Zum Inhalt springen
Qries Qries Qries Qries Qries Qries

Empfohlene Beiträge

"Birçok Müslüman „siyasal Ýslam“dan rahatsýz"

 

Ahmet Altan bir yazýsýnda "Taliban, Allah“ýn bana vermiþ olduðu cehenneme gitme özgürlüðümü elimden almak istiyor, beni zorla cennete göndermek istiyor" mealindeki sözleriyle büyük bir ironi yapmýþtý. Bugün ise kardeþi Mehmet Altan yeni kitabý "Kent Dindarlýðý"nda "Ýslam neden Þeyh Galip“ten Taliban“a geriledi?" diye soruyor. Yeni çýkacak "Kent Dindarlýðý" kitabýnýn sayfalarýný ilk kez Yeni Aktüel için aralýyoruz.

 

Kent Dindarlýðý kitabýna nasýl baþladýnýz?

 

Moral Dünyasý dergi¬sinden Ekrem Altýnte¬pe 2006“da benimle bu konu üzerine uzun bir röportaj yaptý ve din¬dar insanlarýn dinin si¬yasallaþmasýndan ra¬hatsýz olduðunu söyle¬di. Altýntepe“yle yaptý¬ðýmýz uzun sohbetten hasýl olan mevcudu yeniden inþa ederek bu kitabý oluþturdum. Benim açýmdan kent Müslümanlýðý, demokratikleþme ve muhafazakarlaþma arasýndaki den¬genin tutturulmasý, Ýslam“ýn kültürel, ruhani yapýsýnýn boþaltýlarak sosyal yetmezliklerin yerine ikame edilme¬mesi için son derece önemli bir konu.

 

• Sosyal yetmezliklerin yerine nasýl ikame ediliyor din?

 

Benim dönemimde kent dindarlarý vardý; çoðulculuða, farklýlýða çok rahat uyum gösteren, kendileriyle hafif dal¬ga geçebilen, güler yüzlü, inancý kendi iç aydýnlanmasý olarak gören insanlar¬dý. Geldiðimiz noktada "Kýr"ýn "Kent"e öfkesini giderme, diðerlerinin yaþam çeþitliliðini tek düzeye indirme aracý olarak dini kullanmaya yönelik bir eðilim görüyorum ... Bu iki duru¬mu birbirinden ayýrdýðýmýzda birisine "Kültürel Ýslam" diðerine ise "Siyasal Ýslam" diyorum. Din bütün toplumun bir kültürü olduðu halde neden genel¬de mütevazý ailelerin tercih ettiði bir konudur? Siz eðer mü¬tevazý bir aile olarak ço¬cuðunuzu devlette me¬mur olmasý için Ýmam Hatip liselerine gönde¬rip bunu sosyal yetmez¬liðin bir aracý haline getiriyorsanýz ve ayrýca din siyasallaþýyorsa buradan dinin gerçek yorumuna ulaþmak mümkün deðil.

 

• Aslýna bakarsanýz di¬nin devletin tekelinde olmasý da dinin gerçek yorumunu engellemiyor mu?

 

Bizde Diyanet Ýþleri Baþkanlýðý ile Genelkurmay Baþkanlý¬ðý ayný kanunda yer alýr. Bu, konunun ne kadar önemsendiðini gösterir. Cumhuriyet topluma güvenmediði gi¬bi dine de güvenmeyerek, din devleti olmayalým derken Diyanet“le devlet dini yaratmýþtýr. Toplumda dinin res¬mileþmesine karþý, cemaatler gibi olu¬þumlar da kendi yapýsýný kurmuþtur. Cumhuriyet Anadolu“yu bir iç sömür¬ge olarak kullanmýþtýr. Buradaki in¬sanlar çektikleri çileleri ve acýlan, dýþ¬landýklan için, sosyal mekanizmarým dýþýnda din algýsýna sýðýnarak giderme¬ye çalýþmýþlardýr. Yapýlan araþtýrmalar da gösteriyor ki insanlarýn refah ve eðitim düzeyi arttýkça partilere oy ver¬me hassasiyetlerinde dinin etkisi azal¬mýþtýr.

 

• Dinin siyasallaþmasý sizce Cumhu¬riyet“in dindarlarý dýþlamasýyla da alakalý mý?

 

Söylediðiniz çok doðru. Cumhuriyet Batý“ya çok öykündüðü, onun gibi yaþamayý esas aldýðý ve fakat bütün dev¬rimlerini Batý“nýn üretim biçimini dýþlayarak yaptýðý için Müslümanlýðý saha dýþýna çýkarmýþ, toplumsal oluþumun kaynaðý olarak görmemiþtir. Müslü¬man bir toplumun kendi özelliklerini yok sayarak buranýn normalleþmesinin imkaný yok. Cumhuriyet elitlerinin di¬ne bakýþýnýn anlamak, algýlamak, ka¬bul etmek yerine inkar olmasý, siyasal islam“ýn oluþmasýnýn en büyük sebeplerinden biri.

 

• Kitabýnýzda tekke ve zaviyelerin ka¬patýlmasýnýn kent dindarlýðýný olum¬suz etkilediðini söylüyorsunuz ...

 

Burada sorun sadece Türkiye ile ilgili deðil. Ýslam dünyada Þeyh Galip“ten Taliban“a geriledi. Bunun yanýnda 57 Ýslam ülkesinin toplam üretimi ancak Almanya kadar. Bunlarýn geri dönüþ¬leri çok kötü oluyor. Tekke ve zaviye¬lere gelirsek; bu yapýlar dinin estetik, derinlik, sanatsal yönlerini besleyen yapýlardý. Din insanýn doðayla bilin¬mezliklerini ortaya koyan önemli bir iþleve sahip. Bunun yanýnda bizim ila¬hiyat eðitimimizi yeryüzüyle kýyaslar¬sanýz inanýlmaz derecede cýlýz kalýr. Sanýyorum dinin siyasallaþmasýrýýn ne¬denlerinden biri de ilahiyat fakültele¬rindeki derinliksiz eðitim.

 

• Bu derinliksiz yapý da sýð ideolojiler doðuruyor galiba ...

 

Bizde din bir iç aydýnlanma, felsefi bir süreç olmaktan ziyade topluma neyi nasýl yapmasý gerektiði konusunda ni¬zam veren biçime yöneldi. Bunun Ke¬malizm“den, otoriter bir rejimden far¬ký kalmaz. Bir taraftan Müslümanlarýn Cumhuriyet döneminde yaþadýðý sý¬kýntýlarýn altýný çizerken öbür taraftan etkin olduðun alanda çok sesliliðe ta¬hammül edemez, herkesi birbirine benzeþtirmeye kalkarsan, bunun ikisi arasýnda fark kalmaz.

 

• Kent dindarlarý bu sorunlarý nasýl aþar?

 

Öncelikle dindarlarýn sosyal yetmez¬liklerini din üzerinden gidermeyi bý¬rakmasý gerekir. Biliyorsunuz geçtiði¬miz senelerde Konya“da gaz kaçaðý dolayýsýyla Kuran Kursu“nda çocuklar öldü. Hiçbir anne de çocuklarýmýzý bizden aldýnýz ve özensizliðiniz yüzün¬den öldürdünüz diye þikayet etmedi. Bu kadar özensizliði kadere baðlamak doðru deðil, Dindarlarýn çok ciddi öze¬leþtiri yapmalarý gerekiyor. Dindarla¬rýn "Þeyh Galip“ten niye Taliban“a ge¬riledik? Niye 57 Ýslam ülkesi toplam olarak ancak Almanya kadar üretiyor? Niye hala toplumun yüzde 30“u oy ve¬rirken dini referans alýyor? Neden din sahibi olanlar yoksul kesimlermiþ gibi algýlanýyor?" diye sormasý gerekir.

 

• Dinin sahibi sadece yoksullarmýþ gi¬bi algýlamyor dediniz ya sizce din sý¬nýfsal bir çatýþmanýn aracý olarak kul¬lanýlýyor mu?

 

Bizde Batý tarzý bir toprak düzeni ol¬madýðýndan, feodalite olmadýðýndan sermaye birikimi ve burjuvazi oluþmu¬yor. Ýþçi sýnýfý doðmuyor. Bizde saray ve teba ayrýmý var. Cumhuriyette de bu devlet ve halk olarak kendini göste¬riyor. Bunun analizini yaptýðýnda bir tarafta ekmeðini taþtan çýkaran, çare¬siz, donanýmsýz kitleler, diðer tarafta ise devlet imkanlarýyla har vurup har¬man savuran, iyi yetiþmiþ, dil bilen, Ba¬tý görmüþ insanlar olduðunu görürsün. Eðer burasý Batý tipi bir sosyal süreç¬ten geçmiþ olsaydý dindarlar sol parti¬ye, diðerleri ise muhafazakar partilere oy vereceklerdi. Dinin kökeninden ve derinliðinden kopmasýnýn bir nedeni ise saray-teba çeliþkisinin bizde devlet¬halk ayrýmý olarak yansýmasý. Devlet kesiminin arkasýnda "Kýþla" dururken yoksul kesimlerin arkasýnda "Cami" var. Anlaþýlmaz bir yapý. Belki bu ne¬denle kent dindarlýðý ön alamýyor.

 

• Bu da siyaseti beraberinde getiriyor deðil mi?

 

Burada büyük bir sýkýntý var. Sen çalý¬þanlarýný seçerken liyakat yerine "Ýmam Hatipli mi? Eþinin baþý örtülü mü" diye bakarsan dindarlýðý bir biat olarak algýlamýþ olursun. Güvenilirliði din üzerinden kurduðun vakit iþ zorla¬þýyor. Türkiye“nin, az önce de söyledi¬ðim gibi demokratikleþme ve muhafa¬zakarlaþma arasýndaki ince çizgiyi ha¬yata geçirmesi lazým. Bir taraftan siz Türban yasaðýndan rahatsýz olacaksý¬nýz ama öbür taraftan belediyeleriniz¬de size vergi veren insanlarýn yaþam biçimlerini dýþlayan uygulamalar yapa¬caksýnýz. Bunun yanýnda bir taraftan din diyeceksiniz öbür taraftan sistem içinde oyunun kurallarýný diðerleri gibi uygulayacaksýn. Din vicdan demektir, vicdana uymayan bir þey dine de uy¬maz.

 

Ezilmiþliklerini, imkan buldu¬ðunda diðerlerini ezme aracý olarak kullanmaya din denemez. Din ezilmiþ¬liðin rövanþý olmamalý, orada bir sýkýn¬tý var. Buradaki mesele þu: Din özen¬diðin insanlarýn yerini alma aracý mý yoksa hayatý algýlama biçimi mi? Þika¬yet laiklerin tutumlarýndan deðil de la¬iklerin yerine geçememiþ olmaktan mý? Eðer böyleyse, bunun adý dindar¬lýk deðil. Bu toprakla itiþip kakýþma¬yan, bu topraklarýn kültürüyle yoðrul¬muþ insanlar olarak din üzerinden ay¬rýþmak rezillik, dindar olan için de ol¬mayan için de suni bir ayrým. Birçok Müslüman siyasi Ýslam“dan rahatsýz.

 

• Sizce Ýslam burjuvazisi ne durumda?

 

"Ýstanbul Dükalýðý" babamýn güzel bir lafýdýr. Buranýn dýþarýda bir sömürgesi yok, buranýn sömürgesi ülke içine düþ¬müþ. Ýstanbul Anadolu“yu sömürmüþ¬tür. Özal 24 Ocak kararlarýyla dýþa açýk modeli benimsediðinde Anadolu, devletten bulamadýðý imkanlarý yeryü¬züne ihraç yaparak gidermeyi baþardý. KOBi“lerin güçlenmesi ayný zamanda kendi yaþam biçimlerini toplumsal ya¬þamýn içinde sergileme olanaðý sundu onlara. Bugün baktýðýmýzda Anado¬lu“nun, Boðaz“da yalý almaktan TÜSݬAD“ta temsile kadar uzanan epey bir yol aldýðýný görüyoruz.

 

"Dindarlarýn „Þeyh Galip“ten niye Taliban“a geriledik? Niye 57 islam ülkesi toplam olarak ancak Almanya kadar üretiyor? Niye hala toplumun yüzde 30“u oy verirken dini referans alýyor? Neden din sahibi olanlar yoksul kesimlermiþ gibi algýlanýyor?“ diye sormasý gerekir."

 

Ýslam burjuvazisi kent dindarlýðýný doðururmu?

 

Doðurur ancak zaman gerekli ... Kitabýn büyük bir kýsmý kentle kýr arasýn¬daki ayrýmý anlatýyor. Sen köyden ken¬te geldiðinde farklý yaþam biçimlerini ve düþünceleri görüyorsun. Sermaye sahibi insanlarýn çocuklarý muhafaza¬kar bir kültürden gelmekle birlikte ço¬ðulculuðu hissediyorlar. Kent dindarlý¬ðý diðerlerine saygýyý öðretiyer. Onun için yeni kuþaklarla birlikte Türkiye deðiþecek. Biz bunun hoyratlaþmadan deðiþmesini istiyoruz.

 

• Bu hoyrathk resmi devlet ideolojisi¬nin de bir ürünü galiba?

 

"Ben Müslüman“ým, herkesi esir alma¬ya yeterim", "Milliyetçiyim hepiniz va¬tana ihanet ediyorsunuz, hepinizi esir alýrým", "Solcuyum hepinizi esir alý¬rým"... Türkiye her farklý düþünceyi ayný þekilde söyleyen bir adama benzi¬yor. Bizde eleþtiri kültürü yok. Baþýmý¬za gelen bütün kötü þeyler yabancýlarýn eseri, bizim hiçbir kabahatimiz yok!

 

• Az önce kýþla-cami ayrýmýna dikkat çektiniz. Caminin karþýsýnda silahlý bir kýþ la dururken bu iþ nasýl olacak?

 

Kýþlanýn dine bakýþýyla burasý normal¬leþemez. Ýhtilaller her seferinde kýþla¬nýn camiye bakýþýný pekiþtirmiþtir. 2009 yýlýnda bir vatandaþýmýzýn AB genel sekreterliðine memur olmasý, sýrf Er¬meni olduðundan gazetelerde birinci sayfadan haber oluyor. Bu nasýl bir va¬tandaþlýk algýsýdrr? Cumhuriyet Müs¬lüman ümmet üzerine kurulmuþtur. Onun için buradaki tartýþmalar "çok Müslüman-az Müslüman" tartýþmasý¬dýr. Ayrýca din burada kültürel derinliði bir yana býrakýlýp siyasetin aracý ola¬rak kullanýlmaya çalýþýlmaktadýr. 12 Eylül darbesi Ýslam“ý kullanmýþtýr. Öbür taraftan "Ben kente uyamýyo¬rum, onun için þehri kendime benzete¬yim"in aracý olarak dini kullanýrsanýz, bunu ezikliðinizi engellemek için ya¬parsanýz bunun dirýle alakasý olmaz. Dinin bu kadar siyasallaþtýðý bir ortam¬da da kültürel Ýslam“ýn, kent dindarlýðý¬nýn sesi çýkrmyor. Türkiye Müslüman aleminin yýldýzý olacaksa kent dindarlý¬ðý kavramýnýn temel þartlanný yerine getirmeli. Sosyo-ekonomik yapýsýný belli bir düzeye ulaþtýrmalý.

 

• Siz, imamlar toplumda lider olmalý diyorsunuz. Bu kamusal alanýn din tarafýndan iþgali olarak algýlanmaz mý?

 

Dindar olduðýmu söylediðinde saygý duyarým ama hayata senin paradig¬manla bakmak zorunda deðilim. Din insanlýðýn en eski yaklaþýmlarýndan bi¬ri. Batý“da rahip kiliseden ibaret deðil, toplumun içinde gezer dolaþýr, ahbap¬lýk eder, birikimiyle sosyal hayatýn içinde rol oynar. Bizde ise imamlýk sadece camiden ibarettir. Ýmamlarý din felsefesinde bir aktör olarak göremi¬yoruz. Ýmamlarýn inanç entelektüeli olmasý gerekir. Deðiþik ortamlara gir¬diðinde varlýðýný rahatlýkla, derinliði ve donanýmýyla ortaya koyabilecek bir anlayýþtan bahsediyorum.

 

• Hilmi Yavuz Türkiye“de bir daha Si¬nan gibi bir mimarýn yetiþmemesini eleþtirmiþti... Bu da bir derinlik me¬selesi galiba?

 

Ýslam“ýn bir estetiði var; bunun için tekke ve zaviyelerin kapatýlmasý kötü olmuþtur. Ýslam“ýn estetik boyutu, kül¬türel derinliðini algýlama çabasýyla mümkün olabilecek bir þey. Ýslam“ýn felsefi derinlikten arýnmasý, içe yönel¬meden kopmasý sanatta ve edebiyatta kopuþu beraberinde getirmiþtir.

 

• Kitabýnýzda din ve bilim birbirinden ayrýlmaz diyorsunuz. Ancak ilahi ka¬nunlarýn bilim alanýna giremeyeceði¬ni söyleyenler var ...

 

Dinle bilimi çatýþma halinde göster¬mek yanlýþ. TüBÝTAK Daýwin“i ya¬sakladý, böylelikle "Darwin“e inanma¬yan gerici" diyenle "Darwin“e inanan kafir" diyen arasýnda bir fark kalmadý. Dinle bilimin toplumsal fonksiyonlarý çok farklý. Biz nihayetinde ölümlüyüz bunun getirdiði bir çaresizlik ve arantý var. Bilim ilerledikçe biz ölümsüzleþe¬ceðiz diye bir durum yok. Ýnsanýn ka¬inatý keþfetme çabasýyla ölümlülüðün¬den doðan çaresizliðine destek arayýþý¬m da ayýn þeyolarak görmek yarýlýþ. Kilisenin hakimiyetine karþý pozitivist devrimin aldýðý tavýrla birlikte ortaya çýkan din-bilim çatýþmasýnýn kuantum fiziðiyle aþýlacaðýný düþünüyorum. Na¬sýl ki ruh ve akýl bölünemezse dinle bi¬lim de bölünemez,

 

• Bu çatýþmalar sürerken bizim aydý¬nýmýz da toplumun dinini bilmiyor. Garip deðil mi?

 

Bütün yanlýþlýk buradan geliyor. Avru¬pa“da herkes kendi dinini bilir ama bi¬ze yurtdýþýna çýkýldýðýnda Ýslam hak¬kýnda bir þey sorulunca bir þey bilmez¬sin. Topluma bir iç sömürge gibi varlý¬ðýný, duruþunu, dinini aþaðýlayarak yaklaþmak kavganýn nedeni. Toplumu aþaðýlamanýn ilericilik olduðunu zan¬neden bir yapý burasý. Bu toplumu normalleþtirecek þey, Ýslam“ý okunabi¬lir, tartýþýlabilir, öðrenilebilir hale ge¬tirmektir. Toplumun dinini bilmeden toplumu nasýl anlayabiliriz ki? Ayrýca. dini birilerinin tekelinden de çýkarmak lazým. Dinden rant saðlayanlar dinin normalleþmesini istemiyor.

 

Yeni Aktüel Dergisi, Sayý 208

Link zu diesem Kommentar
Auf anderen Seiten teilen

Dein Kommentar

Du kannst jetzt schreiben und Dich später registrieren. Wenn Du ein Konto hast, melde Dich jetzt an, um unter Deinem Benutzernamen zu schreiben.

Gast
Auf dieses Thema antworten...

×   Du hast formatierten Text eingefügt.   Formatierung jetzt entfernen

  Nur 75 Emojis sind erlaubt.

×   Dein Link wurde automatisch eingebettet.   Einbetten rückgängig machen und als Link darstellen

×   Dein vorheriger Inhalt wurde wiederhergestellt.   Editor leeren

×   Du kannst Bilder nicht direkt einfügen. Lade Bilder hoch oder lade sie von einer URL.

×
×
  • Neu erstellen...