derguiz Geschrieben 21. März 2010 Teilen Geschrieben 21. März 2010 - “Risale-i Nur talebelerinin, sair cemaatlerle iliþkilerini eskiden bu yana nasýl görüyorsunuz? Daha ilerlemeli deðil mi?” Hakikat canibinden bakýldýðýnda, istikamet çizgisinde halisane hizmet eden dini cemaatlerin her birisi, aslýnda bir boþluðu dolduruyorlar; hizmet sahasý ve imkânlarý ölçüsünde kalb-i küllîyi ve vicdan-ý umumîyi tenvir etmeye çalýþýyorlar. Cemiyetin manevî ihtiyaçlarýna cevap veren, dine, imana, Kur’an’a livechillah hizmet edenlerin hepsinden Rabbim razý olsun, himmet ve gayretlerini küllîleþtirsin. Ýnsanlarý Allah’ýn rýzasýna ulaþtýracak yollar, mahlukatýn nefesleri sayýsýncadýr. Farklý hizmet þekilleri, farklý yollar, aslýnda farklý farklý güzelliklerin tecellisi demektir. Sergilenen hizmetlerdeki farklý açýlýmlar ve vesile ve vasýtalardaki deðiþik uygulamalar bir nakýslýk ve kusur deðil, belki, farklý esmaya mazhariyetten kaynaklanan gül, lale, menekþe, kasýmpatý gibi çiçek misal güzelliklerdir. Farklý hizmet þekilleri farklý fýtratlarýn açýlýmýna kuvvet veren uygulama alanlarýdýr. Farklý hizmet tecelileri ayný zamanda bir hakaik-i nisbiyedir; mekana, zamana, þartlara ve fýtratlara göre tecelli eden bir hakaik-i nisbiye.. Mesela nasýl ki, Van’dan Ýstanbul’a gidecek olanlarýn kimisi uçak ile, kimisi tren, otomobil, motor veya bisiklet ile gider. Bu yolculukta asýl olan Ýstanbul’a varmaktýr. Ama þu var ki, her mekânda havaalaný bulunmaz, bulunsa bile herkes uçaða binemez. Her beldeye gemi gidemez. Her fýtrat motorsiklete binemez.. Farklý alternatifler insanlarý maksuda taþýyan güzelliklerdir. Bu hakimane ölçü, Hz. Üstad’ýn dilinde þöyle vecizeleþmiþtir: “Dini cemaatler gayede, amaçta ittifak etmelidirler. Vesile ve vasýtalarda ittifak caiz olmadýðý gibi lazým da deðildir.” - “Cemaatler arasýndaki iliþki aðýndaki kopukluk ve dayanýþma noktasýndaki yetersizliklere ne demeli?” Dayanýþmada yetersizlikler ve irtibattaki kýsmî kopukluklar var elbette.. Bunun da birçok sebepleri var.. Belki en sýkýntý verenleri: Hubb-u nefis, meslek taassubu, ön yargýlar ve dar düþünceler. Ama gitgide, gele gele her geçen gün cemaatler arasýndaki iliþkiler daha da güzelleþiyor. Zaman, hadisat ve hayat mektebinin içinden gelen ve uhuvveti pekiþtiren ve muhabbeti ziyadeleþtiren uygulamalar ve zaruretler de dayanýþma ve yakýnlaþmaya kuvvet katýyor, insanlarý birbirlerine daha ziyade yakýnlaþtýrýyor.. Hakimane ölçüler, temel esas ve prensipler de insanlara bir pusula gibi yol gösteriyor, bir kýlavuz gibi rehberlik ediyor. -“Nasýl mesela?” Mesela, Hz. Üstad’ýn þöyle bir cümlesi var: “Hakký bulduktan sonra ehak için ihtilafý çýkarma.” Bu cümle güzel bir kýlavuz.. Hakimane bir ölçü.. Saðlýklý ve müstakim hizmet için bir pusula niteliðinde.. Mesela, bir hak var, bir de ehak var. Bir hasen var, bir de ahsen var.. Her bir cemaat “Benim yolum, tarz ve üslubum en güzeldir.” diyebilir. Böyle bakýþ ve anlayýþta bir beis yoktur. Ama, hakký tahsis ve tahdid edip fazilet ve kemalatý, hamiyet ve hizmeti sadece kendisine hasredip, “Tek yol benimki!” derse, o zaman ihtilaflara kapý açýlmýþ olur. Elhasýl, cemaatler arasýnda farklý üslub ve hizmet takdim tarzlarý var. Ve olmalý; ta ki, hizmet yelpazesi daha geniþ, daha camî ve daha küllî olabilsin. Evet, Hz. Üstad: “Kur'ana ve imana ait herþey kýymetlidir, zahiren ne kadar küçük olursa olsun kýymetçe büyüktür. Evet saadet-i ebediyeye yardým eden küçük deðildir.” buyurmaktadýr. Böyle bir bakýþ tarzý, müminler arasýnda uhuvveti perçinleþtirir, muhabbeti ziyadeleþtirir, dayanýþmaya da büyük kuvvet verir. Zaten, bizi birbirimize baðlayan o kadar saikler var ki, onlarýn her birisi kopmaz azim bir zincirdir, urvetülvüskadýr. Üstadýn buyurduðu gibi, Rabbimiz bir, Halikýmýz bir, Razýkýmýz bir.. kitabýmýz bir, kýblemiz bir.. Vatanýmýz bir.. Binlerce bir birler var.. Bu birbirler her geçen gün daha fazla müslümanlarý birbiriyle baðlýyor, birbirine yaklaþtýrýyor. Evet, kanaatime göre, dini cemaatler bir vücudun azalarý gibi görülmeli ve deðerlendirilmelidir. Ýnsan vücudunda göz, kulak, el, ayak gibi azalar var. Gözün görevi baþka, kulaðýn görevi baþka, dilin görevi baþka.. Göz olmazsa âlem kararýr, kulak olmazsa alem saðýrlaþýr, el olmazsa tutulmaz, ayak olmazsa yürünmez. Her bir azaya ihtiyaç var.. “Bütün azalar el olsun, bütün azalar dil olsun!” denilmez. Azalarýn her birinin kendi makamýnda bir rüchaniyeti vardýr. Onlarýn her birinin varlýðý lüzumlu.. Onlardan beklenen, birbirlerine yardýmcý olmalarý, hep beraber hayatýn tekmiline kuvvet vermeleridir. Aynen bu misal gibi, cemaatler de bir vücudun azalarý gibi birbirlerine yardým etmeli, birbirlerine destek olmalý, birbirini tekmil etmelidirler. Cemaatlerden beklenen ve gözlenen; irtibatlarýný uhuvvet ve muhabbet içinde sürdürmek, asla gýybet ve adavete girmemek, bir kýsým hizmetleri birlikte paylaþmak, birbirlerine muin ve muzahir olmak, lüzum icab eden sahalarda zaman zaman bir araya gelerek istiþare etmek, müþavereye kuvvet vermek ve birbirlerine dua etmek olmalýdýr Salih Okur Zitieren Link zu diesem Kommentar Auf anderen Seiten teilen Mehr Optionen zum Teilen...
Empfohlene Beiträge
Dein Kommentar
Du kannst jetzt schreiben und Dich später registrieren. Wenn Du ein Konto hast, melde Dich jetzt an, um unter Deinem Benutzernamen zu schreiben.