Webmaster Geschrieben 20. Januar 2010 Teilen Geschrieben 20. Januar 2010 Yumurtalarýný piþirmek için memleketi yakarlar Þu malum zümreden söz ediyorum. Özellikleri belli: Karýnlarýndan konuþuyorlar. Dillerinin altýnda eþek baklasý var. Bir türlü esas hedeflerini söylemiyorlar. Ýdeolojik yobazlýkta üzerlerine yok. Cehaleti saadet biliyorlar. En beteri, dine ve dini deðerlere karþý giderilemez bir önyargýlarý, saklý bir hýnçlarý, maskelenmiþ bir düþmanlýklarý var. Onlarýn halini tasvirde “devþirme psikolojisi” dahi yetersiz kalýyor. Aytmatov'un romanýnda tasvir ettiði “mankurtlaþtýrma” ameliyesine tabi tutulmuþ gibiler. Düþman adýna öz anasýna, babasýna, kardeþlerine, milletine ve deðerlerine düþman edilmiþler. Can dostlarýna düþman, can düþmanlarýna dost gözüyle bakýyorlar. Adeta kortekslerinin alýnlarýna gelen kýsmý alýnmýþ gibiler. Hastalar. Kafalarý fobi imalathanesi gibi çalýþýyor. Korkularýyla yüzleþmek yerine korkularýyla özdeþiyorlar. Ve HÝV virüsü kapmýþ bir sokak kadýnýnýn virüsünü bulaþtýrmaktan zevk almasý gibi, hastalýklarýný yaygýnlaþtýrmaktan özel bir zevk alýyorlar. En tehlikeli azýnlýk hastalýðý bu: Azýnlýk psikolojisinden kurtulmanýn tek yolunun hastalýklarýný yaygýnlaþtýrmak olduðunu düþünüyorlar. Bilmedikleri alanlarda konuþurken cesaret abidesi kesiliyorlar. Cahilin cür'eti cehaletinin rüþveti imiþ. Cehaletlerini ancak böyle gizliyorlar. Hepsinden beteri çýkar, güç ve þehvete tapýyorlar. Çýkarlarý gerektirdiðinde olmayacaklarý þey yok. Yumurtalarýný piþirmek için memleketi yakacak kadar gözleri dönmüþ bir zümre bu. Ama etkililer. Baksanýza, memleketi suni gündemlerle oyalamayý ne de güzel baþarýyorlar. Bir deli bir kuyuya bir taþ atýyor, binlerce akýllý o taþý çýkarmak için kuyruða giriyor. Son günlerdeki “mahalle baskýsý” saçmalýðý da, “Türkiye Malezya olur mu?” saçmalýðý da, bunun en son örnekleri. Mevhum “mahalle baskýsý” üzerinden, millete baský yapmanýn daniskasý deðil de nedir bu? Bak þu konuþana? Mahalle baskýsýndan dem vuranlar, bu ülkede on yýllardýr devlet baskýsýna çanak tutanlardý. Darbeleri alkýþlayanlardý. Asker sopasýna selam duranlardý. Yasaklarý savunanlardý. Özgürlüklerin budanmasýna ses çýkarmayan, hatta bazen alkýþlayanlardý. Farklýlýklarýn bir arada barýþ içinde yaþamasý için atýlan her adýmý “laiklik elden gidiyor” naralarýyla jurnalleyenlerdi. Mahalle baskýsýndan dem vuranlar, rejim sopasýnýn milletin sýrtýndaki izlerini ne çabuk unuttular? Baþbakan ve bakan asan darbecileri ne çabuk unuttular? Temenna çakmak için sýraya girdikleri 12 Eylül darbecilerinin cinayetlerini ne çabuk unuttular? Millete dýþký yedirenleri kahraman diye takdim ettiklerini ne çabuk unuttular? Fail-i meþhur cinayetler ve boþaltýlan köyler konusunda sustuklarýný ne çabuk unuttular? Onlara sormak gerek: “Hainleri tanýyalým” baþlýklý yazýlar döþendikleri andýçlar ne baskýsýydý? 28 Þubat zorbalýklarý, Sincan'da yürütülen tanklar, görevini yapýp iddianame yazdý diye bir savcýya yapýlanlar, darbe günlüklerini yazdý diye Nokta dergisine ve Alper Görmüþ'e yapýlanlar ne baskýsýydý? Bunlar gibi daha yüzlercesini, hatta binlercesini sayabiliriz. Mahalle baskýsý, bu milletin yaþadýklarý yanýnda çok masum kalýyor. Acaba diyorum, “mahalle baskýsý” kavramýný, ucuz kurtulmak için mi bayraklaþtýrýyorlar? Kaldý ki, o da yok. Hangi mahalle, kimin mahallesi? Bizim, bin yýldan beri farklý inançlarý barýþ içinde yaþattýðýmýz bir coðrafyamýz vardý. Bu coðrafyada, farklý dinlerden, ýrklardan, milletlerden insanlar huzur içinde yaþardý. Fakat önce sizi devþirenler geldi, iþgalci olarak. Ýþgalci olarak var olamayacaklarýný anlayýnca, sizi devþirdiler ve bin yýllýk sitemizin içine bir fildiþi kule inþa ettiler. Oraya devþirmelerini yerleþtirdiler. Bu “bizim mahalle” dediler. Bu mahalle, mahalle deðil Truva atýydý. O atýn içinden çýkanlar deðerlerimizi yaðmaladý ve iþgal etti. Þimdi iþgal edilmiþ deðerlerimize ucundan kýyýsýndan sahip çýkmaya baþlayýnca vaveylayý koparýyor bu “ecnebi mahalle”: Mahalle baskýsý!.. Hadi ordan! Mahalle baskýsýymýþ. Biz salyangozu Müslüman mahallesinde sattýrmayacak kadar deðer sahibi, gâvur mahallesinde satýlmasýna izin verecek kadar da özgüven sahibiydik. Siz geldiniz, salyangozla yetinmeyip domuz çiftlikleri kurdunuz. Onunla da yetinmeyip, provoke etmek için bizim mahallemizde domuzlarýnýzý pazarlamaya kalktýnýz. O da yetmedi, zaman zaman domuzunuzu bize zorla yedirmeye kalktýnýz. “Domuz haram” diyene “mürteci, gerici” yaftasý vurdunuz. “Sen de yemesen iyi olur” diyecek bir cesuryürek çýktýysa, onu “hayat tarzýnýza müdahale” etmekle suçlayýp laiklik aþkýna tepelediniz. Millet size diyor ki: Alýn gidin þu domuzcuklarýnýzý, ille de zýkkýmlanacaksanýz kendi mahallenizde zýkkýmlanýn! Basýyorsunuz çýðlýðý: mahalle baskýsý! Mahalle baskýsý deðil bu. Aksine, malum mahallenin millete baskýsýna “dur” demektir. Sami Hocaoglu, Yeni Safak, 28.09.2007 Zitieren Link zu diesem Kommentar Auf anderen Seiten teilen Mehr Optionen zum Teilen...
Empfohlene Beiträge
Dein Kommentar
Du kannst jetzt schreiben und Dich später registrieren. Wenn Du ein Konto hast, melde Dich jetzt an, um unter Deinem Benutzernamen zu schreiben.