derguiz Geschrieben 13. Juni 2010 Teilen Geschrieben 13. Juni 2010 “Çiftçiler itiraz etti. Haritanýn bütün ülkeyi kaplayacaðýný ve güneþ ýþýðýný engelleyeceðini söylediler. Bu nedenle þimdilik haritasý yerine ülkenin kendisini kullanýyoruz ve sizi temin ederim, en az harita kadar iþimizi görüyor.” Lewis Carroll’un, Slyvia and Bruno’sunda yer alan bu ilginç diyalog Ýsrail hükümeti, bugüne kadarki bütün anlaþma haritalarýný, uzlaþma krokilerini yýrttý attý. Ne diyaloga geldi, ne çözümlerin herhangi birini tanýdý, ne de barýþa dair küçük bir umudun kapýsýný aralýk tuttu. Doðrudur; haritalarýn hiçbiri araziye eþit deðildir. Belki de çizdiðimiz haritada yeterince göremedik Ýsrail’in sancýsýný... Kim bilir empati yapmamýz gerekli noktalarý kaçýrdýk. Kýl kadar olsun bir merhamet bekliyorlardý da, çok gördük, ihmal ettik. Harita üzerinden konuþmanýn muðlaklýðý vardý üzerimizde her daim… “Belki”ler bu yüzdendi… “Haksýzlýk ediyor olmayalým!”yollu tereddütlerimizin varlýðý haritanýn detaylarý yutan ölçeðinde belki anlamlýydý. Sonunda Mavi Marmara çýktý yola. Silahsýz. Bombasýz. Militansýz. Su ve bisküviyle, ilaç ve çimentoyla, makarna ve konserveyle, oyuncak ve defterle… Vicdan yüklüydü gemiler… Kurþunlarýn hepsine açýk tenleriyle… Mazeretlerin hepsini geçersiz kýlan saf niyetleriyle… Ne Türklerdi gelen ne Ýslamcýlardý. Her milletten, her dinden insan… En azýndan Furkan’dý gelen. Sadece 19 yaþýnda delikanlý… Hiçbir kötü niyetin yakýþtýrýlamayacaðý kadýnlar ve çocuklar. Cevdet vardý meselâ. Objektifini bütün dünyaya objektif bir bakýþ sunmak için çevirmiþ, silahsýz bir elçi… Ýyi niyetten baþka yükü yoktu Mavi Marmara’nýn. Mavi Marmara, Ýsrail’in saldýrganlýðýnýn, çaresizlikle ürettiði paranoyanýn birebir ölçekli aynasý oldu. Akdeniz’in mavi sularýnda birebir ölçekli haritasý çizildi Ýsrail’in. Kendi yüzünü hiç gölgesiz görebileceði… Aðzýndan çýkan amansýz nefret çýðlýklarýný kulaklarýnda hiç engelsiz duyabileceði… Kanlý elleriyle kendine sobelendi. Kuþ bakýþý deðil; içeriden, çýplak gözlü bir bakýþla görüntülendi. Haritasý yeniden çizildi nefretin. Arazinin kendisi harita oldu. Bire bir. Neyse o. Bundan böyle ne anlaþmalar ne uzlaþmalar ne de yaklaþýmlar geçerli… Kaldýrdýk haritayý… Ülkenin kendisini harita diye kullanacaðýz. Her baktýðýmýzda dokunacaðýz nefret vadilerine… Hep açýk duracak önümüzde “arazi”… Bizden bir þey saklanamayacak! Elimize her aldýðýmýzda tüm detaylarýyla gözümüzün önüne açýlacak gizli saklý kývrýmlarý, kývýrtmalarý… Haritayý dürdük ve bir kenara attýk ey Ýsrail… Sývadýk kollarý ve paçalarý, çamurlanmaya zaten öteden beri hazýrýz. “Harita” ile uðraþmayacaðýz artýk; arazideyiz. Biz geldik! Geleceðiz! Meraklýsýna not: “Müsbet hareket” uzlaþmak deðildir. Ömrü boyunca “müsbet hareket” eden Said Nursî, varlýðýný çekemeyen, yazdýklarýna ve söylediklerine amansýz muhalefet eden “iktidar”la uzlaþmadýðý gibi, uzlaþma tekliflerine asla prim vermedi. Aslýnda, Said Nursî’nin mahallesinden onlarca Mavi Marmara kalktý ölüme doðru. Bazen bir þehrin esnafý, bazen bir köyün safi kalp çiftçileri kamyonlara dolduruldu, “toplu idamlýk”lar olarak aylarca haber alýnmadýklara mahpuslara götürüldü. Yeryüzünün en uzak köþelerinde aþkla þevkle hizmet eden isimsiz kahramanlarýn gönüllerini inþa eden satýrlarý yazmak için kimseden izin almadýðý gibi, fikirlerini asla saklamadý, duruþuna hiçbir þekilde ayar çekmeye kalkmadý. Çünkü bir zalime zalim olduðunu söylememek, zalime zulüm olurdu. “Ülkemizin bire bir ölçekli haritasýný yapmayý baþardýk!” “Peki çok kullandýnýz mý?” diye sordum. “Bugüne dek hiç açýlmadý.” dedi Mein Herr. Küfür içinde olanlara, küfürlerine imanmýþ gibi göstermek, en baþta imaný küçümsemeye gelirdi ve küfrün kara perdesini iyice kapatmak anlamýna gelirdi. Böylesi bir merhametsizlikten Said Nursî uzaktýr, onu izleyenler de uzaktýr. Bu gerçeði, Said Nursî’nin bir zamanlar anýldýðý ünvanla anýlan “Hocaefendi” de gayet iyi bilirler. Asýl “müsbet hareket”, göðüslerinde Kâbe kadar hürmeti hak eden imaný, Uhud Daðý’nca inkâr edilmez büyüklükte Ýslam’ý taþýyan kardeþlerin birbirlerini kolayca harcamayacak kadar kýymetli ve vazgeçilmez olduklarýný bilmekle baþlar. IHH da Gülen Hareketi de ve görevdeki Türkiye Cumhuriyeti hükümeti de bu topraklarýn medeniyet mirasýný hakkýyla temsil eden o kocaman gönlün cisimleþmiþ hâlidir. Gerektiðinde IHH gönüllüsü gömleðini de giydim þerefle, sýrasý geldiðinde Nur Talebesi kardeþlerimin kýtlýk ve imkansýzlýklar içinde kurduðu irfan sofralarýna sevinçle oturdum. Var mý itirazý olan? Senai Demirci - Haber 7 Zitieren Link zu diesem Kommentar Auf anderen Seiten teilen Mehr Optionen zum Teilen...
Empfohlene Beiträge
Dein Kommentar
Du kannst jetzt schreiben und Dich später registrieren. Wenn Du ein Konto hast, melde Dich jetzt an, um unter Deinem Benutzernamen zu schreiben.