Zum Inhalt springen
Qries Qries Qries Qries Qries Qries

Empfohlene Beiträge

Paçalarý kanlý pantolonun hikayesi

 

— "Karþý kapý açýldý. Ondört kiþilik tomsonlu asker eþliðinde yavrumu çýkardýlar, götürdüler. Az sonra da bizi götürdüler. Hepimiz bir tuhaf olduk.

 

Neydi bu korku? Benim çocuðum hýrsýz deðil, katil deðildi. Ailesini görmeye bunca askerle mi çýkacaktý?

 

Az sonra da bizi götürdüler. Selimiye'nin üst katýnda bir oda: Saðda solda birer masa, üst rütbeli subaylar oturuyor. Münir'i oturtmuþlar bir koltuða, bizi de karþýsýna oturttular. (...) O arada ben, "Yavrum, pencereden deniz görünüyor, ona bak. Ananýn mihnetli, yaþlý, kederli yüzüne bakma!" diyorum, gülümsüyor.

 

10-15 dakika sonra "Görüþ tamam!" dediler. Önce onu aldýlar götürmek için, ben arkasýndan fýrladým. Merdivenden inileceði sýra sordum:

 

— Çok mu iþkence yaptýlar?

 

Baþýný salladý 'evet' yerine. Çünkü yüzü gözü bir tuhaftý, gözler doluydu. Demek ki beþ-altý ay görüþtürmeme nedeni iþkence izlerinin geçmesini beklemekmiþ."

 

Bu sahneyi bize, bu ülkenin bahtsýz analarýndan biri, 68'li yýllarýn devrimcilerinden Münir Ramazan Aktolga'nýn annesi Muazzez Aktolga Hanýmefendi aktarýyor. (Bir Annenin 68 Anýlarý, s. 113, Ýstanbul, 2000)

 

* * *

 

Bu satýrlarýn sizlerde ne tür düþünceler, ne tür hisler uyandýrdýðýný/uyandýracaðýný bilemiyorum; fakat itiraf etmeliyim ki beni fevkalâde etkiledi. Yukarýdaki satýrlarý okurken kitabý elimden býraktým, bir süre odamda dolaþýp durdum; hüzünlenmiþtim çünkü. Uzun uzun düþündüm, geçmiþi hatýrladým, öyle ki kâh gülümsedim, kâh hüzünlendim. Sonra tekrar okumaya baþladým ve sayfalarý çevirdikçe içimdeki düðüm daha da buruldu. Sabah ezanlarý okunmaya baþladýðýnda kitabýn sonuna gelmiþtim.

 

Muazzez Haným bana çok yakýndan tanýdýðým bir gencin annesini hatýrlatmýþtý; iþkence sýrasýnda geçici felç geçiren bir gencin annesini. Yýllarca cezaevi cezaevi dolaþan, oðlu yüzünden korkutulan, incitilen, acý çeken baþka bir anneyi.

 

Hikâyesi þöyleydi aklýmda kaldýðý kadarýyla.

 

* * *

 

1979 kýþýnda onbeþ gün boyunca iþkence gören genç, cezaevine gönderilmek üzere Selimiye Kýþlasýna (mahkeme) sevkedilir ve nöbetçi savcý tarafýndan sorgusu yapýlýr. Henüz 17 yaþýndadýr. Ýþkence gördüðünü söyler. Elbiselerini çýkarýr. Askerî savcý vücudundaki morluklara, yaralara, yanýklara bakar. Yüzü gözü zaten þiþtir delikanlýnýn. Ayaklarý lime lime edilmiþtir.

 

— "Ben birþey göremiyorum" der askerî savcý tebessüm ederek.

 

Genç dehþet içinde savcýnýn gözlerine bakar "Nasýl göremiyorsunuz?!" der gibi.

 

Evet, "der gibi" bakar ama demez, diyemez. Bilinen numaradýr: görülmemesi gerekenler görülmez, görülmeyenler yazýlmaz. Dolayýsýyla tutuklanýp Maltepe Askerî Cezaevi'ne yollanýr. Cezaevinde rapor almak için yetkililere müracaatta bulunursa da ancak üç ay sonra muayene edilmesine izin verilir.

 

Cezaevindeki ilk ziyaret günü, gözü yaþlý annesinin de ziyaretçiler arasýnda olduðunu öðrenir. Annesi henüz kabine girmeden önce, arkadaþlarý, ayakta zor duran gencin kollarýna girerek onu kabine götürürler. Kabin camýna yaslanarak annesini beklemeye baþlar. Oðlunun baþýna gelenleri þöyle böyle duyan ve fakat bir türlü inanmak istemeyen kadýncaðýz heyecanla ve yaþlý gözlerle içeri girer.

 

Oðluna sarýlmak hissiyle ellerini cama doðru uzatýr ve merakla, þefkatle sorar:

 

— "Yavrum nasýlsýn?"

 

Oðlu tebessüm eder, "Gördüðün gibi gayet iyiyim anacýðým" diye cevap verir.

 

"Sana iþkence yaptýlar mý oðlum?" sualine cevap alamaz. "Çok mu?.." diye yineler sualini.

 

Delikanlý susar, yan tarafta dikilen askerlere bakar, sonra —biraz da dudak bükerek— "Yok caným" der; "iþte bilirsin birkaç tokat."

 

Annesinin meraklý gözleri, oðlunun üzerinde izler arar; meþum izler... Fakat evlâdýný yalancý çýkarmak istemez ve "Bu yüzünün gözünün hali nedir o halde?" demez. Sadece kýsa bir süre bakýþýrlar.

 

Görünen deðil, görünmeyenler merak edilir ya bu durumlarda, kadýncaðýz da heyecanla "Niye dik durmuyorsun? Ayaklarýnda birþey mi var?" diye sormaktan kendisini alamaz.

 

Delikanlý gayr-ý iradî hemen doðrulur; "Bak birþeyim yok!" der kýzgýn bir tonla; "Anacýðým sen de amma evhamlýsýn, sana birþeyim yok diyorum ya!"

 

Sonra bildik hatýr sormalar, oradan buradan havadisler, selamlar, istekler ve ziyaretin bittiðini bildiren uðursuz zil sesi.

 

Oðul yerinden kýpýrdamaz; ziyaretin bittiðine sevinmiþ gibidir. Anne ise bu kýsa görüþmeden hiçbir þey anlamamýþtýr. Oradan ayrýlmak, oðlunu terketmek istemezse de askerlerin uyarýsýyla hemen toparlanýr; çaresiz, o yaþlý gözleriyle oðluna baka baka dýþarý çýkar. Hemen ardýndan arkadaþlarý gelir ve gencin kollarýna girerek onu koðuþuna götürürler.

 

* * *

 

O gençten bu hâdiseyi dinlediðimde, "Ýyi ki anacýðýn bu durumunu görmemiþ. Vartayý iyi atlatmýþsýn" kabilinden aptalca birþeyler söylemeye çalýþtýðýmý hatýrlýyorum. Gözyaþlarýný saklamaya çalýþýp "Nerede bizde o talih?" diye mukabele etmiþti:

 

— "Öyle büyük bir hata yapmýþým ki hâlâ unutamam. Üzerimde neyim varsa, anam görmesin diye çöpe attýrmýþtým; iç çamaþýrlarýmý, gömleðimi, kazaðýmý, hatta çoraplarýmý bile. Fakat nasýl olmuþsa eve gönderilmek üzere hazýrlattýðým torbanýn içerisine diðer eþyalarýmla birlikte pantolonumu da koymuþlar.

 

Bir dahaki hafta ziyarete babam tek baþýna geldi. Meraklanýp annemin niçin ziyarete gelmediðini sordum; önce söylemek istemedi. Israr edince dedi ki:

 

— "Pantolonun yüzünden. Aðý baþtan baþa yýrtýlmýþ o paçalarý kanlý pantolonun yüzünden."

 

* * *

 

Bir Annenin 68 Anýlarý adlý hatýrattan hareketle siyasî içerikli bir yazý yazmaya karar vermiþtim. Fakat niyetlendiðim gibi olmadý; baþka bir yazý çýktý ortaya; annelerle ilgili bir yazý.

 

Kimbilir belki Münir Aktolga'nýn "Herkesin annesi güzeldir; bütün anneler güzeldir!" sözünün etkisinde kaldýðýmdan dolayý ya da kimbilir belki de "Hep yazarlar yazýlarý yazmaz, bazen de yazýlar yazarlarýný yazarlar" hurafesi karþý konulamaz bir hakikat olduðundan dolayý.

 

Evet, kim bilebilir?

 

* * *

 

Bu yazým ilk kez 12-18 Ocak 2000 tarihli haftalýk 'Gerçek Hayat' dergisinde yayýmlanmýþtý. Daha sonra ayný yazý 'Arasokaklarýn Tarihi'nde yer aldý.

 

Bakýyorum da yazýnýn üzerinden on, hikâyenin üzerinden ise otuzbir yýl geçmiþ.

 

Þimdi küçük bir ayrýntýyý açýklýða kavuþturmak zamaný.

 

Ýlk kez.

 

12 Eylül'de sandýða gidecekler arasýnda anneler de olacak. Bir zamanlar yüreði evlat acýsýyla kavrulmuþ anneler... Çocuklarýnýn saçlarýný okþamasý gereken o mübarek elleriyle onlarýn kanlý pantolonlarýný yýkamak zorunda býrakýlan anneler...

 

Pek tabii ki benim annem de...

 

Evet, yanlýþ okumadýnýz, aðý baþtan baþa yýrtýlmýþ o paçalarý kanlý pantolonu yýkamasýna bir türlü mâni olamadýðým benim o güzel annem de...

 

Hikâye dediðime bakmayýnýz, yýllar önce okuduðunuz hikâye benim hakikatimdi.

 

Onyedi yaþýmdaki hakikatim.

 

 

Dücane Cündioglu, Yeni Safak, 07.08.2010

Link zu diesem Kommentar
Auf anderen Seiten teilen

Dein Kommentar

Du kannst jetzt schreiben und Dich später registrieren. Wenn Du ein Konto hast, melde Dich jetzt an, um unter Deinem Benutzernamen zu schreiben.

Gast
Auf dieses Thema antworten...

×   Du hast formatierten Text eingefügt.   Formatierung jetzt entfernen

  Nur 75 Emojis sind erlaubt.

×   Dein Link wurde automatisch eingebettet.   Einbetten rückgängig machen und als Link darstellen

×   Dein vorheriger Inhalt wurde wiederhergestellt.   Editor leeren

×   Du kannst Bilder nicht direkt einfügen. Lade Bilder hoch oder lade sie von einer URL.

×
×
  • Neu erstellen...