Webmaster Geschrieben 30. März 2010 Teilen Geschrieben 30. März 2010 ‘Kürt Said’in faþist düþmanlarý Yýllar önce bir konferansta yaptýðým bir konuþmada Bediüzzaman Said Nursi’nin fikirlerine de deðinmiþtim. Anlattýklarýmdan pek hoþlanmadýðý anlaþýlan bir dinleyici, soru-cevap kýsmýnda söz aldý ve hýþýmla sordu: “O adamýn gerçek adýnýn Said-i Kürdi, yani ‘Kürt Said’ olduðunu niçin söylemediniz?” Bu “Kürt Said” lafýný öyle bir bastýra bastýra, hatta iðrene iðrene söylemiþti ki... Sanki “katil” veya “hýrsýz” gibi kirli bir sýfattan söz ediyordu. “Vallahi Kürt Said demedim, ama isterseniz derim” dedim. “Çünkü benim gözümde Kürt olmak ve öyle anýlmak ne bir suç, ne de bir kabahat.” Bu olayý geçen hafta yeniden hatýrladým. Çünkü Güneþ gazetesinde köþe yazarlýðý yapan bir zat, yine bu “Kürt Said” lafýndan yola çýkarak Bediüzzaman hakkýndaki bildik ulusalcý sakýzlarý yeniden çiðnedi. Onun, “hayatýnýn bir bölümünde açýk açýk Kürtçülük yaptýðýný; Kürdistan isimli bir devletin kurulmasý için çalýþanlarýn arasýnda yer aldýðýný” ileri sürdü. Yalan-yanlýþ bir takým alýntýlarla da iddiasýný ispatlamaya giriþti. Önce meselenin aslýna bir bakalým. Bu konudaki objektif bir kaynak, Chicago Üniversitesi Türkiye Araþtýrmalarý Bölümü öðretim üyesi Dr. Hakan Özoðlu’nun, “Osmanlý Devleti ve Kürt Milliyetçiliði” baþlýðýyla Türkçe’ye de çevrilen, Ýngilizce orjinali ise State University of New York tarafýndan basýlan kitabý. Özoðlu, Osmanlý’nýn son yýllarýnda geliþen Kürt hareketinin illa “ayrýlýkçý” olmadýðýný, buradaki çoðu ismin Osmanlý dairesi içinde kültürel geliþme ve kýsmi bir otonomi istediðini, Bediüzzaman’ýn da bu çizgide olduðunu anlatýyor. Zaten ona göre Nursi’nin bir ta raftan kýsa bir süre de olsa Kürdistan Teali Cemiyeti’yle iliþkide olmasý, öte yandan “özellikle Arap bölgelerindeki Osmanlý karþýtý isyanlarý bastýran Teþkilat-ý Mahsusa’da rol almasý” bu yüzden. Özoðlu þöyle diyor: “Said, hiç bir zaman ayrýlýkçýlar ile hareket etmedi ve en fazla otonomi taraftarý oldu... Bunu da Ýslam ümmetinin birliði fikrine ya da Osmanlý’ya karþý bir tutum olarak görmedi.” Zaten ayný Said, I. Dünya Savaþý patlak verdiðinde Osmanlý safýnda Ruslar’la savaþýp esir düþmüþ, yurda dönünce Milli Mücadele’yi desteklemiþ, nitekim bu sebeple de Mustafa Kemal Paþa tarafýndan Ankara’ya davet edilmiþti. 1925’teki Þeyh Said isyanýna karþý çýktý. Hayatýnýn kalan kýsmýný da “ iman hizmeti”ne adadý. Peki gerçek buysa o zaman niçin ulusalcý/faþist zihinler, Said Nursi’yi “bölücülük”le suçlamaya istekliler? Bir sebep, dini hareketlere karþý duyduklarý nefret. Diðeri ise resmi ideolojinin 80 yýllýk beyin yýkamasý sonucunda “Kürt” ve hele de “Kürdistan” kavramlarýna karþý geliþtirdikleri alerji. Oysa bu kavramlar Osmanlý’da ne yasak, ne sakýncalý, ne de “bölücü” idi. Bugün “Fýrat’ýn doðusu” dediðimiz yerlere o zamanlar resmen “bilad-ý ekrad” (Kürt beldeleri) denirdi. “Kürdistan” tabiri de yine ayný bölgeyi tarif etmek için kullanýlýrdý. Hatta Tanzimat devrinde idari bir birim olarak “Kürdistan eyaleti” bile kurulmuþtu. Anormal olan, yüzyýllardýr var olan bu tabii realitelerin Tek Parti Cumhuriyeti tarafýndan yasaklanarak silinmek istenmesidir. Ama siz anormal olaný normal zannederseniz, son derece normal þeyler karþýsýnda zývanadan çýkmaya baþlarsýnýz. Sonra da “adý Said-i Kürdi’ymiþ, vay bölücü!” diyerek Bediüzzaman’a köpürürsünüz. Veya “Kürtçe þarký söyleyecekmiþ, vay hain!” diye Ahmet Kaya’ya saldýrýrsýnýz. Allah’tan memleket sadece böyle baðnaz ýrkçýlarýn eline kalmýþ deðil. Öyle olsa, çoktan bölünmüþtü. Mustafa Akyol, Star, 29.03.2010 Zitieren Link zu diesem Kommentar Auf anderen Seiten teilen Mehr Optionen zum Teilen...
Empfohlene Beiträge
Dein Kommentar
Du kannst jetzt schreiben und Dich später registrieren. Wenn Du ein Konto hast, melde Dich jetzt an, um unter Deinem Benutzernamen zu schreiben.