Webmaster Geschrieben 24. März 2010 Teilen Geschrieben 24. März 2010 Bediüzzaman’dan bilgelikler Bediüzzaman Said Nursi, benim büyük saygý duyduðum þahsiyetlerden biridir. Hiçbir zaman “Nur talebesi” olmadýysam da, onun büyük eseri olan Risale-i Nur’dan çok istifade ettim. Dahasý “üstad”ýn samimiyetine ve davasýnda gösterdiði azim ve cesarete de hep hayran oldum. O nedenle de geçtiðimiz hafta sonu Ýstanbul’da düzenlenen Beþinci Ulusal Risale-i Nur Kongresi’ne zevkle katýldým. Bazýlarý “Nurcu” olan, diðerleri farklý ekollerden gelen katýlýmcýlarla Bediüzzaman’ýn bundan en az yarým asýr önce yazdýðý metinlerden seçme parçalar üzerinde tartýþtýk. En dikkate deðer bulduðum noktalardan biri, Nur risalelerindeki “hürriyet” vurgusu idi. Bu, aslýnda Bediüzzaman’ýn Osmanlý’dan tevarüs ettiði bir deðerdir. Tanzimat’tan itibaren giderek geliþen “hürriyetperverlik” (liberalizm), Namýk Kemal gibi Genç Osmanlýlar tarafýndan Ýslami temellerle savunulmuþtu. Ýkinci Meþrutiyet’te kurulan Ahrar Fýrkasý (Liberal Parti) de, o sýralar Ýstanbul’da bulunan meþrutiyetçi alim Bediüzzaman’ýn desteðini kazanmýþtý. Bu sebeple Bediüzzaman’ýn yazýlarýnda güçlü bir “hürriyet-i vicdan ve hürriyet-i fikir” müdafaasýyla karþýlaþmamýz sürpriz deðil. Üstad, liberal siyasetin “birey haklarýnýn üstünlüðü” ilkesini dahi savunarak þöyle diyor: “Bir cemaatin selameti için, bir ferdin rýzasý bulunmadan, hayatý ve hakký feda edilmez... Cenab-ý Hakkýn nazar-ý merhametinde hak haktýr, küçüðüne büyüðüne bakýlmaz.” Ýktisadi alanda ise Bediüzzaman’ýn “sosyalizm ve bolþevizm düsturlarýna” karþý çýkmasý kayda deðer. Lem’alar adlý eserinde “müsavat-ý hukuk”u (kanun önünde eþitliði) kesinlikle savunduðunu, ancak “müsavat-ý mutlak” (mutlak eþitlik) fikrinin insanoðlunun yaradýlýþýna aykýrý olduðunu anlatýyor. (Liberal iktisat teorisyeni Hayek de ayný þeyi söyler.) Üstad, insanlýðýn geliþmesinin “en mühim mayasý ve zembereði” olarak da “müsabaka”ya, yani rekabete iþaret ediyor. Menderes’e ‘particilik’ uyarýsý Kendisi de Kürt olan Nursi’nin Kürt meselesine dair yazdýklarý da enteresan. Tek Parti rejimini, “dinine samimi hürmetkar Türklük milliyetine bütün bütün zýt bir surette, frenlik manasýnda Türkçülük” yapmakla suçluyor. Ona göre bu rejimin, “Türklerin hakiki bir vatandaþý ve eskiden beri cihad arkadaþý olan Kürtlerin milliyetini kaldýrýp onlarýn dilini onlara unuttur(maya)” kalkmýþ olmasý da, zaten bu yüzden. Buradan “frenklik manasýnda Türkçülük” yapanlardan Kürt meselesinde bir hayýr gelmeyeceði sonucu çýkabilir ki, bugünün CHP’sine þöyle bir bakmak, bu öngörüyü fazlasýyla doðruluyor. Bediüzzaman’ýn bir de 50’lerin sonlarýnda “Ýslamiyet’in bir kahramaný olan Adnan Menderes”e yazdýðý bir mektup var ki, içindeki bazý uyarýlar bugüne de ýþýk tutabilir. “Ýslamiyet’in pek çok kanun-i esasisinden birisi”nin “birisinin cinayetiyle baþkalarý, akraba ve dostlarý mesul olamaz” hükmü olduðunu hatýrlatarak þöyle diyor: “Halbuki þimdiki siyaset-i hazýrada particilik taraftarlýðýyla, bir caninin yüzünden pek çok masumlarýn zararýna rýza gösteriliyor... taraftarlarý veyahut akrabalarý dahi þeni gýybetler (dedikodular) ve tezyifler (aþaðýlamalar) edilip... kin ve garaza ve mukabele-i bilmisile mecbur ediliyor .” Oysa, diyor, Bediüzzaman; “madem Cenab-ý Hak bu tehlikeli zamanda bir kýsým hakiki dindarlarýn baþa geçmesine yol açmýþ, Kur’an’ý Hakimin bu kanun-u esasisini kendilerine bir nokta-i istinad ve onlara garazkarlýk edenlere karþý siper yapmak lazým geldiðini, zaman ihtar ediyor .” Evet, risalelerde pek çok hikmet, pek çok bilgelik var. Bize bunlarý hatýrlatan Risale-i Nur Enstitüsü’ne tekrar teþekkür ediyorum. Mustafa Akyol, Star, 24.03.2010 Zitieren Link zu diesem Kommentar Auf anderen Seiten teilen Mehr Optionen zum Teilen...
Empfohlene Beiträge
Dein Kommentar
Du kannst jetzt schreiben und Dich später registrieren. Wenn Du ein Konto hast, melde Dich jetzt an, um unter Deinem Benutzernamen zu schreiben.