdaki yargýda deðiþiklik yapmaya hazýrým. Bir kýsmýnýn cevaplarýný bilsem de sizin en son görüþünüzü ve duruþunuzu merak ediyorum. Büyük olasalýkla bana cevap vermeyeceksiniz. Aforoz edildikten sonra Arizona çölündeki onuncu köyde karar kýlmýþ, kendisi gibi ipten saptan kopan birkaç arkadaþý haricinde cemaati olmayan, dosttan çok düþman edinmiþ, organize dinlerden hoþlanmayan, karizmasýný habire sabote eden, ailesinin geçimi için didinen, Türkiye’deyken Türk devletine, Amerika’dayken de Amerikan devletine meydan okuyan, dünyada kritik düþünen müslüman aydýnlarýn ilgisini çeken islami reform hareketinin militanlýðýný yapan, yüzde yetmiþ anarþist ve yüzde yüz ‘rasyonel monoteist’ bir felsefecinin yönelttiði sansürsüz sorularý cevaplamaya tenezzül etmeyebilirsiniz. Papayla elele tutuþup dünyanýn kaderini tartýþan bir lidersiniz ne de olsa. Ama, sürpriz de yapabilirsiniz. Bu uzunca giriþten sonra, oto-sansür yapmadan klavyeye aldýðým aþaðýdaki 19 soruyu dikkatinize sunuyorum: 1. Iran Þahýna karþý baþlatýlan devrim, “istiklal, azadi, hükümet-i islami” ideali doðrultusunda mollalarla iþbirliði yapan bir aydýnlar grubunun desteðiyle gerçekleþti. Beni Sadr ve Bazergan gibi aydýnlar kýsa sürede mollarþi tarafýndan tasfiye edildiler. Sizin ekibinizin idealindeki devleti merak ediyorum. Acaba, Ýran devriminde olduðu gibi sonunda kaybetmeye mahkum bir aydýnlar grubuna mý oynuyorsunuz yoksa kazanacak olan mollalar grubuna mý? Yoksa, bilmediðimiz üçüncü bir þýkka mý? 2. Siz bir iþadamý ve eðitimciden çok dini bir lider olarak tanýnýyorsunuz ve sizi destekleyip izleyenlerin üzerinde öyle bir etkiye sahipsiniz. Dünyanýn yaþayan en güçlü dini liderleri arasýnda yer alýyorsunuz ama dini konularda Sünni mezheplerin doðmalarýndan farklý bir teoloji sunmuyorsunuz. Bu nasýl olur? Yeni Ümit Dergisinin Temmuz-Eylül 2010 sayýsýnda derginin Genel Yayýn Koordinatörü Dr. Ergün Çapan çocukluk yýllarýndan beri okuduðunuz ve okuttuðunuz kitaplarý listeleyen uzunca bir makale yazmýþ: Fethullah Gülen Hocaefendi’nin Bilinmeyen Bir Yönü: Ders ve Tedris Metodu. Makaleyi okurken baþým döndü. Sizi diðer mollalardan ayýran teolojik bir farklýlýk yok gibi. Doðrusu ve yanlýþý, gerçeði ve hurafesi ile birlikte eskiyi kabul ediyorsunuz. Sadece sunuþ tarzýnýzda ve kullandýðýnýz ambalajda bir farklýlýk var gibi. Tarikat ile medrese arasýnda melez bir ekol oluþturmak bir yenilikse bunu becermiþsiniz. Ne var ki, size nisbet edilen hareket daha çok kiþi kültüne benziyor. Kafanýzda ulaþmayý istediðiniz istasyon hakkýnda bir netlik olabilir; ama bu istasyonun biçimini ve boyutunu bilmiyoruz. Hakkýnýzda doktora tezleri yazan hayranlarýnýz veya þakirtleriniz (biliyorum Nurculuk kültüründen gelmiþ biri olarak mürit kelimesini sevmiyorsunuz) son istasyonu ne kadar biliyorlar o da malum deðil. Asr-ý Saadet diye bilinen sahabe dönemini tekrar yaþamak özlemiyle hüngür hüngür aðladýðýnýzý biliyorum. 3. Ama o dönemi Kuran yerine “sahih” diye tanýtýlan uydurma hadis kitaplarýnda arýyorsanýz sizin Türkiye baþta olmak üzere tüm dünyayý ulaþtýrmak istediðiniz cennetin Afganistandaki Taliban, Ýran’daki Mollalar, Suudi Arabistan’daki Selefiler tarafýndan oluþturulan cehennemlerden farklý olmayacaðýndan eminim. Niyetinizin iyiliðini veya kötülüðünü tartýþmýyorum. Sizin iyi niyetli biri olduðunuza inanýyorum veya inanmak istiyorum ama “cehennem yolu iyi niyetlerle döþelidir” sözündeki gerçek payýný da görüyorum. Bir milyarý aþan müslüman nüfusun her konuda geri kalmýþlýðýnýn temelinde yatan mezhep öðretilerine, hadis ve sünnet adý verilen cahili doðmalara epistemolojik ve teolojik bir eleþtiri yöneltmemiþ bir dini lider olarak sizin oluþturmaya çalýþtýðýnýz dünyaya nasýl güvenebiliriz? Ýdeallerinizin egemen olduðunuz bir dünyada Sünni mezheplerin doðmalarý ve uygulamalarý egemen olmayacak mý? Sýzýntý dergisiyle 1979 yýlýnda medya yoluyla kamuyla iletiþime baþladýðýnzdan beri teolojik alanda bazý deðiþimlere tanýk olduk. Örneðin, Sýzýntý’nýn ilk sayýlarýnda hadis, sünnet ve mezhep öðretilerine sadýk bir tavýr gösteriyor ve insan ve hayvan resimleri yayýnlamamaya gayret ediyordunuz. Arada bir koyduðunuz canlý resimlerin özellikle boyun bölgesine kalýnca çizgiler koyarak güya kesip öldürüyordunuz ve böylece kitabýna uyduruyordunuz. Ama daha sonra büyük bir haramý hadis ve sünnete göre vaftizleyip helalleþtiren o çizgiler zamanla inceldi ve bir kaç yýl sonra birden bire kayboldular. Be teolojik deðiþim için hiçbir açýklama yaptýnýz mý? Yani daha önce izlediðiniz hadislerin ve mezhep fetvalarýnýn yanlýþ olduðu sonucuna mý vardýnýz, yoksa onlarý hala sahih olarak kabul etmenize raðmen, maslahat bahanesiyle günah iþlemeye mi karar verdiniz? 4. Ýslami Reform Ýçin Manifesto adlý kitabýmda detaylarýyla tartýþtýðým gibi, Muhammed peygamberin vefatýndan yüzyýllar sonra derlenen hadisler yoluyla peygamberin ilettiði biricik kitap olan Kuran’a en büyük ihanet yapýlmýþ ve bu ihanet nihayet Gazzali ile galibiyetini ilan etmiþtir. Siz, çeliþkiler dolu hadis kitaplarýnda Ömer’e isnat edilen “Hasbuna Kitabullah” (Allah’ýn kitabý bize yeter) prensibini mi savunuyorsunuz, yoksa Kuran’a ihanet eden uydurma hadis kolleksiyonlarýný “Sahih” diye kabul edip Kuran’a ortak mý koþuyorsunuz? Siz, sayýlarý yüzbine varan sahabeler tarafýndan dinlendiði iddia edilen veda hutbesinin son bölümünde yer alan en önemli ifadelerin üç versiyonundan hangisini kabul ediyorsunuz? Ýzlememiz gereken kaynak, sadece Kuran mý? Kuran artý Muhammed’in sünneti mi? Yoksa Kuran artý Ehli beyt mi? Yoksa, hadislerde olmayan dördüncü bir þýkkýn eklenmesiyle “hepsi” mi? 5. Geçen yýl Oxford Üniversitesinde verdiðim ilk konferansta dinleyecilere Theometer or Sectometer diye adlandýrdýðým çoktan seçmeli 45 soru yöneltmiþtim. O sorulara vereceðiniz cevaplarý çok merak ediyorum doðrusu. Oradaki sorulardan birkaç tanesini iki seçeneðe indirerek sorayým: Evli olup zina edenler için recm diye bilinen taþla öldürme cezasýna inanýyor musunuz? Aç bir keçinin, Muhammed peygamberin vefatýndan yýllar sonra, deri üzerinde yazýlý olan recm ayetini Ayþe validemizin yataðýnýn altýnda bulup yiyerek onu Kuran’dan neshettiðine inanýyor musunuz? Böylesine “kutsal bir keçi” tarafýndan neshedilmiþ, yani iptal edilmiþ bir ayetin hükmen baki olduðuna katýlýyor musunuz? 6. Hadislere ve mezheplere göre, Ýslam dininden, daha doðrusu mezhep öðretilerinden, dönenler “mürted” olarak yaftalanýr ve hayat haklarýný kaybederler. Siz o hadislere ve mezhep hükümlerine inanýyor musunuz? 7. Bize örnek olduðu bildirilen Muhammed peygamberin 54 yaþýndayken 9 yaþýndaki bir kýzla evlendiðini iddia eden ve pedofili denilen cinsel sapýklýðý kutsayan hadis rivayetlerine ne diyorsunuz? Peygambere ve arkadaþlarýna yönelik binlerce hakaret ve iftira içeren hadisleri rivayet eden Buhari, Muslim, Tirmizi, Ýbni Maceh, Ebu Davud, Ibni Hanbel gibi kitaplara saygý duyuyor musunuz? 8. Kadýnlarý horlayan, cehennemin çoðunluðunu kadýnlarla dolduran, kadýnlarý eþek ve domuzla bir tutan, kadýnlarý siyah torbalara sokan ve hatta bazý mezheplerde yüzlerini bile kara peçelerle kapatýp özgürlüklerinden ve kimliklerinden mahrum eden, ve böylece onlarý erkeðin kölesi haline dönüþtüren hadisler ve sünnetler konusunda ne düþünüyorsunuz? 9. Kuran, baþkalarýna maddi zarar vermeyen kiþisel günahlarý cezalandýrmamýzý emretmez. Aksine, dünyadaki sýnavýn gerçekleþmesi için günah iþlenmesini serbest býrakýr. Günah iþlenmesini yasaklamak Allah’ýn dünya hayatý için belirlediði sýnave sünnetine (yasasýna) karþý þeytani bir müdaheledir. Örneðin, aklý kullanmamak, dini konularda mukallit olmak, Allah’ýn ismini anmayý yeterli görmemek, mescitlerde Allah’tan baþka isimler çaðýrmak, peygamberi putlaþtýrmak, peygamberlere hakaret etmek, peygamberler adýna uydurulmuþ hadisleri din diye insanlara satmak, þefaat etme iddiasýnda bulunmak, ölülerden medet ummak, Allah’ýn sözünün yetersiz olduðuna inanmak, Allah adýna haramlar uydurmak, dinadamlarýnýn fetvalarýný din diye izlemek, dinle alay etmek, Allah’tan baþkalarýný rab (efendi) kabul etmek, salatý gözetmemek, baþkalarýna zarar vermeden sýgara veya alkollü içki kullanmak gibi günahlar devlet tarafýndan Allah adýna cezalandýrýlamaz. Sizin idealinizdeki dünyada, bu ve benzeri kiþisel günahlarý iþleyen insanlar Allah adýna sokaklarda ahlak polisliði yapan firavuncuklar yoluyla cezalandýrýlacak mý? 10. Sizin nostaljik bir duyguyla idealleþtirdiðiniz Osmanlý devleti 300 yýl boyunca matbaayý yasakladý. Eðitime önem veren biri olarak Osmanlý’nýn 500 yýldan fazla süren iktidarýný nasýl deðerlendiriyorsunuz? Baþkalarýna ait ülkeleri ve þehirleri iþgal edip halkýný vergiye baðlayan, o ülkelerin gençlerini baþka iþgaller için asker olarak istihdam eden, iktidar hýrsýyla kundaktaki bebekleri öldüren, hilafeti kýlýç zoruyla alan bir saltanatý onaylýyor musunuz? Ýstanbul’un Bizans’tan kýlýç zoruyla alýnmasý sizce Türkiye’deki tarih kitaplarýnýn ileri sürdüðü gibi yeni bir çað mý açtý? Bir kentin bir baþka ulus tarafýndan iþgali nasýl olur da yeni bir çað açar? Ýstanbul’un fethinden sonra Osmanlý’nýn bilim ve medeniyete ne katkýlarý oldu? Bir Caminin zorla Klise’ye çevrilmesine haklý olarak karþý çýkan birisi Ayafsofya kilisesinin zorla camiye çevrilmesini desteklerse onu “ahlaki tutarlýlýk,” “adalet” ve “dinde zorlama olmayacaðý” prensipleriyle nasýl açýklar? 11. Geçmiþte Kürtlerin varlýðýnýn bile inkâr edildiðini, baþka hiçbir dil yasaklanmazken Türkiye’nin yüzde 15’inden fazlasýný oluþturan Kürt yerlilerinin dillerinin yasaklandýðýný, birçok Kürdün ana diliyle konuþtuðu veya yazdýðý için hapislere atýldýðýný, Kürtlerin çoðunlukta olduðu birçok köyün adlarýnýn deðiþtirildiði, Kürtlerin çocuklarýna Kürtçe isim takmalarýnýn veya Nevruz’u kutlamalarýnýn yasaklandýðýný, binlerce Kürt köyünün boþaltýlýp sakinlerinin büyük þehirlerin banliyölerindeki gecekondulara sürüldüðünü, binlerce Kürd’ün faiil meçhul cinayetlerle öldürüldüðünü, benzeri ve hatta daha acýmasýz haksýzlýk ve saldýrýlarýn Irak veya Ýran’daki Kürt kardeþlerimize karþý sistematik bir politika olarak gerçekleþtirildiðini ve daha nice faþist politikanýn “ulusun bütünlüðünü korumak” paranoyasý ve propagandasýyla gerçekleþtirildiðini yaþadýk ve biliyoruz. Kürtlere yönelik bu inkarcý, ayýrýmcý ve dýþlayýcý politikaya ek olarak, okullarda ve orduda Kürt çocuklarýna, Ne mutlu Türküm Diyene, Bir Türk Cihana Bedel, ve Varlýðým Türk Varlýðýna Armaðan Olsun sloganlarý söylettirildi. Yüzyýllarca barýþ ve dostluk içinde birlikte yaþamýþ bu iki halký birbirine düþman edici nasyonalist ve ýrkçý ideolojiler ve uygulamalar maaselef her iki halký iç savaþa doðru sürükledi. Bölünme paranoyasýyla tektipleþtirilmek istendikçe bölünme tehlikesi arttý ve tehlike arttýkça bu paranoyayla tektipleþtirme desteklendi. Tüm bunlar olurken, Türkiyeli halklarýn kaný ve bütçesi bu faþist politikanýn doðurduðu terörle mücadele adý altýnda onlarca yýldýr harcanýrken bir dini lider olarak siz o politikaya karþý nasýl bir tavýr takýndýnýz, nasýl bir çözüm önerdiniz? Türk-Ýslam sentezi adýný verdiðiniz nesne, eðer islam denilen din bireyin, toplumun ve dünyanýn birbirleriyle ve yaratýcýsýyla barýþ içinde yaþamasý için gerekli olan evrensel prensiplerse nasýl bir sentez olabilir? Türk-Ýslam sentezi Araplarýn Muhammed peygamberden yüzyýllar sonra hadis yoluyla kutsallaþtýrýp mezhepler yoluyla dinimize soktuklarý Arap kültürü ve adetlerini Türk kültürü ve adetleriyle deðiþtirmek mi? Örneðin sakal yerine býyýk, çarþaf yerine manto, fistan yerine pantolon, Arapça dua yerine Türkçe dua, Arapça ezan yerine Türkçe ezan, Arapça isimler yerine Türkçe isimler gibi makul görülebilecek reformlarý mý kastediyorsunuz? Sizin mezhebe göre Ýslam’ýn bir amentüsü var, peki Türk’lüðün amentüsü nerede? Türk kelimesinden ne kastettiðinizi açýklar mýsýnýz? Türk bir ýrk deðilse nedir? Türkiye’deki Türkler, Bulgaristan’daki Türkler, Kýbrýsta’ki Türkler ile Irak’taki Kürtler ayný mý, yoksa farklý mý? Eðer Türklük bir kültürse sizin Türk kültürü ile Ahmed-i Khani’nin, Said-i Kurdi’nin, Nazým Hikmet’in, Turan Dursun’un, Ahmet Altan’ýn, Edip Yüksel’in kültürü bir mi? Türk-Ýslam sentezi, Kürt-Ýslam, Arap-Ýslam veya Ýngiliz-Ýslam sentezleriyle ayný mý? Ayný deðilse farklýlýklar ne? Bu sentez Çelik-Ruh veya Asil-Kan sentezi gibi bir þey mi, yoksa Yüzük-Aþk, Elma-Portakal, Býyýk-Nur, Hoþgörü-Diktatör, Helyum-Balon gibi bir sentez mi? 12. Filistin halkýný bir yüzyýldýr esaret altýnda katliamlar ve iþkenceler ile inleten, topraklarýný iþgal eden, evlerini yýkan, gençlerini ve bebeklerini katleden, hapishanelerde iþkencelere mahkum eden, mahallelerini ve köylerini yüksek duvarlarla birbirinde ayýran, her noktaya koyduðu gestapolarla özgürlüklerini sýnýrlayýp onurlarýný çiðneyen, korkunç bir propaganda makinasýyla kendisini dünyaya maðdur ve kurbanlarýný terörist olarak lanse eden Siyonist Ýsrail rejimine karþý neler öneriyorsunuz? Firavun’un binlerce yýl önce, Ýspanyollarýn beþyüz yýl önce, Nazilerin yetmiþ yýl önce kendilerine karþý uyguladýðý ýrkçý politikanýn bir benzerini Filistinlilere reva gören ve baþta ABD-Co olmak üzere batý ülkeleri, silah ve petrol þirketleri tarafýndan desteklenen bu zülme karþý sizin cemaat ne tepki gösterdi? Gazze’de barbarca bir abluka altýnda inleyen bir milyonu aþkýn Filistinli’ye yardým için yola çýkan Mavi Marmara gemisindeki barýþ ve adalet gönüllülerine karþý uluslararasý sularda Ýsrail askerleri tarafýndan iþlenen terör ve cinayeti eleþtirmek yerine insan haklarý gönüllerini “otoriteden izin almalýydýnýz” diye eleþtirmeyi Ýslam dininin hangi prensibiyle açýklýyorsunuz, hangi vicdanla izah edebiliyorsunuz? Firavun döneminde yaþasaydýnýz, Firavun’a meydan okuyup Ýsrail oðullarýný kölelikten özgürlüðe kavuþturmaya çalýþan Musa’ya, “Firavun otoritesinden izin almadan nereye götürüyorsun onlarý?” diye mi çýkýþacaktýnýz? “La ilahe illa Allah” diyerek Mekke’nin teokratik oligarþisini ürküten ve onlarýn köleci, kadýnlarý aþaðýlayan, ýrkçý, kapitalist düzenlerini çekinmeden eleþtiren Muhammed peygambere, “La demek için Mekke otoritesinden izin aldýn mý?” diye çýkýþarak Mekkeli azgýnlarý otorite mi kabul edecektiniz? Ýbrahim döneminde yaþasaydýnýz, atalarýnýn heykellerine tapan putperestlere felsefi bir ders vermek için küçük heykelleri yýktýktan sonra baltayý en büyük heykelin boynuna asýp suçu en büyük heykele yükleyen o delikanlý ölümle tehdit edilince “küçük heykelleri kýrarak insanlarý rasyonel düþünmeye çaðýrmak sana mý düþtü? O küçük heykelleri kýrmak için sen otoriteden niye izin almadýn” diye mi eleþtirecektiniz? USA-Inc ve Siyonist ittifakýn Irak’ta ve Afganistan’da milyonlarca müslümaný öldürmesine ve masumlarý katletmesine karþý bir tepki koydunuz mu? Rusya’nýn zulüm ve katliamlarýna maruz kalan Çeçenistan ve Daðýstan’daki Türklerin özgürlük için verdikleri mücadeleye ne gibi bir destek verdiniz? Müslümanlýk güçlüden yana mý yoksa adaletten yana mý olmaktýr? 13. Ben Sünnileri ve Þiileri teolojik ve politik açýdan alabildiðine eleþtirmeme raðmen Haçlý ve Siyonist ittifakýnýn onlara karþý iþlediði zülüm ve cinayetlere de ayný þekilde karþý duruyorum. Ancak, siz Sünnilerle ayný mezhebi ve teolojiyi benimsemenize raðmen, onlarýn arasýndan çýkan terör örgütlerinden 666 kez daha vahþi olan Hristiyan ve Siyonist kanlý ittifakýna laf etmezken, açlýk ve sefalate mahkum edilmiþ insanlara yiyecek ve ilaç götüren barýþ gönüllüleri alçakça saldýrýlarla katledildiðinde maðdurlarý eleþtirme cüretinde bulunuyorsunuz! “Ýnsanlarý kazanmak için herkesle herþey olurum” diyen St. Paul’un takiyyeci politikasýný izlediðiniz izlemini birakýyorsunuz. Köprüden geçinceye kadar “ayýya dayý demek” siyaseti köprünün baþýnda oturan bir ayýya karþý uygulanýrsa, sonunda o dayýnýn küçük bir ayýsý olma ihtimalini doðurur. USA-Inc ve Siyonist ittifaký dokuz yýl önce yalanlar üreterek Irak’ý iþgal edip yerle bir etti. Bir milyondan fazla Iraklý’nýn ölümüne sebep oldu. Milyonlarca çocuðu yetim ve öksüz, milyonlarca kadýný dul býraktýlar. Milyonlarca insanýn evlerini baþlarýna yýktýlar. Falluja’da korkunç katliamlar iþlediler. Kadýnlarýn ýrzýna geçtiler… Afganistan’da da benzeri katliamlarý ve zülümleri iþlediler, ve hala iþlemeye devam ediyorlar. Bu iþgallere tepki olarak doðan ve birkaç kiþiyi öldüren örgüt terörizmini lanetliyorsunuz. Peki, milyonlarý katleden devlet terörizmini de lanetliyor musunuz? Ýslam’a göre, cinayetleri Amerika, Israil, Ýngiltere, Ýran, Türkiye, Çin gibi devletler iþleyince cinayet olmaktan çýkýyor mu? Müslümanlýk güçlüden yana mý yoksa adaletten yana mý olmaktýr? 14. Amerikadaki (1) Neonconlar, (2) Silah ve Petrol Sanayisi (3) Mesih’in hortlamasýný bekleyen Evangelist Hristiyanlar, ve (4) Siyonistler diye listeleyebileceðimiz dört grup, ortadoðu ülkelerinin daha iyi kontrol edilmesi ve emperyalist diktaya boyun eðmeyen iktidarlarýn yerle bir edilmesi amacýyla bir koalisyon kurdular. Þu anda Papalýk makamýný iþgal eden adam, makamýna oturduktan kýsa süre sonra bu koalisyonun kanlý icraatlarýný eleþtirmek ve lanetlemek yerine bir Bizans imparatorunu alýntýlayarak Muhammed peygamberi þiddet kullanmakla eleþtirdi. Böylece 10′uncu Haçlý seferini onayladýðýný duyurdu dünyaya. Emperyalist güçlerin propagandasýna katýlan veya alet olan tütsülü ve püsküllü bir palyaço ile elele verip barýþ þarkýlarý tüttürmenin kime yararý olacaðýný düþünüyorsunuz? O Papa yerine, yüzyýllardýr barýþ ve adaletten yana tavýr alan Unitarian Univarsalists, Quaker veya Yehova Þahitleri gibi gruplarla, yüzlerce barýþ ve insan haklarý örgütleriyle elele vermeniz daha makul deðil miydi? Tarih boyunca en korkunç zülumleri teþvik etmiþ “yanýlmaz” Papalar mý yoksa Barýþ ve adaleti savunan ateistler mi dünyada islam’ýn, yaný barýþýn egemen olmasýna daha yakýn? Papa’ya karþý yazdýðým The Naked Pope in Glass House (Cam Evde Yaþayan Çýplak Papa) baþlýklý makalemi okumanýzý öneririm. Bu makalem, Peacemaker’s Guide to Warmongers (Barýþçýlar Savaþ Tüccarlarýný Ýfþa Ediyor) baþlýklý kitabýmýn 316-344′üncü sayfalarýnda yer alýyor. 15. Dünyanýn sonuna yakýn zamanda çýkacaðý ileri sürülen Mehdi konusunda ne düþünüyorsunuz? Tarih boyunca kendisini mehdi sanan birçok meczup çýktý. Hatta, zengin çocuklarýný kandýrmakta büyük beceri gösteren ve birçok müslüman bilim adamýnýn Darvin’den yüzyýllar önce savunduðu evrim teorisine savaþ açan bir tarikatýn lideri bile mehdi olduðunu sanýyor. Said Nursi’nin mehdi konusunda beklentileri vardý. Siz kendinizi mehdi mi sanýyorsunuz, yoksa Said gibi mehdinin habercisi mi? Said Nursi’nin 5. Þua’da iddia ettiði gibi Atatürk’ün Deccal olduðu fikrine katýlýyor musunuz? 16. Tüketiciliði teþvik eden kapitalist sistemin karada, denizde ve havada oluþturduðu kirlenme ve global ýsýnmaya karþý tepkiniz ve önerileriniz nedir? Bu baðlamda önem kazanan enerji politikasý ve nüfus planlamasý hakkýnda ne düþünüyorsunuz? Papa ile son görüþmenizde bu önemli konuyu tartýþtýnýz mý? 17. Cemaat dýþýnda, diðer dinlere ve kültürlere karþý alabildiðine hoþgörülü davranmanýza raðmen cemaat içinde tam aksine otoriter bir iliþki ve tektipçi bir tavrý onayladýðýnýz iddia ediliyor. Zamanýnda cemaatýnýza katýlmýþ birçok kiþi cemaatýnýzýn iþlettiði ev ve yurtlarda yetiþen öðrencilerin bireyselliklerinin, sorgulayýcý kiþiliklerinin köreltilip dikta rejimlerinde olduðu gibi tektipleþtirici bir torna tezgahýndan geçirildiklerini ileri sürüyorlar. Tek gazete, tek kitap, tek televizyon kanalý, tek siyasi tercih, tek tip elbise, tek tip býyýk… Kendilerinin düzenlemedikleri her faaliyet ve eylemi yasaklayan bu anlayýþtan nasýl bir altýn nesil çýkmasýný bekliyorsunuz? Robotlar gibi yetiþitirilmiþ cemaat üyeleri bilim ve medeniyette dünyaya örnek oluþturabilecek bir yaratýcýlýk gösterebilir mi? Bugün iyi davranan robotlar, yarýn düðmelerine basacak parmak deðiþince kolayca canavarlara dönüþtürülemez mi? 18. Soyadýnýz Gülen. Hatta onun Arapça abartýlý karþýlýðý olan Dahhak (çokça gülen) kelimesini yýllarca künye olarak kullandýnýz. Son vaazlarýnýzý bilmiyorum, ama ben Türkiye’deyken siz hemen her vazýnýzda aðlýyordunuz. Soyadýnýza inat, künyenize kat be kat inat… Neye aðladýðýnýzý kestiriyordum. Genelde müslümanlarýn hali, idealinize ulaþmak için aþýlmasý gereken engellerin büyüklüðü sizi duygulandýrýyordu… Tabi bu arada aðlamanýzla düz orantýlý olarak okullarýnýza ve vakýflarýnýza yapýlan yardým miktarýnýn arttýðýný ileri sürenler de var… Gülmek ve aðlamak insani eylemlerdir. Ben de duygulu bir insaným. Ender de olsa ben de bazan halk arasýnda gözyaþlarýmý tutamýyorum. Örneðin, geçenlerde Oxford Üniversitesinde düzenlediðimiz uluslararasý bir konferansta müslüman kadýnlarýn sorunlarýný tartýþan bir panelin moderatörlüðünü yaparken gözyaþlarýmý tutamadým. Paneldeki dört kadýndan hiçbiri aðlamazken benim aðlamam biraz mahcup etmiþti beni. Tüm gençlik ve evlilik hayatý boyunca yüzü peçeli kara bir çuvala diri diri gömülmüþ olarak yaþamaya mahkum edilmiþ annemi anýmsayýp aðlamýþtým. Ama ben bir robot olmadýðým veya korumak istediðim bir karizma kaygým olmadýðý için arada bir gülerim de. “Seni güldüren de aðlatan da O’dur” (53:43). Merak ediyorum; acaba siz hiç gülmüyor musunuz? Kahkahalarla örneðin? Sizi en çok güldüren bir þaka, fýkra, veya olay varsa paylaþabilir misiniz? Yoksa ilk isminizin tecellicisine muttali olunca soyisminizin tecelli edeceðine mi inanýyorsunuz? O zamaný mý bekliyorsunuz? Hani “son gülen” misali? 19. Her söylediklerine ve yaptýklarýna kafalarýný diklemesine sallayan evetçilerle sarýlmýþ liderler çok büyük hatalar iþlerler. Kafa sallayýcýlarý liderlerini hem dünyada hem de ahirete hüsrana yöneltirler. Ekþi Sözlük’te “fethullah gülen hoca efendi hazretleri” maddesini görünce, 20 Aðustos 2010 tarihinde Google hazretlerine sordum ve 0.16 saniye icinde bana 16,300 (analtý bin üçyüz) internet sayfasý sundu. Hoca ile efendi’yi birleþtirip arayýnca, “fethullah gülen hocaefendi hazretleri” ifadesi içinde 0.08 saniyede 11,800 sayfa buldu. Toplam yirmi bini aþýyor. Yani, sizin için hoca + efendi + hazret sýfatlarýný birlikte kullanan binlerce makale var Internette. Bunlarýn büyük bir kýsmý alýntý veya eleþtiri olarak kullanýlmýþ olsa da bir kýsmý sizi destekleyenlere ve izleyenlere ait. Böylesi dalkavukluklara prim vermeyen bir insan hayranlarý tarafýndan hiç böyle çaðrýlabilir mi? (Yüzbini aþkýn sayfada geçen “edip yuksel” arasýndan “edip yüksel hocaefendi hazretleri” ifadesini týrnak içinde sordum Hazret-i Google’ye ve Allah’a hamdolsun SIFIR sayfa çýktý. Dalkavukluk dozunda iki derece tenzilat yapýp “edip yüksel hoca” diye sorunca da sadece bir kez çýktý.). Hayatýnda abartýlýp göklere çýkarýlan, öldükten sonra da uydurma hikayelerle efsaneleþtirilip putlaþtýrýlan yüzlerce örnek var tarihte. Eðer siz bu meddahlardan hoþlanmýyorsanýz sizin desteklediðiniz dergilerde sizi insanüstü göstermek için kullanýlan abartýlý ifadeleri niye tekzip etmiyor veya o kiþileri engellemiyorsunuz? Size Feto diyen veya liderliðini yaptýðýnýz hareketi F-Tipi olarak yaftalayanlarý etkilemeniz zor. Ama size destek verenleri de mi meddahlýk konusunda etkileyemiyorsunuz? Sizin liderlik yeteneðinizi inkar eden yok. Ama sizin ne tefsir ne fýkýh dalýnda orijinal bir katkýnýzý bilmiyorum. Fizik, kimya, týp, elektronik, genetik gibi bilim ve teknoloji alanlarýnda da keþiflerinizden haberim yok. Öyleyse sizin için koparýlan bu vaveyla niçindir? Meddahlarýnýzýn sizin için kullandýðý üçlü dalkavukluða tepki gösterenlerden biri Eþki Sözlük’te bakýn neler yazmýþ: “islamiyete hristiyanlýk gibi azizlik mantýðý getirme çabasýnýn son ürünü. öldükten sonra da suratýna osurdu çocuðum kanseri yendi gibi saçmalýklarý duymamýza neden olacak akýmýn baþlangýç noktasý” (coverthetaiba, 19.05.2005 01:05 ). Çevrenizde sizin hatalarýnýzý çekinmeden eleþtiren arkadaþlarýnýz var mý? Yoksa, sizi dinleyen herkesin baþý önlerine eðik þakirtler taifesi mi? Sizi yakýndan izleyen Yasin Çolak adlý bir gencin aþaðýdaki suçlamalarýna ne dersiniz?: “Peygamberimizle rüyada yapýldýðý söylenen istiþareler, þefkat tokatlarý, kendinden makbul kerametler, deccal ve mehdi hikayeleri, ara sýra küpün dýþýna sýzmasý engellenemeyen ve daha sonra binbir teville geçiþtirilmeye çalýþýlan söylemler ve gözyaþlarýyla toplanan milyar dolarlarýn bilinmeyen akibeti… Hoþgörü ve diyalog örtüsünün altýnda yapýlmasýna müsaade edilen Hýristiyanlýk propagandasý ve bir sürü dini kitabýn arasýnda çoðu zaman bahsetmeye bile gerek duyulmayan Kur-an… Bu cemaat(ler)in sohbetlerine katýlanlar gayet iyi bilirler ki, anlatýlan dini bilgiler ya ‘üstat’larýn ya ‘hocaefendiler’in kitaplarýndan seçilirler. Allah’ýn kelamý Kur-an’a pek bahsedilmez. Bu ülkenin temel deðerlerini din sömürüsü adýna dinamitleyenler, ‘nur’lu evlerde baþka sokakta baþka konuþanlar… Ve sonuçta zarar gören Türkiye ve kaybolan nesiller…” Bu suçlamalara karþý savunmanýz var mý? 20. Biliyorum, kelle sayýlarýný Kuran’da büyüklerden birisi olarak tanýmlanan 19 sayýsýna tercih edenler kafalarýný bu makalenin baþlýðýndaki 19 sayýsýna takacaklar ve belki allerjilerinden dolayý bu makaleyi buraya kadar okuyamayacaklar. Bu makalemin muhatabý onlar olmadýðý için sorun yok. Bu konunun sizin ilgi alanýnýz içinde olduðunu biliyorum. Kuran’ýn insan ürünü olduðunu iddia eden birisine cevap olarak verilen 19 sayýsý sadece 74′uncu surede anýlýr ve o sayýnýn Kuran’ýn Allah sözü olmasý baðlamýndaki gizemi nihayet bu iki sayýda oluþan 1974 yýlýnda ortaya çýktý. Dahasý, 1974 yýlý Kuran’ýn Muhammed Peygamber’e vahyedilmesinden tam 1406 (19×74) kameri yýl sonra idi. Bu surenin ilk iki ayetini oluþturan ilk cümle tam 19 harfe sahip olup, Kuran zamanýnda sayý sistemi olarak da Kullanýlan Ebced alfabe dizimine göre tam 1974 sayýsal deðerine sahiptir. Ýsminin türevleri Kuran’da 19 kez geçen Mýsýr asýllý Amerikalý bir biyokimyacý tarafýndan keþfedilen bu olaðanüstü sýr ortaya çýktýktan sonra, Kuran’ýn elementlerinin, yani harf, kelime, ayet ve surelerinin, 19. sayýsýnýn tam katlarý olarak iç içe geçmeli bir matematiksel sisteme göre düzenlendiðini ortaya koydu. Örneðin, Besmele’nin 19 harfe sahip olmasý, Kuran’daki sure sayýlarýnýn tam 19′un katý olmasý gibi… Ondört yüz yýl boyunca Kuran’da bir sýr olarak gizlenen bu matematiksel sistem sizce bir rastlantýdan mý ibaret? Atatürk’ün hayatýndaki 19 rakamýnýn sýkça görünmesini neyle açýklýyorsunuz? Kuran’da Gizlenen adlý surede haber verilen bu sayýnýn fonksiyonlarý 74:31 ayetinde madde madde veriliyor. O ayeti nasýl anlýyorsunuz? Kuran için verilen korunma garantisi mushaflarýn kaðýt ve mürrekkebi için midir yoksa Allah tarafýndan mucizevi bir biçimde yerleþtirilmiþ matematiksel bir kodlama sistemiyle midir? Ýnsanlýkta kardeþim olan sevgili Fethullah: Sizi bu sorulara cevap vermeye zorlamak için gerekirse bu sorularý Internette imzaya açacaðým. Hem Türkçe ve hem Ýnglizce olarak. Hani, Türkiye ve dünya politikasýný, þimdimizi ve geleceðimizi böylesine etkileyen bir liderin sansür edilmemiþ sorulara cevap vermesini beklemeye hakkýmýz var. Ýbrahim genç yaþta halkýnýn liderleriyle tartýþtý, Sokrates Yunan senatosuyla tartýþtý, Musa Firavun ile, Ýsa Ferisilerle, Muhammed hem Mekke hem Medine liderleriyle tartýþtý. Onlarý izleyenler de delillere ve mantýða dayalý tartýþmalarla toplumu deðiþtirdiler. Sizi karþýt fikirden insanlarla önemli konularý tartýþtýðýnýzý hiç anýmsamýyorum. Bir ülkenin eðitim sistemini, kültürünü, dinini ve politikasýný bu derece etkileyen birisinin tartýþma ortamýnda görülmemesi inanýlmaz bir olay. Fikir meydanýnda karþýtlarýn eleþtirilerine cevap vermek, seçilmiþ bir gazetecinin yönelttiði dostça sorulara cevap vermekten çok farklý. Yukarýdaki 19 soruya dört ay içinde cevap vermediðiniz taktirde kendi sorularýmýzýn cevaplarýný sizin söz ve tavýrlarýnýzdan çýkararak biz vermek zorunda kalacaðýz. Belki de daha kapsamlý bir araþtýrma ile destekliyerek kitap halinde yayýnlayacaðýz. Amaç size ve cemaatýnýza zarar vermek deðil, amaç halkýn sizi ve idealinizi daha yakýndan tanýmasýdýr. Eðer dilerseniz, sizi Pennsylvania’daki evinizde ziyarete gelir ve bu sorularý orada konuþup tartýþmaya da hazýrým. Dilerseniz, Arizona’daki evime her zaman misafir olarak gelebilirsiniz. Tucson’daki þakirtler yoluyla benimle irtibat kurabilirsin. Galiba benden biraz kaçýyorlar ama siz emrederseniz beni anýnda bulabilirler. Küçük oðlumun katýldýðý matematik yarýþmalarýnda þakirtleriniz en baþarýlý öðretmenler arasýndaydý. Ýnþallah önümüzdeki yýl Ýstanbul’da düzenlemeyi düþündüðümüz Ýslami Reform Ýçin Kritik Düþünenler baþlýklý konferansta sizi veya sizi temsil eden birilerini panelistler arasýnda görür ve canlý yayýnda tartýþýrýz bu konularý. Barýþ, adalet ve tevhid için, hiçbirinden taviz vermeden, birlikte çalýþmak umuduyla. Selam ve sevgilerimle. Dr. Edip Yüksel, Bilgi Agi, 04.10.2010 Zitieren Link zu diesem Kommentar Auf anderen Seiten teilen Mehr Optionen zum Teilen...
Zaid Geschrieben 5. Oktober 2010 Teilen Geschrieben 5. Oktober 2010 Bildigime göre Edip Yüksel denen insan sünneti inkar eden sapiklardan. Böyle insanlardan dini konularda hayir gelmez... Zitieren Link zu diesem Kommentar Auf anderen Seiten teilen Mehr Optionen zum Teilen...
Empfohlene Beiträge
Dein Kommentar
Du kannst jetzt schreiben und Dich später registrieren. Wenn Du ein Konto hast, melde Dich jetzt an, um unter Deinem Benutzernamen zu schreiben.