Webmaster Geschrieben 28. Mai 2010 Teilen Geschrieben 28. Mai 2010 Deniz Bey, o fotoðrafý çýkarýp bakmanýn zamaný geldi! Seçimler öncesi CHP’ye zarar vermemek için bildiðim birçok konuyu içime gömerek sustum, bundan sonra da bu parti ve liderine iliþkin hiçbir þey yazmayacaðým. Çünkü bir faydasý olacaðýna inanmýyorum. Ama bu konudaki son yazýmda size bir tanýklýðýmý aktarmak zorundayým. Bunu bir borç olarak görüyorum: *** Deniz Bey lütfen hatýrlayýn: 19 Aralýk 2002 tarihinde karlý bir Ankara gününün akþamýnda Mehmet Sevigen’in evindeydik. Ben Cumhurbaþkaný ile görüþmeden geliyordum. Abdullah Gül Baþbakandý, Tayyip Erdoðan’ýn ise Meclis’e girme umudu kalmamýþtý. Cumhurbaþkaný Sezer bir gün önce, Tayyip Erdoðan’ýn “milletvekili olmadan baþbakan olma” önerisini reddetmiþti. Türkiye’nin kaderi o akþam o evde deðiþti, çünkü siz “Tayyip Erdoðan baþbakan olacak!” diye tutturdunuz. Sizi “Çok tehlikeli bir oyun bu!” diye uyaran parti dýþýndan önemli þahsiyetlere kýzdýnýz, “Hayýr!” dediniz “Ýki ay dayanamaz. Göreceksiniz iki ay dayanamaz.” Sizin bu iddianýza karþýlýk ben ne dedim: “Erdoðan herhangi bir kiþi deðil, bütün tarikatlarýn birleþerek Erbakan’ýn yerine seçtiði siyasetçi; arkasýnda Amerika, Avrupa desteði de var. Program Türkiye’yi ýlýmlý Ýslam cumhuriyeti yapma programý. Sizin dediðiniz gibi iki ayda gitmeyecek; tam tersine, bu odada bulunan herkesin siyasi hayatýný bitirecek.” Ýki ay dayanamaz iddianýzý, “görüþleri gereði IMF ile anlaþma yapmaz, ekonomiyi zora sokar ve dayanamazlar.” tezine oturttunuz. Ama bunlarýn hepsi bahaneydi çünkü siz iki partili rejimin iþinize yaradýðýný anlamýþ ve seçim sonuçlarýna sevinmiþtiniz. Çünkü size ana muhalefet partisi lideri olmak ve soldaki rakiplerinizi yok etmek yetiyordu. Bu iþ birliðini daha sonra da sürdürdünüz. O zaman ben sizin Tayyip Erdoðan’la seçim öncesinde Beylerbeyi’nde gizlice buluþtuðunuzu ve bir anlaþma yaptýðýnýzý bilmiyordum. Bu gecenin tanýklarý var: Önder Sav, Eþref Erdem, Mehmet Sevigen, Bülent Tanla, Yaþar Nuri Öztürk. Belki bazýlarý sizden korkar ve tanýklýk etmez ama bir kýsmý da bu sözlerin doðru olduðunu açýklar. Yani tanýklar var. Ötekiler de söylemese bile içten içe bunun doðru olduðunu bilir. Siz de bilirsiniz. Tartýþmanýn sonunda dediniz ki: “Bu gece birbirimizin fotoðrafýný çektik. Ýki ay sonra çýkarýp bakalým. Ama rotuþ yapmadan. Hangimiz haklý çýkmýþýz?” Þimdi, 2007 seçimlerinin ardýndan o fotoðrafý cebinizden çýkarýp bakýn Deniz Bey. Ve düþünün; Meclis grubunda “Erdoðan’ý baþbakan yapýyor diyorlar. Evet yapýyorum. Var mý itirazý olan!” diye bas bas baðýrmanýza deðdi mi? Erdoðan’la Beylerbeyi’nde gizlice buluþmaya ve size oy veren milyonlarý hiçe sayarak gizli anlaþmalar yapmanýza deðdi mi? (Deniz Bey, biliyorsunuz ki bu gizli buluþmanýn da tanýðý var.) Baþbakan olmak, elbette Erdoðan’ýn demokratik hakkýdýr. Ama bunun için olaðanüstü çaba harcamak CHP’nin birinci görevi deðildir. Üstelik dokunulmazlýk kaldýrýlmadan. Bir milletvekilinin mazbatasýný iptal ettirip, Anayasa’yý deðiþtirip, grubu baský altýna alýp, Siirt seçimlerini es geçip Erdoðan’ý meclise sokmak ve dokunulmazlýk zýrhýna kavuþturmak için verdiðiniz canhýraþ çabanýn yüzde birini partiniz için verseydiniz sonuç bambaþka olurdu. Size o gün söylediðim gibi, Türkiye’nin kaderini deðiþtirdiniz. Deniz Bey; sözlerimde en ufak bir çarpýtma varsa çýkýp söyleyin. “Öyle deðildi. Böyle konuþmadýk.” deyin. Genel Sekreterinizin ve en yakýnlarýnýzýn tanýk olduðu bu konuþmayý inkâr edin. Ya da baþýnýzý önünüze eðin ve tarihin hakkýnýzda vereceði yargýyý düþünün. Deniz Bey; çok aðýr þeyler yazdýðýmýn farkýndayým. O akþamki tartýþmaya kadar bir dostluðumuz vardý, bunlarý yazmak istemezdim. Ama hem duruma doðru teþhis koyamamanýz, hem de aþýrý derecede inatçý olma huyunuz yüzünden hepimizi tehlikeye attýnýz. Tayyip Erdoðan’ýn yüzde 34 oyla meclisin üçte ikisini ele geçirmesinin manivelasý oldunuz. Daha önce Refah Partisi’nin belediyeleri ele geçirmesi de sizin oylarý bölmeniz sayesinde gerçekleþmiþti.. Tayyip Erdoðan’larýn ve yine çok yakýn dostunuz olan Melih Gökçek’lerin en büyük þansý sizdiniz. CHP’nin ise en büyük þanssýzlýðý oldunuz. Bu ülkenin sola þiddetle ihtiyaç duyduðu bir dönemde, bütün uyarýlarýmýza raðmen partiyi saða çekmekte, Kürtlerden, Alevilerden, solculardan ayýrmakta ýsrarlý oldunuz. Erdal Ýnönü, Hikmet Çetin, Murat Karayalçýn, Fikri Saðlar, Ercan Karakaþ, Mehmet Moðultay, Seyfi Oktay, Celal Doðan ve daha birçok sosyal demokratla el ele tutuþup halkýn karþýsýna çýkmanýz gerekirken; eski MHP’lileri, eski ANAP’lýlarý, idamla yargýlanmýþ saðcý militanlarý parti vitrinine çýkarmakta ýsrar ettiniz. Size defalarca “Bir þeyin aslý varken kopyasýna kimse bakmaz!” dememize raðmen, sol politikalarý deðil, MHP çizgisini tercih ettiniz. Saðcýlarý ve sekreterinizi Meclis’e sokarken, Ýsmet Paþa’nýn Avrupa Konseyi’nde komisyon baþkaný olma baþarýsýný gösteren torunu Gülsün Bilgehan’ý Meclis dýþýnda býraktýnýz. Ýnanýn ki bunlarý yazarken samimi olarak üzülüyorum. Keþke haklý çýkmasaydým, keþke sizin tahminleriniz doðrulansaydý diyorum ama durum ortada. Yazýk oldu Deniz Bey, hem size, hem partinize, hem de size inanan temiz yürekli sosyal demokratlara. Artýk bundan sonra istifa etseniz de bir etmeseniz de. Bad-el harab-ül Basra! Zülfi Livaneli, Vatan, 24.07.2007 Zitieren Link zu diesem Kommentar Auf anderen Seiten teilen Mehr Optionen zum Teilen...
Empfohlene Beiträge
Dein Kommentar
Du kannst jetzt schreiben und Dich später registrieren. Wenn Du ein Konto hast, melde Dich jetzt an, um unter Deinem Benutzernamen zu schreiben.