derguiz Geschrieben 13. Juli 2010 Teilen Geschrieben 13. Juli 2010 Rehberimiz havaalanýnda nemli gözlerle bize “Beni býrakýp nereye gidiyorsunuz?” dedi… Havaalanýna varmýþtýk, içeri geçmemiz lazýmdý. Fakat önümüzde aðlayan bir insan vardý. Sanki yakýn bir akrabasýný uzaklara gönderiyor gibiydi. Oysa bizim pasaport iþlemleri için acele etmemiz gerekiyordu. “Sen bir turist rehberisin, biz sana hak ettiðin parayý verdik, sen böyle her turistin arkasýndan aðlar mýsýn?“ diye sorduðumda þöyle dedi: “Yok, yok, öyle deðil, siz bana bu üç-dört gün zarfýnda bir cennet hayatý yaþattýnýz, siz her gittiðimiz kilisede Hz. Ýsa’dan, Hz. Meryem’den, Yahya’dan ve babasý Zekeriyya’dan öyle güzel bahsettiniz ki, ben bugüne kadar anlattýklarýnýzý rahiplerden ve rahibelerden iþitmemistim”. Çok ciddi idi. Elimizde kalan bir iki kitabý ona hediye ederek ayrýlmak zorunda olduðumuzu ifade ettik. Manila’dan Kuala Lumpur’a geçtik ve bir kaç gün sonra Anavatana vardýk. Rehberimiz mailinde þunlarý yazmýþ: (Türkçe tercüme alt tarafta) “Dear Riza(l), Enshallah! How are you? I am thanking you that even for a short while, I have learned a lot of things in Islam. I know that ALLAH sent you and Baris to me so that I’ll be more strong and appreciated what he had given us. The last time we were together, it’s hard to say goodbye, It seemed that my feet got nailed into the ground. How i wished, that time would STOP and there wouldn’t be tomorrow . It was the most difficult part of my life to turned and walk away from both of you. After that while walking far away from you i didn’t notice that my tears were falling already. Baris and you are very important to me because i found the inner beauty and intellectual component of personalities, that cannot be found in one person. While you are not around 2 bishops read already your book but they had already finished reading it. They appreciated the Staff of Moses and some of my friends already asking the price of the book. I told them that I donno where they come from, either heaven or from sky above, two men arrived and departure like spiritual beings, like an angel or a spirit… I am also enjoying some of the book as well as the Quran. Thank you so much! Please e-mail to me your mobile number so that i will call you also.” Mailin kýsa tercümesi: Sevgili Rýza, Nasýlsýnýz? Sizlere kýsa bir zaman diliminde dahi olsa Ýslam adýna öðrettiklerinizden dolayý teþekkür ediyorum. Biliyorum ki Allah seni ve Barýþ’ý bana benim daha kuvvetli ve þükreden bir kul olmam için gönderdi. Sizinle son birlikteliðimizde elveda demek çok zor geldi adeta topuklarým olduçum yere çivilendi. Keþke o an zaman dursa ve o günden sonra bir daha yarýn olmasa idi. Hayatýmýn en zor anlarýndan biri size veda edip yürüdüðüm an oldu. Farkýnda deðildim fakat sizden ayrýldýðým andan itibaren gözyaslarým akmaya baþlamýþtý bile…Sizden sonra iki Baþ-Rahibe kitaplarýnýzdan verdim, özellikle Asa-yý Musa‘yý okuyup bitirdiklerini ve baþka kitap olup olmadýðýný soruyorlar. Onlara: „Ýki adam geldi, nereden geldiklerini anlamadým, cennetten mi yoksa semadan mý geldiler ve ayrýldýlar ruh gibi, melek gibi“ dedim. Ben de kitaplarý okuyorum ve Kuran‘dan hoþlanýyorum. Teþekkürler…“ Bu mailden sadece birkaç gün sonra bir telefon aldým: “Þu anda daha önceden sizinle ziyaret ettiðimiz Ýslam Merkezi‘ndeyim, Kuran‘ý okudum, býraktýðýnýz kitaplardan okudum. Asa-yý Musa‘yý okudum, sizin anlattýklarýnýzý tekrar tekrar düþündüm ve Ýslam‘ý seçmeye karar verdim. Þimdi ben þehadet getireceðim. Senin de ilk þehadetimi dinlemeni istedim”. Bu ses Filipinler‘den geliyordu… Birisi kelimelerin en güzelini söylemeye çalýþýyordu… Birisi birkaç dakikada söylenecek bir kelime ile sonsuz hayatýný ebedi güzelleþtiriyordu… Birisi LA ÝLAHE ÝLLALLAH MUHAMMEDEN RESULALLAH diyordu… Diyor ve dalaletin gayet müthiþ manevi eleminden kurtuluyor, bütün Kâinatýn Rabbine kul olmayý kabul ediyor, ebedi saadetin kapýsýný aralýyor, þahane ve çok güzel ve daimi bir mülkün sahibi olmak yoluna giriyor…Ve bu en büyük ihsan olan hidayet hediyesi arkasýnda Kerim olan Yaratýcýnýn ve Muhsin olan Rabbimizin öyle ezeli güzelliðini görüyor ki, böyle bir lem‘asýyla bütün ehl-i imani kendine dost ve has kýsmýný da aþýk yapýyor. Çok sevinmiþtim, üzerine günesin doðup battýðý herþey o an bana verilse, o kadar sevimli gelmezdi. „Ben sizin rehberinizdim simdi Kur‘an benim rehberim oldu“ diyordu Rehberimiz… Merhum þehid Cevdet Abimin þu sözleri kulaklarýmda çýnlýyordu: “Herþeyden önce unutulmamalý ki; bir tek kalbin inþasý icin, bir tuðla kadar emeðim geçmiþse, boþuna yaþamýþ olmayacaðýma inanacaðým“. Artýk hicrette izzet ve zafer, geri kalmakta zillet ve maðlubiyyet vardý. Ne ana, ne baba, ne yar, ne yaran…Ne vatan… Gidiyorum dedim…Herþeyi erteleyip gidiyorum, beni dünyaya getiren, beni merhametiyle besleyen, beni inayetiyle büyüten Rabbim için gidiyorum… Atýldýlar hemen bu hicretin yüceliðini göremeyenler; iþ, güç, mal-mülk ne olacak…Düðün hazýrlýklarý, akrabalar, herkes ne der sonra…Herkes birþeyler diyordu. Hiçbir þey beni ikna etmiyordu, cünkü ben bir haftada tanýdýðým bir insanýn hidayet þerbetini içiþine tanýk olmuþtum. En son silahlarýný kullandýlar: „Burada iþiniz bitti mi? Burada, Türkiye‘de herkes dört dörtlük müslüman mý, hizmetse burada da olur, burada sanki herkes çok mu iyi müslüman…“ Bunlarý o zaman ve þimdi de diyenlere diyorum ki: “Anlatýr mýsýnýz bana Eyyub-El-Ensari‘nin Ýstanbul önlerinde ne iþi vardý? Medine‘de iþi bitmiþ miydi? Yoksa Mekke‘de herkes munafýklýktan kurtulmuþ muydu? Peki Hala Sultaný 90 yaþýnda Kýbrýs‘a götüren neydi? Söyler misiniz nerededir doksan bin (90.000) sahabenin kabri? Söyler misiniz bana Orta Asya steplerine Ýslamiyet nasýl gitmiþti? Söyler misiniz bugün neden Bosna diye Balkanlarýn göbeðinde müslüman bir ülke var? Söyler misiniz bana dünyanýn en büyük nüfusa sahip Endonezya‘sý nasýl müslüman oldu? Arastýrdýnýz mý Singapur‘da yatan Tabii‘nin büyük alimlerini? Peki Mindanao‘nun Morolarýný? Dört asýrdan beri çektikleri çileleri? Unutulmuþluk ve itilmiþlikleri??? Bu haftaki yazima Bediuzzaman’in þu muhteþem cümleleriyle son veriyorum: „Ey âlem-i Ýslâm! Uyan, Kur’ân’a sarýl, Ýslâmiyet’e maddî ve mânevî bütün varlýðýnla müteveccih ol! Ve Ey Kur’ân’a bin yýllýk tarihinin þehâdetiyle hâdim olan ve Ýslâmiyet nurunun zemin yüzünde nâþiri bulunan yüksek ecdadýn evlâdý! Kur’ân’a yönel ve onu anlamaya, okumaya ve onu anlatacak, onun bu zamanda bir mucize-i mânevîsi olan Nur Risâlelerini mütalâa etmeye çalýþ. Lisanýn, Kur’ân’ýn âyetlerini âleme duyururken, hal ve etvar ve ahlâkýn da onun mânâsýný neþretsin; lisân-ý hâlinle de Kur’ân’ý oku. O zaman sen, dünyanýn efendisi, âlemin reisi ve insâniyetin vasýta-i saadeti olursun. Ey asýrlardan beri Kur’ân’ýn bayraktarlýðý vazifesiyle cihanda en mukaddes ve muhterem bir mevki-i muallâyý ihraz etmiþ olan ecdadýn evlât ve torunlarý! … Ey eski çaðlarýn cihangir Asya ordularýnýn kahraman askerlerinin torunlarý olan muhterem din kardeþlerim! Beþ yüz senedir yattýðýnýz yeter! Artýk Kur’ân’ýn sabahýnda uyanýnýz. Yoksa, Kur’ân-ý Kerîmin güneþinden gözlerinizi kapatarak gaflet sahrasýnda yatmakla vahþet ve gaflet sizi yaðma edip periþan edecektir.“ Târihçe-i Hayat Gelecek yazýmda hicret nedir, Filipinler‘e hicretimizde müessir olan sebepler nelerdir konusuyla devam edeceðim inþallah. M. Riza DERÝNDAÐ / Filipinler / Haber 7 Zitieren Link zu diesem Kommentar Auf anderen Seiten teilen Mehr Optionen zum Teilen...
Empfohlene Beiträge
Dein Kommentar
Du kannst jetzt schreiben und Dich später registrieren. Wenn Du ein Konto hast, melde Dich jetzt an, um unter Deinem Benutzernamen zu schreiben.