Webmaster Geschrieben 2. August 2010 Teilen Geschrieben 2. August 2010 Fatih Altaylý’nýn anlamlý Cüppeli tekrarlarý Ýnsanlarý dinden soðutmanýn çeþitli yollarý vardýr, Fatih Altaylý da görünen o ki deðiþik bir yol bulmuþ. Baþka türlüsüne inanmakta zorlanýyorum. Yoksa Altaylý gibi akýllý, bilgili, yýllarýný gazetecilik yaparak geçirmiþ birinin cüppeli bilmem ne hoca isimli, hiçbir söylediði ipe sapa gelmez birini karþýsýna alýp, hem de söylediklerini ilgiyle, dikkatle dinliyor gibi ekrana çýkartmasýnýn, cevaplarýný tek kaþ havada dinlediði sorular sormasýnýn ve adamýn acýnasý durumunu milyonlarla paylaþmasýnýn baþka bir nedeni olamaz. Halký “þeriatla korkutmanýn” farklý bir yolunu sergiliyor Sayýn Altaylý. Ramazan geliyor. Ve maalesef ülkemizin hiç kapanmayan yaralarýndan birisi medyanýn çanak tutmasýyla daha da kanayacak bu yýl yine... “Müzik, resim günahtýr” diyenler, “çocuðunuza Muhammed, Ayþe isimlerini koyarsanýz cennete gider” diyenler, ojeyi, kýyafeti, saç tokasýný namaza karýþtýranlar, namaz kýlýnan odadaki aynaya kafayý takanlar, Allah’ýn yarattýðý canlýlarý beslemeyi, bakmayý günah olarak kabul edenler, kadýný zayýf, muhtaç, alýnýr, verilir bir mahlûk olarak görmenin yaný sýra bir de þeytanýn iþbirlikçisi ilan edenler, Kur’an’da tek bir satýrýna bile rastlayamayacaðýnýz onlarca benzer fetvayý Allah’tan korkmadan savurup duranlar yine ekranlardaki yerlerini alacak, yine sabahlara kadar asýl günah olan “Allah adýna yalan söylemeye” devam edecekler. Ve Diyanet’imiz bu yýl da bütün yanlýþ yönlendirmelere, insanlarý dinden soðutan inanýlmaz konuþmalara çýtýný bile çýkartmayacak. Ülkemizin en ciddi yaralarýndan birisi de bu maalesef. Herkes aklýna her geleni, Kur’an’da hiçbir karþýlýðý olmayan, tamamen bir takým “nev’i þahsýna münhasýr inançlarý” diðerlerine empoze etmeye çalýþýyor. Teke Tek gibi “düzeyli” kabul ettiðimiz program bile sakallarý dizlerine inen, söylediklerinin dörtte üçü dinle, kitapla hiç ilgisi olmayan bilmem ne hoca diye bir adamý kaale alýp saatlerce konuþturursa insanlar korkarlar tabii. Ayný programý durup durup, tekrar ekrana getirmesini Fatih Altaylý’nýn din karþýtý dünya görüþüne veriyorum. Öyle olmalý ki böyle bir ismi ekrana çýkarttýðý yetmiyormuþ gibi bir de akla mantýða sýðmaz yüzlerce cümlesini halka tekrar tekrar dinletiyor. Yoksa, dinimizin gerçek, hurafelerden arýnmýþ yüzünü tanýtmak istese ne kadar hoþ isimleri konuk edebilir. Dinle ilgili bir þeyler öðrenmek istiyorsanýz önce girersiniz bir kitapçýya, bir tane Kur’an alýrsýnýz. Onu eve getirince dolap üstü gibi yüksekçe bir yere koymanýn ibadet anlamýna gelmediðini bilir, alýr elinize okumaya baþlarsýnýz. Herhangi bir kitap gibi… Herhangi bir saatte, herhangi bir kýyafetle… Ama mutlaka anlamak isteyerek… Saçma sapan onlarca diziye, onlarca kitaba ayýrdýðýnýz vaktin küçücük bir kýsmýyla, hemen her söyleme “sorun” olarak giren dinimizin ne olduðunu öðrenmeye çalýþýrsýnýz. Herþey bir yana en azýndan birisi karþýnýza geçip dinle ilgili atýp tutmaya baþlarsa söyleyecek iki çift sözünüz olur. Hele hele halktan biri olmanýn yaný sýra halka hitap eden birisi iseniz… Keþke doktorlar için geçerli olan Hipokrat yemininin bir benzeri de gazeteciler için uygulamaya konsaymýþ… Keþke medya insanlarýna “bilerek, isteyerek halka yalan söylememek ve söylenmesine izin vermemek” üzere bir yemin ettirilseymiþ. Gerçi yemine inanan için tabii… Esra UÇAR, Bugün, 02.08.2010 Zitieren Link zu diesem Kommentar Auf anderen Seiten teilen Mehr Optionen zum Teilen...
Empfohlene Beiträge
Dein Kommentar
Du kannst jetzt schreiben und Dich später registrieren. Wenn Du ein Konto hast, melde Dich jetzt an, um unter Deinem Benutzernamen zu schreiben.