Webmaster Geschrieben 25. September 2010 Teilen Geschrieben 25. September 2010 “Dindar erkeklerin eþleri, onlarý “her bakýmdan” garanti olarak gördüklerinden dolayý onlara insan gibi davranmýyorlar.” Levent Bilgi YAKIN BÝR ZAMANDA, bilmem fazla rijit bir tarzda teorileþtirildiðinden midir nedir, duyunca irkildim. Bir düþünce insaný ilginç bir teori geliþtirmiþti: “Dindar erkeklerin eþleri, onlarý “her bakýmdan” garanti olarak gördüklerinden dolayý onlara insan gibi davranmýyorlar.” Geçenlerde Mümine Güneþ Haným’ý bir seminer için Gebze’ye davet etmiþtik. Çok hayret ettiði bir konudan bahsetti. Hangi kýzýmýzla konuþsak hep, beylerinden þikayet ediyorlar. Ve geçimsizlik son derece genelleþmiþ durumda. Eskiden biz böyle dindarlarýn ayrýlýklarý diye bir þey bilmezdik. Þimdi pek çok dindar ailenin þiddetli geçimsizlik yaþadýklarýna, ayrýlmak üzere olduklarýna þahit oluyoruz.” Çok saðlam sandýðýmýz bir ailenin hanýmý beyinin iþten gelir gelmez yemeðini yiyerek televizyonun baþýna geçtiðini ve kendileriyle hiç ilgilenmediðini, olsa olsa bazen çocuklarla oynadýðýndan bahsediyor. Bir erkek ise hanýmýnýn hiçbir þeyden lezzet alamadýðýný, ev iþlerini kerhen yaptýðýný, bir sýcak tebessümü, tatlý bir gülüþü bile kendisinden esirgediðini anlatýp þikayet ediyor. Bu tarz þikayetlerin hem erkeklerin hem de kadýnlarýn dünyasýnda çok yaygýn olduðunu görmek doðrusu çok üzücü. Eþlerin kendilerini salývermiþ olduklarý, sevgiden, þefkatten eser kalmadýðý, ev hayatýnýn bir mücadele arenasý haline geldiði, kadýnlarýn çok basit þeyleri bile büyüterek kavga çýkarmalarý erkekler arasýnda biraz da fýsýltý ile söylenen þikayetler. Ýlk teori, eþleri dindar olan kadýnlarýn kendilerini daha bir garanti hissetmelerinden dolayý, eþlerini takmamalarý, onlara deðer vermemeleri þeklindeydi. Bunu dindar olmayan ailelerde çok tartma imkanýmýz yok. Ama geçenlerde eþi çalýþmayan dindar bir arkadaþýn yakýnmasý bize bir ölçü olabilir. O arkadaþýmýz “þayet bekar olsam kesinlikle çalýþan bir hanýmla evlenirdim” diyordu. Ekonomik durumu pek de kötü olmayan bu arkadaþýmýza tercihinin nedenini sorduðumda bana þu cevabý verdi: “Çalýþan hanýmlar, kapalý veya açýk bir defa kendilerine çok daha iyi bakýyorlar. Çok daha planlý yaþýyorlar. Çok daha beylerine karþý saygýlý oluyorlar. Oysa çalýþmayanlarýn bir çoðu evde kendilerine bakmadýklarý gibi geç saatlere kadar uyuyorlar. Ýþ yerinde pek çok arkadaþýmýz sabahlarý ya kahvaltý yapmadan veya eþleri kalkmadýðý için kendileri bir þeyler atýþtýrýp geliyorlar. Çevremdeki dindarlar arasýnda sabah kalkýp beyine kahvaltýlar hazýrlayarak gönderen haným hemen hemen tanýmýyorum. Ama çalýþan hanýmlar öyle deðil. Zorunluluktan veya baþka sebeple, çok daha programlý yaþýyorlar.” Þimdi ben bu yazýnýn odak noktasýna kadýn düþmanlýðýný oturtmak istemiyorum. Veya genelleme yaparak tüm dindar kadýnlarý ayný kategori içine de almak istemiyorum. Ama aklýma Kastamonu Lahikasý’ndaki o soru ve cevap geliyor: Üçüncü suâl: Bazý mütedeyyin zatlarýn, dünyadâr haremleri yüzünden ziyade sýkýntý çekmeleri nedendir? Bu havalide bu nevi hadiseler çoktur. Gelen cevap: O mütedeyyin zatlar, diyanetlerinin muktezasý böyle serbestiyet-i nisvan zamanýnda öyle serbest kadýnlarýn vasýtasýyla dünyaya giriþmeleri hatalarýndan, o kadýnlarýn eliyle tokat yemelerine kader müsaade etti. Bu sorudan anlýyoruz ki erkeklerin haremleri yüzünden sýkýntý çekmesi yeni bir hadise deðil. O dönemde de çok miktarda erkek, hanýmlarý yüzünden sýkýntý çekmiþlerdir. Hem de bu problemli olan erkekler mütedeyyin insanlardýr. Bediüzzaman cevapta sýkýntýnýn kaynaðý olarak iki defa “kadýnlarýn serbesiyetleri”nden bahsediyor. Kadýnlarýn serbesiyetleri erkekleri dünyaya sevk ediyor ve dünyevileþen erkekler, o serbest kadýnlarýn eliyle cezalandýrýlýp sýkýntý içinde býrakýlýyorlar. Ben “serbestiyet-i nisvan” sözünden sadece ehl-i dünya kadýnlarýný anlamýyorum. Çünkü Risale hizmetleri yapan, dini bilgisi iyi olan kadýnlarýn da aile hayatlarýnda bir “serbestiyet” içinde olduklarýný görebiliyoruz. Serbestiyeti ben kafamýza göre hareket etmek, nefsanî davranmak, sünnetten uzak olmak, bir yerden emir almamak olarak anlýyorum. Oysa Cemil Meriç “Bir din ki, tuvalete girip çýkmanýza, oradaki hareketlerinize kadar vazetmiþtir. Böyle bir dinin hayatýn hiçbir noktasýný boþ býrakmasý mümkün deðildir” diyor. Evde ailenin reisi tartýþmasýnýn nihai noktasý, Kur’an’dýr, sünnettir. Biz ailemizi, evimizi sünnette olduðu þekilde tanzim etme durumundayýz. Dýþarýda dindar, baþörtülü, hatta Ýslamcý, hatta Nurcu. Ama içeride serbest, kafamýza, hislerimize göre. Ýþte tüm kavgalarýn, ayrýlýklarýn, problemlerin odak noktasý bu . Onun içindir ki dýþarýda kapalý olan pek çok hanýmýn dünyasýnda, þahsi ibadetlerin problem oluþunu görmek ilginçtir. Kapalýlýk çoðu zaman dýþ dünyaya karþý bir kimliktir, bir kendini ispatlamaktýr. Ama evde sünnete göre yaþamak Allah ile nefsimiz arasýnda bir tercih yapabilmektir. Ve dýþarýda imtihaný kazanan pek çok kiþi, içerideki bu büyük cihadý kaybedebilmektedir. En baþtaki teori ise bu serbestiyetin âdeta fikri bir put haline dönüþmesidir. Bu ise çok daha vahimdir. “Dindar erkeklerin eþleri, onlarý “her bakýmdan” garanti olarak gördüklerinden dolayý onlara insan gibi davranmýyorlar.” Bu da serbestiyet fikrinin pratiðe dönüþen son halkasýdýr. Oysa bu serbestiyet içinde kadýnlar çok mu mutludurlar. Eþlerini ihmal etmek, sünnete göre bir ev kuramamak çok mu huzurlu yapacaktýr hanýmlarý. Hayýr. Pek çok aile bu yüzden bir savaþ meydanýna dönmüþtür. Bu durum en çok da çocuklarý etkilemektedir. Bilhassa kýz çocuklarý bu terbiye ile yetiþmekte ve istikbalin birer firavuncuklarý olmakta, dolayýsýyla mutsuzluða, kocasý ile her an cedelleþmeye mahkum edilmektedirler. Bazý arkadaþlarýmýz evdeki bu kavgalarýn, mücadelelerin hiç bitmediðinden, bir müddet sulh olsa bile sýk sýk meydan muharebesi yaþadýklarýndan bahsetmektedirler. Evet, bugün dindar aileler için sadece üç yol var. Ya kadýn ve erkekler serbestiyetlerini devam ettirip hayatlarýný kendilerine zehir edecekler. Ya bir an önce ayrýlýp evli evine, köylü köyüne diyecekler ki bu þekilde hem kendilerini hem de çocuklarýný mutsuz edecekler. Veya oturup Peygamber, eþleri ile nasýl yaþamýþ, nasýl beraber olmuþlar, her türlü ihtiyaçlarýný nasýl beraber karþýlamýþlardýr araþtýrýp öðrenecek ve hayatlarýna geçirmeye çalýþýp mutlu olma yolunu seçeceklerdir. Tercih bizim. Hem erkeklerin hem de kadýnlarýn. Özellikle dindar yaþama iddiasýnda olan ailelerin. Ama unutmayalým ki atalarýmýz “Evi diþi kuþ yapar” demiþler. Bir bildikleri yok mudur sizce? Zitieren Link zu diesem Kommentar Auf anderen Seiten teilen Mehr Optionen zum Teilen...
Nur Efsan Geschrieben 25. September 2010 Teilen Geschrieben 25. September 2010 Özellikle dindar yaþama iddiasýnda olan ailelerin. Ama unutmayalým ki atalarýmýz “Evi diþi kuþ yapar” demiþler. Bir bildikleri yok mudur sizce? Bencede disi kus meselesi kesinlikle dogru, ama bazi sahislar sen yapmazsan bende yapmam havasina giriyorlar nedense. Bir de dindarlik tabii ki cok önemli bir unsur aile bagi icin, ama yegane temel degil. Bu ise karakter, mizac, aileden görme alt yapi da girer, ki buda insanin namaziyla abdestiyle pek alakadar degil bence. Zitieren Link zu diesem Kommentar Auf anderen Seiten teilen Mehr Optionen zum Teilen...
genchizmet50 Geschrieben 25. September 2010 Teilen Geschrieben 25. September 2010 Bu ise karakter, mizac, aileden görme alt yapi da girer, ki buda insanin namaziyla abdestiyle pek alakadar degil bence. aynen katiliyorum Zitieren Link zu diesem Kommentar Auf anderen Seiten teilen Mehr Optionen zum Teilen...
Empfohlene Beiträge
Dein Kommentar
Du kannst jetzt schreiben und Dich später registrieren. Wenn Du ein Konto hast, melde Dich jetzt an, um unter Deinem Benutzernamen zu schreiben.