Zum Inhalt springen
Qries Qries Qries Qries Qries Qries

Empfohlene Beiträge

Helal gýda

 

Helal gýda kavramýnýn hem din hem de ticaretle yakýn iliþkisi var. Helal-haram konusunda hassas olan Müslümanlarýn kafalarýný karýþtýrarak, onlarý vesveseye düþürerek, muteber bazý fetvalara göre helal olan yiyecek ve içecekleri haramlar listesine alarak, þüphe konusunu abartarak kendi ticaret hanelerine müþteri kazanmak isteyenler var; iþte bu konumuzun ticari tarafý. Helal alýp satma konusunda titizlik gösteren tüccarý takdir ve tebrik ediyor, malýný satmak için dini kullanan kimseleri ise insafa davet ediyorum.

 

Dini tarafýna gelince, bazý Ýslam ülkelerinde "helal gýda sertifikasý" vermek üzere bazý kurumlar ve kuruluþlar faaliyet gösteriyordu. Son birkaç yýlda ülkemizde de bazý teþebbüsler oldu, sivil kanattan birkaç kuruluþ bu iþi üstlendi, isteyene sertifika veriyorlar.

 

Bu önemli iþ ile alakalý baþka problemler ve yapýlmasý gereken þeyler de var, ama burada üzerinde durmak istediðim husus iþin dini tarafý ve fetva yönüdür.

 

1. Bir yiyecek veya içeceðe haram diyebilmek veya helal damgasý basmamak için bütün muteber Ýslam mezheplerinin ve alimlerinin o nesneye haram demesi gerekir. Eðer bir nesne hakkýnda "haram, mekruh, mubah" þeklinde birden fazla fetva varsa o nesneye "mutlak manada haram" damgasý basýlamaz; gerekiyorsa "filan mezhebe göre haram, diðerlerine göre helal" denir. Mesela deniz ürünlerinin tamamýna helal diyen ictihad da vardýr, yalnýzca balýk helaldir diyen ictihad da vardýr. Bir Müslüman mesela karides konusunda helal sertifikasý almak istiyorsa buna "haram" diyen, sertifika vermeyen hata etmiþ olur.

 

2. Jelatin, koruyucu maddeler gibi yeni ürünler var. Bunlarýn bir kýsmýnýn yapýmýnda domuz ve murdar hayvanýn bazý kýsýmlarý kullanýlýyor. Ayrýca bu koruyucu maddelerin insan saðlýðýna zararlý olduðundan söz ediliyor. Ýþte bu iki sebeple Müslümanlar sýkýntýya sokuluyor, koruyucu maddesinin yapýmýnda domuz kullanýlmýþtýr diye birçok yiyecek ve içecek haram listesine alýnýyor ve bu listeler elden ele dolaþýyor.

 

Fýkýh alimlerine göre madde, "erime, donma, kuruma, karýþma" gibi fiziki; sarhoþluk veren bir içeceðin sirkeye, hayvanýn tuza dönüþmesi gibi kimyevi deðiþiklikler geçirirse eski hal, mahiyet ve hükümleri de deðiþir. Deðiþmiþ yeni madde "tuz ve sirke" adýný alýr , helal olur.

 

Jelatin ve koruyucu maddelerin, yapýmýnda ne kullanýlýrsa kullanýlsýn kimyevi olarak deðiþtiði, adlarý ve mahiyetleri bakýmýndan artýk baþka maddeler olduðu konunun uzmanlarý tarafýndan açýkça ifade edilmektedir.

 

(2-4 Haziran 2009 tarihinde Bursa Uludað Üniversitesi Ýlahiyat Fakültesi tarafýndan tertip edilen ilmi toplantýda gýda ve kimya profesörleri, jelatin ve koruyucu maddelerin yapýmlarýnda kullanýlan maddeler bakýmýndan tamamen deðiþtiðini açýkça söylediler.)

 

Hormonlu, korumalý, sun'i gübreli yiyecek ve içeceklerin saðlýða zarar vermesi konusuna gelince, bu herkesten önce saðlýkçýlarýn söz söyleyeceði ve devletlerin tedbir alacaðý bir alandýr. Önce alanýn uzmanlarý yiyeceðin, yasaklanacak kadar zararlý olduðu konusunda görüþ birliðine varmalý, sonra da devlet onu yasaklamalýdýr. Bunlar olmadýkça dedikodulara kulak asmamak gerekiyor.

 

Saðlýða zararlý diye bir zaman soya ve mýsýrözü yaðý yedirdiler, diðer yaðlarý zararlý buldular, þimdi bu yaðlar unutuldu, zeytin ve tereyaðý tavsiye diliyor. Yumurta böyle, kýrmýzý et böyle. Aman beyaz et (tavuk ve balýk) yiyin dediler, þimdi de "tavuk yemeyin, bunlar hormonlu, erkekliðiniz elden gider" diye konuþuyorlar.

 

Hasýlý Müslümanlarýn helal yiyip içmelerini saðlamak için yapýlan gayretler ve hizmetler takdire ve tebrike þayandýr, çok önemli hizmetlerdir, ama aþýrýlýklardan sakýnmak, erbabýna danýþmak ve ihtiyaçlarý gözardý etmemek de þarttýr.

 

 

 

Hayrettin Karaman, Yeni Safak, 11.06.2010

Link zu diesem Kommentar
Auf anderen Seiten teilen

helal haribosu varken, alman hariboya ne ihtiyac var? :)

 

Eger müslümanlarin gidalarda o hassasiyetleri olmasaydi "helal haribo", helal damgali wiesenhof ürünleri cikmazdi.

 

Bu tutumu mutlaka devam etmemiz gerek. Neticelerini görüyoruz. Yani oluyormus.

 

Ona bakarsan ehli kitabin eti de yenir. Ama bunu yapan varmi? Türk markalarini bile ayird ediyoruz ;)

Link zu diesem Kommentar
Auf anderen Seiten teilen

  • 4 Wochen später...

Yiyecek köleliði

kemalozer@timeturk.com

 

 

Dünyada hiçbir küresel güç, gýda ve iletiþim gibi çok güçlü iki silah varken, toprak savaþýna giriþmez.

 

 

 

Siyonist Henry Kissenger meselenin önemini; “Tarým, Tarým Bakanlýklarýnýn ellerine býrakýlamayacak kadar önemlidir” cümlesiyle özetliyor.

 

 

 

Bugün birçoðumuz fark edemesek de en vahþi bir þekilde süren gýda savaþýna, ‘kýyamet savaþý’ da deniliyor. ABD’nin, yiyeceði politik ve askeri silah olarak kullanmasýný, yine Kissenger, oldukça manidar bir þekilde “dosta ödül, düþmana ceza” olarak açýklar.

 

 

 

Gýda, Türkiye’nin hiç hiçbir zaman öncelikli hatta milli güvenlik meselesi ol(a)mamýþtýr. Özellikle son yýllarda çýkarýlan tohumculuk ve GDO yasalarýyla, býrakýnýz bir güvenlik meselesi olmayý, gýda ve tarýmýn yabancý güçlere baðýmlýlýk aracý hâline dönüþtürülmesine dahi izin verilmiþtir.

 

 

 

Gýda ve tarým sorunlarýna karþý yeterince tepkisel olamayan bir toplum, helal-haram meselesini de maalesef öncelikli bir sorun olarak görememektedir. Bu durumu, Cafcaf Dergisi’ndeki “Helâl haram ver Allah’ým, Rýfký kulun yer Allah’ým!” þeklindeki karikatür oldukça iyi anlatýyor…

 

 

 

* * *

 

 

 

Muhterem Hayrettin Karaman hocamýz, geçtiðimiz hafta Yeni Þafak’taki köþesinde “helal gýda” baþlýklý bir yazý kaleme aldý.

 

 

 

Hocamýz açýk açýk dile getirmese de, helal sertifika çalýþmalarý yapan ‘Gimdes’ isimli derneði eleþtiriyor. Hocamýz, bir süredir söz konusu derneðin Fýkýh Kurulu’nda idi. Sanýyorum artýk deðil.

 

 

 

Ýsim vermeden yapýlan bu eleþtiriler bize yönelik olmasa bile, bir kýsmý maalesef yanlýþ anlamalara neden olabileceðe benziyor. Bu eleþtirilerin ayrýca, baþkanlýðýný yürüttüðüm Saðlýk ve Gýda Güvenliði Hareketi’nin inþa etmeye gayret ettiði bilincin yara almasýný saðlayacaðý endiþesindeyim.

 

 

 

Yazýdaki helal tüketimin önemine yapýlan vurgu son derece önemli. Zaten Karaman hoca gibi bir âlimden baþkasý da beklenemez.

 

 

 

Hocamdan kýzmamasýný dileyerek, bu kýsa makaleden yanlýþ anlamalara neden olabilecek bazý hususlarý alýntýlayarak, görüþlerimi dile getiremeye gayret edeceðim. Konunun hassasiyeti nedeniyle bir hüküm çýkar(t)maktan öte; son yýllarda öze dönüþ çalýþmalarý olmakla beraber, hassasiyetini önemli ölçüde kaybetmiþ bir toplumda, meselenin üstün körü geçiþtirilemeyeceði kanaatini taþýyorum.

 

 

 

Geleceðinden hiç kuþku duymadýðým, ‘Hayrettin Karaman’dan daha mý iyi bileceksin’ gibi itirazlarý da elbette önemserim. Lakin mesele yapýlabilecek eleþtirileri önemsemeyecek kadar önemli…

 

 

 

Hocanýn Gimdes’ten söz ettiðini belirtmiþtim. Bu “bazý Ýslam ülkelerinde "helal gýda sertifikasý" vermek üzere bazý kurumlar ve kuruluþlar faaliyet gösteriyordu. Son birkaç yýlda ülkemizde de bazý teþebbüsler oldu, sivil kanattan birkaç kuruluþ bu iþi üstlendi, isteyene sertifika veriyorlar” ifadesinde açýk açýk karþýlýk buluyor. Gimdes’e yönelik eleþtiri konusu meselenin baþka bir boyutu. Yazýmýzýn ana konusu olmadýðýndan deðinmeyeceðiz.

 

 

 

Makalede “Bir yiyecek veya içeceðe haram diyebilmek veya helal damgasý basmamak için bütün muteber Ýslam mezheplerinin ve âlimlerinin o nesneye haram demesi gerekir. Eðer bir nesne hakkýnda ‘haram, mekruh, mubah’ þeklinde birden fazla fetva varsa o nesneye "mutlak manada haram" damgasý basýlamaz; gerekiyorsa ‘filan mezhebe göre haram, diðerlerine göre helal’ denir” diyor Hayrettin Hocamýz. Gýda Güvenliði Hareketi olarak bizde tam da Hoca gibi düþünüyoruz. Bir ürünün haram ya da helalliði konusunda en azýndan yaþadýðýnýz coðrafya da yaþayan insanlarýn ittiba ettiði mezheplerin ittifak etmesi gerekir. Buda yeterli olmamalýdýr. Genele göre helal sayýlan bir madde, kiþinin kiþisel yapýsý nedeniyle, özelin de o kiþi için haram da olabilir. Bu nedenle bir ürüne tümüyle ‘helal ya da haram’ demek en azýndan ‘haram’ demek son derece zordur. Lakin günümüzde durumun son derece önemli bir baþka boyutu var ki, bu helal haram tartýþmalarýnýn derinleþmesine neden oluyor. Ýlerleyen satýrlarda bu soruna deðineceðiz.

 

 

 

Hayrettin hoca, “Jelatin, koruyucu maddeler gibi yeni ürünler var. Bunlarýn bir kýsmýnýn yapýmýnda domuz ve murdar hayvanýn bazý kýsýmlarý kullanýlýyor. Ayrýca bu koruyucu maddelerin insan saðlýðýna zararlý olduðundan söz ediliyor. Ýþte bu iki sebeple Müslümanlar sýkýntýya sokuluyor, koruyucu maddesinin yapýmýnda domuz kullanýlmýþtýr diye birçok yiyecek ve içecek haram listesine alýnýyor ve bu listeler elden ele dolaþýyor. Fýkýh alimlerine göre madde, "erime, donma, kuruma, karýþma" gibi fiziki; sarhoþluk veren bir içeceðin sirkeye, hayvanýn tuza dönüþmesi gibi kimyevi deðiþiklikler geçirirse eski hal, mahiyet ve hükümleri de deðiþir. Deðiþmiþ yeni madde "tuz ve sirke" adýný alýr, helal olur” þeklindeki sýk sýk tekrarladýðý görüþünü yineliyor.

 

 

 

Bu görüþe, bazý nedenlerle katýlmak güç…

 

 

 

Bir: Jelâtin konusunda, kitap olacak hacimde çok önemli araþtýrmalar yaptým. Araþtýrma inþallah ilerleyen aylarda yayýnlanabilecek. Fakat þu kadarýný belirtmeliyim. Jelatin, domuz, sýðýr veya balýk gibi canlýlarýn deri ve kemiklerinden elde ediliyor. Helal görüþünü savunanlarýn bir kýsmý, meselenin teknik boyutunun ayrýntýsýna vakýf olamayabiliyor. Küresel eðitim düzeneðinden geçmiþ, bazen dini hassasiyeti olmayan kimselerin verdiði bilgiler üzerinden, ‘deri ve kemikler kimyasal bir deðiþime uðramýþtýr. O halde o artýk domuz deðil jelâtindir. Yeni bir ürünle karþý karþýyayýz. Bu durumda -metinde de ifade edildiði üzere- ‘alkole tuz ekleyince, sirke oluyor, o halde sirke helaldir.’ Ya da ‘hayvan tuzun içine düþüp tuz olmuþtur, o halde tuz helaldir’ denilerek, verilen bu fetvalar küresel düzeneðe hizmet eder bir hâl alabiliyor. Sorunumuza çözüm üretmekten öte, yeni sorunlar ve ihtilaflar doðuruyor.

 

 

 

Hâlbuki yeni tekniklerle, bir jelâtinin domuzdan mý yoksa sýðýrdan veya balýktan mý elde edildiði hatta deriden mi yoksa kemikten mi üretildiði bilinebiliyor. Bir özel üniversitenin laboratuarlarýnda ve hatta uzun mücadelelerimiz sonrasýnda artýk Tarým Bakanlýðý’nýn Ýstanbul Ýl Kontrol Laboratuarý’nda da bu analizler yapýlabiliyor. Yani DNA veya baþka teknik yöntemlerle, bir ürünün menþei önemli ölçüde tespit edilebiliyor…

 

 

 

Mesela gýda maddeleri, nedenli endüstriyel iþleme tabi tutulurlarsa tutulsun, ne denli genetik deðiþiklik ve DNA bozulmaya tâbi tutulursa tutulsunlar, içeriðinde -insan da dâhil- hangi hayvana ait bir içerik bulunup bulunmadýðý ‘FoodExpert ID’ adlý testle tespit edilebiliyor. Yahudilerin bir bölümü, domuz ürünü kontrolünde bu tekniði kullanýyor.

 

 

 

Ýki: Ebu Talha r.a. anlattýðýna göre, Resûlullah s.a.v.'den "Ýçkiye vâris olan yetimler" hakkýnda sorulmuþtur. Resülullah s.a.v.: "Dök onu!" emretmiþtir. Ebu Talha: "Sirke yapsam olmaz mý?" deyince de "Hayýr!" diye cevap vermiþtir." Ebu Dâvud, Eþribe 3 (3675); Tirmizî, Büyû 58, (1293) - Kütüb-i Sitte Cilt 3, Hadis Þerif 219 s29) Kütüb-i Sitte’nin üçüncü cildinin 29. sayfasýnda 219. Hadis-i Þerif’le ilgili olarak þu açýklama yer almaktadýr. “Âlimler bu hadisin hükmünde de az çok ihtilaf etmiþlerdir. Bazýlarý, þarabýn hiçbir surette kullanýlmamasý gerektiðine hükmederler. Zira malýnýn ziyan edilmesi hususunda en ziyâde hassasiyet gösterilmesi gereken yetimlere, miras yoluyla intikal eden þarabýn sirkeye tahvîl (dönüþtürülerek) edilerek, deðerlendirilmesine cevaz verilmemekte, dökülmesi emredilmektedir. Hz Ömer, Ýmam-ý Þafiî, Ahmet Ýbn-i Hanbel hazerâtý bu görüþtedirler.”

 

 

 

Buradan sadece kendimi baðlayan bir görüþ çýkarýyorum ve diyorum ki: Þaraplara tuz ilave edilerek sirkeleþmesine izin verilmeyerek, dökülmesi yani ‘þaraplarýn israf edilmesi’ isteniyor. Zaten sirke, þarap ya da benzer bir alkole tuz ilave edilerek elde edilmez. Sirke yapmanýn özel yöntemleri var. Bu nedenle, sertifika meselesinde sertifika “haram” ittifakýna baðlanýyor. Bu doðru ise bu Hadis-i Þerif’i nereye koyacaðýz? Ben kendim için, domuzdan yapýlan jelatini helal saymýyorum. Hatta bu sýðýr jelatini olsa bile geçerli. -Türkiye, jelatin üreticisi bir ülke olmayýp, jelatin gereksinimini 17 dolayýnda batýlý ülkeden tedarik ediyor- Çünkü et tesisleri, lokantalar ve otellerden toplanan kemiklerden veya derilerden elde edilen bir sýðýr jelâtininin, helal kesim bir hayvandan elde edildiðini de kimse ispat edemez. Yani, helal kesim yapýldýðý isbat-ý kabil gözükmüyor. Bu nedenle, mesele en azýndan þüpheli hâle gelmektedir. Jelatin hiçbir besin deðeri olmadýðý gibi, jelatin yiyerek yaþamak da imkânsýz ve de bir ihtiyaç deðil… Doðrusu hocamýz, bu tartýþmayý ‘helal-haram’ baðlamýnda deðil de ‘þüpheli ve gerekli olup olmadýðý’ baðlamýnda yapsaydý daha isabetli olacaktý. Bu baðlamda da “Müslüman” üreticilere, ‘bu tür þüpheli ürünlerden sakýnmalýsýnýz’ demesi beklenirdi.

 

 

 

Üç: Günümüzdeki küresel gýda politikalarýnýn þeytanî hileleri ve mideler üzerinden ifsat ederek insanlarý yönetme planlarý, þizofrenik bir kaygý olarak görülemez. Çünkü bir kýsým ‘seçkinlerin’ dýþýndaki tüm insanlarý, gýda üzerinden yönetme macerasý, bir teori deðil bir plan ve komplodur. Bu komplo hayata geçirilirken, dinî inançlarýn zaruretleri de deðersizleþtirilmektedir. Bu yok sayma gerçeðini görmeyerek verilecek fetvalar, sorunlarý çözmekten uzak kalacak ve þüpheleri bertaraf etmeyecektir.

 

 

 

Nu'man Ýbn-i Beþir r.a. anlatýyor: "Resûlullah s.a.v. buyurdular ki: "Þurasý muhakkak ki, haramlar apaçýk bellidir, helaller de apaçýk bellidir. Bu ikisi arasýnda (haram veya helal olduðu) þüpheli olanlar vardýr. Ýnsanlardan çoðu bunlarý bilmezler. Her kim bu þüpheli þeylerden kaçýnýrsa, dinini de, þerefini de korumuþ olur. Kim de þüpheli þeylere yönelirse harama düþmüþ olur, týpký koruluðun etrafýnda sürüsünü otlatan çoban gibi ki, her an koruluða düþebilecek durumdadýr. Haberiniz olsun, her melikin bir koruluðu vardýr, Allah'ýn koruluðu da haramlarýdýr. Haberiniz olsun, cesette bir et parçasý var ki, eðer o saðlýklý olursa, cesedin tamamý saðlýklý olur, eðer o bozulursa, cesedin tamamý bozulur. Haberiniz olsun bu et parçasý kalptir." Buhari, Ýman 39. Þüphelilerin hükmü, Hadis-i Þerif’deki gibi algýlandýðý zaman, günümüzde birçok sorunun kaynaðýna inme imkâný da doðabilir.

 

 

 

Hayrettin hocanýn belirttiði gibi, geçtiðimiz yýl Bursa Uludað Üniversitesi Ýlahiyat Fakültesi’nde düzenlenen programda, bu konular tartýþýlmýþ ancak hocamýzýn arzu ettiði görüþ ittifaký da saðlanamamýþtýr. Söz edilen uzmanlar konusunda þunun altýný da çizmek þarttýr. Meselelerin sadece teknik boyutu olmayýp, siyasal, ekonomik ve de genomik arka planýnýn olduðu ve bazý uzmanlarýn da ayrýntýlardan habersiz olduðunu belirtmek zorundayýz. Yinelemekte yarar var ki, gýda ve gýdalarýn içeriði tehlikeli bir silahtýr. Meselelerin içinden, sadece geçmiþ kaynaklarýn verileri çerçevesinde deðerlendirmeler yaparak, çýkmamýz imkânsýz görünüyor.

 

 

 

“Laik devlette dini yaþamak” kitabýnýn da yazarý olan hocamýz diyor ki; “Hormonlu, korumalý, sun'i gübreli yiyecek ve içeceklerin saðlýða zarar vermesi konusuna gelince, bu herkesten önce saðlýkçýlarýn söz söyleyeceði ve devletlerin tedbir alacaðý bir alandýr. Önce alanýn uzmanlarý yiyeceðin, yasaklanacak kadar zararlý olduðu konusunda görüþ birliðine varmalý, sonra da devlet onu yasaklamalýdýr. Bunlar olmadýkça dedikodulara kulak asmamak gerekiyor.” Doðrusu bu cümlelere karþý þaþýrýp kalmamak imkânsýz… Laik devlet, ne zamandan beridir Müslümanlarýn hassasiyetleri için kýlýný kýpýrdatmýþtýr? Devletimizin gýda politikasý olmadýðýný hocamýzda gayet iyi biliyor olmalýlar. Tekrar etmekte yarar var ki: Gýda bu ülkede hiç hiçbir zaman milli güvenlik meselesi olmamýþ…

 

 

 

Dünyada katký maddelerinin önemli bir kýsmý saðlýk gerekçeleri ile yasaklanmýþtýr. Ancak Tarým Bakanlýðý Koruma Kontrol Genel Müdürlüðü’nün 10 Mayýs 2010 tarih ve 102.02-05.4 sayýlý cevabî yazýsýna göre, ‘ülkemizde hiçbir gerekçe ile yasaklanmýþ herhangi bir katký maddesi bulunmamakta.’ Yani devletimizin bu tür ciddi iþlere ayýracak vakti bulunamamakta. Onlar için Dünya Ticaret Örgütü’nün 20 bin sayfalýk emir ve talimatlarý, toplum saðlýðýndan çok önce gelmekte. Bu nedenle, dünyanýn bu ürünlerin zararlarý konusunda ittifaký varken bile, Türkiye devleti ve uzmanlarýnýn ittifakýný ve hocamýzýn, ‘devlet yasaklamalý’ þeklindeki yasak önerisine yönelik bir adým beklemek, bizleri mezara düþmeye kurtarmaktan uzak gözüküyor.

 

 

 

Hocamýn, en çok þaþýrdýðým ifadelerinden biri de “Saðlýða zararlý diye bir zaman soya ve mýsýrözü yaðý yedirdiler, diðer yaðlarý zararlý buldular, þimdi bu yaðlar unutuldu, zeytin ve tereyaðý tavsiye ediliyor. Yumurta böyle, kýrmýzý et böyle. Aman beyaz et (tavuk ve balýk) yiyin dediler, þimdi de "tavuk yemeyin, bunlar hormonlu, erkekliðiniz elden gider’ diye konuþuyorlar” cümleleri olmuþtur.

 

 

 

Bir: Bu konuda sondan baþlayarak sözü Bolivya lideri Evo Morales’e býrakalým. Morales diyor ki: “Hormonlu tavuk yiyen erkekler, erkekliðin anomalilerini yaþamaya baþlar. Çünkü yetiþtiriciler tavuða kadýn hormonu enjekte ediyor!”

 

 

 

Ýki: Hocamýzýn, içeriðine ‘çözücü’ olarak bilinçli bir þekilde ‘etil alkol’ eklenen meyve sularý ve gazlý içecekler için dile getirdiði görüþü, deðiþik zamanlarda çokça tartýþýldýðý için üzerinde durmayarak, “ABD gibi batýlý ülkeler bize zehir içiriyor. Avrupa tipi beslenme de kel yapýyor” gerçeðini dile getiren Morales’in cümlelerini alýntýlamakla yetinelim. Ama þunu da ekleyelim. Hazýr içecekler mide, böbrek yetmezliði, þeker gibi hastalýklarýn en büyük müsebbiplerinden… ‘Bu ilavenin helal haramla ne iliþkisi var’ diyenlerdenseniz, güvendiðiniz bir âlimin yolunu tutmalýsýnýz.

 

 

 

Üç: Soya ve Mýsýrözü yaðýnýn önerilmesi, bu GDO’lu ürünlerin yaygýnlaþtýrýlmasý için insanlýða kurulan bir komplo/tuzak idi. Bu tuzaðýn sahipleri, iddialarýndan vazgeçmiþ de deðiller. Sýzma zeytinyaðý gibi saðlýklý bir yaðý, GDO’cular zaten öneriyor deðiller. ‘Evet tavuk yemeyin’ diyoruz. Çünkü tümü GDO’lu... Tümü antibiyotik deposu… Besleniyoruz diyerek birçok hastalýða açýk hâle getiriliyoruz.

 

Son olarak belirtelim ki, hocamýzýn “erbabýna danýþmak” cümlesi son derece önemli. Lakin “ihtiyaçlarý göz ardý etmemek de þarttýr” ifadesinin, aceleyle sâdýr olduðu düþüncesindeyim. Günümüz endüstriyel gýda türünün, ne kadar ihtiyaç olduðu ve ihtiyaçtan kastedilenin neler olduðu, herkese göre deðiþen bir tanýmlama olmalý.

 

Bu vesileyle tekrar edelim ki: Dinî ve ýrkî kimliði, dünya görüþü ve iþletme ölçeði ne olursa olsun, ürünleri hakkýnda ‘taze, doðal, organik, orijinal ve helâl’ gibi iddialarýnýn tüketiciler açýsýndan hiçbir deðeri olmamalý. Tüm bu iddialar, doðruluðu ispatlanmayý bekleyen pazarlama argümanlarýndan ibarettir.

 

 

 

Dinî inanç, felsefik düþünce, saðlýk vb gerekçeler, yerel veya ulusal hukukî alanlarý çerçevesinde herkesin bir ürünün nereden geldiðini, kim tarafýndan ve hangi koþullarda üretildiðini, üreticisinin hangi ekolojik/ekonomik düþünceye sahip olduðunu, ne zaman üretildiðini, içeriðin menþesini tam ve eksiksiz olarak bilme hakký vardýr. Bu hakkýn tesisi için, etiketlerin tam ve eksiksiz olmasý gerekiyor. Ama Türkiye’nin, etiketin tam ve eksiksiz yazýlmasýný engelleyen çok sayýda mevzuatý ve mazereti var. Yani satýn aldýðýnýz ürünlerin etiketindeki bilgiler çoðu kez tam ve doðru deðil.

 

 

 

Netice itibariyle, gýda gibi bir mesele konusunda kat etmemiz gereken çok mesafe var. Ne dersiniz, dualarýn ulaþmasý gereken yere ulaþmasý için arýnmaya, damarlardan ve dolayýsýyla mideden baþlamak gerekmez mi? Bunun içinde, seçkin ilahiyatçýlardan yeni bilinmezler deðil çözümler bekliyoruz

Link zu diesem Kommentar
Auf anderen Seiten teilen

Allah razi olsun kardesim paylasim icin.

Yazarin su ifadesi cok güzel; "Ne dersiniz, dualarýn ulaþmasý gereken yere ulaþmasý için arýnmaya, damarlardan ve dolayýsýyla mideden baþlamak gerekmez mi?"

 

öyle olmasaydi Cenab-i erhamurrahimin müminlere ORUCU farz kilar miydi?

 

öyleyse; sevinelim dostlar, bin ayin sultani RAMAZAN geliyor, RAMAZÂN!

evlere senlik,

mutfaga bereket,

hanimlara tatli telas,

midelere teneffüs,

sagliga sihhat,

ademogluna sabir,

dilimize, gözümüze set,

NEFSIMIZE TERBIYE GELIYOR....!

elhamdulillah.

 

Rabbim o günlere tüm feyziyle ermeyi nasip etsin inshaAllah...

Link zu diesem Kommentar
Auf anderen Seiten teilen

Dein Kommentar

Du kannst jetzt schreiben und Dich später registrieren. Wenn Du ein Konto hast, melde Dich jetzt an, um unter Deinem Benutzernamen zu schreiben.

Gast
Auf dieses Thema antworten...

×   Du hast formatierten Text eingefügt.   Formatierung jetzt entfernen

  Nur 75 Emojis sind erlaubt.

×   Dein Link wurde automatisch eingebettet.   Einbetten rückgängig machen und als Link darstellen

×   Dein vorheriger Inhalt wurde wiederhergestellt.   Editor leeren

×   Du kannst Bilder nicht direkt einfügen. Lade Bilder hoch oder lade sie von einer URL.

×
×
  • Neu erstellen...