Webmaster Geschrieben 12. Februar 2010 Teilen Geschrieben 12. Februar 2010 Parayla sohbet olur mu? Yüce Allah, insanoðlunu yeryüzüne sýrf kendisine ibadet etsin, O'nu tanýtsýn ve baþkalarýna da tanýtsýn diye göndermiþtir. Allah'ýn adýnýn gönüllere nakþedilmesi, Ýslâm dininin, þanýna uygun bir biçimde yüceltilip yayýlmasý bir mü'minin en önemli vazifesidir. Buna biz "i'lây-ý kelimetullah" diyoruz ki bu, Cenâb-ý Hakk'ýn da en çok sevdiði ameldir. Allah'a îman ve O'nun nâm-ý celîlîni i'lâ etme gayreti müminlik þiarýdýr. Aslýnda, Allah'ýn adý zatýnda yücedir, o her zaman âlîdir, O'nun "Aliyy" ismi de vardýr. "O'nun adýný yüceltme" ifadesi ile kararmaya yüz tutmuþ kalblerin kir ve lekelerinden arýndýrýlarak asýl sahibine hazýr hâle getirilmesi, gönül tahtýnýn Mâlikü'l-Mülk'e, Melikü'l-Mülûk'e arz edilmesi ve Yaratýcý ile kullar arasýndaki engellerin kaldýrýlmasý kastedilmektedir. Peygamber mesleði olan bu vazifenin ifasýnda en önemli vesilelerden biri "nasihat"tir. Nebiler Serveri (aleyhi's-salâtü ve's-selâm) "Din nasihattir" buyurarak bu hakikati iþaret etmektedir. Nasihat, sadece birkaç insana hitaben yapýlan sohbet deðildir. Paneller, sempozyumlar, konferanslar, televizyon, gazete, radyo, internet, seminerler vb. her türlü faaliyet nasihat olarak deðerlendirilebilir. Tarih, kültür, aile hayatý, psikoloji, pedagoji, edebiyat, gibi konularda yapýlan benzeri faaliyetler eðer dinin temel deðerleri gözetilerek, o eksen etrafýnda cereyan ediyorsa nasihattir ve onlar da "i'lây-ý kelimetullah" gayreti içinde mütalaa edilir. Ý'lâ-yý kelimetullah vazifesi, en kutsal vazifedir. Muhterem Fethullah Gülen Hocaefendi'nin ifadeleriyle "Eðer, Allah nezdinde ondan daha kutsal bir vazife olsaydý Cenâb-ý Hak peygamber efendilerimiz gibi en seçkin kullarýný o vazifeyle gönderirdi. Oysaki Allah Teâlâ, peygamberlerini i'lâ-yý kelimetullah vazifesiyle görevlendirmiþ ve sürgünlerin, hapishanelerin, hakaretlere maruz kalmalarýn, iþkencelerin, idam sehpalarýna götürülmelerin, hatta þehit edilmelerin çokça görüldüðü bu kutsal yola en güzîde kullarýný -bir mânâda- feda etmiþtir." Ayrýca, i'la-yý kelimetullahý ister emr-i bi'l m'aruf, nehy-i anil münker yani iyiliði emretme, kötülükten alýkoyma þeklinde ele alalým; ister "Sen insanlarý Allah yoluna hikmetle, güzel ve makul öðütlerle dâvet et, gerektiði zaman da onlarla en güzel tarzda mücadele et." (Nahl, 16/125) çerçevesinde mütâlaa edelim; isterse de "Din, nasihattir..." hadis-i þerifinin ifade ettiði mânâlar itibariyle deðerlendirelim, o, Rabbimizin ve Efendimizin nâm-ý celîlinin dört bir yanda þehbal açmasý ve insanlarýn cehalet zulümatýndan kurtulup imanýn aydýnlýðýna ermeleri için, Allah'ýn rýzasýný kazanmaya mâtuf olarak eda edilen bir vazifedir. Bu vazifenin semeresi sadece ve sadece rýza-yý ilahîdir. Kur'an-ý Kerim'de Yüce Allah irþad erlerine, Peygamber Efendilerimizin (Aleyhimüsselâm) lisanýndan bir edeb öðretir. Bütün Nebiler kendi halklarýna hitab ederken "Ben sizden bu vazifem karþýlýðýnda hiçbir ücret talep etmiyorum. Yaptýklarýmýn karþýlýðýný sadece Allah verir." demiþler ve kimsenin minneti altýna girmemiþlerdir. Minnet altýna girmedikleri gibi "Allah'ýn ayetlerini birkaç kuruþa satmak" gibi bir ithamdan da kurtulmuþlardýr. Yâsin Sûre-i celîlesinin 21. Ayetinde "Yaptýklarý hizmet karþýlýðýnda sizden hiçbir ücret talep etmeyen hakiki hidayet rehberlerine tabi olun" buyurulmakta ve ücret karþýlýðý nasihat edenlere tavýr almak gerektiðine iþaret edilmektedir. Bediüzzaman Hazretleri, kendisine küçük bir hediye gönderen talebesine yazdýðý cevabî mektupta (bkz. Mektubat, 2. Mektub) neden hediye kabul etmediðini altý sebeple anlatmaktadýr. "Ehl-i dalâlet, ehl-i ilmi; ilmi vasýta-i cer (para kazanma vasýtasý) yapmakla itham ediyorlar... Bunlarý fiilen tekzip lazýmdýr. Sun'îlikten ve baþkalarýna esir olmaktan beni kurtaran bir parça kuru ekmeði yemek ve yüz yamalý bir elbiseyi giymek bana daha hoþ geliyor. Baþkalarýnýn en âlâ baklavasýný yiyip en süslü elbiselerini giymek sonra da onlarýn hatýrlarýný saymaya mecbur olmak bana nahoþ geliyor" ifadeleriyle de hepimize ulaþmamýz gereken hedefi göstermektedir. Bugün deðiþik vesilelerle insanlara nasihat etme, onlarý farklý konularda bilgilendirme konumunda olan bazý arkadaþlarýmýzýn, maalesef bu iþler karþýlýðýnda ücret talep ettiklerini hatta pazarlýk yaptýklarýný duyuyoruz. Yeni çýkan bir kitabýný tanýtmak üzere bir sohbet toplantýsýna katýlan, ya da uzmaný olduðu alanda (yukarýda sayýlan bütün alanlar olabilir) dini hassasiyeti olan kitlelere seminer, sunum, konferans, panel aracýlýðýyla seslenme imkâný bulan insanlar herhangi bir ücret talep edemezler. Bu böyleyken ne yazýk ki, kalacaklarý otelin odasýný, yataðýnýn çarþafýný, içeceði suyun bardaðýný bile tarif edenler de çýkabiliyor. Sohbetin, seminerin pazarlýðýný yapan veya ücreti sabitleyip program baþýna binlerce lira talep edenler var. Bütün bunlar, dinin ruhuna, peygamber ahlakýna ve dava düþüncesine aykýrý uygulamalardýr. Eðitimimizi, kariyerimizi, dünyamýzý ve en önemlisi ahiretimizi borçlu olduðumuz kitlelere sohbetleri, seminerleri ücret karþýlýðýnda satmanýn geçerli hiçbir mazereti olamaz. Ellerinden yýllarca burs aldýðýmýz o vefakâr, hasbi insanlarýn karþýsýna onlardan ücret talep ederek çýkmanýn Allah nezdinde izah edilecek bir tarafý yoktur. Burada günah sadece para talep edende deðil, ayný zamanda onlara o parayý vermeyi göze alarak programa çaðýranlardadýr. "Sizden hiçbir ücret talep etmeyen insanlarýn arkasýndan gidin" ayeti bize bunu emretmektedir. Ben bugüne kadar sohbetlerinden çok istifade ettiðimiz, feyiz aldýðýmýz büyüklerimizden hiçbirinin bir ücret talep ettiðini duymadýk. Abdullah Aymaz, Mehmet Ali Þengül, Ýsmail Büyükçelebi, Ahmet Kurucan, Hekimoðlu Ýsmail, Mehmet Kýrkýncý Hocaefendi gibi kýymetlerin ve burada isimlerini sayamadýðýmýz daha nicelerinin herhangi bir program için ücret talep ettiklerine þahit olduk mu? Ayrýca parasý verilerek yapýlan bir programýn tesiri ne olabilir! Programý organize edenler, o programdan ne gibi bir bereket ve netice beklemektedirler! Öyle bir program hangi ailevî, içtimaî, manevî problemimize çare olabilir ve bize hangi deðerlerimizi öðretebilir? Maksat sadece "dostlar programda görsün" türünden yasak savmaksa bunun da elbette mes'uliyeti büyük olur. Süleyman Sargin, Zaman, 12.02.2010 Zitieren Link zu diesem Kommentar Auf anderen Seiten teilen Mehr Optionen zum Teilen...
Webmaster Geschrieben 12. Februar 2010 Autor Teilen Geschrieben 12. Februar 2010 helesükür birisi bu konuya degindi. insaallah parayla sohbet veya konferans yapanlarin akillari baslarina gelir Zitieren Link zu diesem Kommentar Auf anderen Seiten teilen Mehr Optionen zum Teilen...
carpe_fortunam Geschrieben 12. Februar 2010 Teilen Geschrieben 12. Februar 2010 mevlüt öczcanin "din görevlisinin el kitabi" adli eserin altina söyle bir baslik atmis yazar: "her müslüman dininin görevlisidir." (ayrica sistematik ve lisani acidan cok tavsiye edebilecegim bir kitap) Zitieren Link zu diesem Kommentar Auf anderen Seiten teilen Mehr Optionen zum Teilen...
Empfohlene Beiträge
Dein Kommentar
Du kannst jetzt schreiben und Dich später registrieren. Wenn Du ein Konto hast, melde Dich jetzt an, um unter Deinem Benutzernamen zu schreiben.